[Aktif Operasyon | Kita Usagi] Dil
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Aktif Operasyon | Kita Usagi] Dil
Dışarı çıkıyorsun ve hızlı adımlarla arabanın gittiği yöne yöneliyorsun. Araba bulunduğunuz lüks mahalle katının derinliklerine ilerliyor ana yoldan. Biraz yavaş normale göre, muhtemelen yolcular rahat etsin diye, bu yüzden tempolu bir yürüyüş ile takip edebiliyorsun. Lâkin ilerde dar bir sokağa dönüşleri sebebiyle, koşmaya başlıyorsun. Sokağa döndüğünde, araba başka bir sokağa daha dönüyor. Bu işin böyle kolay olmayacağına kanaat getirip, malikane çatılarından birine fırlıyorsun görünmeyeceğinden emin olacağın şekilde.
Görünmüyorsun da, yani en azından sen eminsin. Üçgen çatılardan çatılara atlarken arabayı takip ediyorsun. Ara sokaklardan ziyade yan mahallelerde ilerliyor araba. Gittiği yön ise belli, izini kaybettirmeye çalışır bir hali yok. Sokaklar ise standart, zengin sokakları. Önceden de tasvir ettiğim gibi, duvarlarla çevrilmiş müstakil lüks japon evleri. Sokaklarda gezen insan sayısı, ana yoldan uzaklaştıkça azalıyor.
Ana yola nispeten yakın bir yerde, fakat çok da dikkat çekmeyecek bir sokakta duruyor at arabası. Sokağın çevresinde genelde dükkanlar mevcut evlerden ziyade. Çevredeki yüksek katlı binalardan mütevellit çok gün ışığı aldığı söylenemez. Doğu yakasında olduğunu farkediyorsun.
At arabasından sadece shinobi iniyor ve binaya giriyor. Binayı, çatıdan iyice izliyorsun. 2 katlı ve standart japon stilinde. Diğer dükkanlara nazaran bir camekana sahip değil, standart japon stilinde pencerelerinin önüne çok hoş bir kızıl renkte perdeler çekilmiş. Tabela olabildiğince ufak ve zambak motifleriyle süslenmiş. "Tenjuku" yazıyor. Spesifik bir anlamı yok, fakat "Ten" kanjisi "Cennet" anlamına gelen şeklinde kullanılmış. Shinobi binadan içeri giriyor, at arabası ise yoldan ileriye devam ediyor.
Az çok o mekanın Razan'ın işletmesi olduğunu kavrıyorsun.
Görünmüyorsun da, yani en azından sen eminsin. Üçgen çatılardan çatılara atlarken arabayı takip ediyorsun. Ara sokaklardan ziyade yan mahallelerde ilerliyor araba. Gittiği yön ise belli, izini kaybettirmeye çalışır bir hali yok. Sokaklar ise standart, zengin sokakları. Önceden de tasvir ettiğim gibi, duvarlarla çevrilmiş müstakil lüks japon evleri. Sokaklarda gezen insan sayısı, ana yoldan uzaklaştıkça azalıyor.
Ana yola nispeten yakın bir yerde, fakat çok da dikkat çekmeyecek bir sokakta duruyor at arabası. Sokağın çevresinde genelde dükkanlar mevcut evlerden ziyade. Çevredeki yüksek katlı binalardan mütevellit çok gün ışığı aldığı söylenemez. Doğu yakasında olduğunu farkediyorsun.
At arabasından sadece shinobi iniyor ve binaya giriyor. Binayı, çatıdan iyice izliyorsun. 2 katlı ve standart japon stilinde. Diğer dükkanlara nazaran bir camekana sahip değil, standart japon stilinde pencerelerinin önüne çok hoş bir kızıl renkte perdeler çekilmiş. Tabela olabildiğince ufak ve zambak motifleriyle süslenmiş. "Tenjuku" yazıyor. Spesifik bir anlamı yok, fakat "Ten" kanjisi "Cennet" anlamına gelen şeklinde kullanılmış. Shinobi binadan içeri giriyor, at arabası ise yoldan ileriye devam ediyor.
Az çok o mekanın Razan'ın işletmesi olduğunu kavrıyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kita Usagi
- Ishigakure
- Posts: 286
- Joined: September 11th, 2018, 3:23 am
Re: [Aktif Operasyon | Kita Usagi] Dil
Arabayı takip ettiği sırada aklına takılan bazı sorular vardı Usagi'nin. Her ne kadar cevaplarını birazdan alacak olsa da düşünmeden edemiyordu. Razan'ın şu an nereye gittiğini aşırı derecede merak ediyordu. Eve mi? Şirkete mi? Yoksa bambaşka bir yere mi? Acaba şirketi ne üstüne kuruluydu? Evi neredeydi? Hobileri nelerdi? Sürekli müdavimi olduğu mekan var mıydı? Varsa bu mekanlar nasıl mekanlardı? Usagi'nin kafasından bu sorular geçerken, arabanın bir ara sokağa girdiğini fark etti. Araba gözden kaybolmaya başlayınca koşmaya başladı. Tam sokağa girdiği sırada, arabanın başka bir sokağa döndüğünü fark etti. Bu şekilde arabayı kaybetmesi işten bile değildi. Bu sebeple etrafını hızla kolaçan ettikten sonra bir hışımla yanındaki binanın çatısına sıçradı. Görünmemek için ek bir uğraş sarf etmesine pek gerek yoktu zira ara sokaklarda dolaşan çok fazla insan yoktu. Çatılardan ilerleyerek arabayı takip etmeye devam etti.
Bir, iki, üç derken kaç sokak geçtiklerini sayamadan araba bir sokakta durdu. Sokaktaki binaların çoğu dükkandı. Yani arabanın durduğu yer Razan'ın evi olamazdı. Sokak, pek fazla güneş alamıyordu binaların yükseltisinden dolayı. Bu sebeple sokağa hafif bir gizem hakimdi. Girdiği sokak Usagi'nin içinde bu hisleri uyandırmıştı. Tabi, bu sokağın Razan'ın kişiliğine de tam olarak uyduğunu düşünmüştü. Arabanın durduğu binayı incelerken doğu yakasında olduğunu fark etti. Burası yüksek ihtimalle Ishi-chou'nun bahsettiği şirket olmalıydı.
At arabası bir binanın önüne yanaşmıştı. Durduğunda içinden Razan'ın ineceğini düşünse de işler düşündüğü gibi devam etmemişti. Arabadan bir shinobi inmişti. Ve inen shinobi direk binaya girmişti. Araba ise, içinde oturan Razan ile birlikte yola devam etmeye başlamıştı. Şu an için önünde birden çok seçenek vardı. İlk seçeneği arabayı takip edip, Razan'ın nereye gittiğini öğrenmekti. Bu seçenek şu an için içlerinde en mantıklısı geliyordu. Tüm günün Razan'ı takip ederek geçirebilirdi. Vatanının selameti önündeki bu göreve bağlı olduğu için görevi sıfır hata ile bitirmek istiyordu. Ama shinobi'nin binada ne yaptığını da çok merak ediyordu. Bu da Usagi'nin ikinci seçeneğini ortaya çıkartıyordu. Çatıdan, açık bir camdan veya direk kapıdan içeri girerek, shinobinin ne yaptığını öğrenmeye çalışmak. Bu ise ilk seçeneğine göre biraz daha riskli olsa da, Usagi'yi daha çabuk sonuca götürebilecek gibi bir his vardı. Ama alacağı risk, görevin başarı oranını kötü yönde etkileyebilirdi. Bu riski alıp almamayı kafasında tartarken önüne üçüncü seçenek çıkmıştı. Bekleyip shinobiyi takip etmek. Shinobiyi takip etmesi halinde olayları şu an için bambaşka noktalara taşıyabilirdi. Önüne kanıtta çıkabilirdi. Belki de karanlıklarda dolaşan bir örgütü aydınlığa çıkartabilirdi. Ama Usagi'ye şu an için son lazım olan şey görevle alakasız bir konunun ortaya çıkıp görev önceliklerini değiştirmesiydi. Bu sebeple aklından üçüncü seçeneği direk sildi.
Kalan seçenekler arasında kendisine en mantıklı geleni, en risksiz olanıydı. Önündeki binanın çatısına sıçrayıp, at arabasını takip etmeye devam etti.
Bir, iki, üç derken kaç sokak geçtiklerini sayamadan araba bir sokakta durdu. Sokaktaki binaların çoğu dükkandı. Yani arabanın durduğu yer Razan'ın evi olamazdı. Sokak, pek fazla güneş alamıyordu binaların yükseltisinden dolayı. Bu sebeple sokağa hafif bir gizem hakimdi. Girdiği sokak Usagi'nin içinde bu hisleri uyandırmıştı. Tabi, bu sokağın Razan'ın kişiliğine de tam olarak uyduğunu düşünmüştü. Arabanın durduğu binayı incelerken doğu yakasında olduğunu fark etti. Burası yüksek ihtimalle Ishi-chou'nun bahsettiği şirket olmalıydı.
