Page 1 of 1
[Ikura Joaryu] Penetrasyon
Posted: May 25th, 2025, 5:14 pm
by GM - Naruto
Senin için oldukça tekdüze geçen birkaç hafta. Sabah kalkıp annene dua ettiğin, ardından birkaç saatini artık hafifçe sararmaya ve kırışmaya başlamış olan mektubu incelediğin, bir süredir köy dışı görev almadığın için devriyeye çıktığın, mesain bitince de eve gelip uyuduğun... Neyse ki bu tekdüzelik, bir sabah dua ritüelin esnasında evinin kapısının çalınmasıyla sonlanıyor. Duanı yarım bırakmanın kötü şans getireceğine inandığından tamamlamak için beş dakika kadar harcadıktan sonra kapıya bakabilsen de kapıyı çalan kişinin henüz ayrılmamış olduğunu farkediyorsun. Bu, akademide de beraber olduğunuz ve kısa aralıklarla chuunin rütbesine ulaştığınız tanıdık bir köydaş, Kurono Katou. Katou'yu her zaman biraz 'fazla neşeli' bulsan da yıllar içinde yollarınız öyle ya da böyle birden fazla kez kesiştiği için birbirinizi nispeten iyi tanıyorsunuz. Muhtemelen evde olmadığını düşünüp ayrılmamış olmasının sebebi de senin rutinlerine ne kadar bağlı biri olduğunu gayet iyi bilmesi. Kapıyı açmanla birlikte, onu içeri buyur ettiğin varsayımıyla olsa gerek, içeri dalıyor neşeli bir sesle:
"Günaydın değerli sınıf arkadaşım Joaryu! Sana kahvaltı ve bir mesaj getirdim!"
Kahvaltı iki kap miso çorbasından ibaret. Ancak aç karnını gayet memnun ediyor bu durum. Katou ise, sanki onu kahvaltıya davet eden senmişsin de yeterli misafirperverliği göstermemişsin gibi memnuniyetsiz bir edayla:
"Yeşil çay koymayı nasıl unutursun!" diye sitem ediyor sana çorbasını silip süpürmesini takiben. Senin daha birkaç yudum almış olduğun göz önüne alındığında, söylene söylene kalkıp çayı hazırlamaya başlıyor. Kahvaltı hususunda ona yetişebildiğinde ise, çaylar çoktan hazır ve servis edilmiş oluyorlar. Katou biraz havadan sudan sohbet ettikten sonra, aniden bir şey hatırlamış gibi olduğu yerde dikiliyor:
"Tabi ya, unuttum. Aisu-san seni görmek istiyordu." Gözleri duvarda asılı olan saate dönüyor:
"Tam olarak 15 dakika önce yanında olman gerekiyordu sanırım. Kahvaltı falan derken daldırdık, işe bak! Sen en iyisi hızla git, bugünkü devriye görevini bana devrettiler. Hızlı olsan iyi olur ama, tersi çok pistir bilirsin!"
Katou, her zamanki Katou. Yaptığı ya da söylediği herhangi bir şeye şaşırmayı yıllar önce bırakmış olduğun için hazırlanıp Kusachou binasına doğru yola koyuluyorsun. Aisu, Gyaku Kusachou olduktan sonra onun eski görevlerini de devraldığı için köy açısından nispeten önemli sayılabilecek görevleri veren kişi konumunda birkaç yıldır. Bu yüzden Aisu'nun yanına çağırılmak genelde iyiye işaret olarak yorumlanıyor shinobiler arasında. Kusachou binasının girişindeki nöbetçilere selam verip Aisu'nun odasına çıkıyorsun direkt olarak. Kapıyı çalıp içeri girdiğinde, Aisu'yu masasındaki dev belge yığınları arasında buluyorsun. Bu, oldukça tanıdık bir görüntü. Tek farkı, daha önceden bu pozisyonda Gyaku'yu görmeye alışkın olman. Gerçi genel hatlarıyla bakıldığında Aisu'nun çalışma ortamı Gyaku'ya göre kat kat daha tertipli ve temiz. İçeri girmenle birlikte Aisu başını kaldırarak seni buyur ediyor:
"Hoşgeldin Joaryu. Geç kalacağını tahmin etmiştim, seni çağırması için Katou'yu göndermek gibi bir gaflette bulundum. Neyse, çok da önemli değil. Bir göreve çıkıyorsun. Ülke dışına. Doushi üzerinden güvenlik bölgemize girip Yağmur Ülkesi'ni aşman ve Kaya Ülkesi'ne giriş yapman gerekiyor. Hatırlatmak isterim, yeni Ishichou göreve geldiğinden beri sınırları baya sıkı koruduklarını duyuyoruz. Orada seni bizden bir shinobi karşılayıp görevin geri kalan detaylarını verecek. Sızma operasyonunun başarısız olma ihtimaline karşı sahip olacağın detaylar şimdilik yalnızca bunlar. Sınırı nasıl geçeceğin tamamen sana kalmış, yalnızca bana birkaç saate kadar ihtiyacın olan şeylerin listesini çıkar ki akşama kadar temin edebileyim. Akşam yola çıkmanı bekliyorum."
Off Topic
Konudaki Oyuncular: Ikura Joaryu
Pasiflik Süresi: -
Konu süresince karakter gelişimi & satınalmalar gerçekleştirilebilir. Bu hususun önem arz edeceği bir durum olursa konuya geliştirmeler tamamlanana kadar ara verilecektir.
Re: [Ikura Joaryu] Penetrasyon
Posted: May 31st, 2025, 5:41 pm
by Ikura Joaryu
"İlk ses yankı getiririr,
ikinci karmaşa yaratır,
üçüncüsü paniği doğurur.
Ama dördüncüsü -
hiç duyulmaz bile..."
Yatak odasının sol çaprazındaki duvara oyulmuş dua tapınağına bir tütsü daha yaktı, ellerini parmakları iç içe geçecek şekilde bel hizasında birleştirip başını öne doğru eğdi. Her sabah olduğu gibi bu sabah da onu doğuran anaya minnetlerini sundu olabildiğine sakince. Odanın sağ çaprazına doğru adımladı ve kendine özel kaidesinin üzerinde sessiz sedasız bekleyen mektubu inceledi ellerini sürmeden. Bir kez daha bu mektubu shinobi öğretilerini kendinden çok daha iyi kavrayan birine götürüp götürmemek arasında düşüncelere daldı. Birkaç dakika boyunca bunca zamandır neden mektubu götürmediği ile ilgili kendisi ile tartıştıktan sonra annesine adadığı tapınaktaki tütsünün neredeyse bitmek üzere olduğunu fark etti ve tütsüyü söndürüp temizlemek için oraya geri döndü. Tütsüyü temizlerken ettiği duaları, kapının çalınmasıyla sekteye uğrasa da; Joaryu için kapıdakinin beklemesi annesinin o duayı almasından çok daha az önemliydi. Tütsüleri tamamen temizleyip dua etmeyi bitirdikten sonra yatak odasından çıkıp kapıya yöneldi ve kapıyı açtı. Suratına kusulan sabah enerjisi Joaryu'nun bir nebze gerilmesine sebep olsa bile
"Günaydın Katou-san. İçeri girebilirsin." diyebilmeyi başarmıştı eski akademi arkadaşına.
