[Kurochi Hayato] Merhaba! Kimse Yok mu?
- Kurochi Hayato
- Posts: 16
- Joined: August 31st, 2018, 1:50 am
[Kurochi Hayato] Merhaba! Kimse Yok mu?
Köyden kaçalı çok uzun zaman olmadı ama hatrı sayılır bir süre köy dışında olduğumu söylemeliyim. Dünya varmış bee! Yemin ediyorum harika bir his lan özgür olmak İstediğim kadar milletle dalga geçip sinirlerini bozabiliyorum. Bunu yaparken de kimseye hesap vermek zorunda kalmıyorum. Keşke genin olduğum dönem kaçsaydım en azından namımız yayılırdı sektör'de. Keşke bir tane bile olsa Bunshin tekniği öğrenmiş olsaydım. Aklıma gelen bütün taşşakları geçerdim. Sıraya dizerdim çoluğu çocuğu. LAN!? Bir dakika. Aklıma bir fikir geldiği sırada olduğum yerde duruyordum. Sağ elimi çeneme götürüp ovuşturmaya başlıyordum.
“Lan sağlam bir bunshin tekniği öğrenip kendi kendimle örgüt mü kursam?” diyordum normal bir ses tonuyla. Ben ne ara bu kadar zeki oldum lan? Kaçak olmak zeka geliştiriyor ha.
Şimdi nereye gittiğim hakkında hiçbir fikrim yok. Çimen Ülkesi sınırlarında olduğumu biliyorum fakat tam olarak konumumu bilmiyorum. 2 gün önce kaldığım köydeki amca bu yönde dümdüz yürüdüğümde karşıma ufak bir köy daha çıkacağını söylemişti. 2 gündür yürüyorum nerede bu köy? İlla dönüp dayak manyağı mı yapayım yani bu insanları? Ellerim cebimde sinirli sinirli yürüyorum. Yolculuk yapmaktan nefret ederim. Evet bir kaçak olmama rağmen uzun süre yürümeyi sevmiyorum. Kuşlar, böcekler, çimenler. He kardeşim hepiniz çok güzelsiniz, manzara falan.
Yaklaşık 45 dakika - 1 saat kadar da yürüdükten sonra bir köy görebiliyordum karşımda. Buranın nasıl bir yer olduğu hakkında hiçbir fikrim yok fakat iklim itibariyle normal Kusagakure'den daha serin gibi geldi. Köye girip bir han bulmaya çalışacağım. İnsanlara sormak istediğim bir şeyler var. Şaka bitti ninjalık yapma vakti şimdi.
Şu barış dolu Dünya'da savaş yanlısı birilerini bulmak istiyorum. Beraber çıldırabileceğim geçici insanları bulup umutlanmak istiyorum. Çünkü bugüne kadar denk geldiğim birçok kişi yaşadığı Dünya'dan çok mutlu. Shinobi olmanın gereği savaşmaktır. Ninjalar insan öldürmek için eğitilen kişilerdir. Bunun eğrisi doğrusu olmaz. Köye girdiğimde yapacağım ilk şey taverna tarzı bir yer aramak olacak. Eğer olur da öyle bir yer bulursam içeri girip barmene selam vereceğim.
“Lan sağlam bir bunshin tekniği öğrenip kendi kendimle örgüt mü kursam?” diyordum normal bir ses tonuyla. Ben ne ara bu kadar zeki oldum lan? Kaçak olmak zeka geliştiriyor ha.
Şimdi nereye gittiğim hakkında hiçbir fikrim yok. Çimen Ülkesi sınırlarında olduğumu biliyorum fakat tam olarak konumumu bilmiyorum. 2 gün önce kaldığım köydeki amca bu yönde dümdüz yürüdüğümde karşıma ufak bir köy daha çıkacağını söylemişti. 2 gündür yürüyorum nerede bu köy? İlla dönüp dayak manyağı mı yapayım yani bu insanları? Ellerim cebimde sinirli sinirli yürüyorum. Yolculuk yapmaktan nefret ederim. Evet bir kaçak olmama rağmen uzun süre yürümeyi sevmiyorum. Kuşlar, böcekler, çimenler. He kardeşim hepiniz çok güzelsiniz, manzara falan.