At arabası bir binanın önüne yanaşmıştı. Durduğunda içinden Razan'ın ineceğini düşünse de işler düşündüğü gibi devam etmemişti. Arabadan bir shinobi inmişti. Ve inen shinobi direk binaya girmişti. Araba ise, içinde oturan Razan ile birlikte yola devam etmeye başlamıştı. Şu an için önünde birden çok seçenek vardı. İlk seçeneği arabayı takip edip, Razan'ın nereye gittiğini öğrenmekti. Bu seçenek şu an için içlerinde en mantıklısı geliyordu. Tüm günün Razan'ı takip ederek geçirebilirdi. Vatanının selameti önündeki bu göreve bağlı olduğu için görevi sıfır hata ile bitirmek istiyordu. Ama shinobi'nin binada ne yaptığını da çok merak ediyordu. Bu da Usagi'nin ikinci seçeneğini ortaya çıkartıyordu. Çatıdan, açık bir camdan veya direk kapıdan içeri girerek, shinobinin ne yaptığını öğrenmeye çalışmak. Bu ise ilk seçeneğine göre biraz daha riskli olsa da, Usagi'yi daha çabuk sonuca götürebilecek gibi bir his vardı. Ama alacağı risk, görevin başarı oranını kötü yönde etkileyebilirdi. Bu riski alıp almamayı kafasında tartarken önüne üçüncü seçenek çıkmıştı. Bekleyip shinobiyi takip etmek. Shinobiyi takip etmesi halinde olayları şu an için bambaşka noktalara taşıyabilirdi. Önüne kanıtta çıkabilirdi. Belki de karanlıklarda dolaşan bir örgütü aydınlığa çıkartabilirdi. Ama Usagi'ye şu an için son lazım olan şey görevle alakasız bir konunun ortaya çıkıp görev önceliklerini değiştirmesiydi. Bu sebeple aklından üçüncü seçeneği direk sildi.
Kalan seçenekler arasında kendisine en mantıklı geleni, en risksiz olanıydı. Önündeki binanın çatısına sıçrayıp, at arabasını takip etmeye devam etti.
Off Topic
Kastamonu'ya gidip gelmem gerektiği için pazar gününe kadar tur dönemeyeceğim. Pazar akşamı veya pazartesi günü tur dönmeye müsait olacağım
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Aktif Operasyon | Kita Usagi] Dil
Binalardan zıplayarak at arabasını takip ediyorsun. At arabası bir 10 dakikalık dolambaçlı yol gezisinin ardından tenha fakat lüks bir mahallede duruyor. Buraya kadarki yolculuğun hep çatılarda, bazen ise sokaklarda geçiyor. Araba durduğu anda da yerde, bir köşe başından usulca sokağı izler konumda buluyorsun kendini. Sokak boş sayılabilir, bir kaç fayton görüyorsun, yürüyen zengin bayanlar ve baylar da mevcut. Seni pek ipleyen yok. Sokak standart uzunlukta fakat evlerin bahçeli ve büyük oluşu normalde 6-7 evi barındıracakken 2-3 evi maksimum barındırıyor olmasına sebebiyet veriyor. Razan da, büyük duvarlı sebebiyle geniş bahçesini göremediğin bir eve yollanıyor. Kapısı büyükçe fakat ilk girdiğin malikane gibi kocaman değil, insanların kullanması için yapıldığı belli. Ev ise 3 katlı ve sen sadece 2. ve 3. katını görebiliyorsun duvarların ardından. Bahçede bol ağaç olduğu belli, bazıları duvardan da uzun. Etrafta koruma gördüğün söylenemez fakat bu içeride koruma olmayacağı anlamına gelmiyor.
Razan at arabasından iniyor ve kapıya yanaşıyor. O kapıya yanaşırken kapı usulca açılıyor ve bir kâhya görüyorsun. Razan'ı içeriye buyur ediyor ve kapılar kapanıyor. At arabası ise, muhtemelen civardaki bir seyisin mekanına doğru yola çıkıyor. İçinde kimsenin olmadığından eminsin at arabası vagonunun.
Gün, kendini usulca akşama bırakıyor gibi ama hala tonla gün ışığı mevcut. Solunda, Minami şehri ayaklarının altından akarken sağında malikaneler yükseliyor. Bu garip ikilemin içinde, sokakta öylece duruyorsun.
Razan at arabasından iniyor ve kapıya yanaşıyor. O kapıya yanaşırken kapı usulca açılıyor ve bir kâhya görüyorsun. Razan'ı içeriye buyur ediyor ve kapılar kapanıyor. At arabası ise, muhtemelen civardaki bir seyisin mekanına doğru yola çıkıyor. İçinde kimsenin olmadığından eminsin at arabası vagonunun.
Gün, kendini usulca akşama bırakıyor gibi ama hala tonla gün ışığı mevcut. Solunda, Minami şehri ayaklarının altından akarken sağında malikaneler yükseliyor. Bu garip ikilemin içinde, sokakta öylece duruyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kita Usagi
- Ishigakure
- Posts: 286
- Joined: September 11th, 2018, 3:23 am
Re: [Aktif Operasyon | Kita Usagi] Dil
At arabası bir sağa bir sola dönerek yolda ilerlerken, Usagi'de büyük bir incelikle at arabasını takip ediyordu. Razan'ın şirketini bulmuştu. Sırada evinin yerini bulmak vardı. O evin yerini öğrenebilmek içinse Razan'ın arabasını durana kadar takip etmesi gerekiyordu. Ki çok geçmeden araba bir malikanenin önünde yavaşlamıştı. Razan'ın inip eve girdiğini gördüğü anda ise burasının Razan'ın malikanesi olduğunu kesinleştirmişti kafasında. Bahçeyi komple saran büyük duvarlar, bu evi bir malikaneden çok bir kaleyi andırıyordu Usagi için. Bahçenin içindeki ağaçlar, kalenin sahibine özel bir ormanı varmış hissi veriyordu. "Acaba bahçeyi ortadan ikiye bölen bir nehir de var mıdır?"
Kapının önünde koruma görememişti. Sokakta da herhangi bir koruma yoktu. Büyük ihtimalle özel korumalarını evin içinde tutuyordu. Bu şekilde hem dışarıdan bu evin normal bir malikaneden farksız olmasını sağlıyordu, hem de korumaların Razan'a daha yakın olmasına neden oluyordu. En azından Usagi'nin düşünceleri bu yöndeydi.
Razan'ın içeriye girmesi ile birlikte at arabası da boş bir şekilde ilerlemeye başlamıştı. Şu andan itibaren at arabasının nereye gittiği çokta önemli değildi. Belki ileride bir şeyler yapabilirdi at arabasıyla ilgili. Ama şu an için bir şey yapmayı düşünmüyordu at arabasına.
Güneş yavaş yavaş mesaisini sonlandırırken, Minami şehrinin ihtişamı Usagi'yi bir nebze de olsa rahatlatmaya yetmişti. Bu rahatlamanın üstünden çok bir süre geçmeden, harekete geçmesi gerektiğini fark etmişti. Önce bir kaç saat burada beklemeyi düşünmüştü. Bu beklemenin tek nedeni, Razan'ın akşam vakti bir yere gidip gitmeyeceğini öğrenmekti. Günün kalanını evinde mi geçirecekti? Yoksa kadınlar, kumar ya da içki gibi bir alışkanlığı var mıydı bunu öğrenmek istiyordu. Gecenin geç saatlerine kadar burada bekleyip, Razan'ın çıkması durumunda Razan'ı takip edebilirdi. Razan'ın günün kalanını evinde geçireceğinden emin olduktan sonra ise Razan'ın şirketine gidip oradan bağlantılarını bulmayı umabilirdi. Asıl görevi bu olmasa da, bağlantılarını öğrenmek Ishi-chou'nun işine yarardı. Belki Razan'ın işinin bitirdikten sonra bağlantılar için de bir kaç suikast görevi verirdi Ishi-chou. Tabi, bu görevleri Usagi'nin almak isteyip istemeyeceği tamamen bu görevinin gidişatına bağlıydı. Bu gün herhangi bir şekilde suikast girişiminde bulunmayı düşünmüyordu. Önünde daha üç günü vardı ve hemen bu gün suikastte bulunmak biraz riskliydi. Hele ki evinde ve korumaları yanında iken. Bu sebeple bugününü sadece gözetlemek için kullanacaktı. En sonunda ise Minami'de ilk gittiği hana gidip orada konaklama yapacaktı. Günün kalan zamanını planladıktan sonra, kendisine güzel bir gözetleme yeri seçip Razan'ın evini gözetlemeye başladı. Her şey düşündüğü gibi sakin geçerse, yarın sabah erkenden gelip Razan'ı evden çıkmadan yakalamayı planlıyordu. Tabi, herhangi bir ters durumda ne yapacağını henüz planlamamıştı.
Eh, doğaçlama yapmak bir shinobinin en büyük becerilerindendir...
Kapının önünde koruma görememişti. Sokakta da herhangi bir koruma yoktu. Büyük ihtimalle özel korumalarını evin içinde tutuyordu. Bu şekilde hem dışarıdan bu evin normal bir malikaneden farksız olmasını sağlıyordu, hem de korumaların Razan'a daha yakın olmasına neden oluyordu. En azından Usagi'nin düşünceleri bu yöndeydi.
Razan'ın içeriye girmesi ile birlikte at arabası da boş bir şekilde ilerlemeye başlamıştı. Şu andan itibaren at arabasının nereye gittiği çokta önemli değildi. Belki ileride bir şeyler yapabilirdi at arabasıyla ilgili. Ama şu an için bir şey yapmayı düşünmüyordu at arabasına.