Katou olabildiğince ilginç bir şekilde bir mesaj getirdiğini söylemiş olmasına rağmen mesaj hakkında hiçbir şekilde konuşmadan önce kahvaltısını yapmış, sonrasında ise yeşil çayını içmişti Joaryu'nun evinde. Joaryu yalnız başına da kahvaltı yapabilirdi ki genelde de öyle oluyordu zaten. Mesaj ile ilgili konuşmasını beklerken Katou içtiği yeşil çay eşliğinde Kusagakure'de olan son olaylardan, kimin kiminle birlikte gezdiğinden veya geçen hafta yağan yağmurdan bahsediyordu. Joaryu ise karşısında alazlanan bu enerji karşısında tüm ciddiyetini koruyup olabildiğince kısa cevaplar vererek konunun mesaja gelmesini bekliyordu. Katou konuşurken, Joaryu kendi zihninde çokça kez bu konuyu nasıl ortadan ikiye bölüp, konuyu ileteceği mesaja getirebileceğinin provasını yapmıştı. Aniden
"MESAJ!" diye bağırabilirdi, hayır hayır çok kaba olurdu bu veya Katou'ya ne anlattığını neden mesaj konusuna gelmediğini sorabilirdi, bu da çok nazik olmazdı herhalde, veyahut mutfaktaki bıçağı bir kunaiymiş gibi kullanarak boğazına dayayıp mesajı zorla söyletebilirdi... Düşüncelerin içinde Katou'nun ne anlattığına odaklanmaya çalışırken
"...Aisu-san..." "...15 dakika önce..." kelimeleri canlanabilmişti sadece kafasında. Göreve gitmeyeli tam 17 gün olmuştu, sonunda tekrar yola çıkacağı için içinde minik bir kıpırtı oluştu. Katou'nun kendi kendine yarattığı panikle birlikte, onu olabildiğince edepli bir şekilde evden gönderdi ve hazırlanmak üzere yatak odasına geri döndü.
Tık tık tık... Kapıyı çalmasına verilen olumlu
"Gel" sesi eskisine nazaran oldukça feminendi. Gyaku'nun artık Kusachou olduğu gerçeği ve görevleri Aisu'dan alacağını bilmenin gerçeğiyle yüzleşirken bir kez daha
"Aisu-san." dedi ve başını bir askerin yapması gereken gibi sertçe aşağı yukarı hareket ettirdikten sonra
"Beni çağırmışsınız efendim." dedi. Aisu'nun dediklerini dikkatle dinledi, her kelimesini beynine kazıdı. Kaya ülkesine sızmayı gerektirecek, zorlu bir göreve gidecekti. Bir ekipman listesi hazırlanması istenmişti, birkaç saat içinde sınırı geçebileceği bir plan yapması gerekiyordu. Aisu sözlerini bitirirken
"Emredersiniz efendim." dedi ve keskin bir dönüşle odadan ayrılarak. Binada bu işler ile ilgilenen görevli shinobiden bir kalem kağıt istedi.
Tarih: IV.SSS19 - Kış
Görevli: Ikura Joaryu
Rütbe: Chuunin
Görev Yeri: Sınır Ötesi
Görev Envanter Listesi
1- Sırt çantası - 1 Adet
2- Albino Kurbağa (Birkaç günlük yem ile birlikte, kavanozda) - 3 Adet
3- Mini Rüzgar Çanı - 1 Adet
4- Ceviz Kabuğu - 250gr
5- Yosunla kaplanmış mini duman kapsülü - 2 Adet
6- Çevirmeli Müzik Kutusu - 1 Adet
7- Susam Yağı - 1 Adet
8- Fitil - 1 Paket
9- Kunai - 10 Adet
10- Halat - 5 metre
Listede bulunan toplamda 10 (on) farklı muhtelif eşyadan oluşan listenin Aisu-san'a iletilmesini arz ederim.
Ikura Joaru
Re: [Ikura Joaryu] Penetrasyon
Posted: June 1st, 2025, 10:58 pm
by GM - Naruto
Chuunin, kendisinden istemiş olduğun kalem kağıtla listeni hazırlamanı bekliyor sabırla. Kafandaki her şeyi tamamlayıp resmi bir baş selamıyla listeyi teslim ediyorsun ve ayrılman için komut verilmesini beklemeye geçiyorsun. Görevli chuunin, listedeki her bir maddeyi okudukça daha da dehşete kapılmış gibi görünüyor. Bu esnada sen, gayet resmi ve ciddi bir şekilde beklemeyi sürdürüyorsun. Görevli shinobi, gözlerini listede birkaç kez gezdirdikten sonra yutkunarak sesinin titremesini engellemek istercesine cevaplıyor en nihayetinde seni:
“Pekala... Mesai bitiminde bir uğra bakalım, o zamana kadar halletmeye çalışırız...” Bir elini başına götürerek dertli dertli kaşınıyor. Sen ise, resmi tavrını hiç bozmadan bir baş selamı daha vererek Chou binasını terkediyor ve kendi hazırlıklarına başlamak üzere evine doğru yola koyuluyorsun.
Eve ulaştığında, kahvaltıdan sonra aceleyle ayrılmak durumunda kaldığın için önce mutfağı temizlemekle başlamaya niyetleniyorsun. En nihayetinde ne kadar süre evden uzak kalacağın meçhul, geri döndüğünde sevimsiz bir kokuyla karşılaşmak istemezsin. Gelgelelim mutfağa girdiğinde seni beklentinin aksine pırıl pırıl bir ortam karşılıyor. Belli ki Katou yalnızca kahvaltı artıklarını temizlemekle kalmamış, senin evde olmadığın sürede mutfağı bir güzel elden geçirmiş. Yüzeylerin pırıl pırıl olduğunu, mutfakta ferahlatıcı bir temizlik kokusu olduğunu duyuyorsun. Masanın üzerinde ise oldukça nizami bir el yazısıyla sana özel bırakılmış bir not var:
“Kahvaltı için çok teşekkür ederim değerli sınıf arkadaşım Jorayu. Bunu bir iyi yolculuklar hediyesi olarak kabul et, Katou.”
En azından işlerinin hızlanmış olmasının verdiği rahatlıkla, görevin için kendi açından lüzumlu hazırlıkları yapmaya koyuluyorsun. Saatler hızla ilerliyor. Güneş tepeden batmaya doğru yönelmişken, Kusachou binasından alacağın malzemeler haricinde tamamen hazır hale geliyorsun. Mesai çıkışı yaklaşmış olduğundan, sabah saatlerinde teslim ettiğin listedeki malzemeleri almak üzere yola koyuluyorsun.
Chou binasına vardığında, görevli chuunin seni karşılıyor. Sabahkinin aksine, duruşu oldukça rahat ve keyfi yerinde gibi görünüyor. Malzemeleri almak için ona doğru ilerlemeye hazırlandığında:
“Malzemelerin çoğunu Aisu-san kendi tedarik etti. Ondan teslim alabilirsin.” diyor sakince. Daha fazla bir şey söylemesine fırsat vermeden, direkt olarak Aisu’nun odasına yöneliyor ve kapısını çalıyorsun. Sabahkiyle hemen hemen aynı tonda aldığın cevabın ardından içeri giriyorsun. Manzara hemen hemen aynı, tek fark belge yığınlarının daha da uzamış olması. Aisu seni gördüğünde hiç istifini bozmadan:
“Gel.” Diyor ve masasının altından kaliteli görünen bir sırt çantası çıkarıyor. Çantayı kucağına aldıktan sonra içindekileri sırasıyla masaya çıkarmaya başlıyor. Minik bir rüzgar çanı, içinde muhtemelen ceviz kabuklarının olduğunu tahmin ettiğin minik bir kese, yosunla kaplanmış iki adet mini duman kapsülü, tıpalı ufak bir şişede susam yağı, bir paket fitil, on adet kunai, beş metrelik bir halat masayı dolduruyor. Ardından çekmecesine uzanıp nazikçe açıyor ve oldukça eski görünen bir müzik kutusu çıkarıyor Aisu. Farkındalık konusunda özel bir yeteneğin olmasa bile nadide bir eşya olduğunu ilk gördüğün anda anlayabiliyorsun. Avcunun içinde tutarken, bir eliyle kenarındaki kolu çevirmeye başlıyor. Bir yandan da lafa giriyor:
“Bu benim kendi şahsi koleksiyonumdan. Dördüncü shinobi savaşından sonra shinobi birliği ilk kurulduğu zamanlarda dostluk mesajını yaymak için üretilen özel bir ürün. Bizzat yedinci Hokage Uzumaki Naruto’nun kendi ses kaydıyla yapılmış. Çocukken ailem buna ciddi bir para ödemişti.” Gözleri müzik kutusundan ayrılıp müthiş bir hızla sana dönüyor. Açık buz mavisi gözlerini sana diktiğinde adeta buz kesiyorsun. Oda sıcaklığı aniden sıfırın altına düşüyor adeta.
