Kargalar

Gizli Kütüphane'nin tozlu raflarındaki unutulmuş hikayeler.
Locked
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Kargalar

Post by Komaeda Togami » December 22nd, 2018, 12:07 am

En son hatırladığım şey, kendimi büyük bir yorgunlukla yere bırakışımdı. Çok, çok yorgun hissediyordum. Tüm vücudum acı içindeydi hala, ve kafamda herhangi bir düşünceye ayıracak kadar yer yoktu. Hala bir kafamın olduğuna şükretmem gerekirdi aslında. Vücudum kendini tamamen bıraktığında, karanlığa boğuldum.

Aradan yalnızca birkaç saniye geçmiş gibiydi gözlerimi açtığımda. Belki de yalnızca birkaç saniye olmuştu gerçekten. Kendimi toparlamak için gözlerimi kırptım birkaç kez hızlı hızlı, doğru olmayan bir şeyler olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti. Hafif nemli toprak zeminde sırt üstü uzanır konumdaydım. Görebildiğim her yer yoğun, grimsi bir sis bulutuyla kaplıydı. Ayaklarımı bile tam olarak seçemiyordum. Kendimi uykunun kollarına bırakırken nerede olduğuma emin olamasam da, burası olmadığına emindim. Ancak içimden bir ses, burasının yabancı bir yer olmadığını söylüyordu bana. Doğrulmaya çalıştım, ancak yapabildiğim tek şey ellerimi ve başımı biraz kaldırabilmek olmuştu. Üzerimde inanılmaz bir yer çekimi hissediyordum. Ya doğanın garip bir oyunuydu bana bu, ya da vücudum beni yarı yolda bırakmıştı. Tam bu esnada, daha da garip olan bir şey farkettim; acı hissetmiyordum. Yalnızca birkaç saniye önce, gözlerimi kapatıp kendimi bırakana kadar acı vücudumun her bir zerresini zonklatırcasına güçlüydü. Yanıklar, kesiler, kas ezilmeleri. Hepsinin kombinasyonuna ölümcül bir yorgunluk eklenince ortaya korkunç bir manzara çıkıyordu. Gelgelelim, şuanda hiçbir şey hissetmiyordum. Sırtüstü, kollarım iki yanımda ve bacaklarım hafifçe açık; yatıyordum yalnızca. Yere yapışmış gibiydim, ancak beni üstten bastıran bir şey yoktu ortalıkta.

Tanıdık his gittikçe güçleniyordu. “Ben.” diye fısıldadım. Çıkarabildiğim tek ses, basit bir fısıltıdan ibaretti: “Ben daha önce buraya geldim.” Ne zamandı? Nasıl olmuştu? Nasıl çıkmıştım buradan? Bilmiyordum. Hafızam adeta yokolmuş gibiydi. Uykuda mıydım hala? Peki neden bu kadar ‘gerçek’ hissettiriyordu? Genjutsu muydu yoksa? Günlerdir, aylardır bu genjutsunun içinde hapis durumdaydım da farkında mı değildim? Bilmiyordum. Hiçbir ses yoktu ortalıkta. Kalın sis bulutunu ve hareket edemiyor olmamı da eklersek, oldukça korkunçtu aslında içinde bulunduğum durum. Ancak korkmuyordum. Yo, çok cesaretli ya da güçlü olduğumdan değildi bu. Yalnızca korkmamı gerektirecek bir şey olmadığının farkındaydım bilinçsizce. Bir süre beklemeye karar verdim. Eninde sonunda, bir şeyler olacaktı. Ya uyanacaktım, ya birileri ya da bir ses çıkacaktı ortaya. Biliyordum.

Bekledim, bekledim, bekledim. Saniyelerin dakikalar, dakikaların saatlere dönüştüğü kadar bekledim. En azından bu şekilde hissediyordum. Zaman kavramı çok belirsizdi benim için. Ancak hazin olan şey şuydu ki, hiçbir şey olmuyordu. Gerçekten, hiçbir şey. Ne bir ses, ne bir görüntü, ne bir his. Koyu sis bulutunun arasında tek başıma, savunmasızca bekliyordum olduğum yerde. Belki de gerçekten bir genjutsudaydım. Gözlerimi kapatıp, chakrama odaklanmaya çalıştım. Chakra akışımı kesip yeniden başlatarak genjutsunun etkisini sonlandırabilirdim belki. Bulunduğum durumun beni korkutmaya başlaması ise, tam bu anda olmuştu. Chakramı hissedemiyordum. Dahası, bu yalnızca bir eksiklik gibi değildi. Yokluktu. Ve sanki hiç orada olmamıştı. Derin bir nefes aldım ve yeniden kapattım gözlerimi, bu kez zorlayıp sıkarcasına. Ellerimi yumruk haline getirip tekrar denedim. Sonuç aynıydı. Bir şeyler zaten ters gidiyordu, ancak bu beni yalnızca beklemekten vazgeçirip bir şeyler yapmaya teşvik edecek kadar ciddi bir durumdu. Olduğum yerde kıvranmaya başladım. Hala kalkıp doğrulamıyordum, ancak burada daha fazla bu şekilde yatmaya tahammülüm kalmamıştı. Tam o esnada, korkuyu iliklerime kadar işleten, kanımı donduran ve tüylerimi diken diken eden sesi duydum: “Togami-kun.”
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: Kargalar

Post by Komaeda Togami » December 23rd, 2018, 2:49 pm

Kaçmak istiyordum; nefessiz kalana kadar, akciğerlerim acıyana kadar koşmak ve uzaklaşmak. Korkuyordum. Neyden korktuğumu bile bilmeden korkuyordum. Duyduğum ses bunca şeyin arasında soğuk terler dökmeme sebep olan tek şeydi. Oldukça nazik, narin, yumuşak, ve en korkuncu; tanıdık bir ses. “Hayır.” diye fısıldadım yeniden. “Hayır, uyanmak istiyorum.” Bağırmaya çalıştım, ancak sesim çıkmamaya devam ediyordu. Tüm gücümle ses çıkarmaya çalıştım yeniden, herhangi bir ses. Boğazımı acıtana kadar. Sonuç yoktu. Uzaktan, çığlıklar gelmeye başlamıştı. Ürkütücü, yırtıcı çığlıklar. Karga sesleri. Yaklaşıyor gibi değildiler, ancak orada olduklarını biliyordum. Bu daha önceden olsa, mutlu olabilirdim yeni bir şeyler olduğu için. Ancak şuan içinde bulunduğum korku hali, kurbanlık bir hayvan gibi hissetmeme sebep oluyordu. Kargalar için leziz bir öğün. Buna daha fazla dayanamayacaktım. Derin bir nefes aldım yeniden, ve diğer her şeyi bir tarafa bırakarak yalnızca sağ koluma odaklandım. Sağ kolumu kurtarabilirsem, bir şeyler yapabileceğime inanıp vücudumun geri kalanını da kaldırabilirdim belki. Gözlerimi kapattım yeniden, ve var olan tüm gücümle sağ kolumu yukarı kaldırmaya çalıştım. Öyle zorluyordum ki, başıma şimşek gibi saplanan bir ağrı girmişti. On saniye kadar, başka hiçbir şey yapmaksızın kolumu kaldırmaya uğraştıktan sonra, sanki üzerimdeki güç mucizevi bir şekilde kalkmış gibi kolum yerden fırlamıştı. Tüm vücudumdaki güç aniden kalkınca, sağ koluma verdiğim enerji patlayıcı bir güce dönüşüp kolumu yukarı ve sola fırlatmıştı. Bunu beklemediğim için, olduğum yerde adeta fırlarcasına dönüp yüzüstü yere yapıştım bu kez. Nemli ve soğuk toprağı yüzümde hissediyordum. Ancak başarmıştım. Güç, kaybolmuştu. Tüm gücümle doğrulup ayaklandım ve koşmaya başladım. Kol ve bacaklarımdaki güçle birlikte, sesimin de geri geldiğini hissediyordum.

