[Oita Butsuo & Jirou Ryu] Panzehir

[Jirou Ryu]

Hapın işe yaramazlığı karşısında şaşırmadı. Belki çok daha sonra işine yarayacak bir şeyi çarçur etmenin getirdiği o bıkkınlık ile yutkundu sadece bir kaç saniye. Daha sonra ise göz ucuyla Butsuo'ya baktı. Eğer zehir etkisini sürdüren ve her saniye artıran bir şey ise ikisi de yakın bir zamanda ölebilirdi. Hoş aynı durum içeridekiler içinde geçerliydi. Eğer farklı bir giriş çıkış yoksa ve içeridekiler dışarı çıkmanın bir yolunu bulamazsa, tatsız bir şekilde öleceklerdi. Garip bir diş göstermeydi ve gösterilen her iki dişinde tatsız olduğu Ryu için aşikardı.

Zamanın bu denli belirsiz ve tatsız bir şekilde ilerlediğini düşününce, çabucak harekete geçmesi oldukça normaldi. Buna rağmen dikkatle ilerleyerek, aklındakini faaliyete dökmüş ve çevrede bir leşçil gibi uzuv aramaya başlamıştı. Bir komple ceset ve ayrı ayrı bulduğu uzuvların, ayrı ayrı kişilere ait olma ihtimali ile birlikte dört kişilik bir ekibi piç ettiğini düşünüyordu Butsuo'nun... Ama bundan tam olarak emin değildi. En azından karşısında duran ceset dışında, diğer uzuvların tek bir kişiye mi yoksa bir çok kişiye mi ait olduğundan gerçekten emin değildi.

O yüzden pek kasmadan bunları, "Şu ceset dışında bir kaç uzuv buldum ama tek kişiye mi yoksa bir çok kişiye mi ait emin değilim. Ama her birini ayrı ayrı yorumlarsak sanırım dört kişiyi alt etmişsin." diyerek gördüklerini aktardı. Butsuo da benzer bir şekilde ona gördüklerini aktarmıştı.

Tam o sırada ise Ryu, Butsuo'dan gelen bir uyarı ile hızlıca kendini gerilerken bulmuştu. Ve akabinde bunun sebebini gördüğünde, Butsuo'nun yeteneğine oldukça saygı duymuştu. Zira onun ruhu bile duymazken, Butsuo haince bir saldırının pençelerinden hızlıca kurtarmıştı onları.

Üstün ve yetenekli bir Shinobi olduğu su götürmez bir gerçek, diye düşündü Ryu. Hemen ardından ise bir sıkışma ihtimalini göz önünde bulundurarak göz ucuyla arkasına baktı ama bu noktada içi rahatladı zira arkasına baktığında zehir bulutu falan görememişti.

Kapıda beliren zehir ise adete onları uzak tutma görevi gören bir bekçi edasıyla yaratılmış gibiydi ve bu noktada oldukça işe yarıyor gibi gözüküyordu.

Bu Ryu için bir problem değildi, çünkü içeriye sıkışmışları dışarıya çıkartmakla uğraşmak gibi bir derdi yoktu. Hızlıca Butsuo'ya döndü ve: "Bence etrafı lehimize çevirecek şekilde düzenleyelim." dedi, bir nevi tuzaklamadan kast ediyordu. Ve bu noktada hızlcıa çıkardığı iki patlayıcı kağıt bağlı Kunai'yi sığınağın hizasında kalacak şekilde, göçüğün beş metre kadar önüne, zehirden uzak kalacak şekilde biri sağda diğeri ise solda kalacak şekilde gömecekti. Gömerken kağıtların zarar görmediğinde emin olacak şekilde gömecekti. Böylelikle birileri eğer oradan dışarı çıkarsa, üstlerine doğru koşuşturmaya başladıklarında onları tatsız sürprizler ile karşılayabilirlerdi.

Bu noktada eğer Butsuo ondan bir şey isterse yapacak: fakat onu salarsa öylece bekleyecekti. Bu konuda ciddiydi. Saatler, günler veya aylar... Ne kadar sürerse sürsün bekleyecekti.

Out: Kan Hapı(İyi Kalite)
Kondisyon Hapı(İyi Kalite)
İyileştirici Hap(İyi Kalite)
Chakra Hapı(İyi Kalite)

[Oita Butsuo]

Ne kadar süreceği belli olmayan bir görevde zamanı verimli kullanmak bize oldukça zaman kazandırabilir. Bu yüzden zaman kaybetmeden harekete geçtik. Toz bulutu yavaş yavaş havaya karışırken ben moloz yığınına Ryu da etrafta akbaba gibi dolaşmaya gitti.

