Page 1 of 3
[3. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru] Teçhizat Tentesi
Posted: November 30th, 2020, 1:38 am
by GM - Naruto
Haru, istediği ekipmanları Ringo'ya verdikten sonra üsten ayrılarak hedeflediği üzere Teçhizat Tentesi'ne ilerlemeye başlıyor günün ilk ışıklarıyla.
Güneydoğu yönüne ilerleyişi oldukça sakin geçiyor. Üslerini barındıran ormanı geçtikten sonra uçan kuşlar ve arada sırada dikkatini çeken kelebekler dışında herhangi bir canlıyla karşılaşmıyor yolculuğu boyunca. Nihayetinde, ufukta Haru'nun da hedefi olan Teçhizat Tentesi gibi birkaç farklı lokasyonun ev sahipliğini yapan koruluğun ağaçları beliriyor. Bir süre daha koşusuna devam ediyor Haru, en sonunda kendisini tepedeki güneşten koruyabilecek olan ağaç gölgelerine girmeyi başarıyor.
Ağaçların arasındaki ilerleyişi esnasında, gördüğü hayvan çeşitliliğinde belirgin bir artış oluyor, ancak koşusu ve odağı bu canlılara zaman ayırmasını ve incelemesini engelliyor. Daha önce gelmiş olduğundan az çok yerine hakim olduğu teçhizat tentesine yaklaşmış olduğunun bilincinde. Ritmik bir gürültü duymaya başlıyor yaklaştıkça; ..'GÜM'..GÜM'..'GÜM'..
Olayı tam manasıyla kavrayamadığı için bir süre daha ilerliyor. İlerledikçe sesin tam karşıdan, hedefi yönünden geldiğini farkediyor. Yaklaştıkça ses belirginleşiyor. Yüz metre kadar ileride ağaçların seyrekleşmeye başladığını farkediyor. Hedefinin çok yakınında olduğundan emin. Bu esnada, bir süredir işitiyor olduğu ses tamamen kesiliyor.
Re: [3. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru] Teçhizat Tentesi
Posted: November 30th, 2020, 11:34 pm
by Kurosawa Haru
Hızla takip etti ilk gün takip ettiği o yolu. Büyümüştü, ilk günle karşılaştırıldığında değişmişti bile. İki gün boyunca yaşadıkları onu daha sinirli, daha saldırgan, daha hırslı biri yapmaya yetmişti. Acımasız hissediyordu. Güçlü hissediyordu. Damarlarında akan kan daha hızlıydı artık, daha vahşiydi. Başına gelebileceklerin farkındaydı, buna göre hareket ediyordu şu an. İki gün önceki kırılgan orkide değildi, en azından bu sınav boyunca. Vahşi bir kısraktı Haru, vahşi bir kısrak gibi davranacaktı. Isıracak, tepinecek, saldıracaktı. Çünkü sınavdakiler bundan anlıyordu.
Onlarla anladıkları dilden konuşacaktı.