Güneş yavaş yavaş mesaisini sonlandırırken, Minami şehrinin ihtişamı Usagi'yi bir nebze de olsa rahatlatmaya yetmişti. Bu rahatlamanın üstünden çok bir süre geçmeden, harekete geçmesi gerektiğini fark etmişti. Önce bir kaç saat burada beklemeyi düşünmüştü. Bu beklemenin tek nedeni, Razan'ın akşam vakti bir yere gidip gitmeyeceğini öğrenmekti. Günün kalanını evinde mi geçirecekti? Yoksa kadınlar, kumar ya da içki gibi bir alışkanlığı var mıydı bunu öğrenmek istiyordu. Gecenin geç saatlerine kadar burada bekleyip, Razan'ın çıkması durumunda Razan'ı takip edebilirdi. Razan'ın günün kalanını evinde geçireceğinden emin olduktan sonra ise Razan'ın şirketine gidip oradan bağlantılarını bulmayı umabilirdi. Asıl görevi bu olmasa da, bağlantılarını öğrenmek Ishi-chou'nun işine yarardı. Belki Razan'ın işinin bitirdikten sonra bağlantılar için de bir kaç suikast görevi verirdi Ishi-chou. Tabi, bu görevleri Usagi'nin almak isteyip istemeyeceği tamamen bu görevinin gidişatına bağlıydı. Bu gün herhangi bir şekilde suikast girişiminde bulunmayı düşünmüyordu. Önünde daha üç günü vardı ve hemen bu gün suikastte bulunmak biraz riskliydi. Hele ki evinde ve korumaları yanında iken. Bu sebeple bugününü sadece gözetlemek için kullanacaktı. En sonunda ise Minami'de ilk gittiği hana gidip orada konaklama yapacaktı. Günün kalan zamanını planladıktan sonra, kendisine güzel bir gözetleme yeri seçip Razan'ın evini gözetlemeye başladı. Her şey düşündüğü gibi sakin geçerse, yarın sabah erkenden gelip Razan'ı evden çıkmadan yakalamayı planlıyordu. Tabi, herhangi bir ters durumda ne yapacağını henüz planlamamıştı.
Eh, doğaçlama yapmak bir shinobinin en büyük becerilerindendir...
Off Topic
Biraz fazla hamle yaptım, farkındayım ama konu çok yavaş ilerlemeye ve monotonlaşmaya başladı gibime geldi. Eğer bu kadar hamle sıkıntı olur derseniz bir kaç saat Razan'ın evini gözetledikten sonrasını yok sayabilirsiniz. Teşekkürler.
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Aktif Operasyon | Kita Usagi] Dil
Off Topic
Bir önceki GM'liği epey geciktirdiğimi farkettim az önce. Eğer bir sıkıntı olmazsa bu gecikmeyi göz önünde bulundurarak ödülünü ayarlayacağım. Özürler.
Köşede bir süre bekliyorsun, ve tam yarım saat sonra kapıda bir Shinobi beliriyor. Buraya hızlı bir şekilde, zıplayarak veya Shunshin kullanarak geldiği belli zira kapıda aniden bir dizi yere çökmüş bir biçimde göze görülür hale geliyor. Sen ise onun insanüstü hareketini bir kaç saniye öncesinden seçmiş oluyorsun. Usulca ve sanki hiç bir yere yetişmesine gerek yokmuşçasına ayağı kalkıyor. Bu shinobi, şirketin orada araçtan inen shinobi. Yine köşenin evin kapısına olan mesafesi gereği elemanın erkek oluşu dışında pek bir detay yakalayamıyorsun. Giyimi yine standart shinobi kıyafeti fakat standart köy üniformasından ziyade daha genel bir kıyafet, üniformadan ziyade işlevselliği için giyildiği belli. Alınbandı da göremiyorsun. Ishi shinobisi olduğundan şüphelisin.
Kapısını çalıyor evin ve bir kaç saniye sonra kapının önündeki sürgü aralanıyor, herhangi bir şey söylemiyor shinobi. Yine bir kaç saniye sonra sürgü kapanıyor ve kapı usulca aralanıyor, shinobi içeri yürüyerek giriyor. Kapıyı açanın samuray zırhı gitmiş ve elinde naginata tutan bir herif olduğunu az çok seçebiliyorsun.
Ardından ortam tekrar sakinleşiyor. Bir kaç saat sokağın diğer ucundan gözlemine devam ediyorsun. Yeterince dikkat çektiğini düşündüğün sıralarda ise ortam iyiden iyiye kendini geceye salıyor. Evlerin ışıkları birer birer yanıyor, kapılara çıkan kahyalar evlerin önüne Japon kandilleri asarak sokağın aydınlanmasını sağlıyor. Razan'ın evine ne giren var ne çıkan.
Hana dönmek adına yokuş aşağı ilerlemeye başlıyorsun sen de. Bu saatten sonra birilerinin dışarı çıkacağı yok gibi, fakat bundan emin olamazsın tabii. Minami, ardından ovalar, ardından dağlar olmak üzere ayaklarının altından akıp giden manzaraya doğru yürüyorsun yokuş aşağı usulca yürürken. Sokak geniş ve etraftaki evler, bir kaç sokak sonra başlayan dükkanlar ise cıvıl cıvıl. Etrafta koşturan bir kaç çocuk ve arkasından onları yakalamaya çalışan babalarını görüyorsun. Bir köşe başındaki sokak müzisyenlerinin çaldıkları geleneksel Japon enstrümanlarının sesleri kulağına ilişiyor. Ve en sonunda, ilk uğradığın hanın önüne geliyorsun.
Çevre ve meydan aslında sakin. İçerisi de öyle görünüyor. Akşamın derin maviliğini turuncu tonlar bozuyor. Lâkin, burası genelde kervanların toplaştığı yerler olduğundan civarda bir çok shinobi var. Seni tanıyan birilerinin çıkması da muhtemel. Bu senin görevin için ne kadar iyi olur, kötü olur, onun tayinini senin yapman gerekiyor. Alternatif arayacaksan biliyorsun ki daha arka sokaklarda pek uğranılmayan yerler de mevcut.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kita Usagi
- Ishigakure
- Posts: 286
- Joined: September 11th, 2018, 3:23 am
Re: [Aktif Operasyon | Kita Usagi] Dil
Evi gözetlemeye karar vermesi ile, bu işin zorluklarını fark etmesi arasında geçen süre zarfında sadece etrafına bakınabilmişti. Etrafında erketeye yatabileceği bir yerin olmadığını, kararını verdikten sonra fark etmesi ise Usagi'yi üzen bir durum olmuştu. Zira önce bütün seçenekleri göz önünde bulundursa da, seçeneklerin istediği gereklilikleri incelememişti. Bu bağlamda, bir köşeye geçip beklemesi gerekmişti ve yaptığı bu hareket, böyle lüks bir mahallede dikkat çekecek cinstendi. Neyse ki Usagi'yi göz önünde bulunduran kimse olmamıştı. Avare gibi bir o köşede bir bu köşede belli vakit geçirdikten kısa bir süre sonra kapının önünde bir cisim belirdi. Saliseler sonrasında ise bu cismin aslında Razan'ın şirketinde arabadan inen shinobi olduğunu fark etti. Bu hızlı geliş ile alakasız olarak, aşırı sakin bir şekilde ayağa kalktı. Shinobi'nin detaylarını mesafeden çözememişti. Başka bir yerde yakından görse, bu o shinobi diyemezdi. Bu sebeple shinobinin dış görünüşünden çok, seçebildiği kadarıyla yaptığı hareketlere dikkat etmişti.
Shinobinin evin kapısını çalması ile birlikte kapıyı açan kişiyi uzaktan az çok seçebilmişti. Samuray zırhı giymiş, elinde uzun sapı ve sapının yarısı kadar bir uzunluğa sahip olan naginata tutan birisiydi. Eh, sonuçta uzaktan saldırmak her zaman iyidir, değil mi?
Akşamüstü vaktinde, katlı malikanelerin arasından ışık hüzmelerini parça parça alan sokak, şu sıralarda evlerin arasından gelen ışık hüzmeleri bu sefer direk evlerin camlarından gelmeye başlamıştı. Evlerin içinden gelen ışık, her ne kadar sokağı aydınlatmaya yetmese de, bir süre sonra kahyaların kapılara astıkları kandiller ile sokaklar biraz daha aydınlanıyor. Gündüz ışıklarının aydınlatması ile çok büyük farklar olsa da, güzellik açısından yarışacakları kesindi. Tabi, durup bu güzelliği izleyecek pek zamanı yoktu. Gece olması ve evde hareketlilik olmaması sebebiyle gözetlemeyi bırakıp ara verme zamanının geldiğini düşünmüştü.
Hana dönmek için yokuş aşağı inişini yapmaya başlamıştı. Ana sokak diğer sokaklara göre haliyle daha genişti. Bu sebeple insan olarak da ara sokaklara göre çok daha kalabalıktı. Şu sıralarda Minami'de hayat, bu ana sokakta dönüyordu. Gencinden yaşlısına, çocuğuna kadar herkes buradaydı şu an. Müzisyenler ve işportacılar, sokağın kalabalığından faydalanıp günü güzel bir meblağ ile kapatmak için uğraşıyordu. Usagi'nin ise tek derdi kendisine kalacak bir yer bulup uyumaktı. Yarın erkenden kalkıp evin etrafındaki erketesine devam etmek istiyordu. Sabah Razan'ı kaçırması halinde gün içinde bir daha bulup bulamayacağını bilmiyordu. Hana gidip direk uyumayı hayal ederken buraya geldiği adamın söylediği bir kaç cümle kafasının içinde dolandı birden. "Merkez hanlarda kalma." Bunun sebebini merkez hana inene kadar anlayamamıştı. Sabah girdiği han, görüş açısına girdiği anda ise yaşlı adamın ne demek istediğini anlamıştı. Etrafta çok fazla shinobi vardı. Bu görevin gerekliliklerini yerine getirmesi için tanınmaması gerekiyordu. Ve burada tanınacağından adı kadar emindi Usagi. Hanı gördüğü gibi yönünü ilk ara sokağa çevirdi. Hiçbir şekilde görevini tehlikeye atmak istemiyordu. Ara sokaklardan birisine girdiği gibi ise, hiç durmadan ilerlemeye başladı. Neyse ki ara sokaklarda pek uğrayanı olmayan hanlar olduğunu biliyordu. İşte şu an aradığı tek yer, o hanlardan birisiydi.
