[7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi

[Jin Ryoken]

Saldırıdan kurtulmaya çalışırken, bir yandan Ryu-san'a ulaşmaya çalıştım. Onun benimle çalışması şuan için daha iyi, sorgulamadan iş yapacağını düşünüyorum. Bunun sebebi sınav başından beri takım olmamız. Örneğin başka birisine sunsaydım bu fikrimi, sorgulama ihtimali olurdu. Neyse, aramızda 10 ya da 15 metre mesafe kalmışken hızla koşturmaya devam ettim. Arayı kapatıp planı anlatıp uygulamaya geçmek istiyorum. Ryu-san ile mesafeyi kapattığım gibi, hızla durdum. Su, batı tarafına ilerlerken bizim koşumuz doğu yönüneydi. Tam istediğim gibi, bu planın hızlıca hallolması gerekiyordu zaten. Elektrikli sudan kurtulduğumuzu düşündüğüm anda saldırıya geçmek zorundayız. Bu yüzden, Doğu tarafına koşmaya devam ettim biraz daha. "Ryu-san, durma. Koşmaya devam et. Aklımda bir plan var. Senden tek isteğim, önce beni koruman. Ancak planım yolunda giderse, çocuğu rehin alacaksın. Fili buradan yollayacağız." Koşarken bilgilendirme amaçlı bir ön konuşma yaptım. Ardından, su olmadan file rahatça koşturabileceğim bir pozisyon aradım. Bulduğum anda, saldırıya geçmeden önce Ryu-san'a tekrardan bilgi vereceğim.

"Jubaku Satsu. Jutsu etkisine girildiği zaman, hedefleri kendimize çekebiliyoruz. Yani, filin üstünden onu çektiğim anda yere düşecektir. Bu durumda, sende koşturacak ve Tantonu onun boğazına dayayacaksın. Fil gitmediği takdirde boğazını kesebiliriz, bu kadar basit. Hızlı olalım, hatta yola çıkalım. Sana bingo dersem, emin ol çocuğu yakalamışımdır. İşaret bu." Dedim. Jubaku Satsu için mühürlere başlayacak ve 30 metre mesafemi hesap ederek koşturacağım çocuğa doğru. Bakalım, planım ne kadar işleyecek. Eğer jutsunun etkisine alamazsam, hızla kaçabilirim diye düşünüyorum.

Ryu, Ryoken gittiği gibi peşinden koşturacak. Ancak, bir ya da bir buçuk metre arkasında duracak savunmaya almak için. Eğer "Bingo" kelimesini duyarsa, hızla tantosunu çekerek mesafeyi kapatmaya çalışacak. Eğer Ryoken şimdilik başarılı olamaz ise, etrafa karşı savunmacı bir şekilde ilerleyecek.

[GM - Naruto]

Teijo: Öncelikle çevrene bakıyorsun herhangi birilerini görebilmek adına. Şimdilik kimse ortada yok gibi. Görünürde olan tek şey hala alanın ortasında durmakta olan fil ve tepesindeki Ryobe. Bununla birlikte tepede bir kartalın çember şeklinde döndüğünü görebiliyorsun. Bu, birkaç gün önce 'tanıştığın' Ringo'nun kartalı olsa gerek. Filin kafasına geri çıkmış durumda hortumdan. Aşağı doğru eğilmiş, bir şeyler söylüyor gibi ağzı oynamakta. Fille arandaki mesafe 20-25 metre kadar, ve arada ilerleyişini engelleyecek herhangi bir şey yok. Alanın batı-güneybatısını kaplamış olan su kütlesi de yavaş yavaş toprak tarafından emilmeye ve yokolmaya başlıyor. Muhtemelen biraz sonra tamamen kaybolacak. Temkinli bir şekilde, file doğru ilerlemeye başlıyorsun aradaki mesafeyi kapatabilmek adına.

Ryoken & Ryu: Bir süre daha doğu yönüne koşuyor, bu esnada aranızdaki konuşmayı gerçekleştiriyorsunuz. Planınız konusunda anlaştığınız anda ise, ağaçlıkların arasından yeniden alana doğru dalıyorsunuz. Alanın güneydoğu kısmından giriş yapmış durumdasınız. Fil, tam ortadaki mekanizmanın kuzeydoğusunda olduğu için aranızdaki mesafe çok uzun sayılmaz. Ryoken el mühürlerine başlarken, Ryu da 1-2 metre kadar arkasında ilerlemekte. File doğru ilerlerken, Ryobe'nin filin kafasına çıkmış olduğunu ve öne doğru eğildiğini görüyorsunuz. Konuşuyor gibi. Ryoken aradaki mesafe 30 metrenin altına indiği anda ellerini ileri doğru uzatıyor. Ellerinden fırlayan zincirler, konuşmasını bitirip yeni yeni ayaklanmış olan Ryobe'ye doğru ilerlemeye başlıyorlar hızla. Ryobe, kafasını Ryoken'in olduğu yöne doğru çevirdiğinde telaşla el mühürlerine başlıyor. Ancak bu yeterli olmuyor. Ryoken'in ellerinden çıkan zincirler Ryobe'yi kıskıvrak yakalarken, Ryoken hızla kendisine ve aşağı doğru çekiyor rakip shinobiyi.

Teijo: Fille arandaki mesafeyi yeni yeni azaltmaya başlarken, karşı sağ çaprazından yani alanın güneydoğusundan birileri fırlıyor aniden. Bunların Ryoken ve Ryu olduğunu anlayabiliyorsun. Bir süre koştuktan sonra, Ryoken iki elini birden havaya kaldırıyor. Bir saniye sonra ise, filin tepesindeki Ryobe'nin hızla Ryoken'e doğru savrulduğunu görüyorsun.

