[Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Gizli Kütüphane'nin tozlu raflarındaki unutulmuş hikayeler.
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2811
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

[Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 16th, 2018, 8:52 pm

Geceyi korulukta geçiriyorsun. Alıştığın manzara, alıştığın bir rutin. Yatmadan önce avlanıyor ve bir şeyler yiyorsun, çevrede bol bulunan su kaynaklarından da hijyenini sağlıyorsun. Bir önceki günün tüm yorgunluğunu atıyorsun, fakat kaslarındaki o "potansiyel ağrı" yıllardır olduğu gibi duruyor. Acımıyorlar ama yakaladığın tavşanın etini kemiğinden ayırmak için bile kollarını kastığında, sanki dengede duran bir palanga hareket edecek gibi oluyor, sanki acı tekrar gelecekmiş gibi hissediyorsun.

Ertesi günün sabahı. Cübben yok, hafif de bir üşümen mevcut ama nezle olacak gibi değilsin. Gerçi bir kaç gece daha böyle geçirirsen ve sen uyurken yağmur yağarsa ne olacağı hakkında bir fikrin yok. Köye ilerlemeye başlıyorsun.

Köy bıraktığın gibi, fakat tek bir fark dışında. Köyün "merkez" olarak kabul edilebileceği yerinde, yani ortasında bir tulumba bulunan dört yol ağzı gibi bir yerde, insanların toplandığını farkediyorsun. Konuşmalar sen oraya yaklaşırken uğultu gibi geliyor, fakat mesafe kısaldıkça kelimeleri seçer oluyorsun. Hala yürümektesin.

"Nereden biliyorsun onların yapmadığını?" Tanımadığın bir ses.

"Çünkü Hako'nun gördüğü adamla onların üniformaları farklı. Aynı gruptan olamazlar. Siz de biliyorsunuz kimliklerine ne kadar bağlılar." Satou'nun sesi.

"Belki liderleri değişti? Başka bir gruba bağlandılar?" Yine tanımadığın başka bir ses.

"Belki de. Yine de haraç günü gelmeden bunu bilemeyiz. Bakın, bir kayıp verdik. Hiç birimizin istemeyeceği bir kayıp. Fakat harlayıp gürleyerek bir şeyler elde edemeyiz. Haraç gününe kadar kısık ateşte pişmeye devam edersek o gün kimsenin istemediği şeyler olabilir. Adamın boynunun ne hale geldiğini gördünüz. Öldürmek isteseler hepimizi kılıçtan geçirirler, fakat tarlaları işleyecek birilerine de ihtiyaçları var. Mantıklı olmamız lazım. Chizuru geldiğinde yine burda toplandığımız gibi toplanıp konuşacağız." Satou konuşuyor gene, sakin bir tonda.

"Peki ya Chizuru yerine başkası gelirse?" Diyor yaşlı bir kadın sesi.

"Ah Mikade-chan, güzel Mikade-chan..." Diyor Satou, bunun üzerine ortam yumuşuyor. Bu noktada görüşüne giriyor ortam. Yürüyüş sebebi ile biraz nefes nefesesin, o yüzden konuşmaya dalacak bir durumda değilsin şu an, o yüzden köşebaşından çaktırmadan dinliyorsun.

Satou üstü kapalı kuyuya oturmuş, etrafında da insanlar toplanmış. Yaşlısı, genci, 20 kişi sayıyorsun. Mikade diye hitap ettiği kadın ise epey yaşlı ve şişman bir tipleme. Satou'nun lafına karşılık ortam yumuşuyor ve gülüşmeler dönüyor kısa bir süreliğine. "Anlaşmayı yaptığımızdan beri tarlan talan edilmiyor. Birileri geldi, yemek istediler de vermedin diye çapanı kırdılar, adamlar gelip o haydutların bacaklarını kırmadılar mı? Veya Genki, senin atlarından birini öldürmüştü geçen ay elemanlardan birisi, özür niyetine adamın serçe parmağını yollamadılar mı sana? Tamam, ölen atın için ödeme falan da yapmadılar yani ama... Neyse. Kısaca bu adamların, içimizden birilerini öldürmeleri için hiç bir sebep olduğunu düşümüyorum."

Grup dağılmaya başlıyor homurdanarak. "Dediğim gibi, sakin olun, dikkatli olun, yalnız dolaşmayın. Haraç günü gelince halledeceğiz." Satou derin bir nefes veriyor ve alnındaki terleri siliyor etraftaki insanlar dağılmaya başlarken.
Off Topic
Bendeniz Cynic, pasiflik süresinin 48 saat olduğunu bildirir. Kemerinizi bağlayın ve uçuşa hazırlanın!
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by Komaeda Togami » October 17th, 2018, 5:19 pm

Kendimi yeniden koruluğa attığımda yorgunluktan bitap düşmüş haldeydim. Gün içindeki birkaç saatlik uykum beni şuana kadar tolere edebilmişti, ancak en nihayetinde vücudum pes etmişti. Vücudumdaki her bir kasın amansızca acıyor olması bir yana, başımın arkasındaki ağrı kilolarca yük taşıyormuşum gibi hissetmeme sebep oluyordu. Ancak sabahın erken saatlerinden beri bir şey yememiştim ve midemin çıkardığı garip sesler de pek duracak gibi olmadığından kalan son gücümle bir şeyler avlayıp minik bir ateş yakabildim. Gözlerim yarı kapalı bir şekilde atıştırdıktan sonra kendimi uykuya teslim ettim. Uykuya dalmamla uyanmam arasında yalnızca birkaç saniye geçmiş gibiydi. Gerinerek ayağa kalktım ve çevreme göz attım. Yaktığım ateş söneli birkaç saat olmuş gibi duruyordu. Hafif de olsa üşüyordum, cübbemi feda etmemin ince pişmanlığı vardı içimde. Ancak yapılacak daha önemli şeyler vardı. Gün yeni yeni aydınlanıyordu ve zaman kaybetme lüksüm yoktu.

