[5. Gün - Gündüz Safhası] Malikane
- Sekino Teijo
- Posts: 150
- Joined: November 7th, 2019, 8:18 pm
Re: [5. Gün - Gündüz Safhası] Malikane
İstediğim gibi hiçbir sorun yaşamadan jutsumu kendi üzerimde kullanabildim. Bu hamlem sonrasında elektrik şoku yüzünden biraz acı hissetsem de bunu ödemem gereken bir bedel olarak düşündüğüm için çok fazla önemsemedim. İleride olabilecek bir sorunu şimdiden ortadan kaldırabileceksem birazcık elektrik yemekte hiçbir sakınca görmüyorum. Ancak ne kadar gözümü karartıp kendi canımı yakmak pahasına jutsumu kullansam da planımı uyguladıktan sonra canım yanmasına rağmen başka hiçbir değişiklik hissetmedim. Bu da demektir ki ya daha üzerimde genjutsu kullanmadılar ya da üzerimdeki kullandıkları genjutsu elektrik şoku ile üstesinden gelemeyeceğim bir seviyede. Eğer ilk seçenek doğruysa özür dileyerek işin içinden sıyrılabilirim ama ikinci seçenek doğruysa Genjutsu dan kurtulmak için başka yöntemler bulmam gerekiyor.
Hala daha genjutsu konusunda emin olmadığım için biraz tedirginim. Yine de bu tedirginliğim yüzünden kendi köydaşlarımla aramın bozulmasını istemiyorum. Gerçi bu konuda biraz geç kalmış olabilirim. Kendime elektrik verdiğim için onlara güvenmediğimi düşünüyor olabilirler. Aslında bu konuda biraz haklılar ama onlara yaptığım açıklamada dediğim gibi sadece emin olmam istiyorum. Yine de yaptığım hareketin birazcık kaba olduğunu kabul ediyorum. Bu davranışımı telafi etmem gerekiyor bunun için de bana sordukları sorulara cevap verebilirim. Hem kim bilir belki konuşursak biraz daha rahatlayabilirim. Ayrıca belki Genjutsu hakkında işime yarayacak bilgiler elde edebilirim. Yani bir taşla iki kuş vurabilirim. Bu yüzden ilk önce Ryoken’in sorusunu cevaplamak için ona dönerek “Bence biraz hızlı ilerliyoruz. Daha az önce tanıştık sayılır. Böyle sorular sormak için bence en azından birazcık birbirimizi tanımamız gerekiyor.” Diyeceğim ardından Chisa’ya dönerek ciddi bir şekilde “Üzgünüm yanıldın…” deyip biraz durakladıktan sonra gülümseyerek tekrar konuşmaya başlayıp “Ama merak etme çok yaklaşmıştın. Buraya üç kişi geldik. Teki, ben ve maymun dostumuz Hiyaki. Buraya ilk kez geldiğimiz için alanı daha kısa sürede aramak için birbirimizden ayrıldık. Bu arada Hiyaki’yi görünce sakın maymun demeyin kendisi bu konuda biraz hassas.” Diyeceğim. Konuşmamı bitirdikten sonra gayet sıradan bir şekilde göze batmamaya özen göstererek "Bu arada Ryoken-san Genjutsu için çok fazla Chakra harcıyor diyorlar doğru mu?" diye soracağım. Soru faslını bitirdikten sonra onların neler diyeceğini dinlemek için bekleyeceğim. Burayı benden daha iyi bildikleri için sunalıların nerede olduklarını az çok tahmin ettiklerini düşünüyorum.
Hala daha genjutsu konusunda emin olmadığım için biraz tedirginim. Yine de bu tedirginliğim yüzünden kendi köydaşlarımla aramın bozulmasını istemiyorum. Gerçi bu konuda biraz geç kalmış olabilirim. Kendime elektrik verdiğim için onlara güvenmediğimi düşünüyor olabilirler. Aslında bu konuda biraz haklılar ama onlara yaptığım açıklamada dediğim gibi sadece emin olmam istiyorum. Yine de yaptığım hareketin birazcık kaba olduğunu kabul ediyorum. Bu davranışımı telafi etmem gerekiyor bunun için de bana sordukları sorulara cevap verebilirim. Hem kim bilir belki konuşursak biraz daha rahatlayabilirim. Ayrıca belki Genjutsu hakkında işime yarayacak bilgiler elde edebilirim. Yani bir taşla iki kuş vurabilirim. Bu yüzden ilk önce Ryoken’in sorusunu cevaplamak için ona dönerek “Bence biraz hızlı ilerliyoruz. Daha az önce tanıştık sayılır. Böyle sorular sormak için bence en azından birazcık birbirimizi tanımamız gerekiyor.” Diyeceğim ardından Chisa’ya dönerek ciddi bir şekilde “Üzgünüm yanıldın…” deyip biraz durakladıktan sonra gülümseyerek tekrar konuşmaya başlayıp “Ama merak etme çok yaklaşmıştın. Buraya üç kişi geldik. Teki, ben ve maymun dostumuz Hiyaki. Buraya ilk kez geldiğimiz için alanı daha kısa sürede aramak için birbirimizden ayrıldık. Bu arada Hiyaki’yi görünce sakın maymun demeyin kendisi bu konuda biraz hassas.” Diyeceğim. Konuşmamı bitirdikten sonra gayet sıradan bir şekilde göze batmamaya özen göstererek "Bu arada Ryoken-san Genjutsu için çok fazla Chakra harcıyor diyorlar doğru mu?" diye soracağım. Soru faslını bitirdikten sonra onların neler diyeceğini dinlemek için bekleyeceğim. Burayı benden daha iyi bildikleri için sunalıların nerede olduklarını az çok tahmin ettiklerini düşünüyorum.

- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts: 421
- Joined: August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [5. Gün - Gündüz Safhası] Malikane
Teijo'yu bekledikten sonra, sorumu sormuş ve basit bir cevap almayı dilemiştim. En azından, bana vermiş olduğu cevabı duymayı beklemiyordum. Biraz hızlı ilerlediğimizi söylediğinde sorumu tekrardan sorgulamama sebep olmuştu. Ona tek misin derken, burada tek olup olmadığını sormuştum, sevgili olmak istediğimi değil. Henüz bir erkek arkadaş aramıyorum sonuçta. Chisa'ya dönüp konuştuktan sonra kafamı salladım hafifçe düşüncelerimi toparlamak için. Teki ve Maymun dostu ile birlikte geldiklerini öğrenince Teijo'yu yarıda bırakma planımın askıda kalacağını anladım. Chisa onları sırtından vurmak istemeyecektir, bu yüzden iki parşömenden birisini vermek zorunda kalabiliriz. Neyse ki bu aşırı önemli bir durum değil, iki parşömenden sadece benim olanı almak bana yetebilir. Sonuçta Rena-chan gibi birisinin benim olanı almasına izin vermeyeceğim, bu hiçbir şekilde gerçekleşmeyecek.
