Page 1 of 7
[2. Gün - Gündüz Safhası | Jin Ryoken - Kotegawa Chisa] Malikane
Posted: October 8th, 2020, 12:17 pm
by GM - Naruto
Sabah saatlerinde yemek yedikten sonra, takımınızın bir diğer üyesi Ryu'yu parşomenin başında bırakarak üsten ayrılıyorsunuz. Elinizden geldiğince hızlı hareket ediyor, Sarı Takım'ın üssüne doğru yer yer açıklıklardan koşturuyor ve imkanınız olduğunda ağaçların üzerinden ilerliyorsunuz. Abeno Ovası'nın yemyeşil düzlükleri yer yer yükseliyor, yer yer alçalıyor. Kaynak alanındaki nispeten büyük ağaçlık dışında birkaç tane daha 10-15 ağaçlık çok minik koruluğa denk geliyorsunuz. Yolculuğunuz uzun sürüyor, mesafe oldukça uzun zira.
Belirli bir süre sonra, güneybatınızda bir tepe çekiyor dikkatinizi. Birkaç kilometre uzakta. Aklınızda 9. Alan'ın temsili haritası canlanıyor ve burasının Sarı Takım'ın üssü olan Malikane'nin kurulmuş olduğu minik tepe olabileceğini düşünüyorsunuz.
Biraz daha yaklaştığınızda, tepenin sizin diğer tarafınızda kalan sırtına yerleştirilmiş olan Malikane'nin çatısının minik bir kısmı çarpıyor gözünüze. Temkinli bir şekilde ilerliyorsunuz, yaklaşık 300-400 metrelik bir mesafe var gördüğünüz yerle aranızda.
Malikane yüksekliği 100 metre kadar olan bir tepenin üzerine kurulmuş. Sırtı 200 küsür metre olan başka bir tepeye bakıyor, önü ise size doğru. Ancak bu kısımdan sadece malikanenin ön kısmının çatısı görünüyor zira tepenin üzerindeki düzlüğün biraz arka tarafına doğru kurulmuş. 300-400 metre sonra bir patika başlıyor tepenin üzerine doğru salınarak ilerleyen. Bu patika epey geniş aslında. Tepenin civarında tek tük kayalar ve ağaçlar var ancak bunlar koruluk olacak kadar sık değil. Oraya yaklaşırken sizi pek gizleyecek gibi durumuyorlar. Onun dışında, tepe çıplak. Bu mesafeden birileri sizi görüyor olsaydı mutlaka siz de onları görüyor olurdunuz, ancak yaklaştıkça bu durumun değişeceğinden eminsiniz, özellikle malikanenin duvarlarını görmeye başladığınızda.
Off Topic
Pasiflik süresi 24 saattir.
Rplerinizde karakterinizin genel düşünce akışı dışında çok ekstra bir tasvir beklentimiz bulunmamakta. Tabii ki istediğiniz stilde yazabilirsiniz ancak olayların nispeten hızlı akışı için böyle bir kolaylık sağlıyoruz.
Re: [2. Gün - Gündüz Safhası | Jin Ryoken - Kotegawa Chisa] Malikane
Posted: October 8th, 2020, 8:42 pm
by Kotegawa Chisa
Sabahın erken saatlerinde güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra Ryoken-san ile birlikte yola çıktık. Gideceğimiz yer ile üssümüz arasında hatrı sayılır bir mesafe olduğundan ötürü yolculuğumuz beklediğimden uzun sürdü ama eğlenceliydi. Ryoken-san, yani ikinci arkadaşım ile birlikteydim. Sadece yanında olmak bile mutlu olmama yetiyor çünkü kendisi hayatım boyunca edindiğim ikinci arkadaşım. Açıkçası mutlu olduğum için biraz kendimi kötü hissediyorum. Dün gece, Ryoken-san ile birlikte üssümüzde eğlenirken Ryu-san'ın çok zor anlar yaşadığını öğrendim. Zamanımız kısıtlı olduğundan henüz kendisiyle adam akıllı bir konuşma yapamadık fakat halinden anladığım kadarıyla zor bir gece geçirmiş. Mor takımın parşömenini ele geçiremedik fakat sanırım bu iyi bir şey. Ryu-san tek başına zar zor dönmeyi başarmışken bir de parşömenle birlikte dönmeye çalıştığını hayal edemiyorum. Büyük ihtimalle üsse dönemeden yakalanırdı.