Yaklaşık 45 dakika - 1 saat kadar da yürüdükten sonra bir köy görebiliyordum karşımda. Buranın nasıl bir yer olduğu hakkında hiçbir fikrim yok fakat iklim itibariyle normal Kusagakure'den daha serin gibi geldi. Köye girip bir han bulmaya çalışacağım. İnsanlara sormak istediğim bir şeyler var. Şaka bitti ninjalık yapma vakti şimdi.
Şu barış dolu Dünya'da savaş yanlısı birilerini bulmak istiyorum. Beraber çıldırabileceğim geçici insanları bulup umutlanmak istiyorum. Çünkü bugüne kadar denk geldiğim birçok kişi yaşadığı Dünya'dan çok mutlu. Shinobi olmanın gereği savaşmaktır. Ninjalar insan öldürmek için eğitilen kişilerdir. Bunun eğrisi doğrusu olmaz. Köye girdiğimde yapacağım ilk şey taverna tarzı bir yer aramak olacak. Eğer olur da öyle bir yer bulursam içeri girip barmene selam vereceğim.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Kurochi Hayato] Merhaba! Kimse Yok mu?
Havadaki serinlik esmeye başlayan bir rüzgarla daha da artıyor. Kafanı yukarı kaldırıyorsun. Gri bulutlar gökyüzünü sarmış durumda. Rüzgar ise sanki onlara etki etmiyor, bulutlar asırlardır bu yerin üzerini kaplıyor gibi. Sırtını verdiğin yerden Kusagakure'nin, eski yuvanın kokusunu nasıl alıyorsan, bu bulutlar da gözüne Yağmur ülkesinin o kasvetli görüntülerini sunuyor. Köyünden kopup seni bağlayan tüm zincirlerini kırmış olman birşey değiştirmiyor. Burada kendini misafirmiş gibi hissediyorsun.
Ufukta gözüken köy sen yaklaştıkta biraz daha büyüyor. Doushi Kasabası, geçmiş bilgilerin kafanda çakıyor ve burayı tanımlayabiliyorsun.Toplu bir yapılaşma olduğunu söyleyemeyiz. Evler öbek öbek araziye yayılmış durumda. Çoğu evin önünde ufak bahçeler bulunuyor, içlerinde yetişen şeyleri görebiliyorsun. Yaklaşık yirmi beş bina sayıyorsun ilk bakışta. Bazıları tek kat, bazıları iki. Görebildiğin kadarıyla sadece iki bina üç katlı, dış yapıları sağlam. Kalanları ise kerpiçle, ahşapla yapılmış.
Köy girişine geliyorsun, binaların arasından geçen geniş bir yol. Gözlerini kıstığında yolun rotasının, kasabadan çıkarak kasabanın arkasındaki büyük tepeye doğru ilerlediğini görüyorsun. Tepe büyük tarım arazileri ile çevrilmiş ve muhtemelen tepenin ardında da devam ediyor bunlar. Yağmur çiselemeye başlıyor. Tahmini olarak öğlen saat 2 civarı. Havanın bozuk olmasına rağmen kasaba sokaklarında birkaç çocuk koşturuyor. Yürüyorsun, sağındaki caddede meyve-sebze satan bir esnaf görüyorsun. Solunda çıkmaz bir sokak, büyük bir atölye bulunuyor. Önündeki yaşlı adam bir atlı arabanın tekerini sökmüş tamir ediyor. Evlerin önünde bazı insanlar oturup rahatlamaya çalışıyor. Mutluluk veya huzur. Belki de barışın getirdiği bir miskinlik var. İçindeki enerjiye tamamen tezat bir durum bu.