Çok uzun sürmemişti, yalnızca birkaç saniye sonra az önce uzaklardan gelen karga çığlıkları adeta dibimde bitivermiş, çevremi sarmışlardı. Önümde siyah bir duvar oluşurken, bir kaçış rotası bulmak üzere sağa sola dönmeye başladım. Faydasızdı, her yönüm kaplanmış gibiydi. Arkamı döndüğümdeyse, gözlerim faltaşı gibi açıldı ve tüm korkularım gerçeğe dönüştü bir anda. Karşımdaki figür, çok tanıdıktı. Öyle ki, hayatımın herhangi bir anında görmem durumunda tanıyacağım ilk insanlardan biriydi. Ancak yüzünü seçemiyordum bir türlü. Çevremde uçuşmakta olan kargalar mutlaka doğru anda doğru yerde olup, yüzünü kapatıyordu sisin ortasında sabit bir şekilde durmakta olan kişinin. Olduğum yerde donakaldım adeta, ve yalnızca tek bir kelime mırıldanabildim: “Mio.”

Karşımda duruyordu öylece. Yüzünün görebildiğim kısımlarında basit, ancak alışkın olduğumun çok aksine karanlık bir gülümseme vardı: “Togami-kun. Uzun zaman oldu.” Gerçekten de, çok uzun zaman olmuştu. Çok uzun. Cevap vermeye yeltendim, ancak beceremedim. Kilitlenmiştim adeta. “Sana bir sorum var, Togami-kun.” Yutkundum, hala ses çıkaramıyordum ancak kafamın içinde çığlık atıyordu bir şeyler. ‘Sorma! Lütfen! Bir cevabım yok! Anlamıyor musun. Sorma.’ Gözlerimin dolduğunu, görüşümün bulanıklaştığını hissedebiliyordum. Karşımdaki figür, hiç umursamamış gibiydi. “Neden, Togami-kun?” Tek bir kelime mırıldanabildim gözlerimden yaşlar süzülmeye başlarken: “Lütfen.” Ancak Mio, durmamaya kararlı bir ses tonuyla devam etti acımasızca. Söylediği her bir kelime, birer hançer gibi saplanıyordu. “Sen o gece, iki kişiyi kaybettin Togami-kun. Ben ise üç.” Durmasını istiyordum, susmasını, ortadan kaybolmasını, uyanmayı. “Nasıl hissettiğim hakkında bir fikrin olduğunu mu sanıyorsun?” Devam ediyordu. Ancak yüzündeki hafif gülümseme, korkunç bir hal almaya başlamıştı iyiden iyiye: “Yağmurun altında, iki cesetle birlikte yapayalnız bıraktın beni. Amami, ikizin. Ve Goku-sensei. Ağlıyordum. Sana ihtiyacım vardı. Her şeyden ve herkesten çok sana.” Gözlerimden süzülen yaşların kontrolünü kaybetmiştim. Artık yalnızca süzülmüyor, boşalırcasına akıyorlardı. “Kaçtın. Korkak bir köpek yavrusu gibi. Neden kaçtın Togami-kun? Neden her şeyle tek başıma yüzleşmeme sebep oldun? Sorumluluğu üstlenmekten neden bu kadar korktun?” Dizlerim boşaldı aniden ve kontrolsüz bir şekilde yere düştüm. Dizlerimin ve iki elimin üstünde, gerçekten de dört ayaklı bir hayvan gibi yere bakarak ağlamayı sürdürüyordum. Ne verecek bir cevabım, ne de bir şey yapacak gücüm vardı. “Beni sevmiyor muydun Togami-kun? Siz ikinizin, ancak özellikle senin benim için her şeyi yapabileceğinizi düşünürdüm.” Sağ elimi yumruk haline getirip yere vurdum: “Dur!” Durmayacaktı. “Hep Amami’nin gölgesi altında kalmamış mıydın sen? Aradan da çıkmıştı aslında.” Kafamı kaldırdım ve karşımdaki silüete baktım nefretle. Yüzündeki korkutucu gülümseme, çirkin bir sırıtma haline gelmişti. Bu, Mio değildi. Kim olduğunu bilmiyordum. Ve söylediği her şey doğruydu. Ancak Mio o son cümleleri kurabilecek bir insan değildi. Nazikti ve tatlıydı o. Mio değildi bu. Değildi. Kafamı hınçla yere vurdum ve haykırdım: “Mio değilsin sen!”
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: Kargalar

Post by Komaeda Togami » December 24th, 2018, 2:07 am

Gözlerimi açmamla birlikte aniden doğruldum yerimden. Sis, toprak zemin, Mio, kargalar; hepsi yokolmuştu. Kendimi bıraktığım yatakta, vücudumdaki sargılarla birlikte nefes nefeseydim. Vücudum terden sırılsıklamdı, yüzüm ise gözyaşlarından. Ani kalkışım acıyı da beraberinde getirmişti. Uyandığımı, her şeyin bir rüyadan ibaret olduğunu tekrarladım kafamda birkaç kez. Ancak o kadar gerçekti ki her şey, etkisinden kurtulamıyordum bir türlü. Beynim bana bir oyun oynamıştı, korkunç bir oyun. Belki de vicdanımdı bunu yapan. Uzun süredir sessizliğini korumakta olan, artık olup olmadığından bile emin olamadığım vicdanım. Normalde çok az rüya görürdüm, ve gördüğüm rüyalar da basitçe unutulup giderdi. Ancak her bir ayrıntısı istisnasızca aklımdaydı bu rüyanın. Sesler, görüntüler, kelimeler. Özellikle kelimeler. O kadar doğru, o kadar haklı ve o kadar korkutucu bir şekilde seçilmişlerdi ki bıçak darbeleri gibi canımı acıtmıştı her biri. Kendime yalnızca kendimin bu kadar dürüst olabileceğini biliyordum. Yalnızca tercih etmiyordum, ancak bir noktadan patlamıştı işte.