Kelebeklerin rüzgara yenildiğini varsayarak ilerledi Haru, rüzgarın yüzüne çarpıp çarpmadığına aldırmadan ilerliyordu gitmesi gereken yere doğru. İlk gün yürüyerek geçmemişti bu koruluktan, basmamıştı buradaki çimlerin üzerine. Tanımazdı o yüzden bu çimler Haru'yu, korkmazlar ondan. Korkmaları için bir sebep verecekti onlara. Öyle sinirliydi Haru, sınavdaki herkese. Konuşarak anlaşamadığı kimselere karşı kullanması gereken dili değil, mızrağı, kalkanıydı. Öyle de yapacaktı. Mızrağını sağ eline aldı yaklaştığı anda, kalkanını sol koluna geçirdi. Savaşmaya değil, bitirmeye gelmişti bu alana. Bitirecekt-
Hınç dolu düşünceleri bir anda bir sesle kesiliverdi kar saçlı tanrıçanın. Ritmik bir sesti bu, tekrar eden bir sinir bozukluğu. Bir zonklama. Bu ses Haru'yu korkutmuyordu, çekinmiyordu o bu sesten. Kaynağı her ne ise, bir canlı olmasa bile, birkaç mızrak darbesiyle çözemeyeceği bir sorun değildi. Kapüşonunu örttü, tanınmamak istiyordu. Gözlüklerini taktı. Bir dudağı yerde bir dudağı gökte bir mahluğun kalbinin atışı mıydı bu, yoksa bombalanan bir şehrin çığlıkları mıydı, birkaç adım sonra göreceğini tahmin ediyordu. Sinsi, sessiz adımlarla ilerleyecek, ağaç dallarını kendine siper edecekti hain gözlere karşı. Korkmasa da, bilinçsizce, aniden girmeyecekti bu adi makinenin yalvaran çığlıklarını susturmaya. Elinden geldiğince gözükmemeye çalışarak tentenin bulunduğu alanı gözetleyecekti bir şeyler görene kadar. Sesin kaynağını arayacaktı. Sesin kaynağının kendi ruhu olup olmadığını bile bilmiyordu, birinin alçak tuzağına çoktan düşmüş olabileceği ihtimali, onu gevşemekten alıkoyuyordu. Hiçbir farklılık göremezse tentenin etrafında, bu yaşadığı şeyin bir Genjutsu tekniği olduğunu varsayacaktı muhtemelen, her ne kadar buna inanacak olması, zihninin zayıflığını kabul etmesi anlamına gelse bile. Sessiz bir rüzgar gibi ağaçların içinden ilerleyerek alanı kontrol etti.
Re: [3. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru] Teçhizat Tentesi
Posted: December 1st, 2020, 1:03 am
by GM - Naruto
Kapüşonunu kafasına geçirip gözlüklerini takıyor ve adımlarını dinginleştirerek ilerlemeye başlıyor ağaçların arasından Haru. Oldukça kısa sürüyor yürüyüşü, ağaçlar seyrelmeye başlıyor ve gizli kalmak için ekstra bir çaba sarfetmeye koyuluyor. Adımlarını iyice sessizleştiriyor, hareketlerini olabildiğince minimal tutuyor. Bir noktadan sonra, önündeki birkaç ağacın arasından genişçe alanı görmeye başlıyor.
İlk günkü savaşın ardından çevresindeki ağaçların bir kısmının yanmasıyla artık yumurta gibi oval bir hal alan alanın ortasındaki 3 silüet çekiyor dikkatini Haru'nun. Duruşları oldukça rahat ve bir şeyler konuşuyor gibi görünüyorlar. Ağaçların bitişine olan 3-4 metrelik mesafe ve alanın ortasında olan 15-20 metrelik mesafeden kisinin erkek, birinin kadın olduğunu postürlerinden seçebiliyor.
Üçlü, alanın tam ortasına yerleştirilmiş tentenin altındaki tek bir kasanın önünde durmakta. Bununla birlikte, kasanın çevresine rastgele bir düzende dağıtılmış küp benzeri cisimler görebiliyor Haru, ancak tam olarak ne olduklarını seçemiyor.
Beyaz saçlı ve koyu tenli shinobinin sırtından büyükçe, Haru'nun ne olduğunu tam olarak anlayamadığı bir cihaz asılı. Kadın shinobinin ise alınbandının pek tercih edilmeyen şekilde, gözlerinin üzerinde ve gözlerini kapatacak şekilde olduğunu görebiliyor. Diğerlerine göre daha sıradan görünen üçüncü shinobi elinde tuttuğu bir şeyle uğraşıyor gibi görünmekte. Ancak diğerlerinin aksine sırtı tam manasıyla Haru'ya dönük olduğu için elindeki şeyi göremiyor. Bir yandan diğer ikisiyle konuşuyor shinobi. Az önce duyulan sesin kaynağına dair herhangi bir ipucu göremiyor Haru ortamda.
Off Topic
Pasiflik süresi 24 saattir.
