Yağmur ülkesi, on yıllardır büyük ülkeler ve shinobi köyleri için bir savaş alanı olmaktan ileri gidememiş, düzenin ve nizamın olmadığı; diktatörlüklerin daima var olduğu acımasız topraklar olarak bilinmiştir. Yağmur Ülkesi'nin shinobi köyü Amegakure uzun yıllar boyunca semender lakaplı büyük shinobi Hanzo tarafından, onun hemen ardından ise aynı şekilde Akatsuki adıyla bilinen terör örgütünün lideri Pain kod adlı Nagato tarafından yönetilmiştir. Daimyo’luğun gücü bu diktatörler ve savaşın getirdiği acımasız düzen sebebiyle hiç bir zaman ülkeyi doğru dürüst yönetmeye yetmemiş ve Yağmur Ülkesi halkları hep geride kalmıştır. Ancak, Dördüncü Shinobi Savaşı ve öncesinde yaşanan olaylar sonucunda Amegakure diktatörlerin elinden kurtulmuş ve dönemin Daimyo’su bilge Tadayasu Amegakure shinobilerine birlikte çalışıp ülkeyi kalkındırmak için bir plan sunmuştur. Savaşı takip eden 10 senede daimyo, yerel halk ve yeni seçilen Amegakure yönetimi beraberce çalışıp ülkeyi kalkındırmak için çaba göstermişlerdir. Verimsiz topraklar işlenmeye uygun hale getirilmiş, shinobi akademisi düzene oturtulmuş, halkın refahı için çaba sarfedilmiştir.
Ancak 10 senenin ardından bilge daimyo Tadayasu’nun ölümü Yağmur Ülkesi’nin yeniden karanlığa düşüşünün ilk adımı olmuştur. Yerine geçen oğlu Ieyasu babasının aksine halkı refaha ulaştırmak amacını taşımayıp, daha çok kendi gücünü arttırmak ve zenginliğini katlamak için uğraşmıştır. Amegakure shinobilerini kendi şahsi kolluk kuvveti olarak kullanmaya yönelik girişimlerde bulunmuş, yeri geldiğinde ise işini paralı askerlerle görmüştür. Köyleri ve yerleşkeleri ağır vergilere tabii tutmuş, ödemeyenleri sert bir şekilde cezalandırmıştır. Amegakure kökenli bazı shinobiler durumdan nemalanabildikleri ve daimyonun zenginlik ve güç hırsını paylaştıkları için onun pis işlerini yapmakta sorun görmemiş, direkt emri altında çalışmaya başlamışlardır.
Konohagakure’deki chuunin sınavının hemen öncesi ise iplerin gerçek anlamda koptuğu zamana tekabül eder. Ieyasu'nun başa geçişinden sonra Amegakure yönetimi neredeyse beş yıl boyunca yeni gelen daimyonun tutarsız ve despot davranışlarını tolere etmeye çalışmışlardır. Üyesi oldukları Birleşmiş Shinobi Federasyonu’nun davetine icabet etmek için sınava chuunin göndermek istediklerinde ise Daimyo’nun mesnetsiz iftiralarına maruz kalmış, başka ülkeye shinobi göndermelerinin altında ittifaklar kurup kendisini devirmek için uğraştıkları iftirasıyla yüz yüze gelmişlerdir. Daimyo, ülke dışına herhangi bir shinobinin herhangi bir sebeple çıkışını kati suretle yasaklamış, Amegakure ve çevre bölgesine artık direkt kendi kolluk kuvveti olan shinobiler ve paralı askerlerden oluşan bir orduyla adeta barikat kurmuştur. Bunun üzerine Amegakure yönetimi, yıllardır tolere ettikleri ve çeşitli müzakerelerle ortak yol arayışında bulundukları daimyo Ieyasu'nun yönetimine artık tahammül edemeyeceklerini, yıllarca diktatörlük rejimlerinde yaşadıktan sonra başlarına yeni bir diktatör kabul etmeyeceklerini beyan ederek isyan bayrağı açmışlardır.
Chuunin sınavına katılmaya hazırlanan Genin'ler ise Konohagakure arenasından uzak, ülkelerinin cenk meydanlarında kendilerini sınamışlardır.
Sözkonusu savaş Yağmur Ülkesi'ni yeniden dünyanın geri kalanından koparmış, tüm kıta savaş yaralarını sarıp gelişmeye ve büyümeye odaklanmışken Yağmur Ülkesi geride kalışını sürdürmüştür. Binlerce shinobi ve masum sivil bu savaşta heder olmuştur. Olayın seyrini değiştiren en önemli gelişmelerden biri ise Amegakure'nin en önde gelen shinobilerinden biri olan Sagi Riaru'nun iç savaşın birinci yılında kendine sadık güçleri toplayarak Amegakure'den ayrılması ve Yağmur Ülkesi'nde üçüncü bir güç odağı haline gelerek hakimiyete aday olmuş olmasıdır.
