[7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi

[Jin Ryoken]

"Ringo, içeriye shuriken yağdırıyor." Ryu-san'ın kurduğu cümleyle beraber tekrar düşünmek zorunda kaldım. Ringo-san'ın gücü ayrı bir olay, ancak elinde bir koz olmalı. Burada onların birbirini yemesini bekleyip hala akbaba gibi davranabiliriz. Ancak ittifaklığımızı devam ettirip, onların üstüne de gidebiliriz. Sadece Shibou no Jutsu kullanmak için ilerleyebilirim ancak ileriye gitmemle beraber tekrardan kuşun hedefine girebilirim. Bu sefer işler çok daha kötü bir hale gelir. Bir süre daha burada bekleyebiliriz. "Biraz daha bekleyelim. Ringo-san aşağı inerse, saldırmaya karar verdiğimiz anda yukarıda oluruz. Yine de kuşu oldukça sıkıntı olacak." Dedim. Biraz daha bekleyeceğiz.

Ryu, cümlesini kurduktan sonra Ryoken'i dinleyip beklemeye karar veriyor.

[Okawa Ringo]

Ucuz numaralardan gına geldi artık.

Bu tekniği en son akademide ders verdiği günlerde, sübyan veletlere öğretmek amacıyla yapmıştı herhalde. Fazla merhametin de pek fazla getirisi yoktu. Bu duvara çıktığı an Gin ile birlikte kombo tekniklerini kullanarak onu cayır cayır yakabilirdi. Belki de ona bir şans vermek istemişti. Asla Teijo gibilerden olmak istemedi. Birisi ona bilerek acısaydı eğer, gururu bunu kaldıramazdı.

Karşısında iki adet Teijo duruyordu ve bunlardan birisi gerçek Teijoydu. Diğer yandan, burada fazla dikilmişti. Haru ortalarda olmadığına göre diğerlerinin olma olasılığı çok yüksekti. O ölüm çukuruna girme konusunda tereddütleri yoktu zaten. Gin onu oradan hızlıca çekip alabilirdi. Kendini aşağı bırakırken hızlıca bir kunai ve shuriken çekti. Dostuna birlikte hücum emrini verirken, kendini aşağıya dengeli ve hızlı bir şekilde bıraktı.

“Gin!”

Rüzgarı hissetmeye başladığı gibi, dostunun kendisini kapmasını bekleyecekti. Bu yükseklikten dengeli bir şekilde inebilse dahi, dostunun onu tutmasına ihtiyacı olduğunu biliyordu. Düştüğü esnada kendi solunda kalan Teijo’ya shurikeni fırlatacaktı. Teijo’nun kunai ya da shuriken fırlatması durumunda ise elindeki kunai ile nefes almaktan farksız bir refleks ile bloklayacaktı atacaklarını. Gin için endişelenmiyordu çünkü Teijo’dan da, kendisinden de daha hızlıydı. Bu ardından yere indiği gibi shurikeni fırlattığı Teijo’nun yok olup olmadığını gözlemleyecekti. Gin ise sağdaki Teijo’ya saldıracaktı. Hangi Teijo’nun kalacağını yere indiğinde öğreneceğini düşünüyordu. Hızlıca üzerine koşacak ve kunaisini ardı ardına sağ ve sol çaprazdan savuracaktı. Eğer bir teknik hazırlamak maksatlı el mührüne giriştiğini görürse, kunaiyi doğrudan ona fırlatacaktı.

[Kurosawa Haru]

"Hareket... Hareket etmek zorundayım." diye fısıldadı. Butsuo'nun hala hareket edebilip kendinin hareket edemiyor olmasına çıldırmış gibi sinirli olsa da, bundan başka yapabileceği bir şey yoktu. Birkaç adım atıp Ringo'yu görebileceği bir mesafeye gelmek istiyordu. Eğer yardıma ihtiyacı olduğunu görürse ona yardım etmek için bir plan yapabilecek kadar yakın olmak istiyordu.

[GM - Naruto]

Butsuo & Ryoken & Ryu: Ryu ve Ryoken kendi aralarındaki konuşmayı sonlandırdıktan sonra, beklemeye koyuluyorlar. Aradan birkaç saniye geçtikten sonra ise, hafifçe seyirerek yürüyen Butsuo geliyor yanlarına. Karnından bir mızrak parçası çıktığını görebiliyor ikili. Ancak Butsuo buna takmıyormuş gibi görünerek onlara sorusunu yöneltiyor: "Neler oluyor? Bizimkiler nerede?"

