[Komaeda Togami] Sızma
- Komaeda Togami
- Kaçak
- Posts: 169
- Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Re: [Komaeda Togami] Sızma
Rantaro’nun boşluğunu gördüğüm anda, tereddütsüzce yapmıştım hamlemi. Ekipman çantama uzanarak elime aldığım kunai, zaman yavaşlarken havada rakibimin boğazına doğru süzülmeye başlamıştı. Gözlerinin açıldığını, bir şeylerin ters gittiğini anladığını görebiliyordum. Geriye doğru kaçmaya çalışmasına rağmen, artık her şey için çok geçti. Sol elimle bana doğru uzattığı elinin bileğinden kavrayarak geriye doğru yaptığı hamlesini durdurdum ve bir an sonra metalin yumuşak eti parçalayarak geçtiğini hissettim. Kunaiyi şiddetle saplamama engel olan tek şey, son anda boştaki eliyle kunaiyi savuran kolumu tutmuş olmasıydı. Yine de, aldığı yarayla pek uzun süre sağ kalabileceğini düşünmüyordum. Kavradığı kolumu kurtarmayı denedim hamlemi tamamlamak üzere, olabildiğince sessizce tamamlanmalıydı her şey. Tam o anda göğsüme yediğim tekme beni geri fırlatırken sahip olduğum yüksek avantajı yitirmiştim. Koltukla birlikte geriye fırlayıp yere yapışırken, işlerin sessiz devam edemeyeceğini çoktan anlamış bulunuyordum.
Ayağa kalkmamla birlikte, her şeyin sarpa sarpmak üzere olduğunu anlamam bir olmuştu. Bana attığı tekmeyle birlikte, benimle benzer şekilde geriye doğru savrulmuştu rakibim. Gelgelelim, pek iyi bir durumda olmadığından ayağa kalkabilecek gibi durmuyordu. Yere çökmüş, kan öksürmekle ve kendini hayatta tutmakla meşguldü. Bununla birlikte az önce kızın geçtiği kapının arkasından gelen sesleri duyabiliyordum. Bir an sonra, biri yarı ölü olsa bile iki shinobiyle karşı karşıya kalacaktım ve durumumun zora girmesi işten bile değildi. Bununla birlikte genjutsumun bozulduğunu hissedebiliyordum, vücutlarımız ayrılmadan önce Rantaro’nun yüzünde gördüğüm ifade de bunu destekler nitelikteydi. Elimdeki kunaiyi yerde kan öksürmekle meşgul olan Rantaro’ya doğru fırlattım. Göğsü ve boynu yere baktığı için çok kritik bir noktaya isabet ettirmem pek olası görünmüyordu ancak acısını arttıracak ve durumunu kötüleştirecek herhangi bir şey benim için avantaj manasına geliyordu. Ölümün kıyısında olabilirdi, ancak daha net ve bitirici bir hamle için yakınına girmeyecek kadar çalışıyordu kafam. Son bir gayretle olsa bile beni etkisiz hale getirecek bir hamle yapması halinde az sonra kapıdan gelecek kız için açık hedef haline gelirdim. Bu işi yapacaksak, en azından durum ikiye iki olmalıydı.
Kunaiyi fırlattığım gibi hiç beklemeden başparmağımı ağzıma götürdüm ve ısırdım. Devamında, hızla yere çökerek iki elimi birden zemine yerleştirdim. Gözlerimle, Rantaro’nun yapacağı olası bir hamleyi kesiyordum o anda. Kapı açılmak üzereydi, yalnızca birkaç saniyesi vardı belki de. Bu birkaç saniye ise tekniğimin çalışması ve Raizo’nun evin içinde, emirlerime hazır bir şekilde belirmesi için yeterliydi. Raizo’nun gelmesiyle, kızın içeri girmesinin yakın zamanlarda olacağını düşünüyordum. Yapacağım ilk iş Raizo’ya seslenerek kapıyı işaret etmek olacaktı, bana zaman kazandırmak için bir şeyler düşüneceğini umuyordum. Devamında, Rantaro’nun yapacağı olası hamleleri izlemeye devam ederek iki elimi yumruk haline getirip chakrama odaklanacaktım. İki elimde beliren karga tüyleri, kullanılmaya hazır hale geleceklerdi. Aniden yüksek dozda chakra kullanmam gerekmişti, ancak başka çıkar bir yol göremiyordum bu işten. Kullandığım hapların etkilerini göstermesini ummak, yapabildiğim yegane şeydi.
Ayağa kalkmamla birlikte, her şeyin sarpa sarpmak üzere olduğunu anlamam bir olmuştu. Bana attığı tekmeyle birlikte, benimle benzer şekilde geriye doğru savrulmuştu rakibim. Gelgelelim, pek iyi bir durumda olmadığından ayağa kalkabilecek gibi durmuyordu. Yere çökmüş, kan öksürmekle ve kendini hayatta tutmakla meşguldü. Bununla birlikte az önce kızın geçtiği kapının arkasından gelen sesleri duyabiliyordum. Bir an sonra, biri yarı ölü olsa bile iki shinobiyle karşı karşıya kalacaktım ve durumumun zora girmesi işten bile değildi. Bununla birlikte genjutsumun bozulduğunu hissedebiliyordum, vücutlarımız ayrılmadan önce Rantaro’nun yüzünde gördüğüm ifade de bunu destekler nitelikteydi. Elimdeki kunaiyi yerde kan öksürmekle meşgul olan Rantaro’ya doğru fırlattım. Göğsü ve boynu yere baktığı için çok kritik bir noktaya isabet ettirmem pek olası görünmüyordu ancak acısını arttıracak ve durumunu kötüleştirecek herhangi bir şey benim için avantaj manasına geliyordu. Ölümün kıyısında olabilirdi, ancak daha net ve bitirici bir hamle için yakınına girmeyecek kadar çalışıyordu kafam. Son bir gayretle olsa bile beni etkisiz hale getirecek bir hamle yapması halinde az sonra kapıdan gelecek kız için açık hedef haline gelirdim. Bu işi yapacaksak, en azından durum ikiye iki olmalıydı.
Kunaiyi fırlattığım gibi hiç beklemeden başparmağımı ağzıma götürdüm ve ısırdım. Devamında, hızla yere çökerek iki elimi birden zemine yerleştirdim. Gözlerimle, Rantaro’nun yapacağı olası bir hamleyi kesiyordum o anda. Kapı açılmak üzereydi, yalnızca birkaç saniyesi vardı belki de. Bu birkaç saniye ise tekniğimin çalışması ve Raizo’nun evin içinde, emirlerime hazır bir şekilde belirmesi için yeterliydi. Raizo’nun gelmesiyle, kızın içeri girmesinin yakın zamanlarda olacağını düşünüyordum. Yapacağım ilk iş Raizo’ya seslenerek kapıyı işaret etmek olacaktı, bana zaman kazandırmak için bir şeyler düşüneceğini umuyordum. Devamında, Rantaro’nun yapacağı olası hamleleri izlemeye devam ederek iki elimi yumruk haline getirip chakrama odaklanacaktım. İki elimde beliren karga tüyleri, kullanılmaya hazır hale geleceklerdi. Aniden yüksek dozda chakra kullanmam gerekmişti, ancak başka çıkar bir yol göremiyordum bu işten. Kullandığım hapların etkilerini göstermesini ummak, yapabildiğim yegane şeydi.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Komaeda Togami] Sızma
Attığın kunai, Rantaro'nun sağ omzu ile boynu arasında kalan yere derinlemesine saplanıyor, bununla beraber sulu bir viyaklama sesi işitiyorsun, ağzından ve boynundan akan kanlar hız kesmiyor. Beklediğin gibi bir tepki değil bu. Ayağı kalkıp hamle yapmasını bekliyorsun, ancak böyle bir durum olmuyor. Hala yerde. Sen ise vakit geçmeden elini ısırıyor ve Raizo'yu çağırmak için elini yere koyuyorsun. Tam bu sırada, kapı açılıyor.
Kız, önce Rantaro'ya, ardından sana doğru bakıyor. Elinde bir kap olduğunu görüyorsun, üzeri duman tütüyor. Göz göze geldiğiniz an, senin Chizuru olmadığını farkediyor. Seni hala Chizuru gibi görse de meseleyi çözdüğünü farkediyorsun. Raizo yanında dumanın arasından cisimlendiği an, kız elindeki çorbayı bir nefretle üzerine fırlatıyor. Raizo son anda bir iki kanat çırpışı ile tavana doğru yükseliyor, sen ise bir adım geriye atıyorsun. Cübbene denk gelen sıcak sebze çorbası, anlığına dikkatini dağıtıyor. Ellerini yumruk yapıyor ve karga tüylerini oluşturuyorsun.
Bu sırada, kız çoktan Rantaro'yu yüklenip geldiği kapıya hareketleniyor. Sen ise, iki elindeki tüyleri fırlatıyorsun kıza ve sırtındaki Rantaro'ya doğru. Tüylerden bazıları kapı eşiğine isabet ederken son anda birisinin kızın omzuna saplandığını görüyorsun. Kız, diğer odanın loşluğunda kayboluyor. Kapıya çapraz durduğun için evin diğer kısmını pek seçemiyorsun.
"Tch..." diyerek iniyor Raizo tavandan aşağı. Tüm bu olaylar bir, iki saniye sürmüş oluyor.
Kız, önce Rantaro'ya, ardından sana doğru bakıyor. Elinde bir kap olduğunu görüyorsun, üzeri duman tütüyor. Göz göze geldiğiniz an, senin Chizuru olmadığını farkediyor. Seni hala Chizuru gibi görse de meseleyi çözdüğünü farkediyorsun. Raizo yanında dumanın arasından cisimlendiği an, kız elindeki çorbayı bir nefretle üzerine fırlatıyor. Raizo son anda bir iki kanat çırpışı ile tavana doğru yükseliyor, sen ise bir adım geriye atıyorsun. Cübbene denk gelen sıcak sebze çorbası, anlığına dikkatini dağıtıyor. Ellerini yumruk yapıyor ve karga tüylerini oluşturuyorsun.