Kasabanın ortalarına geldiğinde ufak bir meydana varıyorsun. Meydanın ortasında ufak bir pazar var buradan geçenleri çekmek için. Sağ çaprazda köhne bir demirci. Birkaç dükkan daha var ancak sinek avlıyorlar artık ne kadar saçma şeyler satıyorlarsa. Bunları gözardı ederek demircinin iki yanındaki binaya ilerliyorsun. "Oratu'nun Yeri" . Tabela olarak artık çürümeye başlamış bir ahşap kullanıyor, iki katlı. Geniş olmayan ancak uzun bir verandası var. Masada oturan, muhabbet eden bir grup görüyorsun burada. İçeri giriyorsun.
Sakin bir han. İçeride yaklaşık on kişiyi sanıyorsun. Kapının tam karşısında geniş bir merdiven var. Merdivenin solunda bodruma inen bir kapı var ağzına kadar açık. Oradan bir kadın elinde erzaklarla çıkarak, merdivenin sağındaki barımsı yere geçiyor ve yine barın arkasında bulunan kapıyı açarak mutfağa giriyor. İçkisini yudumlayıp yemeğe gömülen de var, odanın sol duvarında bulunan şöminenin önünde uyuklayan da. Yetkili bir abi arıyorsun. Barın arkasında geniş omuzlu, sakalları uzun bir adam var. Tek kolu bara dayanmış, diğeriyle büyük bir içki bardağını kavramış durumda. Önündeki yaşlı adamla eğlenceli bir sohbetin içindeler. İçeriye giriş yapmanla beraber önce kafasıyla selamlıyor seni, ardından muhabbetine geri dönüyor.
Ufukta gözüken köy sen yaklaştıkta biraz daha büyüyor. Doushi Kasabası, geçmiş bilgilerin kafanda çakıyor ve burayı tanımlayabiliyorsun.Toplu bir yapılaşma olduğunu söyleyemeyiz. Evler öbek öbek araziye yayılmış durumda. Çoğu evin önünde ufak bahçeler bulunuyor, içlerinde yetişen şeyleri görebiliyorsun. Yaklaşık yirmi beş bina sayıyorsun ilk bakışta. Bazıları tek kat, bazıları iki. Görebildiğin kadarıyla sadece iki bina üç katlı, dış yapıları sağlam. Kalanları ise kerpiçle, ahşapla yapılmış.
Köy girişine geliyorsun, binaların arasından geçen geniş bir yol. Gözlerini kıstığında yolun rotasının, kasabadan çıkarak kasabanın arkasındaki büyük tepeye doğru ilerlediğini görüyorsun. Tepe büyük tarım arazileri ile çevrilmiş ve muhtemelen tepenin ardında da devam ediyor bunlar. Yağmur çiselemeye başlıyor. Tahmini olarak öğlen saat 2 civarı. Havanın bozuk olmasına rağmen kasaba sokaklarında birkaç çocuk koşturuyor. Yürüyorsun, sağındaki caddede meyve-sebze satan bir esnaf görüyorsun. Solunda çıkmaz bir sokak, büyük bir atölye bulunuyor. Önündeki yaşlı adam bir atlı arabanın tekerini sökmüş tamir ediyor. Evlerin önünde bazı insanlar oturup rahatlamaya çalışıyor. Mutluluk veya huzur. Belki de barışın getirdiği bir miskinlik var. İçindeki enerjiye tamamen tezat bir durum bu.
Kasabanın ortalarına geldiğinde ufak bir meydana varıyorsun. Meydanın ortasında ufak bir pazar var buradan geçenleri çekmek için. Sağ çaprazda köhne bir demirci. Birkaç dükkan daha var ancak sinek avlıyorlar artık ne kadar saçma şeyler satıyorlarsa. Bunları gözardı ederek demircinin iki yanındaki binaya ilerliyorsun. "Oratu'nun Yeri" . Tabela olarak artık çürümeye başlamış bir ahşap kullanıyor, iki katlı. Geniş olmayan ancak uzun bir verandası var. Masada oturan, muhabbet eden bir grup görüyorsun burada. İçeri giriyorsun.