“Nasıl teslim aldıysan, öyle teslim etmeni bekliyorum. Aksi takdirde ‘çok ciddi’ bir cezai yaptırımı olur.” Cümlesini bitirmesinin ardından, müzik kutusu kurulmuş oluyor ve kapağı hızla açılarak daha genç bir Uzumaki Naruto’nun chibi figürü tatlı bir şarkı eşliğinde kapaktan fırlayarak kendi etrafında dönmeye ve sallanmaya başlıyor.
Aisu’nun gözleri yeniden kutuya dönüyor ve yüzüne tatlı bir gülümseme yerleşirken oda sıcaklığı normale dönüyor. Yeniden rahat nefes alabildiğini hissediyorsun. Beraberce, şarkıyı dinliyor ve yer yer eşlik ediyorsunuz. Garip birkaç dakikanın ardından müzik sona eriyor ve kapağı kapanan kutu masanın üzerinde diğerlerinin yanında yerini alıyor.
“Son olarak.” diyor Aisu ve yeniden masasının altına uzanarak fanus benzeri büyük bir kavanoz ve yanında iki minik şişe daha çıkarıyor. Fanusun içinde üç adet beyaz renkli kurbağa görüyorsun. Albino gibi görünüyorlar. Ama ‘çok iyi bir şekilde beyaza boyanmış’ gibi de geliyorlar bir yandan sana. Aisu ise büyük bir ciddiyetle lafa giriyor yeniden:
“Bu albino kurbağaların cildi çok hassas. Bu yüzden özel bir yağ temin ettim senin için. Günde iki kez kurbağaların tüm vücudunu yağlaman gerekiyor. Bir tanesini tamamen yağlamak yaklaşık 45 dakika sürüyor. Kaçmaları, kaygan olmaları gibi faktörler de var tabii. Şişelerden birinde yağ var, diğerinde ise yem. Elinden geleni yapmanı bekliyorum.” Bir anlığına, ince bir sırıtış görür gibi oluyorsun Aisu’nun yüzünde. Ancak sen emin olamadan o his kayboluyor.
Re: [Ikura Joaryu] Penetrasyon
Posted: June 3rd, 2025, 9:18 am
by Ikura Joaryu
"...halletmeye çalışırız...”. Joaryu istifini bozmadan chuunini izlemeye devam etse de, görevi bu işi yapmak olan chuunin'nin yetersiz olduğu ile ilgili izlenimlere kapılmıştı. Ona köy tarafından bu malzemelerin toplanması görevi verildiyse, o da bu malzemeleri toplayabilecek nitelikte olmalıydı Joaryu'ya göre. Bunu yapamayacak gibi hissediyorsa derhal özür dileyip başka bir departmana atamasını istemeliydi. Birkaç saniye boyunca chuunini izledikten sonra başıyla selam verdi ve binayı terk etmek üzere merdivenlere doğru yöneldi. Köyün içinde fazla vakit kaybetmeden evinin olduğu mahalleye geri döndü Joaryu, akşam çıkacağı yolculuk için hazırlık yapması gerekiyordu. Geri ne zaman döneceği belli olmadığı için evi, kimsenin bir süre uğramayacağı bir şekle sokması gerekiyordu. Kapıyı açıp eve girdiğinde se sabah kapıyı çekip çıkarken bıraktığının aksine tertemiz bir mutfak ve yemek masası karşılamıştı kendisini. Bir anlık duraksadı ve etrafta kendinden başka birinin olup olmadığını anlamak amacıyla içerideki odalara kulak verdi. "Anne?" kelimesi yankılanırken zihin duvarlarında masadaki kağıdı gördü. Derleme toplama işlerini evden çıkmadan biraz önce kapıdan yolcu ettiği Katou yapmıştı. Bunu neden yaptığına anlam verememek ile birlikte bir minnet duyması gerekiyor mu yoksa Katou bunu mesajı iletmekte gecikmesinin özrü olarak mı yapmıştı veya Katou'ya habersiz bir şekilde eve tekrar girip eşyalarına dokunduğu için kızgın mı olmalıydı bilemiyordu. Mutfakta birkaç dakikalığına ayakta bekledi, Katou ile ilgili bir şey yapmalı mıydı yoksa hiçbir söylemesine gerek yok muydu bunu düşündü. Geçen birkaç dakikanın ardından tekrar Chou binasına dönüp istediği eşyaları alıp yola çıkması gerektiğin hatırladı. Evde kalan bozulabilecek tüm gıdaları topladı önce, sonra ise tüm eve girilebilecek tüm kapı ve pencereleri kilitlediğinden emin oldu. Chou binasına giderken giydiği resmi shinobi ekipmanlarının üstüne görevlerde giydiği kapüşonlu ceketini geçirdi. Uyluk çantasını ve içindeki ekipmanları kontrol etti. Kapıdan çıkmadan evvel evi son bir kez daha turladı. Etrafta bir sinek bile kalmadığından emin olduktan sonra vedalaşmak için annesine dua ettiği mini tapınağın başına geçti. Onunla vedalaştı. Kaidenin üstünde duran mektuba uzaktan bir kez daha baktı. Kapıya geldiğinde ise her şeyden emin olmak için evi bir kez daha turladı. Tekrar kapıya geldiğinde başını iki yana sallayıp bu kadar kontrolün yettiğini kendine hatırlattı ve evden dışarıya çıktı.
Chou binasına tekrar geldiğinde aynı görevli shinobinin yanına doğru yöneldi. Sabahki yetersiz bakışların yerini, özgüven ve rahatlık almış gibi gözüküyordu. Joaryu shinobiyi başıyla selamladı ve "Görev için köyü terk etmeye hazırım, listedeki ekipmanları temin edebildiniz mi?" diye sordu. Chuunin'den gelen cevaba ise bir miktar şaşırmıştı. Aisu, malzemeleri kendi temin etmiş ve kendisinin tekrar ziyaret edilmesini istiyordu. Yanlış bir şey yazıp yazmadığını birkaç kez sorguladı Joaryu. Hayır tamamı ile doğal, kolayca bulunabilecek, normal ve standart bir envanter listesi hazırlamıştı kendince. Chuunin'e teşekkür edip Aisu'nun kapısına doğru yöneldi. Bu sefer tam olarak kendinden emin olmayan bir şekilde çalıyordu kapıyı. Tık Tık Tık... ve aynı ses. "Gel." İçeriye girdi. "Aisu-san, emredersiniz efendim." dedi keskin bir tonda ve başını aşağı yukarı sertçe indirip kaldırdı. Aisu sırt çantası ve envanterde bulunan muhtelif eşyaları Joaryu'ya teslim ettikten sonra kendine ait çekmeceye uzandı ve çekmeceden bir müzik kutusu çıkardı. Müzik kutusunun kendisi için ne kadar kıymetli olduğunu anlatmaya başladığı andan itibaren odanın dört duvarından Joaryu'ya doğru her saniye daha da yaklaşan bir soğuk hava dalgası hızlı bir şekilde odanın sıcaklığını aşağıya çekmeye başlamıştı. Cümlesinin bitirirken ise müzik kutusundan ayrılan gözleri olabildiğince keskin bir şekilde Joaryu'nun üstüne dikilmişti. Joaryu'nun önce tenine, sonra kemiklerine ve hatta kalbine kadar işleyen dondurucu bir soğuk hava dalgası, binlerce minik hançermiş gibi vücuduna saplanıyor gibiydi. Aisu'yu daha önce hiç bu kadar sert ve ciddi bir şekilde görmemişti. Kızıl saçlarının altında parıldayan buzdan gözlerine odaklandı, belki bir saniye bile sürmeyen bu odaklanmanın ardından bu bakışmanın hayra alamet olmadığını düşündü ve gözlerini ondan kaçırması gerektiğine karar verdi. Başını hafifçe öne eğip, gözlerini Aisu'nun gözlerinden ayırırken "Müzik kutusunu sağ salim geri getireceğimden emin olabilirsiniz efendim" demekle yetindi. Aisu cezai yaptırımlardan bahsederken ise müzik kutusunun kapağı aniden açıldı ve içinden çıkan Naruto figürü ile birlikte şarkı çalmaya başladı. Odanın soğuk havası yerini konfor sıcaklığına bırakırken yedinci Hokage'nin sesi ve davul sesleri odada yankılanmaya başladı.
