[7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 328
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Gece yazacağım, gecikme için kusura bakmayın.
- Kurosawa Haru
- Kusagakure
- Posts: 344
- Joined: October 12th, 2018, 9:09 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
"Ne yapacağımı anladı mı? Yoksa biliyor muydu? Belki de Butsuo düşündüğüm kadar kuş beyinli değildir." dedi çocuğun parmakları ince ve kuru dallar gibi ezilirken ayağının altında. Kendisi bunun farkında değildi ama, yaptığı her hamlede Doryuu Shiki mutlaka planın bir parçasıydı. Kafasını böyle bir şey ile fazla yoramazdı, tek yanlış hamlesi ölümüne sebep olabilirdi. Planlarını değiştirmek zorunda olduğunu hissetti, fazlaca tahmin edilebilir olduğunun farkındaydı.
Tahmin edilemez, daha hızlı gelişen bir plan yapmak zorundaydı. Üstünlüğünü kaybetmişti, ek olarak rakibinin parmakları kırılmamıştı bile, bu kara zırh, düşündüğünden çok daha etkili olmalıydı. İlk gün hırpalayarak bozulduğunu gözlemlemişti, bunu yapmaya devam edecekti. Zırh onu koruyabilirdi, peki ya Butsuo zırhı ne kadar koruyabilirdi?
Yaptığı hatanın farkına varınca Haru, bir başka yol denemek istedi. Aralarındaki mesafeyi Butsuo'nun kapatmak isteyeceğinin farkındaydı, öyle ya da böyle. Muhtemelen kendisine doğru atlayacağını düşünüyordu. Butsuo'nun Haru'yu yakalaması, Haru'yu bitirirdi. Aralarındaki birbuçuk metrelik mesafe, Haru'nun kaçamayacağı bir saldırı çıkarmak için birebirdi. Neyse ki Haru, kafası çalışan biriydi. Rakibi ona saldırana kadar, silahını tekrardan üretmek istiyordu. Bunu anlık olarak yapabilirdi. Butsuo'nun kendine doğru yapacağı ilk hamlede silahını düzeltecekti, bu sefer Mızrağın sopa olan ucu, Butsuo'nun tam çenesinin altında paydah olacaktı bir anda. Mızrağının sadece bıçaktan ibaret kalan kısmını ona göre tutacaktı, sanki gerçek bir mızrak olsaydı, sopa kısmı tam orada olurdu diye düşünerek.
Haru mızrağının arka kısmı ile Butsuo'nun çenesini bir santim kadar yukarı kaldırıp, tam soluk borusuna doğru ittirecekti sopayı. Böylelikle Butsuo'nun konsantrasyonuna, zırhına ve nefes ritmine büyük bir darbe vurabileceğine inanıyordu.
Tahmin edilemez, daha hızlı gelişen bir plan yapmak zorundaydı. Üstünlüğünü kaybetmişti, ek olarak rakibinin parmakları kırılmamıştı bile, bu kara zırh, düşündüğünden çok daha etkili olmalıydı. İlk gün hırpalayarak bozulduğunu gözlemlemişti, bunu yapmaya devam edecekti. Zırh onu koruyabilirdi, peki ya Butsuo zırhı ne kadar koruyabilirdi?
Yaptığı hatanın farkına varınca Haru, bir başka yol denemek istedi. Aralarındaki mesafeyi Butsuo'nun kapatmak isteyeceğinin farkındaydı, öyle ya da böyle. Muhtemelen kendisine doğru atlayacağını düşünüyordu. Butsuo'nun Haru'yu yakalaması, Haru'yu bitirirdi. Aralarındaki birbuçuk metrelik mesafe, Haru'nun kaçamayacağı bir saldırı çıkarmak için birebirdi. Neyse ki Haru, kafası çalışan biriydi. Rakibi ona saldırana kadar, silahını tekrardan üretmek istiyordu. Bunu anlık olarak yapabilirdi. Butsuo'nun kendine doğru yapacağı ilk hamlede silahını düzeltecekti, bu sefer Mızrağın sopa olan ucu, Butsuo'nun tam çenesinin altında paydah olacaktı bir anda. Mızrağının sadece bıçaktan ibaret kalan kısmını ona göre tutacaktı, sanki gerçek bir mızrak olsaydı, sopa kısmı tam orada olurdu diye düşünerek.
Haru mızrağının arka kısmı ile Butsuo'nun çenesini bir santim kadar yukarı kaldırıp, tam soluk borusuna doğru ittirecekti sopayı. Böylelikle Butsuo'nun konsantrasyonuna, zırhına ve nefes ritmine büyük bir darbe vurabileceğine inanıyordu.
- Okawa Ringo
- Ishigakure
- Posts: 313
- Joined: February 25th, 2019, 1:04 am
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Hoşuna gitmemişti olanlar. Biliyordu ki, o tehditkar kelimelerden sonra Ryu, bu çocuğu kesmekte tereddüt etmeyecekti. Fakat kendisini savunmasız bırakmak istemiyordu. Ryoken oldukça yakınındaydı. Ryoken'in yeteneklerini düşündü. Birlikte görev aldığı, dertleştiği yakın bir dostuydu. Genjutsu konusunda uzmanlığını düşündü. Bu mesafede, ona herhangi bir teknik yaptırırsa başı büyük derde girerdi. Klonunu kendisi ile Ryoken arasına çekecek ve çektiği esnada klonunun Ringo'nun belindeki ekipman çantasından bir kunai çekmesine izin verecekti. Ardından adımlarını aniden frene basar gibi durduracak ve Ryu ve Ryoken'e doğru sırayla dönerek konuşmaya başlayacaktı. Bu esnada yanında koşmakta olan klonu da duracaktı. Ryoken'in bir el mührü yapacağını anladığı gibi kunaisini tereddütsüz ona fırlatacak, mümkünse mühür yapacağı elin yahut kolunu bedenine çivileyecekti. İlerleyişini durdurduğu noktada ise konuşacaktı. "Sakin ol, sarı vileda."
"Ryu-san dur! Saçma sapan iş yapma, inan hiç gerek yok." Gerçekten de gerek yoktu. Bunu biliyordu çünkü deneyimlemişti. Tamamen isteyerek olmasa bile bir şekilde buna benzer bir konumda kalmış, hafif bir burukluk yaşamıştı. Kendi köydaşlarının da böyle bir şeyi yaşamasını istemiyordu. "Ryoken-san, kusura bakma. Kartal benim dostum. Ona Ryobe-kun'u korumasını söylemiştim." dedikten sonra, konuşmasına izin verirlerse, devam edecekti. Neticesinde Ryoken yakın mesafede büyük bir tehdit değildi, onu klonu ile zaptedebilirdi. Ryu'nun ise dikkatini şu an boğazına kılıç dayadığı çocuktan ayıramazdı. Ringo bu noktada konuşabilecek gibi hissediyordu. Ryu veya Ryoken, buna izin vermeyip ona saldırırlarsa önce klonu temiz bir atışla ile Ryoken'I vuracak, ardından iki shurikeni Ryu'ya yollayacak ve Ryobe için bir açıklık yaratmaya çalışacaktı. Fakat saldırmayıp, onu dinleyeceklerini tahmin ediyordu. En azından böyle umuyordu. Hiç beklemediği birinden, bambaşka bir yönden saldırı gelmesi durumunda sağına doğru Shunshin tekniğini uygulayarak kaçmak en mantıklısıydı. Şu an saldırıp işleri daha da kaosa sürüklemek istemiyordu. Önce uyarısını yapacak, sonra günahın ellerinden kayıp gitmesine izin verecekti.
