Patlamanın nereden geldiğini anlayamıyorsunuz, aynı anda sanki bütün bina infilak etmişe benziyor. Bilincinizi anlık yitiriyorsunuz ve etrafta savruluyorsunuz. Yere çarpıp yuvarlandığınızı hissediyorsunuz bir kaç saniye sonra. Ciğerlerinizdeki hava boşalıyor ve nefessiz kalıyorsunuz. Derin bir nefes çektiğinizde ise bu sefer ciğerleriniz kül ve is ile doluyor.
Kısa bir süre sonra, muhtemelen yarım saniye kadar, gözlerinizi aralıyorsunuz.
Çim bir zeminde yatmaktasınız. Muhtemelen binanın diğer simetrik girişinin olduğu bahçe kısmındasınız. Birbirinizi görebiliyorsunuz. Ciddi bir yaranız yok gibi ancak yere sertçe inmenin ve çarpanın verdiği bir acı vücudunuzda. Bu acı yavaşça bedeninizi terk ederken etrafınıza odaklanıyorsunuz.
Çevreniz yanıyor. Yok olmuş binanın yıkıntıları etrafa yağmış ve alevden bir arena oluşturmuş durumda. Bahçenin ötesindeki bir kaç terkedilmiş evin de yandığını algılayabiliyorsunuz. Bu yıkıcı güçten nasıl sağ çıktığınız konusunda hiç bir fikriniz yok. Kabaca 25-30 metrelik bu çembersel alanın etrafında neden çok fazla bir tahta moloz yığını yok o da çok akla mantığa yatmıyor.
Nehre doğru baktınızda tam nehrin üstünden ilerleyen mor bir enerji duvarı seçiyorsunuz. Bu enerji duvarı göremeyeceğiniz kadar yükseğe ulaşıyor ve dümdüz nehir boyunca ilerliyor. Bu duvara çarpan molozlar geri sekip düşüyor. Efektif olarak nehrin diğer tarafına ulaşmanız imkansız gibi görünüyor. Yuji'nin orada olduğunu biliyorsunuz. Kanna ise ortalıkta yok.
Alanın tam ortasında ayakta Riaru, yerde yatan da Haiki'yi görebiliyorsunuz. Riaru elindeki kunaiyi sıfır mesafeden Haiki'ye fırlatıyor. Haiki anlık ve kısık bir acı bağırışı atıyor. Tam olarak kendinde değil gibi.
"BASİTÇE ÖLMEK BU KADAR MI ZOR İHTİYAR?!"
Haykırıyor Riaru. Sağ ayak tabanı ile Haiki'ye batmış olan kunainin kıç kısmına sertçe basıyor, sonra bunu bir daha yapıyor. Haiki ise sadece acı acı bağırabiliyor. O esnada Haiki'nin üzerinde oluşmaya başlamış mühür sembollerini seçiyorsunuz.
"SEN AMEGAKURE'NİN BAŞINA GELMİŞ EN KÖTÜ ŞEY OLABİLİRSİN! GERİZEKALI HERİF!"
Riaru tekrar tekrar kunaiye basıyor. Kunai o kadar derine giriyor ki artık gözle görülemez bir hal alıyor.
"VAKTİNDE IEYASU'YU ÖLDÜRMÜŞ OLSAYDIK BUNLARIN HİÇ BİRİ YAŞANMAYACAKTI! AMEGAKURE'NİN KANI GEREKSİZCE BU TOPRAKLARI SULAMAYACAKTI!"
Derin nefesler alıyor. Gözleri soketlerinden fırlayacak kadar büyümüş bir şekilde Haiki'ye bakıyor. Çok kısa bir an dinlenip, kafasına bir topa vurur gibi sert bir tekme atıyor kendinden sebepsiz yere geçmiş Haiki'nin.
"ÖL! GEBER! IEYASU İTİ İLE CEHENNEMİ BOYLA!"
Haiki'nin yaraları bir shinobiyi katatonik hale sokacak kadar değil, fakat bir gariplik olduğu aşikâr.
Riaru size dönüyor. Derin bir nefes alıyor ve size bakarak konuşuyor. Haiki'ye bu sözleri ilettiği belli. "Bu gençlerin kanları senin elinde. Haberin olsun." dedikten sonra, tüm odağını size çeviriyor. Haiki'nin onu laflarını duyup duymadığını ise bilmiyorsunuz. Hemen hemen bütün vücudu Fuuinjutsu mühürleri ile kaplanmış durumda, kıyafetleri dahil.
Riaru'nun ellerinden dirseklerine kadar ve ayaklarından dizlerine kadar zırh mevcut. Bol bir hakama var altında. Üstünde ise vücudunu kaplayan dar ve siyah bir üst var. Göğsünde ise ince bir zırh mevcut. Siyah ve ince bir atkısı var. Siyah peçesi metal kısımlar ile desteklenmiş ve bir surat korumalığına dönüştülürmüş. Ara ara kapalı gözü seğiriyor. Belinin sağ ve sol kısımlarında birer bel çantası mevcut. Onun dışında silahsız görünüyor.
Size bakıp bir dövüş postürü alıyor. Suratında acımasız ve nefret dolu bir ifade var, ancak dingin ve odaklı görünüyor. Bir elini size uzatıp "gel" işareti yapıyor. Aranızdaki mesafe 10 metre kadar. Alanı çapı 10 metrelik çembersel bir şekilde kabul edebilirsiniz.
"Bana Damla'nın neler yapabileceğini gösterin." dedikten sonra suratında alaycı bir ifade beliriyor. Sizin Damla üyesi olmadığınızı bildiğini anlamak için de ciddi bir empati bilgisine ihtiyaç yok gibi.