İsim: Kurosawa Haru
Yaş: 22
Cinsiyet: Kadın
Boy: 179
Kilo: 78
Köy: Kusagakure
Rank: B - Rank
Rütbe: Jounin
Başlangıç Statları:
- Güç: C Rank
- Çeviklik: B Rank
- Potansiyel: C+ Rank
- Kondisyon: C+ Rank
- Zihin: E+ Rank
- Varlık: D+ Rank
Görünüm
-
Çehresi nasıl görünüyor? Saçları ne renk ve hangi boyda? Suratında dikkat çeken özellikler mevcut mu?
Haru bir Albinizm hastasıdır. Vücudundaki pigment eksikliğinden dolayı yüzündeki detaylar silik ve belirsizdir. Kaşları, saçları, yüzündeki tüyler bembeyazdır.
Göz bebeklerinin de rengi olmadığı için gözlerinin bir rengi yoktur; Gözün içindeki kan damarlarının rengi gözüktüğünden, olmayan göz rengi kırmızıymış gibi bir durum ortaya çıkar. Genelde sakin, mimiksiz ve soğuk bakışlarıyla etrafı seyrederler.
Yüzündeki ilgi çekici olabilecek tüm detaylar, albinoluğu tarafından saklanmıştır, insanlar onun yüzüne baktığı zaman sadece albino olmasına dikkat edebilirler.
Bembeyaz seyrek saçları her zaman açıktır ve dümdüz inerek omuzlarının iki santim aşağısına kadar dökülür. Kahkül kesilmiş saçlarıyla normalden biraz daha büyük alnını kapatır.
-
Vücut şekli, rengi ve ten yapısı nasıl? Vücudunda kalıcı bir yara, doğum izi veya dövme mevcut mu?
Vücudu kaslı bir kadın vücududur. Omuzları geniş, vücudu kaslı, elleri kemikli ve nasırlıdır, parmakları uzundur. 179 boyunda, 80 kilodur.
Teni bembeyaz, ama pürüzlüdür. Güneşte kalması durumunda güneş lekeleri ve yanıklar bulunabilir. Yanakları güneşte fazla kalırsa pespembe olur.
Sağ kolunda, bileğinden dirseğinin üst kısmına kadar tamamen kaplayan kabartmalı, teninden bir tık daha koyu bir beyaz renge sahip bir dövme vardır.
-
Günlük hayatta ne giymeyi tercih ediyor? Bu tercihlerin sebepleri neler?
Günün hangi saatinde, bir binanın içinde mi yoksa dışında mı olacağına göre giydiği kıyafetler tamamen değişir.
Sabah ve öğleden sonraya kadar açık havada olacaksa ince ama güneş ışığını geçirmeyen, kapüşonlu bir panço/cübbe giyer. Bu kapüşon, ışık tam karşıdan gelmediği sürece yüzüne de ışık gelmesini engeller. Bu cübbe giyerken tümüyle bir gölge gibi gözükür. Güneş karşıdan gelirken özel yaptırdığı gözlüğünü takar.
Akşamüstü veya gece dışarı çıkacaksa kolsuz kıyafetlerinin üzerine Shinobi kıyafetlerini ekipmanları olmadan giyer. Dikkat çekici olmayan kıyafetler, siyaha yakın renkler tercih eder.
-
Görevlerde ne giymeyi tercih ediyor? Bu tercihlerin sebepleri neler?
Cübbesini ve gözlüklerini hiçbir zaman yanından ayırmaz. Cübbenin içinde ise köyün ona sağladığı flak seti giyer. Giyim onun için önemli olmadığı için genelde gardrobundaki en rahat şeyleri üzerine geçirir.
-
Giyilmesi zorunlu kılınan alın bandını nasıl kullanmayı tercih ediyor? Alnına mı takıyor yoksa giysisine mi iliştirmiş?
Alın bandını taktığı yerin onun için bir önemi yoktur. Neresi uygunsa orada taşır. Genelde alnı, bir kolye gibi göğsünün üstü, veya sağ bacağına sarılmış, plaketi karşıya bakacak şekilde durabilir.
-
Aynaya baktığında gördüğü şeyden hoşnut mu? Onun canını sıkan bir tarafı var mı?
