[7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi

[Jin Ryoken]

Bir iki saate yazmış olacağım.

[Jin Ryoken]

Tamam, Ryu-san üzerinde herhangi bir jutsu kullanmadan onu kurtarmayı başardım. Sanırım iki tekniği aynı anda kullanınca güzel bir işlevsellik kazandı. Butsuo-san'ın bağırışını duyduğumda aklıma Teijo-san geldi. Onu orada tek bırakıp kaçmıştım. Zaten kaçmak birincil amacımdı, Ryu-san'da sonradan patlak vermişti. Peki oraya geri dönecek miyim? Hayır dönmeyeceğim. Yakın dövüşü halletmesi gereken kişi Ryu-san olacak. Aslında bu sınavdaki kimseyle yakın dövüşe girmeye niyetim olmadığını tekrardan belirtmeliyim sanırım. Ben en iyi yeteneğimi uzaktan kullanmalı ve kafa karıştırmalıyım. Benim işim tamamen bu olmalı. Ryu-san'da tam performansında olduğuna göre, bu sefer çok daha iyi bir sonuç çıkaracağız eminim.

"Ryu-san, beyaz saçlı kız var. Dün verdiğim karar üzerine yakın dövüşe girmeyeceğim kimseyle. Nasıl dövüşüyor tam bir bilgim yok, ancak kafama bir anda hasar verdi. Taş mı atıyor ne yapıyor bilmiyorum tam olarak. Sütun çıkardığını gördüm yalnız, beni de Teijo-san'a doğru fırlatmakta başarılıydı. Yani hareketlerine dikkat et, olabildiğince hızlı olmaya çalış. Benim çıkarımlarım bu yönde, kafama neyle vurduğunu hala bilmiyorum. Ona da dikkat etmen gerek. Anında arkamda olmuş olsaydı hissederdim veya koşmama izin vermez, sürekli kafama vururdu diye düşünüyorum. Bu yüzden aklıma taş attığı geliyor, sütunla kafama vurmuş olsaydı bayılmış yatmıştım herhalde. Yine de sen dikkat et, yerden bir şeyler çıkarıyor ve çokta iyi başarıyor bunu."

Dedikten sonra Ryu-san'ın onayını alıp Butsuo-san'ın yanına koşturmaya başlayacağım. Butsuo-san'ın arkasında durmak istiyorum aslında, gözüm bir ihtimalde Ryu-san ve Teijo-san'da olmalı görebiliyorsam. "Butsuo-san, aklımda birkaç şey var. Bu sayaç ne işe yarıyor bilmiyorum ama teori olarak aklımda küreyi açtığına dair bir his var. Bu iyi bir ihtimal, kötü bir ihtimalde sayaç bitince ne olacağını tahmin edemiyorum. Dilersen, zinciri eritmeyi deneyebilirim. Sayacın durup durmayacağını, küre zincirden kopartılınca ne olacağını görmüş oluruz." Dedikten sonra beklemeye başladım. Butsuo-san onay verirse sol elimi zincire uzatıp kavrayacak ve eritmeyi deneyeceğim. Eğer onaylamazsa ondan ne yapacağımızı dinlemem gerek, bir planı vardır diye umuyorum.

Off Topic

Ryu, Wakizashisini çektikten sonra Teijo-san'ın yanına koşturacak. Her ihtimale karşılık şimdilik bekleyecek ve Teijo-san'a "Şuanlık durum nedir?" diye soracak. Eğer konuşabilecek bir durum yoksa ve bir dövüşün ortasındaysa, hızlı bir şekilde analiz edip ayak uydurmaya ve pozisyon almaya çalışacak.

[Jirou Ryu]

Teijo: Haru'ya doğru boştaki elinle çektiğin iki kunaiyi fırlatıyorsun ve ardından hareketleniyorsun. Ancak seni çoktan fark etmiş olan rakibin sen harekete geçtiğin gibi seri bir şekilde zeminin içerisine geri giriyor. Hali hazırda zaten sadece kafası yerden çıkmış olduğu için zeminde kaybolması çok kısa bir süre alıyor. Kunailer artık Haru'nun bulunmadığı zemine isabet ediyor ve duruyorlar. Bir kaç saniye sonra yanına Ryu geliyor ve sorusunu soruyor.