Yolculuğumuzun sonlarına yaklaştığımızda aradığımız malikanenin bir tepenin üzerine kurulduğunu gördük. Açıkçası bu manzarayı gördüğümde biraz kıskanmadım değil. Sarı takımın üssü sağlam surların arkasına sıkıştırılmış bir kale gibi, oysa bizimki birkaç hanenin yaşadığı ufak bir köye benziyor. Gelenlerin rahatlıkla saklanabileceği sazlıklar ve yüzebilecekleri bir göl var. Oysa burası öyle mi? Kocaman bir malikaneye sahipler ve tek yapmaları gereken biri içeriye sokmamak.
Malikaneyi gördükten sonra suratıma kocaman bir gülümseme takınarak Ryoken-san'a döndüm. "Ryoken-san, etrafta pek saklanılabilecek yer yok gibi gözüküyor. Zaten saklanmamıza da gerek olmadığını düşünüyorum. Bence doğruca malikaneye ilerleyelim." Evet, gerçekten de saklanmamıza gerek yok sonuçta buraya eğlenmeye geldik. Öncelikle biraz sohbet ederiz, ufak bir dövüşten sonra da üssümüze döneriz. Parşömeni alabilirsek de ekstra olur.
Re: [2. Gün - Gündüz Safhası | Jin Ryoken - Kotegawa Chisa] Malikane
Posted: October 8th, 2020, 10:58 pm
by Jin Ryoken
Karnımızı doyurduktan sonra, eğlence amaçlı planladığımız Sarı Takımın üssüne gitme planını uygulamak için adımlamaya başladık sabahın erken saatlerinde. Aslında Chisa ile eğlence anlayışımız oldukça farklı. Burada onun nasıl davranacağını merak ediyorum. Onu gözlemlemek benim için harika bir olay olacak. Neler düşündüğünü, eylemlere nasıl tepki verdiğini birinci gözden görebileceğim. Aynı zamanda, Sarı Takımı da düşünmek gerekiyor. O takımdaki kimseyi tanımıyorum ve bizim eğlencemize karşılık nasıl tepki vereceklerini bilmiyorum. Ama tahminimce, güzel bir dövüş şansımız olabilir. Eğer bulundukları üste bizim yaptığımız gibi parşömeni sadece bir kişi koruyorsa, bu iş ikiye bir olacak şekilde hızlıca bitirilebilir.
Sarı Takımın üssüne yaklaştığımızda, adımlarımızı durdurmaya başladık. Burası tam bir kale gibi duruyordu uzaktan. Biraz gülümseyerek etrafıma bakınmaya başladım. Bu durumda ne yapabileceğimizi düşünmeye çalışıyordum. Malikane 100 metrelik bir tepenin üzerine kurulmuştu. Bu sırada Chisa'nın o sırıtan suratına ve bir anda ağzından çıkan cümlelerine dikkat kesildim. Doğruca malikaneye ilerlemek en mantıklı fikirdi benim için de. Ancak, birisinin saklanıyor olup bizi gözetliyor olma ihtimali aklıma geliyordu. Yine de, böyle bir ihtimal varsa bilme onu tespit etmem oldukça zor olabilirdi, bu yüzden etrafıma bakınmaya çalışıyordum elimden geldiğince. "Mantıklı. İlerleyelim. Parşömen veya düşman bulamazsak, malikaneyi yıkmayı deneyebiliriz. Parşömen sardığım kunai ne kadar işe yarar bilmiyorum ama, denemekten zarar gelmez. En azından, onları malikanede parşömen saklayamamaya zorlayabiliriz. Oraya çıktığımızda, her şeyi detaylıca düşünelim." dedim. Ancak ben şimdiden detaylıca düşünmeye başlayacak, malikaneye doğru ilerlerken etrafıma bakınacaktım.
Re: [2. Gün - Gündüz Safhası | Jin Ryoken - Kotegawa Chisa] Malikane
Posted: October 10th, 2020, 11:46 pm
by GM - Naruto
Kısa bir yürüyüşün ardından tepenin üstüne doğru ilerleyen patikaya varıyorsunuz. Patikayı çıkmaya başlıyorsunuz adım adım. Sağa sola salınsa da aslında nispeten düz, tepeye varmanız pek sürmüyor.
