Kadının sert cevabı sonrası silmeye yeltendiği gülümsemeyi biraz daha tutmaya karar verdi. Aynı şekilde karşılık vermesinin bir cevabı yoktu. Kadının otoritesini sonuna kadar koruyacağından emindi. Zaten herşey kendiliğinden çözülmeye başlamıştı. Kadından aldığı dönüş yetersizdi ancak attığı topun yankıları, arkadaki köylülerden doyurucu bir içerikle geri dönüyordu. 'Belki yardım eder.'. Shiri yakalamak için çırpındığı ipin ucunu çoktan kavramıştı. Her yaşam alanı gibi burası da birşeylerden müzdaripti. Diğer yandan burayı özel kılan bir şeylerin varlığını hissediyordu. Girdiği son kasaba gibi, salt güç ile yönetilen bir yer değildi burası. Kadının ani parlamasından sonra gözlerinde yakaladığı merhamet birçok şeyin özetiydi. Kadın bu köyü güçle yönetmiyordu. Mal varlığı olarak da görmüyordu. Kendini adamıştı belki de. Şayet insanları kırmamak istemesinin yanında, onlara kendini açıklama güdüsü hissettiğini de görüyordu. Ve bu Yağmur için, en azından Shiri'nin gözünde oldukça yeni birşeydi.
Önündeki diyalogları pür dikkat dinlerken, idolü de parça parça siliniyordu. Kadının kalesi, ardındaki insanlar tarafından yıkılırken, aslında bunun bir kale olmadığı açıktı. Kadın bariz bir zayıflık taşıyordu. Kıyametin ortasında kendi canı dışında bir şeyleri korumaya çalışmak delilikten ibaretti. Shiri bunun yerine turist olarak kalmayı tercih ederdi.
Köylüler dağılırken yardım talebinde bulunmaya niyetlenen elemanı ve gittiği yönü hafızasına attı Shiri. Kimseden ters bir tepki sezmemişti. Yalanı konusunda ne kadar başarılı olduğunu bilmiyordu, sadece köylüler bazında batırmadığına emin olabilmişti. Tedirginlilerdi belki ancak gece kapılarını kilitlemekten öteye gitmeyecekti bu durum. Önemli olan, dengi gördüğü ise yanından geçip giderken bakışlarını aynı noktada tuttu. Kadın yanından geçip gittiğinde, hedefi bellediği köylünün gidiş güzergahını çok daha rahat dikizleyebilirdi.
Kadının geçiştirme cümlelerini diğer kulağından salarken üzerindeki perdeyi de çekip attı. Ses tonu normal sertliğine geri döndü, gergin duruşu düzeldi. Dili damağının üzerinden gerinerek alt damağına çarparken tok bir 'cık' ses çıkardı. "Gün ağarmadan yola çıkarsam sorununuzu da çözebilirim." Kadının vereceği tepki, Shiri'yi öldürmediği sürece bu noktada anlamsızdı. Shiri ise sırtını kadına vererek çoktan bu riski almıştı. Ve buna değinmesi de gerekiyordu. "Sorunun güvense, silahlarından birini sırtıma geçirebileceğinin farkına var." Bohçasının ipini hafifçe öne çekerek gevşetti ve bohçayı yere saldı. "Tüm param ve geriye kalan ekipmanlarım. İster sakla, ister köylüler için kullan. Derdimin çıkar olmadığını anla." Kadın hala katanasını vücudundan içeriye sokmadıysa, gözüne kestirdiği adamın gidiş yönünü çoktan görmüş olmalıydı. Ve yine hala ölmediyse sırtını dönüp direk olarak kadına bakacaktı. Birilerine zorla yardım etmenin bu kadar güç olacağını düşünmemişti Shiri. Tezatlık taşıyordu. Amacının yardım etmek olması ise apayrı bir olaydı. Hisleri değişmemiş, sadece girebileceği en derin lağımı arıyordu.
Tekrar, hala ölmediyse yahut zemini öpmediyse devam edecekti. "Canım ve malım. Başımı derde sokacak bilgi için verebilecek başka bir güvencem kalmadı." Israrcılığını kadının anlaması gerekiyordu. Zira kadın onu reddetse dahi burada duracağını, bir şekilde o bilgiye ulaşacağını kavramasını istiyordu.