Kısa sayılabilecek bir yürüyüşün ardından, kasaba sınırları içindeydim yeniden. Ne kadar “sınır” denebilirse tabii. Dar ve nispeten bakımsız sokaklarda ilerlerken ne yapabileceğime dair düşünceler dolaşıyordu kafamda. Bir önceki gün halkı kışkırtmak adına yaptığım neredeyse tüm hamleler bir şekilde defedilmişti. Ancak ortada hala bir cinayet, bir mesaj, bir katilden kurtarılan genç bir köylü ve -tahminime göre- babasız kalmış genç bir kız vardı. Bir noktada, risklerden risk beğenerek tek tek sırayla oluşturduğum bu basamaklar bir noktaya ulaşacak ve planımda başarılı olacaktım. Yalnızca doğru hamleler yapmam gerekiyordu. Doğru anın gelmesini bekleyemezdim, doğru anı yaratmak zorundaydım. Bir shinobi, yalnızca kas gücünden ve antrenmandan ibaret değil derdi Goku-sensei. Bir shinobi koşulları kendi avantajına kullanmayı bilmeli ve zekasına güvenmeli. Artık kendimi herhangi bir köye bağlı hissetmiyordum, ancak bu bir shinobi olduğum gerçeğini değiştirmiyordu. Olaylar beklediğimden çok farklı gelişmiş, planlarım teker teker suya düşmüştü ancak isyan tohumlarını ektiğime emindim. Gerisi bundan sonra yapacaklarıma bağlıydı.

Kasabanın “sözde” merkezine doğru ilerleyişim esnasında, ilerlediğim yönden gelen gürültüyle hafifçe meraklanmıştım. Bir topluluk, bir şey üzerine tartışıyor gibiydi. Ancak sesleri ayırt edemiyordum. En yakınımdaki duvara yaklaşarak sessizce ilerlemeye, kasaba merkezine doğru yaklaşmaya başladım. Bir noktadan sonra, sesler ayırt edilebilir hale gelmeye başlamıştı. El işlemesi dükkanı sahibi olan Satou -ki kendisi aynı zamanda Shin’ichi’nin amcasıydı- etrafındaki kalabalığa bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Bir yandan yürümeye devam ederken, diğer yandan konuşmaları dinleyip kendimce yorumluyordum. Katil o gruptan değildi, en azından bu konuda doğru söylüyordu Satou. Hako adı geçmişti konuşması esnasında. Bu, bir önceki gün aynı anda hem öldürmeye çalıştığım, hem de kurtardığım gençti. Girmek üzere olduğu evden gelen ses de aynı ismi telaffuz etmişti, hatırlıyordum. Ancak kasaba halkının bu kadar kolay ikna edilebiliyor olması biraz tuhafıma gitmişti. Okuma yazmaları da mı yoktu bu insanların? Bıraktığım mesaja özellikle “patron değişti” ibaresini koymamın sebebi olası bir karşılıklı güven durumunun kırılması içindi. Ancak insanlar Satou’nun sözüne güveniyor olmalılardı, sarfettiği birkaç argüman mesajımı arkaplanda bırakmıştı. Kalabalığı görebilir hale geldiğimde, kendimi iyice duvara yasladım ve durduğum yerde dinlemeyi sürdürdüm.

O sırada konuşmaya yaşlı bir kadın dahil olmuştu. Chizuru denen bir adamdan -ya da kadından- bahsediyordu. Satou’nun cevabıyla birlikte kasaba halkının muhattap olduğu kişiyi de öğrenmiş, kasaba halkıyla bu haydut grubu arasındaki ilişkinin detaylarına bir miktar daha vakıt olmuştum. Konuşma bitip kalabalık dağılmaya başlarken, geldiğim yoldan yavaş yavaş geri yürümeye başladım. Bir süre gözlerden uzak kalmak niyetindeydim. Kimse tarafından görülmemeye çalışarak ara sokaklara daldım. Gitmeye karar verdiğim bir yer vardı. Daha doğrusu iki yer, ancak bir öncelik sırası belirlemem gerekiyordu kendime. Hatırladığım kadarıyla, dün takip etmiş olduğum gencin girmek üzere olduğu bahçeli eve doğru yürümeye başladım. Bir yandan öğrendiğim yeni bilgileri birleştiriyor, çıkarımlar yapmaya çalışıyordum. Kasaba halkıyla bu haydut grubu arasında bir çeşit ilişki vardı. Bir korunma vaadi karşılığında -ki buna örnek olabilecek birkaç olaydan da bahsedilmişti az önce- kasaba halkı sömürülmeyi kabullenmişti. Haydut grubunun muhtemelen lideri -tabii yalnızca kasabayla olan ilişkileri yürüten bir eleman da olabilirdi- Chiruzu isminde biriydi. Tek tip giyindiklerinden bahsedilmişti, bir çeşit fanatik grup olmalıydılar. Chizuru ismi, halk üzerinde bir çeşit güven oluşturuyordu. Yolumdaki engeller, bu güvenden köken almaktaydı. Bir de Satou’nun dün söylediği şeyler vardı. Her şeyin onun yüzünden olduğunu ifade etmişti. Ortada hala parçaları eksik olan bir bulmaca vardı, ve bunu tamamlamak zorundaydım.

Derin düşünceler içinde ilerlemeyi sürdürürken, dört evin ortak kullandığı bahçemsi mekana ulaşmıştım. Dünkü gençle, hatta içeriden ona seslenen kızla konuşmak niyetindeydim. Başta benden en fazla şüphelenen -ve şüphelenmek için en fazla sebebe sahip olan- kişiydi bu genç, ancak kurduğum oyunda bir şekilde şüphesini yok ettiğimi; hatta güvenini kazandığımı düşünüyordum. Ancak şüphesi hala devam ediyor olsa da, alenen beni kovması çok olası değildi. İki şekilde de bu insanlara yakın durmalı ve avantajıma kullanabileceğim bir şeyler bulmalıydım. Sürgülü kapıya yaklaştım, hafifçe kapıya vurdum ve içeriden duyulabilecek bir şekilde konuştum: “Merhaba! İyi olup olmadığınızı merak ettim, dün biraz bahtsız bir şekilde karşılaşmıştık.”
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2811
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 21st, 2018, 12:12 am

Tanıdık olan mekana geliyorsun ve elemanın daha 12 saat önce altına etmek üzere olduğu evin önünde duruyorsun. Kendini toparladıktan sonra laflarını sarf ederek kapıya vuruyorsun. İlk başta, ses çıkmıyor.

Çevren sakin. Dünün izleri var fakat satır aralarında gizli. Daha fazla kapanan pencereler. Kilitli kapılar. İnsan konuşmalarından ziyade köpek havlamaları. Esen rüzgarın taşımadığı o güven hissi. Yarattığın izleri yavaş yavaş hissediyorsun ortamda.