Siz tepeye doğru vardığınızda malikane önünüzde daha da belirginleşmeye başlıyor. Sağ ve sol kanadı olan, sırtını daha büyük bir tepeye vermiş bir malikane. Malikane epey eski ve doğal olarak terk edilmiş. Tek katlı, eski Japon ve modern stilleri beraber bulunduran bir yapı.
Sol kanadı incelediğinizde nispeten ayakta olduğunu görüyorsunuz. Size bakan duvarına bitişik olarak küçük bir ahır inşa edilmiş. Bu ahır da bu kanat gibi nispeten sağlam görünüyor ancak bir penceresi bulunmuyor. Ahşap kapısı ve duvarları çürümüş gibi görünüyor. Kapısı hafif aralık.
Sağ kanadı incelemek için o tarafa doğru baktığınızda küçük ancak sık bir ağaçlık alan görüyorsunuz. Bu alan hemen hemen sağ kanadın yarısını kapatıyor ve onu rahatça görmenizi engelliyor.
Tam karşınızda, malikaneye açılan çift kanatlı büyükçe kapıyı görüyorsunuz. Kapı epey geniş ve uzun. Ancak bu da malikanenin diğer kısımları gibi çürümüş. Herhangi bir kilit veya benzeri bir şey göremiyorsunuz. Kapı hafif aralık.
Fakat tüm bunlardan ziyade dikkatinizi en çok çeken şey kapının hemen bir kaç metre önünde, büyükçe bir tahta kutunun üstünde oturan bir kız oluyor. Sunagakure alınbandı taşıyan bu kız, elindeki çok eski bir kitaba sıkılmış gözlerle bakıyor. Okuyor mu okumuyor mu ondan da pek emin değilsiniz. Bir eliyle kitabı tutuyor, diğer elini de yumruk yapıp çenesine koymuş durumda. Kutunun üzerinde bağdaş kurmuş bir şekilde duruyor. Sizi fark edince, kitabı yan tarafa doğru rastgele bir yere fırlatıyor ve
"Koshiro-chaaaan!! Misafir vaaaar!" diye sesleniyor, ardından bağdaşını bozuyor ancak kutunun üzerinden inmiyor.
Siz tepeye yeni tırmanmış durumdasınız. Kız ile aranızda 15-20 metre civarı var. Kız harekete hazır görünüyor ancak saldırgan değil.
Kızın birebir görünümü:
Re: [2. Gün - Gündüz Safhası | Jin Ryoken - Kotegawa Chisa] Malikane
Posted: October 11th, 2020, 8:32 pm
by Kotegawa Chisa
Hayatımda edindiğim ikinci arkadaşım olan Ryoken-san nedense biraz agresif düşünüyor. Eğlenmek istediğimi açıkça belirtmiş olmama rağmen malikaneyi yakıp yıkmaktan bahsediyor... Eh~~ Eğlenceli olmadığını reddedemeyeceğim. Her ne kadar vahşice bir hareket olsa dahi eski bir malikaneyi yakmak kesinlikle eğlenceli olacaktır. Tabii kimsenin zarar görmediğinden emin olduğumuz sürece.
Malikanenin sol kısmında gördüğümüz ahır parşömen saklamak için mükemmel bir yer gibi gözüküyor. Kolaylıkla fark edilebilecek bir yer olmasına rağmen pek fazla kişinin aklına geleceğini düşünmüyorum. Sonuçta koskoca malikane varken neden malikanenin dışarısında bulunan ahıra saklayasın ki?
Malikaneyi incelemeye devam ettim fakat diğer bölümleri hakkında pekte bilgi elde edinemedim. Sağ tarafını tam olarak göremiyor oluşumuz bunun en büyük nedeni oldu.
Tepeden aşağıya inmeye başlamadan hemen önce malikanenin kapısının hemen önünde birisinin oturduğunu fark ettik. Elinde toz tutmuş bir kitabı tutuyordu fakat pekte okuyor gibi gözükmüyordu. Bizim geldiğimizi fark edince de elindeki kitabı kenara fırlattı ve arkadaşına seslendi.