Bu sırada, kız çoktan Rantaro'yu yüklenip geldiği kapıya hareketleniyor. Sen ise, iki elindeki tüyleri fırlatıyorsun kıza ve sırtındaki Rantaro'ya doğru. Tüylerden bazıları kapı eşiğine isabet ederken son anda birisinin kızın omzuna saplandığını görüyorsun. Kız, diğer odanın loşluğunda kayboluyor. Kapıya çapraz durduğun için evin diğer kısmını pek seçemiyorsun.
"Tch..." diyerek iniyor Raizo tavandan aşağı. Tüm bu olaylar bir, iki saniye sürmüş oluyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Komaeda Togami
- Kaçak
- Posts: 169
- Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Re: [Komaeda Togami] Sızma
Fırlattığım kunai yerde kan kusmakta olan rakibimin boynuyla omzu arasındaki bölgeye saplanmış, rakibimi iyiyden iyiye etkisiz hale getirmeme katkı sağlamıştı. Rantaro, beklediğimin aksine deli gücüyle ayağa kalkıp herhangi bir hamle hazırlığına girişmemişti. Bu, bana onun sonunun beklediğimden daha yakın olduğunu işaret ediyordu. Hiç beklemeden elimi ısırarak yere çöktüğümde, kapı açılmıştı bile. Bir saniye boyunca içeri baktı ismini hala bilmediğim kız, elinde üzerinden buharlar tüten tencereyi görebiliyordum. Henüz bilmediğim, ancak bir an sonra öğreneceğim şey tencerenin içindeki şeyin çorba olduğuydu. Uzun zamandır görülmeyen bir dosta hoşgeldin olarak hazırlanmış, ancak hazırlanış amacının çok dışında kullanılan bir çorba. Gereksiz felsefeye zamanım olmadığı aklımdan geçerken, Raizo çoktan ortaya çıkmıştı ve her şey yeniden hızlanmıştı.
Adını bilmediğim, ancak öfkeli olduğunu bildiğim kız elindeki çorba dolu tencereyi üzerime doğru fırlatırken bir anlığına dikkatim dağılmıştı. Raizo birkaç kanat çırpışıyla üzerine gelen sıcak sıvıdan kurtulurken ben ise bir adım gerilemiştim. Tekniğimi hazır hale getirmem, kızın yaralı Rantaro’yu alıp odadan kaçması için yeterli zaman sağlamış gibi görünüyordu. Yine de omzuna saplanmış olan karga tüyü, en azından olayı hasarsız kapatmasını engellemişti. Raizo’nun ağzından yükselen sesi duyarken, kızın çoktan diğer odaya doğru kaybolduğunu farketmiştim. Avantajım hala elimde gibi görünüyordu, ancak çok uzun sürmeyeceği belliydi. Durumu hızlı bir şekilde gözden geçirmeli ve sonraki hamlemi yapmalıydım.
Rantaro, ağır yaralıydı. Kız ise omzuna delici bir darbe almış ve kaçmak zorunda kalmıştı. Yanımdaki Raizo’yla birlikte göğsüme yediğim tekme dışında hasarsız gibi görünüyorduk. Ayrıca Tanuki’nin geleceği söylenen yarım saatten yalnızca 1-2 dakika geçmişti belki de. Hala çok zamanım vardı, her şeyi düzeltip avantajımı koruyabilir ve bu savaştan galip çıkabilirdim. Benim için muhtemel en kötü senaryo, kızın bir şekilde Rantaro’yla birlikte ormana kaçması ve izini kaybettirmesi olurdu. Ancak neden dışarı değil de diğer odaya kaçtığını bilmiyordum. Bir tuzak mıydı? Tuzak olduğunu varsaysam bile nasıl bir şey olacağını tahmin edemiyordum. Diğer odayı neredeyse hiç görmemiştim, ve belki de planımdaki bir hataydı bu. Bildiğim tek şey, kızın oradan bir tencereyle birlikte gelmiş olduğuydu. Orada bir mutfak olduğunu varsayabilirdim en azından. Yine de emin olamıyordum, odaya bodoslama dalmalı mıydım? Farklı bir rota mı izlemeliydim?
Hayatım boyunca pek çok kez, özellikle de Yağmur Ülkesi’nde geçirdiğim bir seneye yakın zamanda avlanan hayvan rolünde olmuştum. Kaçmak zorunda olan, hayatta kalmak için hilelere başvuran. Belki de ilk kez, avcı konumundaydım. Karşımdaki iki yaralı avımdı. Ancak avcı rolüne ne kadar hakimdim? Bilmiyordum. Birilerinin peşinden amansızca koşup onları yakalamak savaş stilime pek uygun değildi. Becerebileceğimden bile pek emin değildim zaten. Gaza gelmemem gerekiyordu, kendimi tanıyıp olduğum gibi kabullenmem ve zekamı kullanmayı terketmemem gerekiyordu. Hayatımda beni bu noktaya kadar taşımış olan zekam, beni yüzüstü bırakamazdı. Kontrolü yitirmemeliydim, sakin olmalıydım. Avantajlı olan hala bendim.
Kızın hala diğer odada olduğunu varsayarak, kapıdan görülmeyeceğim bir noktaya geçtim ve Magen:Henge’yi durdurarak yeni el mühürlerine başladım. Bu esnada kafamı hafifçe yana doğru sallayıp Raizo’nun omzuna konması için talimat verdim. Onunla konuşmam gerekiyordu, telepatik olarak. Bu esnada kulağım diğer odada ve dışarıdaydı. Bataklığa açılan bir kapı daha vardı, ve kız dışarı çıkmayı tercih ederse her şeyi yarıda bırakıp Raizo’yla birlikte olduğum kapıdan dışarı doğru fırlayacak ve duruma bakacaktım. Herhangi bir ses duymamam ve dışarıya çıktıklarından şüphelenmemem durumunda ise planıma devam edecektim. Yapacağım şey oldukça basitti, Raizo omzumdayken el mühürlerini tamamlayıp hemen yanımda bir Karasu Bunshin oluşturarak telepatik olarak konuşacaktım takım arkadaşımla: “Raizo, klonun omzunda odaya girmeni istiyorum. Herhangi bir tuzak ya da ani saldırıyı klonumda harcamaları için. İlk hedef ben, yani klonum olacak. Durumu iyice gözle, devamına bakacağız.” Olabildiğince hızlı olmam ve az konuşmam gerekiyordu, ancak partnerime planı doğru şekilde anlatmam da şarttı. En ideali bu gibi görünmüştü. Eğer her şey doğru olarak ilerlerse, bir saniye sonra Togami omzundaki ne idüğü belirsiz kargayla birlikte odadan içeri girecekti. Avının peşindeki bir yırtıcı hayvan gibi, ancak soğukkanlı ve sessiz.
Adını bilmediğim, ancak öfkeli olduğunu bildiğim kız elindeki çorba dolu tencereyi üzerime doğru fırlatırken bir anlığına dikkatim dağılmıştı. Raizo birkaç kanat çırpışıyla üzerine gelen sıcak sıvıdan kurtulurken ben ise bir adım gerilemiştim. Tekniğimi hazır hale getirmem, kızın yaralı Rantaro’yu alıp odadan kaçması için yeterli zaman sağlamış gibi görünüyordu. Yine de omzuna saplanmış olan karga tüyü, en azından olayı hasarsız kapatmasını engellemişti. Raizo’nun ağzından yükselen sesi duyarken, kızın çoktan diğer odaya doğru kaybolduğunu farketmiştim. Avantajım hala elimde gibi görünüyordu, ancak çok uzun sürmeyeceği belliydi. Durumu hızlı bir şekilde gözden geçirmeli ve sonraki hamlemi yapmalıydım.
Rantaro, ağır yaralıydı. Kız ise omzuna delici bir darbe almış ve kaçmak zorunda kalmıştı. Yanımdaki Raizo’yla birlikte göğsüme yediğim tekme dışında hasarsız gibi görünüyorduk. Ayrıca Tanuki’nin geleceği söylenen yarım saatten yalnızca 1-2 dakika geçmişti belki de. Hala çok zamanım vardı, her şeyi düzeltip avantajımı koruyabilir ve bu savaştan galip çıkabilirdim. Benim için muhtemel en kötü senaryo, kızın bir şekilde Rantaro’yla birlikte ormana kaçması ve izini kaybettirmesi olurdu. Ancak neden dışarı değil de diğer odaya kaçtığını bilmiyordum. Bir tuzak mıydı? Tuzak olduğunu varsaysam bile nasıl bir şey olacağını tahmin edemiyordum. Diğer odayı neredeyse hiç görmemiştim, ve belki de planımdaki bir hataydı bu. Bildiğim tek şey, kızın oradan bir tencereyle birlikte gelmiş olduğuydu. Orada bir mutfak olduğunu varsayabilirdim en azından. Yine de emin olamıyordum, odaya bodoslama dalmalı mıydım? Farklı bir rota mı izlemeliydim?
Hayatım boyunca pek çok kez, özellikle de Yağmur Ülkesi’nde geçirdiğim bir seneye yakın zamanda avlanan hayvan rolünde olmuştum. Kaçmak zorunda olan, hayatta kalmak için hilelere başvuran. Belki de ilk kez, avcı konumundaydım. Karşımdaki iki yaralı avımdı. Ancak avcı rolüne ne kadar hakimdim? Bilmiyordum. Birilerinin peşinden amansızca koşup onları yakalamak savaş stilime pek uygun değildi. Becerebileceğimden bile pek emin değildim zaten. Gaza gelmemem gerekiyordu, kendimi tanıyıp olduğum gibi kabullenmem ve zekamı kullanmayı terketmemem gerekiyordu. Hayatımda beni bu noktaya kadar taşımış olan zekam, beni yüzüstü bırakamazdı. Kontrolü yitirmemeliydim, sakin olmalıydım. Avantajlı olan hala bendim.