Sakin bir han. İçeride yaklaşık on kişiyi sanıyorsun. Kapının tam karşısında geniş bir merdiven var. Merdivenin solunda bodruma inen bir kapı var ağzına kadar açık. Oradan bir kadın elinde erzaklarla çıkarak, merdivenin sağındaki barımsı yere geçiyor ve yine barın arkasında bulunan kapıyı açarak mutfağa giriyor. İçkisini yudumlayıp yemeğe gömülen de var, odanın sol duvarında bulunan şöminenin önünde uyuklayan da. Yetkili bir abi arıyorsun. Barın arkasında geniş omuzlu, sakalları uzun bir adam var. Tek kolu bara dayanmış, diğeriyle büyük bir içki bardağını kavramış durumda. Önündeki yaşlı adamla eğlenceli bir sohbetin içindeler. İçeriye giriş yapmanla beraber önce kafasıyla selamlıyor seni, ardından muhabbetine geri dönüyor.
Off Topic
Pasiflik süresi 24 saattir.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kurochi Hayato
- Posts: 16
- Joined: August 31st, 2018, 1:50 am
Re: [Kurochi Hayato] Merhaba! Kimse Yok mu?
Lan şimdi fark ettim de buranın havası suyu harbiden bizim Kusagakure'den daha değişik. Hatırladığım kadarıyla burası Çimen Börtü Böcek Ülkesinden ziyade Yağmur Ülkesine daha çok benziyor iklim olarak. Bunu da bir süre sonra çiselemeye başlayan yağmurdan anlayabiliyorum rahatlıkla. Vay anasını satayım bu gözler daha neler görecek kim bilir?
Yağmur yağıyor yağmasına da bu sokakların hali ne şimdi? Veletler sokaklar'da koşturuyor, millet bahçesinde kıçını devirmiş yatıyor, zanaat işiyle uğraşanlar var, esnaflık yapanlar var... Bütün bunların tek bir açıklaması olabilir. Bu insanlar barış döneminde olduğumuz için kafalarına göre takılıyorlar. Sizin için her şey güzel tabii. Savaşta bir şey kaybetmediniz siz. Kaybettiğiniz en büyük şey sattığınız mercimeğin kârı. Hayatında acının ne olduğunu görmemiş, bilmemiş insan sürüsünün olduğu bir kasabaya geldim. Hiç sevmedim burayı o yüzden çok güzel bir yere geldim. Ehi ehi! Ben şimdi burada sinirlenip birilerini katletsem ne güzel olurdu değil mi? Ne eğlenirdik burada hep beraber. Güül güüül ölürdük.
Biraz daha yürüdükten sonra küçük bir meydan'da buluyordum kendimi. Pazar kurmuşlar meydanın tam göbeğine. Demirci ve birkaç tane daha dükkan saymıştım. Lakin benim asıl ilgimi çeken şu "Oratu'nun Yeri". Sağ elimle çenemi ovuşturarak sağıma soluma bakınıyordum ve içeri doğru ilerlemeye başlıyordum. Alın bandımı cebime koymuştum. Cebimde olduğundan emin olduktan sonra kapıdan içeri gireceğim.
Han gayet güzel bir yere benziyor. Müptelası, mütüza, müt. Ne diyorduk ona lan? Hah! Mütevazı bir yere benziyor. Öyle çok gösterişli mekanlardan hoşlanmam. Bir kere köy görevi için kumarhane basmaya gitmiştik. Efsane racon kesip geri dönmüştük. Ulan ne günlerdi be. Şu barın arkasındaki geniş omuzlu abi'yi gözüm tuttu. Önündeki yaşlı adamla bir şeyler konuşuyorlar. Beni selamlayıp muhabbetine geri dönüyordu. Ben şimdi bu muhabbetin ortasına nasıl dalıyorum iyi izleyin.