Çok az bir süre bekliyorsun, ardından kapı açılıyor. Kapıda Hako'dan ziyade, bir kız veya kadın beliriyor. Yaşından ve evdeki statüsünden pek emin olamıyorsun. Siyah saçlarını kabaca arkada toplamış, üzerindeki basit yukatası ise hafif kirli. Yanakları biraz çökük fakat gözleri ve gözaltları sağlam. Duruşu hafif eğimli fakat saygıdan. Elleri ise kemikli. Muhtemen bütün vücudu biraz kemikli. "Hako şimdi evde değil... Siz kimdiniz?" diyor, bir kaç saniye duraksıyor. Sen cevap vermeden hemen yüzü aydınlanıyor; "Aaa, siz o dünkü ninja olmalısınız! Hako sizden çok bahsetti, hayatını kurtardığınızı söyledi. Lütfen, buyrun, içeri geçin. Çay var. Bu arada ben de Chiyo."

Ardından seni eve davet etmek için kapıyı iyice açıyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by Komaeda Togami » October 21st, 2018, 7:25 pm

Kapıyı çalmamın ardından bir süre beklemek durumunda kalmıştım. Başta evde kimsenin olmadığından, ya da içeride birileri olsa bile kapıyı açmak istemediklerinden şüphelenmiş olsam da çok uzun süre geçmeden sürgülü kapı yavaşça açılmıştı. Bu sırada ise çevremi gözlemlemeye fırsat bulabilmiştim. Belli belirsiz bir kasvet vardı ortamda. Sıradan bir gözün kolay kolay seçebileceği şeyler değildi bunlar, yalnızca ince ayrıntılardan ibarettiler. Ancak nasıl bakılması gerektiğini bilen biri tarafından görülebilirlerdi. Dün burada sıradan bir sivilin kolay kolay karşılaşamayacağı bir şey yaşanmıştı ve kulaktan kulağa da olsa bunu yayılmış olduğunu sezebiliyordum. Kapı açıldığında yüzüme hafif, sahte bir gülümseme takındım ve ilgili görünmeye çalıştım. Daha önce görmediğim bir yüzdü beni karşılayan, ancak sesinden dün içeriden seslenen kız olduğunu anlayabilmiştim. Oldukça sade, biraz da bakımsız bir hali vardı. İyi beslenemiyor gibi görünüyordu. Gerçi kasabanın içinde bulunduğu şartlar düşünüldüğünde oldukça normaldi bu. Bir yandan söylediklerini dinlerken, diğer yandan kızı süzmeye devam ediyordum. Tam olarak kimdi? Dünkü gencin sevgilisi ya da eşi mi? Kızkardeşi mi? Yoksa daha kompleks bir şey mi? Henüz emin değildim.

Başta, benim kim olduğumu anlaması birkaç saniye sürmüştü genç kızın. Bu cübbemin üzerinde olmamasından kaynaklı olabilirdi. Nihayetinde kasabaya geldiğimden beri beni neredeyse herkes cübbemle görmüştü ve öyle tarif edilmiştim. Ancak hiç tanımadığı birine karşı dahi kapıyı açtığında saygı çerçevesine uygun, hafifçe öne doğru eğimli bir postür sergilemişti. Bu tutumu, kızın belli başlı bir algı seviyesine sahip olduğunu anlatıyordu bana. Benim için oldukça iyiydi; en azından medeni bir şekilde konuşup anlaşabileceğimi, biraz incelikle ağzından laf alabileceğimi farketmiştim. Kızın içeri gelmem teklifine gülümsememi hiç bozmadan hafifçe baş sallayarak cevap verdim ve içeri doğru ilerledim. Bu sırada evin içini inceliyordum, nasıl bir yer olduğunu gözlemlemem bana kızın ve dünkü gencin yaşamı hakkında bilgi verebilirdi. Aynı zamanda kıza cevap vermiştim: “Merhaba Chiyo-san, ben Togami. Memnun oldum.”

İçeri geçip, kızın uygun gördüğü bir pozisyona yerleştikten sonra yol boyunca düşündüğüm şeyleri hızlıca geçirdim kafamdan. Öğrenmek istediğim en temel şey, haydut grubuyla kasaba halkı arasındaki ilişkiydi. Ve Satou’nun bu konuyla alakası. Gerçi ikincisini kasabadaki herhangi bir ağızdan kolayca öğrenebileceğimi düşünmüyordum ancak denemeye değerdi. “Dün için özür dilerim, Chiyo-san. Dün yaşanan vahim olayı duymuşsundur, kasabada korkunç bir cinayet işlendi.” -benim tarafımdan- diye geçirdim içimden. “Haydutu daha erken bulabilmiş olsam başınıza böyle korkunç bir olay gelmezdi.” Biraz duraksadım, mütevazı görünmeye çalışıyordum. “Haydut buradan uzaklaştıktan sonra birkaç saat kadar onu takip ettim, ancak ormanlık alanda bir şekilde elimden kurtulmayı başardı.” Hayal kırıklığına uğramış gibi görünmeye çalıştım. “Yine de, size bir şey olmamasına sevindim. Buraya nasıl olduğunuzu kontrol etmeye gelmiştim aslında.” Sanki eve girdiğimden beri sağı solu incelemiyormuş gibi, bu kez göstere göstere kafamı sağa sola çevirerek evin içine bakındım: “Hako, Hako’ydu değil mi? O nerede? Onunla da konuşmak isterdim.” Aslında bu konuda biraz ikilemde kalmıştım. Dünkü gence hiç görünmeden yalnızca kızdan bilgi alıp gidebilirdim. Bunun için hızlı olmam gerekirdi. Ancak bir şekilde gençle konuşmamın bana verebileceği cevaplar açısından daha doğru olacağına inanıyordum.
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2811
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 23rd, 2018, 7:18 pm

İçeriye giriyorsun. Havanın sürekli bir kapalı oluşu sebebiyle bu sabah vaktinde geceden kalan fener hala söndürülmemiş, evin bir kenarında hala yanıyor. Evin içerisine göz gezdiriyorsun sol duvarda bulunan ve sadece üzerindeki çayı kaynatmaya yetecek kadar yanan şöminenin yanına çökerken.