Kızın hala diğer odada olduğunu varsayarak, kapıdan görülmeyeceğim bir noktaya geçtim ve Magen:Henge’yi durdurarak yeni el mühürlerine başladım. Bu esnada kafamı hafifçe yana doğru sallayıp Raizo’nun omzuna konması için talimat verdim. Onunla konuşmam gerekiyordu, telepatik olarak. Bu esnada kulağım diğer odada ve dışarıdaydı. Bataklığa açılan bir kapı daha vardı, ve kız dışarı çıkmayı tercih ederse her şeyi yarıda bırakıp Raizo’yla birlikte olduğum kapıdan dışarı doğru fırlayacak ve duruma bakacaktım. Herhangi bir ses duymamam ve dışarıya çıktıklarından şüphelenmemem durumunda ise planıma devam edecektim. Yapacağım şey oldukça basitti, Raizo omzumdayken el mühürlerini tamamlayıp hemen yanımda bir Karasu Bunshin oluşturarak telepatik olarak konuşacaktım takım arkadaşımla: “Raizo, klonun omzunda odaya girmeni istiyorum. Herhangi bir tuzak ya da ani saldırıyı klonumda harcamaları için. İlk hedef ben, yani klonum olacak. Durumu iyice gözle, devamına bakacağız.” Olabildiğince hızlı olmam ve az konuşmam gerekiyordu, ancak partnerime planı doğru şekilde anlatmam da şarttı. En ideali bu gibi görünmüştü. Eğer her şey doğru olarak ilerlerse, bir saniye sonra Togami omzundaki ne idüğü belirsiz kargayla birlikte odadan içeri girecekti. Avının peşindeki bir yırtıcı hayvan gibi, ancak soğukkanlı ve sessiz.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Komaeda Togami] Sızma
Raizo omzuna konuyor ve telepatik olarak talimatlarını dinliyor. Bu sürede, klonunu oluşturuyorsun yanıbaşında. Raizo'dan gelen tanıdık "Tamam, çocuk." lafından sonra, klonunla beraber içeriye doğru ilerlemelerini izliyorsun. Genjutsu'nu bozmanla beraber bir rahatlama hissediyorsun bu arada, chakra hapı olmasa alnından soğuk terler akacağından eminsin. Kondisyon hapının da seni diri tuttuğunun bilincindesin. Şu andan itibaren yavaş yavaş yorulma hisleri kendini belirginleştiriyor. Eğer haplar olmasaydı çoktan bataryanı yarılamış olabilirdin.
İçeriden bu sırada sert bir takırtı ve metal sesi geliyor. Bir şey yerinden sökülüyor gibi. Ardından bir gaz çıkışına benzer bir ses... Diğer tarafta mutfak olabileceğini aklına getirdiğin anda, gözlerin açılıyor. Bu sırada Raizo uçarak loş odadan son sürat uçarak sana doğru geliyor, seni geçiyor ve arkanda bulunan bir cama doğru hız kesmeden uçuyor. "Çocuk, kaç!"
Raizo'nun emrini dinliyorsun ve her ne planlıyorsan iptal ediyorsun. Cama var gücünle koşturuyorsun, vardığın gibi dar pencereden ayaklarına chakra vererek göle atlıyorsun. Atlayış bir kaç metre. Evin zemininden çıkan tahta sütunların yeşil göle dalıp dibine kadar ilerlediğini görüyorsun. Sen göle konduğun gibi, büyük bir patlama sesi yükseliyor arkandan ve ileriye doğru istemsizce savruluyorsun 3-4 metre kadar. Suyun üzerinde tahta parçaları ile beraber yuvarlanıyorsun ancak batmıyorsun ve dengeni sağlayarak ayağı kalkıyorsun hızlı bir hamle ile.
Sarı sarı yanan alevler gözüne ilk çarpan manzara oluyor. Evin bulunduğunuz kısmı tamamen patlamış ve parçalanmış bir şekilde duruyor. Sanki alevden bir ejder evin bir yarısını ısırıp koparmış gibi. Evin diğer kısmı da sağa doğru yatmış görünüyor. Gölün neredeyse her yeri yanan tahta parçalarıyla dolu. Sen bu manzarayı izlerken evin ortasındaki platform çökerek gölün içerisine doğru yıkılıyor. Evin geri kalanını alevler sarmaya başlıyor usul usul, yıkılması da aslında zaman meselesi.
Raizo hasar almamış bir şekilde omzuna konuyor. Alevlerin arasından senden zıt tarafa doğru bir şeyin zıpladığını farkediyorsun. Yeşilimsi, mavimsi bir ışık huzmesi çıkıyor bu zıplayan silüetten. "Shousen Jutsu?" geçiyor aklından. Zeki birisisin ve bir şeyleri farketme üzerine de ekstra yeteneklisin. Bu bağlamda az çok eminsin kızın Rantaro'ya medikal yardım uyguladığından. Ancak, havada bile bunu yapabiliyor olması, özellike uzuvlarını güçlendirip aynı anda ellerinde başka bir tekniğe yoğunlaşabildiği detayı seni düşündürüyor. Ancak seninle kafa kafaya dövüşe girmemesi de beynini kurcalayan başka bir detay.
Bu detaylar daha az zeki biri tarafından mutlaka pas geçilirdi, bundan eminsin.
İçeriden bu sırada sert bir takırtı ve metal sesi geliyor. Bir şey yerinden sökülüyor gibi. Ardından bir gaz çıkışına benzer bir ses... Diğer tarafta mutfak olabileceğini aklına getirdiğin anda, gözlerin açılıyor. Bu sırada Raizo uçarak loş odadan son sürat uçarak sana doğru geliyor, seni geçiyor ve arkanda bulunan bir cama doğru hız kesmeden uçuyor. "Çocuk, kaç!"
Raizo'nun emrini dinliyorsun ve her ne planlıyorsan iptal ediyorsun. Cama var gücünle koşturuyorsun, vardığın gibi dar pencereden ayaklarına chakra vererek göle atlıyorsun. Atlayış bir kaç metre. Evin zemininden çıkan tahta sütunların yeşil göle dalıp dibine kadar ilerlediğini görüyorsun. Sen göle konduğun gibi, büyük bir patlama sesi yükseliyor arkandan ve ileriye doğru istemsizce savruluyorsun 3-4 metre kadar. Suyun üzerinde tahta parçaları ile beraber yuvarlanıyorsun ancak batmıyorsun ve dengeni sağlayarak ayağı kalkıyorsun hızlı bir hamle ile.
Sarı sarı yanan alevler gözüne ilk çarpan manzara oluyor. Evin bulunduğunuz kısmı tamamen patlamış ve parçalanmış bir şekilde duruyor. Sanki alevden bir ejder evin bir yarısını ısırıp koparmış gibi. Evin diğer kısmı da sağa doğru yatmış görünüyor. Gölün neredeyse her yeri yanan tahta parçalarıyla dolu. Sen bu manzarayı izlerken evin ortasındaki platform çökerek gölün içerisine doğru yıkılıyor. Evin geri kalanını alevler sarmaya başlıyor usul usul, yıkılması da aslında zaman meselesi.
Raizo hasar almamış bir şekilde omzuna konuyor. Alevlerin arasından senden zıt tarafa doğru bir şeyin zıpladığını farkediyorsun. Yeşilimsi, mavimsi bir ışık huzmesi çıkıyor bu zıplayan silüetten. "Shousen Jutsu?" geçiyor aklından. Zeki birisisin ve bir şeyleri farketme üzerine de ekstra yeteneklisin. Bu bağlamda az çok eminsin kızın Rantaro'ya medikal yardım uyguladığından. Ancak, havada bile bunu yapabiliyor olması, özellike uzuvlarını güçlendirip aynı anda ellerinde başka bir tekniğe yoğunlaşabildiği detayı seni düşündürüyor. Ancak seninle kafa kafaya dövüşe girmemesi de beynini kurcalayan başka bir detay.
Bu detaylar daha az zeki biri tarafından mutlaka pas geçilirdi, bundan eminsin.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Komaeda Togami
- Kaçak
- Posts: 169
- Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Re: [Komaeda Togami] Sızma
Klonumu, ve devamında Raizo’yu hemen yan odaya gönderdikten sonra olayların gelişimini takip etmeye başlamıştım. Bir şeylerin olacağını tahmin edebiliyordum, kızın dışarı çıkmaktansa kendini odaya gizlemiş olmasının altında mutlaka bir sebep yatıyor olmalıydı. Çok zaman geçmeden, bunun altında yatan neden hakkında az çok fikir sahibi olmuştum. Metal sesini duyabiliyordum, takırdayan bir şeyler. Hemen ardından gelen gaz sesi işlerin benim adıma pek iyi olmadığını gösterir nitelikteydi. Odadan aniden fırlayan Raizo ise işin tuzu ve biberi olmuştu. En yakındaki cama doğru son sürat uçarken, bana da kaçmam gerektiği talimatını vermişti. Bir an önce ne yapacağımdan emin bile değilken, şuan yapmam gereken tek şeyi biliyordum. Vücudumun ulaşabileceği son hızla birkaç adım attım ve kendimi en yakındaki pencerenin dışına fırlattım Raizo gibi. Ayaklarıma chakra toplayıp zemine temas ettiğim an gelen patlama beni ileri doğru savurmuştu. Dengemi kaybetmiş ve sürüklenmiş olmama karşın, bir şekilde batmadan kendimi toplamayı ve ayaklanmayı başarabilmiştim.
