Komaeda Togami
Posted: March 21st, 2025, 10:40 pm
by Komaeda Togami
Künye
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Profil
Rank: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Başlangıç Statları:
Portre
Görünüm:
Geçmiş:
Kişilik:
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Profil
Rank: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Başlangıç Statları:
- Güç: E - Rank
- Çeviklik: E - Rank
- Potansiyel: B - Rank
- Kondisyon: C - Rank
- Zihin: A - Rank
- Varlık: B - Rank
Portre
Görünüm:
- Çehresi nasıl görünüyor? Saçları ne renk ve hangi boyda? Suratında dikkat çeken özellikler mevcut mu?
Gece karanlığı gözlerdeki donuk bakışlar, siyah göz altı halkaları ve ifadesiz, kaskatı bir surat. Togami’nin yüzüne bakan birinin göreceği manzara genellikle yalnızca bundan ibarettir. Yalnızca önde bir perçemi mavi, geri kalanı tamamen beyaz olan saçları arkada ensesine, önde gözlerine kadar iner ve genelde dağınıktır. Boynunda eski bir savaştan kalma pençe şeklinde yanık izleri mevcuttur, ancak kıyafetleri sebebiyle yalnızca özellikle dikkat eden birileri tarafından görülebilmektedirler. - Vücut şekli, rengi ve ten yapısı nasıl? Vücudunda kalıcı bir yara, doğum izi veya dövme mevcut mu?
Simsiyah gözlerine kontrast oluşturacak düzeyde soluk beyaz tenli, standart bir shinobiye kıyasla sıska sayılabilecek bir shinobidir Togami. Göğüs ve kollarında boynundakilerle aynı savaştan ona hatıra kalan pençe şeklinde yanık izleri mevcuttur. - Günlük hayatta ne giymeyi tercih ediyor? Bu tercihlerin sebepleri neler?
Togami için ‘günlük hayat’ ve ‘görev’ tanımları aşağı yukarı aynı şey olduğu için ekstra bir gereksinim olmadıkça tek tip giyinmektedir. Vücudunu baştan ayağa kapatan, kapuşonlu, siyah tonlarında bir cübbe. Özel olarak yaptırdığı bu cübbeyi tercih etmesinin sebeplerinden ilki sıska yapısının başkaları tarafından anlaşılmasının önüne geçerek göz korkutucu ve heybetli görünmektir. Diğer bir sebebi ise çoğunlukla faaliyetlerini gerçekleştirmeyi tercih ettiği gece vakitlerine daha uyumlu olduğunu düşünmesidir. Cübbenin katmanları arasında dışarıdan bakan gözlerin farkedemeyeceği şekilde birer set Kote ve Suneate’si mevcuttur. Cübbesinin içinde ise bir file içlik, shinobi pantolonu ve siyah bir tişört tercih etmektedir. - Görevlerde ne giymeyi tercih ediyor? Bu tercihlerin sebepleri neler?
Togami için ‘günlük hayat’ ve ‘görev’ tanımları aşağı yukarı aynı şey olduğu için ekstra bir gereksinim olmadıkça tek tip giyinmektedir. Vücudunu baştan ayağa kapatan, kapuşonlu, siyah tonlarında bir cübbe. Özel olarak yaptırdığı bu cübbeyi tercih etmesinin sebeplerinden ilki sıska yapısının başkaları tarafından anlaşılmasının önüne geçerek göz korkutucu ve heybetli görünmektir. Diğer bir sebebi ise çoğunlukla faaliyetlerini gerçekleştirmeyi tercih ettiği gece vakitlerine daha uyumlu olduğunu düşünmesidir. Cübbenin katmanları arasında dışarıdan bakan gözlerin farkedemeyeceği şekilde birer set Kote ve Suneate’si mevcuttur. Cübbesinin içinde ise bir file içlik, shinobi pantolonu ve siyah bir tişört tercih etmektedir. - Giyilmesi zorunlu kılınan alın bandını nasıl kullanmayı tercih ediyor? Alnına mı takıyor yoksa giysisine mi iliştirmiş?
Kaçak bir shinobi olarak ilk zamanlarında rutin alışkanlıkları sebebiyle alın bandını çizili halde de üzerinde taşımış olsa da, bir noktada artık gereksinim duymadığı kanaatine ulaşmıştır. Bu sebeple üzerinde herhangi bir alın bandı taşımamaktadır. - Sesi ve konuşması nasıl? Tok mu, ince mi? Görünüşüyle bir tezatlık oluşturuyor mu? Şivesi var mı?