5 yıl öncesine göre bu sorunun cevabı tamamen değişmiştir.
Önceden hastalıklı olmadığına, görünüşünün doğal olduğuna, diğerlerinden hiçbir farkının olmadığına ikna olmaya çalışarak kendini yer bitirir, bunu durmadan düşünürdü.
Şimdi ise farklı olduğunu biliyor, doğal olmadığının farkında ve bununla barışmaya çalışmanın kendini yıprattığını anlamış durumda.
-
Duygularını suratı ile ifade etme konusunda nasıl? Bunu başarabiliyor mu, yoksa kendini göstermemeyi mi tercih ediyor?
Konuşmalara sadece sözleriyle değil, mimikleriyle, elleriyle, gözleriyle katılmaya çalışıyor. Başarılı olmak için elinden geleni yapsa da, sosyalleşmek denen olguyla daha yeni yeni tanışmaya başladığı için çok başarılı olamıyor. Yine de kendini geliştirmek için elinden geleni yapıyor ve bundan utanmamaya çalışıyor.
-
Maskülen mi, yoksa feminen mi görünüyor? Yoksa androjen bir vücut tipine mi sahip? Biyolojik cinsiyeti ile vücut tipi uyuşuyor mu?
Omuzları geniş ve kaslı bir yapısı var. Yüzü net bir kadın yüzü olsa da, vücudu bir erkeğinki gibi gözüküyor. Vücudu işinin bir getirisi olarak bu yönde gelişti ve bundan rahatsızlık duymuyor, hatta güçlü olmayı ve atletik olmayı seviyor.
Bazen boy aynası karşısında pozlar vererek kendi kaslarını seyrediyor ve hayranlık duyuyor.
-
Akademi öncesi yaşamı nasıldı? Arkadaşları var mıydı, yoksa yalnız bir küçüklük mü geçirdi?
Haru akademiye girene kadar babasıyla büyüdü, babasının dışında hiçbir dostu olmadı. Kesinlikle yalnız değildi ve babası hep onun için oradaydı, ama geçmişe baktığı zaman herhangi bir akranıyla isteyerek vakit geçirdiğini hatırlayamıyor.
-
Akademi hayatı nasıl geçti? Favori dersi veya favori hocası var mıydı? Performansı nasıldı?
İstikrarlı ve başarılı bir öğrenciydi. Teorik derslerde oldukça zayıf da olsa pratik derslerde çok becerikliydi. Atletizm ve akrobasiye olan yüksek yeteneği ve elementi üzerindeki yetkinliği onu akranlarının üzerinde bir performans sergilemesine fazlasıyla yetiyordu. Çok çalışkan değildi, ancak bu farkı doğuştan gelen yeteneğiyle kapatabiliyordu.
Ödevlerini yapmayan, dersleri dinlemeden sınavlardan yüksek not alabilen, öğretmenlerin pek sevmediği o çocuktur.
-
Mezun olduktan sonra Genin hayatını nasıl geçirdi? Chuunin olana kadarki dönemde nasıl bir takımdaydı? Takım hocasını benimsedi mi yoksa kendi yolunu mu çizdi?
Ergenliği ve gençliği boyunca yalnız olmaktan hoşlandığı için Genin takım arkadaşlarını bile doğru dürüst hatırlayamıyor. Takımı ve takım hocası tarafından sevilmediğini düşündüğü için (bu kesinlikle doğru değil) takımdan kendini uzak tuttu ve sadece gereği kadar takımıyla ve takım hocasıyla görüştü.
Chuunin sınavını da başarıyla tamamladıktan sonra bir daha takımıyla iletişime geçmedi. Tek başına çıkabileceği görevleri kovaladı ve bir takım arkadaşından mümkün olduğunca uzak durdu.
-
Hayatından minik bir anı sunması istenseydi, ne anlatırdı?
Hayatındaki en önemli anlardan biri, yine kendisine böyle bir soru sorduğu zaman geçmişine dönüp baktığında keyifle hatırlayacağı hiçbir şey olmadığını fark ettiği andır. Haru bu ânı, aynı zamanda uyandığı an olarak da hatırlar. Hayatında bir şeyleri değiştirmesi gerektiğini, kendi gücünü ve yeteneklerini etrafındaki insanlara yardım etmek ve onların hayatlarını da iyileştirmek için kullanmak istediğini fark ettiği an, gülümseyerek hatırladığı tek anısıdır.