Teijo'nun sorusunu duyduktan sonra sakin bir şekilde "Kullandığın tekniğe göre cevabının değişebileceği bir soru bu. Genel olarak, ortalama olarak adlandırabiliriz diye düşünüyorum. Ne yüksek, ne düşük." diyerek sonlandırdım cümlelerimi. Bir anda neden böyle bir soru sorduğunu çok fazla sorgulamak istemedim o an içerisinde. Ancak buraya ilk kez geldiklerini söylediği aklıma geldiğinde, "İçerideki iki oda boş. Tek girmediğimiz buradan çıkınca ortada kalan oda. Daha önce biz bir kez daha buraya geldik, içeri girme fırsatını da bulduk. Ancak bu odaya ve oraya ilk kez gireceğiz. Eğer Teki ile iletişime geçemeyeceksen, bir plan yaparak ortadaki odaya girelim derim. Senin yeteneklerini bilmiyorum ancak Chisa oldukça güçlü bir Katana kullanıcısı, bende Genjutsu konusunda iyiyim. Yani, siz önden giderseniz ben arkadan Genjutsu ile rakiplerimizi saf dışı bırakmaya çalışabilirim. Ne dersiniz?" diyerek sorumu yönelttim.
Teijo'nun sorusunu duyduktan sonra sakin bir şekilde "Kullandığın tekniğe göre cevabının değişebileceği bir soru bu. Genel olarak, ortalama olarak adlandırabiliriz diye düşünüyorum. Ne yüksek, ne düşük." diyerek sonlandırdım cümlelerimi. Bir anda neden böyle bir soru sorduğunu çok fazla sorgulamak istemedim o an içerisinde. Ancak buraya ilk kez geldiklerini söylediği aklıma geldiğinde, "İçerideki iki oda boş. Tek girmediğimiz buradan çıkınca ortada kalan oda. Daha önce biz bir kez daha buraya geldik, içeri girme fırsatını da bulduk. Ancak bu odaya ve oraya ilk kez gireceğiz. Eğer Teki ile iletişime geçemeyeceksen, bir plan yaparak ortadaki odaya girelim derim. Senin yeteneklerini bilmiyorum ancak Chisa oldukça güçlü bir Katana kullanıcısı, bende Genjutsu konusunda iyiyim. Yani, siz önden giderseniz ben arkadan Genjutsu ile rakiplerimizi saf dışı bırakmaya çalışabilirim. Ne dersiniz?" diyerek sorumu yönelttim.

► Show Spoiler
- Kotegawa Chisa
- Ishigakure
- Posts: 435
- Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Re: [5. Gün - Gündüz Safhası] Malikane
Kasumikage-san'ın da burada olduğunu öğrendiğimde suratımdaki ciddi ifade bir anda ortadan kayboldu. Her şeyin tahminlerimiz doğrultusunda ilerliyor oluşu kendimi bir dahi gibi hissetmeme neden oluyor. Elbette tam olarak 'Her şey' tahminlerimiz gibi gitmiyor olabilir. Hiç ummadığımız bir anda mor takımla veya yeşil takımla karşılaşabiliriz. Her ne kadar ikisiyle karşılaşacağımızı düşünmesem de tetikte olmakta fayda var.
Kocaman bir gülümsemeyle ikiliyi dinledikten sonra hafif bir kahkaha attım. Mavi takımla yapacağımız kısa ittifak kesinleştiğine göre artık gizlice hareket etmemize lüzum yok. Kasumikage-san'ın dün neler yapabildiğini az buz gördüm, Teijo-san hakkında da bir çok dedikodu duydum. Sayı üstünlüğüne de sahibiz, yani neden saklanalım ki?
"O zaman gidelim mi?" dedim neşeli bir tavırla. İleriye doğru bir adım attıktan sonra ani bir şekilde duraklayarak Teijo-san'a döndüm. "Sarı takım hakkında bildiğimiz her şeyi anlatmamız iki takımın da işine gelecektir." Kısa bir duraklamanın ardından konuşmama devam ettim. "Aralarındaki en tehlikeli kişi Koshiro-san, sarı saçlarını gördüğünde onu kolaylıkla tanırsın. Doton ve Fuuton kullanabiliyor, başka hangi elementleri kullanabildiğini bilmiyorum. Harika bir Ninjutsu kullanıcısı olmasına rağmen onu tehlikeli yapan şey durumu iyi okuyabiliyor oluşu. Diğer ikisinin tehlike düzeyi bana göre aynı fakat malikanede savaşacağımız için Rena-chan çok tehlikeli olacaktır. Dövüşürken sadece kuklalarını kullanıyor, o yüzden hakkında fazla bilgim yok. Toshiyuki-san garip dişleri olan, Ninjutsu ve Taijutsu kullanan birisi. Çok kibar bir beyefendi olmasının yanı sıra oldukça güçlü de. Kusarigama kullanıyor..." Elimle kıyafetimin bacak kısmındaki deliği gösterdikten sonra devam ettim. "... zincire dikkat et, kurtulması bayağı zor."
Bilgilerimi Teijo-san'a aktardıktan sonra beklemeye koyuldum. Belki soracak bir şeyi, belki de paylaştığım bilgiye ekleyecek bir şeyleri vardır. O yüzden beklemek en iyisi, ne de olsa önümüzde koca bir gün var.
Kocaman bir gülümsemeyle ikiliyi dinledikten sonra hafif bir kahkaha attım. Mavi takımla yapacağımız kısa ittifak kesinleştiğine göre artık gizlice hareket etmemize lüzum yok. Kasumikage-san'ın dün neler yapabildiğini az buz gördüm, Teijo-san hakkında da bir çok dedikodu duydum. Sayı üstünlüğüne de sahibiz, yani neden saklanalım ki?