Ryu & Teijo: Kısa bir süre sonra Teijo'nun baktığı istikamette ve ağaçlık alanın sınırında, 15 metre kadar ileride Haru'nun zeminden seri bir şekilde fırladığını görüyor Teijo ve Ryu. Haru'nun cübbesinin sağ kolunu dirseğine kadar sıyırdığını ve aynı kolunun parladığını seçebiliyorlar.

Haru: Teijo hareketlenmeye başladığı anda bir saldırı geleceği üzerine olan tahminlerinin tuttuğunu fark ediyorsun. Elini ekipman çantasına götürdüğünde Teijo, sen yerin içerisine geri girmek için odaklanmış oluyorsun çoktan. Kunailer eli terk ederken ise tekrar yerin karanlığına gömülüyor görüşün.

Ağaçlık alanın sınırına doğru 12 adım atıyorsun aradaki mesafeyi kapatmak adına, ardından seri bir şekilde tamamen zeminden çıkıyorsun tekniğini sonlandırıp. Aniden Gerçekliğin Kumaşı'na chakra aktarıp onun parlamasını sağlıyorsun ve kullanabilmek adına ışığını etrafa yayabilmesi için cübbenin sağ kolunu sağ dirseğine kadar hızlıca sıyırıyorsun. Tam karşında, kabaca 15 metre kadar uzaklıkta Teijo ve Ryu'nun konuştuğunu görüyorsun. Bakışları sana doğru dönüyor.

Alanın ortasındaki mekanizmanın önünde Butsuo ve Ryoken'i seçebiliyorsun. Ryoken özellikle sizlere doğru bakmakta. Butsuo'nun odağı ise daha çok sizden öte, alanın diğer tarafındaki ağaçlık alanın dışına çıkmış ve bir kaç ağaç devirmiş olan filde.

Ryoken & Butsuo: Butsuo ayaklarına chakra aktarıyor ve kaslarını kasıyor, kuvvetlendiriyor. Bir anlığına mükemmel bir hız ve kuvvet makinası gibi hissettikten sonra direkt olarak bir hamle almayacağı için sadece chakra israf ettiğine kanaat getirdikten sonra odaklanmasını kesiyor. Ryoken seri bir şekilde koşarak Butsuo'nun yanına geliyor Butsuo ona seslendikten sonra. Ryoken laflarını ediyor.

Butsuo, file doğru baktığında onun alanın dışına çıktığını ve alandan uzaklaşan bir istikamette hızlıca ilerlediğini seçebiliyor. Bir kaç ağacı devirmiş durumda. Tamamen alandan uzaklaşıyor gibi değil, her an dönebilir ve alana geri ilerlemeye başlayabilir gibi duruyor.

Ryoken, Ryu & Teijo ikilisini görebiliyor. Onların bir 10-15 metre kadar ilerisinde bulunan Haru'yu da görebiliyor. Haru'nun sağ eli parlamakta.

Ringo & Teki: Ringo Teki'yi geç fark etmiş durumda zira Teki'nin ayaklarının hiç ses çıkarmadığını fark ediyor. Teki'nin hamle avantajı mevcut, Ringo'nun tam randımanla onun hamlesine karşılık veremeyeceğinin farkında. Yine de rakibinin onun bilincinde olduğunu biliyor.

---

Haru, Teijo, Ryu, Ryoken birbirlerini görebiliyorlar. Butsuo kabaca o tarafta birilerinin olduğunu göz ucuyla seçebiliyor ancak konumları bilmiyor. Kafasını çevirirse görebilecek bir konumda ancak.

Teki ve Ringo alanda olanları birbirlerine odaklandıkları için göremiyorlar. Alandakiler de onları göremiyorlar.

