[Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Gizli Kütüphane'nin tozlu raflarındaki unutulmuş hikayeler.
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2856
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by GM - Naruto » November 5th, 2018, 8:43 pm

Kunai'nin elinden ayrılmasıyla beraber kız olduğu yerde donup kalıyor yarım saniye kadar, ardından bir shinobiden bekleyeceğin çeviklikte arkasını dönüyor ve fırlattığın kunaiyi elinde tuttuğu başka bir kunai ile savuşturuyor. Tam elindekini sana doğru fırlatacakken bir kaç adım öne çıkıyor ve Rakumei'yi uyguluyorsun. Kunaiyi fırlatamadan, olduğu yerde donup kalıyor bir kaç saniye, yüzündeki şaşkınlık ifadesiyle. Geriye doğru bir adım atıyor.

Bunun ardından, hızlıca mühürleri uyguluyor ve tekniğini aktif ediyorsun. Ortalığın kızıştığını anlayan halk önce ileriye doğru bir kaç adım atıyor fakat gökten aşağıya hücum eden kargalar, onların yerlerinde kalmalarına sebep oluyor. Halkın kafasının karışıp galeyanın yerini hayatta kalma duygusunun aldığını hissediyorsun.

Kargalar 5 metre kadar önündeki kıza hücum ediyorlar, kız ise tam bu anda kontrolünü geri sağlıyor. Suradında ciddi bir nefret ifadesi var. Kargalar kız ile arandaki görüşü kısmen kapattığında surat ifadesi seçilemez oluyor.

Kargalar arasından sana doğru bir kunai fırlıyor, sen ise sağa doğru hafifçe belini bükerek kunaiden kurtuluyorsun. Bu kısa sürenin ardından tekrar kargalar arasındaki kıza baktığında, yer yer parçalanmış olan cübbesini çıkardığını ve bir kaç defa savuşturma hamlesi yaptığını görüyorsun. Kargalar cübbeye odaklıyken, kızın bir eliyle Shunshin için el mührü yaptığını seçer gibi oluyorsun; o anda kız kayboluyor.

Çevrene bakınıyorsun. Kargalar liğme liğme ettikleri cübbenin hedef olmadığını anlayınca göğe yükselmeye başlıyorlar, fakat kaybolmuyorlar. Chakra'nı da hafif hafif yiyorlar.

"Nereye gitti?" gibisinden sesler duyuyorsun. Halk için aranızdaki savaş bir arena dövüşüne dönüşmüş durumda. Etrafa kaçışmak istiyorlar fakat kızın kayıplığı onları durduran bir korku.

Sen ise az çok nereye hareket ettiğini seçebilmiş durumdasın. Sol tarafa doğru hareket ettiğini gördüğün için, vakit kaybetmeden kafanı sola çevirip bir şeyler görmeye çalışıyorsun. Sol taraftaki bir evin çatısında görüyorsun kızı, bir seri el mührünü bitirdiğinde göz göze geliyorsunuz. "Housenka no Jutsu!" Kızın bağırışı meydanı dolduruyor ve parça parça alevler kızın ağzından sana doğru ilerlemeye başlıyor.

Kızın üzerinde boynundan beline kadar inen bir giysi mevcut, kolsuz ve kapalı mor olacak şekilde. Belinde ise beyaz bir obi bağlı. Belinden aşağıya doğru giysi önünden ve arkasından sarkıyor. Altında bir kunaichi taytı bulunuyor dizlerine kadar. Dizlerinden aşağısı bandajlarla bağlı. Ayaklarında standart shinobi sandalları mevcut. Elleri ise kolunun üst kısımlarına kadar bandajlı. Belinde bir shinobi çantası ve bir wakizashi seçiyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 173
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by Komaeda Togami » November 7th, 2018, 8:16 pm

Hamleme başladığım an kız tam da beklediğim gibi kendisine gelen saldırıyı sezmiş ve bana doğru döndüğü gibi sektirmişti kunaimi. Ancak asıl hamlemin kunai fırlatmak değil, bana dönmesini sağlamak olduğunu bilmiyordu. Ve bu bilgi eksikliği tekniğimin onun üzerinde çalışmasına sebep olmuştu. Kendi elindeki kunaiyi bana fırlatmaya yeltenecekken bir anlığına duraksamış, geriye doğru bir adım atmıştı. Bu, ihtiyacım olan zamanı bana sağlayacak şeydi tam olarak. Gökyüzünden kara bir bulut gibi inen kargalar kıza hücüm etmeye başlamıştı. Ancak az önceki şaşkınlık ifadesi tamamen kaybolmuştu kızın yüzündeki, nefreti okuyabiliyordum. Kendi yüzümün nasıl görünüyor olduğunu merak ederdim aslında, şuan farklı bir şey düşünmeye zamanım olsa. Ancak pektabii, yoktu. Rakibimin kargaların arasından bana fırlattığı kunaiyi hafif bir bel hareketiyle savuşturduktan sonra yeniden kıza odaklandım. Herhangi bir olası hareketini kaçırmak istemiyordum. Kargalar, oldukça zor anlar yaşatıyor gibiydiler kıza. Parça pinçik olan cübbesini zar zor çıkaran kız, ben herhangi bir yeni hamle yapamamışken iki parmağını kaldırıp shunshinle uzaklaşmıştı. Bunu önleyebilmek adına daha hızlı hareket edebilir miydim bilmiyordum. Ancak sanmıyordum da. Rakibimi gözden kaybetmiştim, ancak şuana kadar plana ters giden herhangi bir şey olmamıştı. Tam aksine, her şey olabilecek en optimal şekilde ilerliyordu.

Halk, iki shinobi arasında aniden gelişen olaylar silsilesinden dolayı şoka uğramış gibi görünüyordu. Başta saldırmak istediklerini, ancak shinobi dövüşlerinin ne kadar çetrefilli olduğunu farkettikleri için korkuyla dolduklarını ve yerlerinden kıpırdayamadıklarını sezebiliyordum. Bunda kızın ortalıkta görünmemesinin de etkisi olduğunu söyleyebilirdim pektabii. Ancak nerede olabileceğine dair bir takım fikirlere sahiptim. Gözlem yeteneğim her zaman olduğu gibi yeniden işe yaramıştı, kızın kendi sağına; yani benim soluma doğru hareket ettiğini farkedebilmiştim karmaşa arasında. Başımdaki ağrıyı yoksaymaya çalıştım. Kafam adeta bir buharlı makine gibi son sürat çalışmayı sürdürüyordu. Patlaması çok olası bir buharlı makine. Ancak doğru hamlelerle bu işi oldukça kısa sürede, net bir şekilde sonlandırabileceğimi düşünüyordum. Yalnızca biraz daha dayanmalıydım, biraz daha. Ardından dinlenmeye vaktim olabilirdi. Daha zor ve daha çetrefilli bir yoldan önce kısa bir mola.