Arkamı döndüğümde, beklediğim gibi beni karşılayan manzara alevler içinde yanmakta olan platformdu. Yarısı parçalanmıştı ve diğer yarısının ömrü pek uzun gibi görünmüyordu. Pektabii kızın ve Rantaro’nun bu kulübe içinde yanarak ölmesi benim için en iyi ihtimaldi, ancak bunun olamayacağını bilecek kadar çok şeyle karşılaşmıştım. Planı kuran, patlamayı yaratan kızdı ve kaçamamış olması pek akıl karı değildi. Raizo hasar almamış bir şekilde sırtıma konarken, alevlerin içinden benim olduğum yönün aksine fırlayan silüeti farkettim. Gözüme çarpan bir diğer şey, tam olarak ne olduğunu algılayamadığım silüetin arasında parlayan mavi-yeşil ışık huzmesiydi. Ninshuu bilgim ve yorumlama kabiliyetim sayesinde, bunun Shousen Jutsu olduğunu anlayabilmiştim. Ve bu kötüydü.
Hızlı düşünmeli, hızlı hareket etmeliydim. Ancak yerine oturmayan bir şeyler olması içime bir şüphe düşürmüştü. Silüeti net olarak seçememiştim, en iyi tahminim kızın Rantaro’yu taşıyor oluşuydu. Ancak kızın alevlerin arasından ağır yaralı birini taşırken sıçrayarak çıkması, ve bir yandan da kolaylıkla medikal jutsu uygulayabiliyor olması endişelenmem için yeterli bir sebep gibi görünüyordu. Kızın benimle dövüşmek yerine ilk planda arkadaşını kurtarmayı düşünmesi nispeten mantıklı geliyordu, ancak bu şekilde açık hedef haline geleceğini biliyor olmalıydı. İşin içinde benim bilgim dışında bir şeylerin olduğunu tahmin edebiliyordum, ancak olayı daha derinlemesine düşünecek ve yorumlayacak zamanım olduğundan şüpheliydim. Direkt olarak saldırmak, belki de kızın yapmamı istediği şeydi ve bir tuzağın içine çekiliyordum ancak bu olasılıklar silsilesinde daha iyi ve daha olası bir opsiyon göremiyordum kendimde. Rantaro bir şekilde dövüşebilecek hale gelirse, sonum hiç olmadığı kadar yakın olurdu.
“Kızı etkisiz hale getirmemiz ve heriften uzaklaştırmamız gerekiyor, herifin işi bittiği anda yalnızca 1 kişi değil, iki kişilik bir avantaja sahip olacağız.” dedim Raizo’ya teletapiyle. Bir yandan öne doğru adımlamaya başlamıştım. Olabildiğince hızlı bir şekilde, alevlere yakalanmadan gerekirse evin çevresinden dolaşarak ve gerekirse sıçrayarak kıza olabilecek en hızlı şekilde ulaşmak istiyordum. Taijutsu konusunda pek kabiliyetli olmadığımı kabul etmeliydim, ancak temel shinobi eğitimim şu aşamada benim için yeterliydi. Rakibimin yaralı oluşu, ve gökyüzü hakimiyetinin bizde oluşu da bir avantajdı elbette. Elimle belimdeki tantouya uzandım ve kınından çıkarırken Raizo’ya konuştum yeniden telepatik olarak: “Uç, kıza odaklan, belki misinanı kullanmayı deneyebilirsin. Ya da bir genjutsu.” Kıza yaklaşıp, bir an önce uyguladığı medikal tekniği durdurmak niyetindeydim. Tantoum elimdeydi, ve uygun bir pozisyon bulduğum takdirde savrulmaya hazır olarak bekliyordu.
Arkamı döndüğümde, beklediğim gibi beni karşılayan manzara alevler içinde yanmakta olan platformdu. Yarısı parçalanmıştı ve diğer yarısının ömrü pek uzun gibi görünmüyordu. Pektabii kızın ve Rantaro’nun bu kulübe içinde yanarak ölmesi benim için en iyi ihtimaldi, ancak bunun olamayacağını bilecek kadar çok şeyle karşılaşmıştım. Planı kuran, patlamayı yaratan kızdı ve kaçamamış olması pek akıl karı değildi. Raizo hasar almamış bir şekilde sırtıma konarken, alevlerin içinden benim olduğum yönün aksine fırlayan silüeti farkettim. Gözüme çarpan bir diğer şey, tam olarak ne olduğunu algılayamadığım silüetin arasında parlayan mavi-yeşil ışık huzmesiydi. Ninshuu bilgim ve yorumlama kabiliyetim sayesinde, bunun Shousen Jutsu olduğunu anlayabilmiştim. Ve bu kötüydü.
Hızlı düşünmeli, hızlı hareket etmeliydim. Ancak yerine oturmayan bir şeyler olması içime bir şüphe düşürmüştü. Silüeti net olarak seçememiştim, en iyi tahminim kızın Rantaro’yu taşıyor oluşuydu. Ancak kızın alevlerin arasından ağır yaralı birini taşırken sıçrayarak çıkması, ve bir yandan da kolaylıkla medikal jutsu uygulayabiliyor olması endişelenmem için yeterli bir sebep gibi görünüyordu. Kızın benimle dövüşmek yerine ilk planda arkadaşını kurtarmayı düşünmesi nispeten mantıklı geliyordu, ancak bu şekilde açık hedef haline geleceğini biliyor olmalıydı. İşin içinde benim bilgim dışında bir şeylerin olduğunu tahmin edebiliyordum, ancak olayı daha derinlemesine düşünecek ve yorumlayacak zamanım olduğundan şüpheliydim. Direkt olarak saldırmak, belki de kızın yapmamı istediği şeydi ve bir tuzağın içine çekiliyordum ancak bu olasılıklar silsilesinde daha iyi ve daha olası bir opsiyon göremiyordum kendimde. Rantaro bir şekilde dövüşebilecek hale gelirse, sonum hiç olmadığı kadar yakın olurdu.
“Kızı etkisiz hale getirmemiz ve heriften uzaklaştırmamız gerekiyor, herifin işi bittiği anda yalnızca 1 kişi değil, iki kişilik bir avantaja sahip olacağız.” dedim Raizo’ya teletapiyle. Bir yandan öne doğru adımlamaya başlamıştım. Olabildiğince hızlı bir şekilde, alevlere yakalanmadan gerekirse evin çevresinden dolaşarak ve gerekirse sıçrayarak kıza olabilecek en hızlı şekilde ulaşmak istiyordum. Taijutsu konusunda pek kabiliyetli olmadığımı kabul etmeliydim, ancak temel shinobi eğitimim şu aşamada benim için yeterliydi. Rakibimin yaralı oluşu, ve gökyüzü hakimiyetinin bizde oluşu da bir avantajdı elbette. Elimle belimdeki tantouya uzandım ve kınından çıkarırken Raizo’ya konuştum yeniden telepatik olarak: “Uç, kıza odaklan, belki misinanı kullanmayı deneyebilirsin. Ya da bir genjutsu.” Kıza yaklaşıp, bir an önce uyguladığı medikal tekniği durdurmak niyetindeydim. Tantoum elimdeydi, ve uygun bir pozisyon bulduğum takdirde savrulmaya hazır olarak bekliyordu.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Komaeda Togami] Sızma
Raizo "Pekala, çocuk. Bu arada az önce beni o duruma sokuşunu da yazdım bir kenara, haberin olsun." diyor. Dalga geçtiği az çok belli, sesi biraz ciddiyetsiz. Olayların kızışması hoşuna gitmişe benziyor. Yine de, her şakanın altında bir ciddiyetin yattığını biliyorsun.
Evin altından koşmaya başlıyorsun. Alevlerin ve yıkılan tahtaların arasından hızlıca koşarak geçiyorsun. Sen ilerledikçe arkanda kalan alan da yavaş yavaş suya gömülmeye başlıyor. Evin diğer tarafından çıktığında, temeli oluşturan tahta sütunların neredeyse tamamen çöktüğünü farkediyorsun. Ev, ağır bir şekilde suya gömülmeye başlıyor.
Kız ise, ileride gölün bittiği ve ormanın başladığı kısma varmak üzere. Son bir ağaca, oradan da geniş bir dala konuyor. Bu sırada kızı düzgünce seçebilir hale geliyorsun. Sağ eli ile sırtına aldığı Rantaro'yu taşıyor. Sol eli ise boşta. Sağ elini iki bacağının arasından geçirmiş ve sırtından tutmakta. Arkaya düşmemesi için de kız ileriye doğru eğik bir şekilde duruyor. Kızın sırtı, Rantaro'nun yatması için bir yatak olmuş konumda yani.
Kızın elinden bir mavi-yeşil chakra parlaması çıkıyor. Ancak tek ışık kaynağı bu değil. Rantaro'nun boynundaki yaradan da benzer bir ışığın çıktığını görüyorsun. Bildiğin kadarıyla Shousen Jutsu yaraya uygulanır, sadece temas yetmez. Ancak kız, Rantaro'nun sırtına temas ederek yarasına müdahale edebiliyor. Shousen Jutsu türevinde bir teknik kullandığı bariz belli, ancak spesifik olarak ne yaptığını bilmiyorsun. Tek bildiğin şey çıkan yeşil ışığın iyileştirmeyle alakalı olduğu.
Yetenekli olmalı, diye düşünüyorsun.
Kızın ardından bir dala fırlıyorsun. Kızın 2 dal gerisindesin. Raizo ise, 1 dal gerisinde. Kafanda bir plan kurgularken, diğer dala sıçrıyorsun. Ortalık hatırladığın gibi. Yüksek ağaçlar ve geniş dallar, loş bir ışıkla aydınlanan atmosfer. Çevreye gri/yeşil renkler hakim. Kız ilerlemeye devam ediyor.