Joaryu'nun yazmış olduğu envanter listesinde eksik kalan son kalem olan albino kurbağalar da bir fanusun içinde masanın üzerine konulmuştu Aisu tarafından. Joaryu kurbağaları göz ucuyla inceledi, bunlar gerçekten albino kurbağalar mıydı yoksa üzerleri boyalı normal kurbağalar mıydı emin olamadı. Kafasını hafifçe sağa yatırarak tekrar baktı kurbağalara bir şeyler anlayabilmek adına fakat herhangi bir çıkarım yapamadı. Koca Kusagakure yönetiminin başka işi yok Joaryu'yu kandırmakla veya onunla dalga geçmekle uğraşacak hali yoktur diye düşündü ve bunların albino kurbağalar olduğuna kanaat getirip buna inandı. Aisu, kurbağaların ciltleri ile ilgili konuşurken Joaryu masaya doğru bir adım yaklaştı ve yağ şişesini işaret ederek. "Aisu-san, siz bu kurbağaları hali hazırda yağladınız mı? Yoksa ben şimdi yağlamalı mıyım? Eğer isterseniz hemen şu an burada yağlayabilirim, albino kurbağalar görevin başarıya ulaşması için kritik bir önem taşıyor, onların başına bir şey gelmesini istemem, yağlanacaksa yağlarım." dedi. Cümlesini bitirirken biraz fazla yükselmişti. Aisu'nun vereceği cevaba göre kurbağaları yağlamak için hazır bir şekilde bekliyordu. Eğer ki kurbağalar daha önce yağlanmamışlarsa, hemen burada onları yağlayabilirdi. Buna hazırdı.
Joaryu'nun kafasında dönen plan sınırda karşılaşacaklarına göre değişecekti pek tabi ki fakat planın oturduğu temeller oldukça netti. Gizli köyden çıktıktan sonra Kusagakure'nin yağmur ülkesi üzerinde oluşturduğu güvenlik hattına giriş yapacaktı. Bu güvenlik hattı kaya ülkesi sınırlarına kadar ulaşıyordu. Güvenlik hattındaki sınırdan kaya ülkesine gizlice geçiş yapamayacağının farkındaydı bu yüzden kaya ülkesi sınırına yarım günlük bir mesafede son kampını yapıp güneye doğru ilerleyecekti. Son kampını yaparken, üzerinde kusagakure amblemi olan her eşyayı sırt çantasına koyacaktı ve olabildiğince gizli bir şekilde ilerleyecekti. Terkedilmiş bölgenin içinde güney-batı yönünde hareket edip, sınıra yaklaşacak. Sınır hareketliliklerini gözlemleyecek, uygun bir zamanı kollayacak ve geçiş planını devreye sokacaktı. Her şeyden önce emin olması ve bilmesi gereken şey, terkedilmiş bölge ve kaya ülkesi arasındaki sınırın hareketliliği ile ilgiliydi. Bu bölgenin sıkı korunduğunu ve ciddi bir askeri konuşlanmanın olduğunu düşünüyordu. Bu eşyaların tümünü de bu kalabalığı düşünerek istemişti Kusagakure yönetiminden. Yola koyulmasına engel hiçbir şey kalmadığında köyü terk edecekti ve kaya ülkesine sızmak için görev bilinci ve motivasyonu ile yola çıkacaktı.
Re: [Ikura Joaryu] Penetrasyon
Posted: June 7th, 2025, 12:27 am
by GM - Naruto
Kurbağaları yağlamak konusundaki büyük motivasyonun Aisu'yu etkilemiş gibi gözüküyor. Hiddetle ve hevesle kurbağaları yağlamaya tam o anda başlayabileceğini ifade ettiğinde, onaylarcasına ve takdir edercesine başını sallıyor Aisu. Bir yandan da burnundan onaylarcasına nefesler vererek 'hım' 'hım' gibi sesler çıkarıyor. Devamında, konuşmaya giriyor Aisu: "Kurbağalar sen gelmeden yaklaşık yarım saat önce yağlandılar Jaoryu. Şu an için böyle bir ihtiyaç yok, ancak bu tutumun takdire şayan. Görevinin sonuçlarını merakla bekliyor olacağım. Özellikle bu-" iki elini birden sunum yaparcasına masanın üzerinde ortadan kenarlara doğru açıyor: "-ekipmanları ne düzeyde yaratıcı kullanabildiğin konusunda detaylı bir rapor bekliyorum senden. Kusagakure'nin senin gibi örnek shinobilere her daim ihtiyacı olacaktır." Aisu'nun konuşmasının bitmesiyle birlikte, senin için hazırlanmış olan malzemeleri çantana dolduruyor ve devamında köyden çıkış yapmak üzere Chou binasından ayrılıyorsun.
Kafanda önceden kurmuş olduğun destinasyona ulaşman birkaç gününü alıyor. Önce Çimen Ülkesi'nin sınır kasabalarından olan Doushi'ye ulaşıyor ve takiben güvenlik koridoruna giriyorsun. Güvenlik koridoru, birkaç kilometre aralıklarla kurulmuş olan nöbet istasyonları ve her dört beş istasyonda bir yerleştirilmiş şekilde nispeten daha büyük komuta merkezleriyle takip edilmekte. Komuta merkezlerinin her birine bağlı belli sayıda shinobi var ve kendi aralarında istasyon devriyelerini tutmaktalar. Savaştan sonra kısa bir süre bu komuta merkezlerinden birine bağlı çalıştığın için sisteme ve düzene hakimsin. Ancak pektabii, senin çalıştığın dönemde ortalık biraz daha karışıktı ve bölge Ishigakure ile ortak yönetilmekteydi. Şimdi ise düzen çok daha net ve şu sıralar pek de bir şey olmamasından kaynaklı işler gevşemiş gibi görünüyor. Kaya Ülkesi sınırına yaklaşık yarım günlük mesafen kaldığını hesapladığında güvenlik koridorundan güneye doğru ilerleyerek artık 'Terkedilmiş Bölge' olarak anılan Yağmur Ülkesi sınırlarına giriş yapıyorsun. Kuzuryuu-Gawa nehrini aşıp koridordan çıkmadan hemen önce, planladığın şekilde senin Kusagakure'li bir shinobi olduğunu ifa eden her şeyi sırt çantana dolduruyorsun.