Haru: Butsuo'nun az önce katetmiş olduğu yola benzer bir rotayı katederek boşluk alana yaklaşıyorsun. Ancak günlerdir muhatabın olan Teçhizat Tentesi alanı, şuan önceki halinden çok çok farklı görünmekte. Alanın ortasında bir oda şeklinde dizilmiş olan dört devasa duvar mevcut. Yükseklikleri ve enleri 15'er metre olan bu duvarlar haricinde dikkatini çeken ilk şey dışarıda, duvarın hemen dibinde durmakta olan Ringo oluyor.

Teijo & Ringo: Ringo, Gin'e komut verdiği gibi kendisini duvardan aşağı doğru salıyor. Gin de benzer şekilde, aşağı doğru dalışa geçiyor. Teijo, kartalın saldırıya geçtiğini gördüğü anda bir shuriken fırlatıyor kanatlarına doğru. Ringo, kendisine göre solda kalan Teijo'nun bir shuriken fırlattığını görüyor. Aşağı doğru dalış yapmakta olan Gin, vücudunu hafifçe rotasyon yaparak shurikenin kanatlarının altından geçmesine izin veriyor. Shurikeni fırlattığı gibi öngöremediği şekilde kendisine doğru dalışa geçildiği için duvara tırmanma fikrinden vazgeçiyor Teijo. Ringo, bu esnada çıkardığı shurikeni kendi solundaki Teijo'ya fırlatıyor. Shuriken, Teijo'nun karşılık vermesi için fazla hızlı. Sol omzunda ani bir acı hissediyor Teijo, ve hareketi bir anlığına duraksıyor. Akademide aldığı temel eğitimlerde bunshinlerin yokolurken oluşturduğu sis bulutunun aniden yok olan ince bir tabakadan ibaret olduğunu bildiği için bunu kafa karıştırmak için kullanmayı denemiyor bile.

Ringo, shurikeni fırlattığı gibi Teijo'dan gelebilecek olası bir saldırıyı karşılamak adına kunaisini hazırlıyor. Aynı anda, fırlatmış olduğu shurikenin Teijo'nun sol omzuna saplandığını görüyor. Ne sağ, ne de sol Teijo'dan herhangi bir saldırı gelmiyor. Ringo, yere indiği gibi kendisine göre soldaki Teijo'ya doğru atılıyor ve elinde hazır tuttuğu kunaisini savuruyor sağ çaprazdan. Teijo, üst vücudunu hafifçe geri yatırarak hamleden kurtuluyor ve bu esnada bir adım geriliyor. Ringo, bu kez kunaisini sol çaprazdan savuruyor yeniden ileri atılarak. Teijo, refleksif olarak yarım adım ileri alıyor ve sağ el bileğinin dış kısmıyla Ringo'nun kunai tutan sol elinin bileğinin dış kısmını blokluyor. İkili, bilek temasıyla kilitli bir şekilde kalıyorlar. Aralarında 1 metreden kısa bir mesafe var. Ringo'nun elinde bir kunai mevcut. Bu esnada Teijo, Ringo'nun arkasında kaldığı için görüş açısında olmayan kendi klonunun kartal tarafından kolayca yokedildiğini görüyor.

[Sekino Teijo]

Ringo ve sevimli kuşu şeytani planımı uygulamaya koyamadan hızlıca duvardan aşağıya inmeye başladılar. Kartalın böyle bir hamle yapmasını beklediğim için çok şaşırmadım ama Ringo’nun onunla birlikte hareket etmesi planımı birazcık sekteye uğrattı. Kartalın aşağıya inmeye başladığını gördüğüm anda vakit kaybetmeden sınırlı sayıdaki shurikenlerimden birini kanatlarına doğru fırlattım. Ancak hayvan sandığımdan daha çevik olduğu için ne yazık ki onu vurmayı başaramadım. Üstüne üstlük başarısız saldırımdan sonra sol omzumda bir acı hissettim. Açıkçası omzumdan yara almam çok kötü oldu. Akşam safhasında tam kondisyon savaşmak için yaralanmak istemiyordum. Ancak hain Ringo’nun attığı shuriken yüzünden artık akşam için başka şeyler düşünmem lazım. Gerçi işler giderek çirkinleşmeye başlamışken bu kadar ilerisini düşünmek çok doğru değil. Öncelikle önümdeki rakibime odaklanmam gerekiyor.

Ringo’nun shuriken attıktan sonra hemen çantasından bir kunai çekip üzerime saldırmaya devam etti. Anlaşılan bana nefes almam için fırsat vermek istemiyor. Reflekslerim sayesinde kunai’den hasar almasam da Ringo ile istemeden çok fazla yakınlaşmış olduk. Ben Ringo ile giderek yakınlaşırken son klonum da kartalın pençelerinde yok oldu. Ringo ile yakınlaşmam aslında güzel oldu. Yanımda katanalarım olmasa bile uzak mesafe dövüştense yakın dövüşü tercih ederim.