Beklediğim üzere, kafamı sola çevirip biraz arandığımda kızı evlerden birinin çatısı üzerinde seçebilmiştim. Artık üzerinde bir cübbe olmadığı için vücut hatlarını ve üzerindeki kıyafetleri rahatlıkla görebiliyordum. Shinobi ekipman çantası dikkatimi çeken ilk şeydi. Beline asılı wakizashi ise ikincisi, ve belki de en önemlisi. Üçüncü olarak, belki şuan benim için önem sırasında wakizashinin altında kalıyordu ancak aciliyette bir numaraydı, üzerime gelen alev kütleleri. Kargalarımın cübbenin etrafından uzaklaştığını, göğe yükselmekte olduklarını farketmiştim. Ve şuan tam tersini yapmaları gerekiyordu. Kız, bilmeyerek daha konuşmaya bile dahil olmadan kafamda yarattığım plan için bana muhteşem bir ortam hazırlamıştı. Kargalarım, komutum üzerine herhangi bir hedefe saldırabiliyorlardı. Hedefin ne ya da kim olduğu pek önemli değildi onlar için. Tekniğimi alışılmadık biçimde kullanmam gerekiyordu, kargalarıma yeni bir hedef belirledim ve cübbeye doğru koşmaya başladım. Bana isabet edebilecek olası alev kütlelerinden kaçınmak istiyordum. Yeni hedefim ise oldukça tuhaftı, kargalarıma bana saldırmalarını emretmiştim. Bir süre çevre tarafından görülmemeye ihtiyacım vardı. Aynı zamanda serseri bir alev topunun tam isabet beni bulması ihtimalinde etrafıma yığılmış olan kargalar bir kalkan görevi görebilirlerdi. Riskli, belki saçma ancak gerekli bir hamleydi bu. Ayrıca kızın az önce kendisine saldıran kargaların bu kez bana saldırdıklarını gördüğünde birkaç saniyeliğine de olsa şaşıracağını umuyordum. O zamana ihtiyacım vardı.

Bir sonraki hamleme hazırlık yapmak için chakrama konsantre olmaya başladım, bir yandan ise alev kütlelerinden sakınmaya çalışarak koşumu sürdürüyordum. Cübbenin konumuna ulaştığımda, kargalar etrafımı tamamen sarmış durumdaydılar. Kanat sesleri ve çirkin çığlıklar kulağımı doldurup gagalamalar tenimi acı içinde bırakırken hızlıca yere doğru eğildim ve sandaletimin içine sakladığım tantou’yu görebildiğim en büyük cübbe parçasının altına doğru fırlattım. Bu, belki de bu dövüşün sonucunda işime yarama ihtimali en yüksek olan hamleydi. Bir yandansa chakrama konsantre olmayı sürdürüyordum. Tantou’dan kurtulup ayağa kalkmayı başardığımda kargaların hedefini yeniden Chizuru olarak belirledim ve elimi ‘Tatsu’ mührü haline getirerek fısıldadım: “Shibou no Jutsu.” Gözlerim, çatının üzerindeki kıza kenetlenmiş durumdaydı. Onu tekniğim altına aldığım anda, bir süreliğine serbest hamle yapma özgürlüğüm olacaktı. Kızın gördüğü halüsinasyonları özellikle kendi wakizashisiyle benim tarafımdan öldürülmesi üzerine kurmuştum. Ancak genjutsunun bozulmaması için kıza fiziksel acı çektirmekten uzak durmam gerekiyordu. Bu sebeple genjutsu tekniğimi başlattığım an yeniden el mühürlerine başladım: “Karasu Bunshin no Jutsu.”

Bu teknik üzerine özel olarak çalışıp geliştirdiğim bir versiyon mevcuttu. Sanzengarasu ile çıkardığım kargalar nerede olurlarsa olsunlar onları kullanarak bir klon oluşturabiliyordum. Amacım, kargalar kızın yanına ulaştığında onları kullanarak bir klon oluşturmaktı. Böylece kargaların olası zararlarını önleyip, aynı zamanda da klonumu kızın yanına yerleştirerek avantajlı bir konuma geçebilecektim. Her şey plana uygun giderse, klonum kızın arkasına geçerek beline asılı wakizashiyi alacaktı. Teknik bittiği andaysa sırtına kallavi bir tekme geçirerek çatıdan aşağı, ayaklarımın dibine düşmesini sağlayacaktı. Wakizashi’yi bana fırlattıktan sonraysa yeniden kargalara dönüşüp kaybolacaktı. Wakizashiyi alan ben ise, önümde yere kapaklanmış olan kızın boğazına dayayarak korkutucu bir ifade verecektim suratıma. Kendi wakizashisi tarafından defalarca öldürülen kız, bu kez gerçekten kendi wakizashisiyle tehdit altına alınacaktı. Gücümün tüm bu hareketlere yetip yetmeyeceğini bilmiyordum. Ancak bir önceki hamlem gibi, bu hareketlerin her biri sıralı ve ancak bu sırada işlenirse doğru şekilde çalışacak hareketlerdi. Risk almaya devam ediyordum. Kazanmam gerekiyordu.
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2856
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by GM - Naruto » November 8th, 2018, 2:44 pm

Kargalar sana doğru hücum ederken bir kaç alev topu da sana doğru ulaşıyor. İlkinden eğilerek kurtuluyorsun, ikincisinden de zıplayarak. Fakat üçüncüsü için yeterince çevik değilsin, göğsün ile sol omzun arasında bir yere isabet ediyor alev topu. Sendeliyorsun koşarken, düz olan koşun birden yön değiştiriyor ve bir yay yaparak cübbeye doğru ilerliyorsun. Acı ani ve yüksek, fakat geçiyor bir kaç saniye sonra ve kendini toparlıyorsun. Giysilerini biraz yakıyor ve tenini ortaya çıkarıyor o bölgede.

Kargalar sen daha cübbeye varamadan etrafını sarıyor sendelemenden ve yolunun uzamasından ötürü. Alev toplarına karşılık set olan kargalar, sana isabet edecek olan diğer alev toplarını karşılamış oluyor. Karga sürüsüne birer birer isabet eden alev topları sürünün büyük bir kısmını da yok ediyor. Sen bir kaç saniye sonra cübbeye vardığında 9-10 civarında bir karganın kaldığını farkediyorsun, tantouyu cübbenin altına fırlatma hareketini gizlemeye de bu sayının yetmeyeceğini biliyorsun. Bu yüzden hamlenden vaz geçiyor ve vakit kaybetmeden chakrana odaklanıyorsun.

Tatsu el mührünü yapıyosun ve bakışlarını aniden kıza çeviriyorsun, sürüyü de ona göndermek için odaklanıyorsun; fakat kızı çatıda göremiyorsun. Kargalar da kızı göremediği için tekrar havaya doğru yükselmeye başlıyorlar. Çatının etrafını ve binanın çevresini gözlerin ile tarıyorsun hızlıca, odaklandığın ve ateşlemek için hazırda tuttuğun tekniğin ile. Yarım saniye sonra, kızı tam olarak çatısına çıktığı binanın çaprazında, yerde, sana doğru koşarken görüyorsun. Tam bu sırada sen tekniğini aktif etmeden hemen önce kız duruyor aniden ve bağırdığını duyuyorsun Tora mühründe sabit duran ellerini bozmayarak; "Goukakyuu no Jutsu!" Kız alev topunu önünde tutmak yerine sana doğru fırlatmak adına şişmiş göğsündeki nefesini dışarıya vermeye başlıyor.

Kız ile görüşünün alev topu ile kesilmesi an meselesi. Eğer şimdiden alev topundan kaçınmaya çalışırsan hazırladığın tekniğini bozman gerekecek, fakat sıyrılma ihtimalin artacak. Eğer kaçınmak yerine kıza tekniği uygulamayı seçersen, çok kısa bir süre de olsa odaklanıp sabit kalman gerek, bu da alev topundan kaçmanın senin için aşırı zor olacağı anlamına geliyor. Fakat kıza da tekniği kesinlikle uygulayabileceğinden eminsin, zira kızın kullandığı tekniğin el mühürleri sayısının fazla olması sana bir avantaj sağlamış durumda. Kargalar ise kıza hücum etmeye hazırlanıyorlar gökten kıza doğru, fakat sayıları gerçekten az. Çok bir fark yaratacaklarından emin değilsin.