Güneye ilerleyerek yolu nispeten uzattığın için, Kaya Ülkesi sınırlarına birkaç kilometreye kadar yaklaşman koridordan ayrıldıktan sonra yaklaşık bir gün sürüyor. Terkedilmiş Bölge, gerçekten adını hakeder durumda. Kusagakure-Ishigakure ortak operasyonu ve güvenlik koridorunun kurulmasından önce tüm Yağmur Ülkesi'nin kasabaları yağmalanmış ve yollara dökülmek zorunda kalmış mülteciler, onlardan haraç kesmek üzere serseri mayın gibi dolanan haydutlar, bölgede güç odağı oluşturmaya çalışan Riaru ajanları ve çeşitli ülkelerden shinobilerle dolu olduğuna bizzat şahit olmuştun. Nanmin'in kurulmasıyla birlikte ortalıkta pek sivil kalmamış gibi görünüyor. Bir günlük yolculuğun esnasında denk geldiğin üç kasaba da terkedilmiş vaziyettelerdi. Pektabii savaşın ve yağmanın izlerini tecrübeli sayılabilecek bir shinobi olduğun için kolaylıkla farkedebilmiştin. Özellikle kasabalarda, birilerinin gömmeye zaman ayırmadığı çürümüş cesetlerden arta kalan kokular hala hissedilebilir durumdaydı senin için. Etrafta sömürülecek sivil kalmadığı için, haydutlar da yoktu elbette. Riaru güçlerinin ise kuzeye çekildiğini zaten biliyordun.
Sınıra birkaç kilometre uzaklıkta olduğunu biliyorsun, Yağmur Ülkesi ve Kaya Ülkesi'nin sınırlarını bulunduğun bölgede net bir şekilde ayırt etmeni sağlayacak bir coğrafi işaret olmadığının farkındasın.
Re: [Ikura Joaryu] Penetrasyon
Posted: June 9th, 2025, 9:46 pm
by Ikura Joaryu
Gökyüzünden zeminine kadar, ışığın dokunmasıyla parıldayan her yerin boyandığı o berrak ve keskin rengin üzerinde; kimin sözünün dinleneceğine karar veremeyip birbirlerine pençelerini saplayan ve her darbede o güzel rengin üzerine kızıla çalan kanlarını döken iki canlıyı izliyordu sanki Joaryu. Aisu başını öne doğru eğip kaldırırken, gözlerinin etrafında süzülen saçları ve çıkardığı onaylayıcı sesler; ayıların kükremelerine eş değerdi Joaryu için. Rütbe olarak kendinden fersah fersah üstün bu hanımefendinin ağzından çıkacak tek bir kelime ile her şeyi yapmaya hazırdı. Sanki bir onay almış gibi bir adım daha attı Aisu'ya doğru; dışarıdan sadece bir adım gibi gözüküyor olabilirdi ve fakat Joaryu için kuzey kutbunda cenk eyleyen dev ayılara bir adım daha yaklaşmak gibi hissettiriyordu attığı adım. Hemen şimdi bir emir verebilirdi Joaryu'ya, kurbağaları yağlamasını, camdan dışarıya fırlatmasını veya hemen buracıkta üç kurbağayıı da teker teker öldürmesini emredebilirdi. Joaryu püridikkat bir şekilde tüm algılarını Aisu'ya dikmiş ve vereceği emri bekliyordu.
Büyü bozuldu.
...detaylı bir rapor bekliyorum senden. Kusagakure'nin senin gibi örnek shinobilere her daim ihtiyacı olacaktır."
İleriye doğru yaptığı hamlenin odağını kurbağalar yerine sırt çantasına yönlendirmiş ve envanter listesinde yazılı eşyaların hepsini bir çırpıda çantanın içine düzenli bir şekilde istiflemişti. Başıyla Aisu'ya selamını çaktıktan sonra
"Emredersiniz efendim, sizi ve köyümüzü yüzüstü bırakmayacağım." dedi ve sert bir şekilde odadan ayrıldı. Odadan çıktıktan sonra, daha evvel envanter listesini teslim ettiği chuunine ifadesiz bir surat ile bakıp, başıyla selamladı ve ondan köy dışında göreve gittiği ile ilgili izin evraklarını alıp binadan ayrıldı. Artık göreve çıkmasını engelleyecek hiçbir şey kalmamıştı. Köyün hemen çıkışındaki nöbet karakoluna kadar hızlı adımlar ile yürüyerek ulaştıktan sonra, biraz önce Chou binasından teslim aldığı köy dışı göreve gittiğini belirten izin evraklarını teslim etti. Tüm evrak işlerini usüle uygun bir şekilde tamamlayıp Kusagakure köyünün dışına çıktığında ise hızlı adımlar yerini yer yer templu koşuya, ağaçların müsait olduğu yerlerde ise ağaçların üzerinden zıplayarak seyahat etme modeline bırakmıştı. Doushi üzerinden Çimen ülkesini rahat bir şekilde terk etmiş, temposunu bozmadan; her görevde nasıl seyahat ediyorsa, ona akademide nasıl seyahat etmesi gerektiği öğretilmişse o şekilde seyahat ediyordu. Tek farkı bu sefer yanında her gün düzenli bir şekilde yağlanma ihtiyacı olan 3 adet kurbağa olmasıydı. Aisu'nun kelimeleri zihninin içine kazınmış gibi, kurbağaları saati saatine yağlıyor, yemlerini veriyor ve onlara iyi bakıyordu.
Kusagakure'nin oluşturduğu güvenli hat boyunca sorunsuz bir şekilde geçen seyahatinin ardından terkedilmiş bölgeye girmesiyle birlikte kasvet, savaş kokusuyla birlikte çökmüştü toprakların üzerine. Şu an orada olmasalar bile buralarda kamplar kuran veya güvenli bölgelere ulaşmak için çabalayan mültecilerin görüntüsü Joaryu'nun hatıralarında canlanabiliyordu. Canlarına kastedenler, kadınlarına tecavüz edenler, paralarını zorla ellerinden alan haydutlar. Hepsi buradaydı, hem de çok uzun bir zaman önce değildi yaşananlar. Kendi köyünde böyle bir şey ile karşılaşsa, durdurmaya gücü yetmeyecek olmanın verdiği aciz hissiyatla birlikte önünde bulunan ve mültecilerin daha evvel seyahat için kullandıkları patika yolu inceledi. Dişlinin çarkları sağlam kalmalı diye düşündü ve geçmişin zihnine vuran tüm yansımalarından kurtulup fikir bulutlarını sınırdan sızmak için yaptığı planda topladı. Hava kararmadan evvel tüm hazırlıklarını yapıp sınırdan geçiş planını devreye sokmalıydı.
Kaya ülkesi sınırında belirli aralıklara konuşlanmış nöbet istasyonları olduğunu tahmin ediyordu Joaryu. Sınır bölgesinde orta yükseklikte ağaçların olduğu bir bölge belirleyecekti her şeyden önce. Net olarak nerenin sınır çizgisi olduğunu kestiremese de dikkatli bir şekilde Kaya ülkesine doğru yaklaşıp herhangi bir devriyeye veya karakola kendi belirlediği mesafede kalmaya çalışacaktı. Herhangi bir karakol veya devriyenin farkına varmadan önce planını başlatmak gibi bir niyeti yoktu. Her şeyden önce izleyip anlaması gerektiğinin farkındaydı ama o planını çoktan kurgulamıştı. Şartlar olgunlaştığında devreye sokacağı planı için
Ön hazırlığını** tamamladıktan sonra, güneşin batışına yakın bir saatte harekete geçecekti. Sınır kuzeyden, güneye doğru uzanıyordu. Bu çizgiden Joaryu'ya kadar olan bölümdeki alanları askeri metodlara uygun bir şekilde isimlendirerek başlamıştı planına.