Ringo’nun sevimli küçük kartalı yanımıza gelmeden önce hazır Ringo ile temas halindeyken bu fırsatı kullanarak Dendou no Jutsu kullanarak vücudumdan elektrik akımı dolaştırmayı deneyeceğim. Vücudumda dolaşan elektrik akımı sayesinde Ringo’yu çarparak onu şaşırtmayı planlıyorum. Çünkü dövüşün bu kadar kızıştığı bir anda yapacağı 1-2 saniyelik dikkatsizlik sayesinde onu etkisiz hale getirebileceğimi düşünüyorum. Jutsumu yaptıktan eğer Ringo ile aramdaki mesafe açılmazsa eğilip alttan bacaklarına tekme atarak onu yere düşürmeyi çalışacağım. Yere düşürebilirsem çantamdan çıkardığım Shuriken ile onu rehin almayı deneyeceğim. Yok eğer Ringo aramızdaki mesafeyi azıcık bile açabilirse çantamdan iki shuriken çıkarıp Ringo’nun göğsüne doğru atmaya çalışacağım.

[Okawa Ringo]

Rakibini köşeye kıstırmış gibi hissetse dahi Teijo'nun basit numaralar ile şaşırtıcı ve etkili hamleler yapabildiğini biliyordu. İçgüdüleri onu yine yanıltmıyor ve dövüşün hakimiyetini eline almasını sağlıyordu. Teijo'nun Raiton kullanabildiğini ve iki katana ile dövüştüğünü biliyordu. Katanalarını kullanmaması avantajınaydı. Onu yakın dövüşte biraz daha kıstırmaya devam ederse kazanabilirdi. Fakat ihtimallerin peşinden gitmeyecek, düşüncesizce davranmayacak ve savaşçı içgüdülerini sonuna kadar dinleyecekti.

Yavru bir kedi köşeye sıkışınca düşüncesizce cırmalamaya başlar. Teijo biraz farklı, ama hafife alınacak biri de değil. Akrobasi yeteneğini kullanarak geriye doğru hızlıca sıçrarken; Teijo'dan gelebilecek ani bir Raiton saldırısı, ya da tekme tarzı afallatıcı bir hamleye karşı önlem alacaktı. Bu esnada kunaisini Teijo'nun karnına kısa mesafenin avantajı ile tam güçle yollayacak ve diğer elini yukarıdan aşağı savuracaktı. Asusukai'yi Teijo'nun üzerinde uyguladığı esnada, heybetli kartalına saldırı emrini verecekti.

"Kızart şunu!"

[Jin Ryoken]

Butsuo-san oldukça ağır bir yara almış gibi gözükse de karşımızda dikilebiliyor. Karnından mızrak parçası çıkmış. Hala dövüşmeye devam etmek istemiyordur umarım. Zira hali pek iç açıcı durmuyor ancak bu adamdan her şey beklenebilir. O yüzden kesin bir şey diyemiyorum. Ryu-san, hızlı bir şekilde konuşmaya girdi. "Teijo-san içeride. Ringo-san'la dövüşüyorlar." Ryu-san'ın ardından söze daldım. "Ringo-san etrafımı sardığında çok dezavantajlı durumdaydım. Bu yüzden baygın taklidi yaparak çıkmak zorundaydım alandan. Ringo-san'ın elinde bir koz var, şuan nasıl bir durumdasın açıkçası anlayamıyorum ancak dövüşmeye devam etmek istiyorsan bir şeyler deneyebiliriz." Parmağımla mızrağın ucunu gösterdim. "Mızrak içindeyken dövüşebilecek misin bilmiyorum. Dövüşü durdurmakta bir seçenek." diyerek cevap beklemeye başladım. Dövüşür müyüm emin değilim ancak dövüşü durdurmak istiyorsak buna el atabilirim. Gerçi izlemek daha zevkli.

Ryu, konuşmasını yaptıktan sonra Ryoken'e sözü vererek beklemeye başlıyor.

[Kurosawa Haru]

"Gittiler mi..." diye sordu kendi kendine Haru, burada olması gereken birkaç kişiyi göremeyince.

Ardından herkesin görebileceğini hatırlatmak için cümlenin geri kalanını da getirdi ardından, içinden: "Odadaki fil nerede?"

Aşırı derecede komik şakası bile kendini güldürmeye yetmemişti, hala destek almadan yürüyemiyordu bile. Zorlanarak, adım adım, sendeleyerek... Ama yine de kendine geliyordu. Şimdilik konumunu koruyacaktı. Alanı seyredecekti. Ringo'nun duvarın tepesinden kendi isteğiyle aşağıya daldığını görmüştü. Ona, gözü kapalı şekilde güveniyordu. Duvarın içinde veya dışında kimin olduğunu bilmese bile, üstünlük bir şekilde onda olmalıydı. Bu çıkarımı yapabilmesi bile mucizeydi ancak, Haru'ya yeten bir çıkarımdı. Şimdilik sarsıntısının geçmesini bekleyip, açıklığa çıkmadan ağaçlığın içinde kalıp olan biteni seyretmeye devam edecekti.