Ryoken & Ryu & Teijo: Ryoken'e ve yere doğru fırlamış olan Ryobe'nin haykırışını işitiyorsunuz her biriniz: "KAPAT! KOMPLE KAPAT!" Fil, Ryobe uzağa doğru fırlarken bir an tereddüt eder gibi oluyor ancak komut oldukça net. Kükreyerek arka ayaklarının üzerine kalkıyor ve hızla öndeki iki ayağını yere vuruyor. Filin önünden, 15 metre genişliğinde ve yüksekliğinde, neredeyse 3-4 metre kalınlığında bir duvar yükseliyor! Hemen ardından, kendi sağına yani Teijo'nun yaklaştığı yöne doğru dönüp aynı işlemi tekrarlıyor fil. Bir duvar daha yükseliyor. Garip mekanik teçhizatın, 'L' şeklindeki bu duvarın iç kısmında kaldığını tahmin edebiliyorsunuz. Alanın ortasında devasa duvarlar oluşmaya başlıyor. Teijo'nun görüşü tamamen kapanıyor file dair. Ryoken ve Ryu ise duvarın bu yanında oldukları için fili hala görebilmekteler. Fil, ilk çıkardığı duvara arkasını verecek şekilde harekete geçmeye başlıyor. Ryobe ise, filden 10-15 metre uzakta hızla yere yapışıyor. Silahı elinde değil. Kolları vücuduna kenetlenmiş halde. Ryu, Ryobe'nin düştüğünü görüyor ve mesafeyi kapatmak adına Ryoken'in yanından geçerek koşmaya başlıyor. Ryobe'ye mesafesi 20 metre civarı. Tam bu anda, kartal hızla Ryoken ve Ryu'ya doğru uçmaya başlıyor bir çığlık atarak. Az önce Ryobe'nin uçtuğu rotada süzülmekte.

Ringo: Bir süre daha sağa doğru ilerliyor Ryoken ve Ryu. Sen ise onlarla mesafeni çok da kapatmayarak paralel ve hafifçe geriden takip ediyorsun ikiliyi. Aralarında konuştuklarına eminsin, ancak duyamıyorsun. Bir an sonra, ikisi birden doksan derece dönüp direkt alanın içine doğru koşmaya başlıyorlar. Haliyle, sen de takip ediyorsun ikiliyi. Alanın sınırına ulaştığın anda Ryoken ellerini kaldırıp Ryobe'yi bir şekilde filin tepesinden düşürüyor. Duvarlar oluşmaya başlıyor, Ryu ise yere düşmüş olan Ryobe'ye doğru atılıyor. Ryoken sabit, onunla aranda 10 metre kadar var. Koşmakta olan Ryu ise Ryoken'in 2 metre kadar önüne anca gelmiş durumda. Hareketli halde. Gin, filin üzerinden Ryoken ve Ryu'ya doğru uçmaya başlamış halde. Hala farkedilmiş değilsin.

Butsuo & Haru: Butsuo, bacaklarına chakra yükleyip Haru'ya doğru koşmaya başlıyor. Normal şartlar altında planı chakra verip vermemişçesine nispeten yavaş koşmak. Lakin potansiyeli nispeten kısıtlı olduğu için chakra hakimiyeti çok iyi değil ve bunun ayarını istediği incelikte tutturamıyor. Bu ince ayarı yapamamış olmasından mütevellit, oldukça hızlı bir şekilde koşmaya başlıyor Haru'ya doğru. Bu esnada, kafasından ihtimalleri geçirmeye başlıyor. Gelgelelim, pek parlak bir shinobi de değil Butsuo. İhtimallerin olasılıkları ve her birine vereceği ayrı ayrı yanıtları düşünmeye çalışıyor ancak en nihayetinde çorba oluyor kafası. Haru'yla arasındaki mesafe istediğinden çok daha hızlı bir şekilde kapanıyor Butsuo'nun, tam bu anda Haru'nun kendisine bir şey fırlattığını görüyor. Kafası nispeten karışık olduğu için Haru'nun fırlattığı şeye herhangi bir yanıt veremiyor. Tahta parçasını kafasına çarpıyor Butsuo'nun, acıtmıyor. Ancak bu hamleyle birlikte zihninde kurduğu her şey iskambil bir ev gibi tamamen yıkılıyor. Pek akıllı olmamasına rağmen bu denli karmaşık bir ihtimaller sarmalına kafa yormaya çalışması Butsuo'nun pek işine yaramamış gibi. Sonuç olarak, yalnızca aradaki mesafeyi kapatıp yumruk atmaya dönüyor planı.

Sensör yetenekleri, aradaki mesafe 2.5 metreye indiği anda aktive oluyor Butsuo'nun. Haru'nın hızla yere eğildiğini ve kendisine çelme takmaya hazırlandığını hissediyor. Ancak bunu 'hissedebilmiş' olmasına rağmen içinde bulunduğu odak problemi sebebiyle yanıt veremiyor ve çelmeyle birlikte kendi soluna doğru düşmeye başlıyor. Haru, bu esnada akrobasi yetenekleri sayesinde vücudunu çok hızlı bir şekilde toparlayıp kendisini gövdesi önde olacak şekilde Butsuo'ya doğru fırlatıyor. Butsuo'nun sensör yetenekleri durmamaya kararlı gibi, Haru'nun elindeki mızrağın kendisine doğru geldiğini sezebiliyor. Butsuo, oldukça çevik ve akrobasi yetenekleri de oldukça üst düzey. Bu sayede kontrolsüzce yere düşüşünü kontrollü bir hale getirebiliyor ve sol elinin ayasını zemine götürüp vücudunu gerisingeri yukarı fırlatarak düşüşü geciktiriyor. Mızrak, Butsuo'nun normalde düşmesi gereken boşluğu yarıp geçiyor.

Haru, mızrağı ıskalamış olsa da hızla ayağa kalkıp kendisini toparlıyor. Tam bu esnada Butsuo geciktirmiş olduğu düşüşü tamamlıyor ve sol omzunun üzerine düşüyor. Haru, anlık bir zaman avantajı olduğunun farkında.

---

Son konumda alanın ortasında 15'er metre yüksekliğinde ve birbirlerine doksan derece açı yapan 15 metre genişliğinde iki duvar mevcut. Fil, üçüncü duvarı çıkarmak üzere olduğunu tahmin ettiğiniz bir hareketliliğe girişmiş durumda. Teijo, bu duvarlardan birinin fil ve diğer herkese göre arka kısmında. Ryobe, filden 10-15 metre kadar uzakta yere çakılmış durumda. Ryu Ryobe'ye 20 metre kadar uzakta. 2 metre arkasında sabit duran ve elleri havada Ryoken var. İkilinin arkasında, alanın tam sınırında Ringo durmakta. Ryu ve Ryoken'e yaklaşık uzaklığı 10 metre.