Pencereden hafif bir yel esiyordu içimi rahatlatan, ancak Yağmur Ülkesi’nin kara bulutlarla kaplı gecesinde hiçbir şey göremiyordum. Sağımı solumu yoklayarak ayağa kalktım ve su aranmaya başladım. Nemli havaya rağmen ağzım kupkuruydu. Nihayetinde, ufak sehpanın üzerinde bulduğum sürahiden cam bardağa suyu taşırmadan dökmeyi becerip tek dikişte bitirdim. Yeterli gelmemişti, bir bardak daha koyduktan sonra bu kez yavaşça içmeye başladım. Nefes almak adınaysa pencereye yaklaşıyordum bardak hala ağzımdayken. Tam o sıradaysa, bulutlar açılıp dolunayı ortaya çıkarmıştı. Bardağı korkuyla indirdim ve zorlanarak ağzımdaki suyu yutmaya çalıştım. Pencerenin pervazında, bir karga duruyordu sükunetle. Devam ediyor olamazdı değil mi? Uyanmıştım. Peki neden oradaydı? Dahası, gözleri neden kıpkırmızı parlıyordu ve direkt olarak bana bakıyordu? Bardağı sehpaya geri bıraktım ve pencereye yaklaştım kargayı kovalamak üzere. Kargalarla oldukça içli dışlı sayılırdım aslında, ancak bu kadar travmatik bir rüya sonrası şuan görmek istediğim belki de son hayvandı. Pencerenin yanına ulaştığımda elimi dışarı doğru salladım birkaç kez korkup kaçması için, ancak kıpırtısızca durmayı ve delercesine bana bakmayı sürdürüyordu. Hiç beklemiyor olduğum bir şey gerçekleşti devamında. Sessizliği bozan bir konuşma duyuldu odanın içersinde. “Sakin ol çocuk.” Ancak gördüklerim ve duyduklarımı bir türlü eşleştiremiyordum birbiriyle. Karganın gagası, yalnızca tesadüfen açılmış olmalıydı değil mi?

Şaşkınlık içerisinde, odanın içine bakınmaya başladım. Her ani hareketimle vücudum acı çığlıkları atıyordu; ancak uyuduğum odada karanlıkta duran bir adam olduğu düşüncesi, acıyı şimdilik yoksaymama sebep oluyordu. Gelgelelim, pencereden içeri giren ay ışığının yeni yeni aydınlatmaya başladığı odaya göz gezdirdiğimde kimsenin ortalıkta olmadığını gördüm. Bu işleri daha da tuhaf yapıyordu. Kargaya döndüm yeniden yüzümde meraklı bir ifadeyle, konuşuyor olması çok aklıma yatmamıştı ancak başka mantıklı bir açıklama getiremiyordum bu duruma da. Dünya üzerinde, kolay kolay bulunamayacak topraklarda bizim bildiğimiz bilinçsiz hayvanlar dışında farklı türlerin yaşadığını biliyordum. Ancak burada? Yağmur Ülkesi’nin alakasız bir köşesinde yattığım odanın penceresinde? Kafama oturmuyordu bir türlü. Karganın gagası yeniden açıldığında, olaylar netleşmişti. Garip, kahkahaya benzer bir ses duyuldu önce. Ardından konuşmaya başladı yeniden: “Benim benim, başka kimse yok çevrede. Merak etme.” Bir karganın yüzünde bu ifadeyi nasıl seçebildiğimi bilmiyordum, ancak hafifçe sırıtıyordu sanki. Yüzümdeki merak ifadesi daha da artmıştı. Ancak konuşmama fırsat vermeden, yeniden söze girdi karga: “Pek hoş bir rüyaya benzemiyordu, mırıldanıp duruyordun Mio diye. Çok mu özledin o beceriksizi?” Sırıtışı büyümüştü. Ancak kargadan daha çok ilgimi çeken bir şey çıkmıştı birden ortaya, bu garip hayvan Mio’yu nereden tanıyordu?

Yüzümdeki ifade iyice garipleşmiş olacak ki, aniden yeniden konuşmaya başladı: “Şaka yaptım şaka, tatlı bir kızdı biliyorum.” Tamam da, nereden tanıyorsun? İçimden söylemiştim bunları, dışarıya yansıtmayı başaramamıştım. Hala bir kargayla konuşuyor olduğum gerçekliğini tam olarak kavradığım söylenemezdi. Rüyamın devam edip etmediğini sorguladım bir süre kendimce, ancak uyanık olduğuma çok emindim. Genjutsuda ise olmadığımı düşünüyordum. Yani şuan cidden gecenin bir vakti odamın penceresinde durmakta olan kargayı dinliyordum. Ancak kafamda binlerce soru işareti oluşmuştu: “Kimsin sen? Ya da nesin mi demeliyim? Beni ve Mio’yu nereden tanıyorsun?”
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: Kargalar

Post by Komaeda Togami » December 25th, 2018, 4:03 am

Bulutlar ay ışığını yeniden kapatmış, ortalık karanlığa gömülmüştü. Işığa alışmış olan gözlerim, az önce önümde duran kargayı seçmekte zorlanıyorlardı şimdi. Kıpkırmızı gözler de ortadan kaybolmuştu. Belki de yalnızca bir hayaldi gördüğüm ve duyduğum şeyler. Emin olamıyordum, ancak az önce su aldığım sehpaya doğru gerisingeri giderek kibriti arandım ve masanın üzerindeki mumu yaktım hızlı bir şekilde. Her şey gerçekti anlaşılan, çünkü mum ışığı odayı aydınlattığında karga yeniden görünür olmuştu bana. Aynı yerde, sakince duruyor ve hareketlerimi gözlemliyordu. Işık, gözlerinde yeniden beliren parlamayı görünür kılmıştı bana. Sorularım hala cevapsızdı, ancak cevaplamaya oldukça istekli olacak ki; ışığı yakıp onu yeniden görmeye başladığımda söze girdi: “Adım Raizo. Gördüğün ve duyduğun, biraz da şaşırdığın üzere konuşabilen ve düşünebilen bir kargayım.” Kanatlarını hafifçe açıp etrafında dönerek vücudunu gösterdi. ‘Gerçekten de’ konuşan bir kargaydı karşımda duran yaratık. “Çok uzaklardan, etrafta insan ırkının olmadığı bölgelerden geliyorum. Bizim oralarda pek yaygın değildir shinobilik, ama bir shinobi sayılırım.”

