RPGTürk

Oldukça büyük bir arenadasınız, çapı aşağı yukarı 30 metre kadar olan daire şekilli bir alan. Rakibinizin tam karşınızda, arenanın diğer ucunda size ayna görüntüsü oluşturacak şekilde durduğunu görebiliyorsunuz. Sırtınız ve arena duvarı arasında yaklaşık 30 cm'lik bir mesafe mevcut. İkinizin arasında, alanın tam ortasında çapının 10 metre kadar olduğunu tahmin ettiğiniz bir su kütlesi var. Balçık kadar yoğun olmasa da, pek temiz sayılmaz. Derinliğini kestiremiyorsunuz. Ayak bastığınız zemin tamamen toprak. Yer yer genişliği birkaç santimi geçmeyen çatlaklar görebiliyorsunuz. Oldukça susuz ve bakımsız kalmış gibi görünüyor. Alanda kaya, kütük gibi herhangi bir şey bulunmuyor. Düz bir zemin, ve çamurlu su. Alanın çevresi 3 metre yüksekliğinde duvarlarla kaplı. Sıvaları dökülmüş, güneşin etkisiyle renkleri solmuş duvarların tepesinde eskiden tribün olduğuna emin olduğunuz sıralar uzanıyor geriye doğru. Büyük bir kısmının alevle kavrulup kapkara bir renk aldığını ve yer yer küle dönüştüğünü görebiliyorsunuz. Bir bölgenin gölgeliği tamamen yıkılmış ve altındaki kısmı tamamen kapatmış halde. Hava açık. Kuru bir sıcak var. Yalnızsınız.

Yeni bir karşılaşma, yeni bir rakip. Bu seferkinin yakışıklı olduğunu umdum maskesinin ardındaki suratı merak ederken. En azından diğeri gibi çam yarmasından hallice durmuyordu bu mesafeden, bu da bir şeydi.

Takonagi no Jutsu için el mühürlerimi yapmaya başladım olduğum yerde dururken. Pis de olsa ortamda bu jutsu için kullanabileceğim bir su kütlesi vardı, bu yüzden bir sorun çıkmamalıydı. Rakibim ise bir hareketlilik içerisindeydi bu sırada. Bu yüzden el mühürlerim biter bitmez çıkardığım ahtapot kollarıyla katanalarımın ikisini de çekecek, sağ elime de bir kunai alarak, bana doğru gelen ikilinin üzerine doğru koşturmaya başlayacaktım onları karşılayacak bir şekilde. Hangi maskelinin gerçek olduğunu kestiremesem de çoğunluğu aradan çıkarmak benim için faydalı olacaktı. Ben mühürlerimi yaparken de biraz mesafe katedeceklerdi, yani birbirimize yaklaşmamız çok kısa sürmeliydi.

Uygun bir mesafeye gelir gelmez elimdeki kunaiyi fırlatacağım bana en yakın olan maskeliye. Yan yana koşturmaktalarsa kime fırlattığımın bir önemi yok. İlave kollarımı ise sadece savunma amaçlı kullanmayı planlıyorum.

Tori bulunduğu noktada el mühürlerine başlarken rakibi kendisine doğru koşmaya başlıyor ve üç adet klon çıkarıyor. Oluşan sis sebebiyle Tori hangisinin gerçek rakibi olduğu konusunda fikir sahibi değil. Bu esnada, tekniği çalışmaya başlıyor ve kendisinden 10 metre uzaktaki su kütlesi vücuduna doğru ilerlemeye başlıyor. Nispeten uzak olduğu için, suyun Tori'nin vücuduna ulaşması birkaç saniyeyi buluyor.

Su kütlesinin Tori'nin vücuduna ulaşması zaman aldığı için katana çekme-kunai çekme-koşmaya başlama gibi çeşitli atraksiyonları henüz yapmış değil. Ahtapot kollarını oluşturmaya yetecek kadar su Tori'nin vücuduna ulaştığı an rakipleri artık bir nebze azalmış olan su kütlesini aşmış oluyor. Şuan aralarındaki mesafe 10 metre kadar. Tori ahtapot kollarını çıkarmış durumda, rakipleri ise son hızla üzerine koşmakta Tori'nin.