"Siz birbirinizi gereksiz yere kesmeden herkesin üssüne dönmesini istiyorum. Götü başı oynatmadan söylemem gerekirse, beni şu an yenemezsiniz. Bu işi daha fazla zorlaştırmayın. Ryobe-kun köfteyi çakmıştır diye umuyorum." dedikten sonra ifadesiz suratını bir miktar ciddiyete boğarak son sözünü edecekti.
"Şu an dokuzuncu alanda benden daha güçlü tek bir shinobi dahi yok. Eğer kararınız 'hayır' ise, size sınava devam edememe garantisi veriyorum."
"Ryu-san dur! Saçma sapan iş yapma, inan hiç gerek yok." Gerçekten de gerek yoktu. Bunu biliyordu çünkü deneyimlemişti. Tamamen isteyerek olmasa bile bir şekilde buna benzer bir konumda kalmış, hafif bir burukluk yaşamıştı. Kendi köydaşlarının da böyle bir şeyi yaşamasını istemiyordu. "Ryoken-san, kusura bakma. Kartal benim dostum. Ona Ryobe-kun'u korumasını söylemiştim." dedikten sonra, konuşmasına izin verirlerse, devam edecekti. Neticesinde Ryoken yakın mesafede büyük bir tehdit değildi, onu klonu ile zaptedebilirdi. Ryu'nun ise dikkatini şu an boğazına kılıç dayadığı çocuktan ayıramazdı. Ringo bu noktada konuşabilecek gibi hissediyordu. Ryu veya Ryoken, buna izin vermeyip ona saldırırlarsa önce klonu temiz bir atışla ile Ryoken'I vuracak, ardından iki shurikeni Ryu'ya yollayacak ve Ryobe için bir açıklık yaratmaya çalışacaktı. Fakat saldırmayıp, onu dinleyeceklerini tahmin ediyordu. En azından böyle umuyordu. Hiç beklemediği birinden, bambaşka bir yönden saldırı gelmesi durumunda sağına doğru Shunshin tekniğini uygulayarak kaçmak en mantıklısıydı. Şu an saldırıp işleri daha da kaosa sürüklemek istemiyordu. Önce uyarısını yapacak, sonra günahın ellerinden kayıp gitmesine izin verecekti.
"Siz birbirinizi gereksiz yere kesmeden herkesin üssüne dönmesini istiyorum. Götü başı oynatmadan söylemem gerekirse, beni şu an yenemezsiniz. Bu işi daha fazla zorlaştırmayın. Ryobe-kun köfteyi çakmıştır diye umuyorum." dedikten sonra ifadesiz suratını bir miktar ciddiyete boğarak son sözünü edecekti.
"Şu an dokuzuncu alanda benden daha güçlü tek bir shinobi dahi yok. Eğer kararınız 'hayır' ise, size sınava devam edememe garantisi veriyorum."

- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 328
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Şu an hızlı olmak anahtar benim için. En azından hızla aramızdaki kısa mesafeyi kapatmak. Becerebileceğimi umuyorum.
Öncelikle her türlü aramızdaki mesafeyi kapatmak için hızla hareketleneceğim. Peki sonralıkla?
Eğer Doryuu Shiki yapmak isterse hızlıca ayağımı ayağının altına kaydırmak istiyorum. Daha çakrasını yoğururken bundan haberim olacağı için yetişebileceğimi düşünüyorum. Eğer bu kısma kadar sıkıntı yoksa hazır iyice dibine girmişken ayağımı ilerletirken attığım adımı pivot olarak kullanıp suratına sert bir yumruk yapıştırmak istiyorum. Avantajımı devam ettirebilmek için de gardımı bozmayacağım.
Diğer durumlarda ise stilimin avantajlarını kullanmak hedefim. Her yumruğum rakibimi sendeletebilecek seviyede. Bloklamaya çalışmasının ise istediğim yumruğu attığım sürece bir önemi yok. İstediğim yumruğu attığım sürece nereye yumruk attığımın da bir önemi yok. Benden uzaklaşmasına izin vermeden yakın dövüşe gireceğim. İlla bir hedef belirlemem gerekiyorsa ilk hedefim gövdesi olacak, çünkü alan daha büyük olduğu için yumruğumun isabet etme olasılığı daha yüksek. Sonrasında zaten her isabetli hamlemle daha avantajlı bir konuma geçeceğim ve bunu kullanarak baskı kurmaya devam edeceğim. Ne benden uzaklaşmasına ne de nefes almasına izin vermek niyetim.
Elindeki yarım mızrağı tekrar bana fırlatmayı veya saplamayı deneyebilir. Bu konularda reflekslerime güvenmekten başka çarem yok. Boynuma veya kafama falan saplamadığı sürece Domu yarım bir mızrağın üstesinden gelebilir. Kuzum Meishou-Dou'yu da unutmamak lazım. Kafa, saldırı kafasıdır.
Öncelikle her türlü aramızdaki mesafeyi kapatmak için hızla hareketleneceğim. Peki sonralıkla?
Eğer Doryuu Shiki yapmak isterse hızlıca ayağımı ayağının altına kaydırmak istiyorum. Daha çakrasını yoğururken bundan haberim olacağı için yetişebileceğimi düşünüyorum. Eğer bu kısma kadar sıkıntı yoksa hazır iyice dibine girmişken ayağımı ilerletirken attığım adımı pivot olarak kullanıp suratına sert bir yumruk yapıştırmak istiyorum. Avantajımı devam ettirebilmek için de gardımı bozmayacağım.
Diğer durumlarda ise stilimin avantajlarını kullanmak hedefim. Her yumruğum rakibimi sendeletebilecek seviyede. Bloklamaya çalışmasının ise istediğim yumruğu attığım sürece bir önemi yok. İstediğim yumruğu attığım sürece nereye yumruk attığımın da bir önemi yok. Benden uzaklaşmasına izin vermeden yakın dövüşe gireceğim. İlla bir hedef belirlemem gerekiyorsa ilk hedefim gövdesi olacak, çünkü alan daha büyük olduğu için yumruğumun isabet etme olasılığı daha yüksek. Sonrasında zaten her isabetli hamlemle daha avantajlı bir konuma geçeceğim ve bunu kullanarak baskı kurmaya devam edeceğim. Ne benden uzaklaşmasına ne de nefes almasına izin vermek niyetim.
Elindeki yarım mızrağı tekrar bana fırlatmayı veya saplamayı deneyebilir. Bu konularda reflekslerime güvenmekten başka çarem yok. Boynuma veya kafama falan saplamadığı sürece Domu yarım bir mızrağın üstesinden gelebilir. Kuzum Meishou-Dou'yu da unutmamak lazım. Kafa, saldırı kafasıdır.
- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts: 429
- Joined: August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Dizlerimde hissettiğim müthiş acı, yana atlamama tamamen engel olmuştu. Arkadan takip edilmiş, sonuna kadar fark etmemiştik. Tam bu anda ortaya çıkan bu gizemli kişi, beni kuşun önünde tutmayı başarmış ve kızarmamı sağlamıştı. Yere düştüğümde, Ryu-san'ın tehdidini kulağımda işittiğim anda, gözlerimi kapatmış ve istemsizce kahkaha atmıştım. Yanmıştım ama planımız başarıya ulaşmıştı. Arkamda olan kişi için açık bir hedeftim, ölebilirdim veya bayılabilirdim. Bu durum biraz daha çocuğun umursanıp umursanmadığı ile alakalıydı. Zira bana atacağı bir adımla o çocuk ölebilirdi. Ama duyduğum tanıdık bir ses, ellerimden destek alarak kıçımın üstüne doğrulmamı sağladı. Ringo-san'ın sesi, beni şaşırtmıştı. Buraya kadar takip etmiş, üstüne kuşa yem etmişti. Büyük bir başarı ve beklemediğim bir olaydı. Sınav başından beri karşılaşmayıp burada denk gelmek, ilginçti.
Sol elimi sol dizimin altına attım cevap vermeden önce. Yaralarımı sol elime çakra göndererek kapatmak amacımdı. "Ringo-san! Bunu beklemiyordum. Daha doğrusu, seni beklemiyordum. Burada karşılaşmayı." Yaralarımı kapatmayı bitirdikten sonra ayağa kalkacağım sakince. Ryu-san'a baktım. Tamamen tetikteydi. Gelecek bir hareketle kaslarının bir anda harekete geçeceğini görebiliyordum. "Bu arada çocuk, hareket etme bence. Aynı görevdeyken kolum koptuğunda beni bile orada bırakmıştı. Sana neler yapacağını bir düşün." diyerek sağ elimle sol kolumu gösterdim. Kolumun kendi kolum olmadığını, vücuduma ait olmayan bir uzvun orada duruyor oluşunu görmesinden anlayacağını düşünüyordum. Aynı zamanda Ryu-san'ın tehditini güçlendirmekti amacım.
Adını öğrendiğim çocuğa doğru ilerlemeye başladım. Ringo-san'ın Ryobe-san'ı korumak gibi bir düşüncesi varsa, bana saldırmayacağını düşünüyorum. Sanırım ittifak olmuş durumdalar. Bu yüzden, rahatça ilerlerken konuşmaya başladım. "Ringo-san, sana saldırmaktan daha farklı önceliklerim var." Ringo-san'ın cümleleri kulağıma gelmeye başlarken, Ryobe-san'ın karşısına geçtim. Onu burada öldürmek istemiyorum ancak filin gitmesine gerçekten ihtiyacım var. Bu yüzden elimdeki tüm kozu kullanacağım. Elimin tiksinç görüntüsü, bir tantou kadar güzel bir tehdit. Yere çökmüş olan Ryobe-san kadar dizlerimi kırdım. Yüzlerimiz karşılıklı kaldığında, sol elimi gösterek konuşmaya başladım. "Görüyor musun bunu Ryobe-san? Garip duruyor değil mi? Şimdi şöyle..." Sol elimle, bana en yakın kolu olan sağ kolunu bileğinden kapacağım. "İstersem sen acı çekmeden bu elini yerinden alabilirim. Ryu-san'da tereddüt etmeden seni öldürebilir. Bu yüzden, arkadaşının gitmesini sağla. Arkadaşın buradan gittikten sonra seni de bırakacağız. Anlaştık mı?" diyerek soru yönelttim. Filin gitmesini sağlarsa bırakmayı düşünüyorum. Ancak bayıltmak gerekebilir.
Ryu-san, tehdidinin işe yarayacağını düşünerek sıkıca tutuyor tantousunu. Birincil amacı, hareket ettiği gibi boğazını kesmek değil. Amacı, Ryobe'nin kalkma girişimi, saldırma girişiminde tantousunun kabzasıyla bayıltmaya çalışmak olacak. Ringo'nun cümlelerine karşı, "Yerinde kal, Ringo-san. Ortalığın kirlenmesine gerek yok." diyecek. Ryoken yanına geldikten sonra, tehdidini sürdürecek ve tetikte kalacak.
Sol elimi sol dizimin altına attım cevap vermeden önce. Yaralarımı sol elime çakra göndererek kapatmak amacımdı. "Ringo-san! Bunu beklemiyordum. Daha doğrusu, seni beklemiyordum. Burada karşılaşmayı." Yaralarımı kapatmayı bitirdikten sonra ayağa kalkacağım sakince. Ryu-san'a baktım. Tamamen tetikteydi. Gelecek bir hareketle kaslarının bir anda harekete geçeceğini görebiliyordum. "Bu arada çocuk, hareket etme bence. Aynı görevdeyken kolum koptuğunda beni bile orada bırakmıştı. Sana neler yapacağını bir düşün." diyerek sağ elimle sol kolumu gösterdim. Kolumun kendi kolum olmadığını, vücuduma ait olmayan bir uzvun orada duruyor oluşunu görmesinden anlayacağını düşünüyordum. Aynı zamanda Ryu-san'ın tehditini güçlendirmekti amacım.
Adını öğrendiğim çocuğa doğru ilerlemeye başladım. Ringo-san'ın Ryobe-san'ı korumak gibi bir düşüncesi varsa, bana saldırmayacağını düşünüyorum. Sanırım ittifak olmuş durumdalar. Bu yüzden, rahatça ilerlerken konuşmaya başladım. "Ringo-san, sana saldırmaktan daha farklı önceliklerim var." Ringo-san'ın cümleleri kulağıma gelmeye başlarken, Ryobe-san'ın karşısına geçtim. Onu burada öldürmek istemiyorum ancak filin gitmesine gerçekten ihtiyacım var. Bu yüzden elimdeki tüm kozu kullanacağım. Elimin tiksinç görüntüsü, bir tantou kadar güzel bir tehdit. Yere çökmüş olan Ryobe-san kadar dizlerimi kırdım. Yüzlerimiz karşılıklı kaldığında, sol elimi gösterek konuşmaya başladım. "Görüyor musun bunu Ryobe-san? Garip duruyor değil mi? Şimdi şöyle..." Sol elimle, bana en yakın kolu olan sağ kolunu bileğinden kapacağım. "İstersem sen acı çekmeden bu elini yerinden alabilirim. Ryu-san'da tereddüt etmeden seni öldürebilir. Bu yüzden, arkadaşının gitmesini sağla. Arkadaşın buradan gittikten sonra seni de bırakacağız. Anlaştık mı?" diyerek soru yönelttim. Filin gitmesini sağlarsa bırakmayı düşünüyorum. Ancak bayıltmak gerekebilir.
Ryu-san, tehdidinin işe yarayacağını düşünerek sıkıca tutuyor tantousunu. Birincil amacı, hareket ettiği gibi boğazını kesmek değil. Amacı, Ryobe'nin kalkma girişimi, saldırma girişiminde tantousunun kabzasıyla bayıltmaya çalışmak olacak. Ringo'nun cümlelerine karşı, "Yerinde kal, Ringo-san. Ortalığın kirlenmesine gerek yok." diyecek. Ryoken yanına geldikten sonra, tehdidini sürdürecek ve tetikte kalacak.

► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2856
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Teijo: Ellerini ekipman çantasına göndermek adına filin suratındaki dikenleri tutmayı bırakıyor ve filin hortumuna ayaklarını iyice yerleştiriyorsun. Ancak fil hâlâ kafa sallıyor olduğundan mütevellit bunu yaptıktan bir kaç saniye sonra, daha ellerini ekipman çantana götüremeden dengeni kaybediyorsun. Akrobasi yeteneğinin çok sınırlı olması sebebiyle düşüşün ani ve dengesiz gerçekleşiyor.
Filin aşağısına, ayaklarının ucuna doğru ilerliyorsun havada. Son anda, yere temas etmeden hemen önce ayaklarını yere denk getiriyor ve yere çömelmiş bir şekilde dik düşmeyi başarıyorsun. Ancak ayakların feci bir şekilde zonkluyor. Seni etkileyecek bir zonklama değil bu. Ayağı kalkarken filin ön ayaklarını havalandırdığını ve bulunduğun yere indirmeye çalışacağını fark ediyorsun. Sağına ve soluna baktığında ise her yerin duvarlarla kapalı olduğunu görüyorsun. Hatta, fil güneş ışığını engellediğinden mütevellit bulunduğun nokta karanlık bile sayılabilir. Tabii bu filin seni görmesini engellemiyor.
Eğer hareket etmezsen filin seni ezeceğini tahmin ediyorsun. Tamamen ezip öldürmese bile, sağlam bir hasar alabileceğini düşünüyorsun.
Haru & Butsuo: Butsuo ileri atılırken Haru elindeki mızrağa odaklanıyor ve kırık kıç kısmını Butsuo'nun boynuna doğru hedefliyor. Bu esnada Butsuo bir chakra hareketi seziyor ancak bunun Doryuu Shiki olmadığını fark edince kafasındaki ilk planı es geçiyor ve saldırısına başlıyor.
Bir an sonra, Haru'nun elindeki mızrak kendini tamir ediyor ve kabaca 1.5 metrelik bir kabza Haru'nun elinde oluşuyor! Butsuo'nun kabaca boğazının önünde oluşmuş oluyor bu kabza Haru'nun hedeflemesi sebebiyle. Haru hemen kabzayı Butsuo'ya doğru iteliyor. Butsuo ise saldırısına odaklanmış durumda, ancak refleksleri aktifleşiyor silahın kendini tamir ettiğini görünce. Lâkin silahın oluşumu bir göz kırpması kadar sürdüğü için tam istediği gibi bu saldırıdan kaçamıyor.
Sağa doğru bir adım alıyor Butsuo ileri adım atmak yerine. Bu esnada Haru'nun silahının kabzası Butsuo'nun boğazına çarpıyor ve Butsuo'nun boğazının sol tarafına epey sert bir şekilde isabet ediyor. Butsuo'nun nefesi kesiliyor ve vücudu biraz sola doğru dönüyor, Haru'ya doğru olan momentumu da biraz bozulmuş oluyor. Haru tam olarak sopayı hasmının boğazına oturtamadığının bilincinde ancak iyi bir etki bıraktığını anlayabiliyor.
Butsuo ise derin bir nefes alıp tüm odağını bozmaktan ziyade nefesini tutup tüm saldırı planını korumayı tercih ediyor. Kondisyon ve formu standart bir shinobinin epey üzerinde olduğundan dolayı az bir eforla bunu yapabiliyor. Yine de taş derisinden bir kaç damla terin aktığını hissedebiliyor.
Butsuo sendelemesini durduruyor ve Haru'ya doğru bir adım daha atıp, sağ yumruğunu Haru'nun karnına doğru sallıyor yandan ve alçaktan. Haru ise elindeki mızrağını tekrar defansif bir postüre çekiyor ve gelen saldırının tam önüne koymayı başarıyor. Az önce Butsuo'ya yaptığı hamle başarılı olmasaydı bu yumruğu bu kadar kolay karşılayamayacaktı, bunu fark edebiliyor. Butsuo ise tüm postürünü düzeltmiş ve sakin bir nefes alabilmiş durumda, fakat yumruğunun herhangi bir etkisinin olmadığını da biliyor.
Haru ve Butsuo iç içeler. Araladında bir adımlık mesafe ya var ya yok.
Ryu & Ryoken & Ringo: Ringo duruyor aniden ve klonu hemen bir adım çapraza alarak Ryoken ile arasına giriyor. Bu esnada bir kunai çekiyor gerçek Ringo'nun ekipman çantasından. Bu esnada, Ryoken bacaklarına isabet etmiş shurikenleri söküyor ve koluna odaklanıyor. Çürük kolunu yaraların üstüne koyuyor ve odaklanmaya başlıyor. Bu esnada, Ringo tüm laflarını sarf ediyor. Ardından Ryoken konuşuyor.
Ancak Ryoken "... Sana neler yapacağını bir düşün." lafını ettikten sonra, Ringo'lara doğru bakıyor. Ringo tehditkâr durmakta. Ryoken'in kalkıp yürümesi bu durumda Ringo'yu provoke edip ona saldırmasına sebebiyet verebilir; bunu öngörebiliyor yüksek zekâsı ile. O bağlamda yerinde kalıyor ve Ringo'nun ona saldırması için rakibine bir bahane sunmamayı tercih ediyor.
Ryu ise Ringo'ya yerinde kalması hususundaki laflarını ediyor, ardından Ryobe'ye odaklanıyor. Ryoken yanına gelmediği için ekstra tetikte. Ryobe ise tüm bu konuşmalara karşın "Ben yerinizde olsam dövmeli çocuğun lafını dinlerdim." diyor. Ancak odağı sanki sizden ziyade filde gibi. Elleri hâlâ kafasının yanında açık bir şekilde durmakta ve yere sırtı gelecek şekilde yatmakta. Ryu, Ryobe'den bir tehdit görmediği için kafasına silahının kabzası ile vurmuyor ancak her an bunu yapabilmek için hazır.
Filin aşağısına, ayaklarının ucuna doğru ilerliyorsun havada. Son anda, yere temas etmeden hemen önce ayaklarını yere denk getiriyor ve yere çömelmiş bir şekilde dik düşmeyi başarıyorsun. Ancak ayakların feci bir şekilde zonkluyor. Seni etkileyecek bir zonklama değil bu. Ayağı kalkarken filin ön ayaklarını havalandırdığını ve bulunduğun yere indirmeye çalışacağını fark ediyorsun. Sağına ve soluna baktığında ise her yerin duvarlarla kapalı olduğunu görüyorsun. Hatta, fil güneş ışığını engellediğinden mütevellit bulunduğun nokta karanlık bile sayılabilir. Tabii bu filin seni görmesini engellemiyor.
Eğer hareket etmezsen filin seni ezeceğini tahmin ediyorsun. Tamamen ezip öldürmese bile, sağlam bir hasar alabileceğini düşünüyorsun.
Haru & Butsuo: Butsuo ileri atılırken Haru elindeki mızrağa odaklanıyor ve kırık kıç kısmını Butsuo'nun boynuna doğru hedefliyor. Bu esnada Butsuo bir chakra hareketi seziyor ancak bunun Doryuu Shiki olmadığını fark edince kafasındaki ilk planı es geçiyor ve saldırısına başlıyor.