Haru ve Butsuo, alanın batısında ve nispeten uzaklar. Alanda neler olup bittiğini göremiyorlar. Aralarında 1 metre civarı var ve Butsuo yerde, Haru ise ayakta.

Elektrikli su toprak tarafından emilmiş ve yok olmuş durumda.

[Okawa Ringo]

Yolculuğunun sonuna yaklaşıyordu. Bir yandan tedirgin benliği, diğer taraftan kocaman açılmış dikkatli gözleriyle etrafını gözlüyordu. Çalıların arasından aniden çıkacak bir Teki için hazırlık yapıyordu kendince. Bir yandan da köydaşlarını gözünün önünden kaçırmamak için sürekli olarak bir gözünü üzerlerinde tutmaya gayret ediyordu. Nihayetinde alanın sınırına kadar ulaşmış ve gözlerinin önünde olup bitenleri sindirmek için uğraşmaya başlamıştı bile. Ryoken, her ne yaptıysa çocuğu filin tepesinden yere doğru düşürmeyi başarmıştı. Hızlı olması gerekiyordu. Burada ne kadar birbirlerini yemeleri için beklerse beklesin, nihayetinde Ryobe'yi bir şekilde alt edebilirlerdi. Butsuo, Teki ve Teijo ile birlikte çalıştıklarını hesaba katarsa önünde Ryobe'yi kollamaktan başka bir seçenek göremiyordu. Zaten ortağı Gin de bu doğrultuda hareket ediyordu. Fil koca duvarlarla alanı örmeye başlamıştı. Bu duvarları stratejik bir şekilde kullanabilirdi. Dahası duvarların arasına girmekten de çekiniyordu. Çünkü filin burayı komple kapatacağını düşünüyordu.

Önüne baktığı an net olarak gördüğü şeyler, Ryobe'nin yerde ve savunmasız yatarken Ryu'nun ona atılışıydı. Geride ise Ryoken kalmıştı. Yani her şey öngördüğü gibi gerçekleşiyordu. Kendini, pineklediği yerden hızlıca ileri atarken cübbesinden dört adet shuriken çekti. Gin'in ikilinin önünden atıldığını göz önüne aldığında, arkalarından gelecek bir saldırıya açık olduklarını hissediyordu. Adımlarını gaz kesmeden, peşi sıra atarken Kaiten Shuriken tekniğini kullanmak adına shurikenlerini Fuuton chakrası ile dolduracaktı. Bu esnada bir kaç adım daha yaklaşmış olacak, iki shurikeni ona yakın olan ve sırtı dönük olan Ryoken'in bacaklarına, diz kapağının hemen arkasına nişanlayacaktı. Amacı ona yüksek bir acı vermek ve hareket yeteneğinden büyük oranda mahrum bırakmaktı. İkisini de oldukça seviyordu. Ancak tereddüt edecek zaman değildi. İkisine de kendini köye döndüklerinde affettirecekti, bir şekilde. Diğer iki shurikeni ise hareket halindeki Ryu'nun sırtına fırlatacaktı. Koştuğu esnada, Ryu'nun hareketine göre shurikenleri basit bir kaç manevrayla yönlendirip onu vurabileceğini düşünüyordu. Sağa ya da sola hareketlenirse, shurikenlerini ani bir manevra ile birbirine çarpıştıracak ve iki farklı yöne dağılarak en az birinin onu yüksek bir güçle vurmasını sağlayacaktı. Köydaşlarına yapacağı bu sinsi, ancak gerekli saldırının ardından koşusunu devam ettirmek, ilerleyişini sürdürmek istiyordu. Eğer fırsat bulursa sağında bir adet Karasu Bunshin oluşturacak ve yakınında tutacaktı. Böylelikle alabileceği herhangi bir saldırıya karşılık klonunu hiç çekinmeden bir kalkan gibi kullanabilirdi.

[Sekino Teijo]

Etrafa göz gezdirmeme rağmen fil ve Ryobe ikilisi dışında kimseyi göremedim. Düşmanlarımın tam olarak nerede olduklarını bilmediğim için yavaş yavaş huzursuzlanmaya başlıyorum. Eğer rakibimin nerede olduğunu bilemezsem bana nereden saldıracağını da bilemem. En sonunda da hiç beklemediğim bir anda savunmasız yakalanıp ciddi bir şekilde yaralanabilirim. Hatta belki de yaralanmaktan daha kötü sonuçlar ile karşı karşıya gelebilirim. Ayrıca sürpriz saldırıların ne kadar öldürücü olabileceğini ilk elden tecrübe etmiş biri olarak bu belirsizliğin nasıl kötü sonuçlar doğurabileceğini de gayet iyi biliyorum. Sonumun ilk gün karşılaştığımız Sarı Takımdaki arkadaş gibi olmasını hiç istemiyorum.

Fil ile aramızda ona ulaşmamı engelleyecek herhangi bir şey olmadığı için nihai hedefime odaklanıp yavaş yavaş onlara doğru yaklaşmaya başladım. Aramızdaki mesafeyi ne kadar kapatabilirsem ileride yapacağım saldırı sırasında koşmam gereken mesafeyi o kadar çok kısaltmış olacağım. Bu yüzden fark edilmeden onlara yaklaşabildiğim kadar yaklaşmak istiyorum. Gizliliğe önem vererek ilerlemeye yeni yeni başlamışken filin tepesinde uçan kadim dostum Ringo’nun kartalını fark ettim. Filin tepesinde uçmasına rağmen ne fil’in ne de Ryobe’nin ona herhangi bir hamle yapmaması dikkatimi çekti. Bir ihtimale bizim gibi bir ittifak kurmuş olabilirler. Zaten iki takımla da aktif olarak savaştığımız için beraber hareket etmeleri çok da sürpriz olmadı. Sonuçta elinde sonunda ikisiyle de savaşmak zorunda kalacaktık. Buradaki en önemli haber kuşun ortaya çıkması, onun sayesinde sonunda Haru’nun buraya yalnız gelmediği kesin olarak kanıtlanmış oldu. Artık Ringo’nun da buralarda olduğundan eminim. Umarım en kısa sürede onu bulurum ve duygusal karşılaşmamız sırasında kimse aramıza girmez.