Rplerinizde karakterinizin genel düşünce akışı dışında çok ekstra bir tasvir beklentimiz bulunmamakta. Tabii ki istediğiniz stilde yazabilirsiniz ancak olayların nispeten hızlı akışı için böyle bir kolaylık sağlıyoruz.
Re: [3. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru] Teçhizat Tentesi
Posted: December 2nd, 2020, 12:52 am
by Kurosawa Haru
Az önceki garip sesleri bu sırtlarında dolaştırdıkları cihazla çıkardıklarını varsaydı Haru, neden böyle bir cihaza sahip oldukları hakkında hiçbir fikri de yoktu. "Acaba, nadide ekipman denen zımbırtı bu büyük şey mi" diye sordu kendi kendine, cevabı ise hiçbir zaman bilemeyecekti. Haru hakkında hiçbir fikirleri yoktu bu ekibin. Haru için ise büyük bir fırsattı bu.
Geride kaldığı, savaşmadığı, affettiği her durumda geri düşmüştü. Artık saldırmak için doğru zamandı. Ağacın tepesinde Moguragakure no Jutsu tekniğini uygulayacak, yerde bir delik açacak ve o deliğin içine atlayacaktı. Ardından sinsi bir tilki gibi, hiç ses çıkarmadan toprağın altından ilerleyecekti. Toprağın altındayken yerin üzerindeki sismik etkileri hissedebiliyordu. Bulundukları yeri biliyordu. Hareket etseler bile, sismik etkileri duyuyor olacaktı. Onların olduğu noktaya kadar ilerleyecek, ardından hareket durumlarına göre bir sonraki adımına geçecekti planının. Şimdilik sadece bunlara odaklandı.
Re: [3. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru] Teçhizat Tentesi
Posted: December 2nd, 2020, 8:29 pm
by GM - Naruto
Tekniğini uyguluyor Haru, ve ağacın dibinde toprakta açtığı deliğin içine dalmadan hemen önce, gözleri alınbandıyla kapatılmış kunoichinin diğerlerinden birkaç metre uzaklaşıp ellerini göğsünün önünde birleştirerek bir mühür yaptığını farkediyor. Toprağa dalmadan önce gördüğü son şey bu oluyor.
Toprağın altından sessiz bir şekilde ilerlemeye başlıyor bu esnada, olabildiğince dikkat çekmemeye çalışarak ve yüzeydeki sismik hareketleri takip ederek. İlerleyişi oldukça kısa sürüyor, yüzeyin üzerindeki tanımadığı shinobiler pek yerlerinden kıpırdamamış gibiler. Ancak yukarıdan hafif boğuk konuşma seslerinin geldiğini duyabiliyor. Kelimeleri seçemiyor, ancak rahat bir tınıda oldukları belli gibi.
Haru toprağın 2-3 metre kadar derininde. Yan yana duran iki shinobiden yatayda üç metre kadar uzaklıkta. Gövdesinin ön kısmı onlara bakmakda. Onlardan ayrılıp başka bir noktaya giden kunoichi ise 5-6 metre kadar sağ çaprazında kalmakta.
Re: [3. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru] Teçhizat Tentesi
Posted: December 3rd, 2020, 12:11 am
by Kurosawa Haru
Konuşulanları duyamasa da rahat bir tonda konuştuklarına emindi Haru. Hiç beklenmedik, ani bir sinek ısırığı gibiydi yapacakları. Her şey aklındaydı. Kunoichi ile sonra ilgilenebilirdi, iki elemanı halledebilirse, birebir bir dövüşü oldukça kolay şekilde kazanabileceğini düşünüyordu.
Ani sinek ısırığı, toprağın altındayken sis bombasını eline almasıyla başlayacaktı. Gerçekliğin Kumaşı'na biraz Chakra aktarıp onu da aktive edecekti. Toprağın altında ışıl ışıl parlamanın başlaması, taarruzun işaret fişeği olacaktı.