"O zaman gidelim mi?" dedim neşeli bir tavırla. İleriye doğru bir adım attıktan sonra ani bir şekilde duraklayarak Teijo-san'a döndüm. "Sarı takım hakkında bildiğimiz her şeyi anlatmamız iki takımın da işine gelecektir." Kısa bir duraklamanın ardından konuşmama devam ettim. "Aralarındaki en tehlikeli kişi Koshiro-san, sarı saçlarını gördüğünde onu kolaylıkla tanırsın. Doton ve Fuuton kullanabiliyor, başka hangi elementleri kullanabildiğini bilmiyorum. Harika bir Ninjutsu kullanıcısı olmasına rağmen onu tehlikeli yapan şey durumu iyi okuyabiliyor oluşu. Diğer ikisinin tehlike düzeyi bana göre aynı fakat malikanede savaşacağımız için Rena-chan çok tehlikeli olacaktır. Dövüşürken sadece kuklalarını kullanıyor, o yüzden hakkında fazla bilgim yok. Toshiyuki-san garip dişleri olan, Ninjutsu ve Taijutsu kullanan birisi. Çok kibar bir beyefendi olmasının yanı sıra oldukça güçlü de. Kusarigama kullanıyor..." Elimle kıyafetimin bacak kısmındaki deliği gösterdikten sonra devam ettim. "... zincire dikkat et, kurtulması bayağı zor."
Bilgilerimi Teijo-san'a aktardıktan sonra beklemeye koyuldum. Belki soracak bir şeyi, belki de paylaştığım bilgiye ekleyecek bir şeyleri vardır. O yüzden beklemek en iyisi, ne de olsa önümüzde koca bir gün var.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [5. Gün - Gündüz Safhası] Malikane
Aranızda konuşmayı sürdürüyorsunuz, herhangi yeni bir şey olmuyor dikkatinizi çeken.
Off Topic
Sanıyoruz ki bir süre daha aranızdaki sohbeti sürdüreceksiniz, GM turu beklemek yerine aranızdaki konuşmayı tamamen halledene kadar istediğiniz sayıda tur yazabilirsiniz. Sadece GM müdahalesi gerektiğini düşündüğünüz yerde aranızdan birinin out geçmesi ve talepte bulunması yeterli.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Sekino Teijo
- Posts: 150
- Joined: November 7th, 2019, 8:18 pm
Re: [5. Gün - Gündüz Safhası] Malikane
Genjutsu hakkında bilgi almak için sorduğum sorudan ne yazık ki istediğim kadar verim alamadım. Bunun sebebi Ryoken’in sorduğum soruya çok üstün körü bir cevap verip sohbeti devam ettirmek için hiçbir çaba göstermemesiydi. Açıkçası işlerin böyle gideceğini düşünmemiştim. Genjutsu hakkında bir sohbet başlattıktan sonra Ryoken’in çok daha konuşkan olup bana kullandığı teknikler hakkında bilgi vermesini umuyordum. Hatta bunlardan nasıl kurtulabileceğim hakkında bir kaç tüyo da verebilirdi. Ancak şu anki durumumuzda bu amacımı gerçekleştirmem çok mümkün görünmüyor. Köydaşım bu konu hakkında konuşmak istemediğini açıkça belli ettiği için sohbeti tek taraflı olarak uzatıp onu sıkmak istemiyorum. Bu yüzden şimdilik merak ettiğim konular hakkında bilgi almak için doğru anın gelmesini bekleyeceğim.
Genjutsu hakkında minik sohbetimizden sonra Ryoken, bana çeşitli bilgiler verdikten sonra Teki ile iletişime geçmeyeceksem bir plan yaptıktan sonra ortadaki odaya girmemizi teklif etti. Burayı benden çok daha iyi bildikleri için nereye gideceğimiz konusunda kararı onları bırakmanın daha iyi olacağını düşünüyorum. Böylece hızlı bir şekilde etrafı araştırıp düşman topraklarından kısa sürede uzaklaşabilirim. Onların aksine buraya ilk kez geldiğim için artık her zaman tetikte olmaktan yorulmaya başladım. Ayrıca şimdiye kadar bana herhangi bir düşmanlık göstermemelerine rağmen Genjutsu hakkında hala kafamı kurcalayan sorular var. Bu işi ne kadar kısa sürede bitirsek kendimi o kadar rahat hissedeceğim. Ryoken'in ayaküstü yaptığı savaş planı hakkında da bir itirazım yok. Eğer dediği gibi Genjutsu ile rakiplerini saf dışı bırakabilecekse Chisa ile birlikte ön cephede zaman kazanmak için uğraşabilirim.
Ryoken’den sonra Chisa söze girerek Sarı Takım hakkında bazı bilgileri benimle paylaştı. Zaten Sarı Takım ile daha önceden karşılaştığım için onlar hakkında birkaç şey biliyordum. Şimdi Chisa sayesinde işime yarayacak daha çok şey öğrenmiş oldum. Bu yüzden şimdi benim de onlara aynı şekilde bildiklerimi anlatmam gerekiyor. Öncelikle Teki konusunu netleştirmek istediğim için işe ondan başlayarak “Teki ile bir şifre belirlememize rağmen onunla iletişime geçmek çok kolay olmayacak. Malikanenin ne kadar büyük olduğunu bilmediğimiz için en kötü durumda patlayıcı parşömen kullanarak birbirimiz uyarmaya karar verdik. Eğer Sunalılar ile çatışmaya girersek bir yerleri patlatmamız yeterli olur. Bir terslik olduğunu anlayıp Teki ve Hiyaki kısa süre sonra yanımıza gelirler.” Dedikten sonra köydaşlarıma belindeki katanalarımı gösterip “Bu arada bende katana kullanıyorum. Hatta kendimi zorlarsam aynı anda iki tane bile kullanabilirim. Onun dışında burayı çok fazla bilmediğim için planı size bırakmak istiyorum.” Diyeceğim ardından da Chisa’ya dönerek “Son olarak bilmeniz gereken bir şey var ilk gün Sarı Takım ile küçük bir anlaşmazlık yaşadım. Az önce bahsettiğin beyefendin boğazına kazayla küçük bir kesik attım. Bu yüzden Rena ve Toshiyuki beni gördükten sonra pek fazla sevinmeyebilirler.” Diyeceğim.