Bebek adımlarımla ilerlemeye devam ederken bu sefer kadrajıma Ryu ve Ryoken’i girdi. İkili biraz koştuktan sonra Ryoken ellerini yukarı kaldırarak bir şekilde Ryobe’nin yere düşmesini sağladı. Açıkçası böyle bir gelişme yaşanmasını hiç beklemiyordum. Bu beklenmedik hamle sayesinde bir anda avantaj bizim tarafımıza geçti. Eğer bu üstünlüğümüzü doğru kullanırsak Ryobe’nin yerden kalkmasına izin vermeden onu etkisiz hale getirebiliriz. Ancak ne yapacaksak birazcık acele etmemiz lazım. Çünkü Ryobe’nin düşerken verdiği emir yüzünden fil deli gibi etrafa duvar örmeye başladı. İlk duvarlardan biri önümde oluştuğu için hem şanslı hem de şansızım. Şanslıyım çünkü kimse benim ne yaptığımı göremiyor ama aynı şekilde şansızım çünkü bende kimsenin neler yaptığını göremiyorum. Yine de bu şansın kaçmasına izin vermeyeceğim.

Yavaş yavaş file doğru yaklaştıkça kafamda nasıl bir yol izleyeceğimi netleştirmeye başladım. Ancak ne yaparsam yapayım hepsinin sonu istisnasız aynı şekilde bitiyor. En az kayıpla bu safhayı atlatmak için fili ortadan kaldırmaktan başka bir seçeneğim olduğunu sanmıyorum. En iyi senaryoda filin kaybolmasını sağlayacak kadar zarar vererek onu sorunsuz bir şekilde yok etmeyi deneyebilirim ama bu plan çok risk barındırıyor. Tek yanlış hareketim yüzünden takımıma geri dönüşü olmayan bir zarar verebilirim. Bu noktadan sonra bu zararı telafi edecek bir şey yapmamda pek mümkün değil. Önümüzde sadece bir safha kaldı. O safhada da rakibimi incitmek istemediğim için yaralanıp kenarda oturup beklemek istemiyorum. Bu yüzden galiba artık kendimi kandırmayı bırakıp gerçekler ile yüzleşmek zorundayım. Fil avcısı unvanı kulağa güzel gelse de kendimi kandırmak için oluşturduğum süslü kelimelerden fazlası değil. Karşımda tıpkı bizler gibi bilinci olan bir canlı var ve parşömeni alabilmemiz için bu canlının ortadan kalkması gerekiyor. Yani kısacası eğer parşömeni almak istiyorsam elimi kirletmek zorundayım. Belki de planım başarılı olmayacak ama ben açık açık karşımdaki canlıya zarar vermek için saldıracağım. Kendimi haklı çıkarmak için çok şey diyebilirim ama bunların hiçbiri önemli değil. Katanalarımı karşımdaki rakibimi öldürmek için savuracağım. İlk günde buna benzer bir durum yaşamıştım. Karşımdakine zarar vermiştim. O zamanda benzer duygular hissettim. Tek amacım üssümüze gelen işgalcileri ortadan kaldırmaktı. Eğer Urata gelmeseydi belki de amacımda başarılı olabilirdim. Şimdi tekrar 6 gün önce yaptığım şeyi yeniden yapmak üzereyim. Parşömen için bu kadar ileri gitmem doğru mu bilmiyorum ama eğer mücadele edeceksem yarım yamalak yapmak istemiyorum. Başarılı olabilmek için ne yapmam gerekiyorsa çekinmeden yapacağım.

Hazır Ryu ve Ryoken etrafı iyice karıştırmışken kimsenin benim sürpriz çıkışımı bekleyeceğini düşünmüyorum. Bu yüzden bu şansı kullanarak ortaya çıkıp bir şeyler yapmam lazım. İlk önce bacaklarıma chakra vererek duvarın tepesine doğru koşmaya başlayacağım. Tepeye çıkabilirsem kollarımı da chakra ile güçlendirdikten sonra iki katanamı da kınından çekerek vakit kaybetmeden filin üzerine zıplayarak katanalarımı filin kafasına saplamaya çalışacağım. Filin çoğu yerinde zırh olmasına rağmen kafasının üst noktasının savunmasız olduğunu düşünüyorum. Eğer bu noktaya sağlam bir darbe vurursam onu ortadan kaldırabilirim.

[Oita Butsuo]

Madem yerdeyim ben de ona göre oynarım. Eğer Doryuu Shiki yapmak isterse elimi yere basacağı ayağının altına koyacağım ki yere basıp tekniğini tamamlayamasın. Herhalde yere yakın olan sol elim bu iş için daha uygun ama duruma göre esneklik gösterebilirim de. Yere yakın olmanın ve ayaklarının direk görüşümde olmasının avantajını kullanmak niyetim. Tabii bir de adımını öne atma ihtimali bu ihtimal hakkındaki iştahımı arttırıyor. Tabi sadece bu kadar değil, bir de ayağını sertçe kavramak ve kendime çekmek. Bırakmaya da niyetim yok o kavradığım ayağı. Fetiş koleksiyonuma katacağım. Her şey yolunda giderse bir de çektiğim bacağının dizine yandan bir Oukashou geçirmek isterim. Adım adım, kavra, çek, vur...

Diğer seçenek düz yuvarlanmak. Domu'ya beni koruması için güveniyorum. Bacaklarına yuvarlanıp yere düşürmeye çalışacağım. Ne bileyim yine ayaklarını tutup çekmek, vücut ağırlığımla bacaklarına yüklenmek falan filan. Karambol yani biraz. Bunda başarılı olursam da üstüne çıkıp avantajlı bir pozisyona gelmeye çalışacağım.

Bu kadar. Kafam bu kadarına yetiyor. Umarım Doryuu Shiki olur ve başarılı olurum, çünkü eğer gerçekten elimi ayağının altına koyabilirsem havalı bir hareket olur ve ben havalı hareketler için yaşıyorum. O ejderhaya kafa attığım gün neydi be öyle... Tabi yüksek ışıkları hedeflemek demek alçak ışıkları da göze almak demek. Kendi yüksek ışık kasetimde olamasam bile başkasının yüksek ışık kasetinde olmuş olurum, her türlü kasette yerim olacak en azından. Değer.

