[Kütüphane] Kitamura Susumu
Posted: July 16th, 2019, 5:00 pm
Susumu wrote:
Bir kurtarma görevi. Aynı zamanda Yağmur Ülkesi'ne uzun zaman sonra tekrar uğradığım ve birini öldürmek zorunda kaldığım ilk görev.
Her şey güllük gülistanlık olmasa da yolunda gidiyorken gelmişti Kinshi'nin esir alındığı haberi. Onu kurtarmaya gönderilmiştim, Iori ile beraber. Daha önce karşılaşmış olsak da beraber yürüttüğümüz ilk ciddi görevdi bu ve bu görevin ilerde sıkı arkadaş olmamıza vesile olacağını bilseydim, çocuğa daha kibar davranırdım sanırım.
Aslında olay basitti; bir kaç hergele yüzünden koruduğu kervanla beraber zor durumda kalmış Kinshi'yi kurtar, hergeleleri tokatlayabiliyorsan tokatla, eve Kinshi ve amcalarla beraber geri dön. İşler ise tahmin ettiğiniz üzere çok daha karmaşıktı. Kinshi'yi köşeye sıkıştıranlar basit birer yağmacıdan ziyade, kendilerince önemli olan bir hareketin temsilcisiydiler. Amegakure'nin parçalanmasına neden olan Sagi Riaru adına çalışıyorlardı, Kinshi'nin geçtiği rotayı kendi toprakları varsaydıkları için de kervanı hedef almışlardı.
Boynumdan bir parça kaybettim, Iori'nin çok fiyakalı bir şekilde burnunu kırdırmasına şahit oldum. Tek bir yumrukla koca bir kuleyi yıkabilen bir adamı izledim ve Amegakure'nin Riaru tarafından olmayan, fakat Kinshi'yi kulelerinden kurtarmaya yardım da etmeyen üç beş shinobisi ile kısa bir laf dalaşı ettim ve ne olduğunu anlamaya fırsat kalmadan, Riaru'nun bir adamını öldürmüş bulundum. Garip bir görevdi, vesselam. Neyse ki Kinshi'yi sağ salim ülkeye geri getirebildik.
Susumu wrote:
Köye döndükten sonra hastanede birkaç gün geçirmem gerekmişti. Boynumun iyileşmesini beklerken, görevi tekrar düşünüp tartacak vaktim de fazlasıyla oldu haliyle. Her gün yaşanılacak cinsten, sıradan bir görev olmadığı aşikardı, üstünden tekrar geçmek ise beni kısa süreli bir bunalıma sokmuştu.
Bu nedenle eve dönüşüm tahmin ettiğim gibi bende bir rahatlamaya sebep olmadı. Aksine, sürekli ne yapacağını unutup dalıp giden bir tipe evrildim birkaç gün boyunca. Bu kadar düşünceli bir insan değilim, öküz olduğum bile söylenebilir. Ancak kız kardeşimin yokluğu, ilk defa bir insanı öldürmüş olmam gibi meseleler benim gibi bir odunu bile elinde süpürge ile uzaklara dalabilecek birine dönüştürebilmişti.
Evin önünü süpüremedim, kendime adam akıllı bir çay yapamadım. Tavukların peşinde koşmaktan bıktım ve kendimi yanlışlıkla az biraz kafa yaptım, tüpten sızan gaz yüzünden. Kapım aniden ısrarla çalınmasaydı, saatlerce uyuyabilirdim aslında.
Susumu wrote:
Kapımı inatla çalıp duran ve beni uyutmayan Iori'ydi. Ben, geçen görevde şakayla karışık kıyafet masraflarımı bu bebeye kitlemiştim. Bana emrivaki yapıp bizi çamurda süründürdüğü için laf çarpmadan etmeyeyim demiştim. Meğerse velet ciddiye almış, kapıma dayanmış. Derdi bana söz verdiği gibi kıyafetlerimi yenileyip yemek ısmarlamakmış.