Hanı bulduğunda ise yapacağı şeyleri düşünmesine gerek bile yoktu. Hana girip hancıdan bir oda isteyecekti. Parasını verip odaya çıkacak, elini yüzünü yıkayıp güzel bir uykuya yatacaktı. Şafak vakti ile birlikte kalkacak, kalktığı gibi ara sokaklardan ilerleyerek ve çok göze batmamaya çalışarak Razan'ın evine gidecekti. Yine aynı şekilde uzaktan Razan'ın evini izlemeye devam etmeyi planlıyordu. Yarın her şeyin umduğu gibi gitmesi halinde, yarın Razan ölmüş olacaktı.
Shinobinin evin kapısını çalması ile birlikte kapıyı açan kişiyi uzaktan az çok seçebilmişti. Samuray zırhı giymiş, elinde uzun sapı ve sapının yarısı kadar bir uzunluğa sahip olan naginata tutan birisiydi. Eh, sonuçta uzaktan saldırmak her zaman iyidir, değil mi?
Akşamüstü vaktinde, katlı malikanelerin arasından ışık hüzmelerini parça parça alan sokak, şu sıralarda evlerin arasından gelen ışık hüzmeleri bu sefer direk evlerin camlarından gelmeye başlamıştı. Evlerin içinden gelen ışık, her ne kadar sokağı aydınlatmaya yetmese de, bir süre sonra kahyaların kapılara astıkları kandiller ile sokaklar biraz daha aydınlanıyor. Gündüz ışıklarının aydınlatması ile çok büyük farklar olsa da, güzellik açısından yarışacakları kesindi. Tabi, durup bu güzelliği izleyecek pek zamanı yoktu. Gece olması ve evde hareketlilik olmaması sebebiyle gözetlemeyi bırakıp ara verme zamanının geldiğini düşünmüştü.
Hana dönmek için yokuş aşağı inişini yapmaya başlamıştı. Ana sokak diğer sokaklara göre haliyle daha genişti. Bu sebeple insan olarak da ara sokaklara göre çok daha kalabalıktı. Şu sıralarda Minami'de hayat, bu ana sokakta dönüyordu. Gencinden yaşlısına, çocuğuna kadar herkes buradaydı şu an. Müzisyenler ve işportacılar, sokağın kalabalığından faydalanıp günü güzel bir meblağ ile kapatmak için uğraşıyordu. Usagi'nin ise tek derdi kendisine kalacak bir yer bulup uyumaktı. Yarın erkenden kalkıp evin etrafındaki erketesine devam etmek istiyordu. Sabah Razan'ı kaçırması halinde gün içinde bir daha bulup bulamayacağını bilmiyordu. Hana gidip direk uyumayı hayal ederken buraya geldiği adamın söylediği bir kaç cümle kafasının içinde dolandı birden. "Merkez hanlarda kalma." Bunun sebebini merkez hana inene kadar anlayamamıştı. Sabah girdiği han, görüş açısına girdiği anda ise yaşlı adamın ne demek istediğini anlamıştı. Etrafta çok fazla shinobi vardı. Bu görevin gerekliliklerini yerine getirmesi için tanınmaması gerekiyordu. Ve burada tanınacağından adı kadar emindi Usagi. Hanı gördüğü gibi yönünü ilk ara sokağa çevirdi. Hiçbir şekilde görevini tehlikeye atmak istemiyordu. Ara sokaklardan birisine girdiği gibi ise, hiç durmadan ilerlemeye başladı. Neyse ki ara sokaklarda pek uğrayanı olmayan hanlar olduğunu biliyordu. İşte şu an aradığı tek yer, o hanlardan birisiydi.
Hanı bulduğunda ise yapacağı şeyleri düşünmesine gerek bile yoktu. Hana girip hancıdan bir oda isteyecekti. Parasını verip odaya çıkacak, elini yüzünü yıkayıp güzel bir uykuya yatacaktı. Şafak vakti ile birlikte kalkacak, kalktığı gibi ara sokaklardan ilerleyerek ve çok göze batmamaya çalışarak Razan'ın evine gidecekti. Yine aynı şekilde uzaktan Razan'ın evini izlemeye devam etmeyi planlıyordu. Yarın her şeyin umduğu gibi gitmesi halinde, yarın Razan ölmüş olacaktı.
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Aktif Operasyon | Kita Usagi] Dil
Arka sokaklara ilerliyorsun merkez hanı geçip. Bir sokaktan içeri dönüp ilerlediğinde etrafı iyice turuncu tonlar kaplamaya başlıyor. Ana sokağın gürültüsü, arka plan sesine dönüşüyor kulaklarında. Çevrede bir çok ses var. İnsan konuşmaları, köpek havlaması, kedi miyavlaması, at arabası sesleri. Civar lokantalardan gelen tabak çanak sesleri, bir sokak müzisyeninin notaları. Dükkanlarını kapatan veya eğlence mekanlarını açanların sesleri.
Dar bir sokakta, kuytu bir yerde bir "hostel" tadında han buluyorsun. Ufak, 2 katlı bir şey. Muıhtemelen maksimum 5 odası falan var. Gayet sıkış tepiş görünüyor. Sokakta cıvıl cıvıl ışıyan tek bina o. Diğerlerinin camlarından ışıklar saçılsa da, hepsini bastıran fenerleri ve tabelası mevcut. "Nemugakure", uykuda saklanan köy anlamına gelen bir ismi var. İsmin saçmalığına gülümseyerek içeri giriyorsun.
Lobi gayet dar. Sağda 2 tane yer masası var insanların oturması için, ve bir de şömine. Tam karşında bir resepsiyon mevcut duvarın iç kısmında kalacak şekilde. Resepsiyonda bir bayan görüyorsun. Sen içeri girince "Hoş geldiniz!" diyor ve basitçe kafasını eğiyor. Çevrenin dekorasyon ise standart Japon stilinde.
Bir gecelik rezervasyon yaptırıyorsun ve odana çıkıyorsun solda bulunan merdivenlerden. Odan da, yani, bir oda. Dar, fakat işlevsel. Camdan dışarı bakınca Minami sokakları içini garip bir nostalji ile dolduruyor. Hazırlıklarını yapıyor ve uyumaya geçiyorsun.
Güneşin dağların arasından ilk ışığının belirmesi ile uyanıyor ve çıkış yapıyorsun handan. Şehir hala uyuyor gibi. Bir kaç gece mekanı kapanıyor ve devrediyorlar sıralarını diğer dükkanlara. Dar sokaklarda ilerliyorsun. Esneyen bir esnafın tezgahını kurmasına tanıklık ediyorsun, gözleri tüm gece nöbet tutmaktan düşecek bir Shinobi ise merkeze dönüyor. Seni görmediğinden eminsin tabi.
Razan'ın evinin oraya varman 15 dakikanı falan alıyor tempolu ve dikkat çekmeyen bir yürüyüş ile. Bu sokaklarda, arka plan sesi sadece kuşların cıvıltısı. O bir alt katın hengamesi burada bulunmuyor. Sokaktan at arabası bile geçmiyor, fakat bir kaç eve hamalların getirdiği malzemelerin bırakıldığını görüyorsun. Kahvaltı hazırlıkları olmalı.
Erketeye tekrar yatıyorsun ve beklemeye başlıyorsun. Yavaş ve esnemeli bir saatin ardından, evin kapısı aralanıyor ve dün gördüğün shinobiyi görüyorsun tekrar.
Bu sefer daha detaylı görebiliyorsun elemanı. Üzerinde yine standart, herhangi bir yere ait olmayan shinobi üniforması mevcut ve gayet dinç görünüyor. Suradındaki ciddiyet kaslarına işlenmiş gibi duruyor; başka surat ifadeleri gösterebiliyor mu şüphelisin. Bir kaç adım atıyor kapıdan ayrıldıktan sonra ve bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı vererek Shunshin için gerekli el hareketini yapıyor, dizlerini biraz kırıyor ve zıplayarak gözden kayboluyor.
Yani, halkın gözünden kayboluyor. Bir çatıya atladığını sen seçebiliyorsun. Hızı yüksek, takip etsen bile gözden kaybetme ihtimalin olası. Gittiği yön biraz da şiretin olduğu muhit ile çakışıyor fakat emin olamazsın.
Dar bir sokakta, kuytu bir yerde bir "hostel" tadında han buluyorsun. Ufak, 2 katlı bir şey. Muıhtemelen maksimum 5 odası falan var. Gayet sıkış tepiş görünüyor. Sokakta cıvıl cıvıl ışıyan tek bina o. Diğerlerinin camlarından ışıklar saçılsa da, hepsini bastıran fenerleri ve tabelası mevcut. "Nemugakure", uykuda saklanan köy anlamına gelen bir ismi var. İsmin saçmalığına gülümseyerek içeri giriyorsun.
