RPGTürk

Kasai Tanzan / Dedem : Kasai lokantalarının kurucusu. Fakir bir ailenin küçük çocuğu olarak ilerlemiş, girişimci kişiliği sayesinde Kusagakure'ye farklı yemek malzemeleri getirerek bir lokanta açmış. Bu lokanta tutunca bir çok şube daha açmış ve tüm ailesini burada çalışmak için eğitmiş. Lokantasına ve aile değerlerine çok önem verir.

Kasai Mutsuko / Babaannem : Dedem zengin olunca ailesi onunla evlenmesi için zorlamış. Ailemizde görücü usulü dışında bir evlilik olmuyor zaten. Oldukça uyumlu bir insandır. Dedemin sözünün karşısında durduğunu görmedim.

Kasai Takejiro / Babam : Beni shinobi olmaya zorlayan, hayatımda en fazla etkisi olan insan. İstemediğim şeyleri yaptırması ve üstüme sorumluluk yüklemesi ile bilinir. Oğlunun o kadar önemsediği shinobiler gibi olmadığını bilse çok üzülür sanırım. Bu yüzden elimden geldikçe rol yapmam gerekiyor.

Kasai Akuro / Annem : Görücü usulü bir evlilik daha. Annem düzgün bir ailenin kızı olarak babamla evlendirilmiş. Aralarında hoş bir saygı var. Beni dinleyen, seven, mutlu eden bir kadın. Tabi... Anne olunca otomatikman böyle oluyor sanırım.

Umeji Suki / Halam : Çok sinirli, atarlı, kontrol meraklısı bir kadındır. Eniştem ve kuzenime hayatı dar ettiğini biliyorum. Tek renk giyindirmek, sabah erken uyanmak, ders notları... Tamamen başarı isteyen bir kadın. Aynı evde yaşadığımız için biz de payımızı alıyoruz.

Umeji Arinori / Eniştem : Ailece çok baskın insanlarız sanırım. Bu yüzden eniştem halamın karşısında oldukça eziliyor. Aslında... Kan bağımız olmasa da kendime en benzettiğim kişi o. Görücü usulü halamla evlenmiş olmasa bir gezgin olup sakin sakin hayatını yaşamak isterdi eminim.

Kasai Orinosuke / Amcam : Babam gibi baskıcı bir kişiliği olan amcam ile ilk başlarda hiç konuşmuşluğum yoktu. Chuunin olduğumda beni alıp karıya götürmüştü... En utandığım anılarımdan biridir. Ayrıntıya girmeyeceğim. Çoğunlukla başka kadınlarla birlikte olduğunu anlatır. Yengem duymasın.

Kasai Yusa / Yengem : Biraz ruh hastası, temizlik hastası bir kadındır. Amcamla aralarının iyi olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden evi günde 2 kere temizlemesi kendisini meşgul etmek istemesi ile alakalı diye düşünüyorum. Tabi, ben psikolog değilim.

Kasai Hatsuyo / Kardeşim : (eklenecek)

Kasai Hatsune / Kardeşim : (eklenecek)

Umeji Hiro / Kuzenim : (eklenecek)

Kasai Ryunosuke / Kuzenim : (eklenecek)

Kasai Ken / Kuzenim : (eklenecek)

Kasai Shigeki / Ben : Salak, boş, ezik, yıkık bir beta erkeği.

Miharu-sensei ilk genin takımımın başındaki Chuunin. Oda-kun da ilk takım arkadaşım olur. İlk olarak Oda-kun'dan başlayayım. Çünkü uzun uzun anlatacağım bir ilişkimiz olmadı. Birlikte bir kaç göreve çıkabildik sadece ve derin derin konuştuğumuz tek bir zamanı hatırlıyorum. Oturup bir kızdan hoşlandığını söylemişti bana. Dinlemesi eğlenceliydi. Kızın kulaklarının biraz kepçe olduğunu ve Oda-kun'un "Onun kulaklarını kemirürün." dediğini hatırlıyorum. Çizdiği resimleri göstermişti sonra da. Baya eğlenceli bir sohbetti. Ancak sonraki zamanlar sanki hiç o sohbetleri yaşamamışız gibi benden bilerek uzak durmuştu. Neden olduğunu soracak özgüvene sahip olmadığım için böyle kaldı aramız. Mesafeli...