Toprağın üzerine çıktığı nokta, iki Shinobi'den sağ tarafta yakın şekilde olacaktı, ikisinin arasından çıkacaktı. Topraktan çıkarken, mızrağı yukarı doğru tutarken çıkacak ve çıkar çıkmaz, ayağı daha yere basmadan mızrağını Shinobi'yi optimum etkisiz bırakacağı ama öldürmeyeceği bir noktasına saplarken, bir yandan da avucunda tuttuğu şeyi yere savuracaktı.
Bu hamlenin sürpriz kısmıydı. Yine de sürprizi, taaruzun iplerini elinde tutmak zorundaydı. Sis bombası da burada devreye girecekti. Amansız bir taarruzdu bu, rakiplerine nefes alacak zaman bile vermemeliydi. Sis bombası patladığı anda, ayağıyla yere vuracak ve diğer rakibinin tam göğsüne doğru mümkün olan en yüksek hızda yükselecek bir Doryuu Shiki tekniği kullanacaktı. Yerden çıkacak sütun, tüm hızıyla fikirsiz çocuğun göğüs kafesinde patlayacak, eğer hazırlıksız yakalandıysa belki de onu mızrak saplanan çocuktan bile daha kötü hale getirecekti.
Rakipler onlara neyin çarptığını bile anlayamayacaktı.
Tek amacı, rakip sayısını mümkün olduğunca azaltmaktı, artık çarklar Haru için dönüyor, tuzak kurulan değil, ağına düşürene dönüşüyordu. Tek isteği ise rakiplerine kalıcı bir hasar vermemekti.
Re: [3. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru] Teçhizat Tentesi
Posted: December 3rd, 2020, 1:52 am
by GM - Naruto
Yerden yükselirken kumaşı aktif ediyorsun. Parıldamaya başladığı anda yerden yukarı doğru seri bir şekilde çıkmak üzere, kendini ivmelendiriyorsun. Kumaşın çalışma prensibi gereği oluşmasını engelleyecek bir ortamda var olamayacağından çıktığın anda onu aktif ediyorsun. Mızrak elinde sen daha yerden elini uzattığın gibi, anlık olarak beliriyor. Hamle yapmaya başlamanı etkilemeyecek bir gecikme bu.
Ancak vücudunun bir kısmı yerden çıktığı anda, ikiliden uzaklaşan, gözleri kapalı olan Kunoichi'den "Dikkat edin!" diye bir ses işitiyorsun. Bu, sağında ve solundaki iki elemanın aniden savaş pozisyonuna geçmeye başlamalarına sebebiyet veriyor ve senden uzağa zıplamak için hazırlanıyorlar.
Ancak hızlısın. Mızrağın da öyle. Sen el hamleni gecikmeden yapıyorsun yerden yükselirken ve sağında duran, kara tenli Shinobi'ye savuruyorsun. Öldürücü bir yerine saplamamak adına, omzuna isabet alıyorsun. O geriye sıçramak için ivmelendiğinde mızrağının ucu hissedilir bir hasar verecek şekilde Shinobi'ye saplanmış oluyor, ancak geriye sıçradığında bundan kurtulmuş oluyor. Mızrağın açtığı delikten sızan kanı gördüğün anda etrafı sis kaplıyor.
Yerden çıkmadan önce planını kafanda oluşturup hızlıca simüle etmene rağmen, olayların akışı tam olarak planladığın gibi gitmediği için beyinsel fonksiyonların olayın şu anki haline yüzde yüz adapte olmakta biraz gecikiyor. Ayrıca peşi sıra çok fazla şey yapmayı düşündüğün için bu plandan kendini koparıp anlık olarak doğaçlama davranmaya kendini bırakman da zorlaşıyor. Tüm bu olguların sonucunda, şu aşamada çok bir işe yaramayacağını tahmin etmene rağmen planından kopamıyor ve Doryuu Shiki için odaklanıp ayağını zemine vuruyor, tekniği aktif ediyorsun diğer elemana doğru.