Kız ile aranda 7-8 metre var, oluşacak alev topu ile ise 5 metre kadar. Meydanın ortasındasınız. Şu anda solunda kalıyor halk güruhu ve 10,12 metre kadar var. Dağılmış durumdalar, bazıları meydandan uzağa doğru ilerliyor fakat özellikle gençler izlemeye devam ediyor şaşkınlık ve korkuyla da olsa çarpışmayı. Satou ise yerinden hareket etmemiş durumda, öylece bakıyor suradındaki ciddi fakat korktuğunu belli eder ifade ile. Önünde ve arkanda, 15 metre sonra binalar başlıyor. Alev topu muhtemelen arkandaki binalara isabet edecek. O kısımda da birilerinin olmadığından, en azından dışarıda yani, az çok eminsin.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 173
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by Komaeda Togami » November 9th, 2018, 10:42 pm

Planımı kafamda oturtup harekete geçmiştim. Oldukça kompleks, bir önceki hamleme benzer şekilde çok aşamalı ve uzun, en önemlisi ise risk doluydu. Herhangi bir aşamada çuvallamam durumunda geri kalanı doğru şekilde gerçekleştirmemin mümkün olmadığı oldukça barizdi. Yine de, başarılı olması halinde kolaylıkla ‘erken bir zafer’ olarak nitelendirilebilecek vasfa sahipti. Gelgelelim, hesaplayamadığım; daha doğrusu hesaba katmaktan kasti olarak kaçındığım bir gerçek söz konusuydu. Kabullendiğim, ancak işime gelmeyen bir gerçekler silsilesi. Yeterince hızlı ya da çevik değildim, ve bunu pek çok sebebe bağlayabilirdim. Hastalığımın ilerleyişini yavaşlatmak için gerekli olan antrenmanları uzun süredir aksatıyor olmam, aynı şekilde uzun süredir sıcak bir dövüşün içinde olmayıp günlerimi ve gecelerimi yürüyerek geçirmem, kas kütlemin az olması. En önemli sebep ve hepsinin kaynağı pektabii hastalığımdı. Ancak hastalığımı hiçbir şeye bahane etmemem gerektiğine uzun yıllar önce karar vermiş, hayatımı buna göre yaşamıştım. Ve bunu şuan, -özellikle şuan- yapmaya niyetim yoktu.

Koşuma başlamamla birlikte, biri üzerine alev topu fırlattığı zaman nasıl hissedildiğini hatırlamıştım uzun bir zaman sonra. Açıkça ifade etmek gerekirse korku ve bolca adrenalin içeriyordu. Dövüş başlayalı çok uzun zaman olmamıştı, ve benim tarafımdan körüklenen ve başlatılan bu dövüşte ölüme bu kadar yakın olmak garip hissettiriyordu. Birkaç alev topundan eğilerek ve zıplayarak kurtulmayı başarmıştım, ancak üçüncüsü; benim için fazla hızlıydı. Duyduğum ani acı tüm hislerimi köreltip beni birkaç adım sendeletirken realiteden birkaç saniyeliğine kopmuştum. İstemsizce gözlerimi sımsıkı kapatmıştım ve ellerim yumruk haline gelmişti. Körelmiştim, eskiden acıya ve şoka daha dayanıklı olduğumu hatırlar gibi oldum bir anlığına. Ancak şuan durmak demek, ölümle eş değerdi. Kendimi toplamam ve ilerlemeye devam etmem gerekiyordu, uygulanması gereken bir planım vardı nihayetinde. İlk şok anının ardından gözlerimi açtım ve ilk anda yalpalasam da koşumu sürdürdüm. Neyse ki, bana kamuflaj yaratmaları için çevreme topladığım kargalarım o birkaç saniyelik boşlukta beni hedefleyen alev toplarının önünde siper olarak beni korumayı başarmışlardı. Ancak bu aynı zamanda, sayılarının büyük oranda azalması anlamına geliyordu.

Cübbenin yanına ulaştığımda, etrafımda izleyenlerin görüşünü kapatmak için yetersiz karga olduğunu farkedip tantou planımdan -en azından şimdilik- vazgeçme kararı almıştım. Canım yanıyordu, ancak salgıladığım adrenalin şuan için bu acıyı doruklarda hissetmeme engel oluyordu. Yine de bu savaştan canlı çıkabilirsem yeni yanığımın uzun bir süre canımı sıkacağını anlamak zor değildi. Tantou planımı bir kenara bıraktığım için, bir sonraki aşamaya geçerek chakrama odaklandım ve ellerimi ‘Tatsu’ mührü pozisyonuna getirdim. Gözlerimi kaldırıp kızın az önce beni alev bombardımanına tuttuğu çatıya baktığımdaysa, kızın yerinde yeller esiyordu. Bu iyi değildi, bu kesinlikle iyi değildi. Bir anlık savrukluk, ya da belki beceriksizlik pek çok şeye malolmuştu bana. Her şeyi mükemmel yapmaya çalışırken, tamamen çuvallamıştım ve bir an önce toparlamam gerekiyordu. El mührümü bozmadan hızlıca çevreye göz gezdirdim kızı bulmak için, ancak hedefimi gözüme kestirdiğimde çoktan bana doğru koşmaya başlamış ve az önce fırlattıklarından çok daha büyük bir alev topu üflemeyi başarmıştı üzerime.

İki bariz seçeneğim vardı önümde, kız hala görüş açımdaydı ve tekniğimi başlatabilirdim. Ancak bu esnada kaybedeceğim birkaç milisaniyelik zaman bile ateş topunun içinde kalmama ve acılar içinde ölüp gitmeme sebep olabilirdi. Ancak genjutsumu şuan başlatmazsam, halihazırdaki kondisyonum ve yaramla dövüşe uzun süre devam edemeyebilirdim. Kaçmak, şuanki halimle becerebileceğim bir şey değildi. Yine de agresif oynayıp risk almanın da bana şuana kadar pek bir faydası olduğunu söyleyemezdim. Oldukça zor bir ikilemdeydim, ve bir an önce karar vermem gerekiyordu. Opsiyonları yeniden kafamda tarttım. Kızın kondisyonu hala yeterince iyi görünüyordu, ve bu dövüşü benden daha uzun süre devam ettirebileceğin emindim. Ve dövüş uzadıkça tartı rakibimin yönüne ağır basmayı sürdürecek ve her şey anlamını kaybedecekti. Risk almak zorundaydım, yine. Kaçamayabilirdim, ancak bana doğru ilerleyen devasa alev topundan şuan kaçsam bile bir sonraki hamlede öldürülmeyeceğimin bir garantisi yoktu. En azından şuan bir avantajım vardı ve bunu kullanmak zorundaydım. Gözlerimi alev topu görüşüme engel olmadan önce kıza diktim ve tekniğimi başlattım: “Shibou no Jutsu.” Bu, ileri seviye -en azından benim için- bir genjutsu tekniğiydi ve kızı etkim altına almayı başardığım takdirde bir süreliğine boşa çıkabilirdim. En başta planladığım üzere, ilüzyonları benim kızı kendi wakizashisiyle öldürmem üzerine kurdum ve kaçmak adına son ümidim olan kelimeleri mırıldandım ellerimi ‘Tora’ mührüne getirerek: “Kawarimi no Jutsu.” Etrafta tekniğim için kullanabileceğim herhangi bir obje olup olmadığını bilmiyordum, ancak alev topu benim koşarak ya da zıplayarak kaçabilmem için fazla büyük ve fazla hızlıydı; özellikle de vücudumun şuanki haliyle. Tekniğimi aktive etmeden önce kafamdan geçen son cümle ise hayatımın özetiydi adeta, her zaman bir köşede duran ancak sesli telaffuz etmeye hiçbir zaman cesaret edemediğim cümle; ‘ölmek için daha çok erken.’
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2856
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by GM - Naruto » November 18th, 2018, 10:08 pm

Oluşan alev topu kız ile görüşünü kestiği anda tekniğini uygulamış oluyorsun. Gördüğün bir sonraki kare de, alev topunun üzerine gelii oluyor. Elini Tatsu mühründen Tora mührüne geçiriyorsun. Alev topu biraz daha yaklaşıyor. Bir sonraki kare. Chakrana odaklanıyorsun. Alev topu biraz daha yaklaşıyor. Sonraki kare. Alev topu ile burun buruna geliyorsun. Chakran vücudunu sarıyor ve dudaklarından tekniğin adı çıkıyor. Bir sonraki kare.