Ev ufak sayılabilir, fakat Shin'ichi'lerinkinden kısmen büyük. Bu büyüklük statü veya gelir sembolü değil gibi duruyor, sadece atalarının bu evleri inşa ederkenki tercihlerini yansıtıyor. Evin bir kenarındaki, şu anda oturduğun şömine ile ısınma sağlanıyor. Diğer duvarlar ise boş, birinde ise yan sokağa bakan camsız bir pencere mevcut, şu anda açık olan. Bir kaç kapı görüyorsun arkanda, birisi muhtemelen ufak bir yatak odasına, biri de mutfağa açılıyor olmalı. Bir diğeri de tahminen banyo veya benzeri bir yere.

Chiyo usulca karşına çöküyor nazikçe, ardından bir eliyle çaydanlığı, bir eliyle de kapağını tutarak önündeki boş bardağa çayı dolduruyor. "Sıkıntı değil, Togami-san. Hako hayatını size borçlu. Eğer burada olmasaydınız o haydut belki de Hako'yu da öldürecekti." Ardından gözlerinin içine bakıyor, çaydanlığı ateşin üzerine geri koyduktan sonra. Hafif eğimli kafası gözlerinin biraz yukarı bakarak sana ulaşmasını sağlıyor. Kaşlarının rahat fakat eğimli duruşunun altında, canlı göz altları gözlerindeki yaşamı taşıyan birer tabak gibi. Ortamdaki iki ışık kaynağının da suradında oluşturduğu ışık ve gölge oyunu dikkatini çekiyor.

Gözlerinin içine bakarken konuşuyor; "Siz iyi bir insansınız Togami-san. Kurtarabildiğinizi kurtardınız. Kendinizi parçalamayın." Ardından duruşunu dikleştiriyor. "Teşekkürler bize bakmaya geldiğiniz için. Hako dışarıda, diğerleri ile pirinç tarlalarına gitti. Hasat zamanı yaklaşıyor, biliyorsunuz. Erken dönmeyebilir. Eğer acilse tarlanın yerini tarif edebilirim."

Ses tonundaki incelik ve yumuşaklık epey bir vakit duymadığın kadar rahatlatıcı.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by Komaeda Togami » October 24th, 2018, 2:22 am

Misafir ediliyor olduğum ev oldukça sade ve olabildiğine ufaktı. Yağmur ülkesinin sürekli kapalı havasına istinaden muhtemelen söndürülmemiş olan fener ve hafif hafif yanan şöminenin aydınlattığı eve göz gezdirdiğimde, yapabildiğim yegane tespitler bunlar olmuştu. Boş duvarlar, küçük bir pencere ve birkaç farklı kapı. Şöminenin çıtırtısı içime sıcak, nostaljik bir his doldururken yavaşça oturdum. Bu köhne evde benim bile bozmaya tenezzül etmeyeceğim garip bir huzur hali vardı. Uzun, çok uzun süredir ‘huzur’ kelimesinin anlamından uzak yaşıyordum. Gerçi hayatımın da buna pek elverişli olduğunu söyleyemezdim. Huzur benim için en doğru ifadeyle her şeyi bırakmak demekti. Bir şeyleri bırakmıştım evet; köyümü, ailemi, Mio’yu. Bir şeyler de beni bırakmıştı. Ancak tüm gücümle tutunduğum tek şey olan yolumdan vazgeçemezdim. Yalnızca bu yola çıkabilmek için bırakmıştım geride kalan her şeyi. Hayatımda anlam ifade eden tek şeydi artık bu yol. Ellerimi sert bir şekilde alnımdan geriye doğru, saçlarımı tarar gibi ilerlettim ve derin bir nefes aldım. Nefesi yavaşça geri verirken kafamı toparladım, zihnimi temizledim ve rolüme büründüm yeniden.

Genç kız elindeki çaydanlıkla karşıma oturup önümdeki boş kupaya çay doldururken sessiz bir şekilde izledim onu. Evdeki garip huzur hali, ona da yansımıştı adeta. Belki de eve bu tuhaf aurayı veren kızın ta kendisiydi, emin değildim. Garip bir ahenk vardı her ayrıntıda. Sözlerini dikkatlice dinledim ve cevapsız kaldım bir süre. Bu sırada Chiyo gözlerini bana kilitlemişti. Solgun ve bakımsız görünüşünün altında, kor alevi gibi parlıyordu gözleri. Hafif bir gülümseme takındım yüzüme: “Böylesi bir karanlıkta bile ‘iyi’ bir şeyler olduğunu bilmek güzel, Chiyo-san.” Hayatımda varolan tek şeyin karanlık olduğunu ve bu karanlıkta en güçlü ışığın bile anlamsızlaştığını bilmek bu sözleri benim için çok daha ironik yapıyordu. Işıklar genç kızın yüzünde dans edercesine gezerken, dikkatimi dağıtmak için gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım ve önümdeki kupaya uzandım. Sıcaklık parmaklarımı gevşetirken kupayı kaldırıp iki elimle birlikte göğüs hizamda tuttum ve ellerimi ısıttım bir süre. Çayın hafif mayhoş kokusu ince ince burnuma süzülüyordu. Ancak anlayamadığım bir şeyler vardı hala; zihnimin bir parçası oldukça yitik bir şekilde olsa da uyarı veriyordu bana. Doğru gitmeyen bir şeyler vardı.

9 ayı aşkın süredir Yağmur Ülkesinde, bir süredir de bu kasabadaydım. Uzun süreler boyu ülkenin daima kapalı olan havası altında yürümüş, ağaç diplerinde ıslak topraklarda uyumuş, sefalet içinde yaşamaya alışmıştım. Shin’ichi ve babasının evinde, demircinin dükkanında, işleme ustası Satou’nun dükkanında bulunmuştum ancak tüm bu süre boyunca tek bir defa da olsa şuan içinde bulunduğum garip rahatlık kaplamamıştı her yanımı. Eve girdiğim andan beri hissettiğim tuhaf huzur normal gelmiyordu. Öyle ki şöminenin başına oturduğumda kendimi bir an için salmış ve farklı düşüncelere meyletmiştim. Kıza dair her bir ayrıntı normalde olması gerekenden fazla dikkatimi çekmiş ve beni alıp götürmüştü. Duruşu, hareketleri, mimikleri, gözleri. Çayı içmeden kupayı elimde tutmayı sürdürerek gülümsememi büyüttüm. Kafamdan hızlı hızlı geçen düşünceleri perdelemeye, rolümü devam ettirmeye çalışıyordum: “Bu arada çay için teşekkürler Chiyo-san, çok naziksiniz.” Belki de yalnızca kuruntu yapıyordum, bunca stresin ve yükün altındayken böylesi sıcak bir ortamda yalnızca kendimi salmak istemiştim. Ancak bu kadar keskin bir değişiklik, beynimde alarm çanlarının çalmasına sebep olmuştu. Alışkanlık mıydı bu? Yoksa kabullenmişlik mi? Bir daha asla mutlu olamayacağıma dair mırıltılar. Bilmiyordum. Chiyo mu etkilemişti beni? Genç, narin ve nazik bir kadın. Zihnim yalnızlıktan yorulup hayattan zevk almaya mı çalışıyordu? Yoksa birilerini mi anımsatmıştı bana Chiyo? En az olası görünen seçenek buydu aslında. Hayatımda gülüşünü, kızgınlığını, hareketlerini, mimiklerini izlerken keyif aldığım tek bir insan olmuştu; Mio. Ancak Mio misafir olduğum genç kızın ahengiyle uzaktan yakından alakasız; sakar ve beceriksiz ama tüm tatlılığı da bunlardan gelen bir kızdı. Yerine oturmayan bir şeyler vardı.