‘Sıradan’ olarak nitelenebilecek bir sese sahiptir, uç noktalara yakın kalınlıkta veya incelikte bir sesi yoktur. Ancak asıl önemli olanın ses tonu değil, sesini nasıl kullandığı olduğunun bilincindedir. Yeri geldiğinde kadife gibi yumuşak ve dostcanlısı bir tonlamayla konuşurken bazen soğuk ve tehditvari bir ton kullanabilir. Herhangi bir yöreye spesifik bir konuşma tarzı yoktur. Kabaca ‘şehir dili’ olarak nitelendirilen şekilde düz ve akıcı şekilde konuşur. - Aynaya baktığında gördüğü şeyden hoşnut mu? Onun canını sıkan bir tarafı var mı?
Togami, çocukluk yaşlarında tanı aldığı ilerleyici bir kas hastalığına sahip olduğu için nispeten cılız bir yapısı vardır. Yaşamak zorunda olduğu hayatta cılız görünmek güçsüz görünmekle eşdeğer olduğu için cılız görünmekten hoşnut değildir. Çünkü hayat tarzı ve yaptığı seçimler onun güçlü görünmesini gerektirecek seviyede problemlerle karşı karşıya kalmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple cılız görüntüsünü yabancı gözlerden uzak tutabilmek adına tüm vücudunu saklayan ve onu heybetli gösteren büyük siyah bir cübbe giymektedir. - Duygularını suratı ile ifade etme konusunda nasıl? Bunu başarabiliyor mu, yoksa kendini göstermemeyi mi tercih ediyor?
Duygularını dışarıya belli etmeme konusundaki yeteneği, Togami’nin sonradan edindiği ancak artık ustalaştığı bir yönüdür. Halihazırda eskiye nazaran oldukça duygusuzlaşmış olduğu gerçeği kendisine bu konuda yardımcı olsa da diğer insanlar kadar yoğun hissedemediği sevinç, öfke, keder gibi hislerini de dışarıya direkt belli etmemek konusunda kendisine fazlaca güvenmektedir. Bunun yerine kişilere göstermek istediği duygulara yönelik ifadeler takınır. Çok öfkeliyken oldukça sakin görünebilir, veya aslında zafer hissiyle dolup taşarken kederli bir ifade takınabilir.
- Akademi öncesi yaşamı nasıldı? Arkadaşları var mıydı, yoksa yalnız bir küçüklük mü geçirdi?
Togami, hayatının spesifik bir noktasına kadar asla yalnız olmadı. Bunun en önemli sebebi ise kendisinden yalnızca birkaç dakika farkla, aynı anneden başka bir çocuğun daha dünyaya gelmiş olmasıydı. İkiz kardeşi Komaeda Amami. Standart her ikizden beklenebileceği gibi, Togami ve Amami tüm zamanlarını birlikte geçiren iki küçük hayduttu adeta. Tüm enerjilerini ve zamanlarını haylazlığa ayırıyorlardı. Ancak sevimlilikleri ve akıl dolu oyunları sayesinde bir şekilde azar yemekten paçayı yırtabiliyorlardı. Günlerinin tamamını, akşam anneleri ya da babaları arkalarını toplamaya gelene kadar oyun parklarında ve sokaklarda geçirirlerdi. Kendi yaşıtları arasındaki en maceraperest, ve doğal olarak en popüler ikiliydiler. Her şeyden önce salıncaktan en uzağa zıplama rekorlarının yanına bile yaklaşamamıştı diğer çocuklar. Tüccar bir baba ve ev hanımı bir annenin çocuklarının shinobiliğe merak salışının kökenleri de oyun parklarındaki maceralarından ileri gelmiştir. - Akademi hayatı nasıl geçti? Favori dersi veya favori hocası var mıydı? Performansı nasıldı?
İkiz kardeşi Amami ile birlikte Akademi’ye başladıklarında dünyanın çok farklı bir yüzünü görmüştü ikili. Okul günleri başlamadan önce shinobilik onlar için yalnızca havalı bir oyundan ibaretken realiteleri haline gelmiş ve kendilerini tamamen adayacakları bir şey bulmuşlardı. Her gün okul saatleri haricinde de chakra ve kas antrenmanları yapıyorlar, sürekli birbirlerini düelloya davet edip duruyorlardı. Bir keresinde uyku saatleri geldiğinde yataktan karşı duvara en çok kunaiyi kim saplayabilir yarışması yapmışlar, ertesi sabah duvarı delik deşik halde bulan anneleri tarafından fena bir papara yedikten sonra shinobiliği ev sınırları dışında yapma sözü vermişlerdi. Haylazlıkları da tam gaz devam ediyordu elbette. Sokaktaki ünleri katlanarak büyümüş, akademide tamamen yeni bir profile ulaşmışlardı. Akademik olarak her ikisi de oldukça başarılıydılar. Amami fiziksel işlerde çok daha iyiydi, Togami ise chakrasını Amami’ye kıyasla çok daha rahat bir şekilde kontrol edebiliyordu. Togami’nin eski hayatının en güzel anıları akademi yıllarına aittir. - Mezun olduktan sonra Genin hayatını nasıl geçirdi? Chuunin olana kadarki dönemde nasıl bir takımdaydı? Takım hocasını benimsedi mi yoksa kendi yolunu mu çizdi?