Off Topic

Konudaki oyuncular:

- Oita Butsuo
- Jin Ryoken
- Jirou Ryu
- Kurosawa Haru
- Sekino Teijo
- Okawa Ringo
- Kasumikage Teki

[Sekino Teijo]

Attığım kunailer Haru’nun kaçmayı tercih etmesi yüzünden boş zemine saplanarak ziyan oldu. Zaten kunaileri asıl planımı gerçekleştirdiğim sırada sadece Haru’nun dikkatini dağıtmak için kullanmak istiyordum. Ancak rakibimin geri çekilmesiyle birlikte planım alt üst oldu. Ekipmanlarımı bir hiç uğruna feda etmek açıkçası birazcık sinirimi bozdu. Eğer buradan sağ salim gitmeyi başarabilirsek gitmeden önce onları saplandıkları yerden almayı unutmamam gerekiyor. Zaten sınırlı sayıda ekipmanım olduğu için onları ileride tekrar kullanmak istiyorum. Umarım toprak zemine çarptıkları için kullanılmayacak hale gelmemişlerdir.

Haru’nun kaçışından sonra eski düşmanımız yeni dostumuz Ryu yanıma gelerek ne durumda olduğumuzu sordu. Hızlı ve basit bir açıklama yaparak ona durumu özetlemek istediğim için “Haru’yu buldum ama kaçmayı tercih etti. Anladığım kadarıyla yakın dövüşe girmek istemiyor.” Diyeceğim. Biz konuşurken Haru’nun da boş durmayarak garip bir şeyler yaptığını fark ettim. Önce kolunu sıyırdı şimdi de aynı kolu parlamaya başladı. Garip bir şeyler oluyor ama tam olarak ne olduğunu çözemedim. Ne yapmak istediği hakkında bir fikrim yok ama mesafeyi açmak için bu kadar uğraştığına göre yapacağı şey için ya zamana ya da mesafeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Hala daha başlangıçtaki planımı gerçekleştirmek istiyorum. Eğer aramızdaki mesafeyi bir şekilde kapatabilirsem onu etkisiz hale getirebileceğime inanıyorum.

Haru’nun yaptığı şeyi bitirmesine fırsat vermeden harekete geçmek istiyorum. Bu yüzden ilk önce yeni dostumuz Ryu’ya dönerek Haru’yu göstererek “Ne yapmak istediğini anlamadım ama bence hızlıca yanına giderek buna engel olmamız gerekiyor. İstersen aynı anda saldırabiliriz ya da gölgeme girebilirsin. Eğer bir şekilde beni etkisiz hale getirirse gidebildiğim noktadan sonra gölgemden çıkarak sen devam edersin. Karar senin.” Dedikten sonra harekete geçmeye başlayacağım. Artık boş yere chakra harcamak istemediğim için Raijin no Jutsu iptal ederek katanamı tekrar kınına geri sokacağım. Ardından da bacaklarıma chakra gönderip Haru’nun üzerine doğru koşmaya başlayacağım. Yeteri kadar yakınına gidebilirsem iki katanam ile aynı anda hızlı iki tane saplama hamlesi yaparak bacaklarını delmeyi denemeyi planlıyorum. İstediğim mesafeye gelemezsem Haru’nun parlayan kolundan gelecek olası saldırılardan kendimi korumak için katanalarımı kınından yarısına kadar çıkarıp kalkan olarak kullanmayı düşünüyorum.

[Kasumikage Teki]

Gergin adımları ve dikkatli bakışları ile sessizce ilerlemeye devam ediyordu alan içinde. Tüm dikkatini çevresine vererek, o şeyi bir daha görmeye çalışıyordu. Ayakları toprak zemindeki çim parçalarını hiç ses çıkarmadan eziyor, yer yer zemin yumuşaklığı ile belli belirsiz adımlar bırakıyordu. Ağaçlar ve yeşil çalıların arasında, alandan gelen savaş seslerine seyirci olmuş kişiyi görüşüne aldığında ise aniden gözleri açılmış, kalbinden başlayan sert elektriklenme hissi inanılmaz bir hızla tüm vücuduna yayılmıştı.