Ayağının altındaki toprak içinden bir sütun çıkartmak için titreşmeye başladığı anda, sağ tarafında ani bir rüzgâr hissediyorsun. Göz ucunla bir karartı görüyorsun büyüyerek sana yaklaşan. Refleksif olarak vücudunu döndürmen ile birlikte göğsünün üzerinde büyük bir baskı hissetmen bir oluyor. Bir saniyeliğine nefesin kesilirken vücudun kontrolün dışında geriye doğru kayıyor sisin içinde, ayak tabanların yerde iz bırakarak.
Nefesini toparlamak için ciğerlerine komut gönderdiğin anda karartı tekrar büyüyor ve üzerine doğru atılıyor. Gözleri bağlı Kunoichi'nin sanki sis yokmuşçasına sana odaklandığını hissedebiliyorsun.
Hâlâ sisin içerisindesin. Kunoichi hemen önünde ve hamle alıyor gibi görünüyor. Nefesin anlık olarak boşta fakat tamamen hareketsiz veya korunmasız değilsin. Sis sebebiyle diğer iki shinobiyi seçemiyorsun. Doryuu Shiki daha uzamasını bitirmiş bile değil.
Üç Ninja'nın birebir görünümleri:
Re: [3. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru] Teçhizat Tentesi
Posted: December 3rd, 2020, 2:22 am
by Kurosawa Haru
Kızın gözlerini kapatan alın bandı Haru'ya onun kör olduğunu anlatsa bile, hislerinin bu kadar kuvvetli olduğunu anlatmaya yetmemişti. Şimdiki tahmini, kızın tamamen kör olduğu ve etraftaki sismik hareketleri veya çakrayı sezinlemesi üzerine görüş kazandığı şeklindeydi. İkisi de not aldı zihnine. Kız belki mızrağını algılayabilirdi. Ama kalkanını hayal edebilir miydi? Bu kız hayatında hiç kalkan görmemiş bile olabilirdi. Hehe.
Sis de onun için mühim değildi, görmüyordu zaten, etkilemiyordu onu. Diğer ikisi sisin içinden çıkmayla veya mızrağın acısını geçiştirmeyle uğraşırken bu kızla ilgilenebilirdi. Üzerine atıldığını görmüştü, hızlı davranmalıydı. Kızın kendine bir-iki metre kadar yaklaştığı anda, sol eline bağlı kalkanı sağdan sola, aşağıdan yukarı doğru kolunu, dolaylı olarak kalkanı savuracaktı. Kalkanın koruyucu kısmının kıza doğru bakması önemliydi, zira muhtemel bir saldırıyı savuşturabilmesi gerekiyordu. Bu hamle hem bir savunma, hem de saldırıydı. Kendini tam anlamıyla savunabilmesi de, rakibine saldırabilmesi için ciddi bir açık yaratabilirdi. Ya da kalkan kızın kafasına "donk" diye çarpardı belki.
Kalkan savrulup, rakibiyle arasından çekildiği zaman, yani rakibini biraz olsun gördüğünde ise, elindeki mızrağı tam rakibinin üzerine doğru dümdüz bir saplama hareketi yaparak ittirecekti.
Re: [3. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru] Teçhizat Tentesi
Posted: December 4th, 2020, 10:28 pm
by GM - Naruto
Rakibinin karaltısı her salise üzerine doğru büyürken planladığın şekilde kalkanını sağ alttan sol üste doğru ön yüzü yaklaşmakta olan rakibine doğru bakacak şekilde savuruyorsun. Kolun büyük bir hızla ilerlemekteyken bir sonraki hamlende mızrağını savurmak üzere hazırlıklarına başlıyorsun. Ancak bir an sonra, kolundan başlayan ve neredeyse omzuna kadar etki eden şiddetli bir titreşim hissediyor ve 'DONK' diye bir ses duyuyorsun. Uyguladığın kuvvete karşı gelen bu kuvvetle ilk çarpıştığın anda olayları tam anlamıyla çözemesen de bir an sonra her şey netleşiyor zihninde.