1A 2A 3A
1B 2B 3B
1C 2C 3C
Joaryu hazırlığını 3A ve 3B bölgelerinde yapıp, başlangıcını 3B bölgesinde yapacaktı. Etrafta bulabildiği kurumuş çalı çırpıyı altlarına susam yağı ile yağlanmış ceviz kabukları bırakarak 3B ve 3A'da bulunan iki farklı noktaya toparlayacaktı. 0 anında 3B'den hareket edecek, uzun fitili burada ateşleyecekti. Ardından olabildiğince hızlı bir şekilde 3A noktasına orta uzunluktaki fitili burada ateşleyecekti. Ateşler yanmadan evvel 2A bölgesinden 1A bölgesine doğru sırtındaki duman kapsülünü aktif ettiği kurbağa 1'i fırlatacak ve 2B bölgesi üzerinden 2C'ye doğru yola devam edecekti. Aynı şekilde 2C bölgesinden 1C bölgesine doğru diğer kurbağayı fırlattıktan sonra dikkatli bir şekilde 1B bölgesine doğru hareket edecekti. Aslında amacı ormanın içinde sıralı bir şekilde dikkat çekebilecek sinyaller oluşturup, sınırdan bölgeye çekeceği devriyenin ormanın içinde spiral şeklinde gezinmesini sağlamaktı. eğer ki bu kargaşayı herkesin 3.bölgeye kadar takip ettiğinden emin olduysa 1A bölgesinden Kaya ülkesinin içine doğru birkaç saat boyunca maksimum hızda hareket edecekti. Ardından kuzeye yönelip, sıradan bir vatandaşmış gibi yürüyerek devam edecekti yolculuğuna.
Ön Hazırlık**
Re: [Ikura Joaryu] Penetrasyon
Posted: June 17th, 2025, 11:28 pm
by GM - Naruto
Planına başlamak için doğru noktayı bulmak birkaç saatini alıyor. Ancak en nihayetinde, koruluklar ve orta boylu ağaçlar tarafından oluşturulmuş minik ormancıklar barındıran bir bölge bulabiliyorsun. Bu hem sana gizlilikle sınıra biraz daha yaklaşabilme fırsatı veriyor hem de planını hazırlaman için fırsat oluşturuyor. Gözlemlerine göre, şu an bulunduğun noktanın kuzeybatı ve güneybatısında iki devriye ekibi var. Terkedilmiş bölgede geçirdiğin ve Kaya Ülkesi sınırını incelediğin süre boyunca devriyelerin belli kurallar çerçevesinde hareket ettiğini çözebilmiş durumdasın. Kuzeyden güneye doğru sıralanmış ve yaklaşık 3’er kilometre aralıklarla yerleştirilmiş minik nöbet istasyonları bulunuyor ve her istasyonda sabit bir shinobi beklerken iki nöbet istasyonu arasında biri kuzeye, biri güneye doğru ilerleyen iki devriye bulunuyor. Biri kuzeyden, biri güneyden gelen devriye shinobileri nöbet istasyonuna ulaştığında biri istasyon nöbetini devralıyor, o an istasyondaki shinobi ise kendi yerini alan shinobinin az önceki rotasına doğru devam ediyor. Düzgün işleyen, nizami bir sistem gibi gözükmekte. Hem belli dinlenme aralıklarına sahip, hem de iki nöbet istasyonunun arasında her zaman devriye atan iki shinobi bulunmasını sağlıyor. Sabit nöbet tutan shinobiler de işin içine katıldığında sınırı delmek için en az dört çift gözün dikkatinden kaçmak gerektiğini anlayabiliyorsun.
Ön hazırlık maiyetindeki tüm ayarlamalarını halledip birkaç kez üstünden geçtikten sonra tam anlamıyla hazır oluyorsun. Bulunduğun bölgeyle arada sırada devriye atan shinobileri seçebildiğin mesafe arasındaki alanı 3x3 olacak şekilde haritalandırıyorsun. 9 birimi oluşturan karelerden her birinin kenar uzunluğu tahminine göre 100 metre kadar. Yani şu anda 3B bölgesinin merkezi civarlarında olduğun düşünülürse sınıra aşağı yukarı 250 metre uzaklıktasın. Ki bu farkedilmeden yaklaşmak için oldukça iyi bir mesafe. 3A ve 3B bölgesine oldukça yanıcı susam yağına bulanmış ceviz kabukları ve alevi harlamak için topladığın çalı çırpıyı kafandaki düzene göre yerleştiriyorsun. Devamında 3B bölgesindeki bu yığıntının altına yerleştirmiş olduğun uzun fitili yaktığın gibi hızla 3A bölgesine doğru koşmaya başlıyorsun. İçinde bulunduğun durumda gizlilik ön koşulu hız ön koşulundan üstün geldiği için, saklanma becerin pek de iyi olmadığından ekstra efor sarfetmen gerekiyor ve yüzde yüz performansla hareket edemiyorsun. 3A bölgesindeki orta uzunluktaki fitili yakman aşağı yukarı uzun fitilin ayarlamış olduğun yığını alevler içinde bırakmasıyla eş zamanlı oluyor. Kafandaki zamanlamayı tam anlamıyla tutturabilmiş değilsin, ancak planını iptal etmek için çok geç olduğunu bildiğin için fitili yaktığın gibi 3A bölgesinden 2A bölgesine doğru ilerliyor ve sırtına duman kapsülü yerleştirmiş olduğun ilk kurbağayı 1A bölgesine doğru fırlatıyorsun. Yakın zamanda yağlanmış olan kurbağa fırlatırken elinden biraz kaysa da planında aksaklığa sebep olmuyor. Bu hareketin, 3A bölgesindeki yığıntının alev almasıyla aynı zamana denk geliyor. Tüm bu eylemlerin esnasında gözlerin daima bir süredir izlemekte olduğun devriye shinobilerinde. Kuzeybatı ve güneybatındaki sabit shinobiler tam hareketlerini tespit edebilmen için fazla uzaktalar, hareketli devriyelerden güneye doğru ilerlemekte olanın durup alevlere dikkat kesildiğini görebiliyorsun. Diğeri ise ortalıkta görünmüyor. Ya çok uzakta, ya da göremeyeceğin korunaklı bir noktada. Emin değilsin.
İlk kurbağanın sırtındaki duman kapsülü çalışıp ortalık yoğun bir dumanla kaplanmaya başlarken rotanı güneye çevirip 2B bölgesi üzerinden 2C bölgesine ilerlemeye başlıyorsun. Şu an 3B ve 3A bölgelerinde kısa aralıklarla alev almış ve cayır cayır yanan iki büyük yığın, ve sırtındaki duman kapsülünün paniğiyle 1A bölgesine doğru ilerlemekte olan kurbağa sayesinde üç farklı dikkat dağıtıcıya sahipsin. Bu esnada, az önce alevlere dikkat kesilmiş olan shinobinin bulunduğun yöne doğru koşmaya başladığını farkediyorsun. İlk pozisyonunun aksine, şu an devriye sınırıyla aranda yalnızca 150 metrelik bir mesafe var. Ve senin aksine devriye shinobisinin gizlenmek gibi bir derdi olmadığı için senden daha hızlı hareket edeceği kesin gibi. Gizliliğini koruyarak 2C bölgesinin merkezi bir noktasına ulaştığında, shinobi 1B bölgesinin ortalarına ulaşmış oluyor. Duman kapsülünü aktif edip kurbağayı fırlatmak için hala zamanın var, ancak seni görmediğine nispeten eminsin ve şu an oluşturacağın yeni bir dikkat dağıtıcı odağın yeni pozisyonuna kaymasına sebep olabilir. Shinobi, hızla 3B’nin merkezindeki ilk alevin oluştuğu yere doğru koşmakta. Karar vermek için kısa bir zamanın var.