Konuşmaya sanki 20 yıllık arkadaşlarımmış gibi gireyim de akılları başlarına gelsin. “Aynen be abi! AHAHAHUAHAUAHU! Geçen gün biz de oraya gittik fena işler dönüyormuş oralarda. Neyse, ceylan gözlüm, kır sakallım. Bana hafif bir şeyler versene. Fazla alkolü sevmem.” Adam bana bir şeyler ayarlarken yaşlı emmiyle konuşacağım. Belki kulaklarında bir problem vardır lan şimdi beni duymaz falan boşuna tekrarlamayayım laflarımı. “EEEE DAYI! MEMNUN MUSUN BARIŞ DÖNEMİNDEN!?” Ardından gözlerimi fal taşı gibi açıp dilimi dışarı çıkaracağım. “Buralarda memnun olmayan varsa bana söyleyebilirsin.”
Yağmur yağıyor yağmasına da bu sokakların hali ne şimdi? Veletler sokaklar'da koşturuyor, millet bahçesinde kıçını devirmiş yatıyor, zanaat işiyle uğraşanlar var, esnaflık yapanlar var... Bütün bunların tek bir açıklaması olabilir. Bu insanlar barış döneminde olduğumuz için kafalarına göre takılıyorlar. Sizin için her şey güzel tabii. Savaşta bir şey kaybetmediniz siz. Kaybettiğiniz en büyük şey sattığınız mercimeğin kârı. Hayatında acının ne olduğunu görmemiş, bilmemiş insan sürüsünün olduğu bir kasabaya geldim. Hiç sevmedim burayı o yüzden çok güzel bir yere geldim. Ehi ehi! Ben şimdi burada sinirlenip birilerini katletsem ne güzel olurdu değil mi? Ne eğlenirdik burada hep beraber. Güül güüül ölürdük.
Biraz daha yürüdükten sonra küçük bir meydan'da buluyordum kendimi. Pazar kurmuşlar meydanın tam göbeğine. Demirci ve birkaç tane daha dükkan saymıştım. Lakin benim asıl ilgimi çeken şu "Oratu'nun Yeri". Sağ elimle çenemi ovuşturarak sağıma soluma bakınıyordum ve içeri doğru ilerlemeye başlıyordum. Alın bandımı cebime koymuştum. Cebimde olduğundan emin olduktan sonra kapıdan içeri gireceğim.
Han gayet güzel bir yere benziyor. Müptelası, mütüza, müt. Ne diyorduk ona lan? Hah! Mütevazı bir yere benziyor. Öyle çok gösterişli mekanlardan hoşlanmam. Bir kere köy görevi için kumarhane basmaya gitmiştik. Efsane racon kesip geri dönmüştük. Ulan ne günlerdi be. Şu barın arkasındaki geniş omuzlu abi'yi gözüm tuttu. Önündeki yaşlı adamla bir şeyler konuşuyorlar. Beni selamlayıp muhabbetine geri dönüyordu. Ben şimdi bu muhabbetin ortasına nasıl dalıyorum iyi izleyin.
Konuşmaya sanki 20 yıllık arkadaşlarımmış gibi gireyim de akılları başlarına gelsin. “Aynen be abi! AHAHAHUAHAUAHU! Geçen gün biz de oraya gittik fena işler dönüyormuş oralarda. Neyse, ceylan gözlüm, kır sakallım. Bana hafif bir şeyler versene. Fazla alkolü sevmem.” Adam bana bir şeyler ayarlarken yaşlı emmiyle konuşacağım. Belki kulaklarında bir problem vardır lan şimdi beni duymaz falan boşuna tekrarlamayayım laflarımı. “EEEE DAYI! MEMNUN MUSUN BARIŞ DÖNEMİNDEN!?” Ardından gözlerimi fal taşı gibi açıp dilimi dışarı çıkaracağım. “Buralarda memnun olmayan varsa bana söyleyebilirsin.”

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Kurochi Hayato] Merhaba! Kimse Yok mu?