İçgüdülerimi dinlemeye karar vererek, yeniden zihnimi toparladım ve bir süredir hissettiğim huzur hissini defetmeye çalıştım vücudumdan. Uyanık olmam gerekiyordu. Tüm bu düşüncelerle beynimin içinde sağa sola savrulduğum birkaç saniyenin ardından genç kız konuşmaya başlamıştı yeniden. Bu kez ses tonunu, dudaklarının konuşması esnasındaki narin kıvrılışlarını dikkate almadan yalnızca söylediklerini dinlemeye başladım. Rolüme devam etmek zorundaydım. Kız cümlelerini bitirdikten sonra cevap vermek üzere ben de dikleştim. ‘İyi bir insan’ ifadesinin beni tanımlamaktan ne kadar uzak olduğu üzerine derin derin düşünmek isterdim; ancak şuan ne yeri, ne de zamanıydı. Kendimi yeniden bir şeylere kaptırmak beni az önceki tuhaf ruh haline geri sokabilirdi. Kızın kelime seçimlerinin oldukça dikkat çekici olduğunu zihnimin bir köşesine not aldıktan sonra konuşmaya başladım: “Yo, acil bir durum söz konusu değil. İyi olduğunu bilmem benim için şu aşamada yeterli.” Yüzüme ciddi bir ifade takındım ve kupayı yerine geri bıraktım: “Öğrenmek istediğim birkaç şey var Chiyo-san, kasabanın durumuyla alakalı.” Kızın sözlerimi algılaması için birkaç saniye duraksadım, bir yandan da olası şüpheli bir hareket için gözlerimi kıza dikmiştim: “Kasaba halkı sefalet içinde yaşıyor, canı isteyen birileri gelip insan öldürmeye teşebbüs edebiliyor, hatta öldürüyor da.” Yeniden duraksadım, kelimelerimin tam anlamlarını kazanmaları için bir süre beklemem gerekiyordu: “Daha dün, bulduğum demircinin cesediyle birlikte bir mesaj bırakılmıştı, vergilerin iki katına çıkmasıyla ilgili. Ancak asıl problem de bu zaten. Kasaba halkı nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde oldukça sakin. Ortada bir anlaşma olduğunu sezebiliyorum, ancak anlaşma şartları şu haliyle bile kabul edilebilirlikten çok uzak.” Yüzüme bu kez üzgün, ancak ciddiyetinden ödün vermemeye çalışan bir ifade takındım: “Yardım etmeyi teklif ettim, bu kasabaya da bu yüzden geldim zaten. Ancak garip bir şekilde teklifimi duyan herkes tüm gücüyle karşı çıkıyor. İnsanlar ölümü görüp sıtmaya razı edilmiş durumda diyeceğim, ancak artık ölüm de kasaba halkı için doğal hale gelmiş.” Yeniden ciddileştim ve gözlerimi kızın gözlerine odakladım: “Merak ediyorum, Chiyo-San. Chizuru isminde birini duymuş muydun daha önce?”
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2811
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 26th, 2018, 1:02 am

Demirci ile olan sözlerin, Chiyo'nun suradında korku ve üzüntüyü aynı anda getiriyor. Gözlerini taşıyan tabağımsı göz altları da aynı şekilde çöküyor huzursuzluktan. Senin lafların devam ederken ise, suradı rahatlıyor biraz fakat yine de rahatsızlık mevcut. Konuşulan konudan değil, empati yeteneklerin köydeki genel durum ve son olaylar üzerine olduğunu söylüyor sana. Seninle konuşmaya ve bişeyler anlatmaya ise tamamen açık olduğunu anlıyorsun. Ciddiyet hissini aktarmak için konuşmanın arasına serpiştirdiğin duraksamalar daha da çok dikkatini toparlamasını sağlıyor Chiyo'nun.

Lafların bitince, konuşma sırasının ona geçtiğini farkediyor; "O sakinliğin sebebi Satou-san." Biraz duraksıyor ve nefes alıyor. "Biraz da bizim artık Amegakure'nin koruması altında olmamamızdan ve bunlara alışmış olmamızdan. Çok kötü günler geçirdik Togami-san. Başımızdan çok şey geçti son bir kaç ayda. Sömürüldük, aç kaldık. Fakat Satou-san bir anlaşma yaptı bir grup ile. Çete gibi bir şey, tam bilmiyorum. Ayda bir gelip bizden erzak alıyorlar, karşılığında da bizi rahat bırakıyorlar. Sorun çıkarsa da ilgileniyorlar. Mesela geçen ay başka bir haydut grubu tehdit etmişti bizi, onlara haber verince bir daha uğramadılar."

Nefes alıyor tekrar, çayını da yudumluyor arada. Sana bakıyor konuşurken. Rahat bir şekilde akıyor nefesi boğazından, anlatmak istediklerini ise gözleri sanki telepatik olarak zihnine ışınlıyor. Rahat mısın? Rahatsız mı? Paranoyan mı azıyor? Orası senin bileceğin iş. Benim sana söyleyebileceğim tek nokta ise, bu basık Yağmur Ülkesi yöresinde, bu ufak evde, sana tamamen güvenen biriyle birer bardak çay paylaşmak, uzunca süredir kaşınması gereken bir noktayı kaşıyor oluşu.