Miharu-sensei'ye gelince... Fazla tecrübeli biri değildi ama bize bir anne, bir arkadaş gibi yaklaşmıştı. Öğretmen-öğrenci ilişkisinden farklı olması bile beni ona bağlayan bir durumdu. Bana gelip dertlerini anlatırdı. Yaşadıklarından ders çıkarır ona yardım etmeye çalışırdım. Suiton kullanımını bana o öğretmişti. Kılıcımı nasıl savurmam gerektiğini de... Çeşitli boyutlarda baloncuklar çıkardığını ve benim de kılıcımın tek hamlesi ile kesmeye çalıştımı hatırlıyorum. Uzun uzun sohbet ederdik. Uzun uzun sessiz kalırdık. Yanında mutluydum. Sonra gitmesi gerekti. Köy dışına. Köy dışına gitmesini gerektiren bu görevi kabul etmesi konusunda yanında olmuştum ve takımı olarak biz de gitmeliydik onunla. Oda-kun gitti. Ben ise kaldım. Gitmedim. Kızdığını hatırlıyorum. Kızdı ama bir şey demedi. Beni yeni bir takıma trasfer ettiler. Bir daha da onlardan haber alamadım. Sedo-sensei'ye her 3 ayda bir mektup yazarım. Yaşadıklarımı anlatırım. Hiç bir zaman geri dönüş olmadı ama pes edecek değilim. Belki günün birinde... Nereye gittiğini araştırıp ziyaretine giderim. Kim bilir?

---

İkinci takımımın başındaki Jounin. Ben gelmeden önce bir sorun yaşamışlar ve eski sensei'nin yerine o gelmiş. Gouko-sensei önceki sensei'mden oldukça farklı bir adamdı. Daha düzenli, daha mesafeli, daha öğretmendi. Bu yüzden Miharu-sensei'de yakaladığım o sıcaklığı onda hissedemedim. Yine de bunu sorun edecek biri değildim. Suiton ve katanamın yanına karşımdakinin kafasını karıştıracak başka teknikler öğrenmemi tembihlemişti. Genjutsu ile böyle tanıştım. Gouko-sensei kendisini çok yönde geliştirmiş oldukça bilgili bir adamdı. Bu yüzden her konuda geliştirdi beni. Bunu yaparken bir otorite figürü olmayı da başardı. Diğer takım arkadaşlarım önceki senseilerini arasalar da -ki ben de Sedo-sensei'mi arıyordum- yine de adamın kötü bir niyeti olmadığını biliyordum. Bu yüzden boyun eğip eğitime devam ettim. Ancak kararsızlığa düştüğünüzde nasihat alacağınız biri değildir. Bu tür durumları zayıflık olarak gördüğü için sizi azarlayacak bir insandır.

---

Takım arkadaşım. Ben gelmeden bir önceki görevlerinde takım arkadaşı şehit olmuş. Shirai de bu konudan aşırı etkilenmişti. Yakın bir arkadaşının kollarında yitip gitmesi gerçekten korkunç bir durum olmalı. Shirai bu olay yüzünden diğer takım arkadaşım Reta'dan nefret ediyordu. Konunun detaylarını hiç anlatmadılar ancak Shirai bir daha böyle bir şey yaşamamak için görevlerde elinden geleni yaptı. Bir sürü kere yaralanmamı önlemek için önüme atladığı oldu. Fazla korumacı davransa da konuşurken bunu yansıtmamaya çalıştı. Shirai ile anlaşamıyor değilim. Anlaşıyorum. Sadece... Benim yerime, takımda eski takım arkadaşı Kagoro'nun olmasını istediğini bilmek... Koyuyor.

---

Takım arkadaşım. Shirai'nin aksine oldukça sakin ve anlayışlı davranan biri. Shirai ondan nefret etse de Reta'nın bu hislere karşılık verdiğini sanmıyorum. Sadece düzeltmek için bir şey yapmıyor. Kagoro'nun kaybından sonra Reta kendisini hayatın anlamı, ruhunun rahatlığı gibi şeylere vermiş gibi. Shirai ve Reta ilişkisinde arada kalmamaya aşırı dikkat etmem gerekiyordu. Reta da, Shirai de arkadaşlıklarını istediğim kişiler oldukları için onları dinledim ama hiç bir zaman diğeri hakkında dedikodu yapmadım. Ne yazık ki kendimi fazlalık hisseettiğim için, ait de hissedemedim. Reta ile sohbetler eğlenceli oluyor. Sadece, bazı şeyleri umursamıyor ve ya görmemezlikten geliyor gibi. Bu şeyler de, çoğunlukla olumsuzluklar oluyor.