“Bizim oralarda kargaların yaşamı çok sıkıcı. Anlatılamayacak düzeylerde sıkıcı hem de.” Hala yüz ifadelerini nasıl anlayabildiğimi çözememiştim, ancak garip bir şekilde memnuniyetsiz bir ifadeye büründüğünü anlamıştım suratının. “Minik bir shinobi ekibi var. Eğitimine falan giriyorsun, oldukça zor sayılır. Talep de yok zaten. Baya eski kafalılar, saçma sapan kurallara aşırı bağlılar.” Sorularımın cevabını hala vermemişti, ancak hikayesi tuhaf bir şekilde ilgimi çekiyordu. Lafını bölmeden, dinlemeyi sürdürdüm. “Kısacası hayatıma biraz da olsa eğlence katmayı başarabilen shinobi timinden uzaklaştırıldım. Neymiş efendim, düzeni ve huzuru bozuyormuşum.” Memnuniyetsizce kanatlarını silkti birkaç kez. Mırıldanarak söylendi. Duyamasam da, birkaç okkalı küfür salladığını tahmin etmem zor olmamıştı. “Benim için oralarda geriye kalan tek şey, sıkıcı bir hayattı. Ben de her şeyi sallayıp topluluğu terkettim. Pek üzüldüklerini de sanmıyorum zaten. Ara ara, yılda birkaç kez uğruyorum. Herkes gittiğimi anlamamış gibi davranıyor. Yokluğumda hallerinden pek memnunlar.” Hafif bir sırıtış belirdi yine yüzünde: “Bir tek salak bir yeğenim var. Peşimde dolaşmayı çok seviyor. Shinobi olacağım diye geziniyordu en son. Becerebileceğinden değil ya.” Az öncekine benzer bir şekilde, kahkahaya benzer garip bir ses çıkardı yeniden. Neden burada olduğunu anlayabilmiş değildim hala. Ancak ses çıkarmadan dinliyordum.

“Sizin dünyanız bizimkine göre oldukça farklı. Tabii, bok çuvalı gibi koca gününü anlamsızca geçiren insan da çok var ama heyecanlı en azından.” Ne demeye çalıştığı oldukça barizdi. “İzleyecek bir şey bulamazsam ortalığı falan karıştırmam da daha kolay oluyor. Gidip millete dadanıyorum, geceleri korkulukların arkasına gizlenip bağırarak çiftçileri korkutuyorum, yaşlı kadınların evine girerek bir şeylerin yerini değiştiriyorum. Çıldırıyorlar.” Konuştukça keyiflenmişti adeta, ayaklarını kaldırıp indiriyor, başını sağa sola sallıyordu. Garip bir eğlence anlayışı olduğu barizdi. “Yine de, bu kadar basit eğlenceler artık beni tatmin etmemeye başladı. Aptalca uğraşlar, düşünmem ya da uğraşmam bile gerekmiyor pek çoğu için.” Sözlerini bitirdikten sonra, basit birkaç kanat savuruşuyla pervazdan havalanıp üzerinde mumun yanmakta olduğu sehpaya kondu. Oldukça yakınımdaydı şimdi, ve daha iyi gözlemleyebiliyordum onu. Gözlerinin rengi ve ışıltısı dışında dış görünüş olarak sıradan bir kargadan farksızdı. “Uzun süredir buralardayım aslında. Siz insanlarla uğraşmak baya keyifli. Ancak sen. Özellikle sen.” kafasını kaldırıp birkaç adım attı sehpanın üzerinde bana doğru: “Sen çok garip bir çocuksun.” Ne demeye çalıştığını tam olarak anlayamasam da, tahmin edebiliyordum. Sadece ‘özellikle’ benden bahsediyor olması ilgimi cezbetmişti. Zarar verecek gibi durmuyordu, tetikte beklemekten vazgeçtim ve sehpanın önüne bağdaş kurarak oturdum ben de. “Çocuk.” diye başladı sözlerine yeniden, bana neden sürekli böyle hitap ettiğini anlayamamıştım hala. “Sen ilgimi çekmeyi başardın.”

Cevapsız kaldım, sözlerinin nasıl devam edeceğini merak ediyordum. “Dediğim gibi, senelerdir burdayım. Bir dönem yolum Shirakami Ormanı’na düşmüştü.” Ishigakure’deki, köyümdeki ormandan bahsediyordu. İşte bu gerçekten ilgi çekiciydi. “Bir çocuğa rastladım boş boş dururken, oldukça öfkeli bir şekilde yürümekle meşguldü. Uğraşması oldukça keyifli görünüyordu. Sizin dünyanızdaki aptal kargalardan birkaçına çocuğun saçının gümüşten yapılma olduğunu söyledim, hemen de inandılar ve çocuğa saldırmaya başladılar.” Gözlerim büyüdükçe büyüyordu, yüzümde bir şok ifadesi olduğundan oldukça emindim. Ancak söyleyecek herhangi bir şey düşünemiyordum. “Çocuk, beklediğim gibi korkup kaçmadı.” Duraksadı karga, yüzümdeki ifadeyi keyifle izliyordu. “Başta korkar gibiydi. Ama sonra, öfkesini kusarcasına saldırdı kargalara. Hatırlıyor musun, çocuk?”

Hatırlıyordum.
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: Kargalar

Post by Komaeda Togami » January 2nd, 2019, 6:34 pm

Hastalığımın bulguları ortaya çıkalı kısa bir süre olmuş, tanım ise yeni sayılabilecek kadar yakın bir zamanda konmuştu. İkiz kardeşimle birlikte, geninliğimizin ilk aylarındaydık ve Ishigakure Takım 13'ün birer üyesiydik. Mio ve Goku-sensei ile birlikte. İnkar ve öfke arasındaki garip boşluktaydım. Bir yanım hastalığımı kabullenememişti hala. Medic-nin’lerin yanlış sonuca ulaştığını düşünüyordum. Ne bilirlerdi ki zaten? Tek yaptıkları şey ilaç yazıp göndermekti nihayetinde. Yalnızca yoruluyordum ve tam da bu sebepten ağrıyordu kaslarım. Zayıfladıkları falan yoktu. Güçten de düşmüş değildim hem. Kendimi buna benzer bahanelerle kandırmaya çalışıyordu sürekli inkar tarafında kalan yanım. Çünkü böyle bir şeyin varolduğunu, gerçekten de hasta olduğumu kabullendiğim an gerçeğe dönüşecek gibiydi her şey. Kabullenmezsem, yalan olarak kalmaya devam edebilirdi. Geçici bir şey gibi.

Bir diğer yanım ise öfke doluydu. Herkesten nefret ediyordum. Annemden, babamdan, Amami’den, Goku-sensei’den, Mio’dan, doktorlardan, markette çalışan kadından, akademi öğrencilerinden, diğer shinobilerden, Ishichou’dan. Hepsi, acırcasına gözlerle bakıyorlardı bana. Ölüm fermanım alnıma yazılıp imzalanmış gibi davranıyordu her biri. Annem evde anlamsız yere ağlama krizlerine giriyor, babam kasti olarak yaptığım huysuzluk ve yaramazlıklara hiç ses çıkarmıyordu. Anlayamadıkları şeyse şuydu, hala yaşıyordum ve oradaydım. Kimseden herhangi bir farkım yoktu. Yalnızca kaslarım biraz fazla yoruluyordu o kadar. Koşabiliyor ve antrenmanlarıma devam edebiliyordum. Acınma duygusuna ihtiyacım yoktu ki benim. Sadece, uzun yıllar sonra bu kadar sağlıklı olmayacaktım o kadar. Shinobilik yapamayacaktım. Jounin olup Goku-sensei gibi bir takımın başına atanamayacaktım. Ishichou olamayacaktım. Yalnızca bu kadar. Yalnızca.