Lobi gayet dar. Sağda 2 tane yer masası var insanların oturması için, ve bir de şömine. Tam karşında bir resepsiyon mevcut duvarın iç kısmında kalacak şekilde. Resepsiyonda bir bayan görüyorsun. Sen içeri girince "Hoş geldiniz!" diyor ve basitçe kafasını eğiyor. Çevrenin dekorasyon ise standart Japon stilinde.
Bir gecelik rezervasyon yaptırıyorsun ve odana çıkıyorsun solda bulunan merdivenlerden. Odan da, yani, bir oda. Dar, fakat işlevsel. Camdan dışarı bakınca Minami sokakları içini garip bir nostalji ile dolduruyor. Hazırlıklarını yapıyor ve uyumaya geçiyorsun.
2. Gün | Öğle Güneşinin Altında

Güneşin dağların arasından ilk ışığının belirmesi ile uyanıyor ve çıkış yapıyorsun handan. Şehir hala uyuyor gibi. Bir kaç gece mekanı kapanıyor ve devrediyorlar sıralarını diğer dükkanlara. Dar sokaklarda ilerliyorsun. Esneyen bir esnafın tezgahını kurmasına tanıklık ediyorsun, gözleri tüm gece nöbet tutmaktan düşecek bir Shinobi ise merkeze dönüyor. Seni görmediğinden eminsin tabi.
Razan'ın evinin oraya varman 15 dakikanı falan alıyor tempolu ve dikkat çekmeyen bir yürüyüş ile. Bu sokaklarda, arka plan sesi sadece kuşların cıvıltısı. O bir alt katın hengamesi burada bulunmuyor. Sokaktan at arabası bile geçmiyor, fakat bir kaç eve hamalların getirdiği malzemelerin bırakıldığını görüyorsun. Kahvaltı hazırlıkları olmalı.
Erketeye tekrar yatıyorsun ve beklemeye başlıyorsun. Yavaş ve esnemeli bir saatin ardından, evin kapısı aralanıyor ve dün gördüğün shinobiyi görüyorsun tekrar.

Yani, halkın gözünden kayboluyor. Bir çatıya atladığını sen seçebiliyorsun. Hızı yüksek, takip etsen bile gözden kaybetme ihtimalin olası. Gittiği yön biraz da şiretin olduğu muhit ile çakışıyor fakat emin olamazsın.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kita Usagi
- Ishigakure
- Posts: 286
- Joined: September 11th, 2018, 3:23 am
Re: [Aktif Operasyon | Kita Usagi] Dil
Ara sokaklarda bulduğu çok muzip bir sahibinin olduğu anlaşılan bir han bulmuştu. Hanın isminden varmıştı bu kanıya. Çünkü "Nemugakure" tarzında bir ismi normal bir kişiliğin açmayacağını az çok kavrayabiliyordu. İsmi görünce yüzünde oluşan hafif gülümsemeyi engelleyememişti. Tüm günün gerginliğini ve stresini ufakta olsa alabilen bu han, Usagi için şimdiden ayrı bir yer edinmişti ve teşekkür maiyetinde bu gece bu handa konaklama yapma kararı almıştı.
İçeri girdiği gibi kendisini dar bir koridor karşılamıştı. Bu dar koridoru bir kaç yer masası ve bir şömine süslüyordu. Tabi, süslemekten çok daraltıyordu demek daha doğru olurdu. Duvarın iç kısmında bir resepsiyon, resepsiyonun içinde de bir bayan duruyordu. İçeri girdiği gibi kadın selam vermişti Usagi'ye. Usagi'de aynı incelikle karşı selam verip tek gecelik bir rezervasyon yaptırmıştı. Odaya çıktığı gibi yolda kafasında kurduğu plan olan el yüz yıkama ve uyku aşamalarını direk yerine getirip sabah için iyice dinlenmeye çalışmıştı. Hesaba katmadığı şey ise, kendisini neredeyse hiçbir gece yalnız bırakmayan kabuslarıydı.
Bu sefer biraz daha değişikti rüyası. Bu sefer kendisini bugün katıldığı genel toplantıda bulmuştu. Kalabalık ile birlikte o geniş avluya doğru giriyordu. Bu sefer içeri girdiğinde ise dikkatini ilk çeken şey sol tarafta yer alan el yapımı göldü. Bir göl normal şartlarda kırmızı olmazdı değil mi? Gölün renginden bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı bile. Tabi, anladığı gibi kaçmak için can atsa da, bedeni henüz herhangi bir tepki vermiyordu düşüncelerine. Bedeninin tepki vermesini beklerken, verandanın sol tarafındaki sürgülü kapılar açılmıştı ve içeriye Razan girmişti. Peşine bir Razan daha girmişti. Sonrasında bir Razan, ardından bir Razan daha. Neler olduğunu anlamak için etrafına bakınırken gördüğü manzara karşısında ise şok olmuştu. Etrafında bir sürü insan olması gerekiyordu. İnsanlar yerine etrafında bir Razan ordusu vardı. Her yüz Razan'ın yüzüydü. Razan'a bu kadar yaklaşınca yapmayı düşündüğü şeyi kafasında o kadar çok kurgulamıştı ki, beyni otomatik olarak saç tokasını çıkartıp en yakın Razan'ın boğazına doğru savurmuştu. Peki, asıl soru burada Razan'ı tutturup tutturamadığı değildi. O bir shinobiydi! Bu kadar yakın mesafeden ıskalamasının imkanı bile yoktu. Peki soru neydi? Soru şuydu. İnsanların boğazı kesilince kan mı akar? Yoksa su mu? Bu Razan'ın boğazından su akmaya başlamıştı. Bu Razan ile birlikte bütün Razan'ların boğazından su akmaya başlamıştı ve bu iyiye işaret değildi. Sanki kesilen damar değildi de, bir havuzu dolduran su boruları patlamıştı. Akan su o kadar tazyikli ve yoğundu. Aradan on saniye bile geçmeden Usagi kendisini kocaman bir gölün içinde buldu.
Gölün içinde bata çıka hayatta kalmaya çalışırken saniyelik bir göz çarpmasıyla bir şeyi fark etmişti. Şu an o büyük malikanede değildi. Abisinin öldürüldüğü, kendisinin ise boğulduğu o büyük göldeydi. Başını her suyun üstüne çıkardığında kıyıda abisini diğer shinobilerle savaşırken görüyordu. Her suya battığında ise ciğerleri su ile dolmaktan yanıyordu. Tabi, şu an için hangisinin daha çok acı verdiğini kestiremiyordu. Ama abisinin can çekişini görmek ile ciğerlerine su dolması kıyasıya yarışıyordu. İkisi de Usagi'ye en büyük hasarı vermek için var gücüyle çabalıyordu. Sonunda kazanan göl olmuştu. Son bir kez abisini gördü. Karnına girmiş, sırtından çıkmış bir katana ile birlikte. Bir anda içinde bulunduğu göl kıpkırmızı oldu. Son bir kez derin bir nefes aldı. Ve vücudu daha fazla acıya dayanamayıp gölün derinliklerine doğru bıraktı kendisini.
Gözlerini açtığında yatak sırılsıklamdı. Önce etrafına bakındı korku dolu gözlerle. Kalbi küt küt atıyordu. Önce etrafında abisini aradı. Abisini göremeyince gözleri direk şu anki hedefini taramaya başladı. Razan. Haliyle odasında Razan'a da rastlamadı. Odasında olduğunu anlayınca kalbini yavaşlatmak için bir kaç kere sakin ve derin nefes aldı. Kalbini yavaşlatınca yatağının sırılsıklam ve buz gibi olmasının nedenini araştırmaya başladı. Çok geçmeden vücudunun salgıladığı adrenalinin etkisi ile vücudundan dışarı çıkan fazla su olduğunu anladı. (Evet, kısaca ter.) İyice sakinleştikten sonra elini yüzünü yıkamak için yataktan kalktı. Şafağın sökmeye başladığını fark edince, geri yatmaktan ziyade hazırlıklarını yapıp hanı terk etmeye karar verdi.
Geceden kalma mekanlar kapanırken, gündüz vakti açılacak olan mekanlar hazırlıklarını yapmaya başlıyorlardı yavaştan. Esneye esneye tezgah kurmaya çalışan bir esnafın yanından geçmişti. Nöbet tuttuğu her halinden belli bir shinobi merkeze doğru ilerliyordu. Usagi ise bütün bu insanların arasından yavaş ve emin adımlarla Razan'ın evine doğru ilerliyordu. Dar sokaklara girdiğinde ise adımlarını hızlandırarak çok geç olmadan Razan'ın evine varmıştı. Dün nöbet tuttuğu yere geçip, yeni günün nöbetine devam etmek için yerini almıştı.