Sol tarafında, tahminen 2-3 metre kadar uzağında net bir şekilde aradığı şeyi, daha doğrusu kişiyi bulmuştu sonunda Teki. Ayakları ile bacakları kasılmış, var gücü ile ileri atılmaya hazır hale gelirlerken, zemine daha sert basan ayakları toprakta oluşacak ayak izini daha belirgin hale getirmişti. Kasılan elleri patlayıcı parşömen ve Kitsune'yi daha da sıkı tutmaya başlarken beyninde de düşünceler dönmeye başlamıştı Klon Teki'nin.

Karşısındaki kişinin Chisa olmadığından emindi. Bu sebeple anında alarm durumuna girmişti vücudu. Bir rakiple karşılaştığı için artık seyirci koltuğundan kalkacak ve karşısındaki kişinin de seyirci kalmasına müsamaha göstermeyecekti. Az biraz hatırlıyordu görüşündeki shinobiyi. Şahsen sınavın bu anına kadar karşılaşmamış olsalar da, hem havada süzülmekte olan kartal sayesinde, hem de gür mavi saçlarının dikkat çekiciliği sayesinde Ringo ile bakışmakta olduğunu tahmin edebiliyordu Teki.

Arayışla harcadığı bunca süre sonrasında daha başarılı bir sonuç almak istiyor olsa da, rakiplerinden birini başarı ile bulabilmişti. Şu anlık tek sorun ise Ringo'nun da Teki'yi fark etmiş olması gibi gözüküyordu.

Mavi saçlı shinobinin bu ana tam anlamıyla hazır olmadığını net bir şekilde fark edebilmişti Teki. Sessizliğinin meyvesini toplama şansı olacak gibi gözüküyordu dışarıdan bakınca. Ringo ilk şoku atlatıp, hamlesine başlayana kadar Teki'nin dünyaları değiştirecek kadar olmasa bile bir zaman avantajı sağlayabilecek şansı vardı kendisine. Her ne kadar hayalinde bu dövüş hiç yaşanmamış olsa da, hayalindeki kadar başarılı olamamasının kendini tutmasına izin vermeyecekti. İç huzursuzluğunu bir kenara bırakıp, gereksiz hissiyat ile vedalaştığı gibi, ayaklarına aktardığı çakradan güç alarak Ringo'ya doğru fırlatacaktı kendini.

İlk adımı ile Ringo'ya yaklaşmaya başladığı gibi, Sağ elinde tutmakta olduğu Kitsune ile hızlı, yatay bir kesme hamlesi yapacaktı Ringo'nun gövdesine. Katanası, kolundan gelen güç ile savrulurken, Ringo'ya doğru ilerleyişini durdurmayacak ve vücudunun rakibine bakan kısmındaki klan zehrini organik bir zırha çevirmeye başlayacaktı savunma önlemi olarak. Bir kesi atarak hızlıca Ringo'nun yanından geçip gitmek istiyordu. Bu geçiş esnasında da sol elindeki patlayıcı parşömeni hızla toprak zemine savuracak ve Ringo'nun yanında tabiri caizze bir mayın bırakmış olacaktı. Eğer planını başarı ile tamamlarsa daha fazla düşünmeden Ringo'dan uzaklaşacak ve vücudundaki tüm zehri bir zırha çevirirken patlayıcı parşömeni aktif hale getirecekti.

Patlama ile hem Ringo'yu saf dışı bırakabilir, hem de alandaki savaşta bir açıklık yaratarak takım arkadaşlarına düşünme ve planlama için bir miktar süre yaratabileceğini düşünüyordu. Patlamanın kısıtlı sürecek olan hayatını elinden almasını istemiyordu Klon Teki. Bu yüzden patlama alanına da dikkat edecekti elinden geldiğince.

[Oita Butsuo]

İyi haber, çakra verdiğim zaman hala bacaklarımı efektif bir şekilde kullanabilirim gibi geliyor. Kötü haber, bir miktar çakrayı boşa harcadım. Daha iyi haber, Ryoken yanıma geldi. Bu eritme işine epey kafayı takmış gibi, ama bunun bir işe yaramayacağını düşünüyorum. Zinciri eritsek bile sayacın duracağını sanmıyorum, sonuçta zincir sadece küreyi taşıma görevi gören bir şey. Küre de o kadar ağır ki onu güvenli bir yere taşıyamayız kolay kolay. Küreyi eritmek ise oldukça zaman alan bir iş olacaktır diye tahmin ediyorum ne kadar kalın bir metalden yapıldığını düşününce. Tabi Ryoken'in bu eritme gücü hakkında pek bir fikrim yok ama küre hakkında fikirlerim var. Gerçi belki küreyi yuvarlayabiliriz...