Bir ilerideki dala atlıyorsun, bu sırada diğer dala atlamak için hazırlık yapıyorsun. Tam havalandığında, Raizo'nun sesini duyuyorsun; "Çocuk, dikkat et!" Raizo anında havaya doğru kırıyor ve yükseliyor.
Sen ise Raizo'nun uyarması sebebiyle önündeki dala bırakılmış patlayıcı parşömeni seçebiliyorsun. Son anda havada ters bir hemle yaparak dala değil, yere inecek şekilde hareketini düzenliyorsun ancak Raizo'nun sana verdiği çeviklik avantajını daha fazla kullanamıyorsun. Sen daldan bir kaç metre uzaklaşmışken, üzerinde patlayan daldan çıkan şok dalgası yere konuşunu bozuyor. Kapaklanıyorsun yere, ancak hızlıca pozisyonunu tekrar sağlıyorsun. Tekrar zıplamaya hazırsın, ancak kız aradaki dal sayısını 3, 4'e çıkarıyor. Raizo ise takibi kesmiyor. Bir kaç dal gerisinde. Yakalayacak gibi.
Kız ise senden direkt zıt yöne uzaklaşmak yerine çembersel bir rota izliyor. Hangi yöne gittiğini bilmiyorsun, ancak spesifik bir yere ulaşma çabası olduğunun bilincindesin. Sağ tarafa doğru kırıyor yönünü. Bu, onu tekrar yakalamak için sana bir şans sunuyor.
Evin altından koşmaya başlıyorsun. Alevlerin ve yıkılan tahtaların arasından hızlıca koşarak geçiyorsun. Sen ilerledikçe arkanda kalan alan da yavaş yavaş suya gömülmeye başlıyor. Evin diğer tarafından çıktığında, temeli oluşturan tahta sütunların neredeyse tamamen çöktüğünü farkediyorsun. Ev, ağır bir şekilde suya gömülmeye başlıyor.
Kız ise, ileride gölün bittiği ve ormanın başladığı kısma varmak üzere. Son bir ağaca, oradan da geniş bir dala konuyor. Bu sırada kızı düzgünce seçebilir hale geliyorsun. Sağ eli ile sırtına aldığı Rantaro'yu taşıyor. Sol eli ise boşta. Sağ elini iki bacağının arasından geçirmiş ve sırtından tutmakta. Arkaya düşmemesi için de kız ileriye doğru eğik bir şekilde duruyor. Kızın sırtı, Rantaro'nun yatması için bir yatak olmuş konumda yani.
Kızın elinden bir mavi-yeşil chakra parlaması çıkıyor. Ancak tek ışık kaynağı bu değil. Rantaro'nun boynundaki yaradan da benzer bir ışığın çıktığını görüyorsun. Bildiğin kadarıyla Shousen Jutsu yaraya uygulanır, sadece temas yetmez. Ancak kız, Rantaro'nun sırtına temas ederek yarasına müdahale edebiliyor. Shousen Jutsu türevinde bir teknik kullandığı bariz belli, ancak spesifik olarak ne yaptığını bilmiyorsun. Tek bildiğin şey çıkan yeşil ışığın iyileştirmeyle alakalı olduğu.
Yetenekli olmalı, diye düşünüyorsun.
Kızın ardından bir dala fırlıyorsun. Kızın 2 dal gerisindesin. Raizo ise, 1 dal gerisinde. Kafanda bir plan kurgularken, diğer dala sıçrıyorsun. Ortalık hatırladığın gibi. Yüksek ağaçlar ve geniş dallar, loş bir ışıkla aydınlanan atmosfer. Çevreye gri/yeşil renkler hakim. Kız ilerlemeye devam ediyor.
Bir ilerideki dala atlıyorsun, bu sırada diğer dala atlamak için hazırlık yapıyorsun. Tam havalandığında, Raizo'nun sesini duyuyorsun; "Çocuk, dikkat et!" Raizo anında havaya doğru kırıyor ve yükseliyor.
Sen ise Raizo'nun uyarması sebebiyle önündeki dala bırakılmış patlayıcı parşömeni seçebiliyorsun. Son anda havada ters bir hemle yaparak dala değil, yere inecek şekilde hareketini düzenliyorsun ancak Raizo'nun sana verdiği çeviklik avantajını daha fazla kullanamıyorsun. Sen daldan bir kaç metre uzaklaşmışken, üzerinde patlayan daldan çıkan şok dalgası yere konuşunu bozuyor. Kapaklanıyorsun yere, ancak hızlıca pozisyonunu tekrar sağlıyorsun. Tekrar zıplamaya hazırsın, ancak kız aradaki dal sayısını 3, 4'e çıkarıyor. Raizo ise takibi kesmiyor. Bir kaç dal gerisinde. Yakalayacak gibi.
Kız ise senden direkt zıt yöne uzaklaşmak yerine çembersel bir rota izliyor. Hangi yöne gittiğini bilmiyorsun, ancak spesifik bir yere ulaşma çabası olduğunun bilincindesin. Sağ tarafa doğru kırıyor yönünü. Bu, onu tekrar yakalamak için sana bir şans sunuyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Komaeda Togami
- Kaçak
- Posts: 169
- Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Re: [Komaeda Togami] Sızma
Raizo, talimatlarımı dinledikten sonra her zamanki tavrından hiç ödün vermeden şakayla karışık sitem etmişti bana. Hareketime başlamış olduğumdan, ve açıkçası pek de espri kaldıracak pozisyonda olmadığımı düşündüğümden ötürü yanıtsız kaldım. Raizo beni benden daha iyi tanıdığını iddia etmişti pek çok kez, ve şuanki ruh halimi çözebiliyor olduğundan emindim. İşler ciddiye binmişti, ve bu işi bir an önce bitirmem gerekiyordu. Alevler içindeki evden olabildiğince hızla geçtim, bu esnada Raizo omzumdan havalanmıştı bile. Ev iyiden iyiye paramparça olmuş ve suya gömülmeye başlamıştı bile. İçindeki çeşitli kitaplardan, belgelerden ve malzemelerden faydalanamayacağım gerçeği yüzüme vurulmuştu ancak yapabileceğim bir şey yoktu. Uğraşmam gereken daha önemli şeyler vardı, canım gibi.
Diğer tarafa geçtiğimde, kızı ve tahmin ettiğim gibi taşıyor olduğu Rantaro’yu daha net bir şekilde seçmeye başlamıştım. Kaslı herifi sırtlamıştı, ve Rantaro’yu tutan elinde hafif yeşil-mavi bir pırıltı görebiliyordum. Ancak dikkatimi asıl çeken ve ilgimi cezbeden nokta Rantaro’nun yaralı boynundan da benzer şekilde bir ışığın çıkıyor oluşuydu. Hayatımın şu dönemine kadar Shousen Jutsu’nun yalnızca yara noktasına direkt olarak uygulandığını görmüştüm, ancak anlayabildiğim kadarıyla kızın vücuda herhangi bir şekilde temas etmesi yaraları iyileştirmesi için yeterli gibiydi. İçten içe hayran olmakla birlikte, bunun benim için kötü olduğunu farketmem zor değildi. Bu pozisyonda bile, Rantaro’yu iyileştirmeyi başarabiliyordu ve bu kovalamacanın uzun sürmesi durumunda karşımda fazladan bir rakip daha olacaktı. Karşılaşmak istemediğim, beni zayıf yönümden kolaylıkla avlayabilecek bir rakip. Aynı zamanda kızın neden kaçmaya çalıştığını anlayabiliyordum. Benimle dövüşürken, yalnızca benimle dövüşebilirdi. Ancak kaçarken, hele de bu pozisyonda, hem benden bir süreliğine de olsa kurtulabilir hem de Rantaro’yu iyileştirmeye devam edebilirdi. Bir taşla iki kuş.
Kızın peşinden ormana girmiş ve kovalamaya başlamıştım. Raizo önümdeydi ve bana benzer şekilde kızın peşinden ilerliyordu. Uyarısıyla birlikte, daha önceden farketmediğim bir şeyi farketmiş ve zıplayışımı olduğum yerde keserek dala konmak yerine yere doğru yönelmiştim. Raizo yukarı doğru kavislenerek patlamanın etkisinden kurtulmuştu, ancak yere düzgün bir şekilde inemeyen ben yere kapaklanmıştım. Sakinliğimi korumaya gayret ederek ayağa kalktım ve aynı şekilde koşmaya başladım yeniden. Ancak kız aradaki farkı açmıştı. Neyse ki Raizo, hala takibe devam ediyordu ve aralarındaki mesafe gitgide kısalıyordu. Kızın yükü, normal hızını kesiyor ve bize avantaj yaratıyordu. Ancak bu kovalamacanın onun avantajına olduğunu söylemek için dahi olmaya gerek yoktu. Tanuki’nin gelmesi için, Rantaro’nun dövüşebilecek hale gelmesi için zaman kazanıyordu ve hiçbir şey yapamıyorduk. Bir şeyleri ele almanın zamanı gelmişti. Kızın, dümdüz koşmak yerine bir yerlere ulaşmak üzere hareketlendiğini görebiliyordum, ve bunu kullanacaktım. En yakınımdaki dala doğru sıçradım tantoumu kınına geri koyup ellerimi Tatsu mührüne getirirken. Raizo için zaman kazanmalıydım. Rantaro’yla temasını kestiğim anda işler benim avantajıma doğru ilerlemeye başlayacaktı. Hala zamanım vardı. Gözlerimi kıza odakladım ve chakrama yoğunlaştım: “Shibou no Jutsu.” Ne şekilde olduğu önemli değildi, kızın tarafımdan öldürüldüğü imgeleri görmesi yeterliydi bir süreliğine. Bu hem dikkatini dağıtacak, belki Rantaro’ya uyguladığı medikal jutsuyu sekteye uğratacak ve hem de Raizo’nun onu yakalaması için zaman kazandıracaktı. Yavaşlaması ve durması halinde, benim yetişmem için de yeterli olacaktı bu süre. Bu işi en kısa zamanda bitirmeliydim. Kızın duraklaması durumunda yeniden tantouma uzanacaktım arayı kapatıp yeni bir hamle yapmak üzere.