Yaklaşık bir saat sonra evin kapısının aralanması ile Usagi'nin üstündeki bütün yorgunluk, korku, endişe ve uykusuzluk gitmişti. Çıkanın Razan olacağını umut edip elini yavaşça saç tokasına doğru götürmeye başlamıştı bile. Kapıdan dışarıya çıkan silüeti gördüğünde ise eli yavaşça aşağı doğru inmeye başlamıştı. Dün gördüğü shinobiyidi bu. Ne var ki, bu sefer shinobiyi rahatça seçebiliyordu. Yüz ifadesini, gözlerini, saçlarını, kıyafetinin detaylarını. Shinobinin üzerinde standart bir üniforma vardı. Bu üniformada herhangi bir ibare bulunmuyordu. Yani bu da demek oluyordu ki bu bir Ishigakure shinobisi değildi. Önemli olan tek şey buydu Usagi için. Ishi shinobisi değilse öldürme yetkisi vardı. Ve gerekirse bu yetkiyi kullanmaktan çekinmeyecekti. Shinobi dışarı çıktığı gibi Shunshin için gerekli el mührünü yapıp zıplamıştı. Shunshin'in verdiği hız ile çatıya sıçramıştı. O çatıdan diğerine, ondan da bir diğerine gidecekti. Gideceği yer ise muhtemelen Razan'ın şirketiydi. Shinobinin sıçradığı çatı istikametinde bildiği bir tek orası vardı önemli olan. Başka bir yere gitme olasılığı da vardı ama şu an için en olası ihtimali düşünüyordu. Shinobinin gideceği yeri az çok tahmin ettiği için, shinobi bu hızda seyahat ederken onu takip etmeye çalışmanın biraz saçma olacağını düşünüp evin önündeki erketesine devam etmeye karar verdi. Önünde bekleyebileceği iki üç saat vardı. Bu saatler içinde evdeki değişimleri, giren çıkan insanları bir bir hafızasına kaydetmeye çalışacaktı. Razan'ın evi terk etmesi durumunda Razan'ı takip edecek, Razan evi terk etmez ise evin önünde geçireceği iki üç saatin ardından doğu yakasındaki şirkete gidecekti. Şirkete vardığında yapacağı şeyleri şimdiden kafasında kurmuştu bile. Normal bir insan gibi ana kapıdan girecekti. Tabi, devamında ne yapacağı içeride göreceği şeylere göre değişecekti.
Ne olursa olsun, bir daha Razan ile ilgili kabus görmek istemediğine emindi...
İçeri girdiği gibi kendisini dar bir koridor karşılamıştı. Bu dar koridoru bir kaç yer masası ve bir şömine süslüyordu. Tabi, süslemekten çok daraltıyordu demek daha doğru olurdu. Duvarın iç kısmında bir resepsiyon, resepsiyonun içinde de bir bayan duruyordu. İçeri girdiği gibi kadın selam vermişti Usagi'ye. Usagi'de aynı incelikle karşı selam verip tek gecelik bir rezervasyon yaptırmıştı. Odaya çıktığı gibi yolda kafasında kurduğu plan olan el yüz yıkama ve uyku aşamalarını direk yerine getirip sabah için iyice dinlenmeye çalışmıştı. Hesaba katmadığı şey ise, kendisini neredeyse hiçbir gece yalnız bırakmayan kabuslarıydı.
Bu sefer biraz daha değişikti rüyası. Bu sefer kendisini bugün katıldığı genel toplantıda bulmuştu. Kalabalık ile birlikte o geniş avluya doğru giriyordu. Bu sefer içeri girdiğinde ise dikkatini ilk çeken şey sol tarafta yer alan el yapımı göldü. Bir göl normal şartlarda kırmızı olmazdı değil mi? Gölün renginden bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı bile. Tabi, anladığı gibi kaçmak için can atsa da, bedeni henüz herhangi bir tepki vermiyordu düşüncelerine. Bedeninin tepki vermesini beklerken, verandanın sol tarafındaki sürgülü kapılar açılmıştı ve içeriye Razan girmişti. Peşine bir Razan daha girmişti. Sonrasında bir Razan, ardından bir Razan daha. Neler olduğunu anlamak için etrafına bakınırken gördüğü manzara karşısında ise şok olmuştu. Etrafında bir sürü insan olması gerekiyordu. İnsanlar yerine etrafında bir Razan ordusu vardı. Her yüz Razan'ın yüzüydü. Razan'a bu kadar yaklaşınca yapmayı düşündüğü şeyi kafasında o kadar çok kurgulamıştı ki, beyni otomatik olarak saç tokasını çıkartıp en yakın Razan'ın boğazına doğru savurmuştu. Peki, asıl soru burada Razan'ı tutturup tutturamadığı değildi. O bir shinobiydi! Bu kadar yakın mesafeden ıskalamasının imkanı bile yoktu. Peki soru neydi? Soru şuydu. İnsanların boğazı kesilince kan mı akar? Yoksa su mu? Bu Razan'ın boğazından su akmaya başlamıştı. Bu Razan ile birlikte bütün Razan'ların boğazından su akmaya başlamıştı ve bu iyiye işaret değildi. Sanki kesilen damar değildi de, bir havuzu dolduran su boruları patlamıştı. Akan su o kadar tazyikli ve yoğundu. Aradan on saniye bile geçmeden Usagi kendisini kocaman bir gölün içinde buldu.
Gölün içinde bata çıka hayatta kalmaya çalışırken saniyelik bir göz çarpmasıyla bir şeyi fark etmişti. Şu an o büyük malikanede değildi. Abisinin öldürüldüğü, kendisinin ise boğulduğu o büyük göldeydi. Başını her suyun üstüne çıkardığında kıyıda abisini diğer shinobilerle savaşırken görüyordu. Her suya battığında ise ciğerleri su ile dolmaktan yanıyordu. Tabi, şu an için hangisinin daha çok acı verdiğini kestiremiyordu. Ama abisinin can çekişini görmek ile ciğerlerine su dolması kıyasıya yarışıyordu. İkisi de Usagi'ye en büyük hasarı vermek için var gücüyle çabalıyordu. Sonunda kazanan göl olmuştu. Son bir kez abisini gördü. Karnına girmiş, sırtından çıkmış bir katana ile birlikte. Bir anda içinde bulunduğu göl kıpkırmızı oldu. Son bir kez derin bir nefes aldı. Ve vücudu daha fazla acıya dayanamayıp gölün derinliklerine doğru bıraktı kendisini.
Gözlerini açtığında yatak sırılsıklamdı. Önce etrafına bakındı korku dolu gözlerle. Kalbi küt küt atıyordu. Önce etrafında abisini aradı. Abisini göremeyince gözleri direk şu anki hedefini taramaya başladı. Razan. Haliyle odasında Razan'a da rastlamadı. Odasında olduğunu anlayınca kalbini yavaşlatmak için bir kaç kere sakin ve derin nefes aldı. Kalbini yavaşlatınca yatağının sırılsıklam ve buz gibi olmasının nedenini araştırmaya başladı. Çok geçmeden vücudunun salgıladığı adrenalinin etkisi ile vücudundan dışarı çıkan fazla su olduğunu anladı. (Evet, kısaca ter.) İyice sakinleştikten sonra elini yüzünü yıkamak için yataktan kalktı. Şafağın sökmeye başladığını fark edince, geri yatmaktan ziyade hazırlıklarını yapıp hanı terk etmeye karar verdi.
Geceden kalma mekanlar kapanırken, gündüz vakti açılacak olan mekanlar hazırlıklarını yapmaya başlıyorlardı yavaştan. Esneye esneye tezgah kurmaya çalışan bir esnafın yanından geçmişti. Nöbet tuttuğu her halinden belli bir shinobi merkeze doğru ilerliyordu. Usagi ise bütün bu insanların arasından yavaş ve emin adımlarla Razan'ın evine doğru ilerliyordu. Dar sokaklara girdiğinde ise adımlarını hızlandırarak çok geç olmadan Razan'ın evine varmıştı. Dün nöbet tuttuğu yere geçip, yeni günün nöbetine devam etmek için yerini almıştı.
Yaklaşık bir saat sonra evin kapısının aralanması ile Usagi'nin üstündeki bütün yorgunluk, korku, endişe ve uykusuzluk gitmişti. Çıkanın Razan olacağını umut edip elini yavaşça saç tokasına doğru götürmeye başlamıştı bile. Kapıdan dışarıya çıkan silüeti gördüğünde ise eli yavaşça aşağı doğru inmeye başlamıştı. Dün gördüğü shinobiyidi bu. Ne var ki, bu sefer shinobiyi rahatça seçebiliyordu. Yüz ifadesini, gözlerini, saçlarını, kıyafetinin detaylarını. Shinobinin üzerinde standart bir üniforma vardı. Bu üniformada herhangi bir ibare bulunmuyordu. Yani bu da demek oluyordu ki bu bir Ishigakure shinobisi değildi. Önemli olan tek şey buydu Usagi için. Ishi shinobisi değilse öldürme yetkisi vardı. Ve gerekirse bu yetkiyi kullanmaktan çekinmeyecekti. Shinobi dışarı çıktığı gibi Shunshin için gerekli el mührünü yapıp zıplamıştı. Shunshin'in verdiği hız ile çatıya sıçramıştı. O çatıdan diğerine, ondan da bir diğerine gidecekti. Gideceği yer ise muhtemelen Razan'ın şirketiydi. Shinobinin sıçradığı çatı istikametinde bildiği bir tek orası vardı önemli olan. Başka bir yere gitme olasılığı da vardı ama şu an için en olası ihtimali düşünüyordu. Shinobinin gideceği yeri az çok tahmin ettiği için, shinobi bu hızda seyahat ederken onu takip etmeye çalışmanın biraz saçma olacağını düşünüp evin önündeki erketesine devam etmeye karar verdi. Önünde bekleyebileceği iki üç saat vardı. Bu saatler içinde evdeki değişimleri, giren çıkan insanları bir bir hafızasına kaydetmeye çalışacaktı. Razan'ın evi terk etmesi durumunda Razan'ı takip edecek, Razan evi terk etmez ise evin önünde geçireceği iki üç saatin ardından doğu yakasındaki şirkete gidecekti. Şirkete vardığında yapacağı şeyleri şimdiden kafasında kurmuştu bile. Normal bir insan gibi ana kapıdan girecekti. Tabi, devamında ne yapacağı içeride göreceği şeylere göre değişecekti.