Togami, akademiden mezun olduğunda Ishigakure Takım 13’e atandı. Pektabii ikizi Amami’yle birlikte. Takım kaptanı Goku-sensei Togami’nin hayatında gördüğü en kıyak insanlardan biriydi. Geçmişi ikizler gibi haylazlıkla dolu olduğu için hem yeri geldiğinde onlara uyum sağlayabiliyor, hem de onların üstesinden nasıl geleceğini çok iyi biliyordu. Çok iyi bir eğitmen, aynı zamanda bir abi figürü olmuştu. Takımlarının üçüncü üyesi ise Mio adındaki sessiz sakin ve kendi halindeki bir kızdı. Tüm akademi hayatları boyunca aynı sınıfta olsalar da, ikili hiç dikkat etmemişti Mio’ya. Bunun en büyük sebebi sokaktan gelen haylazlık ünleri sayesinde çevrelerinin her zaman kalabalık olmasıydı. Sınıflarındaki sesi bile çıkmayan rastgele bir kıza ayıracak zamanları olmamıştı hiç. Aynı takıma atandıklarında beraber geçirdikleri zaman Mio’yu yakından tanımalarını sağladı. Kader ki, iki kardeş de kendilerini Mio’ya aşık olmuş halde bulmuşlardı. Saf kalbi, iyilik timsali yaradılışı ve yıllarca farketmemiş oldukları parlak zekasıyla adeta büyülenmişlerdi. Birbirlerine asla itiraf edememiş olsalar da aralarındaki rekabet de tam olarak bu sebepten başlamıştı. Her gün daha çok çalışıyor, kimin daha başarılı ya da daha güçlü olduğuyla alakalı yıllardan beri süregelen iddiaların şiddeti ve sıklığını arttırıyorlardı. Hiç bir zaman birbirlerinden kopmadılar, ve belki de bu iddialaşma ikisini de olabileceklerinden çok daha güçlü hale getirdi. Ancak zaman geçtikçe, Togami ilginç bir şekilde Amami’yle rekabetinde geride kaldığını hissetmeye başladı. En az onun kadar, hatta belki daha fazla çalışmasına rağmen daha iyi olduğu konularda bile Amami’nin gerisinde kalıyordu. Bu süreçte anlamsız kas ağrıları olduğunu da farketti. Ishigakure’deki hastanede yapılan muayene ve testlerin ardından ise bir hastalığı olduğunu öğrendi. Bu vücudun kendi kendine saldırdığı ve bilinen bir tedavisi olmayan bir kas hastalığıydı. Onu yıllar geçtikçe yiyip bitirecek, belki de 30’lu yaşlarına gelmeden yatalak hale getirecek ve ölümü beklemesine sebep olacak bir hastalık. Togami’nin hayatındaki ilk kırılma noktası tam olarak bu andı. Uzunca bir süre depresyonla mücadele etti ve bir noktada intiharın eşiğine geldi. Ancak bir şekilde, çevresindeki herkesin sınırsız desteğiyle hayata tutunmayı başardı. Hastalığını durduramasa bile, her gün düzenli olarak yapması gereken kas antrenmanlarıyla nasıl yavaşlatacağını öğrendi ve beklentinin shinobi olmaktan vazgeçmedi. Kısa bir süre sonra kardeşi Amami aralarında sınavı ilk geçen kişi olarak Chuunin rütbesine ulaştı. Ondan bir süre sonra da Togami ve Mio buna hak kazandılar. - Hayatından minik bir anı sunması istenseydi, ne anlatırdı?