Alakasız cümlelerle araya girişinden sonra barın arkasındaki adam ters bir bakış atarak hafifçe eğiliyor ve barın altındaki raflara yöneliyor. Lafa dalmakla yetinmiyor, küçük dilini yaşlı adama göstererek bağrıyorsun kulağının dibinde. Adam önce yerinden zıplıyor ardından dengesini kuramayınca çuval gibi seriliyor yere. Suratında korkuyla karışık bir ifade. Biraz daha bağırsan muhtemelen atan kalbi göğüs kafesinden çıkıp uçacaktı.
Dilini geri koyup muhtemelen önüne koyulmuş olan içkiye davranacakken, vücudun reflekslerini sana sormadan harekete geçiriyor. Bel kısmından başlayarak geriye doğru yatmaya çalışıyorsun. Barın arkasındaki adam, elinde fazlasıyla kalın beyaz cam bir şişe. Büyük bir güçle savuruyor kafana. Kafanı kurtarıyorsun kurtarmasına ama sen kafanı geriye çekerken koca şişe çenene cuk diye oturuyor. Önce darbeyle acı çekiyorsun, ardından çenenden akan sıcak kanın etkisiyle kesiği hissediyorsun. Geriye doğru 1-2 adım atabiliyorsun. Adam elindeki dibi kırılmış şişeyi sana fırlatıyor. Ufak bir yarım adım hamlesiyle yana kaçıyor, kurtuluyorsun.
Adamın kaşları çatık, vücudu kabarmış barın tezgahının üstüne çıkıyor. Elinde yeni bir şişe. Kafası tavana ha değdi ha değecek. Handaki insanların çoğu kaçsada iki kişinin ayağa kalkarak tetikte beklediğini farkediyorsun. Bardaki adam sana saldırsa muhtemelen onlarda atlayıp çiğ çiğ yiyecekler seni. Öyle düşünüyorlar.
"Bas git lan hanımdan. Bas git yoksa monteleyeceğim bu şişeyi sana. Utanmıyor musun lan özürlü herif ?" Blöf yapmadığını zaten çenende patlamış şişeyle kanıtlamış durumda adam.
Dilini geri koyup muhtemelen önüne koyulmuş olan içkiye davranacakken, vücudun reflekslerini sana sormadan harekete geçiriyor. Bel kısmından başlayarak geriye doğru yatmaya çalışıyorsun. Barın arkasındaki adam, elinde fazlasıyla kalın beyaz cam bir şişe. Büyük bir güçle savuruyor kafana. Kafanı kurtarıyorsun kurtarmasına ama sen kafanı geriye çekerken koca şişe çenene cuk diye oturuyor. Önce darbeyle acı çekiyorsun, ardından çenenden akan sıcak kanın etkisiyle kesiği hissediyorsun. Geriye doğru 1-2 adım atabiliyorsun. Adam elindeki dibi kırılmış şişeyi sana fırlatıyor. Ufak bir yarım adım hamlesiyle yana kaçıyor, kurtuluyorsun.
Adamın kaşları çatık, vücudu kabarmış barın tezgahının üstüne çıkıyor. Elinde yeni bir şişe. Kafası tavana ha değdi ha değecek. Handaki insanların çoğu kaçsada iki kişinin ayağa kalkarak tetikte beklediğini farkediyorsun. Bardaki adam sana saldırsa muhtemelen onlarda atlayıp çiğ çiğ yiyecekler seni. Öyle düşünüyorlar.
"Bas git lan hanımdan. Bas git yoksa monteleyeceğim bu şişeyi sana. Utanmıyor musun lan özürlü herif ?" Blöf yapmadığını zaten çenende patlamış şişeyle kanıtlamış durumda adam.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kurochi Hayato
- Posts: 16
- Joined: August 31st, 2018, 1:50 am
Re: [Kurochi Hayato] Merhaba! Kimse Yok mu?