Kızın misafir sözcüklerini duyduğumda yüzüme gülücükler kondu. Elimi havaya kaldırdıktan sonra birkaç kez sağa-sola salladım. "Merhaba! Ben Kotegawa Chisa..." Elimi indirdikten sonra baş parmağımla omzumda bağlanmış olan Ishigakure alınbandını işaret ettim. "...Ishigakure shinobisiyim. Eğlenmek istediğimiz için yanımdaki arkadaşımla birlikte buraya geldik." Açıkçası saldırma gibi bir niyetim yok, mümkünse karşımdaki insanla biraz muhabbet etmek istiyorum. Kim bilir belki kendime yeni bir arkadaş daha edinirim.
Re: [2. Gün - Gündüz Safhası | Jin Ryoken - Kotegawa Chisa] Malikane
Posted: October 12th, 2020, 12:02 am
by GM - Naruto
! |
Message from: GM - Naruto |
Jin Ryoken, ilk pasiflik uyarısını almıştır. Hiç bir şey yapmadan yerinde durduğu farzedilmektedir. |
Kız, Chisa'nın söylediği cümleleri dinlerken kollarını göğsünün üzerinde birleştirip bağlıyor ve çenesini hafifçe yukarı kaldırıyor size üstten bakarmış gibi. Ardından yüzüne kocaman bir gülümseme konduruyor. Bir noktaya kadar tatlı, ancak bir noktadan sonra korkunç. Bu kez kendi giriyor söze:
"Hoooi Chisssa-chaaaan." Aşırı tatlı bir şekilde söylüyor bunu. Ardından suratına memnuniyetsiz ve soğuk bir ifade takınıyor aniden. Öyle ki, yüzünün bu kadar sürede nasıl bu kadar değişebildiğini tam manasıyla farkedemiyorsunuz:
"Ve adını söylemeye tenezzül etmeyen sevimsiz." Öyle bir ses tonuyla söylüyor ki bunu, Ryoken kendini adeta bir böcek gibi hissetmekten geri duramıyor. Yüzünü tamamen Chisa'ya çevirip ona odaklanıyor ve Ryoken'e hiç bakmadan konuşuyor:
"Memnun oldum tanıştığıma! Pembe saçından tanıdım aslında seni! Koshiro-chan bahsetmişti. Rena ben! Saçların çok güzel bu arada!" Sesindeki canlılık, yorulabileceğiniz kadar yoğun bir enerji içeriyor.
Bir an sonra, yüzü yeniden dinginleşiyor ve sakin bir ifadeye bürünüyor. Ruh hali çok hızlı değişiyormuş gibi hissediyorsunuz ister istemez:
"Nasıl bir eğlenceden bahsediyoruz Chisa-chan?" sesinde hafif bir merak havası var, ancak hin bir soğukluk da sezebiliyorsunuz.
"Burayı da ateşe mi vereceksin?" diyor mırıldanarak. Yüzünde pis bir sırıtış beliriyor cümlesini kurarken. Ardından sesini yükseltiyor gözlerini büyük büyük açarak:
"Eğlenmek en sevdiğim şeydir Chisa-chan!"
Derin bir nefes alıyor, ve ilk gördüğünüz andaki gibi büyük bir gülümseme kaplıyor suratını:
"Nasıl eğlenmek istersiniz?"
Re: [2. Gün - Gündüz Safhası | Jin Ryoken - Kotegawa Chisa] Malikane
Posted: October 12th, 2020, 1:47 pm
by Jin Ryoken
Hiçbir şey yapmadan, öylesine durup beklemem benim için oldukça kötü oldu aslında. Bu malikaneye geldiğimizde bizi karşılayan sarışın kız, bana öyle bir ses tonuyla konuştu ki, kendimi bir böcek gibi hissettim. Hiçbir farklılık olmadan, tam bir böcek gibi. Aslında kendimi oldukça küçük düşürülmüş hissettim, şuanda yanımda Chisa'nın olmamasını isterdim. O olmasaydı ne yapardım çok iyi biliyorum. Sana saldırırdım. Evet, aynı bu şekilde. Kadın veya erkek fark etmez, bana kendimi bu şekilde hissettiren birisine karşı şimdiye bir savaş başlatmıştım. Ancak Chisa yanımda, bu yüzden bu ihtimali kafamdan silmek zorundayım. Henüz onu yanıma yeni çekebilmişken, kendimi çok daha farklı biri gibi göstermeliyim. Bu sarışın kıza dahi öyle.