Muhtemelen anlatacağı şey örgütünü ilk faaliyete geçirdiği dönemlerde seçtiği 5 yardakçısını çeşitli bölgelere araştırma ve bilgi toplama amacıyla gönderdikten sonra sığınaklarının operasyon merkezinde o dönem ilgisinin üzerinde olduğu kaçak ninja Fukase Naegi’nin bingo kitabındaki sayfasını okuduğu an olurdu. Yalnızca paralı asker olarak tutmuş olduğu ve shinobi kabiliyetleri olmadan ilerleyişine belli bir noktaya kadar destek verme kapasitesine sahip yardakçılarını organize edip Naegi’yi bulmak için giriştiği uğraş yaşamayı planladığı hayatın en güzel özetiydi. Kapalı kapıların arkasında somut verilere göre planlar kuran, ‘feda edilebilir’ paralı askerleri işgücü olarak kullanıp kritik noktada devreye girmek üzere stratejiler geliştiren ve hedefi bulduğu anda işi bitirmek üzere doğru zamanda doğru yerde olan akıllı bir shinobi. - Hayatında yer etmiş en önemli kişi kimdir? Bu şahısla neler yaşamıştır?
Togami’nin hayatında yer etmiş en önemli kişi şüphesiz ikiz kardeşi Komaeda Amami’dir. Tüm çocukluğunu -doğal olarak- beraber geçirdiği kardeşi hem en yakın dostu, hem sırdaşı, hem ortağı, hem de rakibiydi. Aynı zamanda Amami, Togami’nin hayatındaki ikinci kırılma noktasının başrolüydü. Tüm Takım 13 üyeleri Chuunin rütbesine ulaşıp Konohagakure’deki sınavda görevli olarak çalıştıktan sonra köylerine dönmüşken senseileri onlara takım olarak çıkacakları son bir görev ayarladığını müjdeledi. Biraz nostalji, biraz da Takım 13’e güzel bir kapanış yapma planıyla basit bir haydutu avlama görevi ayarlamıştı Goku-Sensei. Birkaç gün köy dışında kalacaklar, kamp yapacaklar ve avlarını kovalayıp etkisiz hale getirdikten sonra köye döneceklerdi. Ancak işler beklendiği gibi yürümedi. Sözkonusu haydut, uzak bir köyden gelen bir kaçak ninjaydı ve beklenenden çok daha güçlüydü. Böylesi güçlü bir shinobiyla karşılaşacaklarını bilmeyen, hazırlıksız yakalanan takımı korkunç bir tuzağa çekerek birbirlerinden ayırdı ve Goku-sensei’yi hepsinin görebileceği şekilde acımasızca katletti. Olaylar silsilesinin sonunda Amami göğsünde koca bir yarıkla son nefesini vermiş, bağlarından serbest bırakılan Mio acı içinde dizlerinin üzerine çöküp kalmış, kardeşinin ölümüyle karşı karşıya kalan Togami ise şok halinde ve ne yapacağını bilemez şekilde gecenin karanlığında kaçmaya başlamış haldeydi. Bir daha asla geri dönmedi. - Geçmişinde yer etmiş önemli bir kişiyle yaşadığı bir anıyı anlatın.
Togami, hastalığına teşhis konduğunda kendini tüm dünyadan soyutlamışken onu yakalayıp sımsıkı tutarak gerçek dünyaya çeken merhum kardeşi Amami olmuştu. Togami’nin intiharın eşiğine gelip son anda vazgeçtiği günün akşamı Amami onunla bir akşam yürüyüşüne çıkmış ve hayatına devam edebilmesi için gereken sözleri söylemişti: “Ben yaparım, senin için de yani. İki kişilik yaşarım. İki kişilik antrenman yaparım. Çok daha fazla çalışırım. Tek başıma yapabileceğimin iki katı başarılı olurum. Senin artık bunları yapamayacağın zaman yani. Biliyorsun, hani. Ama o zamana kadar beni iki kişilik çalışmak zorunda bırakma olur mu? O sorumluluğu sırtıma o zaman yükle, şimdi değil. Beraber geçireceğimiz yılların ardından. Ben daha güçlü ve daha akıllı olduğumda, kendimde bunu yapabilecek gücü bulduğumda.” Togami’nin cevabı yalnızca onaylarcasına hafifçe baş sallamak olmuştu. Ulaşabileceği son noktaya ulaşıp artık ilerleyemediğinde, onun yerine ilerleyebilecek birinin olması dünyaya dair tüm kaygılarını silip atmıştı adeta. Kardeşini iki kişilik bir yaşamı tek başına sürdürmesi için bırakmadan önce, onu asla yalnız bırakmamaya ve her ikisini de o güne hazırlamaya söz verdi içinden. - Birisinin canını aldı ise, bu nasıl gerçekleşti?