Oturmakta olduğum masaya sert bir yumruk geçirdim öfkeyle. Akademide boş bir sınıftaydık, cumartesi günüydü. Bir sonraki görevde deneyeceğimiz formasyonun antrenmanını yapacaktık bugün. Öncesinde işin teorik yönünü anlatmak için akademiye çağırmıştı bizi Goku-sensei. Deminden beri tebeşirle çizerek bir şeyler anlatmaktaydı tahtada. Ne anlattığı hakkında hiçbir fikrim yoktu, düşüncelere dalmış durumdaydım. Ani gürültüyle senseiyi konsantre bir şekilde dinleyip elindeki not kağıdına bir şeyler çiziktiren Mio korkuyla sıçramıştı yerinden. Benim hizamda, ancak üç dört sıra uzağımda oturan Amami öncelikli olmak üzere tüm gözler birden bana dönmüştü. Neden böyle bir hareket yaptığımı bilmiyordum, ancak bana nasıl baktıklarını görmek bile istemiyordum. Hınçla ayağa kalktım ve bir şey söylemeden fırlayarak çıktım sınıftan. Söyleyecekleri şeyleri duymak istemiyordum. Beni durdurmalarını istemiyordum. Yalnızca gitmek istiyordum. Nereye olduğunu bilmiyordum, ancak gitmeliydim. Öylesine öfkeliydim ki.

Sert adımlarla, yer yer önüme çıkan insanlara çarparak yürüyordum bilinçsizce. Önümü adam akıllı gördüğüm söylenemezdi, hepsi birer silüetten ibarettiler benim için. Bana bakıyorlardı. Benim için üzülüyorlardı. Bana acıyorlardı. Benim çoktan öldüğümü söylüyorlardı birbirlerine. Biliyordum. Nasıl olduğuna emin değildim, ancak biliyordum işte. Hepsinden nefret ediyordum. Olduğum yerde durup yüzlerine haykırmak istiyordum. Beni rahat bırakmalarını istiyordum.

Bilinçsiz yürüyüşüm nihayete erdiğinde kendimi Shirakami Ormanı’nın girişinde bulmuştum. Uzun bir süredir yürüyor olmalıydım, ancak farkında bile değildim zamanın. Son dönemlerde kendimi sık sık ormanda bulup duruyordum. İnsanlardan uzak olmak, rüzgarın ve yaprakların sesini dinlemek beni sakinleştirmeyi başarıyordu bir şekilde. Ve şuanda, sakinleşmeye gerçekten ihtiyacım vardı. Derin bir nefes alarak gözlerimi kapattım ve ellerimi iki yana açarak gerindim. Ardından, yavaş yavaş adımlamaya başladım ormanı. Kafamı boşaltmak için elimden gelen her şeyi yapıyordum. Gelgelelim, pek faydası olduğu söylenemezdi. Baktığım her yerde, bana acıyan gözleri görüyordum. İyiden iyiye şüphelenmeye başlamıştım artık kendimden. Deliriyor muydum? Bilmiyordum.
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: Kargalar

Post by Komaeda Togami » January 4th, 2019, 10:11 pm

Öfkeli adımlarla yürüyor, yer yer bastığım çimenleri tekmeleyip yer yer yanından geçtiğim ağaçlara tüm gücümle yumruk atıyordum. Şimdiye kadarki ziyaretlerimde sakinleşmem konusunda bana oldukça yardımcı olan ormanın, bu kez pek işe yaradığı söylenemezdi. En ufak detaydan bile irrite olacak kadar hassaslaşmıştı duyularım. Anlamsızca gezen birkaç böcek, sevimsiz kokan bir çiçek, ayağıma sürten dikenli bitkiler, rahatsız edici karga sesleri. Huzur bulmaya, sakinleşmeye geldiğim yerde daha da sinirleniyor, daha da kontrolsüzleşiyordum. Ve bu kontrolsüzlük halinin yalnızca şuana özgü olmadığının çok net bir biçimde farkındaydım. Günden güne, kabullenemeyişim azalıp öfkem artıyordu. İlk başlarda yalnızca huzursuz edici bir histen daha fazlası olmayan duygularım gün geçtikçe güçleniyor ve işlevselliğimi etkileyecek hale gelmeye başlıyordu. Dile getirmesem de, hastalığımı içten içe kabullenmeye başlamıştım. Ve yalnızca hasta oluşum değil, bunu kabulleniyor oluşum da öfkeyle dolduruyordu içimi.

Yürümenin yarardan çok zarar getirdiğini farkettiğim gibi, en yakındaki ağacın dibine giderek yere çöktüm. Vücudumu serbest bırakıp sırtımı ağaca verdikten sonra, derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım. Köye geri dönmem gerekiyordu. Goku-sensei’den özür dilemem, Mio’nun ve Amami’nin gönlünü almam gerekiyordu. Görevle alakalı önemli bir brifingin ortasında basıp gitmiştim. Dinlemiyor oluşumu bir kenara bıraksam bile, şuanki haliyle bile yeterince sevimsizdi durum. Biliyordum, hiçkimsenin suçu değildi bu. Ben dahil. Ancak toleransım öylesine azalmıştı ki, suçlayacak birileri ve bir şeyler olması için uğraşıyordum sürekli. Bilmediğin, dahası orada bile olmayan bir şeyden nefret etmek; o şeye karşı savaşmak imkansızdı. Savaşmak istiyordum, tüm gücümle, yırtınırcasına. Engel olmak, önüne geçmek istiyordum başıma gelenlerin. Hayatta kalmak, hiçbir şey olmamış gibi devam etmek istiyordum. Ancak bu, artık imkansızdı. Eninde sonunda yüzleşeceğin bir şeyden kaçmanın faydası yoktu. Peki ya kendim yüzleşirsem? Ya ölüm bana gelmeden, yatağa bağlı kalmak zorunda olmadan, acılar içinde kıvranmadan önce ben gidersem ölüme? Daha iyi olur muydu?