AHAHAHAHAH! Nasıl da korktu lan herif! Umarım altına sıçmamıştır bu yaştan sonra adamın karizması çizilmesin milletin içinde. Harbiden keyfim yerine geldi ha şimdi. Lakin işlerin pek yolunda gitmediğini anlamam uzun sürmedi. Ben oldukça iyi niyetli(!) bir şekilde adamın kulağına doğru yüksek sesle bir şey sordum. Adama bir şans verdik ama gereğinden fazla tepki verdi. Harbiden niye böyle bir şey yaptı lan bu? Haddini bilmeden konuşmaya başladı benimle durduk yere. Hatta haddini aşmaktan daha fazlasını yaptığını fark ediyordum. Adam eline aldığı cam şişeyi bana savuruyordu. Shinobi olmanın getirdiği avantajlarla birlikte adamın saldırısından kaçınmaya çalışıyordum. Reflekslerim yeteri kadar çalışıyordu fakat yine de adamın savurduğu şişe çenemde patlıyordu.
Canımın yandığı şu saniyeler de sol elimle çenemi tutup önce yere bakıyordum. Nasıl olur? Şaşkınlık içindeyim. Gözlerimi yavaş yavaş adamın suratına doğru kaldırıyordum. Adam az önceki yaptığı hareketler yetinmeyip üstüne bir de elindeki kırık şişeyi bana fırlatıyordu. Hafif bir adımla kurtuluyordum fakat hala şaşkınım.
Herif eline bir şişe daha alıp tezgahın üstüne çıkıyordu. Handaki insanlar kaçışıyor fakat iki kişi ayakta duruyor. Oğlum adam manyak çıktı lan? Bu kadar sert tepki verilir mi? Ne yaptık? Yıllardır aramızda kan davası var da benim mi haberim yok? Beni bu handan kovuyordu. Tamam giderim hiç sıkıntı yok alkolün parasını vermeden çıkmış olurum ama ruhum burada kalır. Bir de bana özürlü diyordu. Bana bana, Hayato'ya. Ama bu alem'de bir gerçek vardır. “Amca, sana iki çift lafım var. Sen deliysen ben daha deliyim bu bir. Bana bu şekilde davranarak hayatının hatasını ettin bu iki.” Dedikten sonra bende tezgahın üstüne sıçrayıp Rinjoushou için pozisyon alıyordum.
Zevkten çıldıracağım şimdi. Kendimi kaybetmek üzereyim titreye titreye nefes alıyorum heyecandan. Milletin köyüne girip hanlarını karıştırıyorum lan! “Umarım çoluğun çocuğun yoktur amca.” dedikten sonra Taijutsu Stilimi icra ederken geliştirdiğim bacaklarımı kullanacağım. Bacaklarım ile herifin karın boşluğuna sert bir darbe ve hemen akabinde aynı bacağımı hiç indirmeden şişeyi tuttuğu eline de bir tekme indirmeye çalışacağım. Tabii bunları yaparken üzerime atlamayı bekleyen şu diğer köylüleri aklımdan çıkarmamam gerek ve tetikte olmam gerek. Eğer olaylar çığırından çıkarsa ve canım tehlikeye girerse ben topuk aga!
Canımın yandığı şu saniyeler de sol elimle çenemi tutup önce yere bakıyordum. Nasıl olur? Şaşkınlık içindeyim. Gözlerimi yavaş yavaş adamın suratına doğru kaldırıyordum. Adam az önceki yaptığı hareketler yetinmeyip üstüne bir de elindeki kırık şişeyi bana fırlatıyordu. Hafif bir adımla kurtuluyordum fakat hala şaşkınım.
Herif eline bir şişe daha alıp tezgahın üstüne çıkıyordu. Handaki insanlar kaçışıyor fakat iki kişi ayakta duruyor. Oğlum adam manyak çıktı lan? Bu kadar sert tepki verilir mi? Ne yaptık? Yıllardır aramızda kan davası var da benim mi haberim yok? Beni bu handan kovuyordu. Tamam giderim hiç sıkıntı yok alkolün parasını vermeden çıkmış olurum ama ruhum burada kalır. Bir de bana özürlü diyordu. Bana bana, Hayato'ya. Ama bu alem'de bir gerçek vardır. “Amca, sana iki çift lafım var. Sen deliysen ben daha deliyim bu bir. Bana bu şekilde davranarak hayatının hatasını ettin bu iki.” Dedikten sonra bende tezgahın üstüne sıçrayıp Rinjoushou için pozisyon alıyordum.