Re: [Ikura Joaryu] Penetrasyon
Posted: June 18th, 2025, 11:25 am
by Ikura Joaryu
Tek eliyle gövdesinden destek aldığı ağacın, ayakta durabileceği kadar geniş olan dallarından seçeneklerini izliyordu. Her biri yeni bir yol, yeni bir risk, yeni planlar anlamına geliyordu. Gizlilik esasıyla hareketlerini hızlandırmaya çalışıyordu. Kurbağa, seri hareket yüzünden paniklemiş, avuçlarının arasında sağa sola hareket etmeye başlamıştı. Hem gizli kalmaya çalışmak, hem çevre kontrolü yaparak harekete devam etmek hem de kurbağa ile uğraşmak haddinden fazla zor olmaya başlamıştı. Neyse ki kurbağayı fırlatmayı planladığı nokta çok da uzakta değildi artık. Sağ elinin İşaret ve yüzük parmağını ileriye doğru uzatıp, sol elinde tuttuğu kurbağayı sağ eline yerleştirdikten sonra baş parmağını kurbağanın ayaklarının arasından karnına doğru bastırdı, sis bombasının pimini çekti ve sanki bir kunai fırlatıyormuşçasına kurbağayı 1A bölgesine doğru fırlattı. Kurbağanın ellerinde bıraktığı yağlı hissiyat her ne kadar hoşuna gitmese de Aisu'ya onları yağlayacağına dair söz vermişti. Sis bölgeye yayılıp kurbağanın yerdeki hareketleriyle sağa sola doğru süzülürken omzunun üzerinden geriye doğru göz attı Joaryu. Fitiller çok hızlı yanmış, ceviz kabukları hızlıca tutuşmuş ve yanan yağ yüzünden kara dumanlar gökyüzüne yükselmeye başlamıştı bile. Hem çok erken hem de zamanlaması yanlış bir şekilde yükseliyordu dumanlar. Bir sonraki dalda düşmanla karşılaşıp karşılaşmayacağı ile ilgili çıkarımları; tahmin sınırlarının ötesine doğru yönelirken, saniyeler geçtikçe daha az şeye hakim olup daha az şeyin farkında olma hissiyatı Joaryu'yu tedirgin etmeye başlamıştı.
Planını uygulamak için devam ediyordu Joaryu ve fakat kuzeyden güneye hareket eden shinobi çoktan sınırın ötesine doğru hareket etmeye başlamıştı. Sıralı dumanlar ile boş bir tur attırmak istediği shinobi şimdi doğrudan Joaryu'nun olduğu bölgeden geçecek gibi gözüküyordu. Fark edilmediğini umarak 2C'ye kadar hareket etmeyi başarmıştı Joaryu ama bundan sonra planında değişikliğe gitmesi elzem gibi gözüküyordu. Çıkan dumanların güneyden kuzeye devriye gezen ikinci shinobiyi de bu tarafa çekeceğinden emindi. O yüzden burada daha fazla duramazdı. İlk shinobinin hareketi 1B'nini ortalarından dumanlara doğru olacaktı bundan emindi ama bir defa alarm durumuna geçmiş bir shinobiye karşı bir gram çakra sinyali bile verse burada olduğu anlaşılırdı. Kaya ülkesinin bütün sınır kuvvetlerini komple alarma geçirmeden önce buradan ayrılması gerektiğinin farkındaydı.
"Paranoya"
Yakalanma korkusu ve görev başarısızlığı hissiyatı vücudunda yayılırken, birkaç saniye içinde vermesi gereken karara odaklanmaya çalışıyordu. Görev için yanına aldığı eşyalar zihninden bir liste olarak sıralı bir şekilde geçerken işine yarayacak bir şey bulmaya çalışıyor olmasına rağmen aklında sadece Aisu'nun ona verdiği Uzumaki Naruto'lu müzik kutusu beliriyordu. Bu kadar nadir bir eşya ile yakalanma riski Joaryu'yu daha da germeye başlamıştı. Normalde kaşlarına düşmeyen ter taneleri, alın bandı alnında olmadığı için kaşlarına doğru hareket etmeye başlamış, şakaklarından aşağıya doğru süzülüyordu. Biraz sonra güneyden ikinci bir shinobi daha burada olacaktı, hem de tahminen tam olarak kendi durduğu yere doğru hareket edecekti. Zihni kendi kurguladığı harita ve eşyaların üzerinde yeni bir plan oluşturmaya çalışırken 1B bölgesindeki shinobinin hareketini takip etmeye çalışıyordu.Sağ gözü seğirdi.
Gözünün seğirmesiyle birlikte zihninde gezinen mini elektrik akımı, kutunun dışında düşünmesini sağlayacak yeni bir organizasyonu kafasının içine sokmayı başarmıştı. Kendi yaşadığı paranoyayı, sınır devriyelerinin yaşamasını sağlamalıydı.
1D 2D 3D
Kendi oluşturduğu askeri harita ızgarasına güneye doğru bir satır daha ekledi. Güneyden gelme ihtimali olan shinobiyi kendisinden uzakta tutması gerekiyordu. Önce 1B'den hareket shinobinin, dumanlara doğru olan hareketini inceledi. Sonra arkasına rüzgar çanı bağlı olan kunaiyi, çan avcunun içinde kalıp ses çıkarmayacak şekilde eline aldı ve 3D bölgesine doğru bakacak şekilde çapraz bir pozisyona geçti. Bugüne kadar kunai ve shurikenler ile yaptığı antrenmanların meyvelerini görme ve kendisini denemesi için kritik bir andı. Ağaçların arasından olabildiğince uzağa giden bir açıklık aradı. Başını önce biraz sağa, sonra biraz sola doğru kaydırıp olabilecek en uzun açık arayı bulduktan sonra. Kolunu keskin bir şekilde geriye doğru çekip, kunaiyi ileriye doğru fırlattı. Amacı 3D bölgesinde rüzgar çanından çıkacak olan periyodik çınlamalar ile güneyden gelme ihtimali olan shinobiyi o bölgeye doğru çekip, dumanlara doğru yürümemesini sağlamaktı. Planının başarılı olup olmayacağını bilmiyordu ama denemeye değer bir atıştı. Kunai elinden ayrıldıktan sonra, doğrudan 1C'ye doğru hareket etmeye başladı. Çakrasını hiçbir şekilde kullanmıyor, arkasında takip edilebilecek bir iz bırakmaktan çekiniyordu. 1C'nin ortalarına geldikten sonra, dumanlara yönelen ilk shinobinin 1B'yi terk etmiş olduğundan emin olacak ve onun gelmiş olduğu yolu takip edereken 1B'den sınıra sızacaktı. Sonrasında ise daha önce yaptığı planı bozmadan ülke içine doğru kat etmeye devam edecekti.
Re: [Ikura Joaryu] Penetrasyon
Posted: June 22nd, 2025, 10:55 pm
by GM - Naruto
Sağ gözünün seyirmesiyle birlikte, kafanın içinde yeni bir algı kapısı açılıyor ve yaptığın doğaçlama ile kafandaki 9 birimlik haritayı altına üç birimlik bir satır daha ekleyerek revize ediyorsun. Bu esnada ise, bakışlarını kuzeybatıya çevirip ilk alev alan yığıntıya doğru hızla koşan shinobiye bakıyorsun. Hızla 1B’den 3B rotasına doğru ilerlemekte ve yakında 2B sınırına ulaşacak gibi görünüyor. Bakışlarının ise 3A ve 2A civarlarında gezdiğini görebiliyorsun. İlk kaynağa koşuyor olsa bile, ikinci ve üçüncü dikkat dağıtıcılardan gözünü ayırmıyor gibi. Normal şartlar altında, en son oluşmuş olan dikkat dağıtıcıya koşmak daha mantıklı olurdu diye geçiriyorsun aklından. En nihayetinde bu zincirleme bir reaksiyonsa bu reaksiyonun devamı en son oluşmuş olan dikkat dağıtıcının yakınlarında olmalı. Ancak shinobi, dikkat dağıtıcıya ilerlemek konusunda kararlı gibi görünüyor. O yönde ilerlemeyi sürdüreceğine –en azından hedefe ulaşıp hiç bir şey bulamayana kadar- emin oluyorsun.