Biraz mırın kırın ederek çıktım dışarı. Çıktığımda ise Iori'nin tahmin ettiğimden epey farklı bir kişiliği olduğunu fark ettim. Benimle uğraşıp duruyor ve beni bilerek sinir ediyordu sürekli. Neyse ki, suyunu çıkarmamıştı bu durumun.
Çıkarsaydı kıyafet ayağına çok fazla şey kitleyip cüzdanını ağlatacaktım zira. Fakat günün sonu hoş ve de güzeldi; iyi bir yemek yemiş ve bu sefer suyunu çıkarmadan muhabbet etmiştik. Günün sonunda beni evime bıraktığında ise kendimi çok daha iyi hissediyordum. Elbette, aklımda bu bebeyle iyi bir arkadaş olup olmayacağıma dair bir merak da kalmıştı. Bu merakımın cevabını da çok vakit geçmeden alacaktım.
Susumu wrote:
İşler tam yoluna girdiği sırada suratıma çarpan bir gerçekti bu görevde yaşadıklarım. Amacımız, planlandığı haberini aldığımız bir saldırıya dair bilgi toplamaktı, ve bunu tekrar Iori ile beraber yapacaktık. Görev bu sefer basit durmuyordu, aksine bir belirsizlik ve zorluğuna dair bir barizlik vardı ortada. Fakat yine de, işlerin bu kadar karışacağını tahmin edemezdim.
Kinshi görevinde karşımıza çıkan Riaru meselesi göz ardı edilebilecek bir olgu değildi. Güç toplayan Riaru gözüne diğer ülkeleri de kestirmeye başlamıştı ve hedefi yakın zamanda Kawakami olacaktı. Festivale hazırlanan şehre bir saldırı gerçekleştirmeyi planlıyordu ve Iori'yle ben, Riaru'nun alanlarından biri olan Nobio'ya sızarak bilgi toplamalıydık. Fakat daha Nobio'ya varamadan kendimizi gereksiz bir savaşın ortasında bulduk. Bunun sonucunda ise bu sefer esir alınanlar bizler olduk. Jimen Tesuri ile tanışmam bu ana denk geliyor. Beni ve Iori'yi haklayıp esir alan, dağın tepesinde bir yerleşkeye zorla götüren kendisi.
Açıkçası buna net bir tanışma denemez, ismi ve kullandığı teknikler dışında hakkında bildiğim başka bir şey yok. Beni birkaç saniyede alt edebilmesi ise beni hala utandırıp, kızdırabiliyor. Bizi bir sinek gibi öldürebilecekken yaşamamıza fırsat verip, Riaru'ya katılmamızı istemesi ise... Hala garipsediğim bir durum. Belki de çok şanslıyımdır, başarısız bir yalan söyleme girişiminden sonra herkes o zindandan elini kolunu sallayarak çıkamaz.
Aslında tekrar düşünüyordum da, Iori'nin kılıcını kaybetmesi dışında her şey işimize gelecek şekilde ilerlemişti. Hızlı olabilseydik, gerçek saldırıyı engelleyebilirdik bile, fakat neyse ki elimiz boş dönmemiştik. Götürüldüğümüz yerleşkede Riaru'nun kalesine girme ve yapacağı önemli bir görüşmeyi izleme fırsatına eriştik. Kendini Jashin adında bir olguya adamış bir adamın Riaru ile yaptığı anlaşmaya şahit olduktan sonra köye bir şekilde geri kaçtık.
Iori'nin kılıcını da, kılıcı alan adamı da bulamadık. Fakat sanırım bu mesele köye dönüş yolunda şahit olduğumuz manzaranın yanında çok ufak kalıyor. Kawakami saldırı gelmeden boşaltılabilse de Doushi Kasabası'ndaki shinobilerin büyük bir kısmı, alanı korumaya çalışırken öldürülmüştü.
Tüm bu olaylar hem Kusagakure'de, hem de kendimde bir şeylerin değişmeye başlamasına neden olacaktı.