"Chizuru da bizim buraya uğrayıp haracı alan kişi. Genç bir kız, senden biraz daha yaşlıdır belki. Bir kaç gün sonra burada olması lazımdı hatta..." Diye düşünüyor gözlerini düşünceli bir şekilde, bir şeyler anımsamak istercesine derinlere daldırırken. Tahmin ediyorsun ki bir hesap yapıyor, son uğradığı günden bu yana. Ardından tekrar konuşuyor gözlerinin içine bakarak; "Togami-san, şartlart ne kadar ağır olursa olsun, daha iyisini bulamayız. Bazı geceler aç yattığımız oluyor Hako ile, ama hayattayız. Elbet buralara düzen dönecek, elbet sıkıntılarımız aşılacak. Fakat şimdilik düzenimiz yerinde. Herkes bu düzene muhtaç." Gözleri alevleniyor resmen bir sonraki cümlesiyle, "Ishiki-jiisan'ı öldüren pisliği umarım yakalarsın Togami-san."

Çayından son bir yudum alıyor, ikinizin bardaklarını tazeliyor ardından. "Siz neden buralardasınız Togami-san? Yolculuğunuz nereye? Köyümüzde ziyaret edilesi çok bir şey yok oysa ki... Satou-san'ın el işlemeleri dışında." Gülümsüyor ardından. Işık yanaklarına çarpıp gamzelerini dolduramadan sekip gidiyor, suradının detaylarını daha iyi seçiyorsun oluşan kontrast ile beraber. Yaşını da biraz belli ediyor sanki yüzündeki pürüssüz yapı; maksimum 20, 22 diye düşünüyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by Komaeda Togami » October 27th, 2018, 3:27 am

Söz öldürülen -öldürdüğüm- demirciden açıldığında, kızın suratında rahatsız bir ifade oluşmuştu. Pek çok duyguyu seçebiliyordum aynı anda; kızgınlık, korku, üzüntü, huzursuzluk. Sözkonusu duygulara ait yüz ifadelerinin birbirleri arasında geçişleri o kadar yumuşaktı ki, hangisinin baskın olduğunu anlamak oldukça zordu. Ancak bir şekilde, bu karmaşık ve yoğun duygu selinin yalnızca demirciyle alakalı olmadığını farkedebilmiştim. Karşımda oturan genç kızın ruh hali kasabanın içine düştüğü karanlık ve bilinmezlikten kaynaklanıyordu. Ancak tüm bu hislerine rağmen ince nüanslar olarak farkedebildiğim mimikleri, bazı göz ve kaş hareketleri bu konuları konuşmaya ihtiyacı olduğunu hissettirmişti bana. Bir şekilde içini dökmek, fazlalıklardan kurtulmak istiyor gibi bir hali vardı. İlginç olan şuydu ki, kızı dinlemek istediğimi farketmiştim. Garip, tarif edemediğim bir his oluşmaya başlamıştı içimde. Daha yeni yeni kendimi kurtarmaya çalışıyor olduğum dinginlik haline geri çekiliyordum istemsizce. Onu dinlemek, onunla konuşmak, onu yatıştırıp her şeyin düzeleceğini söylemek istiyordum. Bakışlarım odağını kaybetmeye başlamıştı yeniden; kızı izlemeye başlamıştım. Nefes alırken hafifçe titreşen vücudu; yukatasından yukarı doğru uzanan beyaz, narin boyun hatları; yüzündeki ifadeyle birlikte değişen mimikleri...

Gözlerimi kapattım ve sağ elimi baş hizama getirerek bir şeyler düşünüyormuş gibi sertçe alnıma sürttüm. Neler olduğunu anlayamıyordum. Ne zaman kendimi toplamaya çalışsam, dikkatimi dağıtmak için birkaç minik şey bile yeterli oluyordu. Ancak asıl sorun şuydu, bunu yalnızca kendi olası zaaflarıma bağlamakta güçlük çekiyordum. Evet, elbette çok uzun süredir içinde bulunduğum yalnızlık sebebiyle böyle ‘sıcak’ bir ortamda bir takım gelgitler yaşamam olasıydı. Ama kontrolü kaybetmeye başladığım anda iradem devreye girer, işime odaklanmam için beni uyarırdı. Bunun pek çok örneğine şahit olmuştum bu süreçte. Şuan ise, irademin yalnızca benden kaynaklı değil; dış bir etmen tarafından etkilendiğini sezinliyordum. Öyle miydi gerçekten? Yoksa beklediğimden, bildiğimden daha mı zayıftım aslında? Emin değildim, ancak buna bir çözüm getirmek için deneyebileceğim bir şey vardı. Yalnızca doğru anı kollamam gerekiyordu, biraz daha idare etmeliydim yalnızca. Elimi alnımdan çekip hiçbir şey olmamış gibi yeniden yüzüne odaklandım Chiyo’nun. Ancak bu kez, bakışlarımı sabitleme konusunda ekstra çaba sarfediyordum. Dikkatimi dağıtacak olası ayrıntılardan kaçınmamın en iyi yolu, toplu bir görsele sahip olmaktan geçiyordu şuan için.

Bu sırada, konuşmaya kız girmişti. Sakinliğin asıl kaynağının Satou olduğundan bahsediyordu. O kadarını tahmin edebilmiştim aslında. El işlemecisi bizzat kendisi ağzından kaçırmıştı bir şeyleri. ‘Benim hatam’ demişti, ancak insanları ikna etmeye çalıştığım yönün aksine objektif düşündüğüm zaman Satou’nun yaptığı bir hata gibi görünmüyordu. Gerçi olaya yalnızca yüzeysel olarak hakimdim, bana anlatılan şey Satou’nun bir çeteyle anlaştığı ve kasabaya koruma sağladığıydı. Ancak işin iç yüzünde neler olduğuna dair fikir bile yürütmekten acizdim. Yapbozun bu kısmında çok fazla eksik parçam vardı. Ve o parçaları bulmak şuana kadar yaptığım her şeyden daha zor görünüyordu gözümde. Özellikle de bu tuhaf ruh hali içerisindeyken. Kız sözlerini sürdürürken, bahsettiği her şey birer imge gibi zihnimde canlanmıştı. Sözsel iletişimden daha farklı gibiydi bu, söylediklerini tam anlamıyla beynime yerleştirmeyi başarıyordu bir şekilde. Dahası, temas edeceği noktaları bilinçli ya da bilinçsiz o kadar iyi seçiyordu ki; kelimeleri hareketleriyle birleşince beni en derin yerimden yakalamayı başarıyordu. Birkaç dakika önce de farketmiştim aynı şeyi aslında. Chiyo’nun kelimeleri çok iyi kullanıyor oluşu mu garipti, yoksa bunun benim dikkatimi çekmesi mi?