Bunun üzerine planının ikinci aşamasını devreye sokuyorsun. Az önce aklından geçirmiş olduğun malzemelerden rüzgar çanına bağlı kunaiye uzanıp mümkün mertebe ses çıkarmamasına özen göstererek pozisyon alıyorsun. Yönün güneydoğuya, haritana yeni eklemiş olduğun 3D bölgesine bakmakta. Farkındalık becerin konusunda özel bir çaba sarfetmemiş olduğun için doğru hedef noktasını bulman birkaç saniyeden uzun sürüyor ve bir miktar pozisyon değiştirmek durumunda kalıyorsun. Ancak senin için dakikalar gibi gelen bu birkaç saniyenin ardından mümkün mertebe ağaçlara isabet etmeyecek ve kunainin dümdüz bir hatta ilerlemesini sağlayacak bir rota buluyorsun. Halihazırda 2C’nin merkez noktasına yakın bir durumdasın, yani 3D bölgesinin sınırıyla aranda basit bir kök hesabıyla kuşuçuşu yaklaşık 70 metre bulunmakta. Kunain 3D bölgesinin sınırlarının içine girip bir ağaca saplanacaksa, bu daha da uzun bir mesafe demek. Shinobi ekipman ustalığı konusunda tecrübeli ve yetenekli olduğun su götürmez, ancak gücünün bu devasa atışa yetip yetmeyeceğine tam emin olamıyorsun. Yine de şu anki pozisyonun sonuçlara bu kadar kafa yormak için fazla hassas. Bu sebeple yeteneklerine güvenmeyi seçerek, rüzgar çanına bağlı kunaiyi tüm gücünle 3D bölgesine doğru fırlatıyorsun.
Kunai elinden çıktığı gibi, hafif bir çınlama duyuluyor. Tam o anda, şu ana kadar farkında olmadığın bir gerçeklik zihninde patlıyor. Rüzgar çanı, kunainin ilerleyişi esnasında da çınlayabilir. Bu noktada farkındalığına vardığın bu gerçeklik, vücudunu adrenalinle dolduruyor ve 2C’nin merkezinden 3D’ye doğru çınlayarak ilerlemekte olan kunainin dikkatli bir dinleyiciye yerini belli etmiş olabileceğini net olarak farkediyorsun. Tam bu noktada, şu ana kadar görmemiş olduğun güneyden kuzeye devriye atmakta olan shinobi hızla 1C’nin batı sınırından alana giriyor. Pozisyonun itibariyle seni görmemiş olma ihtimali çok yüksek, ancak nerede olduğunu bildiğine emin gibisin. 1C’ye doğru ilerleme planın da, haliyle, şu anlık boşa gitmiş gibi gözüküyor. Bakışlarını kuzeye çevirdiğinde, 2B’den 3B’ye doğru ilerlemekte olan shinobinin de yönünü güneye, senin bulunduğun 2C’ye çevirdiğini görüyorsun.
Re: [Ikura Joaryu] Penetrasyon
Posted: June 25th, 2025, 6:30 pm
by Ikura Joaryu
"Çıngır çıngır..."
Parmaklarının arasından kendini rüzgara bırakan demir parçası, havada bulunan her zerreyi ittirerek gökyüzünde hareketine başlarken uyanmıştı Joaryu gördüğü rüyadan. Kunai elinden ayrıldığı arkasına bağlı minik rüzgar çanı gökyüzünde ses dalgaları yayarak hareket etmeye başlamıştı. Geçen birkaç saniye içinde kunainin hareketiyle tizden kalına dönen ses dalgaları Joaryu'nun düşüncelerini tokmakla kırıntılara ayırıyor gibiydi. Tekrar arkasını döndü. Sağına baktığında yağ ile harmanlanmış yükselen dumanları, soluna baktığında kurbağanın sırtında kaynağı sürekli değişen beyaz sis dumanını görebiliyordu. Yaptığı hareketin sonucu olarak fark edilmesi an meselesiydi, vücudunu daha az fark edilebilir bir hale getirmek için olduğu yerde dizlerinin üstüne doğru çömeldi önce, biraz önce görüş alanında olan ve kara dumanlara doğru hareketine devam eden shinobiye baktı. Artık kara dumanlara doğru değil, Joaryu'nun olduğu yere doğru hareket etmeye başlamıştı. Sola doğru baktığında ise burada olduğundan bile emin olmadığı ikinci shinobinin sınır ötesine geçip kendine doğru yönlendiğini gördü. İşler kötü bir hal alıyordu, burada daha fazla oyalanırsa her şey berbat olacaktı. Özellikle yakalanması durumunda iki ülke arasında gerginliği arttıracak bir olay örgüsünü başlatma ihtimali vardı. Kusagakure kendisine bu görevi başarabileceği için güvenmişti ve onları yüz üstü bırakmak en büyük çekincelerinden biriydi Joaryu'nun. Daha fazla yanlış karar vermemek için derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı.
"Çimen yandığı yerden tekrar biter; irade varsa, umut küle dönmez."
Akademi günlerinde öğretmeninden duyduğu bu söz geldi aklına. Bir Kusagakure shinobisi en çaresiz, en tükenmiş ve en yorgun anlarında bile Çimen ülkesi için her şeyini feda edecek görev bilincine sahip olmalıydı ve asla vazgeçmemeliydi. Joaryu bu shinobiler ile karşılaşmayacak, onlara suratını göstermeyecek ve bu karmaşanın içinden bir şekilde çıkmayı başaracaktı. Yoksa bugüne kadar kendisini yetiştiren Kusagakure'ye ihanet etmiş olurdu. Sıkışmış hissetmesi normaldi, bir hata yapmıştı ve şimdi hatanın dikenli dallarını elleriyle tutmalıydı. Tekrar plan değişikliğine gitmesi gerekiyordu. Dizlerinin üzerinde geçirdiği bir nefeslik süreden sonra gözlerini ormana dikti.
Solundan ve karşısından shinobiler geliyordu. Bu durumda gidebileceği iki yön kalmıştı sadece, ya geriye doğru hareket edecek ya da sağına doğru yani doğuya harekete geçecekti. Sağ arkasından rüzgar çanının çıkardığı sesleri hala duyabiliyordu. Yeni güzergahına ve hamlesine karar vermesi için geçen her saniyeyi iyi değerlendirmeliydi. Uyluk çantasında hazır bekleyen iki sis bombasını çıkardı ve birini baktığı yöne birini ise soluna doğru fırlattı. Böylece 2B-2C ve 1C-2C sınırlarında görüşü engelleyecek iki dikkat dağıtıcıyı daha devreye sokacaktı. Eş zamanlı olarak daha önce hazırladığı diğer kurbağanın üzerindeki sis bombasını aktif hale getirip kurbağayı olduğu yere bırakacaktı ve sağına yani 3C'ye doğru harekete geçecekti. Gizli kalmak için harcadığı çaba onu yavaşlatsa da, 3D'den çıkan çan sesleri ve bu yeni 3 farklı noktada yükselecek sis bulutunun kendisine doğru ilerleyen shinobilerin dikkatini Joaryu'dan uzağa doğru çekmelerini sağlamayı umuyordu. Bu yaptıkları her ne kadar bu konumunun net olarak fark edilmesini sağlayacaksa da Joaryu'yu görmelerini engelleyecekti. Konum değiştirmeye devam ettiği sürece de bu kadar fazla dikkat dağıtıcı etmen içerisinde kendini gizlemeyi başarabilmeyi umuyordu.
Her şey planladığı gibi giderse, 3C üzerinden 3B'ye oradan da kuzeybatı yönünde çapraz bir güzergah ile 2A'ya geçiş yapacaktı. 2A üzerinden çapraz bir şekilde yoluna devam edip, 1A'nın kuzeyinden sınırı geçip izini kaybettirmeyi umuyordu.