[Kurosawa Haru]

"Güzel" diye fısıldadı içinden, gözleri bir kedinin avına baktığı gibi kısılmıştı, bir ip gibi kalmıştı. Tutturup tutturamaması önemli değildi, önemli olan onu yıpratmaktı, tıpkı ilk gün yaptığı gibi. Üstünlüğü eline almış olması bu hayvana karşı, onu eğitmenin ilk adımıydı. Onu bayılttıktan sonra zincire vurup bir zalim sirk eğitmeni gibi kamçılamak için sabırsızlanıyordu. Gözleri savaşın ateşiyle yanıyordu.

Rakibi yerde olduğu için ona karşı bir zaman avantajı olduğunun farkındaydı. Bu avantajı değerlendirirken, ona aşırı derecede yakın olduğunu unutmamalıydı. Eğer Butsuo onu yakalarsa, buradan tek parça olarak çıkmasına imkan yoktu. Zekasını ve kıvraklığını kullanmak zorundaydı. Avantajını çığ gibi büyütmek zorundaydı.

Ona yakalanmamak için tüm vücudunu yarım adım geri çekecekti ve geri çekilişi bittiği andaki hızını kullanıp sağ* ayağını yere vuracak, çıkarabildiği en hızlı şekilde bir Doryuu Shiki sütunu çıkaracaktı. Bu sütun Haru ve Butsuo çizgisinde, Butsuo'nun tam kafasının arkasından Butsuo'nun kafasına doğru, yer ile 35 derece civarı açı yapacak şekilde çıkacaktı. Amacı rakibini tamamen sersemletmekti.

Sütun Butsuo'nun kafasının ardına çarptığı anda, Butsuo'nun kuş pisliği dolu kafasını bir top mermisi gibi Haru'nun sağ* ayağına doğru gönderecekti. Haru da bu momentumu ve rakibinin tamamen sersemlemiş olmasını kullanıp, kendisine gelen kafaya tıpkı bir topa vurur gibi pis burun vuracaktı. Ayağının acıyabileceğinin farkındaydı, ama eğer kendi ayağı acırsa muhtemelen Butsuo'nun pekmezini kulaklarından akıtacaktı.

* Not: Butsuo sol omzunun üzerine düştüğü için Haru'nun sağ ayağının Butsuo'nun kafasına yakın tarafta olan ayağı olduğunu varsaydım. Eğer Haru'nun sol ayağı Butsuo'nun kafasına yakın olan ayaksa, tüm bu plan sol ayağa göre gerçekleşecektir.

[Jin Ryoken]

12 12.30 gibi yazacağım.

[Jin Ryoken]

Planım yarıya kadar tuttu diyebilirim. Şimdi, büyük bir sorunum var. Bu sefer filden ziyade, bir kuş geliyor. Bu durumda elimden gelecek iki seçenek var. Ya çocuğu bırakıp kuşa odaklanacağız, ya da ben yem olacağım. Kafama koyduğum bir şey için yem olmayı tercih edecek kadar ileri gideceğim. Bu kuşun hedefi ben olacağım tamamen, nasıl bir hasar verebileceği konusunda hiçbir fikrim yok ancak basit bir yara olmayacaktır. Ne kadar hızlı gelir bilmiyorum ama, geleceği sürede zincirleri elimden geldiğince sıkabilirim. Bu sırada, Ryu-san'da çocuğa gidecek. Kısacası, planımın tutması için kendimi feda edeceğim. Ben o çocuğa ulaşamam ama Ryu-san her türlü ulaşabilir. Onu rehin aldıktan sonra, kuşu da yollayabiliriz belki. Gerçi bu kuş kimdir, necidir hiçbir fikrim yok ama çocuğun tarafında olduğu kesin. Belki o da çocukla arkadaştır?

Neyse, "KOŞ." diye bağırdıktan sonra zincirleri elimden geldiğince sıkacağım. En yüksek seviyede acı çekmesini istiyorum. Böylelikle kafası karışacak, Ryu-san'a daha geç tepki verecektir. Kuşa yem olurken, kafamı sola doğru eğip sağ omzumu ve kolumu öne çıkaracağım. Göğsüme çok hızlı bir gaga saplamasındansa koluma gagayı saplayabilir. Gerçi, ne yapacağını hiç bilmiyorum ancak böyle uçtuğuna göre saldıracaktır diye düşünüyorum. Gerçi hesap etmediğim bir şey var bu konuda, bana aniden çarpsa bu hızla nereye savuracağını bile bilmiyorum. Ryu-san'dan oldukça uzaklaşmak demek onu tüm tehlikeye karşı açıkta bırakmak demek. Birde çocuğu rehin alamazsa, işler daha büyük sıkıntıya girer. Tamam, kararımı veriyorum. Elimden geldiğince yüksek bir şekilde zincirleri sıkarken, kuşu izleyeceğim. Kuşun yaklaşmasına yakın ani manevra yapamayacağını düşündüğüm için, eğer çevikliğim ve hızım yeterse kendimi bir anda sol tarafa atabilirim tüm hızımla. Eğer atamazsam, gelecek saldırıyı sağ omzumu öne çıkararak yiyeceğim. Bakalım neler olacak.

Ryu, sağ eliyle tantosunu çekip, çocuğun arkasına geçmek adına Shunshin kullanacak. Shunshin kullanırken, kuşun geliş hızına dikkat edecek. Kuşla çarpışmayacak ve kendisini es geçirtecek şekilde ayarlayacak. Çocukla arasında mesafe kalırsa, hızla koşturacak ve tantoyu boğazına dayayacak. Eğer mesafe kalmamışsa, aynı şekilde bütün hızıyla tantoyu boğazına dayayacak. Eğer bunu başarabilirse, "Herkes yerinde kalsın, yoksa sıkıntı çıkacak." diyecek.