Togami geninliği ve chuuninliği sürecinde hayat almaktan olabildiğince kaçınmıştır. Ancak ne acı ki, gözlerini bir hayatı almayı isteyecek kadar kan bürüdüğünde ilk kurbanı bilinçsizce olsa da kardeşi olmuştur. Takım 13 olarak çıktıkları son görevde Goku-sensei katledildikten hemen sonra ikizler birbirlerini sözkonusu kaçak ninja olarak gördükleri bir genjutsunun kurbanı oldular. Gözleri kararmışçasına, kor gibi yanan bir intikam arzusuyla vahşice birbirlerine saldırdılar. Genjutsunun etkisi altında olmayan, her şeyi tüm gerçekliğiyle görebilen ancak kaçak ninja tarafından etkisiz hale getirilmiş Mio ise bu olayı içten içe feryatlarla izlemek zorunda bırakıldı. Dakikalar süren kanlı ve acımasız dövüşün ardından genjutsunun etkisinden çıkan Togami’nin gördüğü şey ise kendi elleriyle öldürülmüş kardeşinin cansız bedeniydi.
- Dışarıdan nasıl bir benlik çiziyor? Başkaları onu ilk görüşte nasıl tanımlar? Onu tanıyanlar için bu tanım değişir mi, yoksa ilk görüldüğü anda neyse hep o mu?
Togami’yi olağan haliyle ilk kez görenler boş bir duvarla karşılaştıkları izlenimine kapılırlar. Duyguları olmayan, varsa bile dışarıya en ufak bir ibaresini göstermeyen bir heyula. Ancak Togami karşısındaki insana kendini farklı bir şekilde tanıtmak isterse işin boyutu tamamen değişir. Çok sıcakkanlı, ilgili ve dostcanlısı gibi de görünebilir; öfkeli ve elde etmek istediği şey için her şeyi yapabilecek kadar vahşi de. Kafasında her şey daima belli planlar çerçevesinde ilerlediği için Togami’yi yüzde yüz tanıdığını iddia eden birisinin bile yanılıyor olma ihtimali çok yüksektir. - İnsan ilişkileri nasıl? Başkalarına kolay açılabiliyor mu, yoksa kendini kapatmayı mı tercih ediyor? Başkalarına karşı tahamülü ne seviyede?
İnsanlarla olan iletişimi kurmak istediği ilişkiye göre değişiklik gösterir. Birinin gözünü korkutmak ve üzerinde hakimiyet kurmak istiyorsa farklı, masum olduğuna inandırmak istiyorsa farklı, o kişiden bir şey elde etmek istiyorsa çok farklı iletişim tipleri kullanır. Bu sebeple birden çok maskesi, birden çok kılığı olduğu bile söylenebilir. Ancak karşısındaki kişiden herhangi bir beklentisi yoksa tamamen kapalı bir kutu gibidir. İfadesiz bir surat, donuk bakışlar, tekdüze bir ses tonu. İnsanlara tahamül seviyesi stratejik olarak yüksektir. Çünkü bir şeyleri kesip atmanın uzun vadede kendisine zarar vereceğinin farkındadır. - En büyük zaafı nedir? Bu zaafı hakkında neler düşünüyor?
En büyük zaafı geçmişine ait travmalarıdır. Yalnız bir shinobi olarak geçirdiği yıllarda suçluluğu üzerinden atıp en azından hedefine ilerleyebilecek düzeyde yeni kendisiyle barışmayı başarmış olsa da bu konuların bahsinden sakınır. Karmaşık düşünce süreçleri ve kendini ikna çabaları ile edinmeyi başardığı bu tutumda zayıf tek bir nokta mevcuttur. O da en son yıllar önce gördüğü Mio’dur. Ona bir açıklama borçlu olduğunu bilse de, kısa veya uzun vadede bu konuşmayı yapma gibi bir planı yoktur. Çünkü o gece temellerini attığı ve yıllar boyunca genişlettiği duvarlarına çatlak açabilecek tek kişinin Mio olduğunu çok iyi bilmektedir. - En güçlü tarafı nedir? Hangi özelliğinden gurur duyar?
Togami’nin halihazırdaki kişiliğinde en güçlü olarak gördüğü yönü tartışmasız bir şekilde kararlılığıdır. Bu kararlılık sayesinde makyavelist düşünce tarzını oturtup idame ettirebilmiştir. Kardeşinin ona verdiği sözle hayata devam edebilme motivasyonu bulabilmiş, ancak kardeşinin zamansız ölümü bu sözü kendi gerçekleştirme mecburiyetinde bırakmıştır onu. Bu sebeple iki kişilik çalışmak, iki kişilik başarılı olmak ve bu dünyaya iki kişilik bir iz bırakmak için pek çok şeyi mübah görmektedir. Zihni bu mantaliteye tamamen odaklanmış durumdadır ve ahlak-etik gibi algıları yüksek kararlılığı sayesinde yok sayabilmektedir. - Kendini nasıl ifade etmeyi tercih ediyor? Kendi fikirlerini ortaya atarken baskın bir kişilik mi sergiliyor, yoksa karşıt bir argüman duyduğunda çabucak sönüyor mu?