İstemsizce ekipman çantama uzandım ve bir kunai çektim. İşaret parmağımda döndürerek havaya fırlattım ve elden ele geçirdim birkaç kez. Akademi yıllarımda, geninliğim döneminde o kadar çok kullanmak zorunda kalmıştım ki kunaileri, artık bir oyuncaktan farksız hale gelmişti gözümde. Can alma konusunda çok yetenekli bir oyuncak. Sağ elimin işaret parmağını kunainin halkasına geçirerek aşağı sallandırdım ve dikkatle bakmaya başladım koyu renk metale. İyi işlenmiş, bileylenmiş ve son derece keskindi. Deriyi, nispeten yumuşak yağ tabakasını ve sert kas tabakasını rahatlıkla kesebilir, elastik damarları geri dönüşü olmayacak şekilde zedeleyebilirdi. Basit, biraz acılı ancak hızlı bir ölüm. Denemeye değer miydi peki? Bu lanet durumdan kurtulacaksam, neden olmasın?
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: Kargalar

Post by Komaeda Togami » January 5th, 2019, 1:55 am

Parmağımda sallandırdığım kunaiyi büyülenmiş gibi izliyordum bir süredir. Katana veya tantou gibi farklı silahların metallerine kıyasla nispeten daha koyu bir renkte olsa da işlenme şekli ve cilası sebebiyle hafif ışımalar yaparak ilgimi korumayı başarıyordu. Keskin bir hamle, güçlü bir savuruş, ve son. Bu trans halinde gittikçe derinlere ilerliyor, ölüm fikrini gitgide daha da benimsiyordum. Amacıma ulaşamayacaksam ne farkederdi ki? Ha şimdi, ha sonra. Ölümü bekleyeceğim gerçeğiydi beni asıl öldürecek olan şey. Yıllar, mevsimler, aylar, haftalar, günler boyunca sürekli ensemde nefesini hissedeceğim karanlık ve soğuk bir his. Her sabah uyandığımda yataktan kalkacak gücü bulup bulamayacağıma dahi emin olamamak. O gün geldiğindeyse, gerçeğin suratıma bir tokat gibi çarpması. Ölümden daha korkutucu olan yegane şey. Shinobilik gibi değildi bu. Hayatımı adadığım, hayallerimin tamamını odakladığım mesleğimdeki ölüm ve yaralanma risklerinin farkındaydım. Ancak yeterince güçlü olabilirsen, seni öldürebilecek her şeyden kendini koruyabilirdin. Yeterince çalışırsan, yeterince emek verirsen ve kendini adarsan. Yalnızca kendini değil, sevdiğin ve değer verdiğin her şeyi. Hastalığım ise bunun taban tabana zıttı gibi bir şeydi. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım her zaman benden bir adım önde olacaktı. Ve ölüm geldiği zaman, yapabileceğim hiç bir şey olmadığı gerçeğinden tiksiniyordum.

“Basit, minik bir kesi.” diye mırıldandım işaret parmağımda asılı duran kunaiyi hafifçe çevirip avcumun içine alırken. “Ölmek için senelerce beklememe gerek yok.” Kunaiyi sıkıca kavradım. “Hala güçlüyüm ve gencim. Ölmeden önce senelerimi tekerlekli sandalyede, yatakta, yardıma muhtaç bir şekilde geçirmek zorunda değilim.” Mırıldanışlarım iyiden iyiye histerik bir hal almaya başlamıştı. Adeta kendi gözlerimden bakmıyor, kafamın arkasından ve üstten seyrediyordum yaşadıklarımı. Ya da Togami’nin yaşadıklarını mı demeliydim. Artık Togami olduğumdan bile emin değildim. Amami adında bir ikizim olduğu gerçeği çok uzak geliyordu. Mio adında bir takım arkadaşım olduğu ve Goku-sensei de. Bana ait olmayan, yalnızca gözlemleme fırsatı bulduğum basit bir yaşam formuna dair bilgiler. Kaçışı ölümde arayan, ‘yüzleşmekten’ dahi korkan basit bir canlı.

Kunainin keskin kısmını, kolumun iç tarafına doğru götürdüm. Keskin olduğuna dair en ufak şüphem yoktu, daha önce belki de binlerce kez kullanmıştım köy yönetimi tarafından bize bahşedilen ekipmanları. Ve bir keresinde bile yanıltmamışlardı beni. Ancak her şey gerçeğe dönüşmeden önce, son bir kez kontrol etmek istiyordum istemsizce. Elimle dirseğim arasına, yumuşak ve hafif bir çizik attım önce. Minik bir yanma hissinin ardından, birkaç saniye boyunca hiçbir şey olmadı. Devamında beliren birkaç minik kan damlası ise olayın gerçekliğini gün açığına çıkarmayı kolaylıkla başarabilmişti benim adıma. Bu kadar kolaydı işte. Şimdi yalnızca kunaiyi bileğime yakınlaştırmam, ve biraz daha derin kesmem gerekiyordu. Yalnızca bu kadar.

Giriştiğim iş, dürtüsel bir fantaziden gerçekliğe adım adım ilerlerken kulaklarım uğuldamaya, görüşüm daralmaya başlamıştı. Birkaç saniye önce çevreyi daha net görebildiğime yemin edebilirdim, şuanda ise seçebildiğim yegane şey kolumdaki ince çizik, birkaç damla kan ve koluma en fazla yarım santim uzaklıkta duran kunaiydi. İçimde bir şeyler, durmam için haykırıyordu bana. Ancak kendimi öylesine kaptırmıştım ki, ne dediklerini anlayabilecek bir halde değildim. Refleksif olarak ayağa kalktım ve önüme dahi bakmadan yürümeye başladım. Kararımı vermiştim, daha fazla düşünmenin bir anlamı yoktu. Daha fazla yorulmanın, daha fazla kırılmanın. Yüzümde boş bir ifadeyle, yürümeye başladım hafif adımlarla. Kulak çınlamam gittikçe güçleniyor, vücudum ağırlaştıkça ağırlaşıyordu. Sakin, nispeten karanlık ve kolay kolay bulunamayacak bir nokta arıyordum. Böylece, birilerinin işimi tamamlayamadan beni bulması ihtimalini ve dolaylı olarak başarısızlık olasılığını sıfıra indirecektim. Attığım her bir adımla, öfkemin arttığını hissedebiliyordum. Ancak bu öfke, bir öncekilerin aksine benim dışımdaki herkese karşı değildi. Tam aksine, yalnızca ve yalnızca kendime öfke duyuyordum. Çoğu intiharın aksine, bu bir yardım çığlığı değildi. Bu, saf öfkeden kaynaklı bir cinayetti.
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: Kargalar