Chizuru’dan konu açıldığında, ilgim bir anda yükselmişti. Vergileri almaktan sorumlu kişiydi anladığım kadarıyla Chizuru. Ve beklemediğim bir şekilde, genç bir kızdan bahsediyordu Chiyo. Bir şeyleri düşünüp biraz hesap yaptıktan sonraysa birkaç gün sonra burada olacağını söylemişti. Sahi, ödemenin nasıl ve hangi şartlarda yapıldığını bilmiyordum. Chiyo bile kızın ne zaman geleceğini günü gününe hesap edebiliyorsa, oldukça aleni bir şekilde olup bitiyor olmalıydı her şey. ‘Hako’dan duymuştur belki?’ diye mırıldandı zihnimden gelen bir ses. ‘Peki ya Hako’dan duymadıysa?’ dedi bir diğeri hemen ardından. ‘Başka bir ihtimal, belki...’ Bir süredir kafam o kadar allak bullak olmuştu ki, zihnimin içinde kendi kendime konuşmaya başlamıştım. Ortada gerçekten şüpheli bir şeyler vardı. Bu esnada kızın sözlerinin seyrini kaybetmiş, kendi iç dünyama dalmıştım. Başımı hafifçe sağa sola sallayıp kendime geldiğimde, bana neden burada olduğumu soruyordu genç kız. Neden buradaydım? Pek çok neden söylemiştim farklı insanlara. Ancak bu kez, yalan söylemek gelmiyordu içimden. İçinde bulunduğum tuhaf ruh halinden miydi, yoksa bilmediğim başka bir sebebi var mıydı bilmiyorum ancak ağzımdan kontrolsüzce döküldü sözler: “Bir sorumluluğum var, Chiyo-san. Ve bir görevim. Terketmemeye kararlı olduğum bir görev.” Yalan söylememek, her şeyi alenen anlatmak anlamına gelmiyordu. Ancak istemsiz de olsa oldukça doğru şeyler ifade etmiştim. Ancak bu ruh haline daha fazla katlanabilecek gibi değildim. Bir süre önce beklemeye karar verdiğim doğru zaman, tam olarak buydu işte.

Sol elimi uzatarak, kızın yeni tazelediği çay kupasını aldım. Sıcaklık tenimi hafif hafif kavururken, bu kez yeniden konuşmaya başlayan bendim: “Dün bir kız gördüm Chiyo-san.” Kupayı kaldırdım ve sol bacağım hizasında tutarak konuşmayı sürdürdüm: “Demirci dükkanının önünde, kendini parçalarcasına ağlıyordu. Kimdi o?” Sorduğum soru, asıl merakımdan parçalar yansıtsa da asli olarak boş sözlerden ibaretti. Herhangi rastgele bir insan o kızın demircinin kızı ya da bir yakını olduğunu tahmin edebilirdi. Ancak şuanda, boşlukları doldurmak ve zaman kazanmak için bir şeylere ihtiyacım vardı. Çünkü bir yandan, olasılıkları hesaplıyordum. Hala yüzde yüz emin olmasam da ortada normal olmayan bir şeyler olduğu kanısına büyük oranda varmıştım. Evin garip aurası, kızın standardın çok dışında kalan tavır ve sözleri, en çok da içinde boğulmaya yüz tuttuğum tuhaf ruh hali beni buna ikna etmişti. Şuanki en olası şüphem ise, tüm bu yaşadıklarımın bir genjutsu tekniği olması ihtimaliydi. Kendim de bir genjutsu kullanıcısı olduğum için, basit şeylerin ne kadar etkileyici olduğunu tahmin etmem zor değildi. Akademideki temel eğitimleri geçiriyordum kafamdan. Chakra akışını durdurup yeniden başlatmak fazla kolaydı, ayrıca o kadar basit bir teknikle durdurulabilecek bir genjutsuyu şuana kadar net bir şekilde farketmiş olmam gerektiğini düşünüyordum. Ortamda başka bir shinobi olmadığına göre, yegane opsiyonum sol el parmaklarımı hafif hafif kavuran çay kupasından geçiyordu. Şiddetli fiziksel acı. Kupayı kaldırdım, sol bacağım hizasında tutarak ağzıma doğru yönlendirdim. Yanılıyorsam, ve ruh halim doğal sebeplerden kaynaklanıyorsa bir süre yanık bacakla seyahat etmek durumunda kalacaktım, ayrıca kas ağrılarımı bahane göstererek çayı dökmüş olmam oldukça anlaşılabilir bir sebepti. Chiyo’ya sarfedeceğim birkaç kelime yaptığım hamleyi sorun olmaktan çıkarabilirdi. Ağzımın hemen önünde, elimin kontrolünü kaybetmiş gibi yaparak kupanın içindeki sıcak çayı sol bacağımın üstüne boşalttım. Muhtemel acıya hazırlanırken gözlerim istemsizce kapanmıştı, hayatımda yanılmayı istediğim birkaç andan biriydi bu; ‘lütfen bu bir genjutsu olmasın’ diye geçirdim içimden. Chiyo’nun gerçekten de tüm samimiyetiyle kendini bana açtığına inanmak istiyordum. Dahası, buna ihtiyacım olduğuna dair sönük bir his belirmişti içimde.
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2811
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 27th, 2018, 3:18 pm

Görev ve sorumluluktan bahsettiğinde, Chiyo'dan "Anladım, anladım..." dermişçesine bir baş sallama ifadesi görüyorsun. Bu baş sallamanın cidden seni anladığından mütevellit olduğundan şüphelisin. Daha ziyade, empati yeteneklerin sana ikinizin dünyasının çok farklı olması sebebiyle, kafasında bir şeyler canlanmamasından olduğunu söylüyor. Masumane bir anlama çabasından ibaret yani, muhtemelen. Diğer sorunu sorduğunda, tekrar canlı bir şekilde konuşmaya başlıyor, fakat sesinin tonları buruk bir oktavda.