Ne olursa olsun, bir daha Razan ile ilgili kabus görmek istemediğine emindi...
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Aktif Operasyon | Kita Usagi] Dil
Elemanı takip etmemeyi seçip evin önünde erketene devam ediyorsun. Bir kaç saat geçiyor, boş boş etrafta dolaşıyorsun. Yanından çeşitli insanlar geçiyor. Kimisi sokağın sakini, kimisi hamal, kimisi ise koşturan çocuklar. Alışverişten gelen hizmetkarlar da gözüne takılıyor. Fakat dün gördüğün bir kaç kişi ile tekrar karşılaşınca, istemsiz bir şekilde yanından geçerlerken bir kaç saniye sana bakmıyorlar değil. Git gide dikkat çekmeye başladığın aşikar.
Köşe başındaki beklentin sürüyor. Bir kaç saatin ardından Razan'ın evden çıkmaması sebebiyle, "Tenjuku"'nun olduğu sokağa ilerlemeye başlıyorsun. Hareketlendiriyorsun artık beklemekten uyuşmuş ayaklarını ve hızlı bir tempoda yol almaya başlıyorsun.
20 dakikalık bir yürüyüş yapıyorsun lüks mahallelerde. Kimi zaman bir malikanenin yanından geçiyorsun, kimi zaman ufak fakat gerçekten iyi bakılmış bir parkın yanından. Çevreyi gözlemlemek hiç sıkmıyor seni zira neredeyse hiç bir renk bile kendini tekrar etmiyor.
Dükkanın olduğu sokağa varınca hızını kesmeden, normal bir insan edasıyla kapıya doğru yönleniyorsun. Dükkan, önceden de gördüğün gibi, 2 katlı tipik bir Japon evi şeklinde. Perdeleri ise kırmızı renkte ve camekanı bulunmuyor. Önüne asılmış Japon fenerleri ve tabelası ise cıvıl cıvıl. Nasıl bir yer olduğu, ne yaptıkları hakkında en ufak bir fikrin yok.
İçeriye giriyorsun. Alt kat, kocaman bir salon. Etrafta tonla yer minderi var ve hepsi kırmızının cart olmayan tonlarında. Duvarlarda çeşitli parşömenler asılı ve üzerlerinde Kaya Ülkesi'nin çeşitli manzaraları çizili. Kırmızı perdeler bir titizlik ile asılmış ve açılıp açılmadıklarından şüphelisin. Duvarlardan rastgele aralıklarla sarkıtılan ve her biri çok az ışık veren fenerler ile aydınlatılıyor içerisi. Yer masaları dikkatini çekiyor. Üzerleri boş, aslında bir nevi bekleme veya konuk salonunu andırıyor sana. Mutfak veya tezgah gibi bir yer seçemiyorsun. Üst kata çıkan bir merdiven bulunuyor tam karşında, sağa doğru kıvrılarak tavanda yokoluyor. Büyük değil.
Sen içeriye girdiğinde, aşırı lüks kimonolar ile giydirilmiş geyşalar etrafı toparlıyor. Minderleri kabartıp masaların üstlerini siliyorlar. Kimisi sönen fenerleri değiştiriyor. Hepsi farklı renklerde. Kimisinin saçı düz, kimisininki geleneksel "Yamato Nadeshiko" denilen stilde. Hepsine bir şeyler söyleyerek emir veren, salonun ortasında duran bir kadına gözün çarpıyor bu sırada.
Kadın dehşet bakımlı, süslü ve çekici. Bir an duraksıyor ve baştan aşağı giydiği kimonoyu, bedenini, suradını ve makyajını süzüyorsun. Bu sırada da sana doğru dönüyor ve rüyamsı gözlerini kısarak sana bakıyor. Göz kapağı ve yanakları arasında sıkışıp kalan göz bebekleri resmen yağmur sonrasında nemlenmiş ve boynu bükülmüş bir çiçek gibi. Sana doğru hafif ve saygı dolu bir adım atıyor ve hafifçe önünde eğiliyor, bir kaç santim.
"Tenjuku'ya hoş geldiniz. Size nasıl yardımcı olabiliriz? Bir akşam organizasyonu için mi geyşa arıyorsunuz, yoksa bir kutlama için mi?" Ardından seni iyice bir süzüyor. Hala gülümseyen suradındaki bakışları bir serap gibi. Muhtemelen bir müşteri olmadığını hem kıyafetinden hem de duruşundan anlamışa benziyor ki saygılı duruşunu şehvetli ve avladığı fareyi yemek yerine oynamak isteyen bir kediye çeviriyor. "Yoksa... iş başvurusu için mi geldin tatlım?" Sanki yeni bir oyuncak elde edecekmişçesine bir keyifleniyor kaşları, gözleri ve mimikleri. Ellerini önünde birleştiriyor ve neredeyse 5 santim kadar uzun fakat bir o kadar da bakımlı tırnaklarını görüyorsun.
Köşe başındaki beklentin sürüyor. Bir kaç saatin ardından Razan'ın evden çıkmaması sebebiyle, "Tenjuku"'nun olduğu sokağa ilerlemeye başlıyorsun. Hareketlendiriyorsun artık beklemekten uyuşmuş ayaklarını ve hızlı bir tempoda yol almaya başlıyorsun.
20 dakikalık bir yürüyüş yapıyorsun lüks mahallelerde. Kimi zaman bir malikanenin yanından geçiyorsun, kimi zaman ufak fakat gerçekten iyi bakılmış bir parkın yanından. Çevreyi gözlemlemek hiç sıkmıyor seni zira neredeyse hiç bir renk bile kendini tekrar etmiyor.
Dükkanın olduğu sokağa varınca hızını kesmeden, normal bir insan edasıyla kapıya doğru yönleniyorsun. Dükkan, önceden de gördüğün gibi, 2 katlı tipik bir Japon evi şeklinde. Perdeleri ise kırmızı renkte ve camekanı bulunmuyor. Önüne asılmış Japon fenerleri ve tabelası ise cıvıl cıvıl. Nasıl bir yer olduğu, ne yaptıkları hakkında en ufak bir fikrin yok.
İçeriye giriyorsun. Alt kat, kocaman bir salon. Etrafta tonla yer minderi var ve hepsi kırmızının cart olmayan tonlarında. Duvarlarda çeşitli parşömenler asılı ve üzerlerinde Kaya Ülkesi'nin çeşitli manzaraları çizili. Kırmızı perdeler bir titizlik ile asılmış ve açılıp açılmadıklarından şüphelisin. Duvarlardan rastgele aralıklarla sarkıtılan ve her biri çok az ışık veren fenerler ile aydınlatılıyor içerisi. Yer masaları dikkatini çekiyor. Üzerleri boş, aslında bir nevi bekleme veya konuk salonunu andırıyor sana. Mutfak veya tezgah gibi bir yer seçemiyorsun. Üst kata çıkan bir merdiven bulunuyor tam karşında, sağa doğru kıvrılarak tavanda yokoluyor. Büyük değil.
Sen içeriye girdiğinde, aşırı lüks kimonolar ile giydirilmiş geyşalar etrafı toparlıyor. Minderleri kabartıp masaların üstlerini siliyorlar. Kimisi sönen fenerleri değiştiriyor. Hepsi farklı renklerde. Kimisinin saçı düz, kimisininki geleneksel "Yamato Nadeshiko" denilen stilde. Hepsine bir şeyler söyleyerek emir veren, salonun ortasında duran bir kadına gözün çarpıyor bu sırada.

Kadın dehşet bakımlı, süslü ve çekici. Bir an duraksıyor ve baştan aşağı giydiği kimonoyu, bedenini, suradını ve makyajını süzüyorsun. Bu sırada da sana doğru dönüyor ve rüyamsı gözlerini kısarak sana bakıyor. Göz kapağı ve yanakları arasında sıkışıp kalan göz bebekleri resmen yağmur sonrasında nemlenmiş ve boynu bükülmüş bir çiçek gibi. Sana doğru hafif ve saygı dolu bir adım atıyor ve hafifçe önünde eğiliyor, bir kaç santim.