Diğer tarafa geçtiğimde, kızı ve tahmin ettiğim gibi taşıyor olduğu Rantaro’yu daha net bir şekilde seçmeye başlamıştım. Kaslı herifi sırtlamıştı, ve Rantaro’yu tutan elinde hafif yeşil-mavi bir pırıltı görebiliyordum. Ancak dikkatimi asıl çeken ve ilgimi cezbeden nokta Rantaro’nun yaralı boynundan da benzer şekilde bir ışığın çıkıyor oluşuydu. Hayatımın şu dönemine kadar Shousen Jutsu’nun yalnızca yara noktasına direkt olarak uygulandığını görmüştüm, ancak anlayabildiğim kadarıyla kızın vücuda herhangi bir şekilde temas etmesi yaraları iyileştirmesi için yeterli gibiydi. İçten içe hayran olmakla birlikte, bunun benim için kötü olduğunu farketmem zor değildi. Bu pozisyonda bile, Rantaro’yu iyileştirmeyi başarabiliyordu ve bu kovalamacanın uzun sürmesi durumunda karşımda fazladan bir rakip daha olacaktı. Karşılaşmak istemediğim, beni zayıf yönümden kolaylıkla avlayabilecek bir rakip. Aynı zamanda kızın neden kaçmaya çalıştığını anlayabiliyordum. Benimle dövüşürken, yalnızca benimle dövüşebilirdi. Ancak kaçarken, hele de bu pozisyonda, hem benden bir süreliğine de olsa kurtulabilir hem de Rantaro’yu iyileştirmeye devam edebilirdi. Bir taşla iki kuş.
Kızın peşinden ormana girmiş ve kovalamaya başlamıştım. Raizo önümdeydi ve bana benzer şekilde kızın peşinden ilerliyordu. Uyarısıyla birlikte, daha önceden farketmediğim bir şeyi farketmiş ve zıplayışımı olduğum yerde keserek dala konmak yerine yere doğru yönelmiştim. Raizo yukarı doğru kavislenerek patlamanın etkisinden kurtulmuştu, ancak yere düzgün bir şekilde inemeyen ben yere kapaklanmıştım. Sakinliğimi korumaya gayret ederek ayağa kalktım ve aynı şekilde koşmaya başladım yeniden. Ancak kız aradaki farkı açmıştı. Neyse ki Raizo, hala takibe devam ediyordu ve aralarındaki mesafe gitgide kısalıyordu. Kızın yükü, normal hızını kesiyor ve bize avantaj yaratıyordu. Ancak bu kovalamacanın onun avantajına olduğunu söylemek için dahi olmaya gerek yoktu. Tanuki’nin gelmesi için, Rantaro’nun dövüşebilecek hale gelmesi için zaman kazanıyordu ve hiçbir şey yapamıyorduk. Bir şeyleri ele almanın zamanı gelmişti. Kızın, dümdüz koşmak yerine bir yerlere ulaşmak üzere hareketlendiğini görebiliyordum, ve bunu kullanacaktım. En yakınımdaki dala doğru sıçradım tantoumu kınına geri koyup ellerimi Tatsu mührüne getirirken. Raizo için zaman kazanmalıydım. Rantaro’yla temasını kestiğim anda işler benim avantajıma doğru ilerlemeye başlayacaktı. Hala zamanım vardı. Gözlerimi kıza odakladım ve chakrama yoğunlaştım: “Shibou no Jutsu.” Ne şekilde olduğu önemli değildi, kızın tarafımdan öldürüldüğü imgeleri görmesi yeterliydi bir süreliğine. Bu hem dikkatini dağıtacak, belki Rantaro’ya uyguladığı medikal jutsuyu sekteye uğratacak ve hem de Raizo’nun onu yakalaması için zaman kazandıracaktı. Yavaşlaması ve durması halinde, benim yetişmem için de yeterli olacaktı bu süre. Bu işi en kısa zamanda bitirmeliydim. Kızın duraklaması durumunda yeniden tantouma uzanacaktım arayı kapatıp yeni bir hamle yapmak üzere.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Komaeda Togami] Sızma
Dala sıçrayıp teknik için chakranı yoğurmaya başlıyorsun. Ardından, arayı 4-5 dala çıkarmış kıza bakarak tekniğini aktif ediyorsun. Kız, teknik aktif olduğu gibi bir dala konuyor ve duruyor, başını tuttuğunu görebiliyorsun. Tantou'yu çekerek kıza doğru ilerliyorsun daldan dala.
Kız, tekniğin etkisine rağmen ayaklanıyor ve bir sonraki dala fırlamak adına hareketleniyor. Ancak tam bu sırada, Raizo yetişiyor. Kızın dikkati yeterince dağılmış olacak ki, Raizo kızın yanından uçarken ayak bileğine doladığı misinayı farketmiyor.
Kız bir sonraki dala ulaşmak adına ileriye sıçrıyor. Raizo ise, tam bu anda kızdan zıt yöne dönüyor ve var gücüyle ters yöne uçuyor. Kız, havada bir anlığına oyuncak bebek gibi salınıyor Raizo ayağına doladığı misinayı çektiğinde. Kızın tepeleme yere doğru uçmasına yetiyor bu. Raizo, kendisinin de düşmemesi adına misinayı koparıyor gagasıyla. Yarısını kullanmış olmalı misinanın.
Kız, bir çığlık ile yere düşmeye başlıyor. Rantaro'yu elinden kaçırıyor. Kız, toprak zeminle sertçe buluşuyor. Rantaro ayrı bir yöne, kız ayrı bir yöne yuvarlanıyor. Çevreyi Raizo'nun keyifle gaklaması dolduruyor.
Kız yerden kalkarken çıkmış sol omzunu yerine geri yerleştiriyor bir acı inlemesiyle. Sen yukarıdaki dallardan birine konmuş oluyorsun bu sırada. Kız ile göz göze geliyorsunuz. Kız suratını gerçek anlamda ilk defa görmüş oluyor. Yüzünde nefret ifadesi var, sargısız tek gözünden ise yaş geliyor. Tantou'nu çoktan çekmiş konumdasın. Raizo ise üst dallarda bir yerlerde. Rantaro'nun teni beyazlamış, ölmediğinden eminsin ama artık kanamıyor gibi görünüyor. Kıza harhangi bir hamle şansı vermemek adına tantou ile hamle yapmak için önüne iniyorsun.
Tantou ile bir kesme hamlesi deniyorsun. Kız, sağ eliyle gard alıyor ve geriye doğru bir kaç adım atarak ardı ardına yaptığın yatay kesme hamlelerinden kurtuluyor. Ön önesiniz. Aranızda 1 metre yok. Kızın suradındaki öfke, bandajlarını gerecek cinsten. Her bir kaçış hareketinde beyaz saçları havada sallanıyor. Sol eliyle cübbesinin bel kemerini açtığını görüyorsun. Bir kesme hamlesi daha deniyorsun bu sırada, kız ise ani bir hareket ile cübbesini çekerek çıkartıyor. Geriye bir adım alıyorsun cübbenin altında kalmamak için.
Kız, cübbeyi üzerine attığı gibi ardından sana bir yumruk atmaya çalışıyor sağ eliyle, ancak yana doğru bir adım alarak kurtuluyorsun.
Kızın cübbesinin altındaki kıyafeti standart. Bir tulum giyiyor, giydiği tulumun kolları omuz kısmından kesilmiş. Tulum siyah. Belinde iki tane çanta olduğunu görüyorsun, sırt kısmına asılmış. Baldırına da bir shinobi ekipman çantası bağlanmış. Kemer tokası olarak üzeri çizilmiş bir Amegakure alınbandı kullandığını seçiyorsun. Bileklerinden pazularına kadar sıkı bir yen giydiğini seçiyorsun. Muhtemelen kollarını sıcak tutmak adına.
Raizo tepelerde bir yerlerde. Sizi izlediğini az çok biliyorsun. Shibou'nun da bozulduğundan eminsin.
Kız, tekniğin etkisine rağmen ayaklanıyor ve bir sonraki dala fırlamak adına hareketleniyor. Ancak tam bu sırada, Raizo yetişiyor. Kızın dikkati yeterince dağılmış olacak ki, Raizo kızın yanından uçarken ayak bileğine doladığı misinayı farketmiyor.
Kız bir sonraki dala ulaşmak adına ileriye sıçrıyor. Raizo ise, tam bu anda kızdan zıt yöne dönüyor ve var gücüyle ters yöne uçuyor. Kız, havada bir anlığına oyuncak bebek gibi salınıyor Raizo ayağına doladığı misinayı çektiğinde. Kızın tepeleme yere doğru uçmasına yetiyor bu. Raizo, kendisinin de düşmemesi adına misinayı koparıyor gagasıyla. Yarısını kullanmış olmalı misinanın.
Kız, bir çığlık ile yere düşmeye başlıyor. Rantaro'yu elinden kaçırıyor. Kız, toprak zeminle sertçe buluşuyor. Rantaro ayrı bir yöne, kız ayrı bir yöne yuvarlanıyor. Çevreyi Raizo'nun keyifle gaklaması dolduruyor.
Kız yerden kalkarken çıkmış sol omzunu yerine geri yerleştiriyor bir acı inlemesiyle. Sen yukarıdaki dallardan birine konmuş oluyorsun bu sırada. Kız ile göz göze geliyorsunuz. Kız suratını gerçek anlamda ilk defa görmüş oluyor. Yüzünde nefret ifadesi var, sargısız tek gözünden ise yaş geliyor. Tantou'nu çoktan çekmiş konumdasın. Raizo ise üst dallarda bir yerlerde. Rantaro'nun teni beyazlamış, ölmediğinden eminsin ama artık kanamıyor gibi görünüyor. Kıza harhangi bir hamle şansı vermemek adına tantou ile hamle yapmak için önüne iniyorsun.