Ben bunları düşünüyorum ama ortalıkta aksiyon durmuyor ki, önce o işlere bakmak lazım. Fil ve Ryobe uzaklaştılar ama hala ortamı terk etmiş değiller. İşlerinin bittiğini varsayamayız. Fili izlemekten göremediğim öteki tarafta ise birkaç silüet seçebiliyorum. Kimdir nedir onu seçemedim ama. Seçmem lazım...

Seçimimi silüetlerden yana kullanacağım şimdilik. Arada bir kısa kaçamak bakışlar atmakla filin ve Ryobe'nin durumunu kontrol edebilirim. Asıl odağım silüetlerde olacak şimdilik. Sonuçta ortamdaki tek düşman Ryobe ve filiydi. Onların nerede olduğunu bildiğime göre silüetlerden birkaçı düşman olabilir. Hele Ringo'nun kartalının burada olduğunu biliyorken bu oldukça yüksek bir olasılık. Ryoken'e kısaca "Bunun bir işe yarayacağını sanmıyorum." diyeceğim kafamı diğer tarafa çevirirken. Her şeyi kontrol altına aldığmızdan emin olursak bu teklifini daha detaylı düşünebiliriz. Şu anlık alanda ne olup bittiğine hakim olmak ve gardımı alarak her şeye hazırlıklı olmakla yetineceğim. Ayrıca Ryoken'in yakın mesafede bana oranla biraz sakar olduğunu bildiğimden onu da korumaya hazırlıklı olacağım. Yanıma gelip planını anlattığına göre bize ihanet etmemiş demektir. Ben de ona ihanet etmeyeceğim.

[Okawa Ringo]

Bir anlığına dikkati mi dağıldı? Neyi kaçırmıştı, neyi yanlış hesapladı? Hiç bir şeyi tabii ki. Ne hesap yaptı, ne de havayı kokladı. Körü körüne bekliyor, sıranın ona henüz gelmediğini düşünüyordu. Fark etmesi gereken şeyi çok geç fark etmişti. Yetenekleri mi körelmişti yoksa şu an başındaki sorun yetebileceğinden fazlası mıydı? Düşünmeye dahi zamanı yoktu ki... Tek bildiği şey, karşısındaki sorunun en az kendisi kadar güçlü oluşuydu. Aslında bu sorun tam da şu an planlarını mahvetmeye çalışmıyordu. Sınavın başından beri önlerine hemen hemen her zaman taş koyan, gizliden gizliye her hamlelerini etkileyen bir pürüzdü. Çok gecikmiş olabilirdi, ancak kiminle karşı karşıya olduğunu biliyordu. Kasumikage Teki. Dedikoducular prensi. Haru'nun onu bir görmesini isterdi. Ancak kısmet değilmiş. Onun dertleri başından aşkın. Bir süre, kısa olmasını umduğu bir süre boyunca planı duraklatmıştı. Gözlerini karşısında onu gafil avlamaya bir adım yaklaşmış olan adamdan ayıramazdı. Hiç de ses çıkarmadan gelmiş... Belli ki gizli kapaklı işler çevirme konusunda Ringo'dan daha becerikli. Onu incelediği kadarıyla vücudu garip bir sümükle kaplıydı. İğrenç. Ayrıca bir katanası var. Ne kadar usta olduğunu bir bakışta anlayamazdı elbet. Az sonra metalleri birbiriyle buluşacakmış gibi hissediyordu. Anlaması için bir fırsat geçerdi elbet eline.