Bir an sonra, Haru'nun elindeki mızrak kendini tamir ediyor ve kabaca 1.5 metrelik bir kabza Haru'nun elinde oluşuyor! Butsuo'nun kabaca boğazının önünde oluşmuş oluyor bu kabza Haru'nun hedeflemesi sebebiyle. Haru hemen kabzayı Butsuo'ya doğru iteliyor. Butsuo ise saldırısına odaklanmış durumda, ancak refleksleri aktifleşiyor silahın kendini tamir ettiğini görünce. Lâkin silahın oluşumu bir göz kırpması kadar sürdüğü için tam istediği gibi bu saldırıdan kaçamıyor.
Sağa doğru bir adım alıyor Butsuo ileri adım atmak yerine. Bu esnada Haru'nun silahının kabzası Butsuo'nun boğazına çarpıyor ve Butsuo'nun boğazının sol tarafına epey sert bir şekilde isabet ediyor. Butsuo'nun nefesi kesiliyor ve vücudu biraz sola doğru dönüyor, Haru'ya doğru olan momentumu da biraz bozulmuş oluyor. Haru tam olarak sopayı hasmının boğazına oturtamadığının bilincinde ancak iyi bir etki bıraktığını anlayabiliyor.
Butsuo ise derin bir nefes alıp tüm odağını bozmaktan ziyade nefesini tutup tüm saldırı planını korumayı tercih ediyor. Kondisyon ve formu standart bir shinobinin epey üzerinde olduğundan dolayı az bir eforla bunu yapabiliyor. Yine de taş derisinden bir kaç damla terin aktığını hissedebiliyor.
Butsuo sendelemesini durduruyor ve Haru'ya doğru bir adım daha atıp, sağ yumruğunu Haru'nun karnına doğru sallıyor yandan ve alçaktan. Haru ise elindeki mızrağını tekrar defansif bir postüre çekiyor ve gelen saldırının tam önüne koymayı başarıyor. Az önce Butsuo'ya yaptığı hamle başarılı olmasaydı bu yumruğu bu kadar kolay karşılayamayacaktı, bunu fark edebiliyor. Butsuo ise tüm postürünü düzeltmiş ve sakin bir nefes alabilmiş durumda, fakat yumruğunun herhangi bir etkisinin olmadığını da biliyor.
Haru ve Butsuo iç içeler. Araladında bir adımlık mesafe ya var ya yok.
Ryu & Ryoken & Ringo: Ringo duruyor aniden ve klonu hemen bir adım çapraza alarak Ryoken ile arasına giriyor. Bu esnada bir kunai çekiyor gerçek Ringo'nun ekipman çantasından. Bu esnada, Ryoken bacaklarına isabet etmiş shurikenleri söküyor ve koluna odaklanıyor. Çürük kolunu yaraların üstüne koyuyor ve odaklanmaya başlıyor. Bu esnada, Ringo tüm laflarını sarf ediyor. Ardından Ryoken konuşuyor.
Ancak Ryoken "... Sana neler yapacağını bir düşün." lafını ettikten sonra, Ringo'lara doğru bakıyor. Ringo tehditkâr durmakta. Ryoken'in kalkıp yürümesi bu durumda Ringo'yu provoke edip ona saldırmasına sebebiyet verebilir; bunu öngörebiliyor yüksek zekâsı ile. O bağlamda yerinde kalıyor ve Ringo'nun ona saldırması için rakibine bir bahane sunmamayı tercih ediyor.
Ryu ise Ringo'ya yerinde kalması hususundaki laflarını ediyor, ardından Ryobe'ye odaklanıyor. Ryoken yanına gelmediği için ekstra tetikte. Ryobe ise tüm bu konuşmalara karşın "Ben yerinizde olsam dövmeli çocuğun lafını dinlerdim." diyor. Ancak odağı sanki sizden ziyade filde gibi. Elleri hâlâ kafasının yanında açık bir şekilde durmakta ve yere sırtı gelecek şekilde yatmakta. Ryu, Ryobe'den bir tehdit görmediği için kafasına silahının kabzası ile vurmuyor ancak her an bunu yapabilmek için hazır.
Off Topic
Sanıyoruz ki Ringo ve Ryoken birbirleriyle turlarını, turların tamamı olmasa bile en azından konuşmalarını paylaşmış ve ortak bir tur yazmak istemişler. Bu durumda herhangi bir beis yok ancak şunu hatırlatmak isteriz ki bunu yapmak zorunda değilsiniz. Yani bir tur susup, karşının diyeceğini bekleyip diğer tur konuşarak da bu durumu çözebilirsiniz. Zira konunun dışında gerçekleşen iletişimlerden biz sorumlu değiliz. Yani hasmınız size "x şeklinde bir tur yazacağım" diyip "y'yi yapacağım" şeklinde bir tur girebilir ve bu duruma biz müdahale edemeyiz.
Özetle hatırlatmak istiyoruz ki birbirinize bir turun tamamını veya bir kısmını paylaşmanız, bu paylaşılan turlar üzerinden ortak bir tur girmeniz tamamen sizin insiyatifinizde olup oyun ve yönetici tarafında bir yaptırımı veya karşılığı bulunmamaktadır.
Özetle hatırlatmak istiyoruz ki birbirinize bir turun tamamını veya bir kısmını paylaşmanız, bu paylaşılan turlar üzerinden ortak bir tur girmeniz tamamen sizin insiyatifinizde olup oyun ve yönetici tarafında bir yaptırımı veya karşılığı bulunmamaktadır.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Sekino Teijo
- Posts: 150
- Joined: November 7th, 2019, 8:18 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Minik dostum kafasını sallarken bir yandan dengemi sağlayıp bir yanda da ekipman çantamdan planım için hayati öneme sahip shurikenleri alabileceğimi düşünmüştüm ama ne yazık ki yanılmışım. Bu sallantıda dengemi sağlamak tahmin ettiğimden çok daha zordu. Bu yüzden ellerimi tutunduğum yerden bırakır bırakmaz çantama hamle yapamadan yere düştüm. Ayaklarım düşüş yüzünden feci bir şekilde zonklasa da ciddi bir sorunum olduğunu sanmıyorum. Şimdilik performansımı etkileyecek herhangi bir sorunum yok.
Yere düştükten sonra bir yerim kırılmadığı için sevinmeye fırsat bulamadan etrafımın kararmaya başladığını fark ettim. Karartının sebebi ufaklığın az önce duvar örerken yaptığı gibi iki ayağının üzerine kalkmasıydı. Ayaklarını yere vurmadan önce bir şekilde bulunduğum yerden kaçmam gerekiyor. Yoksa saldırısı yüzünden ölmesem bile gece safhasında takımıma çok fazla faydamın dokunacağını sanmıyorum.
Kaçmak için Kawarimi no Jutsu kullanarak rastgele bir obje ile yer değiştirmeyi deneyebilirim. Ancak şu anda etrafta yer değiştirebileceğim bir şey olup olmadığını bilmiyorum. Böyle bir belirsizlikte eğer jutsum çalışmazsa filin ayaklarının altında ezilmek zorunda kalacağım. Bu yüzden başka bir yol bulmak zorundayım. Kaçmak için alıma gelen kullanabileceğim başka bir jutsum yok. Bu yüzden yine ayaklarıma chakra vererek duvarlara doğru koşmayı deneyebilirim ama bu şekilde başarılı olsam bile sallantı yüzünden yine yere düşme ihtimalim var. Az önce yere düşerken çok şanslıydım. Bir sonraki sefer yere düştüğüm zaman zarar görmeyeceğimin bir garantisi yok. Aslında eğer elimde katanalarımdan biri olsaydı kaçmak yerine iki bacağından birine saldırarak filin dengesini bozmaya çalışabilirdim. Gerçi hala bu yolu deneyebilirim. Filin üzerinde Ryobe ile yaptığı saldırıdan sonra su kalıp kalmadığından emin değilim ama her tarafının metal zırhlar ile çevrili olduğunu biliyorum. Kangehika kullanarak hedefime hem hasar vurup hem de dengesini bozarak saldırı yapmasını engelleyebilirim. Daha doğrusu ayakları havada olduğu için saldırısını iptal edemem ama belki başka bir tarafa düşmesini sağlayabilirim.