Onun haricindeki gülümseyerek hatırladığı her anı, ya yarım yamalaktır ya da yaşanmasını istediği ama aslında yaşanmamış olan fabrikasyon fikirlerdir.
-
Birisinin canını aldı ise, bu nasıl gerçekleşti?
Haru ilk kez birini öldürdüğü zaman, o kişinin yanlış bir yerde yanlış bir zamanda bulunduğunu, yanlış birisi için çalıştığını, veya sadece şanssız olduğunu düşünmüştü. Tüm hayatı boyunca eğitimini aldığı şeyin sonunda birini öldürmekle sonuçlanacağının hep farkındaydı. O yüzden psikolojik olarak buna hazırdı ve onu etkilemesine izin vermemişti.
Ardından savaşta yüzlerce insanın ölümüne şahit oldu, kendisi de çokça canlar aldı, ve daha da çoğunun canına kastetti. Bu konuda bir şeyleri değiştirmek için çok geç kaldığının farkında, artık yapabileceği tek şeyin bu cesetleri üst üste koyup insanlığa daha rahat bir yaşam sunması gerektiğinin bilincinde. En azından ölenler boşuna ölmesin istiyor.
-
Etkileyen en önemli olay neydi?
https://naruto.rpgturk.net/viewtopic.php?f=74&t=436
Kendisi bunu hatırlamıyor ve babası da ona bunu hiç anlatmadı, ancak hayatının ilk haftası, hayatını en çok etkileyen olayı yaşadığı haftaydı.
Annesi Haru’nun albino oluşunu kendi günahlarına bağlar ve evini, eşini ve çocuğunu terk edip kayıplara karışır. Haru’nun bir annesi olmadan büyümesi, babasının ona annelik edememesi ve bunun eksikliğiyle büyümesinin tek başlangıç noktası annesinin evi terk etmesidir.
-
Evcil hayvanı hiç oldu mu?
Haru’nun en sevdiği aktivite geceleri sokaklarda dolaşmaktır. Geceleri kimse sokaklarda olmadığı için, dışarıdaki dostları sokak hayvanlarıdır. Sadece kediler veya köpekler değil, fareler, kuzgunlar, böcekler de onun geceleri takıldığı arkadaşlarıdır. Zor durumdaki hayvanları veterinere götürüp masraflarını da karşılar, gerekirse onları evinde misafir de eder.
-
Dışarıdan nasıl bir benlik çiziyor? Başkaları onu ilk görüşte nasıl tanımlar? Onu tanıyanlar için bu tanım değişir mi, yoksa ilk görüldüğü anda neyse hep o mu?
Soğuk, çekingen, garip, iletişim kurması zor bir imaj çiziyor. Günün neredeyse tamamında bir gölge gibi gezip yargılar gözlerle (tamamen bilinçsiz) insanlara bakması, imajı açısından hiç iyi değil. Sosyal interaksiyonlar konusunda fazlaca başarısız, kendini yakın arkadaşlarına bile açmak konusunda çekinceleri olan birisi. Bundan dolayı bıraktığı ilk intibalar genelde doğru oluyor, kitabı kapağına göre yargılamayanlar da zamanla bu kapağın da bu kitapla aşağı yukarı aynı hikayeyi anlattığını kabulleniyor.
-
İnsan ilişkileri nasıl? Başkalarına kolay açılabiliyor mu, yoksa kendini kapatmayı mı tercih ediyor? Başkalarına karşı tahammülü ne seviyede?
Arkadaşlık ilişkileri konusunda oldukça zayıf, sosyal anksiyeteleri sebebiyle bir arkadaş edinmek kenara dursun, arkadaş olma ihtimali olan insanlarla bile genelde görüşmez ve bu ihtimali istemeden de olsa ortadan kaldırır. İnsanlarla konuşmak konusunda sorun yaşamıyor, ama yaklaşıp arkadaşça davranmak, dostluk kurmak konusunda problemler yaşıyor. Bu bir güven problemi değil, yalnız olmayı geri kalan her şeyden daha çok sevmesiyle alakalı.