Ara ara değişen duyguları, karşımdaki kişinin pek tekin olmadığını gösteriyordu bana. Farklı bir olayı olmalıydı. Bana hiç bakmadan devam eden konuşmasında, Koshiro-chan adlı birisi geçmişti. Kimdi bu Koshiro? Ruh hali değişir gibi duran bu kız, burayı da mı ateşe vereceksin sorusuyla, Koshiro'nun o sarışın çocuk olabilme ihtimalini arttırdı. Eğlenmenin en sevdiği şey olduğunu söyledikten sonra, nasıl eğlenmek istediğimizi soruyordu. Bu noktada, öncelikle kendimi tanıtma aşamasına girmem gerekiyordu. Chisa'nın yanında olduğum için, hareketsiz kaldığım durumu biraz lehime çevirmek zorundaydım. Hatta, hissettiğim duyguyu bile açıkça söyleyeceğim ki, bu durum sadece karşı tarafı değil Chisa'yı da etkileyebilecektir. Etkileyemezse bile problem olacağını zaten sanmıyorum. Yüzüme normal bir gülümseme oturttum.
"Kusura bakmayın, sarışın bir kadın görünce bir anda donakalıyorum. Adım Jin Ryoken, üstelik ses tonuyla bana kendimi böcek gibi hissettiren sarışın kadınlar karşısında daha çok donup kalıyorum."
Dedim. Sesimde herhangi bir iğneleme yoktu, sadece kendimi bu şekilde hissetmek hoşuma gitmiyordu. Hoşuma gitmeyen bu durum karşısında dövüşemiyorsam, biraz daha farklı bir biçime sokmayı deneyebilirdim. Nasıl eğlenmek istememizi sormasının ardından önce Chisa'ya baktım, sonrasında sarışın kıza geri döndüm. Sonrasında ileriye doğru bir adım daha attım, belki onun bana saldırmasını sağlayabilirsem, hissettiğim bu durum karşısında dövüşmek zorunda kalabilir ve Chisa'ya kötü görünmeden bu kıza saldırabilirdim. Yüzüm daha donuk, bakışlarım daha keskindi kıza bakarken. Yarım ağızla gülümserken, normal bir şekilde konuşmaya başladım.
"Eğlenmenin en sevdiğin şey olduğunu söylemiştin. En çok neyden zevk alırsın?"
Diye bir soru yönelttim. Umarım dövüşmeyi seviyorsundur, çünkü ben senden daha çok seviyorum.
Re: [2. Gün - Gündüz Safhası | Jin Ryoken - Kotegawa Chisa] Malikane
Posted: October 12th, 2020, 7:45 pm
by Kotegawa Chisa
Yoksa... Yoksa bu bir aşk itirafı mıydı?! Ayy~~ Hayatımda ilk defa romantik bir şeylere bu kadar yakından tanık oluyorum. İlk görüşte aşkın gerçek olmadığını sanıyordum fakat yanılmışım. Ryoken-san, Rena-san'a abayı yakmış meğersem... Ayy~~ Çok utandım. Ne yapmam gerek acaba? İkisini yalnız mı bıraksam? Ama olmaz ki öyle şey, daha Rena-san ile doğru düzgün tanışmadık bile. Hem gitsem nereye gideceğim ki? Ayy~~ Ne yapsam acaba. Hehehehe~~
Sınavın ortasında bir aşk hikayesinin başlayacağı kimin aklına gelirdi ki? Hem de iki düşman arasında! Hehehehe~~ Ne kadar da romantik! Aşk meşk işlerinden pek anlamasam da bende her genç kız gibi kalbimin küt küt çarptırılmasını arzuluyorum. Tabii bu benim ilk önceliğim değil fakat olsa da pek kötü olmaz yani...
Rena-san'ın sorularına yanıt vermeli miyim gerçekten? Ama yanıt verirsem Ryoken-san'a engel olabilirim. Ya Rena-san, az önce yaptığı gibi Ryoken-san'ı görmezden gelir ve benimle konuşmaya devam ederse? Hayır, hayır bunun olmasına izin veremem. Bir arkadaş olarak görevim, arkadaşımın aşk hayatına yardımcı olmaktır!