[GM - Naruto]

Haru & Butsuo: Haru, Butsuo tarafından ani bir hamleyle yakalanmamak adına yarım adım geri çekiliyor. Bu esnada Doryuu Shiki için chakrasına odaklanıyor. Teknik için hazır hale geldiğinde diğer ayağıyla geriye bir yarım adım daha atmaya meyilleniyor tekniğin ön koşulunu gerçekleştirmek adına. Tam bu esnada ise Butsuo, yere yakın olan sol kolunu hızla ileri doğru savurup elini Haru'nun ayağının altına sokmayı başarıyor! Haru, gerilemiş olduğu için Butsuo yalnızca parmaklarıyla yetişebiliyor Haru'nun adımına, ancak toprakla direkt kontağını kesmeyi bu şekilde olsa bile başarabiliyor ve Doryuu Shiki aktifleşmiyor. Gelgelelim, Butsuo'nun parmakları direkt olarak sağlam bir ayak darbesiyle ezilmiş oluyor. Fena halde canı acıyor Butsuo'nun, Domu olmasa muhtemelen parmaklarının kırılmış olacağını hissediyor. Haru'nun Doryuu Shiki'yi yapmasına engel olduktan sonra, hamlesinin devamı olarak Haru'nun ayak bileğinden kapmaya yelteniyor Butsuo. Ancak hem elinin acısı, hem de zaten zar zor yetişebilmiş olması onu bu hamlesinden alıkoyuyor. Haru, sütunu oluşmadığı gibi ayağının altında Butsuo'nun canlı parmaklarını hissedebiliyor. Bir anlığına afallıyor, ancak kendisini hızlıca toplamayı başarıyor ve planladığı şekilde kafasına olmasa da göğsüne doğru sağlam bir tekme oturtuyor Butsuo'nun. Domu sebebiyle Butsuo çok ciddi bir acı hissetmiyor, ancak hafifçe geriye itiliyor ve sol yanından sırt üstüne gelecek pozisyona geliyor. Yine de, bu durumu avantajına kullanmayı başarabiliyor Butsuo. Meishou-dou yeteneği sayesinde tekmenin geleceğini öngördüğü için engellemek için bir şey yapamasa bile boştaki sağ eliyle göğsüne tekme atmış ve geri dönüyor olan ayak bileğini yakalayabiliyor. Son konumda, Haru'nun az önce Butsuo'nun göğsüne tekme atmış olan sol ayağının bileği Butsuo tarafından yakalanmış durumda. Butsuo'nun sol eli ise Haru'nun sağ ayağı altında sıkışmış durumda.

Butsuo, hamlesinin devamında yumruk atamayacağını bilse dahi Haru'nun dengesini bozmak adına yakaladığı ayağı tüm gücüyle kendisine doğru çekiyor. Haru'nun dengesi, bu ani hareket karşısında aniden bozuluyor ve üst vücudu hafifçe geriye doğru yatıyor. Sağ ayağını, kendi dengesini koruyabilmek adına geriye doğru açıyor ve Butsuo'nun sol eli kurtulmuş oluyor. Haru, üstün akrobasi yetenekleri sayesinde dengesini hızlıca kurup arkaya doğru attığı ayağından güç alıyor ve ileri doğru bir parende atarak ayağını Butsuo'nun mengenesinden kurtarmayı başarıyor. Bununla birlikte de, Butsuo'nun diğer yanına iniş yapıyor. Haru'nun havada geçirdiği sürede, Butsuo kendisini basitçe toparlamayı başarıyor. Haru'nun yere inişi, Butsuo'nun tam manasıyla ayaklanıp kendisini toparlamasından hızlı gerçekleşiyor. Haru bunu fırsat bilerek bir ayağıyla yarım çember çiziyor ve kendi etrafında dönerken boştaki diğer ayağını Butsuo'nun çenesine doğru savuruyor tekmesini. Yeni yeni ayaklanmış olan Butsuo, sensör yetenekleri sayesinde saldırıyı öngörebiliyor. Kolunu kaldırıp el bileği ve dirseğinın arasındaki kısımla karşılıyor tekmeyi. Boştaki eliyle ise Haru'nun çenesine doğru bir aparkat çıkarmayı deniyor. Haru'nun ayağının Butsuo'nun koluyla kontağı halen kesilmemişken üst vücudunu hafifçe geriye doğru yatırıp gelen aparkattan sıyrılıyor Haru. Aynı anda, yerde kendisini destekleyen tek ayağını hızla yukarı doğru savuruyor Butsuo'nun çenesine alttan bir tekme atmak üzere. Butsuo, boş elini çenesinin önüne getirerek tekmeyi absorbe ediyor, yarım adım da gerilemek durumunda kalıyor bu esnada. Haru, her iki ayağını birden indirip hazır pozisyona geçiyor Butsuo'nun gerilemesini fırsat bilerek. Son halde, aralarında 1-1.5 metre ya var ya yok.

Ryoken: Büyükçe kuş üzerine doğru süzülmekteyken, göğsünün hafifçe şiştiğini seçebiliyorsun ancak planın başarısı ve devamı için tamamen kendini feda etmeye hazır olduğun için tekniğine konsantre olmuş durumdasın. Zincirleri olabildiğince sıkıştırarak rakibinin canını yakmaya odaklanıyorsun. Ryobe'nin acıyla inlediğini işitiyorsun kartal aradaki mesafeyi iyiden iyiye kapatmışken. Kartalın ağzının açıldığını görüyorsun. Kendini yana doğru atmaya hazırladığın anda ise, her iki diz kapağının arkasında da müthiş bir acı hissediyorsun. Etinin delinip geçildiğini ve dizlerinin gücünün aniden kesildiğini seziyorsun bir anda. Yana doğru atlamaya niyetlensen de, ani acının şokuyla vücudun zihnine ayak uyduramıyor. Kuşun ağzından aniden parlak yeşilimsi bir sıvı fışkırıyor ve sana doğru ilerlerken alev alıyor! Alevle harlanmış yağ kütlesi vücudunun ön kısmına çarpıyor ve darbenin etkisiyle geriye doğru savruluyorsun. Göğüs ve karın bölgen, bununla birlikte kollarının ve bacaklarının vücuduna bağlandığı kısımlar alevler içerisinde kalıyor bir anda. Sırtüstü yere yapışıyorsun. Konsantrasyonun tamamen darmadağın oluyor ve tekniğinin sonlandığını hissediyorsun.