Post by Komaeda Togami » January 22nd, 2019, 11:52 pm

Image
Adımlarım birbirini takip ederken, görülmeyeceğime ve bulunmayacağıma emin olduğum bir lokalizasyon arayışındaydım. Gözlerim deli bir adamınki gibi fıldır fıldır dönüyordu, kalbim hızlanmış ve nefes alışverişim derinleşmişti. Terlediğimi hissediyordum. Ancak bir güç, nasıl oluyorsa durmama engel oluyordu. Kafama koymuştum bir kez, ve geri dönüşü olduğuna inanmıyordum. Kulaklarım uğulduyordu, yalnızca birkaç karga çığlığı duyuyordum bu korkunç uğultunun arasında. İleride bir yerlerde bağırıp çağıran beyinsiz hayvanlardı yalnızca, dikkat etmeye değer bulmamıştım onları. Nihayetinde ağaçlar sıklaşmaya, dalları ve yaprakları güneş ışığını iyiden iyiye kesmeye başladığında doğru yeri bulduğuma ikna olabilmiştim. Adımlarımı yavaşlattım, ve kafamı öne doğru eğdim yavaşça. Elimdeki kunaiyi öylesine sıkmıştım ki, parmaklarım bembeyaz kesilmişti. Tırnak diplerimde kümelenmeye başlamış olan kanı görebiliyordum. Elimi bir daha ‘kullanmayacağım’ gerçeği göz önüne alındığında, çok umrumda olmasa gerekti bu. Yine de dikkat kesilmekten alıkoyamamıştım kendimi. Karga sesleri kulağımda çınlamaya devam ediyordu. Sahi, neden sürekli yükseliyordu bu ses?

Ses yükseldikçe yükseldi, ve saç tellerimi minik minik havalandırmaya başlayan rüzgarla kafamı kaldırmayı akıl edebildim. Gördüğüm ilk şey, karanlıktı. Hareket eden, şekil değiştiren, gürültülü bir karanlık. Bir an sonra farkedebildim bunun üzerime doğru son sürat uçmakta olan bir karga sürüsü olduğunu. Çığlıkları havayı yırtarken, düşünebildiğim tek şey kaçmak oldu. Neden? Daha bir saniye önce kendi canımı almak için plan kurmuyor muydum? Bu kendini koruma isteği nedendi? Öldükten sonra karga pençe ve gagalarının bana yaşatmış oldukları his önemli olacak mıydı? Sanmıyordum. Neden? Bilmiyordum. Elim gevşerken, kunaiyle temasım kesildi ve istemsizce kaldırdım kollarımı yukarı doğru. Kollarımı kesip geçen pençeleri, başıma ve ellerime değen karga tüylerini hissedebiliyordum. Kulaklarım patlayacak gibiydi gürültüden, ve hiçbir şey yapamıyordum. Yalnızca anlamsızca duruyordum orada. Korkuyordum. Ölüm düşünceleri her yanımı sarmışken bile böylesine korkmamıştım. Peki ya neden şimdi korkuyordum? Gerçekten bir grup aylak karga mıydı içimi dehşetle dolduran şey? Yoksa dikkatimi dağıtan bir şey ortaya çıktığı anda tutsaklıktan kurtulan bilincim mi? Korkuyordum, çok korkuyordum. Öyle ki, kanımın buz tuttuğunu hissedebiliyordum. Az önce hissettiğim kalbimin çarpışları şiddetlenmişti. Derin derin nefes almaya devam ediyordum, ancak beynime oksijen gittiğinden bile emin değildim. Korkuyordum. Ancak kargalardan değil. Ölümden.

İşte o zaman farkettim, çok daha öncelerden farketmiş olmam gereken şeyi. Ölmek basitti. Ancak ne zaman basiti seçmiştim hayatımda, ki şimdi seçecektim? Hala öfkeliydim, hatta öfkemin arttığını hissediyordum kademe kademe. Kızgın, patlamaya hazır bir volkan gibi. Yere çöktüğüm gibi, az önce çok farklı amaçlarla tutuyor olduğum kunaiyi kavradım ve bir ok gibi fırladım yukarı doğru. İlk yaptığım şey, kunaimin keskin yüzüne isabet eden bir kargayı ikiye bölmek oldu. Yüzüme birkaç damla kan sıçrarken, hiddetle yeniden savurdum kunaimi. Bir yandan diğer elimi sağa sola sallıyor, vahşi pençe ve gaga darbelerinden kurtulmaya çalışıyordum. Çılgınca saldıran karanlık sürü, durmak bilmiyordu. Çırpındım, tepindim, savaştım. Ne kadar sürdüğünü bilmiyordum. Bildiğim tek şey çığlıkların git gide azaldığı ve bir noktadan sonra yok olduğuydu. Daha fazla ayakta kalmamam gerektiğini farkettiğimde, büyük bir gürültüyle yere bıraktım kendimi. Derin derin soluyordum, burnuma kan kokusu geliyordu ve ağzımda metalik bir tat vardı. Bir süre ağaçlardan yalnızca bir kısmını görebildiğim gökyüzünü izledim. Ormana ilk geldiğim andakinden daha parlak görünüyordu gözüme gökyüzü. Daha mavi, daha canlı. Gözümdeki perdenin kalkmasından dolayı mıydı bu? Belki de.
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: Kargalar

Post by Komaeda Togami » January 25th, 2019, 4:07 am

Birkaç dakika boyunca uzandm olduğum yerde. Nefes alışverişim düzene girmiş, kalbim hızlıca çarpmayı bırakmıştı. Kulaklarımdaki uğultu geçmiş ve yerini doğanın normal sesleri almıştı tekrardan. Rüzgarın yaprakları narince okşaması esnasında çıkan hışırtı ve birkaç minik hayvanın koşuşturmaları. Adrenalinin vücudumdan çekilmesiyle birlikte de, acı çekmeye başlamıştım. Vücudumun pek çok yerinde, farklı farklı noktalarda acı odakları bulunuyordu. Bunların neredeyse hepsini az önce anlamsız bir mücadeleye giriştiğim karga sürüsüne borçluydum. Tabii, daha öncesinde kendi kunaimle açmış olduğum kolumdaki hafif kesi vardı ancak diğerlerinin yanında neredeyse bir hiç olarak kalıyordu o yara. İnleyerek, hafifçe doğruldum yatıyor olduğum yerden. Önce üstüme, ardından çevremdeki grotesk manzaraya bakındım. Tişörtüm ve pantolonum paramparça olmuştu, bununla birlikte tişörtümü lekeleyen kan öbeklerini kolaylıkla görebiliyordum. Vahşi pençeler ve gagalar açmıştı bu yaraları. Acıyorlardı evet, ancak gerçekçi olmak gerekirse hiçbiri ölümcül değildi. Hatta işi bir seviye yukarı çıkarırsam bunların hayat kurtarıcı yaralar olduğunu söyleyebilirdim. Karga sürüsü bana saldırmamış olsaydı, içinde bulunduğum trans halinden çıkamayıp kendi yaşamıma kolaylıkla son verebilirdim.