"Tenjuku'ya hoş geldiniz. Size nasıl yardımcı olabiliriz? Bir akşam organizasyonu için mi geyşa arıyorsunuz, yoksa bir kutlama için mi?" Ardından seni iyice bir süzüyor. Hala gülümseyen suradındaki bakışları bir serap gibi. Muhtemelen bir müşteri olmadığını hem kıyafetinden hem de duruşundan anlamışa benziyor ki saygılı duruşunu şehvetli ve avladığı fareyi yemek yerine oynamak isteyen bir kediye çeviriyor. "Yoksa... iş başvurusu için mi geldin tatlım?" Sanki yeni bir oyuncak elde edecekmişçesine bir keyifleniyor kaşları, gözleri ve mimikleri. Ellerini önünde birleştiriyor ve neredeyse 5 santim kadar uzun fakat bir o kadar da bakımlı tırnaklarını görüyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kita Usagi
- Ishigakure
- Posts: 286
- Joined: September 11th, 2018, 3:23 am
Re: [Aktif Operasyon | Kita Usagi] Dil
Erketeye devam ederken çok fazla dikkat çekmeye başlamıştı farkında olmadan. İki gündür aynı yerde, aynı malikaneye bakarken görülüyordu. Sokak sakinleri de haliyle çok fazla görür olmuştu Usagi'yi. Artık fazla dikkat çekmeye başladığını fark ettiği anda, Razan'ın da herhangi bir hareket yapmaması sebebiyle Tenjaku isimli şirkete doğru yola çıkmıştı. Orada bir şeyler bulmayı umuyordu. Ne var ki, şirketin ne üstüne kurulu olduğunu bile bilmemesi, içeriye girdiğinde nasıl bir role bürünmeye çalışacağını kestiremiyordu şimdiden. Doğaçlama iyidir düşüncesiyle birlikte tempolu adımlarla doğu yakasına doğru yola çıktı.
Yaklaşık yarım saatlik yürüyüşünün ardından varmıştı Tenjaku isimli şirkete. Kapıya vardığında sanki normal bir müşteriymiş gibi içeri girmişti. Dışını daha önceden gördüğü için biliyordu dükkanı. Normal bir Japon evi şeklindeydi dükkan. Camekanı yoktu, yani içeriyi görmek pek mümkün değildi. Önüne asılmış fenerler ve tabela sebebiyle çok renkli bir havası vardı giriş kısmında. Razan'ın böyle renkli, cıvıl cıvıl nasıl bir dükkanı olduğunu kestiremiyordu. İçeride neler yapıldığı hakkında en ufak bir fikir bile oluşmamıştı kafasında. Ama her halükarda bu kapıdan içeriye girmesi gerektiğini hissediyordu. Çok fazla beklemeden kapıyı aralayıp harikalar diyarına girmişti.
İçeriye girdiği gibi kendisini kocaman bir salon karşılamıştı. Etrafında bir sürü yer minderi, duvarlarda Kaya Ülkesi manzaralarının çizili olduğu parşömenler mevcuttu. Oturup, bu manzaraları izleyebilirdi. Hem parşömenlerde asılı halini, ya da parşömenlerdeki manzaraların gerçek hallerini. Kaya Ülkesi, mimari açıdan aşırı zengin bir ülkeydi. Ne yazık ki aynı şey vatan sevgisi açısından değildi. Öyle olsaydı kendisi şu an bu dükkanda olmak zorunda kalmazdı. İçerisinin aydınlatması duvarlarda rastgele aralıklarla yerleştirilen fenerler tarafından sağlanmıştı. Fenerlerin yaydığı loş ışık içeriyi çok hoş bir ortam haline getiriyordu. Minderlerin ortasında yer masaları bulunuyordu. Üzerleri henüz boştu. Akşam hazırlıklarına daha başlanmadığı belliydi. Gerçi bulunduğu salon restorandan ziyade daha çok bekleme alanı gibiydi. Salonun diğer ucunda üst kata çıktığını düşündüğü bir merdiven bulunuyordu. Merdiven çok büyük değildi. Biraz zorlamayla yan yana iki kişinin çıkabileceği genişlikteydi.
İçeride garip bir hengame vardı. Lüks kimonolar giymiş geyşalar etrafı toparlamakla meşguldü. Şu an geyşaların akşama hazırlık yaptığını fark etmişti. Hepsinin ortasında, geyşalara emirler yağdıran bir kadın vardı. Bu kadının mekanın müdürü olduğunu az çok anlayabiliyordu hareketlerinden ve görünüşünden.
Usagi kadını süzdüğü sırada, kadın birden dönüp Usagi'ye bakmaya başlamıştı. Karşılıklı süzme işlemini geçtikten sonra ilk hamleyi yapan kadın olmuştu. Usagi'ye doğru hareketlenip bir kaç santimlik bir selamlama yapmıştı. Tabi, Usagi bu hareket karşısında kadının güzelliğine tutulduğu için başta ne yapacağını bilememişti. Ardından karşı selam vermesi gerektiğini fark edince kendisi de bir kaç santim eğilip kadının selamına karşılık vermişti.
Karşılıklı selamlaşmanın ardından kadın sözlerini sarf etmişti. Gelen herkese karşı aynı cümleleri sarf ettiğini çok belli etse de, sanki Usagi'ye özel söylüyormuş gibi geliyordu. O kadar güzel kullanıyordu ki ses tonunu kadın, basit cümleler bile şiir gibi geliyordu Usagi'nin kulağına. Sonrasında kıyafetinden müşteri olmadığını fark etmiş olacak ki cümleleri değişmişti. Bu sefer bir müşteriye pazarlama yapmaya çalışmaktan ziyade, mekanda çalışmasını istediği birisini çağırır gibiydi. Ama bu, sanki o kadın Usagi'nin burada çalışmasını istemiyor da, Usagi'nin çalışma isteğine izin veriyor gibiydi. Konuşmanın bütün kontrolü kadındaydı sanki. Kadının sözleri üstüne Usagi biraz duraksadıktan sonra konuşmayı tekrardan hatırlayarak cümlelerini sarf etti.
"E-evet. İş başvurusunda bulunacaktım ben."
Yaklaşık yarım saatlik yürüyüşünün ardından varmıştı Tenjaku isimli şirkete. Kapıya vardığında sanki normal bir müşteriymiş gibi içeri girmişti. Dışını daha önceden gördüğü için biliyordu dükkanı. Normal bir Japon evi şeklindeydi dükkan. Camekanı yoktu, yani içeriyi görmek pek mümkün değildi. Önüne asılmış fenerler ve tabela sebebiyle çok renkli bir havası vardı giriş kısmında. Razan'ın böyle renkli, cıvıl cıvıl nasıl bir dükkanı olduğunu kestiremiyordu. İçeride neler yapıldığı hakkında en ufak bir fikir bile oluşmamıştı kafasında. Ama her halükarda bu kapıdan içeriye girmesi gerektiğini hissediyordu. Çok fazla beklemeden kapıyı aralayıp harikalar diyarına girmişti.
İçeriye girdiği gibi kendisini kocaman bir salon karşılamıştı. Etrafında bir sürü yer minderi, duvarlarda Kaya Ülkesi manzaralarının çizili olduğu parşömenler mevcuttu. Oturup, bu manzaraları izleyebilirdi. Hem parşömenlerde asılı halini, ya da parşömenlerdeki manzaraların gerçek hallerini. Kaya Ülkesi, mimari açıdan aşırı zengin bir ülkeydi. Ne yazık ki aynı şey vatan sevgisi açısından değildi. Öyle olsaydı kendisi şu an bu dükkanda olmak zorunda kalmazdı. İçerisinin aydınlatması duvarlarda rastgele aralıklarla yerleştirilen fenerler tarafından sağlanmıştı. Fenerlerin yaydığı loş ışık içeriyi çok hoş bir ortam haline getiriyordu. Minderlerin ortasında yer masaları bulunuyordu. Üzerleri henüz boştu. Akşam hazırlıklarına daha başlanmadığı belliydi. Gerçi bulunduğu salon restorandan ziyade daha çok bekleme alanı gibiydi. Salonun diğer ucunda üst kata çıktığını düşündüğü bir merdiven bulunuyordu. Merdiven çok büyük değildi. Biraz zorlamayla yan yana iki kişinin çıkabileceği genişlikteydi.
İçeride garip bir hengame vardı. Lüks kimonolar giymiş geyşalar etrafı toparlamakla meşguldü. Şu an geyşaların akşama hazırlık yaptığını fark etmişti. Hepsinin ortasında, geyşalara emirler yağdıran bir kadın vardı. Bu kadının mekanın müdürü olduğunu az çok anlayabiliyordu hareketlerinden ve görünüşünden.
Usagi kadını süzdüğü sırada, kadın birden dönüp Usagi'ye bakmaya başlamıştı. Karşılıklı süzme işlemini geçtikten sonra ilk hamleyi yapan kadın olmuştu. Usagi'ye doğru hareketlenip bir kaç santimlik bir selamlama yapmıştı. Tabi, Usagi bu hareket karşısında kadının güzelliğine tutulduğu için başta ne yapacağını bilememişti. Ardından karşı selam vermesi gerektiğini fark edince kendisi de bir kaç santim eğilip kadının selamına karşılık vermişti.
Karşılıklı selamlaşmanın ardından kadın sözlerini sarf etmişti. Gelen herkese karşı aynı cümleleri sarf ettiğini çok belli etse de, sanki Usagi'ye özel söylüyormuş gibi geliyordu. O kadar güzel kullanıyordu ki ses tonunu kadın, basit cümleler bile şiir gibi geliyordu Usagi'nin kulağına. Sonrasında kıyafetinden müşteri olmadığını fark etmiş olacak ki cümleleri değişmişti. Bu sefer bir müşteriye pazarlama yapmaya çalışmaktan ziyade, mekanda çalışmasını istediği birisini çağırır gibiydi. Ama bu, sanki o kadın Usagi'nin burada çalışmasını istemiyor da, Usagi'nin çalışma isteğine izin veriyor gibiydi. Konuşmanın bütün kontrolü kadındaydı sanki. Kadının sözleri üstüne Usagi biraz duraksadıktan sonra konuşmayı tekrardan hatırlayarak cümlelerini sarf etti.
"E-evet. İş başvurusunda bulunacaktım ben."
► Show Spoiler