Gözüme çarpan ilk şey yerde cansız yatan bir ceset oldu. Kafasının bir kısmının ezilmiş olması haricinde tek parça denilebilecek bu ceset en az bir kişinin hakkında geldiğimiz anlamına geliyor. Eğer tek başardığımız buysa pek de başarılı olmuş saymam kendimi, bakalım Ryu başka neler bulacak. Ben kendi işime odaklandığımda ise girişi açmanın imkansız olmadığını gördüm. Bu kesinlikle iyi bir haber. Eğer bunu yapmak istiyorsak belirli miktarda enerji ve zaman yatırmamız gerektiğini biliyorum ama elimizde böyle bir seçeneğin olmamasından çok daha iyi bir durumdayız. İçeri girmek istediğimizden falan değil ama başka bir yolumuzun olduğu da söylenemez. Eğer başka bir şey bulamazsak girişi açabiliriz.

Moloz yığınının altında ne varsa hareket etmediğinden de emin oldum birkaç saniyelik odaklanmayla. Yine de kesin bir sonuca varmak için kayaları kaldırmamız lazım. En son olacağı da o gibi duruyor zaten.

Daha fazla inceleyeceğim bir şey kalmadığında Ryu ile öğrendiklerimi paylaşmak üzere bir araya geldim. Ne gördüysem kısaca anlattım. O da yuttuğu hapın işe yaramadığını ve kesin olmamakla beraber dört kişiyi öldürmüş olma ihtimalimiz olduğunu söyledi. Bu ilginç, çünkü kapıdan çıkmaya yeltenen beş kişi olduğundan eminim. Tabii ki medikal bilgimiz oldukça kısıtlı ve dolayısıyla Ryu'nun çok isabetli bir tahmin yapma ihtimali de kısıtlı. Ama eğer gerçekten de dört kişi öldüyse beşincisi nerede? Göçük altında mı? Bu fikri tekrar gözden geçirmek adına kafamı üst üste yığılmış kaya yığınına çevirdiğim anda ise bir hareketlilik sezmeye başladım. Kendime nefes aralığı bile vermeden Ryu'yu uyarıp olacakları beklemeye başladım. Tekrar zehirli mor gazla karşılaşmak ise çok az da olsa canımı sıkmış olabilir.

Tam da şu an dışarı salınan mor gazın birkaç anlamı olabilir. İlk seçenek o göçüğün altında canlı bir paralı askerin olması ve Sozen'in onu ele geçirmemizi istemediği için zehirlemesi. Bu seçenek bir sürü sonucu doğuruyor tabii. Kendimi güvene aldığım anda aklıma gelen ilk şey Sozen'in adamlarına başlarına bir şey gelmesi durumunda aktive olacak bir kendini imha etme mekanizması yerleştirmiş olması oldu. Ama bu seçeneğin pek de gerçekçi olmadığını anlamam kısa sürdü. Burada büyük ihtimalle birden fazla paralı asker öldü ve tam şu an zehirli gaz olayı patlak verdi. Şu an şuna eminim ki o kapıdan çıkmaya yeltenen beş paralı asker de ölü. Eğer ben onları öldüremediysem bile Sozen onların hakkından geldi son hareketiyle. Aklımı karıştıran asıl şey Sozen'in bunu neden şu an yaptığı. Eğer hepsinin öldüğünden emin olsaydı patlama gerçekleştiği anda zehri salardı herhalde. Sozen'in yanında da bir sensör shinobi olabilir. Büyük ihtimalle benden farklı bir disiplinde kendini geliştirmiş bir sensör. Bu bizi nasıl tuzağa düşürdüğünü de açıklar. O shinobi göçük altındaki herif hariç diğer dördünün öldüğünü biliyordu ve ben göçüğe yaklaşınca Sozen'e beşincisinin yaşadığını söyledi. Açıkçası en olası ihtimal bu gözüküyor ama tek ihtimal değil.

Bir diğer ihtimal Sozen'in girişi açmamızı istemiyor oluşu. Bence bizi gerçekten kendine bir tehdit olarak görüyor. Bizi hafife almadığına eminim. Yine de bunu yapıyorsa arkasında başka bir sebep olmalı. Bizi yavaşlatmak istiyor olabilir. Belki de sığınağın başka bir çıkışı vardır ve oraya ulaşana kadar bizi yavaşlatmak istiyordur. HAYIR! Sığınağın başka bir çıkışı yok! Eğer sığınağın başka bir çıkışı olsaydı ana kapıdan çıkmayıp o çıkıştan çıkarak bizi tuzağa düşürürlerdi. İçeride mahsur kaldılar, Sozen ve beş paralı askeri. Hepsi elimizde!