İnsanlarla iletişime geçme şekline benzer bir durum burada da söz konusudur. Baskın olmanın fikirlerinin kabul görmesine yardımcı olacağına inanıyorsa bu şekilde davranır. Ancak karşısınaki kişinin önerdiği fikir daha çok işine gelecekse, ancak bunu karşıya çaktırmamak istiyorsa saçma sapan argümanlarla tartışmayı kaybetmiş gibi yapıp karşıdakinin kendini haklı çıkarmasına destek verebilir. Karlı çıkacağı durumlarda manipulasyondan çekinmez. Gurur kelimesi kendisi için yüksek bir önem taşımadığından tartışmayı kaybetme gibi çekinceleri yoktur. - Önem verdiği değerler neler? Bunlar onun için ne kadar katı? Başkalarına bu değerleri empoze etmeye çalışıyor mu?
Önem verdiği sabit değerler yoktur. Bu sebeple herhangi katı bir düşüncesi söz konusu değildir. Herhangi bir şey ilerleyişinde ona ne düzeyde destek olacaksa o kadar değerlidir. Ancak işlevini tamamladığı veya artık fonksiyonsuz kaldığı durumda önceki değerini tamamen kaybedebilir. Radikal olarak savunduğu herhangi bir değer olmadığı için kimseye herhangi bir şeyi empoze etmeye ihtiyacı da genelde olmaz pektabii. - Başkalarının hisleri hakkında neler düşünüyor? Empati yapabiliyor mu? Yapabiliyorsa bile, karşı tarafın hislerini önemsiyor mu?
Empati kabiliyeti, Togami’nin en değer verdiği şeylerden biridir. İnsanların zihnindeki derin ve karanlık labirentlerde kendisine fener görevi gören empati kabiliyeti sayesinde ilerleyip onları manipule edebileceğini düşünür. Bir kişiyle aynı frekansa gelmenin ikili ilişkilerde yaratacağı avantajın farkındadır. Başkalarının hislerini önemseme konusu ise Togami için daha karmaşık bir konudur. İçten içe önemseyip saygı duysa dahi, hedefleriyle çatışan her durumda sonucunda karlı çıkacağı şekilde hareket eder. Sosyopat veya psikopat değildir, yalnızca yürüdüğü yolda ilerlemek adına kararlılığı fazlasıyla yüksek olduğundan bu gibi hisleri delip geçebilecek iradesi vardır. - Kısa dönemdeki amaçları neler? Uzun dönemde başarmak istedikleri nedir?
Togami için ‘uzun vade’ kalıbı tek bir anlam ifade etmektedir. Sağlık problemi sebebiyle ömrünün muhtemelen en fazla otuzlu yaşlarının ortasına kadar olacağı, ve son 5-6 yılını hareketten yoksun geçireceği düşünüldüğünde kendisi için uzun vadeli tek plan o zamana gelene kadar çıkabildiği en yükseğe çıkmak ve hayatta kalıcı olduğuna inandığı bir iz bırakabilmek. Kısa vadede ise belki de milyonlarca hedefi mevcuttur. Ancak bu hedeflerin hepsi uzun vadeye giden yoldaki basamaklar vazifesini görmektedir. Siyasi olarak güçlenmek, maddi kaynak elde etmek, askeri yaptırım gücüne sahip olmak gibi. - Daha önce bir can aldıysa; bu olay gerçekleşirken ve gerçekleştikten sonra neler düşündü?
Daha önce pek çok kez can aldı, ancak kendisi adına aldığı canların hem ilki hem de tek anlam ifade edeni kardeşidir. Olay gerçekleşirken istediği tek şey öğretmeninin intikamını almakken bilinçsizce öldürdüğü kardeşinin ardından tuttuğu yas kişilik kırılmasına sebep olmuş ve Togami’yi günümüzdeki haline getirmiştir. Kendisiyle yaptığı sayısız iç hesaplaşma, yüzleşme ve felsefi tartışmanın sonucunda hayatta pek çok şeyin kontrolü dışına gerçekleştiğini; kontrolü eline alabildiği kısıtlı noktalarda ise ilerlemek adına yapması gereken her şeyi yapması gerektiğini düşünmeye başladı. Bu noktada en kritik hususlardan biri ise, etik ve ahlak gibi prangaları kırıp atmaktı. - Nasıl rahatlar? Nasıl stres atar?