-
En büyük zaafı nedir? Bu zaafı hakkında neler düşünüyor?
Herhangi bir zaafı yok, mantıklı kararlar verip kendisine zarar verebileceğine inandığı şeyleri hayatından kolayca çıkarabiliyor. O yüzden en büyük zaafı sigara olabilir. Yakın zamanda da bırakmak istemiyor. Onu rahatlattığını düşünüyor. Zaten bağımlı değil, istediği zaman bırakabilir!
-
En güçlü tarafı nedir? Hangi özelliğinden gurur duyar?
Özenli biri oluşu her zaman gurur duyduğu bir konu olmuştur. Bir görevi varsa, bu görev bir cephaneliği yok etmek de olabilir, evi temizlemek de, bu görevi layığıyla, en iyi şekilde, kusursuza yakın yapabilmek için elinden gelenin en iyisini yaparak görevi yerine getirir.
Bu, zorla yapmak zorunda bırakıldığı bir görev bile olsa, onu da en iyi haliyle gerçekleştirmek için uğraşacaktır.
-
Kendini nasıl ifade etmeyi tercih ediyor? Kendi fikirlerini ortaya atarken baskın bir kişilik mi sergiliyor, yoksa karşıt bir argüman duyduğunda çabucak sönüyor mu?
Kendini ifade etmemeyi tercih ediyor. Mümkün olduğunca fikirlerini kendine saklıyor. Fikirlerini beğenmediği veya yanlışlanabileceğini düşündüğü için değil, diğerlerinin duyup duymamasında bir önem hissetmediği için. Bu fikrin yokluğu birçok insanı zor durumda bırakacaksa, fikrini mümkün olan en yüksek perdeden sunacak, ve sonuna kadar da arkasında duracaktır.
Yine de yanıldığını anladığı zaman susup özür dilemesini bilecek kadar da kişilik sahibidir.
-
Önem verdiği değerler neler? Bunlar onun için ne kadar katı? Başkalarına bu değerleri empoze etmeye çalışıyor mu?
Zayıfı korumanın en büyük erdem olduğunu düşünüyor. Bu kendisi için vazgeçilmez bir bakış açısı. Zayıflar sadece kötü durumdaki kadınlar ve çocuklar değil, aynı zamanda bir savaşın kaybeden tarafı, bir mezbahada ölmeyi bekleyen büyükbaşlar, adaletsizliğe uğrayan kitleler de buna dahil. Başkalarına bunu öğütlemese de, buna dikkat etmeyen insanlara saygısının çok büyük bir kısmını derhal yitiriyor ve tanıma isteğini tamamen kaybediyor.
-
Başkalarının hisleri hakkında neler düşünüyor? Empati yapabiliyor mu? Yapabiliyorsa bile, karşı tarafın hislerini önemsiyor mu?
Her ne kadar belli etmese de empati yeteneği yüksek birisidir. Ama bu empati yeteneğini sadece hak edenler için kullanır. Hiçbir zaman manyak bir katille empati kurmaya çalışmaz. Sadece hak eden insanların hislerini önemser, ve hak etmeyen insanların kırmızı çizgilerine basıp onları rahatsız etmek için fazladan çaba sarf eder.
-
Kısa dönemdeki amaçları neler? Uzun dönemde başarmak istedikleri nedir?
Hayata gözlerini yumarken kendini başarılı sayması için yapması gereken şey, kendi gücünü maksimum sayıdaki insanın hayatını iyileştirmek için kullanmış olmasıdır. Bunun için net bir planı ve yol haritası olmasa bile, hayatını buna adamış durumdadır. En kısa zamanda bunu nasıl gerçeğe dönüştüreceğiyle alakalı bir izlence oluşturacaktır, ancak bunu yapabilmenin en kısa yolunun da güç sahibi olmak ve halk nezdinde takdir görerek yükselmek olduğundan, kısa dönem hedefi de toplumda tanınıp, toplumda söz sahibi insanlara sözünü geçirebilecek duruma gelmektir.