Pembeleşmiş yanaklarımla birlikte bakışlarımı Ryoken-san ve Rena-san arasında hızlıca gezdirmeye başladım. Muzip bir gülümsemeyle birlikte ikiliye bakarken robotik bir ses tonuyla "B-b-b-b-ben isters-s-seniz sizi yalnız bı-bı-bırakayım." diyebildim.
Arkamı dönerek robotik adımlarla onlardan uzaklaşırken çok önemli bir şeyi cevaplamam gerektiğinin farkına vardım ve arkama döndüm. Utancımdan ötürü nereye bakacağını bilemez bir haldeyken başımı elimi arkasına götürerek konuşmaya başladım. "Rena-san! Dünki yakma olayı... Şey biraz garip bir olay o ama burayı yakmayı planlamıyorum." Sözcüklerimi bitirdikten sonra tekrardan arkama dönerek yürümeye devam ettim. İkiliyi görebileceğim fakat konuşmalarını duyamayacağım bir noktaya kadar gittikten sonra pembe yanaklarla onları izlemeye başladım. Tabii aslında amacım onları gözetlemek değildi fakat kendime engel olamadım. İlk başta onlara arkamı dönmüş olmama rağmen merağıma yenik düşerek onları izlemeye başladım.
Re: [2. Gün - Gündüz Safhası | Jin Ryoken - Kotegawa Chisa] Malikane
Posted: October 12th, 2020, 10:39 pm
by GM - Naruto
Adının Rena olduğunu öğrendiğiniz sarı saçlı kız, Ryoken'in cümlelerini duyduktan sonra göz ucuyla ona doğru dönüyor. Yüzündeki gülümseme ortadan kalkıyor ve birden ciddileşiyor kız. Soğuk ve aşağılayıcı bakışlarını hissedebiliyor kızın Ryoken. Hemen ardından, kıza en çok neyden zevk aldığını sorduğunda hafif bir gülümseme beliriyor kızın suratında. Ancak öncekilerden çok farklı, gerçek gibi görünen bir gülümseme. Bunu gördüğünüz anda, konuşmanın başından itibaren şahit olduklarınızın tamamen sahte olduğunu farkediyor Ryoken. Basit, ancak şeytani bir gülümseme.
Chisa, ortamdan uzaklaşmak için arkasını dönüyor ve Rena'ya sesleniyor. Gelgelelim kızın tüm odağı artık Ryoken'de. Chisa'nın dediği şeyler umrunda bile değil gibi görünüyor. Chisa da yanıt alamayacağını anlayınca sesleri duyamayacağı bir yer arıyor gözleriyle. Ancak hem ikiliyi gözleyebileceği hem de sesleri duymayacağı bir yer bulamıyor bu ufak alanda. Tek gidebileceği yer buraya çıktıkları patika ve oradan aşağı inerse de ikiliyi gözleyemeyecek. Bu yüzden olduğu yerde duruyor suratındaki ifade ile.
"İlginç." diyor kız kaşlarını hafifçe kaldırarak. Gülümsemesi aynı şekilde duruyor suratında. "Köpeklerin insanlara sadakat duyması için kısa süre geçmesi gerektiğini biliyordum. Ancak bu kadar çabuğuna hiç şahit olmamıştım." Gülümsemesi bir sırıtışa dönüşüyor kalkık kaşları eski yerlerine dönerken. "Yoksa sen-" diyor ve sağ elinin serçe parmağını dudaklarına götürüp hafifçe üzerlerinde gezdiriyor: "Uslu bir köpek misin?" Kurduğu cümleler oldukça sakin bir ses tonunda çıkmakta. Canlılığa dair hiç bir şey kalmamış gibi cümlelerinde. Tam aksine, buz gibi rüzgarlar esiyor adeta.
"İtaat etmek için kendisinden üstün birini arayan, tüm hayat amacı itaat etmek olan biri mi. Ryoken-kun?" Sırıtışı iyice büyüyor, gözlerinin de hafifçe büyümesiyle rahatsız hissetmeye başlıyorsunuz. "Önümde eğilip birkaç kez havlarsan sana nasıl eğlendiğimi gösteririm, köpek-kun."