Sagi Riaru'nun kaçışının hemen öncesinde Amegakure savaştaki üstünlüğü iyiden iyiye ele geçirmiş, Yağmur Ülkesi Daimyo'luğu güçlerini bertaraf etmek üzereydi. Ancak Sagi Riaru ve takipçilerinin Amegakure'den ayrılışı köy güçlerini ciddi oranda zayıflatmış ve savaştaki avantajlarını kaybetmelerine sebep olmuştur. Yalnızca birkaç gün içerisinde Amegakure'nin sahip olduğu bir çok üs ve yerleşkeler saf değiştirmiş, Riaru ve takipçileri satranç tahtasına üçüncü bir güç odağı olarak yerleşmişlerdir.
Yağmur Ülkesi, Amegakure ve Riaru güçleri adına gerçekten kanlı giden bu iç savaş jeopolitik olarak da çevre coğrafya ve ülkelere etki etmiştir. Bunun en bariz örneği Sagi Riaru'nun bölgedeki gücünü ve hakimiyetini arttırmak için çevre ülke sınırlarına gerçekleştirdiği yağma ve akınlardır. Her iki ülkenin sınır bölgelerinde yaşanan bu hareketlilik Ishigakure ve Kusagakure'yi alarm durumuna getirmiş, ülke sınırlarını güvenceye alıp Riaru güçlerini geri püskürtmek için iki köy ortaklaşa sınırötesi bir operasyon düzenlemiştir. Bunun sonucunda Sagi Riaru güçleri sınırları taciz edemeyecek kadar kısıtlandırılmış ve sınırlar güvence altına alınmıştır.
Sagi Riaru bu yenilgi sonrası Yağmur Ülkesi içlerine doğru çekilmiş ve operasyon öncesinde ittifak kurduğu, halk arasında 'Jashin' adıyla bilinen bir örgütle iletişimini kuvvetlendirmek için girişimlerde bulunmaya başlamıştır. Bu durumdan haberdar olan Shinobi Birliği, küçük ancak çok elit bir grupla Riaru'nun yerleşkelerine baskınlar yapmış ve Jashin Tarikatına dair her şeyi geri dönüşsüz şekilde yok etmiştir.
Bu olayın üzerinden geçen iki senede Yağmur Ülkesi içerisinde çok üst düzey bir gelişme olmamış olup güç dengelerinin çok ince bir çizgide olduğu bilinmektedir. Yağmur Ülkesi Daimyo'luğu güçleri, Amegakure güçleri ve Riaru güçleri efektif olarak bir adı konulmamış bir ateşkes içindedirler. Amegakure ve Yağmur Ülkesi Daimyo'luğu arasında son bir yılda elçiler aracılığıyla görüşmeler olduğu bilinse de, henüz bir sonuca varılabildiği söylenemez.
Her şeye rağmen küçük bir kıvılcımın savaşın alevlerini tekrar harlayabileceğine şüphe yok gibi görünmekte...
Ancak 10 senenin ardından bilge daimyo Tadayasu’nun ölümü Yağmur Ülkesi’nin yeniden karanlığa düşüşünün ilk adımı olmuştur. Yerine geçen oğlu Ieyasu babasının aksine halkı refaha ulaştırmak amacını taşımayıp, daha çok kendi gücünü arttırmak ve zenginliğini katlamak için uğraşmıştır. Amegakure shinobilerini kendi şahsi kolluk kuvveti olarak kullanmaya yönelik girişimlerde bulunmuş, yeri geldiğinde ise işini paralı askerlerle görmüştür. Köyleri ve yerleşkeleri ağır vergilere tabii tutmuş, ödemeyenleri sert bir şekilde cezalandırmıştır. Amegakure kökenli bazı shinobiler durumdan nemalanabildikleri ve daimyonun zenginlik ve güç hırsını paylaştıkları için onun pis işlerini yapmakta sorun görmemiş, direkt emri altında çalışmaya başlamışlardır.