-
Daha önce bir can aldıysa; bu olay gerçekleşirken ve gerçekleştikten sonra neler düşündü?
Bu yolda kaybolan canların değersiz olduğunu düşünmüyor. Şanssız olduğu bir an, o kaybolan canların yanına bir istatistik olarak eklenebileceğinin de pek tabii farkında. Ancak şimdilik yapabileceği en iyi şey, bu canların boşa gitmiş olmamasını sağlamak ve bu cesetleri iyiye giden bir yola dönüştürebilmeye çalışmaktır.
Elbette, gereksiz ölümlerin veya yaralanmaların önüne geçebilecek her şeyi yapmaya hazırdır. Ancak bu dünyada insanlar ölüyor, ve maalesef ki ölmeye de devam edecekler.
Ölüm hakkındaki düşünceleri neler? Eğer yarın öleceğini bilse bu durumu nasıl karşılar?
Haru ölüm kavramıyla tamamen barışmıştır. Bir gün yanlış bir adım attığı zaman bunun sonucunun ölüm olabileceğinin farkındadır, ve bu onu artık korkutmamaktadır. İşi dolayısıyla aldığı her aksiyon ve yaptığı her seçim, onu birkaç saniye sonra ölüme götürebilir, bu yüzden her güne yarın ölebileceğini düşünerek hareket eder. Elbette, tam şu an yarın öleceğini bilse, muhtemelen hayatının boşa geçtiğini, insanlara verebileceği çok şeyi olduğunu, ve bu hisleri mezara götüreceğini düşünse üzülür ve daha çoğunu yapmadığı için pişman olur.
-
Nasıl yemeklerden hoşlanır?
Hangi yemeği yediğin değil, yemeği kiminle yediğin önemlidir. Güzel yemekleri sever evet, ama onun için peşinden koşulacak bir olgu değildir. Yemek yapılır, yenir, gider.
-
Yeniliklere ne kadar açıktır? Kabul edici ve töleranslı bir tavır mı sergiler, yoksa gelenekçi midir?
Gelenekçiliğin tam tersi bir politik görüşe sahiptir. İleriye atılacak her adım, eskiyi silmekle mümkündür. Onun için eskiyi yıkmadan, ileriye bakmak bile mümkün değildir. Yeniliklere açıktır, ve aktif olarak daha yeniyi ve daha doğruyu arar. Geçmişten kalanlar onun için yıkıntıdan ibarettir, en iyisinin bile her zaman bir adım ileri gitmesi mümkündür.
-
Ne kadar politiktir? Fanatizme kayacak kadar ekstrem görüşleri var mıdır?
Politik açıdan farkındalığı oldukça yüksektir. Bu konuda okumalar yapar, kendini ve fikirlerini iyileştirebileceğini düşündüğü başka fikirleri dinler, ancak tartışmalara girmez. Kendinin bir fanatik olduğunu düşünmüyor, ancak bu fikirleri kabullenemeyecek yakınlarını da kendinden uzaklaştırmışlığı vardır.
-
Kendi minik ritüelleri (mutlaka yatmadan önce yastığının altına bir kunai koymak, güneş doğmadan kahvaltı etmek vs.) var mıdır?
Bu ritüelleri ne sıklıkla tekrarlar? Bu ritüeller onun için ne kadar önemlidir?
Ay’la olan bağlantısından dolayı, sahip olduğu eşyaları Ay ışığının vurduğu köşelere bırakmak, kapalı bir yerden çıkıp Ayı gördüğü zaman Aya bakıp derin bir iç çekmek gibi ufak ritüelleri vardır. Güneşin düşmanı ve gecenin dostu olduğu için Ay da onun en büyük dostu, sırdaşıdır. Bu ritüeller onun için önemli, ancak zorunlu değildir. Bu ritüelleri gerçekleştirmese de Ay’ın yanında olacağını bilir.
-
Dünya görüşü nedir?
Kendini hangi politik eksende görmektedir?
Haru’nun politik görüşünün yaşadığımız dünyadaki tam karşılığı Şampanya Sosyalistidir. Herkes, paylaşarak en iyiye ulaşabilir ve en lüks olanı bile arasında bölüşebilir.