Kendi içimde küçük bir aydınlanma yaşarken Ryu'nun sesiyle mor buluta odaklanmış gözlerimi Ryu'ya çevirdim. Teklifini kafamı sallayarak onayladıktan sonra "İşimiz bittiğinde konuşalım, söyleyeceklerim var." diyerek işe koyulmak için etrafımı incelemeye başladım. Bu sırada da çakramı boşa harcamamak için Domu'yu sonlandırdım. Aklımda işimize yarayabilecek bir numara var. Etrafta Kawarimi no Jutsu için uygun boyutta olan iki tane kaya arayacağım. Bu kayaların açıklıkta bir dövüş olursa kullanabileceğimiz bir mesafede olduğundan emin olacağım. Eğer öyle kayalar yoksa da kendim taş taşırım. Bu taşların altına bağlı oldukları kunailerden sökeceğim patlayıcı parşömenleri yapıştıracağım. Numaranın gerisi zaten kendini ele veriyor. Bu kayaların hangi kayalar olduğunu da iyice aklıma kazıyacağım tabii ki. İşim bittiğinde de Ryu'yla tekrar buluşacağım.

"Şu iki kayanın altına patlayıcı parşömen yapıştırdım. Boyutlarını Kawarimi yapabileceğin boyutta seçtim, paralı askerleri patlatmaktan çekinme." dedim bu iş için seçtiğim kayaları Ryu'ya gösterirken. Ardından da devam ettim. "Bana kalırsa Sozen ve beş adamı içeride kapana kısıldı ve geri kalan beşi de öldü. Bulduğun ceset parçalarından dört kişinin öldüğünü çıkardığını söylemiştin. Beşincisi o göçüğün altındaydı ve yaşıyordu. Sozen zehirli gazı o elemanı ele geçirmemizi istemediği için saldı. Bunun haricinde yanında yetenekli bir sensör shinobi olduğunu düşünüyorum. Bizim kurduğumuz pusuyu biliyordu, aynı o göçüğün altında paralı askerlerden birinin yaşadığını bildiği gibi. Tuzak kurduğumuz yerlerde vakit geçirdiğimizin farkında olabilir, kendi tuzağımıza düşmemek için dikkatli olalım. İçeride kapana kısıldıklarını düşünme sebebim ise bizi en başta tuzağa düşürmeye çalışma şekilleri. Bizim onları beklediğimizi biliyorlardı, eğer sığınağın başka bir çıkışı olsaydı oradan çıkıp etrafımızı çevirirlerdi. Şu an içeride beş paralı asker ve Sozen kapana kısıldı. Bizim onları bir şekilde dışarı çekip burada işlerini bitirmemiz lazım." Kısa bir nefes molasından sonra devam ettim. "Hayatımızı riske atmadığımız sürece Sozen'i canlı bir şekilde ele geçirmeye çalışmalıyız. Sonuçta buraya sadece onu öldürmeye değil ondan bir şeyler öğrenmeye geldik. Ama ben sırf kendi egomu tatmin etmek için o piçi canlı bir şekilde köye götürmek istiyorum." Burada tekrar bir mola vererek Ryu'ya cevap vermesi için bir fırsat tanıdım. Ardından da devam ettim. "Eğer sığınağın girişini açarsak girişe büyük bir ateş yakıp içeriyi dumana boğabiliriz. Onları dışarı çıkmaya zorlamak için başka bir fikir gelmiyor aklıma." dedim meraklı gözlerle Ryu'ya bakarak. Belki onun benden daha işe yarar fikirleri vardır. Bu piçleri dışarı çekersek bir şekilde haklarından geleceğiz gibi ama bakalım nasıl olacak o işler. "Bizden korkuyor. Bu işi başarabiliriz ama dikkatli olmalıyız." Takım arkadaşımın öz güvenini yüksek tutmak da takımın bir parçası olarak sorumluluklarım arasında. Ayrıca gerçekten de bizi tehdit olarak algıladığını düşünüyorum ki bu onu daha da tehlikeli kılar. Yine de kafasında kendimize bir yer edindiğimiz gerçeğini hiçbir şey değiştirmez.

Out:
Kunai x2
Patlayıcı Parşömen Bağlanmış Kunai x1
Patlayıcı Parşömen x2

[GM - Naruto]

Yayılan mor gaz, sizinle sığınağın girişi arasında bir duvar örerken, bu durumu fırsata çevirmek adına ikiniz de harekete geçiyorsunuz. Butsuo, planına uygun kayalar bulmak adına etrafa saçılan kaya parçalarına bakınmaya başlarken, Ryu da 5 metre kadar ileriye giderek, sığınağın sağına ve soluna gelecek şekilde iki patlayıcı parşömen bağlı kunaiyi toprağa güzelce gömüyor. Bu haliyle Ryu'nu kurduğu tuzak ilk bakışta dikkat çekmeyecek gibi görünse de çok dikkatli gözlerin kazılan iki çukuru fark edebileceğini söylemek mümkün.