Ryu: Shunshinlendiğin gibi kendini Ryobe'nin hemen dibinde ve arkasında buluyorsun. Vücudunu hafifçe çevirirken sağ elinle tantounu çekiyorsun. Vücudunu çevirmenle birlikte gördüğün manzara seni bir anlamda şok ediyor, alevlerin içinde kalmış ve sırtüstü düşen Ryoken. Görebildiğin tek şey bu oluyor, çünkü yapman gereken şey öncelik kazanıyor. Rakibinin dibinde bitmeden önce her iki kolunun da vücuduna yapışık olduğunu hatırlıyorsun, ancak şuan vücudu daha rahat gibi. Buradan, tekniğin sona erdiğini algılayabiliyorsun hızla. Ancak sen daha hızlısın. Tantounu çektiğin gibi Ryobe'nin boğazına dayıyorsun ve cümleni sarfediyorsun. Ryobe ise refleksif olarak iki elini birden pes eder gibi kaldırıp: "Hop hop hop hop hop hop! Sakin!" diyor telaşla.

Ringo: Kaiten Shuriken'i aktifleştirdiğin gibi hızla iki shurikeni Ryoken'e, iki shurikeni ise Ryu'ya fırlatıyorsun. Ryu, sen shurikenleri fırlattıktan hemen sonra aniden ortadan kayboluyor. Shunshin tekniğini kullandığını farkedebiliyorsun. Ancak Ryoken, açık hedef olarak sabit bir şekilde yerinde durmakta. Shurikenlerin müthiş bir hızla ve güçle ilerleyerek Ryoken'in her iki dizinin arkasına saplandığını görüyorsun ilerleyişini sürdürürken. Karasu Bunshin el mühürlerine başladığın anda ise, Ryoken Gin'in püskürttüğü alevlerin arasında kalıp sırtüstü düşüyor. Vücudundan çıkan kargalar hemen dibinde senin gibi koşmakta olan bir Ringo daha yaratıyorlar.

Teijo: Duvarla arandaki mesafeyi kapatıyorsun kısa bir süre içinde. Hemen sonra duvarın yüzeyine chakra verdiğin ayaklarınla yapıştığın gibi tepeye doğru koşmaya başlıyorsun tüm hızınla. Geri kalan herkes duvarın sana göre diğer tarafında kalmakta olduğu için neler olup bittiğini bilmiyorsun. Duyabildiğin tek şey savaş sesleri. Sen toprak duvarda hızla ilerleyişini sürdürürken hem yer, hem üzerinde koşuyor olduğun duvar zangır zangır titriyor ve yerden yeni bir duvar yükseldiğini hissediyorsun. Tepeye vardığın anda ise dördüncü duvar da kapatılmış oluyor ayaklarını hızla yere vuran fil tarafından. Devasa hayvan, her biri 15'er metre genişliğinde ve yüksekliğinde olan dört duvar tarafından çevrelenmiş durumda. Duvarın tepesine çıktığın an, tüm alanı neredeyse kuşbakışı görebilir hale geliyorsun. Ryoken'in alevler içinde sırtüstü yere düştüğünü, Ryu'nun Ryobe'nin dibinde bittiğini ve Ringo'nun hemen yanında bir klon oluşturarak Ryoken'e doğru koşmaya başladığını görebiliyorsun. Ancak bunlarla kaybedecek zamanın yok. Kollarına chakra odaklıyor ve filin tepesine doğru sıçrayışa geçiyorsun. Her iki katanan da saplamaya hazır durumda. Devasa hayvanın kafasına indiğin gibi katanalarını saplamak için savuruyorsun. Tahminin doğru, devasa hayvanın kafasının tepe noktasında zırh yok. Ayakların direkt olarak filin derisine temas ediyor. İlginç bir şekilde, koyu kahverengi ve hatta siyahımsı bir renge bürünmüş derisine. Taş benzeri bir dokuda görünüyor. Vakit kaybetmeden savurmuş olduğun katanalarını filin kafasına saplıyorsun!

Lakin, katanaların beklediğinden çok çok daha az ilerleyebiliyor. Birkaç santim ya girmiş ya girmemişken aniden ilerleyişlerini durduruyorlar. Taşa kılıç saplamış gibi hissediyorsun. Muhtemelen deri tabakasını bile tam manasıyla geçebilmiş değilsin. Yine de, bu filin acıyla bağırması için yeterli oluyor. Dört duvar arasına kendini sıkıştırmış olan fil korkunç bir güçle tepinmeye ve kafasını sağa sola sallamaya başlıyor. Filin derisine saplanmış iki katananla birden temasın kesiliyor ve savruluyorsun. Akrobasi konusunda temel eğitimin üzerine herhangi bir vasfın olmadığı için dengeni kurman kolay olmuyor. Filin yüzündeki zırhın metalimsi çıkıntılarından birine iki elinle birden tutunup zar zor durabiliyorsun. Fil, her kafasını sallayışında oyuncak bir bebek misali sağa sola savurmakta seni. Yapmaya niyetlendiğin şeyi, canına kastettiğini farketmiş gibi görünüyor. Bu tepinişler adeta can korkusu, hissedebiliyorsun. Yüzün orta kısmında, hortumun hemen üzerinde konumlanmış durumdasın. Filin gözlerindeki öfkeyi ve korkuyu görebiliyorsun. Bu konumda uzun süre idare edemeyeceğin aşikar, yere düşmek üzeresin.

Ryu: Ryobe telaşla ellerini kaldırıp konuştuktan sonra dört duvarla kaplanmış alanın ortasından filin kükrediğini işitiyorsunuz. Ryobe, kendisini tamamen unutmuş gibi gözlerini o yöne döndürüyor ve telaşla "Touma!?" diyor.

---

Tüm bu süreç boyunca yer zangır zangır titremekte. Haru ve Butsuo hariç herkes hissedebiliyor bunu. Olaylar olup biterken fil önce üçüncü, hemen ardından dördüncü duvarı kapatarak kendisini ve garip mekanizmayı kenarları 15 metre uzunluğunda olan, tepesi açık bir küp içine almış oluyor.

Ryobe, Ryu, Ryoken ve Ringo küpün güneydoğu tarafındalar. Ryu ve Ryobe dipdibeler, Ryu'nun tantousu Ryobe'nin boğazında. Küpün kendilerine en yakın noktasına 10 metre kadar uzaktalar. Ryoken, Ryu ve Ryobe'nin 15 metre kadar ilerisinde ve sırtüstü yatar durumda. Vücudunu saran alevler harlayıp Ryoken'i yaktıktan sonra kendiliğinden sönüyorlar. Ringo, yanında klonuyla birlikte Ryoken'e yaklaşmakta. 5 metre kadar bir mesafe var Ryoken'le aralarında.