Togami’nin stres atma rutini geninlik yıllarına dayanır. Hastalığını öğrendiği ilk zamanlardan itibaren süreci yavaşlatmak ve ömrü uzamasa bile yatalak geçireceği süreyi minimize etmek için doktorunun verdiği günlük kas antrenman programını uygular. Çok ekstrem durumlar olmadığı sürece her ne koşulda olursa olsun yaklaşık 1 saatlik rutinini istisnasız her gün yapmaya özen gösterir. Bu aynı zamanda onun için bir meditasyon yöntemidir. Özellikle bir kaçak ninja olarak yaşamaya karar verdiği ilk zamanlardan beri bu programlarına ekstra özen gösterir olmuştur. Çünkü amacı, olabildiğince uzun süre dimdik ayakta kalmasını gerektirmektedir. - Stresli anlarda nasıl davranır? Eli ayağına mı karışır, yoksa bu tarz durumları soğukkanlılıkla mı atlatır?
Togami için stresli anlar yalnızca aşılması gereken engellerden ibarettir. Önündeki engelleri aşmak konusunda pek çok şeyden vazgeçmiş biri için böyle durumlarda elinin ayağının birbirine dolanması ihtimali bile sözkonusu olamaz. Genel yapısı gereği sakin ve soğukkanlı olmasından mütevellit kritik durumlarla karşı karşıya kaldığında da derin bir nefes alarak o an çizilmesi en mantıklı ve doğru rotayı çizmek üzere plan kurmaya başlar. Zihinsel kapasitesinin yüksek olması ve aynı anda bir çok faktörü düşünüp kafasında birleştirebilmesinin bu konuda kendisine hatrı sayılır bir faydası vardır. - Liderlik vasfı var mıdır? Bundan bağımsız olarak, lider olmayı aktif olarak kovalar mı? Liderlik pozisyonunda kendini bulduğunda nasıl davranır?
Liderlik vasfı olduğunu düşünmekten öte, bilmektedir. Kaçak hayatının ilk dönemlerinde kendi kapasitesinin böyle bir işi yürütebileceğine emin olduğu için yaptığı ilk işlerden biri çevredeki prestijini ve farklı işlerden elde ettiği maddi gücünü kullanarak bir suç örgütü kurmak olmuştur. Bu sayede kendi başına girmesinin dikkat çekeceği yerlere casuslarını sokabilmiş, pek çok farklı konum ve lokasyondan bilgi toplayabilmiş, zihnini ön plana alarak gereksiz fiziksel yüklerden kurtulmayı amaçlamıştır. Adil, ancak acımasız bir liderdir. Liderlik yaptığı her bir kişi büyük amacında feda edilebilir olsa da, hak edeni hak ettiği şekilde ödüllendirmeyi ve onore etmeyi bilir. Cezalandırmayı da. - Yalan söyler mi? Yalan söyleyenlere tahammülü var mıdır?
Yalan söylemek Togami için bir mecburiyet, aynı zamanda bir sanattır. Yaşamak için seçtiği hayat tarzı ve bunu yaşayış şekli yalan söylemeyi, manipulasyon yapmayı, kandırmayı ve yeri geldiğinde kendisine güvenen birini arkadan bıçaklamayı mecbur kılar. Togami’nin bununla bir problemi yoktur. Çünkü bu yola çıkmasına sebep olan süreçte kendince tüm zincirlerini kırmış ve olabileceği en özgür hale gelmiştir. Ayrıca şu sözü oldum olası çok sever ve anlamlı bulur; “Yalan söyleyemeyene yalancı denir. Yalan söyleyebilenin zaten yalancılıkla suçlanması için bir sebep yoktur.” - Ölüm hakkındaki düşünceleri neler? Eğer yarın öleceğini bilse bu durumu nasıl karşılar?
Ölüm Togami’ye çok tanıdık bir kavramdır. Onlu yaşlarının başında kendisine bir ömür biçilmiş olması bunun ilk sebebini oluşturur. Kendi elinden ölümün ucuna kadar gelmiş olması ikinci sebeptir. Yıllarca öğretmenliğini yapan Takım 13'ün kaptanı Goku-sensei’nin gözlerinin önüne acımasızca katledilmesi üçüncü, bizzat kendi elleriyle öldürdüğü ikiz kardeşi de dördüncü ve son sebep. Yarın ölecek olsa, bugün kafasına koyduğu hedefe ulaşmak için ne yapabilecekse onu yapmaya devam eder. Yarın ise ölümü uzun zamandır beklediği bir dost gibi kollarını açarak karşılar. - Romantik olarak aktif mi? Değilse bile, bu konu hakkında ne düşünüyor?
