Birbiri ardına çarpışan katanaların sesleri Otonashi düzlüklerinde yankılanmayı keseli yaklaşık 5 dakika olmuştu. Saatlerdir antrenman yapmakta olan Teki ve Yamamoto yorulmuşlar, çimenlerin üstüne kendilerini bırakmış bir şekilde, uzanarak dinleniyorlardı.
Hem annesi, hem de babası ile düzenli olarak buraya gelerek antrenman yapardı Teki. Onların kenjutsu'ya duydukları ilgi, aynı şekilde oğullarına da aktarılmıştı. Çocukluğundan beri katana ve türevi taijutsu aletlerine ilgisi olmuştu. Annesi ise Teki'nin bu ilgisini erken zamanda fark ederek onunla ilk antrenmanlarına başlamıştı. Öğrenmeye başladıktan sevgisinin asıl yönü belli olmuştu... Katana. Akademi zamanlarında kendisini fazlası ile belli eden bu sevgi karşısında ailesi karşılıksız kalamamış ve Teki'ye düzenli olarak katana eğitimi vermeye başlamışlardı.
"Shigure stilinde kendini geliştirmişsin Teki."
Babasından bunu duyduğunda suratında büyük bir gülümseme oluşmuştu Teki'nin.
"Henüz annemden, katanasını isteyeceğim kadar gelişemedim. Biliyorsun o katanayı çok fazla istiyorum."
Kısa süreli bir sessizlik olmuştu ikilinin arasında. Sadece rüzgarın sesi ikisinin de kulaklarını meşgul ederken, Yamamoto birden uzandığı yerden doğrulmuş ve yanında uzanmakta olan oğluna doğru dönerek;
"Katana demişken... Sana bir kaç şey anlatmak istiyorum. Geçmişim ve geleceğin ile alakalı. Sonrasında konuyu bir şekilde katanaya bağlayacağım merak etme."
Geçmiş ve gelecek... Bunlar Teki'nin pek bilgisi dahilinde bulunan konular değillerdi. Zaten kişi kendi geleceğini bilemezdi. Ancak Teki, aynı zamanda babasının geçmişini de bilmiyordu sahiden. Baba tarafından tanıdığı hiçbir akraba yoktu. Yamamoto hep akrabalarının öldüğünü ve kendisinin son kalan kişi olduğunu söylerdi. Teki ise onu üzmemek için konuyu irdelemez, zaten ölü olduğu kişiler hakkında alacağı bilgilerin çok mühim olmadığını düşünürdü. Bugün ise konu birden Yamamoto tarafından açılmıştı.
Babasının sözleri üzerine Teki de uzandığı yerden doğrulmuştu. Gülümsemesi artık suratında belirgin olan bir ifade değildi. Aksine gayet ciddi bir şekilde Yamamoto'ya bakıyordu...
"Dinliyorum baba."
Geçmiş Hakkında; Sisten Çimene, Üzgün Bir Sürgün.
- Kasumikage Teki
- Kusagakure
- Posts: 403
- Joined: October 22nd, 2018, 2:54 am
Geçmiş Hakkında; Sisten Çimene, Üzgün Bir Sürgün.
Last edited by Kasumikage Teki on November 4th, 2018, 8:46 pm, edited 1 time in total.

毒
► Show Spoiler
- Kasumikage Teki
- Kusagakure
- Posts: 403
- Joined: October 22nd, 2018, 2:54 am
Re: Geçmiş Hakkında; Sisten, Çimene Üzgün Bir Sürgün.
"Kasumikage... Bu isim şu an pek çok insana hiç bir anlam ifade etmese bile, zamanında Kirigakure'ye büyük emek vermiş bir klandı Kasumikage. Her üyesi önce klanına, sonra köyüne büyük bir güven ile bağlıydı...
Kasumikage klanı hiçbir zaman çok kalabalık bir klan olamamıştı. Bunun sebeplerinden en büyüğü, sahip olduğumuz güçler yüzünden Kirigakure yönetiminin bizi daha çok Hunter-Nin birliklerinde kullanması olarak görülmüştü. Sahip olduğumuz güç sayesinde suikast için biçilmiş kaftan görevi görmüştük uzun yıllar boyunca. Köye tehdit oluşturan ya da oluşturması muhtemel hedeflerin her zaman peşinde olmuştuk. Bu sebeple de görev başında ölen çok fazla üyeye sahiptik...
İşleyiş olarak basit bir klandı. Az kişiden oluşan topluluk oy birliği ile yöneticilerini seçer, kişi hayatını kaybedene ya da görevini bırakana kadar yöneticiliğini sürdürürdü. Yanlış hatırlamıyorsam toplamda 13 klan lideri olmuştu şu ana kadar. 13. Klan Lideri... Yani ben Kasumikage Yamamoto...
