RPGTürk

Usagi ve Ringo kaynak alanlarına gitmek üzere harekete geçmeden önce nöbete kalacak Haru ile vedalaşıyorlar. Devamında üs olarak belledikleri ormanın içerisinde ilerlemeye başlıyorlar. Ormanı beraber terk ediyorlar ve kaynak alanlarına sahiplik yapan koruluğa varana kadar beraber ilerliyorlar.

Koruluğun girişinde yollarını ayırıyorlar ve Usagi teçhizat tentesine doğru ilerlemeye başlıyor. Ağaçlarda zıplarken Ringo ile araları epey açılıyor. Artık yalnız kaldığından emin olduğu vakit, tentenin olduğu açıklığı uzaktan hayal meyal gördüğünü fark ediyor.

Usagi tüm dikkatiyle baktı açık alana. Şu an tek başına olması, bu operasyonu tek başına devam ettireceği anlamına gelmiyordu. Parmağını ısırıp onu kanattıktan sonra elini yere koydu, Sutashika'yı çağırdı. Ona vereceği tek emir vardı: "Islığımı duyunca yardıma gel. Sinyali duymadan harekete geçme. Arkamı kollamanı istiyorum."

Yavaş ve emin, ancak dikkatli adımlarla alanın tamamını görebileceği bir yerden bakmadan harekete geçmek istemiyordu. Önce alanın tamamını görüp, gerekli bilgiyi aldıktan sonra açıklığa doğru harekete geçmeyi planlıyordu.

Suta'yı çağırdıktan sonra ona komutlarını iletiyorsun. Suta anladığını ifade edercesine başını hafifçe sallıyor ve sessiz adımlarla senden uzaklaşıyor. Onun kendi görevini yapacağına şüphen olmadığı için odağını yeniden Teçhizat Tentesi'nin bulunduğu yöne çevirip sakin adımlarla alana yaklaşmaya başlıyorsun.

Direkt olarak alana girmemek için, önce alanı rahatlıkla izleyebileceğin bir lokasyon aramaya başlıyorsun kendine. Kısa bir süre sonra, alanın sınırını oluşturan ağaçların üç-dört metre gerisinde, önü nispeten açık sayılabilecek yüksekçe bir dala çarpıyor gözün. Sessiz bir şekilde dalın üzerine sıçrıyor ve Teçhizat Tentesi'nin yerleştirilmiş olduğu geniş alanı inceleme başlıyorsun. Yarıçapı 15-20 metre olan dairemsi şekle sahip bir boşluğa bakmaktasın. Dairenin sınırını oluşturan ağaçların bir kısmı önceki günlerde muhtemelen yanmış olacak ki, alan bir yumurta şeklini andırmakta daha çok.

Alanın ortasına dikilmiş olan dört tane ahşap direk ve bu direklerin tepesinde kenarları 5 metre olan kare şeklinde basit bez tenteyi oluşturmakta. Tentenin altında basit ahşap bir sandık görmektesin. Sandığın önünde rastgele yerleştirilmiş dört tane küp görebiliyorsun, ancak nispeten küçük oldukları için ayrıntılarını seçemiyorsun. Alan boş görünmekte.

Usagi, temkinli bir şekilde üzerinde bulunduğu daldan aşağı sıçrıyor ve her bir adımına dikkat ederek alanın içine giriyor. Ortalık oldukça sessiz ve boş. Rüzgar bile esmiyor. Suta'nın arkasında kendisini izliyor olduğunun verdiği güvenle nispeten rahat bir şekilde ilerleyebiliyor Usagi. Tentenin altına girdiğinde tepeden vuran güneşin kesilmesiyle birlikte bir nebze rahatlıyor ve orta kısma yerleştirilmiş olan sandığa doğru ilerlemeye koyuluyor.

Mesafe kısalırken, sandığın önüne yerleştirilmiş dört tane küpün ayrıntıları belirginleşmeye başlıyor Usagi'nin gözlerinde. Bu küplerin her biri birer rubik kübü gibi görünmekte. Ancak sıradan 3x3'ten daha karmaşık görünüyorlar. Yeterince yaklaştığında her birinin 8x8 küpler olduğunu görebiliyor Usagi.

Herhangi yeni bir şey olmuyor. Ortam sessiz.

Usagi tentenin altına yaklaştıkça düşünceleri daha da belirginleşmişti. Az çok tahmin edebiliyordu durumu. Küplerden birisinin içinde bu sandığın anahtarı olmalıydı. Her birisini çözmek için vakit harcamayı düşündükçe çok geç olacağını, ve birilerinin baskınına uğruyabileceğini düşünerek, öncelikle sandığı kontrol etmek istiyordu. Sandığın kilidini kırabileceğini düşünürse Bousen no Jutsu ile kırmayı deneyecekti. Eğer sandığın kırabileceği bir kısmı yoksa bu sefer eline bir küp alıp küpü inceleyecekti. Belki küpleri kesebilirdi Bousen ile. Lakin bu sefer de eğer içinde bir anahtar varsa anahtarı kesebilirdi yanlışlıkla. Belki sandığın kısa olan kısmına geçip, kilit kısmına da denk gelecek şekilde boydan kesebilirdi. Bütün kesme opsiyonlarını düşünecek, araştıracaktı.

Başka çaresi kalmadığını fark ettiği anda ise eline bir küp alıp çözemeye çalışacaktı.