Ellerimi yere koyarak hızlıca el mühürlerini yaptıktan sonra file elektrik akımı yollamaya çalışacağım. Eğer elektrik akımından sonra fil istediğim gibi dengesini kaybedip başka bir tarafa doğru düşürse yere düşer düşmez katanalarımı almak için kafasının olduğu tarafa doğru pozisyon almaya çalışacağım. Yok hala üstüme doğru gelirse bacaklarımı chakra vererek jutsumu tamamladıktan sonra arkamdaki duvara doğru kaçmayı deneyeceğim.
Yere düştükten sonra bir yerim kırılmadığı için sevinmeye fırsat bulamadan etrafımın kararmaya başladığını fark ettim. Karartının sebebi ufaklığın az önce duvar örerken yaptığı gibi iki ayağının üzerine kalkmasıydı. Ayaklarını yere vurmadan önce bir şekilde bulunduğum yerden kaçmam gerekiyor. Yoksa saldırısı yüzünden ölmesem bile gece safhasında takımıma çok fazla faydamın dokunacağını sanmıyorum.
Kaçmak için Kawarimi no Jutsu kullanarak rastgele bir obje ile yer değiştirmeyi deneyebilirim. Ancak şu anda etrafta yer değiştirebileceğim bir şey olup olmadığını bilmiyorum. Böyle bir belirsizlikte eğer jutsum çalışmazsa filin ayaklarının altında ezilmek zorunda kalacağım. Bu yüzden başka bir yol bulmak zorundayım. Kaçmak için alıma gelen kullanabileceğim başka bir jutsum yok. Bu yüzden yine ayaklarıma chakra vererek duvarlara doğru koşmayı deneyebilirim ama bu şekilde başarılı olsam bile sallantı yüzünden yine yere düşme ihtimalim var. Az önce yere düşerken çok şanslıydım. Bir sonraki sefer yere düştüğüm zaman zarar görmeyeceğimin bir garantisi yok. Aslında eğer elimde katanalarımdan biri olsaydı kaçmak yerine iki bacağından birine saldırarak filin dengesini bozmaya çalışabilirdim. Gerçi hala bu yolu deneyebilirim. Filin üzerinde Ryobe ile yaptığı saldırıdan sonra su kalıp kalmadığından emin değilim ama her tarafının metal zırhlar ile çevrili olduğunu biliyorum. Kangehika kullanarak hedefime hem hasar vurup hem de dengesini bozarak saldırı yapmasını engelleyebilirim. Daha doğrusu ayakları havada olduğu için saldırısını iptal edemem ama belki başka bir tarafa düşmesini sağlayabilirim.
Ellerimi yere koyarak hızlıca el mühürlerini yaptıktan sonra file elektrik akımı yollamaya çalışacağım. Eğer elektrik akımından sonra fil istediğim gibi dengesini kaybedip başka bir tarafa doğru düşürse yere düşer düşmez katanalarımı almak için kafasının olduğu tarafa doğru pozisyon almaya çalışacağım. Yok hala üstüme doğru gelirse bacaklarımı chakra vererek jutsumu tamamladıktan sonra arkamdaki duvara doğru kaçmayı deneyeceğim.

- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 328
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Bu nasıl bir mızrak arkadaş anlamadım gitti. Yine de iyi durumdayım ve bu sefer mesafe daha da kısa.
Haru'nun saldırısı yüzünden Haru'nun tam karşısında değil, bir tık sağdayım. Sol yumruğum onunla aynı hizada denebilir ama. Ben de sol yumruğumu kaldıracağım yumruk atacakmış gibi. Atacağım da, ama şu aşamada bu bir dikkat dağıtma hamlesi. Suratının karşısında biten bir yumrukla ona uğraşacak fazladan bir şey vereceğim. Bir salise bile kazansam yarardır. Ayrıca sadece bir dikkat dağıtma değil, sonraki hareketimi de daha çabuk yapmam için bir hazırlık aynı zamanda sol yumruğum. Asıl hedefim ise sağ elimle Haru'nun sol kolunu yakalamak. Yakaladıktan sonra da onu kolundan kendi sağıma çekerek hem dengesini bozmak hem de kolunu açmasını sağlayarak Haru'nun sol omzunu açık hedef haline getirmek. Havaya kaldırdığım sol yumruğum da burada devreye giriyor. Haru'nun sol omzuna tüm gücümle bir Oukashou geçireceğim yakaladığım kolunu bırakmadan. Yumruk attıktan sonra da bırakmayacağım. Artık omzu çıkar mı kırılır mı bilmiyorum ama en kısa zamanda onu etkisiz hale getirecek kadar yaralansın istiyorum. Bir de hiçbir şey olmuyormuş...
Basit bir plan ama iyi bir zamanlama ve koordinasyon gerekiyor eş zamanlı hareket edebilmek için. Planın tamamını gerçekleştiremesem bile kolunu yakalarsam iyi bir kazanç olacaktır. Dolayısıyla planın tamamını gerçekleştirebilirsem de kolunu bırakmayacağım. Mengene gibi yapışacağım koluna.
Haru'nun saldırısı yüzünden Haru'nun tam karşısında değil, bir tık sağdayım. Sol yumruğum onunla aynı hizada denebilir ama. Ben de sol yumruğumu kaldıracağım yumruk atacakmış gibi. Atacağım da, ama şu aşamada bu bir dikkat dağıtma hamlesi. Suratının karşısında biten bir yumrukla ona uğraşacak fazladan bir şey vereceğim. Bir salise bile kazansam yarardır. Ayrıca sadece bir dikkat dağıtma değil, sonraki hareketimi de daha çabuk yapmam için bir hazırlık aynı zamanda sol yumruğum. Asıl hedefim ise sağ elimle Haru'nun sol kolunu yakalamak. Yakaladıktan sonra da onu kolundan kendi sağıma çekerek hem dengesini bozmak hem de kolunu açmasını sağlayarak Haru'nun sol omzunu açık hedef haline getirmek. Havaya kaldırdığım sol yumruğum da burada devreye giriyor. Haru'nun sol omzuna tüm gücümle bir Oukashou geçireceğim yakaladığım kolunu bırakmadan. Yumruk attıktan sonra da bırakmayacağım. Artık omzu çıkar mı kırılır mı bilmiyorum ama en kısa zamanda onu etkisiz hale getirecek kadar yaralansın istiyorum. Bir de hiçbir şey olmuyormuş...