Hayatında romantik olarak ilgi duyduğu ve ömrünün geri kalanı boyunca duyabileceğini düşündüğü tek kişi takım arkadaşı Mio’dur. Halihazırda beraber yaşadıkları son olay ve Togami’nin Mio’yu terkedip arkasına bile bakmadan gitmesi; dahası geçen yıllarda onu bir kez bile ziyaret etmeye yeltenmiş olmaması bunun yegane sebebidir. Mio, Togami’nin şu anki haline gelmeden önceye dair kalan tek anısıdır. Onu şu anki haliyle karşı karşıya getirerek içinde ılık bir anı olarak kalan tek şeyi paramparça etmeye hiç niyeti yoktur. - En büyük sırrı nedir? Bu sırrı bilen başka birileri var mı? Ortaya çıkarsa neler hisseder?
En büyük sırrı ikizini bilmeden de olsa öldürmüş olmasıdır. Mio’nun bunu bildiğine emin olmakla birlikte köy otoriterlerine bu konuda bilgi verip vermediği hakkında fikir sahibi değildir. Ortaya çıkması konusunda herhangi bir korkusu ya da çekincesi yoktur. O nokta çoktan geçilmiştir Togami için. - Geçmişiyle barışık mı? Onu yaralayan olaylar hakkında ne düşünüyor? Bunu atlatabileceğini hissedebiliyor mu?
Bu Togami’nin içten içe en karmaşık çıkmazlarından biridir. Geçmişinde takımı ve kardeşi sayesinde kendisiyle barışmayı başarmıştır. Kaçak olduğu ilk dönemlerde yüzlerce iç hesaplaşma ve yüzleşme ile yine kendisiyle -yeni kendisiyle- barışabilmiştir ancak eski kendisi ve yeni kendisi arasındaki fark adeta bir uçurum olduğu için bu konuda kafa yoracak cesaret bulamamaktadır kendinde. Eski kendisi’nin yeni kendisiyle barışmayacağının farkındadır. Daha kötüsü, yeni kendisinin eski kendisini yok saymak zorunda olduğunun da. - Yeniliklere ne kadar açıktır? Kabul edici ve töleranslı bir tavır mı sergiler, yoksa gelenekçi midir?
Gelenekçilikten en uzak nokta neresiyse, Togami kendini o noktada konumlar. Eski kafalılığın ilerlediği yolda onu geriye çeken zincirli bir prangadan farksız olduğunu düşünür. Farklı fikirlere, alternatiflere ve önerilere açıktır. Ancak sözkonusu fikirler dayanaksız ve temelsizse bu fikri sunan kişiyi doğru temellendirilmiş argümanlarla rezil etmekten çekinmez. - Çok istediği ancak ulaşamadığı yegâne şey nedir? Bu onun için uzak bir hayal midir yoksa aktif olarak bunu kovalamakta mıdır?
İkiz kardeşi Amami, ölmeden uzun zaman önce Togami’nin hastalığı gün gelip onu hareket etmekten alıkoyunca ve hatta ölümüne sebep olunca Togami yerine de yaşayacağını ifade etmiştir. Ancak bu plan Amami’nin zamansız ölümüyle suya düşünce Togami bilinçsizce bu görevi sırtlanmış olarak bulmuştur kendini. Amami’nin belki de 15-20 yıl sonra yapmaya başlaması gereken şeylerle şimdiden karşı karşıya kalmıştır. Bu sebeple iki kişilik çalışmakta, iki kişilik düşünmekte, iki kişilik yol katetmekte ve bu hayatta iki kişilik iz bırakmayı amaçlamaktadır. Aktif olarak bu hedefinin peşinden koşmaktadır. - Kendi minik ritüelleri (mutlaka yatmadan önce yastığının altına bir kunai koymak, güneş doğmadan kahvaltı etmek vs.) var mıdır? Bu ritüelleri ne sıklıkla tekrarlar? Bu ritüeller onun için ne kadar önemlidir?
Kendine ait uzun yıllardır devam eden, ritüel olarak adlandıramasa bile alışkanlık olarak nitelendirebildiği günlük kas antrenmanları mevcuttur. Bu kas antrenmanları hem zihinsel olarak sakinleyip ferahlamasını sağlar, hem de hedefine ilerleyen yolda bir dakika bile olsa kar etmesini sağladığı için Togami’yi motive eder. Çok ekstrem bir durumda olmadıkça her gününün bir saatini bu antrenmana ayırır ve düzenli olarak uygulamaya çok önem verir.