Tantou ile bir kesme hamlesi deniyorsun. Kız, sağ eliyle gard alıyor ve geriye doğru bir kaç adım atarak ardı ardına yaptığın yatay kesme hamlelerinden kurtuluyor. Ön önesiniz. Aranızda 1 metre yok. Kızın suradındaki öfke, bandajlarını gerecek cinsten. Her bir kaçış hareketinde beyaz saçları havada sallanıyor. Sol eliyle cübbesinin bel kemerini açtığını görüyorsun. Bir kesme hamlesi daha deniyorsun bu sırada, kız ise ani bir hareket ile cübbesini çekerek çıkartıyor. Geriye bir adım alıyorsun cübbenin altında kalmamak için.
Kız, cübbeyi üzerine attığı gibi ardından sana bir yumruk atmaya çalışıyor sağ eliyle, ancak yana doğru bir adım alarak kurtuluyorsun.
Kızın cübbesinin altındaki kıyafeti standart. Bir tulum giyiyor, giydiği tulumun kolları omuz kısmından kesilmiş. Tulum siyah. Belinde iki tane çanta olduğunu görüyorsun, sırt kısmına asılmış. Baldırına da bir shinobi ekipman çantası bağlanmış. Kemer tokası olarak üzeri çizilmiş bir Amegakure alınbandı kullandığını seçiyorsun. Bileklerinden pazularına kadar sıkı bir yen giydiğini seçiyorsun. Muhtemelen kollarını sıcak tutmak adına.
Raizo tepelerde bir yerlerde. Sizi izlediğini az çok biliyorsun. Shibou'nun da bozulduğundan eminsin.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Komaeda Togami
- Kaçak
- Posts: 169
- Joined: September 3rd, 2018, 11:12 pm
Re: [Komaeda Togami] Sızma
Tekniğimi uygulamamla birlikte, başarısına gözlerimle şahit olmuştum. Bir dala konmasıyla birlikte başını tutan kız, Raizo’nun ona yetişmesine yetecek kadar zaman kaybetmişti. Bir an sonra, odaklanarak tekniğimi bozduğunu hissetmiştim ancak çok geç olduğunun farkında değildi. Kısa zaman aralığında Raizo kızın ayağına çaktırmadan misinasını dolamayı başarmış, rakibim sonraki dala sıçramak üzere hareketlendiği an sırtında taşıdığı yükle birlikte savrularak yere yapışmıştı. Raizo’nun keyifle attığı kahkahaları duyabiliyordum. Rahatsız edici, kulak tırmalayıcı iğrenç gaklamalar. Mutlu değildim, uzun zamandır mutlu olduğumu hatırlamıyordum zaten. Ancak daha güçlü bir hisle kaplanmıştı her bir noktam. Başarının verdiği derin haz duygusuyla. Yine de kendimi kaybetmemem gerektiğinin farkındaydım. Rasyonellik ve mantık, en büyük silahımdı ve bu silahları kaybedecek kadar aptal olamazdım.
Aradaki mesafeyi kapatarak kızın üstünde kalan dallardan birine iniş yaptım, ve belki ilk defa yüzümü görüyor olan kıza baktım boş gözlerle. Çıkmış olduğunu tahmin ettiğim sol kolunu, acı içinde olsa da yerine takmayı başarabilmişti. Bir medic-nin olduğunu anlamak zor değildi, ancak bu bile başlı başına iyi bir başarıydı. Takdir etmeliydim, gelgelelim işler henüz sonuçlanmamıştı ve rakibimi hafife almak opsiyonlarım arasında değildi. Yüzündeki nefreti görebiliyordum, ve açıkta kalan gözünden akan yaşları. Üzgündü, kızgındı, kendini kontrol etmekte zorlanıyor olmalıydı. İstediğim, faydalanabileceğim bir ruh halindeydi. Duygularını aklının önüne itiyordu. Sonuna hazırdı.
Tantouyu sıkıca kavrayarak aşağı doğru bıraktım vücudumu. Kıza yeni bir şey yapması için zaman tanımak istemiyordum. Bir gözüm de Rantaro’daydı. Vücudu beyazlamış, bilinci yerinde değil gibi görünüyordu. Kanaması durmuştu ancak pek iyi durumda olduğunu söyleyemezdim. Yine de hala aklımdan çıkarmamam gereken bir tehlikeydi ‘demir kollu adam’. Yere iniş yaptığım gibi tantoumu savurdum kıza doğru. Halihazırda hızlı ve güçlü olduğunu biliyordum, gözümün önünden irice adamı alıp kaçırabilmiş ve kısa bir süre dahi olsa taşıyarak benden kaçabilmişti. Hafife alınmamalıydı. Hamlemden geriye doğru bir adım alarak kaçınmıştı kız. Arka arkaya yaptığım birkaç hamleyi yalnızca savuşturmakla yetinmişti. Bu esnadaysa, boştaki eliyle kemerini çözüp cübbesini çıkarmıştı. Cübbe üzerime fırlarken, ağlara takılan bir hayvan misali kalmamak için geri adımladım. Cübbeyi, bir yumruk takip etmişti. Sağa doğru kaçarak kurtulmuştum hamlesinden. Kız zekiydi, fırsat kollamış ve akıllı bir hamleyle avlamaya çalışmıştı beni. Chizuru’dan farkını net olarak görebiliyordum. Chizuru bir kaplandı. En çok savunma yapması gereken anda bile saldırıyı düşünüyordu. Akıllıca planlar yapmıyordu. Bu kız ise savunmayı ve saldırıyı doğru zamanda yapıyor, hareketlerini bir akış içinde gerçekleştiriyordu. Olsa olsa, bir ejder olurdu.
Kızın cübbesinin vücudundan ayrılmasıyla birlikte vücudu ve asıl kıyafeti ortaya çıkmıştı. Basit, kolları kesilmiş siyah bir tulum. Belinin iki yanına asılı çeşitli çantaları, bacağındaki shinobi ekipman çantası ve kemer olarak kullandığı bir Amegakure alınbandı. Bu toprakların bir çocuğu. Dikkatimi en çok çeken şeyse kollarını sarmak için kullandığı şeydi. Bu görüntü, aklımda Chizuru’yu canlandırmıştı. Onu ilk gördüğümde onun da kolları sargılıydı ve sargıların altından derin, eski yanıklar çıkmıştı. Bu kızda da aynı yaraların olabileceği fikri canlanmıştı kafamda. Belki de derin, hüzünlü bir geçmişleri vardı birlikte. Hayattan alacakları, uğruna yemin ettikleri bir intikam. Asla sormayacağım ve merak etmediğim basit bir öykü. Eskiden okuduğum çizgiromanlardaki karakterlerden biri olsam, muhtemelen 3 dakikalık bir süreçte 1 saatlik bu hikayeyi dinlemeye çalışırdım ancak öyle bir lüksüm olmadığı aşikardı. Gerçek hayatta, yaşam ve ölüm arasında yalnızca saniyeler vardı ve bu saniyeleri eski bir hikayeyi dinlemek için harcamaya niyetim yoktu. Kızın ağzından dinlemek istediğim tek şey biriktirdikleri paranın ne için olduğu, ne kadar para biriktirdikleri ve parayı nerede sakladıklarıydı. Ancak şuan değil, ve belki de bu kızdan değil. Tanuki gerçeğini unutamazdım.
Planıma devam etmem adına, Rantaro’nun öldüğünden emin olmam gerekiyordu. Ardından kızı halledip, muhtemel liderleri Tanuki’yi karşılamak üzere hazırlanmalıydım. Kızın olası bir hamlesine karşı dikkatli olarak, Rantaro’yu buldum gözlerimle. Şimdiki hamlem tamamen baygın rakibim üzerine olacaktı. Hiç zaman kaybetmemeliydim. Raizo’nun yukarıda bir yerlerde olduğunu biliyordum: “Raizo! Kurohane!” diye bağırdım yukarı doğru, ve tüm hızımla Rantaro’ya yöneldim. Kız beni takip etmek isterse, Raizo’nun ardı ardına fırlattığı keskin ve delici tüy bombardımanına maruz kalacaktı. Asıl planım saldırı karşısında duraklamasıydı, ancak yaralanması da pek kötü bir sonuç olmazdı benim için. Her şey planladığım gibi ilerlerse Rantaro’nun tepesine çökecek ve elimdeki tantouyu hayatını sonlandırmak üzere boğazından geçirecektim. Bir cesede dönüştüğü an, yapacağım şey çok basitti. El mühürlerini yaparak tekniğimi aktifleştirecek ve adını bilmediğim kızı can evinden vuracaktım. Ölü bir Rantaro, kızı kendi yanına almak için hazır olacaktı.
Aradaki mesafeyi kapatarak kızın üstünde kalan dallardan birine iniş yaptım, ve belki ilk defa yüzümü görüyor olan kıza baktım boş gözlerle. Çıkmış olduğunu tahmin ettiğim sol kolunu, acı içinde olsa da yerine takmayı başarabilmişti. Bir medic-nin olduğunu anlamak zor değildi, ancak bu bile başlı başına iyi bir başarıydı. Takdir etmeliydim, gelgelelim işler henüz sonuçlanmamıştı ve rakibimi hafife almak opsiyonlarım arasında değildi. Yüzündeki nefreti görebiliyordum, ve açıkta kalan gözünden akan yaşları. Üzgündü, kızgındı, kendini kontrol etmekte zorlanıyor olmalıydı. İstediğim, faydalanabileceğim bir ruh halindeydi. Duygularını aklının önüne itiyordu. Sonuna hazırdı.