Kalkanının rakibinin suratına varmasına 15-20 santim kalmışken aniden durdurulduğunu, ve kalkanı durduran şeyin bizzat rakibinin eli olduğunu algılayabiliyorsun. Parmaklarını olabildiğince geniş bir şekilde açmış ve el ayasıyla kalkanın tam merkez noktasını hedef alacak şekilde karşı kuvvet uygulamakta rakibin. Dirseği hafifçe kırık, sol elinin üstünün sol yanağına doğru baktığını görebiliyorsun. Bir an sonra, durdurulan kalkanının üzerinde kolunu aşağı doğru itmeye başlayan yoğun bir güç hissetmeye başlıyorsun.
Planının yarıda kesilmesiyle birlikte, mızrak savurma hamleni şimdilik biraz erteliyorsun. Farkettiğin bir diğer önemli nokta, sisin içinde olmanıza rağmen bu kadar dip dibe olmanızdan kaynaklı olarak rakibinin boştaki sağ yumruğunu sıkmaya başlamış oluşu.
Reflekslerin devreye giriyor. Kalkanını istesen bile yukarıya doğru ittiremeyeceğini anladığın anda sol kolundaki gücü bırakıyor ve hızla bir adım geri alıyorsun. Rakibinin öne doğru sendelediğini farkettiğin zaman ise, az önce ertelemiş olduğun mızrak hamlesini başlatıyorsun. Normal bir mızrakla bu mesafeden saplama hamlesi yapamayacağının farkındasın. Fakat Gerçekliğin Kumaşı'nın mızrağın boyutlarına hükmetmene izin veren özelliğinden faydalanıyor ve mızrağını bir metreye kadar kısaltarak rakibine doğru savuruyorsun.
Rakibin sendelemeyi bitirdiği gibi algılayamadığın bir şekilde üzerine bir saplama saldırısı geleceğini hissedermişçesine tüm vücudunu aniden sola doğru döndürüyor kısa mızrağın yolundan çekilmek için. Mızrağın ucundaki çelik kısmı hafif bir dirençle karşılaşıyor yine de. Kızın karın bölgesine bir kesik attığını hissedebiliyorsun. Vücudunu çevirmemiş olsa, karnının ortasına saplanacağından eminsin mızrağının.
Görmek bir yana, kızın böyle bir saldırıdan kaçınmak için mızrağının özelliklerini biliyor olması gerektiğini farkediyorsun. Çünkü bir mızrağın nasıl çalıştığını bilen herhangi bir shinobinin o mesafeden saldıramayacağını tahmin etmesinin işten bile olmadığının farkındasın. Kızın mızrağının özelliklerini adeta 'bilmesi' seni bir anlığına düşündürüyor.
Ancak rakibin, aldığı yarayı pek umursuyor gibi görünmemekte. Sana doğru yan durmakta oluşunun avantajını kullanıyor ve sağ dirseğini direkt olarak suratına doğru savuruyor. Refleksif olarak geri çekiliyorsun bir adım. Rakibinin durmaya niyeti yok gibi. Vücudunu az önceki konuma getirdiği gibi bu kez sol elini yumruk yaparak savuruyor sana doğru. İstemsizce, kalkanını yumrukla arana koyuyorsun.
'DONK' diye bir ses daha duyuyorsun ve bu kez az öncekinden de şiddetli bir şekilde, tüm kolun zangır zangır titriyor oluşan baskı sonucunda. Fırsattan istifade etmek için mızrağınla bir saplama hamlesi yapmak üzere hareketleniyorsun, ancak daha harekete başlamaya bile fırsat bulamadan ikinci yumruk bu kez omuzunu geçip tüm vücudunu titretecek kadar güçlü iniyor kalkana. 'DOONNNKK' Uzunca bir süredir seninle birlikte olan ve beraber pek çok şeye göğüs gerdiğiniz kalkanının iç kısmının, 'görebileceğin' bir şekilde minik düzeyde de olsa sana doğru büküldüğünü farkediyorsun. En azından rakibinin tam olarak nereye yumruk attığını görmüş oluyorsun bu sayede. Kalkana atılan her yumrukta ve çıkan her donk sesinde çevrenizdeki sis adeta bir şok dalgasıyla dışarı doğru hareket ediyor ve dağılmaya başlıyor.