Re: [2. Gün - Gündüz Safhası | Jin Ryoken - Kotegawa Chisa] Malikane
Posted: October 12th, 2020, 11:22 pm
by Jin Ryoken
Rena, bu kız benim sinirlerimi zıplatıyor. Şuanda onun boğazına yumruk atıp nefes alamamasını izlemek için öyle zor duruyorum ki. Buna engel olan tek şey Chisa. Eminim burada olmasaydı şuanda bu kızı öldürmüştüm. Belki, Chisa yanımda olsa bile öldürebilirim. Sonuçta burası bir sınav değil mi? Gücünün ne olduğunu bilmiyorum, ne denli güçlü bilmiyorum. Bu sayede, bilmediğim birine karşı temkinli dövüşemeyeceğimi savunabilirim. İşte, onu öldürmek için bahanemi buldum. Beni öldürebileceğini düşündüğümden, onu ben öldürdüm. Yani yılanın kafasını küçükken eziyorum.
Konuşmanın başından itibaren her şeyin sahte olduğunu anladım o gülüşünde. Bu kızda başka bir iş var ve burada onunla dövüşmekten çekinmeyeceğim. Yanında kim olduğu fark etmez. Chisa'nın dediklerini hiç umursamadan göz kontağımı kesmeden Rena'yı dinlemeye başladım. Her bir kelimesinde, gülümsemem daha fazla artıyordu. Bir köpek mi? Bu hakareti duymak için bunları söylememiştim açıkçası, ancak bu lafı ona yedirmek için bekliyorum. Biraz daha beklemeliyim, ortamı kızıştırmak ve dövüşmek için sakin adımlar atmalıyım. Bu kızı öldürmek için, örümcek ağını kurmalı ve onu ağıma çekmeliyim.
Sırıtışı büyüdükçe kendimi rahatsız hissettim, ancak samimi bir şekilde gülümsemeye devam ettim. Cümleleri bittiğinde oldukça sesli bir şekilde alkışlamaya başladım gülerek. Şimdilik, yapmam gereken bu olmalı. Onun yaptığı gibi, bende onun sinirlerini harekete geçirmeliyim. Böylelikle neler yaşanabileceğini tahmin etmeye çalışıyorum. Güzel bir dövüş, ölü bir sarışın. Mükemmel bir plan! "Çok güzel bir tiyatro Rena-chan! Süper!" diye bağırdım gülmemin arasına ekleyerek. Alkışlarımı yavaşça ritmik şekilde bitirdikten sonra, derin bir nefes alıp verdim. Sol elimin baş parmağıyla Chisa'yı gösterdim.
"Arkadaşım fazla iyimser düşünüyor. Bu yüzden konuştuklarımızın baştan beri sahte olduğunu anlamamış olabilir. Basit duran gülümsemenin ardında şeytani bir gülümsemenin yattığını da. Bilemiyorum, fazla güçlü bir kız gibi duruyorsun, lafların dahi öyle ancak karşımda mızmızlanan küçük bir velet görüyorum sadece." dedim samimice gülümserken. Sağ elimle ölü kolumun başlangıcını hafif hafif sıvazlarken, "Sözlerinin çok sıkıcı olduğunu söyleyen birisi oldu mu hiç? İtaat etmek, köpeklik falan. Mesela, ben itaat edecek birini zaten bulmuştum yıllar öncesinde. Kendime itaat ediyorum, benden üstün olabilecek tek kişi benim. Ancak, senin gibi kendisine itaatkar köpekler arayan birisinin, sadece egosunu tatmin edebileceğini bilmek çok sıkıcı. Eğlenceli bir kız olursun sanmıştım, ama çok baydın." diyerek sonlandırdım cümlelerimi. Son cümlelerimde, sesimdeki iğneleyiciliği sonuna kadar korurken, samimi gülümsememi yüzümde tutmaya devam ettim. Bu cümlelerimin nokta atışı olduğunu biliyorum, umarım işe yarayacaktır. Yaramaz ve bana karşı sinir bozucu cümleleri devam ederse, işte o zaman ona dövüş teklif etme zamanı gelecek. Belki de teklif etmeden, anında dövüşmeliyim...