Klanın başına geçtiğim günü çok net hatırlıyorum. Seremoninin hemen sonrasında, liderliğimi simgeleyen katanam ile son hız en yakın arkadaşım Sora Maru'nun yanına gitmiştim. Kardeşim Rufus'u da alarak bütün gece boyunca kutlama yapmak amacı ile içmiştik. İlk klan lideri olduğum günü kafam aşırı güzel geçirmiş ve sonunda çılgınlar gibi kusmuştum..."
Teki, soru sormak istercesine hamle yapmıştı öne doğru ancak Yamamoto elini ona doğrultarak, konuşmasını engellemişti oğlunun.
"Bir çok soru sormak istediğinin bilincindeyim ancak sana anlatacaklarım dışında pek bir bilgi vermeyeceğim Teki. Hayatını yönlendiren sebeplerin arasında benim geçmişim olmasını istemiyorum. Sadece bilmeni istiyorum. O kadar...
4. Ninja Savaşı başlayana kadar klan olarak hayatımız stabil ilerliyordu. Savaş esnasında ise başımıza geleceklerden habersiz bir şekilde cephelere dağılmıştık. Uzun uzun savaş anılarımı anlatmak istemiyorum sana. Vahşet ve kan dolu kötü günleri ne hatırlamak bana, ne de bilmek sana iyi gelecektir. Tek bilmen gereken savaşın klanımızı sonsuza kadar dağıtmış olduğu. Kirigakure yönetimi ve ordu komutanları savaş boyunca biz, Kasumikage'leri hep ön cephelerde kullandılar. O kadar fazla kayıp verdik ki... Neredeyse her gün ayrı bir yakınımın ölüm haberini alıyordum... Ve aynı gün savaşmaya devam ediyordum. Ancak, kardeşim Rufus, ben ona yardım bile edemeden, benden ayrı bir cephede yaşamını kaybettiğinde kararımı vermiştim. Kasumikage'lerin shinobi dünyasından varlıklarının yok olması gerekiyordu. Kandaşlarımın iyiliği için bir hamle yapılması gerekiyordu...
Savaş, kanlı günlerin ardından son bulduğunda, henüz ordular köylerine dönmemişken tüm kalan Kasumikage'leri bir araya getirmeyi başarmıştım. 40 kişi bile yoktu orada. Herkesin yüzündeki bitkinlik ve hüznü asla unutamayacağım. O gün tüm klana köye dönmeyeceğimizi söyledim. Ancak beraber de kalmayacaktık. Herkes dağılacaktı... Başka yerlerde yaşamlarını birbirlerinden ayrı olarak sürdüreceklerdi. Artık Kasumikage olarak bir klan değil, farklı konumlarda hayatlarını sürdüren bireyler olacaktık. Köy kayıtlarına belki "Şehit" belki de "Kaçak" olarak geçecektik ancak bunu umursamamıştık. Zaten halen yaşadığıma göre ya şehit ilan edilmişim ya da umurlarında bile olmamışız klan olarak...
Uzun süre gezgin bir şekilde oradan oraya sürükledim kendimi Teki. Bazen ölmeyi istedim. Dostum Sora Maru'yu özledim. Kucağımda can veren ortağım Kitsune'nin yasını tuttum. Cesedini bile göremediğim kardeşim Rufus için ağladım... Günlerce, belki haftalarca. Kalan Kasumikage'lerden tek bir haber bile alamadım. Yaşayıp yaşamadıklarını bile halen bilmiyorum...
Bir gün ise annen ile tanıştım. Sencha... O beni hayata tekrar bağlayan kişi oldu. Kusagakure'ye gelmemin sebebi oldu. Onun sayesinde geçmişimi arkamda bırakarak yeni bir hayat kurdum. Onun sayesinde sana sahip oldum. Onun sayesinde kendimde yaşayacak enerjiyi buluyorum her gün.
Şimdi sana bunları neden anlattığımı soracaksın büyük ihtimalle... Ve konuyu katanaya nasıl bağlayacağımı...
Son zamanlarda merak ediyorum Teki. Yaşayanlar var mı? Varlar ise neredeler? Bu yüzden sana bunları anlattım. Liderliğimi simgeleyen katanadan bahsetmiştim ya... İşte o benim emektar mavi katanamın ta kendisi. Kınına bağlı duran mavi kürk parçası normalde yoktu sadece. Çok sevgili yoldaşım Kitsune'den bana kalan son anı o kürk parçası. Sırf bu yüzden katanaya da "Kitsune" diye sesleniyorum. Umarım sen de bunu devam ettirirsin. Çünkü bugün itibari ile seni Kasumikage klanının 14. Yöneticisi ilan ediyorum Teki. Hoş... Pek anlam yüklü bir ünvan değil bu. Ancak olur da gelecekte, görevlerinde ya da maceralarında bir şekilde... Küçük bir ihtimalle bile, bir Kasumikage ile yolun denk düşerse, ona bu katanayı göstererek kendini tanıtabilirsin. Belki bir şekilde kandaşın birisi ile tanışmana vesile olabilir...."