Bir sonraki kare boş. Büyük bir acı hissediyorsun. Sana çarpan alev topu, yüksek bir şiddet ile seni geriye savuruyor ve sana çarpmanın etkisi ile parçalara ayrılıyor. Metrelerce geriye savruluyorsun bir kumaş parçası gibi. Önce sırtın yere çarpıyor ve sürtüyor, ardından takla atıyorsun. Bu sefer de göğsün yere sürtecek şekilde, geriye doğru yerde kayıyorsun. Durduğunda, her yerinde acı hissediyorsun. Kimisi yanık, kimisi yerde sekmenin etkisi ile birleşik. Bir sonraki kare.

Gözlerini aniden açıyorsun. Gördüğün yer nemli toprak ve evlerle dolu bir arkaplan. Derin bir nefes veriyorsun. Öksürerek ayağı kalkıyorsun. 3-4 saniye kaybetmiş olmalısın. Dizlerinin üstünde duruyorsun ve gözlerini iyice aralıyorsun. Epey bir geriye sürüklenmiş durumdasın. Tekrar öksürüyorsun.

Kız bir 10-12 metre önünde, dizlerinin üstüne çökmüş durumda, bir elinde wakizashisi var. Boş olan eliyle de gözlerini kapatmış durumda. "Defol aklımdan!" diye bağırıyor aniden, ardından boş alana wakizashisin savuruyor hayali bir şeye saldırır gibi, fakat sendeliyor, ardından tekrar dengesini buluyor dizlerinin üstünde. Ayağı kalkmaya çalışıyor ve başaracak gibi de görünüyor. "Defol!!" Wakizashi'sini elinde ters çeviriyor, boştaki elini suradından çekiyor, wakizashiyi de bu elinin avuç içine saplayacak şekilde konuşlandırıyor. Bir kaç defa derin bir nefes aldığını görüyorsun. Ardından sertçe geçiriyor bıçağı avucunun içine, ardından çeviriyor biraz sağa ve sola doğru. Haykırıyor acıdan ve gözleri fal taşı gibi açılıyor. Dizlerinin üzerinden ayağı kalkmak için harekete geçiyor.

Kalabalığın büyük bir kısmının dağılmış olduğunu görüyorsun. Satou ise hareketsiz ve ciddi bir surat ile olan biteni izliyor. Solunda kalıyor hala kalabalık ve Satou. Bir kaç metre arkanda evler başlıyor. Kargalarından ise eser yok. Bir tane karga görüyorsun arka taraflardaki bir binanın saçağında lâkin senin yapay kargalarından değil. Hala dizlerinin üstündesin. Hissettiğin acı gerçekten fazla, lâkin fonksiyonel durumdasın hala. Fakat ayaklarının üzerinde durmak bile senin için şu an gerçek bir testmiş gibi hissediyorsun. Derin nefesler içerisindesin. Ani, seri veya herhangi bir biçimde hızlı hareket edebileceğinden şüphelisin.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 173
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by Komaeda Togami » November 22nd, 2018, 7:32 pm

Rakibim ile aramdaki devasa alev topu görüşümü bozmadan birkaç milisaniye önce tekniğimi aktifleştirmeyi başarmış, kızı genjutsumun etkisi altına almayı başarabilmiştim. Şuandan sonra yapmam gereken yegane şey, kaçmak için kawarimiyi basit bir şekilde kullanıp saldırının etki alanından çıkmaktı. Zaman yavaşlamış gibiydi benim için, alev topu gittikçe yaklaşıyor ve anbean sıcak dalgası yüzüme karşı uyguladığı şiddeti arttırırken her şey gözlerimin önünde olup bitiyordu. Ellerimi Tora mührüne getirmem, chakrama odaklanmam ve tekniğimin adını söylemem esnasında birkaç saniye sonra cehenneme düşeceğimin farkında değildim. Gerçi olsaydım, bunu değiştirebilecek herhangi bir şey yapıp yapamayacağımdan da emin olduğum söylenemezdi. Alev topunun vücuduma ilk çarptığı an yalnızca karanlıktan ve dayanılmaz bir acıdan ibaretti benim için. Göremiyordum, kulaklarımda yalnızca çınlama sesi vardı, ancak burnum korkunç bir kokuyla dolmuştu bir anda. Dağlanan saçlarımın ve kıyafetimin çirkin kokusu yanık et kokusuyla birleşmiş ve dayanılması güç bir karışım oluşturmuştu. Acı, diğer tüm hislerimi bastırsa da çirkin kokuyu bir şekilde bastıramamıştı işte. Kavrulduğumu, yokolduğumu hissediyordum.

Bir an sonra, süzülmeye başlamıştım. Bilincim tam olarak açık değildi, bu sebeple o an biri zamanı ve gerçekliği durdurup bana neden süzüldüğümü sorsa cevap veremezdim. Hislerim ve düşüncelerim tamamen birbirine karışmıştı. Kim olduğumda, ne olduğumda ve neden burada olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu. Ardından acı form değiştirdi. Varoluşumun belirli bölümlerinin dış etmenler tarafından haşince tahriş edildiğini hissedebiliyordum, acıyordu. Yalnızca fiziksel bir acı değildi bu, gerçeklikten kopmanın ve inkara mecbur bırakılmanın da acısını en derinimde hissedebiliyordum. Başaramamıştım. Şuanki yaralarımla olmasa bile, oldukça kısa bir süre sonra yaralarıma sebep olan kişi tarafından acımasızca öldürülecektim. Ölüm. Ölümü seneler önce kabullenmiştim. Kısa ve acı dolu bir yaşamın ardından benim için bir çıkış kapısı ve huzura giden yoldu ölüm. Ancak kendime bir hedef koyduğum andan itibaren bu kabulleniş yerini ölüm korkusuna bırakmaya başlamıştı. Sarfetmekten çok korktuğum o cümle, birkaç saniye önce zihnimden geçen o cümle hakim olmaya başlamıştı kabulleniş yerine. ‘Daha çok erken.’ Bir amaç edinmemiş olsaydım, Amami’nin yükünü üstlenmek zorunda kalmamış olsaydım belki çok daha huzurlu olurdum şuan. Ancak sözkonusu olan yalnızca benim aciz bedenim ve çürümeye yüz tutmuş ruhum değildi. Çok daha büyük şeyler söz konusuydu.