Ryu'nun tehditkâr laflarını Ringo ve Ryoken işitebiliyorlarken Teijo, Haru ve Butsuo duymuyorlar.

Haru ve Butsuo, alanın doğusunda açıklıktan uzakta dövüşlerini sürdürmekteler. Aralarında 1-1.5 metre ya var ya yok. Alanda olup bitenler hakkında fikirleri yok. Yalnızca filin kükrediğini işitiyorlar dövüşleri esnasında.

[Sekino Teijo]

Ayaklarımı chakra ile güçlendirdikten sonra planladığım gibi saklandığım yerden çıkarak duvarın tepesine doğru koşmaya başladım. Önümdeki koca duvar görüşümü kapattığı için arkasında neler olduğunu bilmiyorum. Ancak koşarken duyduğum kadarıyla birilerinin çoktan savaşmaya başladığını söyleyebilirim. Savaş sesleri eşliğinde hızlıca duvarın üzerindeki ilerlememe devam ederken yerin ve dolayısı ile koştuğum duvarın sallandığını hissettim. Bu sallantıyı tepeye çıktığım zaman bir başka sallantı daha eşlik etti ve sonunda filin dört bir yanı kocaman duvarlar ile kaplanmış oldu. Filin neden kendisini duvarlar arasına sıkıştırdığını anlamadım. Savunma için anlık olarak güzel bir tercih olsa da kendisini bir yerde kapana kıstırmasının mantıklı olduğunu düşünmüyorum.

Duvarın tepesine çıktıktan sonra yükseklik sayesinde etrafı kuş bakışı görebilme fırsatım oldu. Bu fırsat sayesinde takım arkadaşlarım ve Haru’nun nerede olduklarını göremesem de alandaki diğer shinobilerin neler yaptıklarını kısa bir süreliğine göz gezdirebildim. Gördüklerim arasında en çok şaşırdığım Ryoken’in alevler içerinde yere düşmesiydi. Şimdiye kadar fil Suiton, Ryobe ise Raiton elementi kullandı. Ayrıca ikisinden biri çift element kullanıyor olsa bile fil deminden beri etrafına duvar örmek ile meşguldü. Ryobe’nin de saldırı yapacak fırsatı olduğunu sanmıyorum. İlk gördüğüm zaman yere düşmek üzereydi şimdi ise yanında Ryu var. Geriye tek bir şüpheli kalıyor. Ringo. Zaten onu gördüğüm andan itibaren başka bir suçlu aramak başlı başına zaman kaybıydı. Önce çocuğu yakmış şimdide klon oluşturarak yarım kalan işini bitirmek için üzerine koşmaya başladı. Köy sınırları dışında olduğumuz için yavaş yavaş gerçek doğasını göstermeye başladığını düşünüyorum. Ryoken’i en yakın arkadaşıma yaptıkları yüzünden çok fazla sevmesem de Ringo’nun onu canla başla öldürmeye çalışmasına göre sandığım kadar kötü biri olmayabilir.

Gördüklerimden sonra hızlıca önümdeki hedefe odaklanıp ilerlemeye devam ettim. Ryoken zor durumda olsa da ilk önce bu büyük sorunu ortadan kaldırmam lazım. Kollarımı chakra ile güçlendirdikten sonra zıplayarak filin tahmin ettiğim gibi zırhsız olan kafasına katanalarımı saplamayı başardım. Planım şimdiye kadar kusursuz bir şekilde işledi. Ancak ne yazık ki filin kalın derisi yüzünden katanalarımı yeterince derine saplayamadım. Bu yüzden yaptığım hamle fili öldürmek yerine canını yakarak bir hayli acı çekmesine neden oldum. Bu acı yüzünden fil bir anda kafasını sağa sola sallamaya başladı. Can havliyle kafasını salladığı için katanalarımı sapladığım yerden çıkarma fırsatım olmadan filin üzerinde ileri geri gidip gelmeye başladım. Filin zırhlarından birine tutunarak yere düşmekten kurtulsam da çok iyi bir konumda değilim. Ayrıca bulunduğum konumdan filin gözlerindeki korkuyu ve öfkeyi gayet net bir şekilde görebiliyorum. Galiba minik arkadaşım az önceki saldırımla tam olarak ne yapmak istediğimi anladı.

Filin hortumunun üzerinde düşmemeye uğraşırken bir yandan da neler yapabileceğimi düşünmeye başladım. Çok fazla vaktim olmadığı için bir an önce harekete geçmem gerekiyor. Ayrıca rakibimin de giderek yorulmaya başladığını düşünüyorum. Az önce yaptığı alan etkili saldırıdan sonra neredeyse dinlenmeden etrafını kapatmak için 4 tane kocaman duvar oluşturdu. Ardından da benim saldırım yüzünden yaralandı. Çok ciddi bir hasar verdiğimi sanmıyorum ama onu korkutacak kadar etkili olduğuna göre saldırım sandığımdan daha etkili olmuş olabilir. Bu yüzden hazır rakibim yorulmuş ve korkmuşken saldırılarıma devam etmem gerektiğini düşünüyorum. Katanalarıma ulaşabilirsem işim çok daha kolay olabilir ama şimdilik öyle riskli bir hamle denemeyeceğim. Ekipman çantamdan iki tane shuriken alıp hortumun dibinden filin sağ ve sol gözüne fırlatmaya çalışacağım. Sonrasında ise vakit kaybetmeden ayaklarıma chakra gönderip filden destek alarak kendimi ondan uzaklaştırmaya çalışacağım. Yere güvenli bir şekilde inebilirsem tekrardan filin oluşturduğu duvara çıkmaya çalışacağım.

Ryu ve Ryobe en son gördüğümde yan yanaydılar. Eğer ben hamlemi yapmadan önce Ryu bir şekilde filin geri çağrılmasını sağlayabilirse katanalarımı alıp kınlarına soktuktan sonra duvarın tepesine çıkarak neler olduğuna bakmaya çalışacağım.