Usagi önünde zeminde duran sandığı incelemeye başlıyor. Sandığın kilidinin asma kilit gibi ekstra takılan bir parçadan ziyade kendi iç mekanizması olduğunu görüyor. Anahtarın gireceği kilit bölmesi metalden yapılmış. Sandığın geri kalanı ise ahşap. Metali kesebileceğini düşünmüyor tekniğiyle Usagi, ancak ahşap sandığı kesmeyi başarabileceğini tahmin ediyor. Sandık dikdörtgen prizma şeklinde ve kilit kısmı kendisine ve küplere bakan tarafta gibi görünüyor. Yaklaşık 5x5 cm'lik metal bir plaka üzerinde bir anahtar deliği var. Tekniğine girişmeden önce küpleri de incelemeye karar veriyor. Küpler plastik gibi görünmekteler. Bariz düzeyde farklı bir şey hissedemiyor Usagi küplere bakarken. Zekasının çok üst düzey olmaması sebebiyle dört küpü de kendi başına tamamen çözmek için oldukça uzun bir zaman harcaması gerektiğinin farkında.

Usagi, Suta'ya en yakın olabileceği taraftaki rübik kübü çözmeye çalışmaya başladı. Rübik küplere dair pek bir fikrinin olmamasının işini zorlaştıracağının farkındaydı, ama şimdilik yapabileceği tek şey denemeye başlamaktı.

Usagi, sandığı ve küpleri kontrol edip iyice inceledikten sonra ekstra bir şey yapmamaya karar verip ilk küpü alıyor eline. Yavaş yavaş küpü oluşturan parçaları çevirmeye ve kendince mantıksal bir algoritma oluşturmak için çabalamaya başlıyor. Suta'nın arkasında olmasının verdiği güven içini nispeten rahatlatmakta.

15-20 dakika kadar uğraşıyor Usagi elindeki ilk küple. Analitik kapasitesi ortalama sayılabileceği için bu süreçte pek bir aşama kaydettiği söylenemez. Dört küpü birden çözmesinin oldukça uzun zaman alacağının farkında, muhtemelen daha zeki birinin işleri hızlandırma konusunda sorun yaşamayacağını düşünüyor. Ancak şimdilik elinde başka bir alternatifi yok gibi göründüğünden yapabileceği yegane şey bu.

Yaklaşık yarım saat geçtikten sonra göz ucuna takılan bir şeyle hafifçe kafasını kaldırıyor Usagi ve sağ çaprazına doğru bir bakış atıyor küpü elinden bırakmadan. Alanın sınırlarında, bir ağacın dalında çömelmiş bir şekilde kendisini izleyen bir shinobi olduğunu farkediyor. Uzun bir süredir orada değil gibi, muhtemelen göz ucuna takıldığı sıralarda geldiğini tahmin edebiliyor Usagi. Beyaz saçlı, koyu tenli bir shinobi. Sırtında uzunca demirden yapılma garip silahımsı bir sopa asılmış. Sakin bir şekilde tenteye ve Usagi'ye bakmakta. Saldırgan görünmüyor, ve hareket etmeye de niyeti yok gibi şimdilik.

---

Kafasında kurabileceği en karmaşık, ama aslında çok basit bir algoritma kurduktan sonra ilk küpü eline almıştı Usagi. Lakin küp ile uğraştıkça, küpü çözmekten daha da uzaklaştığını düşünüyordu. Daha önünde dört küp olduğunu düşündükçe ilk aklına gelen kesme fikrine tekrar tekrar gidiyordu beyni. Ne var ki içindeki malzemelere hasar verebilme potansiyeli bu düşünceyi kafasından atmaya itmişti.

Yarım saate yakın uğraşıp, çok fazla ilerleme kaydetemediği sıralarda bakış açısına bir karaltı takılmıştı. Sağ çaprazına doğru kafasını kaldırdığı sırada fark etmişti kendisini izlemekte olan shinobiyi. Yeni fark etmesi de muhtemelen shinobinin orada çok fazla süredir olmadığına işaretti.

Shinobiyi süzdükçe kim olduğunu anlamıştı az çok. Satori isimli kızın takımındaydı. Shinobiyi süzdüğü sıralarda aklına gelmişti Suta. Bir an için çocuğun burada olmasının onun artık burada olmadığına işaret olabileceğini düşünmüştü. Takım arkadaşları neredeydi çocuğun? Onlar şu an Suta ile mi dövüşüyorlardı acaba? Yoksa buraya tek başına mı gelmişti? Eğer tek başına geldiyse Suta'ya gerek bile kalmadan çocuğu ekarte edebilirdi. Yine de Suta'nın akıbeti şu an için aklına takılan yegane şeydi.

Suta'nın akıbetini bilmiyordu. Çocuğun tek olup olmadığını bilmiyordu. Çocuk hakkında da çok fazla bilgisi yoktu. Sandığın içinde neler olduğunu da bilmiyordu. Küpleri nasıl çözeceğini de bilmiyordu. Bu kadar bilinmezlik içindeyken bir de hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediği birisi ile savaşmak istemiyordu. Hızlı bir durum analizi yaptıktan sonra iş birliği yapıp paylaşmanın mantıklı olacağını düşünmüştü. Ya da çocuğa sandığı açtırıp, sonra içindekilerin önemine göre onunla dövüşebilirdi. Şu an için önündeki ilk engeli aşmak için bu çocukla işbirliği yapabilirdi. Ayağa kalkıp bir iki adım atacaktı çocuğa doğru sakince. Herhangi bir hamleye girişmeyecekti lakin gelebilecek saldırılara karşı dikkatli olacaktı. Ardından çocuğun duyabileceği bir ses tonunda önerecekti aklındaki anlaşmayı. "Hey." dedi elini kaldırarak. "İnan ki bu zımbırtı için kavga etmek istemiyorum. Ancak çözemiyorum da. O yüzden, belki beraber çözüp içindekileri paylaşmalıyız. Kazan-kazan?"