Tantouyu sıkıca kavrayarak aşağı doğru bıraktım vücudumu. Kıza yeni bir şey yapması için zaman tanımak istemiyordum. Bir gözüm de Rantaro’daydı. Vücudu beyazlamış, bilinci yerinde değil gibi görünüyordu. Kanaması durmuştu ancak pek iyi durumda olduğunu söyleyemezdim. Yine de hala aklımdan çıkarmamam gereken bir tehlikeydi ‘demir kollu adam’. Yere iniş yaptığım gibi tantoumu savurdum kıza doğru. Halihazırda hızlı ve güçlü olduğunu biliyordum, gözümün önünden irice adamı alıp kaçırabilmiş ve kısa bir süre dahi olsa taşıyarak benden kaçabilmişti. Hafife alınmamalıydı. Hamlemden geriye doğru bir adım alarak kaçınmıştı kız. Arka arkaya yaptığım birkaç hamleyi yalnızca savuşturmakla yetinmişti. Bu esnadaysa, boştaki eliyle kemerini çözüp cübbesini çıkarmıştı. Cübbe üzerime fırlarken, ağlara takılan bir hayvan misali kalmamak için geri adımladım. Cübbeyi, bir yumruk takip etmişti. Sağa doğru kaçarak kurtulmuştum hamlesinden. Kız zekiydi, fırsat kollamış ve akıllı bir hamleyle avlamaya çalışmıştı beni. Chizuru’dan farkını net olarak görebiliyordum. Chizuru bir kaplandı. En çok savunma yapması gereken anda bile saldırıyı düşünüyordu. Akıllıca planlar yapmıyordu. Bu kız ise savunmayı ve saldırıyı doğru zamanda yapıyor, hareketlerini bir akış içinde gerçekleştiriyordu. Olsa olsa, bir ejder olurdu.
Kızın cübbesinin vücudundan ayrılmasıyla birlikte vücudu ve asıl kıyafeti ortaya çıkmıştı. Basit, kolları kesilmiş siyah bir tulum. Belinin iki yanına asılı çeşitli çantaları, bacağındaki shinobi ekipman çantası ve kemer olarak kullandığı bir Amegakure alınbandı. Bu toprakların bir çocuğu. Dikkatimi en çok çeken şeyse kollarını sarmak için kullandığı şeydi. Bu görüntü, aklımda Chizuru’yu canlandırmıştı. Onu ilk gördüğümde onun da kolları sargılıydı ve sargıların altından derin, eski yanıklar çıkmıştı. Bu kızda da aynı yaraların olabileceği fikri canlanmıştı kafamda. Belki de derin, hüzünlü bir geçmişleri vardı birlikte. Hayattan alacakları, uğruna yemin ettikleri bir intikam. Asla sormayacağım ve merak etmediğim basit bir öykü. Eskiden okuduğum çizgiromanlardaki karakterlerden biri olsam, muhtemelen 3 dakikalık bir süreçte 1 saatlik bu hikayeyi dinlemeye çalışırdım ancak öyle bir lüksüm olmadığı aşikardı. Gerçek hayatta, yaşam ve ölüm arasında yalnızca saniyeler vardı ve bu saniyeleri eski bir hikayeyi dinlemek için harcamaya niyetim yoktu. Kızın ağzından dinlemek istediğim tek şey biriktirdikleri paranın ne için olduğu, ne kadar para biriktirdikleri ve parayı nerede sakladıklarıydı. Ancak şuan değil, ve belki de bu kızdan değil. Tanuki gerçeğini unutamazdım.
Planıma devam etmem adına, Rantaro’nun öldüğünden emin olmam gerekiyordu. Ardından kızı halledip, muhtemel liderleri Tanuki’yi karşılamak üzere hazırlanmalıydım. Kızın olası bir hamlesine karşı dikkatli olarak, Rantaro’yu buldum gözlerimle. Şimdiki hamlem tamamen baygın rakibim üzerine olacaktı. Hiç zaman kaybetmemeliydim. Raizo’nun yukarıda bir yerlerde olduğunu biliyordum: “Raizo! Kurohane!” diye bağırdım yukarı doğru, ve tüm hızımla Rantaro’ya yöneldim. Kız beni takip etmek isterse, Raizo’nun ardı ardına fırlattığı keskin ve delici tüy bombardımanına maruz kalacaktı. Asıl planım saldırı karşısında duraklamasıydı, ancak yaralanması da pek kötü bir sonuç olmazdı benim için. Her şey planladığım gibi ilerlerse Rantaro’nun tepesine çökecek ve elimdeki tantouyu hayatını sonlandırmak üzere boğazından geçirecektim. Bir cesede dönüştüğü an, yapacağım şey çok basitti. El mühürlerini yaparak tekniğimi aktifleştirecek ve adını bilmediğim kızı can evinden vuracaktım. Ölü bir Rantaro, kızı kendi yanına almak için hazır olacaktı.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Komaeda Togami] Sızma
Bağırmanla beraber kız bir hışım ile üzerine atılıyor sana tekrar bir yumruk ve tekme silsilesi denemek adına. Ancak, senin hedefin farklı oluyor. 3-4 metre kadar sağında bulunan Rantaro'ya doğru fırlıyorsun yerinden. Ani hareketin ile kız sadece omzuna bir yumruk geçiriyor, bu senin üzerinde herhangi bir etki yaratmıyor.
Kız yaptığın şeyi anlamışçasına arkandan koşmak için adımlıyor, bu sırada havadan akan tüylerin fısıltısını işitiyorsun. Bir yağmur gibi kızın üzerine beş, belki de altı tane kesici tüy yağıyor. Kızdan çıkan bir çığlık ile hamlenin başarılı olduğunu hissediyorsun. Çığlık yankı yaparak dağılırken Rantaro'nun başına varmış oluyorsun.
Vakit kaybetmeden çöküyor ve elindeki tantouyu boğazına geçirmek için hareketleniyorsun.
Tantou ile Rantaro'nun boynu arasında bir santimlik bir boşluk kaldığı an ise, görüntün birden değişiyor. Sol karın boşluğuna aldığın sert bir darbe ile sağa doğru fırlıyorsun ve nereden baksan bir beş, altı metre yerde yuvarlanıyorsun. Aniden ayaklarının üzerine dikeliyorsun vakit kaybetmeden. Karşındaki manzara, ilginç.
Kızın üzerinden dağılarak yokolan altı tane tüy sayıyorsun. Kol, bacak, omuz ve göğsüne isabet etmişler. Gerçekten derine girmişler ve kız kendini korumak için hiç bir çaba sarfetmemiş. Bu yüzden yaraların göğüs kısmında odaklanmış olduğunu farkediyorsun. Kızın suradındaki bandaj da yırtılmış olacak ki, kayarak suradından düşüyor. Yukarıdan aşağıya kesik bir surat ile karşılaşıyorsun bandajların kapattığı kısımda. Derin bir kılıç yarası, ancak yeni görünmüyor. Göz ise beyaz bir şekilde, görmediği bariz olmak üzere sana bakıyor.
Kız nefes nefese ve dizleri kırık. Dengesi yerinde, ancak duruşu bozuk. İrade ile ayakta kalıyor, bir saniye kadar seni süzüyor. Nefes alıyorsun ve kendini topluyorsun. Bu sırada, Raizo omzuna konuyor. O omzuna konduğu gibi, kız el mühürlerine başlıyor. Sen de nefesini toparlayıp, harekete geçmek için kendini hazırlıyorsun.
Kız yaptığın şeyi anlamışçasına arkandan koşmak için adımlıyor, bu sırada havadan akan tüylerin fısıltısını işitiyorsun. Bir yağmur gibi kızın üzerine beş, belki de altı tane kesici tüy yağıyor. Kızdan çıkan bir çığlık ile hamlenin başarılı olduğunu hissediyorsun. Çığlık yankı yaparak dağılırken Rantaro'nun başına varmış oluyorsun.
Vakit kaybetmeden çöküyor ve elindeki tantouyu boğazına geçirmek için hareketleniyorsun.
Tantou ile Rantaro'nun boynu arasında bir santimlik bir boşluk kaldığı an ise, görüntün birden değişiyor. Sol karın boşluğuna aldığın sert bir darbe ile sağa doğru fırlıyorsun ve nereden baksan bir beş, altı metre yerde yuvarlanıyorsun. Aniden ayaklarının üzerine dikeliyorsun vakit kaybetmeden. Karşındaki manzara, ilginç.
Kızın üzerinden dağılarak yokolan altı tane tüy sayıyorsun. Kol, bacak, omuz ve göğsüne isabet etmişler. Gerçekten derine girmişler ve kız kendini korumak için hiç bir çaba sarfetmemiş. Bu yüzden yaraların göğüs kısmında odaklanmış olduğunu farkediyorsun. Kızın suradındaki bandaj da yırtılmış olacak ki, kayarak suradından düşüyor. Yukarıdan aşağıya kesik bir surat ile karşılaşıyorsun bandajların kapattığı kısımda. Derin bir kılıç yarası, ancak yeni görünmüyor. Göz ise beyaz bir şekilde, görmediği bariz olmak üzere sana bakıyor.
Kız nefes nefese ve dizleri kırık. Dengesi yerinde, ancak duruşu bozuk. İrade ile ayakta kalıyor, bir saniye kadar seni süzüyor. Nefes alıyorsun ve kendini topluyorsun. Bu sırada, Raizo omzuna konuyor. O omzuna konduğu gibi, kız el mühürlerine başlıyor. Sen de nefesini toparlayıp, harekete geçmek için kendini hazırlıyorsun.
Off Topic
Uygulamak istediğin tekniğin adını RP içerisinde belirtmen gerekiyor. Durum farklı yöne evrildiği için tekniğini zaten Shikon uygulayamadın, bir sıkıntı yok, ancak bir daha ki sefere açık açık "X tekniğini uygulayacaktım." şeklinde bir ibare yazmalısın.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.