Basit bir plan ama iyi bir zamanlama ve koordinasyon gerekiyor eş zamanlı hareket edebilmek için. Planın tamamını gerçekleştiremesem bile kolunu yakalarsam iyi bir kazanç olacaktır. Dolayısıyla planın tamamını gerçekleştirebilirsem de kolunu bırakmayacağım. Mengene gibi yapışacağım koluna.
- Kurosawa Haru
- Kusagakure
- Posts: 344
- Joined: October 12th, 2018, 9:09 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Yavaş yavaş rakibini çözmeye başlamıştı Haru. Anladığı en önemli şey, rakibinin kendisinden korktuğuydu. Rakibi asla proaktif hamlelerde bulunmuyor, hep reaktif hamlelerde bulunuyordu. Haru'ya cevap vermeye çalışıyordu. Sütun çıkarmadan önce ayağının altına elini koyması, onu yakalamaya çalışması, bulunduğu yere koşup da saldırmaya çalışması, hep Haru'yu köşeye sıkıştırmaya çalışmasından dolayıydı, ancak Haru hiçbir zaman köşeye vermemişti sırtını. En büyük avantajıydı bu onun. Onu bir defa daha kandırmak istiyordu bu yolla.
Rakibiyle o kadar yakınlardı ki, her an bir yumruk çıkarabilirdi, bu kadar yakın olmaması gerekiyordu rakibine. Bu menzilde mızrağını kullanması imkansızdı. Haru da mızrağından daha çok güvendiği başka bir şeyi kullanarak saldıracaktı; Vücudunu. Akrobatik yeteneklerini sonuna kadar kullanabildiği bu mücadeleyi başarıyla sonuçlandırmak zorundaydı. Neden bilmiyordu ama, bu mesafede Butsuo'nun yapacağı şeyin belli olduğunu düşünüyordu. Haru tarafından gelecek bir mızrak saldırısını karşılayıp, mızrağı eliyle tutup, ardından Haru'yu kendine çekmek ve ciddi bir darbe vurmak istiyor olmalıydı. Haru bu minvalde bir şey yaşanacağını düşünüyordu. O yüzden hamlesini, bir mızrak saldırısı ile başlatacaktı, ama bu sadece yanıltma amacı taşıyan bir saldırı olacaktı.
Rakibinin mızrağı yakalamak isteyeceğine emindi, eğer ki hiç yeltenmezse, bu saldırıyı sonuna kadar götürüp mızrağı Butsuo'nun alt vücuduna, bir yerlere saplayabilirdi. Ama böyle yaşanmayacağına emindi. Rakibi bu kadar basit lokma değildi. Mızrağı ileri doğru götürürken, dizlerini kırıp eğilmeye başlayacaktı geriye doğru. Bu, hem mızrağı yönetebilmesi için ona bir alan yaratacak, hem de planını tamamlaması için bir yol oluşturacaktı. Tüm vücudunu yere paralel, sadece dizinden aşağısını yere dik şekilde tutacaktı. Tıpkı Satori'ye üçüncü gün yaptığı gibi, veya Satori'nin Issen saldırısından kaçarken yaptığı gibi. Mızrağı ileri doğru ittirirken, vücudunu geriye doğru ittirecekti. Rakibi mızrağı yakalamak için elini uzattığında ise, mızrağı aniden dövme formuna döndürecekti. Bu, Butsuo'nun dikkatini ve postürünü bozacaktı.
Ardından aklındaki duruşu tamamlarken vücudunun üst kısmını bir kaldıraç gibi kullanıp, dizinin aşağısını birden yukarı ittirecek, Butsuo'nun bacaklarının arasındaki o iki topa muhteşem bir tekme atacaktı. Tekmeyi atarken yere düşebileceğinin farkındaydı, bu kadar incelikli bir duruşu gerçekleştirebileceğinden yüzdeyüz emin değildi, vücuduna o denli güvenemiyordu, ancak yine de bu tekme gerçekleşirse kimin duruşunun nasıl olduğu çok da fark etmezdi.
Aklındaki düşünceleri hazır ettikten sonra mızrağını Butsuo'nun karnına doğru dümdüz ittirmeye başladı.
Rakibiyle o kadar yakınlardı ki, her an bir yumruk çıkarabilirdi, bu kadar yakın olmaması gerekiyordu rakibine. Bu menzilde mızrağını kullanması imkansızdı. Haru da mızrağından daha çok güvendiği başka bir şeyi kullanarak saldıracaktı; Vücudunu. Akrobatik yeteneklerini sonuna kadar kullanabildiği bu mücadeleyi başarıyla sonuçlandırmak zorundaydı. Neden bilmiyordu ama, bu mesafede Butsuo'nun yapacağı şeyin belli olduğunu düşünüyordu. Haru tarafından gelecek bir mızrak saldırısını karşılayıp, mızrağı eliyle tutup, ardından Haru'yu kendine çekmek ve ciddi bir darbe vurmak istiyor olmalıydı. Haru bu minvalde bir şey yaşanacağını düşünüyordu. O yüzden hamlesini, bir mızrak saldırısı ile başlatacaktı, ama bu sadece yanıltma amacı taşıyan bir saldırı olacaktı.
Rakibinin mızrağı yakalamak isteyeceğine emindi, eğer ki hiç yeltenmezse, bu saldırıyı sonuna kadar götürüp mızrağı Butsuo'nun alt vücuduna, bir yerlere saplayabilirdi. Ama böyle yaşanmayacağına emindi. Rakibi bu kadar basit lokma değildi. Mızrağı ileri doğru götürürken, dizlerini kırıp eğilmeye başlayacaktı geriye doğru. Bu, hem mızrağı yönetebilmesi için ona bir alan yaratacak, hem de planını tamamlaması için bir yol oluşturacaktı. Tüm vücudunu yere paralel, sadece dizinden aşağısını yere dik şekilde tutacaktı. Tıpkı Satori'ye üçüncü gün yaptığı gibi, veya Satori'nin Issen saldırısından kaçarken yaptığı gibi. Mızrağı ileri doğru ittirirken, vücudunu geriye doğru ittirecekti. Rakibi mızrağı yakalamak için elini uzattığında ise, mızrağı aniden dövme formuna döndürecekti. Bu, Butsuo'nun dikkatini ve postürünü bozacaktı.
Ardından aklındaki duruşu tamamlarken vücudunun üst kısmını bir kaldıraç gibi kullanıp, dizinin aşağısını birden yukarı ittirecek, Butsuo'nun bacaklarının arasındaki o iki topa muhteşem bir tekme atacaktı. Tekmeyi atarken yere düşebileceğinin farkındaydı, bu kadar incelikli bir duruşu gerçekleştirebileceğinden yüzdeyüz emin değildi, vücuduna o denli güvenemiyordu, ancak yine de bu tekme gerçekleşirse kimin duruşunun nasıl olduğu çok da fark etmezdi.
Aklındaki düşünceleri hazır ettikten sonra mızrağını Butsuo'nun karnına doğru dümdüz ittirmeye başladı.
- Okawa Ringo
- Ishigakure
- Posts: 313
- Joined: February 25th, 2019, 1:04 am
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
"Ben uyarımı yaptım..."