Tehlikenin farkındaydı. Onu avlayabilmek için fazla geç kalmıştı. Av olmaya da pek niyeti yoktu. Hemen şimdi harekete geçmezse, bir daha fırsatı olamayabilirdi. Daha erken farkedebilse, dar alanda uzun menzilli bir çok saldırısı ile başını ağrıtabilirdi. Ancak bu dedikoducu herifin dostane bir tavır takınmayacağını da anlamıştı. Sağ gözünü yeniden açmak üzere kapattı ve Juryokugan'ı aktifleştirmeye hazırlandı. Bu esnada ise kendisini savunmak için elinde döndürmekte olduğu kunaisini göğsü ile karnı arasında çapraz bir konuma getirdi ve savunma pozisyonuna geçti. Elinde katana olan birinin ne yapacağını az çok tahmin ediyordu zaten. Kunai ile olan ustalığı sayesinde erim gücü yüksek silahlara karşı nasıl efektif bir şekilde savunma yapabileceğini de iyi biliyordu. Teki'den gelecek olan saldırıya karşı elindeki kunaiyi savurarak karşılık verecekti. Eğer ondan hızlı davranabilirse ilk saldırıyı yapan taraf olmak istiyordu. Fakat rakibinin zamansal avantajı buna izin verecek gibi durmuyordu. Katanayı karşıladıktan sonra baskıyı arttıracak ve onu kilitlemeye çalışacaktı. Vücudunu yana doğru çevirecek ve Teki'ye doğru bir adım daha alacaktı. Eğer savunması beklediği kadar başarılı olursa, rakibine belki tam güçle olmasa bile hızlı bir tekme atarak dengesini bozmaya çalışacaktı. Bu esnada ise göz tekniğini kullanabilmesi için gerekli zamanı bulabilirdi.

[Kurosawa Haru]

Topraktan yeniden doğdu Haru, çimenin altından yükseliverdi tekrardan yerküreye. Hissiz, soğuk ve karanlıktı toprağın altı, dışarısı ise ölüm doluydu, ancak o yine de toprağın üstünü seçmişti. Işıklar çıkarsa da sağ kolundaki garip dövme, toprağın altında böcekten, kökten, taştan başka bir şey görmemiş olması, dışarı sinirini koruyarak çıkmasını sağlayabilmişti. Rakiplerini atlatmayı beklemese de, direkt onu görmeleri garibine gitmişti, nereye çıkacağını biliyormuş gibi hareket ediyorlardı. Neyse, önemli değildi bu. Önemli olan, o Ryoken'e gereken cezayı kesebilmekti. Rakiplerini yan yana görmesi oldukça işini kolaylaştıracak bir sahneydi, bu sahnenin ana aktrisinin sahneye çıkma vaktiydi artık. Her şey hazırdı.

Chakra'sını çoktan dövmesine aktarmıştı. Dövmeyi, standart büyüklükte bir mızrağa çevirecekti önce. Mızrak yokluktan varlığa geçtiği anda, Haru ellerini bir mızrağı sağdan sola doğru kesi atmadan hemen önceki halinde tutar gibi bir pozisyona getirip, mızrak var olduğu anda onu savuracak ve Issen tekniğini kullanacaktı. Issen tekniğinin muazzam etkinlik alanı, tüm rakiplerini zor durumda bırakıp, Haru'ya zaman kazandıracak bir şaheserdi. Yerden birbuçuk metre yukarıdan yere paralel şekilde hızla ilerlerken Issen, Haru bir Doryuu Shiki sütunu çıkarıp ardına saklanacaktı, tekrardan.

[Jin Ryoken]

İyi ki gözümü Ryu-san ve Teijo-san'ın üzerinde tutmuşum. Kızın parlayan elinin hiç hoşuma gitmediğini söyleyebilirim. Büyük ihtimal, onları zarara sokacak bir şey olacak. Peki ya bir eşya olabilir mi? Dün Teki-san'ın üzerimde kullandığı eşya gibi bir şey? Eğer öyle bir şey varsa acilen bu kızın durdurulması gerek. Gerçekten bu tarz ekipmanlar çok büyük sıkıntılar yaratıyor. Birde sütun sıkıntısı var tabi. Ne kadar mesafeye çıkarabiliyor, ne kadar çıkartabiliyor hiçbir şey bilmiyorum. Bu sebeple sadece odak bozmam gerekebilir. Ki bunu yapmak benim en büyük yeteneğim. Onu oyalayacak iki kişi, hatta üç kişi varken yapmalıyım bunu. Tek mi değil mi tam olarak bilmiyorum ancak Butsuo-san, Ryu-san ve Teijo-san varken fil ve Ryobe geri dönmedikçe iyi işler çıkarabiliriz.