Doğrulup ayağa kalkmaya çalışırken, çevremde ölü vaziyette dağılmış olan kargalarla temastan olabildiğince kaçınmaya çalıştım. Sürünün belki de onda biri kadardı çevremde yatanlar, ancak yine de 7-8 tane sayabiliyordum kolaylıkla. Vücutlarında ölümlerine sebep olan ve kunaim tarafından açılmış çeşitli yaralar mevcuttu. Zeminde yer yer minik kan gölcükleri vardı, ve açık konuşmak gerekirse oldukça rahatsız edici bir görüntü olduklarını söyleyebilirdim. Biri saçma bir ayin yapmış ve becerememiş gibi. Tam bu noktayı, tam bu anda gören herhangi biri beni kolaylıkla akıl hastanesine tıkacak davaya şahitlik edebilirdi. Ancak ben bu çirkin ortamda farklı bir şey görebilmeyi başarmıştım. Sıradan bir insan için burası ölüm kokuyordu, ancak benim ikinci hayatımın başladığı noktaydı belki de. Karga cesetlerine ellememe kararı aldıktan sonra dövüşün sonunda elimden bıraktığım kunaiye uzandım. Kan ve kir içindeydi, ancak bir kunai için daha farklı bir kader yoktu ki. Halihazırda oldukça pis bir paçavraya dönüşmüş tişörtüme sildim kunainin üzerindeki ıslak kanı ve ekipman çantama geri tıktım. Burada işim bitmişti.

Birkaç saniye içinde gözümün önünden geçen anılar, yüzümdeki şok ifadesini daha da büyütmüş ve garip bir şekil almasına sebep olmuştu. Hafızamın artık kullanmaya cesaret edemediğim bir parçasından kopup gelen parçalar karşısında şok olmuştum. Orada yalnız olduğumu düşünmüştüm senelerdir. Çıkardığım amansız mücadele beni hayata bağlamış ve -geçici olarak olsa da- normalleşme yolundaki kapıyı aralamıştı benim için. O günden sonra kabullenmiştim her şeyi, ve o günden sonra değişmiştim. O gün kurtulmuştu hayatım. Ancak yeni vakıf olduğum bilgiler bana farklı bir şeyi işaret ediyordu. Kurtulmamıştım, kurtarılmıştım. İstemsizce, tamamen farklı bir amaçla. Sonuç değişmiyordu belki, ancak sonuç dışındaki her şeyi değiştiriyordu bu. Her şeyi.
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 169
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: Kargalar

Post by Komaeda Togami » January 25th, 2019, 4:37 am

Yeni edindiğim bilgileri sindirmek için bir süre duraksamaya ihtiyaç duymuştum. Olduğum yerde durmuş, karşımda beni bekleyen Raizo’ya bakıyordum anlamsızca. Karganın ağzından dökülen sözler kafama oturdukça daha önce izlediğim bir filmi tamamen farklı bir açıdan tekrar izliyormuşum gibi hissettiriyordu. Yutkundum ve basit bir soru sorabildim yalnızca kargaya: “Sen. Raizo. Ne kadarını biliyorsun?” Soruma karşılık yüzünde hafif bir sırıtma belirmişti yeniden garip yaratığın. Birkaç adım öne çıktı ve aramızdaki mesafeyi iyice kısalttı: “Hemen hemen tamamını.” Çok açık bir cevaptı bu, ancak benim söze girmeme fırsat vermeden devam etti: “Seni izledim. Merak ettim. Peşinden uçtuğumu farketmedin bile. Bir binaya gittin önce, okula benziyordu. Sınıftaki birkaç kişiye özürle karışık bir açıklama yaptın. Seni pek dinlemediler tabi, oldukça korkunç görünüyordun kana bulanmış ve yaralı halde.” Artık şaşırmıyordum, ve saniyeler geçtikçe ‘gerçekten de’ doğruyu söylediğine inanmaya başlamıştım. “Daha sonra onların kardeşin, arkadaşın ve sensein olduğunu öğrenecektim.” Derin bir nefes aldı Raizo. Ben de bu esnada, bir süredir nefes alıp vermeyi dahi unuttuğumu farkederek soluk almaya başladım derin derin: “O akşam pencerenin pervazındaydım. Kardeşinle konuşmanı dinledim. Gün içinde yaşadıklarını, neler hissettiğini ve düşündüğünü. Oldukça ilginç bir hikayeydi.” Yeniden yutkundum, ne söyleyebileceğimi bilmiyordum.

“Daha sonra birkaç gün daha dolandım oralarda, seni biraz daha gözlemledim. Ancak şartlar yeterince olgunlaşmamıştı. Bir gün yeniden dönmek üzere uzaklaştım o diyarlardan.” Duraksayıp söylediklerini sindirmem için fırsat verdi birkaç saniyeliğine: “Daha sonra ara ara uğramaya devam ettim. Birkaç görev, birkaç takım yemeği, chuunin sınavı.” Sözleri, pek hoşuma gideceğini düşünmediğim yerlere doğru öyle bir hızla ilerliyordu ki, kendimi durdurulması imkansız bir aracın içinde sonsuzluğa yol alır gibi hissediyordum: “Daha sonra Konohagakure’ye gittin, görevlendirme sanırım. Oraların ormanlarını pek beğenirim, geniş ve derin. Çok ideal. Gerçi biraz sıkıcı ama olsun. Oradaydım.” Az önce düzelmiş olan nefes alışverişim yeniden bozulurken, nihayetinde o noktaya gelmişti Raizo: “Yağmurlu bir gecede, karşınızdaki shinobi sizinle bir oyuncak gibi oynarken de oradaydım. Hepsini izledim.” Raizo’nun sırıtışı hafiften şeytani bir havaya bürünmüştü, ancak söylediği sözlerde herhangi bir yalan yoktu. Yalnızca tahrikten ibaretti. Dürüst bir tahrik. “Senseinin ölümünü izledim. Kardeşinin de.” Son kelimeleri, asıl çekindiğim noktaydı. Gözlerimi kapattım hafifçe, ve kendimi o gecede buldum. O karanlık ve lanet gecede.

Kendimi daha fazla kaptırma lüksüm yoktu. Gözlerimi kırpıştırdım birkaç kez ve kafamı sağa sola sallayarak kendimi topladım. Raizo bu süreç boyunca sessizliğini korumuştu. Ancak bilincimin yerine geldiğini ve yeniden onu dinlemeye başladığımı farkettiğinde devam etti hiçbir şeyden çekinmeksizin: “Nasıl kaçtığını gördüm. Mio’nun nasıl ağladığını duydum. Senin ardından yakarışlarını işittim. Sen ise onu duyabilecek halde değildin.” Bu sözler, tüm her şeyin arasında canımı en çok yakanlar olmuştu. Ancak yeniden, sözlerinin doğruluğundan ödün vermiyordu karga: “Bir süre boyunca hiçbir şey yapmayınca, senden ümidi kesmeye başlamıştım. Kayıp bir ruh haline geleceğini düşünüyordum. Ta ki birkaç gün önceye kadar. İşte o zaman karar verdim. Artık yalnızca izleyici olmayacağım çocuk. Oyuna dahil olmanın zamanı geldi.”


-Konu sonu.
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
Locked

Return to “Role Play Arşivleri”