Genjutsu hakkında minik sohbetimizden sonra Ryoken, bana çeşitli bilgiler verdikten sonra Teki ile iletişime geçmeyeceksem bir plan yaptıktan sonra ortadaki odaya girmemizi teklif etti. Burayı benden çok daha iyi bildikleri için nereye gideceğimiz konusunda kararı onları bırakmanın daha iyi olacağını düşünüyorum. Böylece hızlı bir şekilde etrafı araştırıp düşman topraklarından kısa sürede uzaklaşabilirim. Onların aksine buraya ilk kez geldiğim için artık her zaman tetikte olmaktan yorulmaya başladım. Ayrıca şimdiye kadar bana herhangi bir düşmanlık göstermemelerine rağmen Genjutsu hakkında hala kafamı kurcalayan sorular var. Bu işi ne kadar kısa sürede bitirsek kendimi o kadar rahat hissedeceğim. Ryoken'in ayaküstü yaptığı savaş planı hakkında da bir itirazım yok. Eğer dediği gibi Genjutsu ile rakiplerini saf dışı bırakabilecekse Chisa ile birlikte ön cephede zaman kazanmak için uğraşabilirim.
Ryoken’den sonra Chisa söze girerek Sarı Takım hakkında bazı bilgileri benimle paylaştı. Zaten Sarı Takım ile daha önceden karşılaştığım için onlar hakkında birkaç şey biliyordum. Şimdi Chisa sayesinde işime yarayacak daha çok şey öğrenmiş oldum. Bu yüzden şimdi benim de onlara aynı şekilde bildiklerimi anlatmam gerekiyor. Öncelikle Teki konusunu netleştirmek istediğim için işe ondan başlayarak “Teki ile bir şifre belirlememize rağmen onunla iletişime geçmek çok kolay olmayacak. Malikanenin ne kadar büyük olduğunu bilmediğimiz için en kötü durumda patlayıcı parşömen kullanarak birbirimiz uyarmaya karar verdik. Eğer Sunalılar ile çatışmaya girersek bir yerleri patlatmamız yeterli olur. Bir terslik olduğunu anlayıp Teki ve Hiyaki kısa süre sonra yanımıza gelirler.” Dedikten sonra köydaşlarıma belindeki katanalarımı gösterip “Bu arada bende katana kullanıyorum. Hatta kendimi zorlarsam aynı anda iki tane bile kullanabilirim. Onun dışında burayı çok fazla bilmediğim için planı size bırakmak istiyorum.” Diyeceğim ardından da Chisa’ya dönerek “Son olarak bilmeniz gereken bir şey var ilk gün Sarı Takım ile küçük bir anlaşmazlık yaşadım. Az önce bahsettiğin beyefendin boğazına kazayla küçük bir kesik attım. Bu yüzden Rena ve Toshiyuki beni gördükten sonra pek fazla sevinmeyebilirler.” Diyeceğim.

- Kotegawa Chisa
- Ishigakure
- Posts: 435
- Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Re: [5. Gün - Gündüz Safhası] Malikane
Sarı takım hakkında bildiğim her şeyi kısa ve öz bir şekilde Teijo-san'a aktardıktan sonra beklemeye koyuldum. Bir yandan çevremi incelerken bir yandan da Teijo-san'ı inceliyordum. İnsanlara güvenmekte pek sorun yaşayan birisi olmasam da bizimle karşılaştığındaki şüpheci tavrı aklımda soru işaretleri oluşturdu. Daha doğrusu oluşturmuştu. Kasumikage-san ile arasındaki sinyali söylediğinde, sarı takımla daha önceki karşılaşmasından bahsettiğindeki hareketlerinden ötürü ona güvenmeye karar verdim. Geçmişte duyduğum söylentileri de hesaba katınca güvenimin temeli aşırı derecede sağlamlaştı.
Teijo-san'ın konuşmasını pür dikkat bir şekilde dinledikten sonra bakışlarımı Ryoken-san'a çevirdim. Sonrasında tekrardan Teijo-san'a çevirdim. Köyümüzdeki bütün sarışınların elinde neden sivri bir nesne var? Beni mi taklit ediyorlar? Yoksa Ishichou-sama'yı mı? Hmm... Yani Ryoken-san'ın yakın dövüşle zerre alakası olmamasına rağmen bu kadar kaliteli bir katana taşıyor oluşu biraz garibime gitmişti zaten. Şimdi de Teijo-san'ın katana kullandığını öğrendim.
Parıldayan gözlerimle birlikte Teijo-san'a yaklaştım. Belindeki katanalara kısa bir süreliğine göz attıktan sonra tekrardan bakışlarımı gözlerinin içerisine yönelttim. "Çift katana kullanabilen birisiyle hiç karşılaşmamıştım. Yani daha doğrusu hiç dövüşme şansım olmadı, benimle dövüşür müsün Teijo-san?" Işıldayan gözlerle onun gözlerinin içerisine bakarken söylediklerimin yanlış anlaşılabileceğini fark ederek hafifçe geri çekildim. Elimi yumruk şekline getirerek ağzıma götürdükten sonra boğazımı temizledim. "Yani hemen şimdi dövüşelim demek istemedim. Köye döndüğümüzde antrenman partnerim olur musun diye sormak istedim." Buradan sonra söyleyecekleri biraz utanç verici olduğundan ötürü yanaklarım hafif kızardı, ses tonum biraz alçaldı. "Beraber antrenman yapabileceğim hiç arkadaşım yok da." Gözlerimi tekrardan Teijo-san'ın gözlerinin içerisine kilitledikten sonra "Ama yapmak istemezsen anlayışla karşılarım. Sonuçta birbirimizi daha tam olarak tanımıyoruz ve arkadaş da sayılmayız." dedim utangaç bir şekilde.
Teijo-san'ın konuşmasını pür dikkat bir şekilde dinledikten sonra bakışlarımı Ryoken-san'a çevirdim. Sonrasında tekrardan Teijo-san'a çevirdim. Köyümüzdeki bütün sarışınların elinde neden sivri bir nesne var? Beni mi taklit ediyorlar? Yoksa Ishichou-sama'yı mı? Hmm... Yani Ryoken-san'ın yakın dövüşle zerre alakası olmamasına rağmen bu kadar kaliteli bir katana taşıyor oluşu biraz garibime gitmişti zaten. Şimdi de Teijo-san'ın katana kullandığını öğrendim.