"Ooooiii! Saaatoriiii! Bitmedi mi hala işin!" Sisin dışından gelen sesi, adrenalinle dolup taşmakta olman sebebiyle bir uğultu şeklinde duyabiliyorsun ancak. Gelgelelim cevap, çok net bir şekilde geliyor kulaklarına yarım metre kadar önünden: "Az kaldı."
Re: [3. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru] Teçhizat Tentesi
Posted: December 5th, 2020, 12:31 am
by Kurosawa Haru
"Kız bir sensör... Hayır hayır. Kız bir bilgi manyağı. Ve sensör. Bu mu? Gerçekliğin Kumaşı'nın nasıl çalıştığını başka nasıl anlamış olabilir ki? Chakra'nın etrafındaki düzenini mi seziyor? Topraktaki sismik hareketleri seziyor olamaz, zira kumaş-mızraktan kaçtığı anda havadaydı. Kıza karşı bir kozum yok. Kaçak oynamalıyım, bu yumruklarla birebir dövüşme şansım yok. Ama onun da benimle birebir dövüşme şansı yok. Körlüğünü kullanamam. Bu kız kör değil hayır. Bu kız benden daha iyi görüyor."
Düşünceleri zihninde yanıp sönen ışıklar gibi bir bir parıldayıp susuyordu, kız ikinci yumruğunu indirirken. Kalkan hala dayanabilirdi. Bir yumrukluk daha. Yumruğunu güçlü savurabilmesi için yere basmalıydı, bu güçlü bir yumruğun temel hareketiydi. Herkes gibi Haru da bir yumruğun nasıl atılması gerektiğini biliyordu. Belden kuvvet al, vücudunun momentinden kuvvet al, ayaklarını yere sağlam bas, ki vücudunun gücünü direkt karşıya iletebilesin.
Zayıf noktası buydu. Kızın Haru'ya yakın olma zorunluluğu. Yapacağı hareket belki de kolunun incinmesine yol açacaktı, ama "Satori"yi köşeye sıkıştırabileceğine inanıyordu.
Bir sonraki yumruğu beklerken, sol kolundaki kalkanı destekleyebilmek için sağ ayağını hızlıca vücudunun bir adım uzağına, geriye doğru basacaktı. Bu duruşun iki sebebi vardı. İlki, yumruğu düzgünce karşılayabilmek istiyordu. Yumruğun kalkanla temas ettiği an ise ayağını yere basmış olmasıyla birlikte Chakrasını yoğunlaştıracak ve bir Doryuu Shiki tekniği uygulayacaktı. Bu sütun, ikisinin arasından, kızın ayaklarının 10 santim ötesinden, kızın tam ayaklarına doğru 10 derecelik bir açı yaparak çıkacaktı. Amacı, kızı hamle yapmaya zorlamaktı. Güçlü yumruk, güçlü postür gerektirirdi, ama güçlü bir yumruk atmanın gereksinimi dolayısıyla tüm gücü ileri doğru ittirirken, vücudunun diğer kısımlarının saldırıya açık kalmasıydı. En azından Haru böyle düşünüyordu.
Kız ya dengesini kaybedecek, ya da kaçacaktı. İki şekilde de, kızın bulunduğu konuma doğru bir Issen tekniği uygulayacaktı. Mızrağı halihazırda kısa olduğu için teknik daha az alanı tarayabilecekti, ama Haru'nun fazlasına ihtiyacı yoktu. Yeterince yakından vuracağını varsayarak, kızı böyle etkisiz hale getireceğine inanıyordu.