Konohagakure’deki chuunin sınavının hemen öncesi ise iplerin gerçek anlamda koptuğu zamana tekabül eder. Ieyasu'nun başa geçişinden sonra Amegakure yönetimi neredeyse beş yıl boyunca yeni gelen daimyonun tutarsız ve despot davranışlarını tolere etmeye çalışmışlardır. Üyesi oldukları Birleşmiş Shinobi Federasyonu’nun davetine icabet etmek için sınava chuunin göndermek istediklerinde ise Daimyo’nun mesnetsiz iftiralarına maruz kalmış, başka ülkeye shinobi göndermelerinin altında ittifaklar kurup kendisini devirmek için uğraştıkları iftirasıyla yüz yüze gelmişlerdir. Daimyo, ülke dışına herhangi bir shinobinin herhangi bir sebeple çıkışını kati suretle yasaklamış, Amegakure ve çevre bölgesine artık direkt kendi kolluk kuvveti olan shinobiler ve paralı askerlerden oluşan bir orduyla adeta barikat kurmuştur. Bunun üzerine Amegakure yönetimi, yıllardır tolere ettikleri ve çeşitli müzakerelerle ortak yol arayışında bulundukları daimyo Ieyasu'nun yönetimine artık tahammül edemeyeceklerini, yıllarca diktatörlük rejimlerinde yaşadıktan sonra başlarına yeni bir diktatör kabul etmeyeceklerini beyan ederek isyan bayrağı açmışlardır.
Chuunin sınavına katılmaya hazırlanan Genin'ler ise Konohagakure arenasından uzak, ülkelerinin cenk meydanlarında kendilerini sınamışlardır.
Sözkonusu savaş Yağmur Ülkesi'ni yeniden dünyanın geri kalanından koparmış, tüm kıta savaş yaralarını sarıp gelişmeye ve büyümeye odaklanmışken Yağmur Ülkesi geride kalışını sürdürmüştür. Binlerce shinobi ve masum sivil bu savaşta heder olmuştur. Olayın seyrini değiştiren en önemli gelişmelerden biri ise Amegakure'nin en önde gelen shinobilerinden biri olan Sagi Riaru'nun iç savaşın birinci yılında kendine sadık güçleri toplayarak Amegakure'den ayrılması ve Yağmur Ülkesi'nde üçüncü bir güç odağı haline gelerek hakimiyete aday olmuş olmasıdır.
Sagi Riaru'nun kaçışının hemen öncesinde Amegakure savaştaki üstünlüğü iyiden iyiye ele geçirmiş, Yağmur Ülkesi Daimyo'luğu güçlerini bertaraf etmek üzereydi. Ancak Sagi Riaru ve takipçilerinin Amegakure'den ayrılışı köy güçlerini ciddi oranda zayıflatmış ve savaştaki avantajlarını kaybetmelerine sebep olmuştur. Yalnızca birkaç gün içerisinde Amegakure'nin sahip olduğu bir çok üs ve yerleşkeler saf değiştirmiş, Riaru ve takipçileri satranç tahtasına üçüncü bir güç odağı olarak yerleşmişlerdir.
Yağmur Ülkesi, Amegakure ve Riaru güçleri adına gerçekten kanlı giden bu iç savaş jeopolitik olarak da çevre coğrafya ve ülkelere etki etmiştir. Bunun en bariz örneği Sagi Riaru'nun bölgedeki gücünü ve hakimiyetini arttırmak için çevre ülke sınırlarına gerçekleştirdiği yağma ve akınlardır. Her iki ülkenin sınır bölgelerinde yaşanan bu hareketlilik Ishigakure ve Kusagakure'yi alarm durumuna getirmiş, ülke sınırlarını güvenceye alıp Riaru güçlerini geri püskürtmek için iki köy ortaklaşa sınırötesi bir operasyon düzenlemiştir. Bunun sonucunda Sagi Riaru güçleri sınırları taciz edemeyecek kadar kısıtlandırılmış ve sınırlar güvence altına alınmıştır.
Sagi Riaru bu yenilgi sonrası Yağmur Ülkesi içlerine doğru çekilmiş ve operasyon öncesinde ittifak kurduğu, halk arasında 'Jashin' adıyla bilinen bir örgütle iletişimini kuvvetlendirmek için girişimlerde bulunmaya başlamıştır. Bu durumdan haberdar olan Shinobi Birliği, küçük ancak çok elit bir grupla Riaru'nun yerleşkelerine baskınlar yapmış ve Jashin Tarikatına dair her şeyi geri dönüşsüz şekilde yok etmiştir.
Bu olayın üzerinden geçen iki senede Yağmur Ülkesi içerisinde çok üst düzey bir gelişme olmamış olup güç dengelerinin çok ince bir çizgide olduğu bilinmektedir. Yağmur Ülkesi Daimyo'luğu güçleri, Amegakure güçleri ve Riaru güçleri efektif olarak bir adı konulmamış bir ateşkes içindedirler. Amegakure ve Yağmur Ülkesi Daimyo'luğu arasında son bir yılda elçiler aracılığıyla görüşmeler olduğu bilinse de, henüz bir sonuca varılabildiği söylenemez.
Her şeye rağmen küçük bir kıvılcımın savaşın alevlerini tekrar harlayabileceğine şüphe yok gibi görünmekte...