Bir an sonra, kendimi toprağın üstünde yüzüstü yatarken buldum. Hırıltılı bir şekilde, hızlı hızlı nefes alıp vermeye çalışıyordum. İğrenç bir tad vardı ağzımda, boğazımda ise çirkin bir gıcıklanma hissi. İstemsizce, havlarcasına öksürdüm birkaç kez. Nefes almak bile içimi acıyla dolduruyorken, öksürmek gözlerimi yaşartacak kadar şiddetli bir etki bırakmıştı üzerimde. Ellerimle yerden güç alarak doğrulmaya çalıştım. Herhangi bir şey düşünmekten aciz durumdaydım, yalnızca refleksif olarak ayağa kalkmam gerektiğini söylüyordu içimdeki bir şey. İçgüdülerim belki. Tam dikelecek gibi olduğum an, zayıf düşen sol kolum kendini tamamen bıraktı ve kafaüstü geri çakıldım yeniden toprak zemine. Ancak beni sürekli dürten şey pes etmeye niyetli gibi durmuyordu. Yeniden dikelmeye çalıştım, bu sırada zihnim yeniden çalışmaya başlamış, duyularım yavaş yavaş açılmıştı. Açılmamasını isterdim, çünkü her bir yanım ölümüne acıyla doluydu ve bu acıya katlanmak zorunda olmak da başlı başına bir acıydı. Boş bakan gözlerim işlevsizdi, bir şeyler görüyor, ancak ne olduklarını beynimde işleyemiyordum. İşitme duyum geri geldi önce, kızın çığlıklarını duyabiliyordum; ancak az öncekiyle aynıydı sonuç. Yalnızca duyuyordum, anlamlandıramıyordum. Belki de beynim, asıl düşünmem gereken şeye yönlendirmeye çalışıyordu beni.

Ölüm. Çok yakınımda, sıcak bir kor alevi gibi. Amami nasıl hissetmişti acaba, ya da Goku-sensei. Hatta acımasızca boğazını kestiğim demirci. Ölümün nefesini enselerinde hissetmişler miydi benim gibi? Acıdan zihinleri uyuşmuş muydu? Yoksa her şeyin çok hızlı olup bitmesi gibi bir şansları var mıydı onların? En azından demirci için bunun garantisini verebileceğime inanıyordum. Temiz, sade, basit bir kesi darbesi ve son. İstemsizce demircinin yüzü canlandı zihnimde; Amami ya da Goku-sensei’nin değil. Öldürdüğüm ilk adam değildi aslında demirci, peki neden ölümüme beş kala beni sorgulayan ve yargılayan onun yüzüydü? Masum olduğu için mi? Masumluğun ne anlama geldiğinden bile emin değildim. Ya da ‘masum’ ve ‘suçlu’ terimlerinin var olup olmadığından. Dünya üzerindeki herhangi bir şey, bir insanın ölümünü haklı ya da haksız çıkarabilir miydi? Dahası, bir ölüme bu kadar anlam yüklemenin amacı neydi? İnsanlar ölürdü, ölen insanların yakını olan insanların da bir parçasını kendileriyle birlikte öldürerek; olay yalnızca bundan ibaretti. Bilmiyordum. Aklımda eskiden okuduğum bir söz vardı aslında, söylemeye yeltendim ancak kelimeleri bir türlü birleştiremiyordum zihnimde. Daha fazla uğraşmak istemediğim için vazgeçtim, belki daha sonra söylemeye fırsat bulurdum. Öldükten sonra çokça zamanım olacaktı zaten.

Duyularım yavaş yavaş yerine gelmeye devam ediyordu, etrafımda olup bitenleri algılamaya başlayabilmiştim. Kalabalığın büyük bir kısmının dağıldığını farkedebiliyordum, bu kadar kısa sürede gerçekleşen bu kadar korkunç şey olaya dair heyecanlarını saf bir korkuya dönüştürmüş olmalıydı. Satou’nun delici bakışlarını sezebiliyordum, rakibimin ise wakizashisini eline sapladığını görebiliyordum. Akıllıca bir hareketti, ve yapılabilecek en doğru şeylerden biri. Genjutsudan kurtulmak için acıyı kullanmak. Aynısını ben de yapmıştım çok kısa bir süre önce, gerçi benimkisi yalnızca kuruntudan ibaretti. Hareketsizce, olanı biteni izlemeyi sürdürdüm. Arka tarafımda kalan bir çatıya tünemiş bir karga, kızın elinden boşalan kan ve çığlıkları, evler. Acı. Vücuduma pompalanan adrenalini hissedebiliyordum, ancak bir şey yapmaya takatim olduğuna emin değildim. Ayağa kalkmayı, kaçmayı denesem de ayağa kalkabileceğimden emin değildim. Kaçıp kaçamayacağım ise ağırlığı kaçamayacağıma basan bir muammaydı adeta. Yine de, bir şeyler yapmak zorunda hissediyordum kendimi. Yapabileceğim şeyler kısıtlıydı, dahası herhangi bir şey yapmak bile istemiyordum. Sakin bir şekilde kabullenip ölmek çok kolaydı. Ama beni ayağa kalkmaya, dizlerimin üstünde durmaya zorlayan dürtü çalışmaya devam ediyordu. Acı içindeki kolumu ekipman çantama götürerek bir kunai çektim ve fırlattım kıza doğru. Ancak bu hareketim, acımın kat kat artmasına sebep olmuş ve öne doğru çökmüştüm yeniden. Ellerim ve dizlerim toprakta, yere bakıyordum. Kunaime ne olduğunu bilmiyordum, ancak pek de umrumda değildi. Yalnızca söylemek istediğim bir şey vardı, nedensizce: “Özür dilerim. Başaramadım.” Kimden özür diliyordum? Amami’den mi? Satou’dan mı? Kendimden mi?
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2856
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by GM - Naruto » November 23rd, 2018, 9:12 pm

Derin nefeslerini düzenliyorsun ve bakışlarını keskinleştiriyorsun. Dizlerinin üstündeyken sen, bir kunai çıkartıyorsun ekipman çantandan kabzasındaki delikten kavrayarak. Elinde bir tur çeviriyor, onu kavrıyor, bir tur havaya fıraltıyor ve ucundan yakalıyorsun havada, ardından senin karşı bir hamle yapmanı beklemeyen ve wakizashisini elinden sökmeye çalışan kıza doğru son hızda fırlatıyorsun bütün kas gücünü kullanarak.

Acı içinde inliyor vücudun kunai elinden dönerek ayrılırken, ileri doğru düşüyor ve ellerin ile toprağı kavrıyorsun. Son gördüğün şey zihnini toplamaya çalışan kız oluyor, fırlattığın kunaiden habersiz. Bir sonraki kare ise, yer. Bir kaç saniye geçiyor, kendine geliyorsun. Ağrı hala vücudunda fakat hareket edebilecek kadar zihnini ve kendini toparlamış oluyorsun.

"Satou!?"

Kafanı kaldırıp ileriye bakıyorsun aniden, dizlerinin üstünden doğruluyor ve ayağı kalkıyosun. Satou, kızın önünde duruyor. Fırlattığın kunai ise Satou'nun tam göğsüne isabet etmiş bir şekilde. Satou ise hareketsiz, bir heykel gibi. Suradında ise o eksik olmayan bilmişlik ve sakinlik mevcut, bir tutam da acı.

"SATOU!!"

Yere yığılıyor Satou, Chizuru ise son anda onu yakalıyor. Tekrar bir dizinin üstüne çöküyor kız yavaşça onu yere bırakırken. Satou'nun durumu hakkında en ufak bir fikrin yok, fakat öksürüyor ve gözleri kayıyor. Kunai epey derine girmiş durumda. Kız sana hiddetle bakıyor. Ayağı kalkıyor. Sol elinden akan kanlar ellerindeki bandajları beyazdan kırmızıya dönüştürüyor. İki elini de sertçe sıkıyor. Satou'nun bedenini aşarak üzerine doğru yürümeye başlıyor. Aranızda 6-7 metre kadar bir mesafe var. Kızın wakizashi'si, sağlam olan elinde.