Parıldayan gözlerimle birlikte Teijo-san'a yaklaştım. Belindeki katanalara kısa bir süreliğine göz attıktan sonra tekrardan bakışlarımı gözlerinin içerisine yönelttim. "Çift katana kullanabilen birisiyle hiç karşılaşmamıştım. Yani daha doğrusu hiç dövüşme şansım olmadı, benimle dövüşür müsün Teijo-san?" Işıldayan gözlerle onun gözlerinin içerisine bakarken söylediklerimin yanlış anlaşılabileceğini fark ederek hafifçe geri çekildim. Elimi yumruk şekline getirerek ağzıma götürdükten sonra boğazımı temizledim. "Yani hemen şimdi dövüşelim demek istemedim. Köye döndüğümüzde antrenman partnerim olur musun diye sormak istedim." Buradan sonra söyleyecekleri biraz utanç verici olduğundan ötürü yanaklarım hafif kızardı, ses tonum biraz alçaldı. "Beraber antrenman yapabileceğim hiç arkadaşım yok da." Gözlerimi tekrardan Teijo-san'ın gözlerinin içerisine kilitledikten sonra "Ama yapmak istemezsen anlayışla karşılarım. Sonuçta birbirimizi daha tam olarak tanımıyoruz ve arkadaş da sayılmayız." dedim utangaç bir şekilde.

- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts: 421
- Joined: August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [5. Gün - Gündüz Safhası] Malikane
Chisa-chan'ın konuşmasını dinledikten sonra, Teijo-san'ın konuşmaları daha fazla dikkatimi çekmeye başladı. Hatta, ikimizin aynı durumda kaldığını bile söyleyebilirim. Teki ile belirledikleri şifre güzel bir şifreydi. Herhangi bir dövüş sırasında Chisa-chan'ın kullanacağı bir patlayıcı parşömen bile onun yanımıza gelmesini sağlayabilirdi. Bu durumda, üç kişilik ekibimiz beş kişiye çıkacaktı. Sayı olarak her türlü üç kişiye beş karşı olacağız, bize tek lazım olan üçe üç bir dövüşle karşı karşıya kalırsak Teki ve dostu gelmeden önce çok fazla darbe almamak. Bu mekanın içerisinde savaşa girmek ne kadar mantıklı bilemiyorum. Dar bir alan bize hem avantaj olabilecekken, hemde çok büyük dezavantaj sağlayabilir. Belki onlar harekete geçerken Genjutsu ile bir kişiyi tutabilirsem, bu bize çok büyük avantaj sağlayacaktır.
Teijo-san'ın Sarı Takım ile anlaşmazlık yaşadığını söylediğinde gülümsedim, hatta ikinci tipsiz elemanın boğazını kesen kişinin o olduğunu söylediğinde, gülümsemem daha da büyüdü. Rena-chan ile aramda yaşadığım o konuşma aklıma geldi. Üstelik sarı tipsizin kafasını camdan dışarı uzatışım ve onu konuşturmam, sanırım bende görüldüğüm zaman Teijo-san ile aynı duruma düşeceğim. Hatta belki daha büyük bir öfke yağmuruna tutulabilirim. Ancak bunlar benim için çok önemli şeyler değil. Sonuçta buraya gelmemin sebebi benim olanı geriye almak. Bana ne kadar büyük öfkeyle yaklaşırlarsa, bende daha büyük bir agresiflik sergileyebilirim. Hatta belki, sol kolumu bile kullanabilirim.
Chisa-chan'ın konuşmasını dinledikten sonra söze girdim. "Seninle aynı durumdayız. Rena-chan ve boğazı kesik çocuk beni gördüğüne hiç sevinmeyecektir. Aslında bana kalırsa güzel anılar yaşamıştık ama..." Rena-chan'ın göğsünü tutup arkaya düşüşü aklıma geldiğinde gülümsemem tam olarak yerine oturdu. Rena-chan, Chisa-chan bunu aşk olarak yorumluyor, umarım bana bugün bir dansı bahşedersin, ölümcül bir dansı... "Sıkı bir dövüş olacak anladığım kadarıyla. Özellikle Teijo-san ile beni gördüklerinde çok daha sıkı bir dövüşle karşı karşıya olacağımızı düşünüyorum. Gardımızı bir an için indirmememiz en iyisi olur."
Teijo-san'ın Sarı Takım ile anlaşmazlık yaşadığını söylediğinde gülümsedim, hatta ikinci tipsiz elemanın boğazını kesen kişinin o olduğunu söylediğinde, gülümsemem daha da büyüdü. Rena-chan ile aramda yaşadığım o konuşma aklıma geldi. Üstelik sarı tipsizin kafasını camdan dışarı uzatışım ve onu konuşturmam, sanırım bende görüldüğüm zaman Teijo-san ile aynı duruma düşeceğim. Hatta belki daha büyük bir öfke yağmuruna tutulabilirim. Ancak bunlar benim için çok önemli şeyler değil. Sonuçta buraya gelmemin sebebi benim olanı geriye almak. Bana ne kadar büyük öfkeyle yaklaşırlarsa, bende daha büyük bir agresiflik sergileyebilirim. Hatta belki, sol kolumu bile kullanabilirim.
Chisa-chan'ın konuşmasını dinledikten sonra söze girdim. "Seninle aynı durumdayız. Rena-chan ve boğazı kesik çocuk beni gördüğüne hiç sevinmeyecektir. Aslında bana kalırsa güzel anılar yaşamıştık ama..." Rena-chan'ın göğsünü tutup arkaya düşüşü aklıma geldiğinde gülümsemem tam olarak yerine oturdu. Rena-chan, Chisa-chan bunu aşk olarak yorumluyor, umarım bana bugün bir dansı bahşedersin, ölümcül bir dansı... "Sıkı bir dövüş olacak anladığım kadarıyla. Özellikle Teijo-san ile beni gördüklerinde çok daha sıkı bir dövüşle karşı karşıya olacağımızı düşünüyorum. Gardımızı bir an için indirmememiz en iyisi olur."