"Ishiki-jiisan'ın kızı. Kendisi de onun gibi demirci olmak istiyordu, düşünebiliyor musun Togami-san?" Buruk bir şekilde gülümsüyor ve çayından yudum alıyor. Ardından gözleri boş bir şekilde düşüncelere dalıyor. "Sanırım artık olamayacak." Ardından tekrar gülümseyerek ortamdaki kasvetli havaya dağıtmaya çalışıyor.

Ardından, çayını bacağının üzerine döküyorsun.

Çok acıyor, yanık ciddi değil pek. Fakat yanan derinden beynine hücum eden geridönüş resmen balyoz gibi iniyor kafana. Bir kaç saniye hareket etmiyorsun. Chiyo ise "Togami-san?!" diyerek hemen sana doğru eğiliyor, yüzündeki saf ve tamamen şoktan oluşan ifadeyi görebiliyorsun. Sağına ve soluna bakıyor, bir bez arıyor, fakat bulamıyor. Hemen ayağı kalkıyor ve yatak odası olduğunu tahmin ettiğin odaya koşturuyor. Bir kaç saniye sonra ise yeniden yanında bitiyor.

Hızlıca üzerini silmeye başlıyor. "iyi misiniz? Çok mu sıcak olmuş? Tutarken eliniz mi yandı?" Ardından gözlerini senden kaçırarak "Kusura bakmayın..." diyor.

Değişen pek bir şey farketmiyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by Komaeda Togami » October 27th, 2018, 8:50 pm

Demirci dükkanının önünde ağlayan kıza dair soruma istinaden, yeniden yüzünde buruk bir ifade belirtmişti Chiyo’nun. Kızın da demirci olmak istediğinden bahsediyordu, ve artık olamayacağından. Söylediği şeyler basit birer uğultudan halliceydi zihnimde, odağım tamamen az sonra yapacağım hamleye kaymıştı. Çayı yudumlamak üzere ağzıma götürürken, kupayı eğme hareketini bir saniye kadar önce gerçekleştirdim ve gözlerimi kapattım. Bacağımdaki keskin acı kapalı gözlerimi biraz daha kasmama sebep olurken derin bir nefes aldım gürültülü bir şekilde. Ardından gözlerimi açtığımda, içimde hafif bir rahatlama hissi belirdi. Karşımdaki genç kız yüzünde belirgin bir telaş ifadesiyle bana doğru eğilmiş, benimle ilgilenmeye çalışıyordu. Bunun yalnızca tek bir anlamı olabilirdi, iradem başka bir güç tarafından etki altında kalmamıştı. Yani en başından beri her şeyi bu noktaya getiren bendim. İçimdeki bir takım dürtüler istemsizce dışa vurmuş, kontrolümü kaybetmeme sebep olmuşlardı. Öyle ki, dürtülerin gücü beni bile beklemediğim şekilde vurmuş ve suçu kendim dışındaki şeylere yönlendirmeme sebep olmuştu. Yine de Chiyo’nun ‘masum’ olduğu gerçeği nedenini anlayamadığım bir şekilde beni mutlu etmişti.

Yanılmıştım, ancak yanılmış olmaktan dolayı herhangi bir memnuniyetsizliğim yoktu. Bacağım çok acıyordu, konuşmanın orta yerinde yaptığım hareket tüm ahengi bozmuştu ancak pişman değildim. İçeri koşup üzerimi silmek için bir bez getiren Chiyo yanıma çöktüğü gibi bileğinden kavradım ve gülümseyerek durması yönünde bir işaret yaptım. “Benim hatam Chiyo-san, üzgünüm.” Uzun parmaklarımla kavradığım bileğini nazikçe bıraktım ve bezi kendim aldım bu kez: “Evinizi kirletmek istemezdim, bahtsız bir şekilde elim kaydı yalnızca. Sizin zahmet etmenize gerek yok.” Az önce genç kızın silmeye çalıştığı bacağımı kendim silmeye koyuldum, bir yandan da ayağa kalkmaya yeltendim: “İyi olduğunuzu görmek beni memnun etti, ayrıca sizinle sohbet etmekten de büyük keyif aldım Chiyo-san.” Son söylediklerim içimdeki hafif memnuniyetin samimiliğini taşısalar da, yeniden role girmeye başlamıştım. Her şey bir şekilde iyi gitmeyi başarmıştı. Almak istediğim bilgilerin büyük kısmını almış; fazladan bir şeyler de öğrenmiştim. Şimdi gitmem gereken farklı bir yer, yapmam gereken farklı bir iş vardı.

Çaydan ıslanmış ve ısınmış bezi yerleri daha fazla batırmamaya çalışarak genç kıza uzattım: “Ben şimdi müsadenizi isteyeyim. Yapmam gereken birkaç şey daha var.” Ardından girdiğim kapıya doğru yöneldim gerisin geri. Bu evde tahmin ettiğimden daha uzun bir süre vakit geçirmiş; ve hiç beklemediğim bir takım iç hesaplaşmalarla karşılaşmıştım. Bunların anlamı, en azından şuan için muallaktaydı zihnimde. Ancak öyle ya da böyle, kendimle yüzleşmek için doğru zaman gelecekti. Dar sokağa geri döndükten sonra etrafı kolaçan ederek kimsenin olup olmadığını kontrol ettim. Devamında, hafif hafif yürümeye başladım yeniden. Sabahki planım geçerliydi, görünmekten olabildiğince uzak olmak istiyordum. Şimdiki hedefim ise, dünkü cinayet mahallinden farklı değildi. Katil her zaman geri döner derlerdi, öyle ya da böyle doğru çıkıyordu bu söz her zaman. Demirci dükkanının çevresini ve açıksa içini kolaçan etmek istiyordum. Aynı zamanda dün gördüğüm, ve az önce kendisi hakkında bilgi aldığım kızı bulmaktı amacım. Az önce içinden çıktığım konuşma oldukça ilginçti, ancak asıl ilginç konuşma o zaman yaşanacaktı işte. Kendi ellerimle acımasızca öldürdüğüm bir adamın kızı. Ne hissedebileceğime dair bir fikrim yoktu. Yeniden irademe ağır mı basacaktı uzun süredir yoksaydığım -daha doğrusu gerçekten yok olmuş olan- duygularım? Yoksa şuana kadar yaptığım gibi soğukkanlılıkla devam mı edecekti her şey benim için. Bugüne, bu garip evdeki yaşadıklarıma kadar cevabım çok netti aslında. Ancak şuanda, kafamda bir takım soru işaretleri oluşmuştu istemsiz.
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
Locked

Return to “Role Play Arşivleri”