Kalabalıktan arta kalan bir 10 kişilik grup, epey uzaktan olan biteni izliyor. Bir çok kişinin olayın şokunda olduğunu görebiliyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 173
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by Komaeda Togami » November 23rd, 2018, 10:33 pm

Fırlattığım kunai hedefine doğru ilerlerken, ben ise yere doğru ilerlemeye başlamıştım. Kaslarım iyiden iyiye pes etmiş gibi görünüyorlardı. Ayağa kalkmak bir yana, basit bir kunai fırlatma hamlesi bile beni yere çöktürmeyi başarabiliyorsa işin ucunun pek iyi bir yere gidebileceğini sanmıyordum. Bunda yaralarımın ve yanıklarımın birinci dereceden etkisi vardı elbette, ancak halihazırda zayıf olan kaslarımın da pek yardımı olduğunu söyleyemeyecektim. Ellerimin ve dizlerimin üstünde, toprağa bakıyordum boş bir ifadeyle. Yanık et kokusu hala burnumu dolduruyordu ve kusmamaya çalışıyordum bir yandan. Acınası durumdaydım. Acınası durumda olmanın ne demek olduğunu iyi biliyordum aslında, sakat olan herkes bu hissi iyi bilirdi. Kendimi daha kötü, daha çaresiz anlarda hatırlıyordum. Ancak o anlarda bile, ölüm bana bu kadar yakın olmamıştı. Yalnızca çok uzun zamanımın kalmadığını biliyordum şuana kadar; şuan ise belki de birkaç dakikam vardı. Tek umudum olarak fırlattığım kunai, belki de kaderimi tersine çevirmeyi başarabilirdi.

Kendimi yeniden toplamayı başarabildiğimde, kafamı kaldırıp az önce fırlattığım kunainin kaderine bakmak üzereyken duyduğum bir çığlıkla işlerin rengi tamamen değişmişti benim için. 'Lütfen bunu yapmamış ol.' diye geçirdim kafamdan. 'Lütfen bu kadar aptal olma.' Kafamı kaldırmadan önce, önce dizlerimin ve devamında ayaklarımın üstünde doğruldum. Karşıma çıkacak manzaraya bakmaya çekiniyordum. Lanet olası aptal, yeniden bir şeyler karıştırmış da her şeyi tersine döndürmeyi başarabilmiş gibi hissediyordum. Nihayetinde, bakmama lüksümün bittiği an geldiğinde kafamı kaldırdım ve karşımdaki manzaraya baktım öfkeyle. Lanet herif, kendine nefret duymamı sağlayacak her şeyi itinayla yapmıştı en başından beri. Şimdiyse zavallı bir enik gibi göğsüne saplanmış kunaiyle karşımda duruyordu yeniden. Suratında tüm sinirlerimi yerinden oynatan ifadesi her zamanki yerindeydi. Saniyeler geçtikçe öfkem artmaya devam ediyordu. Uzun zamandır bu denli şiddetli bir öfke hissettiğimi hatırlamıyordum. Haykırmak, küfürler etmek istiyordum. Ölmeden önce duyacağı son kelimelerin lanetlerim olmasını istiyordum, ancak kendimi tutmak zorundaydım. Öfkem, az önceki kabullenişimin yerini almıştı. Satou gibi iğrenç bir pislik parçasına benzer şekilde zavallıca ölmek istemiyordum. Yo, ölmemeye karar vermiştim. Ona ait olan her şeyi yok etmek istiyordum. Ciğerlerim ve nefes borum acıyordu, ancak çıkarabildiğim tüm sesimle haykırdım: “Sana güvendim Satou! Senden yardım istedim! Seninle birlikte bu kasabayı kurtarmak istedim ama senin niyetin baştan belliymiş zaten, bu köyü sömüren haydutlara çalışıyormuşsun!”

Söylediklerimi duyup duymadığını bilmiyordum, ancak hala etrafta olma cesaretini gösterenlerin duyduğundan emin olmak istiyordum. Henüz işim bitmemişti, bitmesine izin vermeyecektim. Lanet olası Satou’nun lanet olası amacına ulaşmasını ve tüm planlarımı baltalamasından öylesine nefret ediyordum ki başarılı olmasını engellemekten daha öncelikli bir amacım yoktu şuanda. Kızı canlı tutmak niyetindeydim aslında, ancak şuan o bile umrumda değildi. Satou’nun leşi yere yığılırken onu yakalayan kıza baktım bir an. Biraz sonra bana saldıracağını farketmemem için aptal olmam gerekirdi, ancak aptal olmadığımı biliyordum. Bildiğim bir diğer şey ise kaybetmeye niyetimin olmayışıydı. Chakramın, vücudumun dayanıp dayanamayacağını bilmiyordum ancak denemek zorundaydım. Yeniden denemek zorundaydım. Bir kütük gibi yere düşene kadar savaşmak zorundaydım. Ölümü ve yenilgiyi bu kadar kolay kabul ettiğimi öğrenen Amami’nin yüzündeki memnuniyetsiz, dalgacı ifadeyi görebiliyordum zihnimin içinde. Buna izin vermeyecektim. Kızın bir noktadan sonra üstüme yürüyeceğini tahmin ettiğim için, geri geri adımlamaya başladım. Kaçmıyordum hayır, yalnızca biraz mesafe ve zaman kazanıyordum.

Geriye doğru ilerlemeye devam ederken, chakrama konsantre oldum yeniden ve el mühürlerini yapmaya başladım ve mırıldandım: “Sanzengarasu no Jutsu!” Chakramın yetip yetmeyeceğini, kaslarımın dayanıp dayanamayacağını bilmiyordum ancak kız Satou’nun leşini yere bırakıp üzerime doğru yürümeye başlamıştı bile. Amacım, tekniğim başarılı olursa ilk anda kargalarımı etrafıma toplayıp ekipman çantama uzanmak ve patlayıcı parşomeni çıkarıp elimin altına gelen ilk karganın üzerine yapıştırmaktı. Devamında, kargalarımı rakibimin üzerine salacaktım. Zıplamaya, kaçmaya çalışabilirdi, bu sebeple hareketlerini iyi gözlemlemeli ve olası hareketlerine göre kargalarımı konumlamalıydım. Kargalarım kızın etrafını sardığı anda, patlayıcı parşomeni aktifleştirip ikimiz arasındaki bu dövüşü sonsuza kadar bitirecektim. Son kozum, tam olarak buydu.
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2856
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by GM - Naruto » November 26th, 2018, 12:28 am

Off Topic
Kavga dövüş yumruklaşma sataşma tam anlamıyla başladığına göre bir de OST patlatalım;
► Show Spoiler
Kız ile aranızda kısa bir mesafe var. Adımlarını hızlandırıyor. Sen laflarını bağırmak adına ciğerlerine nefesini çektiğinde, bunun hamlen adına gerçekten vakit kaybı yaratacağına kanaat getiriyorsun. Öncelikli amacın ölmemek olduğu için, açtığın ağzını kapatıyorsun ve laflarını yutuyorsun, konuşmuyorsun.

Bir ceylan edasıyla bir kaç adım geriye zıplıyorsun, yere konarken el mühürlerini tamamlıyorsun ivmenle bir kaç sandim geriye kayarken. Mühürlerini bitirdiğin anda tekniğini duyuruyorsun. Kız da adımlarını hızlandırıyor, kollarını arkaya bırakarak standart shinobi koşuşu moduna geçiyor ve zigzaglar çizerek mesafeyi kapatıyor. Görüldüğünden emin olmadığın bir anda, mühürlerin bittikten hemen sonra bir kargaya yapıştırmayı başarıyorsun bir patlayıcı parşömeni.