► Show Spoiler
- Sekino Teijo
- Posts: 150
- Joined: November 7th, 2019, 8:18 pm
Re: [5. Gün - Gündüz Safhası] Malikane
Bilgi alışverişini tamamladıktan sonra biraz rahatladım. Çünkü ilk gün Sarı Takımdaki beyefendi ile yaşadıklarımın köydaşlarımı rahatsız edeceğini düşünüyordum. Ancak Ryoken’in sözlerinden sonra bu küçük detayın onlar için çok da önemli olmadığını fark ettim. Ayrıca anladığım kadarıyla çok fazla detay vermemelerine rağmen onların da Sunalılar ile araları pek iyi değil. Bunun sebebinin sadece dün parşömenlerini çaldırmaları yüzünden olduğunu pek sanmıyorum. Daha önce buraya geldikleri zaman aralarında hoş olmayan şeyler yaşanmış olabilir. Şimdilik ne yaşadıklarıyla ilgilenmiyorum. Sadece tek bir şeyi merak ediyorum. Sunalılar ile bir araya geldikten sonra en çok kimden nefret edecekler? Umarım bu yarışın galibi ben olmam.
Chisa’nın bana yaklaşmasıyla birazcık şaşırdım. Neden birdenbire benimle ilgilenmeye başladığı hakkında bir fikrim yoktu. Konuşmaya başladıktan sonra ise yavaş yavaş neler döndüğünü anlamaya başladım. Daha önce hiç çift katana kullanan birisini görmediği için heyecanlanmıştı. Hatta heyecanını kontrol edemeyerek benimle dövüşmek istediğini bile söyledi. Sonrasında utanarak dövüşü antrenmana çevirip ilerleyen bir tarihe erteledi. Aslında düşününce bende hiç benim dışında çift katana kullanan birisini görmedim. Eğer becerilerimi geliştirebilirsem çok fazla rakibim olmadığı için bu konuda zirveye çıkmaya çalışabilirim. Birazcık zahmetli olsa da sonunda başarılı olursam tahmin edebileceğimden çok daha fazla güç elde edebilirim. Tabi bu hayalimi gerçekleştirmek için öncelikle çocukluğumdan beri gerçekleştirmek istediğim diğer hayalimi tamamlamam gerekiyor.
Chisa’nın dediklerinden sonra hızlıca düşünmeye başladım. Normalde diğer insanlara güvenme konusunda birazcık sorun yaşadığım için bu soruları duyur duymaz geçiştirirdim. Ancak söz konusu o olduğu için biraz tereddüt ediyorum. Çünkü gördüğüm kadarıyla Butsuo’dan sonra sınava katılan köydaşlarım arasında güvenebileceğim tek kişinin o olduğunu düşünüyorum. Sınavda olsak bile bilerek bana zarar vereceğini sanmıyorum. Yani sonuç olarak karşımdaki bu hevesli kişiyi hemen reddetmek için bir sebebim yok. Hatta eğer antrenman yaparsak ikimiz içinde oldukça faydalı olacağını düşünüyorum. Bu yüzden ilk önce ona bakıp kaşlarımı çatarak üzgün bir şekilde “Ben arkadaş olduğumu düşünüyordum…” dedikten sonra gülümseyerek “Teklifini severek kabul ediyorum. Aslında benim de köyde antrenman yapacak hiç arkadaşım yok. Çift katana kullanabiliyor olsam da hala yolun başındayım. Bu yüzden yeteneklerimi geliştirmek için seninle birlikte çalışmayı çok isterim.” Diyeceğim.
Chisa’nın bana yaklaşmasıyla birazcık şaşırdım. Neden birdenbire benimle ilgilenmeye başladığı hakkında bir fikrim yoktu. Konuşmaya başladıktan sonra ise yavaş yavaş neler döndüğünü anlamaya başladım. Daha önce hiç çift katana kullanan birisini görmediği için heyecanlanmıştı. Hatta heyecanını kontrol edemeyerek benimle dövüşmek istediğini bile söyledi. Sonrasında utanarak dövüşü antrenmana çevirip ilerleyen bir tarihe erteledi. Aslında düşününce bende hiç benim dışında çift katana kullanan birisini görmedim. Eğer becerilerimi geliştirebilirsem çok fazla rakibim olmadığı için bu konuda zirveye çıkmaya çalışabilirim. Birazcık zahmetli olsa da sonunda başarılı olursam tahmin edebileceğimden çok daha fazla güç elde edebilirim. Tabi bu hayalimi gerçekleştirmek için öncelikle çocukluğumdan beri gerçekleştirmek istediğim diğer hayalimi tamamlamam gerekiyor.
Chisa’nın dediklerinden sonra hızlıca düşünmeye başladım. Normalde diğer insanlara güvenme konusunda birazcık sorun yaşadığım için bu soruları duyur duymaz geçiştirirdim. Ancak söz konusu o olduğu için biraz tereddüt ediyorum. Çünkü gördüğüm kadarıyla Butsuo’dan sonra sınava katılan köydaşlarım arasında güvenebileceğim tek kişinin o olduğunu düşünüyorum. Sınavda olsak bile bilerek bana zarar vereceğini sanmıyorum. Yani sonuç olarak karşımdaki bu hevesli kişiyi hemen reddetmek için bir sebebim yok. Hatta eğer antrenman yaparsak ikimiz içinde oldukça faydalı olacağını düşünüyorum. Bu yüzden ilk önce ona bakıp kaşlarımı çatarak üzgün bir şekilde “Ben arkadaş olduğumu düşünüyordum…” dedikten sonra gülümseyerek “Teklifini severek kabul ediyorum. Aslında benim de köyde antrenman yapacak hiç arkadaşım yok. Çift katana kullanabiliyor olsam da hala yolun başındayım. Bu yüzden yeteneklerimi geliştirmek için seninle birlikte çalışmayı çok isterim.” Diyeceğim.

- Kotegawa Chisa
- Ishigakure
- Posts: 435
- Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Re: [5. Gün - Gündüz Safhası] Malikane
Ryoken-san kesinlikle aşık! Rena-chan'dan bahsederken yanaklarının hafifçe havaya kalkması, gözlerinin içerisindeki melankolik bakışlar kesinlikle buna işaret ediyor! Ayy~~ Heyecandan yerimde duramıyorum. Acaba karşılaştıklarında birbirlerine nasıl tepki verecekler? Elbette düşman olduğumuzdan ötürü duygularını pek dışarı yansıtamayacaklardır fakat eminim ki sadece bakışarak bile anlaşabilirler. Sonuçta aşık insanlar öyle yapmaz mı? Birbirlerinin gözlerinin içerisine bakarlar ve ne düşündüklerini, ne yapacaklarını hemencecik anlarlar... Bir dakika... O zaman ben Ryu-san'a aşık mıyım? Yani ne yapacağını az buz kestirebiliyorum fakat ne düşündüğünü anlayamıyorum. O yüzden yok, aşık değilim... Değilim değil mi?