Yamamoto konuşmayı bitirdiğinde üzgün ancak gururlu bir yüz ifadesine sahipti. Sanki yılların yükünden kurtulmuşcasına rahat bir şekilde oğluna bakıyordu. Teki ise duydukları karşısında halen şaşkın, fakat heyecan dolu bir ifadeye sahipti. Kasumikage klanı... Kendi kökeni... Aklında çok fazla soru vardı ama şu anda bunları babasına sorarak onu yormak istemiyordu. Babasının ona uzatmakta olduğu mavi katana Kitsune'yi aldı kendinden emin bir şekilde. Kılıcın kınının altında bir sembol olduğunu fark etmemişti daha önce hiç. Çünkü her zaman annesi Sencha'nın katanasında gözü vardı. Kitsune'yi hep göz ardı etmişti.
Oğlunun kılıcı incelediğini ve sembole takıldığını fark etmişti Yamamoto.
"Klan sembolümüz. İleride birilerini bulabilirsen o sayede kılıcın orijinal olduğunu anlayacaklardır. Hoş, sen hep annenin yeşil canavarını isterdin. Ancak emin ol... Kitsune sana daha çok yakıştı."
Yamamoto o an farkına varmıştı... Otonashi düzlüklerine gelirlerken sadece tek bir Kasumikage vardı. Fakat şimdi eve dönerlerken 2 Kasumikage olarak döneceklerdi. Oğluna o ruhu aşıladığından emindi. Güveniyordu...
.
.
Son.
Kasumikage klanı hiçbir zaman çok kalabalık bir klan olamamıştı. Bunun sebeplerinden en büyüğü, sahip olduğumuz güçler yüzünden Kirigakure yönetiminin bizi daha çok Hunter-Nin birliklerinde kullanması olarak görülmüştü. Sahip olduğumuz güç sayesinde suikast için biçilmiş kaftan görevi görmüştük uzun yıllar boyunca. Köye tehdit oluşturan ya da oluşturması muhtemel hedeflerin her zaman peşinde olmuştuk. Bu sebeple de görev başında ölen çok fazla üyeye sahiptik...
İşleyiş olarak basit bir klandı. Az kişiden oluşan topluluk oy birliği ile yöneticilerini seçer, kişi hayatını kaybedene ya da görevini bırakana kadar yöneticiliğini sürdürürdü. Yanlış hatırlamıyorsam toplamda 13 klan lideri olmuştu şu ana kadar. 13. Klan Lideri... Yani ben Kasumikage Yamamoto...
Klanın başına geçtiğim günü çok net hatırlıyorum. Seremoninin hemen sonrasında, liderliğimi simgeleyen katanam ile son hız en yakın arkadaşım Sora Maru'nun yanına gitmiştim. Kardeşim Rufus'u da alarak bütün gece boyunca kutlama yapmak amacı ile içmiştik. İlk klan lideri olduğum günü kafam aşırı güzel geçirmiş ve sonunda çılgınlar gibi kusmuştum..."
Teki, soru sormak istercesine hamle yapmıştı öne doğru ancak Yamamoto elini ona doğrultarak, konuşmasını engellemişti oğlunun.
"Bir çok soru sormak istediğinin bilincindeyim ancak sana anlatacaklarım dışında pek bir bilgi vermeyeceğim Teki. Hayatını yönlendiren sebeplerin arasında benim geçmişim olmasını istemiyorum. Sadece bilmeni istiyorum. O kadar...
4. Ninja Savaşı başlayana kadar klan olarak hayatımız stabil ilerliyordu. Savaş esnasında ise başımıza geleceklerden habersiz bir şekilde cephelere dağılmıştık. Uzun uzun savaş anılarımı anlatmak istemiyorum sana. Vahşet ve kan dolu kötü günleri ne hatırlamak bana, ne de bilmek sana iyi gelecektir. Tek bilmen gereken savaşın klanımızı sonsuza kadar dağıtmış olduğu. Kirigakure yönetimi ve ordu komutanları savaş boyunca biz, Kasumikage'leri hep ön cephelerde kullandılar. O kadar fazla kayıp verdik ki... Neredeyse her gün ayrı bir yakınımın ölüm haberini alıyordum... Ve aynı gün savaşmaya devam ediyordum. Ancak, kardeşim Rufus, ben ona yardım bile edemeden, benden ayrı bir cephede yaşamını kaybettiğinde kararımı vermiştim. Kasumikage'lerin shinobi dünyasından varlıklarının yok olması gerekiyordu. Kandaşlarımın iyiliği için bir hamle yapılması gerekiyordu...