Butsuo-san'dan cevabımı aldıktan sonra düşündüm. Şuan burada beklememiz boşa olabilir. Yani Ryu-san'lara destek çıkarak potansiyel bir tehlikeyi ortadan kaldırabiliriz. İki kişidense dört kişinin bir kişiye odaklanması çok daha iyi sonuçlar verir. Bizi yenebilirler mi bilmiyorum ancak denemekten bir zarar elde etmeyiz sanırım. Ryu-sanların kıza olan mesafesi 10 ya da 15 metre. Ben fazla yaklaşmak istemediğim için, en uzak noktadan düşünürsek 15 metre mesafeleri var. Yani benim Ryu-san'lar ile arama 10 metre mesafe koymam demek, 25 metre mesafe demek.

"Butsuo-san, kıza dönelim. Burada beklemekten daha iyi bir çözüm yolu olacak." Dedikten sonra aramdaki mesafeyi göz kararı ayarlamaya çalıştım. Karşımdaki kıza Shibou no Jutsu kullanacağım mesafemi ayarladığım anda. Ryu-san'ları çaprazıma almayı düşünüyorum. Eli neden parlıyor bilmiyorum ancak tenteden aldığı bir eşyaysa odağını bozarak kullanmamasını sağlamalıyım. Jutsu atacaksa, yine kullanmamalı. Şimdilik, jutsumu iyi bir şekilde kullanmalı ve ortamı analiz etmeliyim.

Off Topic

"Aynı anda saldıralım. Eli parlıyor, dikkat et." Dedikten sonra Ryu Kizetsu no Jutsu için mühürlere başlayacak. Bu sırada, Teijo ile birlikte koşan Ryu, aralarına biraz mesafe açacak Teijo ile. Elektriği parlayan koluna attıktan sonra, Wakizashi'sini çekerek koluna bir kesme hamlesi deneyecek. Parlayan kolunu kullanmamasını sağlamak için kaslarına saldıracak.

[GM - Naruto]

Haru & Ryu & Teijo & Ryoken: Ryu ve Teijo'nun konuşmaları kabaca yeni başlamışken Haru'nun elindeki dövme birden kendi avucuna hücum ediyor ve Haru'nun elinde birden ışıktan bir mızrak belirmiş oluyor. Normal boyutlarda görünen bu mızrak üzerinde hayal meyal çiçek desenleri seçilebilmekte.

Teijo ve Ryu, konuşmalarını kabaca bitirmiş ve ilk adımlarını atmaya başladıklarında ise Haru Issen için gerekli olan odaklanmasını bitirmiş oluyor. Ryu ve Teijo daha ikinci adımlarını atamadan Haru elindeki halihazırda yana açtığı mızrağı yere paralel bir şekilde savuruyor ve kuvvetli bir chakra akımı salıyor ucundan. Chakra akımı yere paralel bir şekilde çok hızlı bir şekilde ilerlemeye başlıyor. Bunu gören ikili, Haru'ya koşmak yerine bu akımdan hasar almadan kaçmanın daha mantıklı olduğuna karar veriyorlar.

Ryu yüksek çevikliği sebebiyle aniden sola doğru, alanın sınırının bulunduğu tarafa yuvarlanıyor ve bu dalgadan kurtulmuş oluyor hasar almadan, ancak silahını çekemiyor ve ileriye doğru atılıp momentum kazanamamış oluyor.