Neyse! Bu kadar önemli bir anda, böylesine önemsiz düşüncelere dalmanın bir anlamı yok... Yok ama ya Ryu-san'a aşıksam? Her ne kadar arkadaşlık isteğimi kabul etmiş olsa da ona, ondan hoşlandığımı söylediğim takdirde beni reddedeceğine adım gibi eminim. Aramızdaki sorunları aşmış gibi gözüksek de beni hala içten içe sevmediğini hissedebiliyorum. Ay~~ N'apıcam şimdi? Umarım Ryu-san'a aşık değilimdir. İlk aşkımın karşılıksız olmasını istemiyorum!
Garip surat ifadeleri arasında hızlıca geçiş yaparken Teijo-san'ın konuşmaya başlamasıyla birlikte dikkatimi ona yönelttim. Bakışlarını üzerime yöneltti ve kaşlarını çattı. Söylediklerimden memnun olmadığını hissettim. Eeh~~ Pekte haksız sayılmazdı. Ne de olsa hala arkadaş sayılmazdık ve arkadaş olmadığımız için benim gibi üçüncü sınıf bir shinobiyle antrenman yapmasının da bir anlamı olmazdı. En azından bir süreliğine bu düşünceler içerisindeydim. Ağzından kelimeler dökülmeye başladığı anda hissettiğim duygular tamamen değişti. Suratıma kocaman bir gülümseme yerleşti fakat içinde hissettiğim utangaçlıktan da bir parça vardı.
Arkadaş olduğumuzu söylediğine inanamıyorum! Daha önce hiç böyle bir şeyle karşılaşmamıştım. Normal insanlar böyle mi arkadaş oluyorlar? Arkadaşlık teklifi etmeye gerek yok mu? O zaman Ryoken-san ve Ryu-san benim garip birisi olduğumu düşünmüşler midir? Bak şimdi çok utandım... Hem de çooook, çoooooooook, çooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooook utandım.
Utangaç bakışlarımla birlikte Teijo-san'ı dinlemeye devam ettim. Teklifimi kabul ettiğini söylediğinde de hafif, utangaç bir kahkaha attım. "Hahaha~~ Arkadaşız demek... Hahahaha~~ Gerçekten arkadaş mıyız Teijo-san? Arkadaşız değil mi? Hehehehe~~" Yerinden çıkmak istercesine atan kalbimi sakinleştirmek için ciddi bir surat ifadesi takınarak derin bir nefes aldım. Fakat pekte başarılı olamadım, daha aldığım nefesi veremeden tekrardan sırıtmaya başladım. Bakışlarımı hızlıca Ryoken-san'a çevirerek "Gördün mü Ryoken-san, Teijo-san arkadaş olduğumuzu söyledi." dedim heyecanlı bir şekilde. Ardından sağ elimi ona doğrultarak baş parmağım hariç bütün parmaklarımı kaldırdım. "Böylelikle dördüncü arkadaşımı da edinmiş oldum. Hehehehe~~"
Teijo-san ile arkadaş olabildiğim için gerçekten de memnunum. Bütün gün suratımda kocaman bir sırıtmayla gezeceğime adım gibi eminim. Yani bu benim için çok büyük bir şeydi. Teijo-san; Shijo-kun, Ryoken-san ve Ryu-san'dan sonra edindiğim dördüncü arkadaş. Hayatının büyük bir kısmını arkadaşsız geçirmiş benim gibi birisi için bu rakam gerçekten de çoooook ama çooooooook büyük.
Neyse! Bu kadar önemli bir anda, böylesine önemsiz düşüncelere dalmanın bir anlamı yok... Yok ama ya Ryu-san'a aşıksam? Her ne kadar arkadaşlık isteğimi kabul etmiş olsa da ona, ondan hoşlandığımı söylediğim takdirde beni reddedeceğine adım gibi eminim. Aramızdaki sorunları aşmış gibi gözüksek de beni hala içten içe sevmediğini hissedebiliyorum. Ay~~ N'apıcam şimdi? Umarım Ryu-san'a aşık değilimdir. İlk aşkımın karşılıksız olmasını istemiyorum!
Garip surat ifadeleri arasında hızlıca geçiş yaparken Teijo-san'ın konuşmaya başlamasıyla birlikte dikkatimi ona yönelttim. Bakışlarını üzerime yöneltti ve kaşlarını çattı. Söylediklerimden memnun olmadığını hissettim. Eeh~~ Pekte haksız sayılmazdı. Ne de olsa hala arkadaş sayılmazdık ve arkadaş olmadığımız için benim gibi üçüncü sınıf bir shinobiyle antrenman yapmasının da bir anlamı olmazdı. En azından bir süreliğine bu düşünceler içerisindeydim. Ağzından kelimeler dökülmeye başladığı anda hissettiğim duygular tamamen değişti. Suratıma kocaman bir gülümseme yerleşti fakat içinde hissettiğim utangaçlıktan da bir parça vardı.
Arkadaş olduğumuzu söylediğine inanamıyorum! Daha önce hiç böyle bir şeyle karşılaşmamıştım. Normal insanlar böyle mi arkadaş oluyorlar? Arkadaşlık teklifi etmeye gerek yok mu? O zaman Ryoken-san ve Ryu-san benim garip birisi olduğumu düşünmüşler midir? Bak şimdi çok utandım... Hem de çooook, çoooooooook, çooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooook utandım.