Savaş, kanlı günlerin ardından son bulduğunda, henüz ordular köylerine dönmemişken tüm kalan Kasumikage'leri bir araya getirmeyi başarmıştım. 40 kişi bile yoktu orada. Herkesin yüzündeki bitkinlik ve hüznü asla unutamayacağım. O gün tüm klana köye dönmeyeceğimizi söyledim. Ancak beraber de kalmayacaktık. Herkes dağılacaktı... Başka yerlerde yaşamlarını birbirlerinden ayrı olarak sürdüreceklerdi. Artık Kasumikage olarak bir klan değil, farklı konumlarda hayatlarını sürdüren bireyler olacaktık. Köy kayıtlarına belki "Şehit" belki de "Kaçak" olarak geçecektik ancak bunu umursamamıştık. Zaten halen yaşadığıma göre ya şehit ilan edilmişim ya da umurlarında bile olmamışız klan olarak...
Uzun süre gezgin bir şekilde oradan oraya sürükledim kendimi Teki. Bazen ölmeyi istedim. Dostum Sora Maru'yu özledim. Kucağımda can veren ortağım Kitsune'nin yasını tuttum. Cesedini bile göremediğim kardeşim Rufus için ağladım... Günlerce, belki haftalarca. Kalan Kasumikage'lerden tek bir haber bile alamadım. Yaşayıp yaşamadıklarını bile halen bilmiyorum...
Bir gün ise annen ile tanıştım. Sencha... O beni hayata tekrar bağlayan kişi oldu. Kusagakure'ye gelmemin sebebi oldu. Onun sayesinde geçmişimi arkamda bırakarak yeni bir hayat kurdum. Onun sayesinde sana sahip oldum. Onun sayesinde kendimde yaşayacak enerjiyi buluyorum her gün.
Şimdi sana bunları neden anlattığımı soracaksın büyük ihtimalle... Ve konuyu katanaya nasıl bağlayacağımı...
Son zamanlarda merak ediyorum Teki. Yaşayanlar var mı? Varlar ise neredeler? Bu yüzden sana bunları anlattım. Liderliğimi simgeleyen katanadan bahsetmiştim ya... İşte o benim emektar mavi katanamın ta kendisi. Kınına bağlı duran mavi kürk parçası normalde yoktu sadece. Çok sevgili yoldaşım Kitsune'den bana kalan son anı o kürk parçası. Sırf bu yüzden katanaya da "Kitsune" diye sesleniyorum. Umarım sen de bunu devam ettirirsin. Çünkü bugün itibari ile seni Kasumikage klanının 14. Yöneticisi ilan ediyorum Teki. Hoş... Pek anlam yüklü bir ünvan değil bu. Ancak olur da gelecekte, görevlerinde ya da maceralarında bir şekilde... Küçük bir ihtimalle bile, bir Kasumikage ile yolun denk düşerse, ona bu katanayı göstererek kendini tanıtabilirsin. Belki bir şekilde kandaşın birisi ile tanışmana vesile olabilir...."
Yamamoto konuşmayı bitirdiğinde üzgün ancak gururlu bir yüz ifadesine sahipti. Sanki yılların yükünden kurtulmuşcasına rahat bir şekilde oğluna bakıyordu. Teki ise duydukları karşısında halen şaşkın, fakat heyecan dolu bir ifadeye sahipti. Kasumikage klanı... Kendi kökeni... Aklında çok fazla soru vardı ama şu anda bunları babasına sorarak onu yormak istemiyordu. Babasının ona uzatmakta olduğu mavi katana Kitsune'yi aldı kendinden emin bir şekilde. Kılıcın kınının altında bir sembol olduğunu fark etmemişti daha önce hiç. Çünkü her zaman annesi Sencha'nın katanasında gözü vardı. Kitsune'yi hep göz ardı etmişti.
Oğlunun kılıcı incelediğini ve sembole takıldığını fark etmişti Yamamoto.
"Klan sembolümüz. İleride birilerini bulabilirsen o sayede kılıcın orijinal olduğunu anlayacaklardır. Hoş, sen hep annenin yeşil canavarını isterdin. Ancak emin ol... Kitsune sana daha çok yakıştı."
Yamamoto o an farkına varmıştı... Otonashi düzlüklerine gelirlerken sadece tek bir Kasumikage vardı. Fakat şimdi eve dönerlerken 2 Kasumikage olarak döneceklerdi. Oğluna o ruhu aşıladığından emindi. Güveniyordu...
.
.
Son.

毒
► Show Spoiler