Fakat kız hızlı. Sürü oluştuğu anda havaya zıplıyor kız, nefretle haykırıyor bu sırada. Tam tepeden üstüne inecekken bir adım geriye gidiyor ve aniden bir kunai çekiyorsun parmağında halkasından bir tur döndürüp. Havadan aşağıya doğru iki eliyle tuttuğu wakizashisi ile kesme hamlesi yapacak olan kızı kunai ile blokluyorsun. Geriye doğru sendeliyorsun. Elindeki kunainin keskin kısmından ufak bir parçanın kırıldığını görüyorsun hamlenin kuvveti ile. Kız yere öyle bi hiddetle iniyor ki, dizlerinin üstüne çöküyor. Ayağı kalkarken tekrar bir kesme hamlesi uyguluyor, yerden yukarıya.

Geriye doğru basit bir adımlama ile kurtuluyorsun, fakat karnına pek de umursamayacağın bir kesik atıyor. Ardından bir saplama darbesi. Kunai ile savuşturuyorsun. Kunai ile bir saplama darbesi yapıyorsun ve wakizashi ile havada tokuşuyor silahın. Tekrar bir kesme, tekrar bir saplama. Taijutsu anlamında kız senin hamlelerini savuşturmak için pek bir efor sarfetmiyor gibi görünüyor. Kız bir açıklık yakaladığında, sana sağdan sola bir kesme darbesi geliyor. Eğilerek kurtuluyorsun fakat sen ayağı kalkarken tam o sırada kız sağ elinde tuttuğu wakizashiyi havada bırakıyor ve sol eliyle kavrıyor, kavrayışından gelen momentum ile soldan sağ üste doğru bir kesme hamlesi yapıyor!

Boş bulunuyorsun, göğsüne bir kesik daha alıyorsun. Fakat bunu ciddi bir şekilde hissediyorsun.

Bu süreç boyunca sürünün içerisindesiniz, bu yüzden patlatmıyorsun parşömenini, sen de etkilenirsin diye. Kargalar aranızda uçuşuyor ve kızı gagalıyorlar. Kız ise bunu umursamıyor, fakat her tarafı ufak tefek yaralarla dolmaya başlamış. Kollarındaki bandajlar açılmaya başlıyor kargaların gagaladıkları yerlerden, omuzları ve suradı ufak açık yaralarla dolu. Elinden ise hala kanlar akıyor. Gerçekten acı içerisinde olduğunu anlayabiliyorsun, fakat iradesi tavan yapmış durumda. Suradındaki nefret sanki kilitli kalmış gibi, değişmiyor.

Senin hasar almanla beraber yediğin şoku ikinci bir fırsat bilerek tüm gücü iki eliyle tuttuğu wakizashiyi kalbine saplamak için bir hamle yapıyor, tam Satou'ya isabet eden kunainin yerine.

Kız sol eliyle wakizashiyi tutarken sağ eliyle destek veriyor. Sol elinin yaralı olması, elinin biraz titremesine sebebiyet veriyor. Zeki oluşun, hamlesindeki bu açıklığı farketmene de izin veriyor. Bu zayıf noktayı kullanırsan yakın dövüşte bir anlığına da olsa avantajlı bir pozisyon veya açık yakalama ihtimalin var.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Komaeda Togami
Kaçak
Kaçak
Posts: 173
Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Künye:

Re: [Komaeda Togami] İlk Adımlar (Part 2)

Post by Komaeda Togami » November 26th, 2018, 6:18 pm

Bir anlık öfkeyle söylemeye niyetlendiğim kelimelerim, işin akışı iyiden iyiye hızlanmaya başladığı için içime geri kaçmışlardı adeta. Bırakın cümle kuracak, herhangi bir şekilde zaman kaybedecek lüksüm yoktu. Satou’ya karşı öfkem tüm kudretiyle her yanımı doldurmaya devam etse de, şimdilik içimde tutmak zorundaydım düşüncelerimi. Ölmediğim takdirde, konuşmak için bolca fırsatım olacaktı zaten. Birkaç adım geri çekilirken, mühürlerimi tamamladım ve tekniğimi aktifleştirdim. Ancak dediğim gibi, olaylar beklediğimden çok daha hızlı gelişiyordu, ve planımı tam anlamıyla kusursuz bir şekilde yerine getirebilmem için fazla hızlıydı rakibim. Aramızdaki mesafeyi shinobi koşusuna geçerek ve çeşitli zigzaglar çizerek oldukça hızlı bir şekilde kapatmış, rastgele bir kargaya patlayıcı parşomenimi yapıştırdığım an zıplayıp üzerime doğru çullanıvermişti. Kızın haykırışına karşı bir adım geriledim yeniden, bu esnadaysa tamamen refleksif olarak uzandığım ekipman çantamdan bir kunai çektim. Uzaktan teknik sallama dönemleri sonra ermişti, bundan sonra hamlelerden önce uzun uzun düşünme ve olayı kurgulama fırsatım olmayacaktı. Yalnızca ani, içgüdüsel hamleler ve biraz da şanstan ibaretti her şey.

Kızın yere indiği andan sonraki ilk hamlesi, iki eliyle kavradığı wakizashisini yukarıdan aşağı doğru bana savurmak olmuştu. Tek elimle tuttuğum kunaiyle hamleyi karşılamaya çalıştım, ancak hamle öylesine sertti ki beni geriye doğru sendeletmeyi başarmıştı. Metallerin birbiriyle çarpışması sonucu çıkan gürültülü çınlamayı izleyen hafif bir çıtırtı sesiyle, kunaimden bir parçanın saldırının etkisiyle kırıldığını görmüştüm. Kız tüm hiddetiyle saldırıyordu bana. Kendisi de bu hiddetten pay almış olsa gerek, saldırısının ardından kontrolsüzce dizlerinin üstüne çökmüştü. Gelgelelim, bunu da kendi avantajına kullanmayı başarıp bu kez yerden yükselirken bir kesi hamlesi yapmıştı bana yönelik. Yine geriye doğru bir adımlama yaparak saldırının hayati bir bölgeme gelmesini önledim, ancak karın bölgeme aldığım kesiğin hafif acısını hissedebiliyordum. Muhtemelen, sağ kalmayı başarabilirsem, bir süre boyunca oldukça acıtacak bir kesiydi bu. Ancak vücudumun her bir zerresine ölümüne pompalanan adrenalin acıyı doruklarda yaşamamı engelliyordu. Vücudum sağ kalmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu.

Hemen ardından takip eden saplama hamlesini, kunaimle savuşturmayı başarmış ve bu kez ben saldırıya geçmiştim. Kolaylıkla karşılanıp savuşturulan birkaç saplama ve kesme hamlesi. Zayıf hamlelerime karşı kız hiç zorlanmıyor gibiydi. Bunu oldukça normal buluyordum aslında. Fiziksel kuvvet ve çeviklikle üstünlük kurabilmek hiçbir zaman güçlü olarak nitelendirebileceğim bir tarafım olmamıştı. Özellikle hastalığımdan sonra. Taijutsuya yalnızca akademide öğretilen düzeyde hakimdim ne de olsa. Her zaman zekamı ve planlama becerimi kullanarak problemleri çözmüştüm. Şuanda ise, bunlar için pek zamanım yoktu. En azından şimdilik. Karşılıklı birkaç hamleden sonra, kız boşluğumu bulmuş olacak ki solumdan gelen bir yarma hamlesi yapmıştı baş hizama doğru. Eğilerek, saldırıdan kurtuldum ancak beklemediğim şekilde, az önce büyük bir güçle savrulan wakizashi gözlerimin önünden süzülerek kızın diğer eline geçti. Karşı koyamayacağım bir biçimde, göğsüme tam tersi yönden gelen derin bir kesi alarak geriye doğru birkaç adım sendeledim yeniden. Az önce karın bölgeme aldığım yaranın aksine, bu gerçekten acı vermişti. Gözlerim acıyla kapanmak istiyordu, ancak gözlerimi kapatmam demek ölümü kabullenmem demekti ve az öncekinin aksine, buna hiç ama hiç niyetim yoktu.