[Oita Butsuo]

Haydaaaa, umarım iyisindir Teijo. Mızrak falan dinleyemem şu an, yardım etmek zorundayım. Ryu ve Ryoken açısından düşünürsek, onlar da hırpalanmış olsa gerek ama bu kadar uğraştıktan sonra elimiz boş dönmek ne kadar iyi bir seçenek? Ringo'nun kozunu bilmiyorum ama daha kalabalık ve güçlüyken bu kozla baş etmeye çalışmak daha mantıklı bence. Gerçi onlar Haru'nun ne durumda olduğunu bilmiyor, ben de bilmiyorum ya neyse.

Ne düşünerek ne de konuşarak fazla zaman kaybedemem. Teijo beni bekliyor. "En son Haru ormandaydı, ama baygın değildi. Aşağı yukarı benimle aynı durumdadır diye tahmin ediyorum. Ben her türlü takım arkadaşımı kurtarmak istiyorum, ayrıca Ringo'nun kozu her neyse onunla şu an daha kalabalıkken mücadele etmek daha mantıklı olacaktır." dedim. Kısacık bir nefes molasından sonra da devam ettim. "Ön safta dövüşmekte zorlanabilirim ama arkada kalıp sen büyünü yaparken kimsenin sana dokunmadığından emin olabilirim." dedim Ryoken'e hitaben. Sonra da Ryu'ya geldi sıra. "Üstün kuruduysa yıldırım zırhınla kimseye fırsat vermeden herkesi alaşağı edebilirsin, bunu ilk elden tecrübe ettim. Ön safı alırım dersen ben saldıralım diyorum. Ne dışarıdaki Ringo'ya ne de içerideki Ringo'ya fırsat vermeden kesin hareketlerle bu işi bitirmeye çalışalım." Umarım benimle hareket etmeye hala heveslilerdir, çünkü bu saatten sonra tek başıma pek yapabileceğim bir şey kalmadı. Onlara ihtiyacım var. Bu işin başından beri vardı...

[GM - Naruto]

Ryoken, Ryu ve Butsuo aralarındaki konuşmayı sürdürüyorlar.

Haru, olduğu konumda beklemeye devam ediyor. Hala alanın dışında, ağaçlıkların arasında. Ara ara gözleri kayıp Ringo hala duvarın dibinde sabit bir şekilde beklemekte.

  Hidden text. Only available to specific users

Ringo & Teijo: Ringo geriye doğru sıçramak için bacak kaslarını çalıştırmaya başladığı anda Teijo aniden tüm vücudundan hızlı bir elektrik akımı geçiriyor. Ringo, henüz kontağı kesmemiş olduğu için minimal bir elektrik tarafından çarpılıyor ve geriye doğru istediği verimle sıçrayamıyor. Canı acımış değil, ancak anlık gelişen saldırı sebebiyle temas kendi kontrolü dışında kesildiği için bir anlığına koordinasyonunu kaybediyor. Bu sebeple kunaiyi fırlatması yarım saniye kadar gecikiyor. Teijo, rakibi kendisinden ayrıldığı gibi elini ekipman çantasına atıp iki shuriken kavrıyor ve hızla çıkarıyor rakibine fırlatmak üzere. Kolunu kaldırıp savurmak üzereyken, karnında aniden şiddetli bir acı ve yoğun bir basınç hissediyor. Ringo, elindeki kunaiyi tüm gücüyle Teijo'ya fırlatmış durumda. Net bir şekilde isabet ediyor kunai, ve Teijo'nun karnına neredeyse yarısından fazlası saplanıyor bıçağın. Teijo, Ringo'nun minimal zaman kaybı yüzünden halihazırda kolunu savurmaya hazır olduğu için anlık acıyla savuruyor shurikenlerini. Shurikenlerden biri Ringo'nun sağ omzu ve göğsü arasına saplanırken, diğeri de göğsünün tam ortasına saplanıyor. Yaraları çok derin değil, ancak acı hissediyor. Asusukai için kolunu aşağı doğru savursa bile odağını kaybetmiş oluyor ve tekniğini uygulayamıyor. Gin'e komutunu verebiliyor yine de.

Off Topic

Ufak bir notumuz olacak, bir önceki GM'likte Haru'ya hitaben gördüğü tek şeyin duvarın dibindeki Ringo olduğunu belirtmiştik. Haru, duvarın tepesindeki Ringo'nun içeri atladığını görmüş değil. Duvarın dibindeki Ringo'nun klon olduğunu haliyle bilmiyor. Kendisi için ortamda yalnızca tek Ringo var, o da klon olan.