Teijo da aynı şekilde, ancak sağ tarafa doğru yuvarlanıyor elindeki kılıcıyla. Ancak onun yuvarlanışı Ryu kadar çevik ve atik olamıyor, bu bağlamda sol baldırına bir kesi alıyor yerde yuvarlanırken. Bu kesi anlık olarak canını yakıyor ve çok hafif bir kan sızıntısına sebebiyet veriyor. Ayağı kalkarken Raijin no Jutsu'yu kapatıyor ve kılıcını kınına sokuyor planladığı gibi Teijo. Yarayı hızlıca gözlemliyor, aşırı ciddi görünmüyor ve performansını düşürecek cinsten değil. Ancak tamamen yok sayabileceği bir yara da değil. Muhtemelen savaşın geri kalanı boyunca ince ince sızlayacak.

Bu esnada ikili, Haru'nun ayağını önünde yere vurduğunu ve bir sütunun önünde yükseldiğini görüyor.

Ryoken ise tüm bunlar olurken tekniğine odaklanıyor. Bulunduğu yerden Haru'yu görebildiği için sadece Haru'ya olan mesafesini koruyup ortadaki "tente" alanından ayrılarak Haru'nun etrafında bir yay çizerek koşuyor. Teijo ve Ryu onun sol arka çaprazında kalmakta, düzenek ise tam arka tarafında. Haru sütunu çıkarmayı bitirdiğinde tekniğine o da odaklanmış oluyor ve göz göze geliyorlar. O anda Ryoken, tekniğini ateşliyor. Haru, tek el mührünü bozduğunu görüyor Ryoken'in ve bir teknik aktif ettiğini anlayabiliyor ancak sınırlı Ninshuu yeteneği ile bu tekniğin nasıl bir şey olduğu hususunda fikir yürütemiyor.

Butsuo: Olanları izliyorsun defansif bir postürde. Olaylara vakıfsın. Arada sırada kafanı çevirip alanın size uzak olan kısmından dışarı çıkan file bakıyorsun; dönüşünü tamamlamış gibi görünüyor. Yerin çok hafif titrediğini de hissediyorsun haliyle, alanın merkezini hedef bellemiş bir şekilde koşmakta. Ryobe'nin filin tam kafasının üzerinde, silahı elinde olduğunu da seçiyorsun. Silahı bayağı yüksek bir miktarda elektrik mavisiyle parlamakta.

---

Ringo & Teki Teki ayağına aktardığı chakra ile birden Ringo'ya doğru fırlıyor. Ringo ise bu esnada anca olaya ayak uydurmuş oluyor ve elindeki kunaiyi planladığı gibi göğsüne doğru götürmeye başlıyor üstüne geleceğini tahmin ettiği kılıca doğru. Bu esnada da bir gözünü kapatıp odaklanmaya başlıyor özel yeteneğini aktif etmek adına.

Teki ise çok seri bir şekilde Ringo'nun dibinde bitiyor ve kılıcını da bu esnada savurmaya başlamış oluyor. Ringo'nun kunaisi tam olarak istediği pozisyona gelemeden Teki'ye göre sağ, Ringo'ya göre soldan göğüs hizasından gelen katana Ringo'nun sol koluna bir kesi bırakıp ilerlemeye başlıyor. Ringo katanayı anca göğsünün sol kısmının birazını kestikten sonra durdurabiliyor. Kesi Ringo'nun gövdesinin sol göğüs hizasına kadar devam etmiş durumda. Ringo elinden gelen tüm kuvveti uygulayarak anca durdurabiliyor kılıcı. Aynı anda özel yeteneğine odaklanmaya çalışıyor ancak aldığı acı bunu bir tık geciktiriyor.

Teki, hamlesinden daha fazla randıman alamayacağını fark edince hamlesini sonlandırıyor ve Ringo'dan uzağa, kendi sol çaprazına doğru bir adım atarak ondan uzaklaşıyor. Bu esnada yere çoktan fırlatmış oluyor patlayıcı parşömenini. Ringo bunu görebiliyor.

Teki Ringo'dan kabaca 1-2 metre uzaklaşmış durumda. Ringo önünde yere süzülen patlayıcı parşömeni seçebiliyor. Ringo'nun aldığı kesi derin değil ancak fena acıtmış durumda. Özellikle göğsü feci yanmakta. Yaralardan hafif hafif kan sızdığını anlayabiliyor Ringo. Lâkin ciddi bir durum gibi görünmüyor bu sızıntılar.