Bu noktadan sonraki tüm fikirleri burayı yarıp geçmek üzerineydi. Eğer ki; Ryu ve Ryoken devam etmeye kararlı ise, onlara kim olduğunu memnuniyetle hatırlatacaktı. Eğer ki pes ettiklerini belirtirlerse, buna gerek kalmayacaktı. En kötü senaryoyu düşünmek hiç fena bir fikir değil. Sonuçta bu iki avanak burada vakit kaybediyordu. Filden gelen sesi duymuş olmalılardı. Her ne kadar birlikte çalıştıklarını düşünseler dahi Teijo, Butsuo ve Teki'nin amacının buradan parşömenle dönmek olduğunu kestirebiliyordu. Her şeye rağmen onlara güvenmeleri aşırı derecede komikti Ringo için. Ryu ve Ryoken'i tanırdı. Öyle kolayca yenilgiyi kabullenebilecek değillerdi elbet. Neyse ki şu an elindeki şartlarla köydaşları zarar görmeden bu işin içinden çıkabilirdi. Öyle olsun, bu işi bitirebilecekmiş gibi hissediyordu. Ryoken yaralıydı, klon değildi ve herhangi bir tuzağı olduğunu da hissetmemişti. Tek güvencesi partneri Ryu'nun elindeki kılıçtı. Ringo karşısında hiç bir hazırlığı yoktu ve ona üstün gelemezdi. Ryoken'i daha fazla zarar görmeden buradan ayıklayacaktı. Fakat bunu yaparsa, seri katil filminden fırlamış Ryu'nun o çocuğu deşme ihtimali vardı. Ancak yardım alacaktı. Gin buradaydı. Net ve kısa bir şekilde yardımını isteyecekti dostunun.
"Gin! Eller!"
Önünde duran Ryoken'e tam güçle Aasusukai uyguladığı esnada klonunun hızlıca köydaşının arkasında konumlanıp elindeki kunainin kabzası ile ense köküne üç kez, ardı ardına sertçe vuracağını tahmin ediyordu. Bu onu bayıltmaya yeterdi. Klon Ringo, Ryoken'in bir teknik denediğini hissederse kunaisini ona fırlatacak ve buna mani olacaktı. Ancak plan değişmeyecek, onu yere serdiği gibi kafasının arkasına yapacağı sert hamlelerle bayılmasını sağlayacaktı. Ryoken'in burada zarar görmesini istemiyordu. Bu hamlesinden sonra ise Ryobe'nin hayatının net bir şekilde tehlikeye gireceğini biliyordu. O nedenle Gin, Ryu'nun elini güzelce uyuşturmalıydı. Kuroshiki sayesinde Ryu'nun hissetme duyusu güç kaybedecekti. Elinde tuttuğu silahı tam anlamıyla kontrol edemeyecekti. Bu ise ona istediği açıklığı verecek, Ryobe'nin hayatta kalma şansını arttıracaktı. Fakat bu riski aldığına pişman olabilirdi, günün sonunda. Eğer Ryobe yeterince uyanık çıkabilirse Ryu'nun yaşayacağı his kaybını değerlendirebilir ve kurtulabilirdi. En kötü senaryoda ise Ryu tereddüt dahi etmeden o çocuğu öldürebilirdi. Bu noktadan sonra ise işler Ringo için değişmeyecekti. Yapması gereken şeyi yapıp, köydaşlarını burada yenecekti. Eğer Ryoken'i saf dışı bırakabilirse, tam güçle ileri atılacak ve Ryu'ya doğru koşmaya başlayacaktı. Klonu ise Ryoken'i bayıltma operasyonunu başarırsa Ringo'nun peşinden koşacaktı. Ringo atıldığı gibi Gyuki no Jutsu için el mühürlerini yapmaya başlayacak ve hava kütlesini Ryu'ya doğru püskürtecekti.
Bu noktadan sonraki tüm fikirleri burayı yarıp geçmek üzerineydi. Eğer ki; Ryu ve Ryoken devam etmeye kararlı ise, onlara kim olduğunu memnuniyetle hatırlatacaktı. Eğer ki pes ettiklerini belirtirlerse, buna gerek kalmayacaktı. En kötü senaryoyu düşünmek hiç fena bir fikir değil. Sonuçta bu iki avanak burada vakit kaybediyordu. Filden gelen sesi duymuş olmalılardı. Her ne kadar birlikte çalıştıklarını düşünseler dahi Teijo, Butsuo ve Teki'nin amacının buradan parşömenle dönmek olduğunu kestirebiliyordu. Her şeye rağmen onlara güvenmeleri aşırı derecede komikti Ringo için. Ryu ve Ryoken'i tanırdı. Öyle kolayca yenilgiyi kabullenebilecek değillerdi elbet. Neyse ki şu an elindeki şartlarla köydaşları zarar görmeden bu işin içinden çıkabilirdi. Öyle olsun, bu işi bitirebilecekmiş gibi hissediyordu. Ryoken yaralıydı, klon değildi ve herhangi bir tuzağı olduğunu da hissetmemişti. Tek güvencesi partneri Ryu'nun elindeki kılıçtı. Ringo karşısında hiç bir hazırlığı yoktu ve ona üstün gelemezdi. Ryoken'i daha fazla zarar görmeden buradan ayıklayacaktı. Fakat bunu yaparsa, seri katil filminden fırlamış Ryu'nun o çocuğu deşme ihtimali vardı. Ancak yardım alacaktı. Gin buradaydı. Net ve kısa bir şekilde yardımını isteyecekti dostunun.
"Gin! Eller!"
Önünde duran Ryoken'e tam güçle Aasusukai uyguladığı esnada klonunun hızlıca köydaşının arkasında konumlanıp elindeki kunainin kabzası ile ense köküne üç kez, ardı ardına sertçe vuracağını tahmin ediyordu. Bu onu bayıltmaya yeterdi. Klon Ringo, Ryoken'in bir teknik denediğini hissederse kunaisini ona fırlatacak ve buna mani olacaktı. Ancak plan değişmeyecek, onu yere serdiği gibi kafasının arkasına yapacağı sert hamlelerle bayılmasını sağlayacaktı. Ryoken'in burada zarar görmesini istemiyordu. Bu hamlesinden sonra ise Ryobe'nin hayatının net bir şekilde tehlikeye gireceğini biliyordu. O nedenle Gin, Ryu'nun elini güzelce uyuşturmalıydı. Kuroshiki sayesinde Ryu'nun hissetme duyusu güç kaybedecekti. Elinde tuttuğu silahı tam anlamıyla kontrol edemeyecekti. Bu ise ona istediği açıklığı verecek, Ryobe'nin hayatta kalma şansını arttıracaktı. Fakat bu riski aldığına pişman olabilirdi, günün sonunda. Eğer Ryobe yeterince uyanık çıkabilirse Ryu'nun yaşayacağı his kaybını değerlendirebilir ve kurtulabilirdi. En kötü senaryoda ise Ryu tereddüt dahi etmeden o çocuğu öldürebilirdi. Bu noktadan sonra ise işler Ringo için değişmeyecekti. Yapması gereken şeyi yapıp, köydaşlarını burada yenecekti. Eğer Ryoken'i saf dışı bırakabilirse, tam güçle ileri atılacak ve Ryu'ya doğru koşmaya başlayacaktı. Klonu ise Ryoken'i bayıltma operasyonunu başarırsa Ringo'nun peşinden koşacaktı. Ringo atıldığı gibi Gyuki no Jutsu için el mühürlerini yapmaya başlayacak ve hava kütlesini Ryu'ya doğru püskürtecekti.