Zevkten çıldıracağım şimdi. Kendimi kaybetmek üzereyim titreye titreye nefes alıyorum heyecandan. Milletin köyüne girip hanlarını karıştırıyorum lan! “Umarım çoluğun çocuğun yoktur amca.” dedikten sonra Taijutsu Stilimi icra ederken geliştirdiğim bacaklarımı kullanacağım. Bacaklarım ile herifin karın boşluğuna sert bir darbe ve hemen akabinde aynı bacağımı hiç indirmeden şişeyi tuttuğu eline de bir tekme indirmeye çalışacağım. Tabii bunları yaparken üzerime atlamayı bekleyen şu diğer köylüleri aklımdan çıkarmamam gerek ve tetikte olmam gerek. Eğer olaylar çığırından çıkarsa ve canım tehlikeye girerse ben topuk aga!

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Kurochi Hayato] Merhaba! Kimse Yok mu?
Barın üzerine fırlayarak pozisyonunu alıyorsun. Karşında barmen, sağ arka çaprazında iki kişi. Barmen yine elindeki şişeyi savuruyor sana hamle fırsatı vermeden. Sol elinle adamın kolunu dirsek içi bölgesinden bloklayarak karnına sağlam bir tekme atıyorsun. Adam öne doğru acıyla eğiliyor. Şişe de bu anda düşüyor elinden. Tekme attığın ayağı hafifçe indirerek geriniyor, dizinle adamın suratına sert bir darbe vurarak işini bitiriyorsun. Adam kayıp yere düşüyor.
Kafanı hafifçe çevirdiğinde, üzerine uçan bir sandalye ile karşılaşıyorsun. Vücuduna çarpıp parçalara ayrılıyor. Sandalyenin sırt kısmı tam olarak sol kaşını yarıyor. "Oratu-sama ! Yardım çağırın !" Sandalyeyi atan adam üzerine doğru hareketlenirken diğeri handan dışarı koşuyor.
Adam yaklaşık 3-4 metre uzaklıkta ve sana doğru koşuyor. Barın üzerinde yerden yaklaşık bir metre yüksektesin.
Kafanı hafifçe çevirdiğinde, üzerine uçan bir sandalye ile karşılaşıyorsun. Vücuduna çarpıp parçalara ayrılıyor. Sandalyenin sırt kısmı tam olarak sol kaşını yarıyor. "Oratu-sama ! Yardım çağırın !" Sandalyeyi atan adam üzerine doğru hareketlenirken diğeri handan dışarı koşuyor.
Adam yaklaşık 3-4 metre uzaklıkta ve sana doğru koşuyor. Barın üzerinde yerden yaklaşık bir metre yüksektesin.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kurochi Hayato
- Posts: 16
- Joined: August 31st, 2018, 1:50 am
Re: [Kurochi Hayato] Merhaba! Kimse Yok mu?
Out: Çanakkale'ye gidiyorum eve çıktığım için boyası, badanası, elektriğini açtırmak, doğalgazını açtırmak, internet bağlatmak, kapılarını değiştirtmek derken 1 hafta kadar burada olamayacağım. Bilginize efenim.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Kurochi Hayato] Merhaba! Kimse Yok mu?
Off Topic
Kuroichi Hayato birinci pasiflik uyarısını almıştır.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Kurochi Hayato] Merhaba! Kimse Yok mu?
Off Topic
Kuroichi Hayato ikinci pasiflik uyarısını almıştır.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Kurochi Hayato] Merhaba! Kimse Yok mu?
Off Topic
Kuroichi Hayato üçüncü pasiflik uyarısını almıştır. Konu yaşanmamış varsayılacak.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.