Utangaç bakışlarımla birlikte Teijo-san'ı dinlemeye devam ettim. Teklifimi kabul ettiğini söylediğinde de hafif, utangaç bir kahkaha attım. "Hahaha~~ Arkadaşız demek... Hahahaha~~ Gerçekten arkadaş mıyız Teijo-san? Arkadaşız değil mi? Hehehehe~~" Yerinden çıkmak istercesine atan kalbimi sakinleştirmek için ciddi bir surat ifadesi takınarak derin bir nefes aldım. Fakat pekte başarılı olamadım, daha aldığım nefesi veremeden tekrardan sırıtmaya başladım. Bakışlarımı hızlıca Ryoken-san'a çevirerek "Gördün mü Ryoken-san, Teijo-san arkadaş olduğumuzu söyledi." dedim heyecanlı bir şekilde. Ardından sağ elimi ona doğrultarak baş parmağım hariç bütün parmaklarımı kaldırdım. "Böylelikle dördüncü arkadaşımı da edinmiş oldum. Hehehehe~~"
Teijo-san ile arkadaş olabildiğim için gerçekten de memnunum. Bütün gün suratımda kocaman bir sırıtmayla gezeceğime adım gibi eminim. Yani bu benim için çok büyük bir şeydi. Teijo-san; Shijo-kun, Ryoken-san ve Ryu-san'dan sonra edindiğim dördüncü arkadaş. Hayatının büyük bir kısmını arkadaşsız geçirmiş benim gibi birisi için bu rakam gerçekten de çoooook ama çooooooook büyük.

- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts: 421
- Joined: August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [5. Gün - Gündüz Safhası] Malikane
İkilinin konuşmalarını dinlerken sessiz kalmayı tercih ediyordum. Sonuçta bana bir söz hakkı gelmemişti veya iletişime geçilmemişti. Bu yüzden, ikisinin köye döndüklerinde ne yapacaklarına dair planlarını dinledim. Sahi, ben köye döndükten sonra ne yapacaktım? Bu sınav bittiğinde, beni neler bekliyor olacak? Hiçbir fikrim yok, ancak benimde kendimi daha fazla geliştirmem gerektiği kesin. Özellikle Genjutsu konusunda, çok daha üst seviyelere çıkmam gerek. Hala istediğim seviyede değilim, uzun yıllar boyunca olamayacağımı da biliyorum. Yine de köye döndükten sonra daha fazla çaba sarf etmeliyim.
Chisa-chan'ın utangaç kahkahasıyla beraber hareketlerini izlemeye başladım. Arkadaş edinmek konusunda çok hevesli olduğunu anında görülebiliyor. Bana dönüp, bir başarı elde etmiş gibi dört arkadaşı olduğunu söylediğinde sakince gülümsedim. Bunu neden başarı olarak görüyor anlamıyorum. İstediğin kişiyle arkadaş olabilirsin. "Evet, Teijo-san'ı duydum. Eminim çok daha fazla arkadaş edineceksindir. Dört küçük bir rakam olarak kalacak." Derin bir nefes aldım, şuanda tek istediğim sanırım Rena-chan ile bir kez daha karşı karşıya gelmek. Bu yüzden içten içe heyecanlanıyorum diyebilirim. Geçen sefer kolunu kırmak için harekete geçtiğimde onu sarı tipsiz elimden kaçırmıştı, ancak bu sefer aynı şeyin olmasını istemiyorum. Kim bilir, belki bu sefer kolunu kırmayı başarabilirim. Son iki gün kalmışken, onu etkisiz hale getirmek eğlenceli olabilir. Daha eğlenceli olacak olan ise, o an içerisinde yüzünde oluşacak o görüntü, öfkelenmesi ancak bir şey yapamaması. Beni tepelerde hissettiren, gücümün damarlarımdan fırlayacak gibi olmasına neden olacak şey kesinlikle bu.
"Kolumu kullanmayı deneyeceğim." Dedim sessizliğimi bozup sol kolumu göstererek. "Daha önce birisi koluma katanayla vurmaya çalıştığında kolum sağlam bir şekilde karşılık verdi. Yani, o çocuğun kusarigamasının hedefi olmayı deneyebilirim. Eğer zincirleriyle kolumu sararsa, o zinciri eritmeyi dahi deneyebilirim. Bu bizim oldukça işimize gelir. Şimdilik bunu düşünüyorum, ancak savaş anında ne olacağı belirsiz. Yine de, kolumdan geleni deneyeceğim." Diyerek sonlandırdım cümlelerimi. Eğer gerçekten tutabilirsem, zinciri eritmeyi başarabilirim. Nasıl olsa sol kolumun bir tehdit olduğunun farkında, ancak nasıl bir tehdit olduğunun farkında değil.
Chisa-chan'ın utangaç kahkahasıyla beraber hareketlerini izlemeye başladım. Arkadaş edinmek konusunda çok hevesli olduğunu anında görülebiliyor. Bana dönüp, bir başarı elde etmiş gibi dört arkadaşı olduğunu söylediğinde sakince gülümsedim. Bunu neden başarı olarak görüyor anlamıyorum. İstediğin kişiyle arkadaş olabilirsin. "Evet, Teijo-san'ı duydum. Eminim çok daha fazla arkadaş edineceksindir. Dört küçük bir rakam olarak kalacak." Derin bir nefes aldım, şuanda tek istediğim sanırım Rena-chan ile bir kez daha karşı karşıya gelmek. Bu yüzden içten içe heyecanlanıyorum diyebilirim. Geçen sefer kolunu kırmak için harekete geçtiğimde onu sarı tipsiz elimden kaçırmıştı, ancak bu sefer aynı şeyin olmasını istemiyorum. Kim bilir, belki bu sefer kolunu kırmayı başarabilirim. Son iki gün kalmışken, onu etkisiz hale getirmek eğlenceli olabilir. Daha eğlenceli olacak olan ise, o an içerisinde yüzünde oluşacak o görüntü, öfkelenmesi ancak bir şey yapamaması. Beni tepelerde hissettiren, gücümün damarlarımdan fırlayacak gibi olmasına neden olacak şey kesinlikle bu.
"Kolumu kullanmayı deneyeceğim." Dedim sessizliğimi bozup sol kolumu göstererek. "Daha önce birisi koluma katanayla vurmaya çalıştığında kolum sağlam bir şekilde karşılık verdi. Yani, o çocuğun kusarigamasının hedefi olmayı deneyebilirim. Eğer zincirleriyle kolumu sararsa, o zinciri eritmeyi dahi deneyebilirim. Bu bizim oldukça işimize gelir. Şimdilik bunu düşünüyorum, ancak savaş anında ne olacağı belirsiz. Yine de, kolumdan geleni deneyeceğim." Diyerek sonlandırdım cümlelerimi. Eğer gerçekten tutabilirsem, zinciri eritmeyi başarabilirim. Nasıl olsa sol kolumun bir tehdit olduğunun farkında, ancak nasıl bir tehdit olduğunun farkında değil.

► Show Spoiler