Tüm bu aksiyonlar esnasında, kargalarım etrafımızda dört dönüyor ve bulabildikleri her fırsatta karşımdaki kıza pençe ve gaga hamleleri yapıyorlardı. Milisaniyelik boşluklarda, kızın vücudunun her yerindeki ufak tefek yaraları, hala kanayan elini ve açılmış bandajlarını görebiliyordum. Bana benzer şekilde, büyük bir acı içerisinde gibi bir hali vardı ancak geri durmamaya kararlı görünüyordu. Normal şartlar altında, güçlü tarafım olan konuşma ve manipulasyon yeteneğimi her ne şartta olursa olsun kullanmayı dener ve olayı kendi avantajıma çevirmeye çalışırdım. Ancak, şuan kızda söyleyeceğim herhangi bir şeyi dinleyecek sabır ve psikoloji olduğunu düşünmüyordum. Bu sebeple konuşmak adına yapacağım herhangi bir hamle benim için zaman kaybından ibaret olacaktı az öncekine benzer şekilde. Yalnızca hayatta kalıp, kızı oyun dışı bırakmaya yönelmeliydim. Ancak şuan yapmam gereken şey, aldığım yara sonucu geri sendelememi kendine bir avantaj olarak gören kızın şimdiki hamlesini önlemekti. Sol elinde kavradığı wakizashisini sağ eliyle arkadan destekleyen kız, adeta kazık çakarcasına kalbimi hedefliyordu. Ancak, senelerdir bir şekilde işimi gören gözlem yeteneklerim yeniden çalışmaya başlamıştı. Nihayetinde, tüm bu yakın dövüş esnasında avantajıma kullanabileceğim bir şey görmüştüm.

Kız, az önce kullandığım genjutsu tekniğinden kurtulmak için kendi elini yarmış ve doğal olarak güçten düşmesine sebep olmuştu. Sol elinde tuttuğu wakizashisini yeterince kuvvetli saplayabilmek için sağ elinden destek alması gerekiyordu. Bu, iki elinin birden tek bir odağa doğru hareket etmesi anlamına gelmekteydi. Bu, saldırıdan kurtulabildiğim takdirde yapacağım karşı hamleyi karşılamasının zorlaşacağı, hatta belki de imkansızlaşacağı anlamına geliyordu. Yeterince güçlü veya çevik olmayabilirdim, ancak temel akademi bilgisi olan herhangi bir insanın yapabileceği hamleleri yapabileceğimi düşünüyordum. Kafamdaki hamleleri başarabilmem için gerekli anahtar, gelen ilk saldırıyı savuşturup kendimi avantajlı bir konuma getirebilmemdi. Bunun sırrı ise düzgün bir adımlamadan geçiyordu. Bununla birlikte gelen saldırının şiddetini direkt olarak karşılamasam da, dışa doğru yöneltmek adına bir hamle yapmalıydım. Olayların çok hızlı gelişmesi benim için bariz bir dezavantajdı, hamlelerim yeterince çevik değildi ancak hamlelerimin çok kompleks olmaması sebebiyle bir şekilde yırtabileceğimi düşünüyordum.

Öncelikle, sol ayağımla sola ve ileri doğru bir adımlama yaptım. Bu sırada sağ elimdeki kunaiyi ters bir şekilde, keskin ucu yukarı bakacak biçimde kaldırdım. Başparmağım, elimin altta kalan kısmında, kunainin halkasının üst kısmından bastıracak şekilde güç veriyordu elime. Amacım, kunaimi wakizashinin bir kenarına sürttürerek bana doğru gelen gücün bir kısmının çeliklerin sürtünmesi ile harcanması ve bir yandan ittirilerek dışarı doğru yönlenmesiydi. Bir yandan da vücudumu sağa doğru döndürüp hem hedef alanını küçültmeyi, hem de kıza yaklaşmayı amaçlıyordum. Yeterince yaklaştığımdaysa, az önce 90 derece dönmüş olan vücudumu bir 90 derece daha döndürerek sol kolumu kızın sağ kolunun altından geçirip kilitleyecektim. Bu esnada, wakizashiyle teması olan kunaimi hızlıca bırakıp sağ elimi de sol elimin hemen yanına çekip kızı omzumu ve vücudumu kullanarak ileri doğru fırlatacaktım. Tabii kızın ileri doğru momentumunun buna faydası olacağına emindim. Normalde, kas gücüm durmakta olan bir insanı tutup başka bir yöne fırlatmaya yetmezdi. Ancak birleşen pek çok faktör sebebiyle bu hareketi yapabileceğime inanıyordum. Kızı fırlatmayı becerebilirsem, bacaklarımda kalan güçle geri doğru sıçrayacak ve fırlattığım kıza saldırmakta olan kargalarıma yapıştırdığım parşomeni patlatacaktım. Her şeyi doğru şekilde yapabilirsem, oluşturduğum patlamadan olabildiğince az hasarla kurtulabileceğime inanıyordum.
Image
İsim: Komaeda Togami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: B - Rank
Rütbe: Chuunin
Nam: Sanrı



Puanlar
  • GP: 0
  • VP: 0
  • PP: 0


Profil
  • Güç: E
  • Çeviklik: E
  • Potansiyel: B
  • Kondisyon: C
  • Zihin: A
  • Varlık: B


Beceri Listesi
  • [Güç] Atletizm: F
  • [Çeviklik] Akrobasi: F
  • [Çeviklik] El Hassasiyeti: F
  • [Çeviklik] Saklanma: F
  • [Kondisyon] Form: F
  • [Potansiyel] Ninshuu: F
  • [Varlık] Aldatma: D
  • [Varlık] Empati: D
  • [Varlık] Sosyalleşme: F
  • [Zeka] Farkındalık: E
  • [Zeka] İzcilik: E
  • [Zeka] Bilim: F


Teknikler
  • Fuuton: Atsugai
  • Fuuton: Renkuudan
  • Yochi Uryou no Jutsu
  • Bunshin Bakuha
  • Shunshin no Jutsu
  • Kuchiyose no Jutsu
  • Kuroshisha
  • Kurohaku
  • Kurohane
  • Omotsuki
  • Utakata
  • Teishi no Jutsu
  • Hanasaku no Jutsu
  • Magen: Henge


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
  • Gölge Cübbesi
  • Kotome
  • Tanto (Dayanıklı/Hasarı Yüksek/Tutuşu Rahat/Hafif)
  • Kote (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • Suneate (Dayanıklı/Konforlu/Hafif/Sessiz)
  • File İçlik (Dayanıklı)
  • Shinobi Hapları, 3'lü Paket (3 Yemek Hapı, 3 Kan Hapı, 3 Chakra Hapı)
  • İlkyardım Çantası
  • Maymuncuk


Linkler
Locked

Return to “Role Play Arşivleri”