Aynı sıralarda Butsuo da etrafa yayılan kaya parçalarından işe yarar iki tanesini seçiyor ve onların yanlarına kadar sürüklüyor. Bu kayaların altına patlayıcı parşömeni yapıştırdıktan sonra da kurduğu tuzağı ve kafasındaki düşünceleri Ryu'ya anlatıyor.

Aranızda yaptığınız konuşma sırasında, mevcut durumda pek de bir değişiklik olmuyor. Mor gaz bir an için azalır gibi olsa da, yeni gelen bir dalga ile yine eski hacmi ve yoğunluğuna dönüyor. Sizse, sığınak ile aranızda kurduğunuz tuzaklar ile konumlarınızda beklemeye devam ediyorsunuz.

[Oita Butsuo]

Ödevlerle biraz başım belada şu an, en kısa zamanda yazacağım. Gecikme için özür dilerim.

[Jirou Ryu]

Ufak ama kendi gözüne tehlikeli gözüken tuzakların mevcudiyeti, ona bir tutam avantaj kazandırdıklarını hissederken, derin bir iç çekerek geri çekildi Ryu. Sığınağın tam karşısında, sırtını ormana verdiği bu saniyelerde dışarıdan oldukça dikkatsiz ve kolay bir av gibi gözükmesine rağmen, tüm sezgileri olabildiğince açık ve keskindi. Tanrı'nın ona bahşettiği bu yeteneklerin el verdiği yere kadar bir ters durumu fark edebilirdi, kendi sınırları çerçevesince. Nitekim, eğer sezgilerini aşan bir tehlike varsa ortamda, o zaman yapabileceği pekte bir şey olmazdı.

Butsuo'nun kendi planları doğrultusunda hazırladığı şeylerin bir kısmını izlerken, Ryu dışarıdan bakan gözlerle pek bir şey anlayamamıştı; fakat takım arkadaşının tüm işlerini bitirip, ona açıklamak için yanına geldiğinde, yaptığı şeyin ne kadar mantıklı ve güçlü bir plan olduğunu anlamıştı. Zira Ryu'ya göre, Kawarimi neticesi bakımı ile düşük seviyeli bir jutsu gibi gözükmesine rağmen, oldukça değerli ve güçlü bir Jutsu'ydu. Ve böyle bir jutsu'yu, böyle güçlü bir tuzak ile kullanınca ortaya çıkacak tehlikelinin seviyesi oldukça üst düzeydi.

Ryu, bunu oldukça beğenmişti.

Öte yandan Butsuo'nun Sozen hakkındaki düşüncelerine karşı gelmemiş, katıldığını hafif bir baş hareketi ile Butsuo konuşurken ona iletmişti. Butsuo'nun sözleri bittiğinde ise kısaca, "Nasıl istersen. " demişti. Zira Sozen'i canlı bir şekilde köye götürmenin, onu öldürmekten çok daha yararlı olacağının farkındaydı.

Bu noktadan sonra ise susmuştu. Kısa bir an onu tetikleyen zehir dalgasındaki değişiklik dışında ise oldukça sakin bir şekilde beklemişti. Daha sonra da yapacağı gibi. Vücudunu dinlendirecek ve içeriye hapsolmuş bu mahlukatlar içeriden çıkana kadar, en iyi kıvamına gelmek için ruhunu da dinlendirecekti.

[Oita Butsuo]

Kafandan neler geçiyor Sozen efendi? Sadece göçük altında kalan birini öldürmek istese şu ana kadar bastığı zehir yeterli olurdu. Ama girişi korumak adına ikinci bir dalga yolladı Sozen. Varsayımım doğru mu değil mi bilmiyorum ama doğru olsa bile yeterli olmadığı kesin. Bizim içeri girmemizi engellemek istiyor, orası pek tartışmaya açık değil gibi. Ama içeride ne yapıyor ki? Burayı bırakıp gideceğimizi mi düşünüyor? Başka bir şeyler mi planlıyor yoksa? Başka bir şeyler planlıyor olsa gerek ama ne? Hiç dışarı çıkacak mı? İçeride karantinaya alınan adamları kafayı yiyip isyan eder mi acaba? Keşke öyle olsa...

Beklemekten başka çare gelmiyor aklıma şu an için. Beklememiz gerekiyorsa beklemekten gocunmam ama bunun en iyi seçenek olup olmadığı konusunda şüphelerim var. Sonuçta içeride neler dönüyor bilmiyoruz ve açık alandayız. Pek bildiğimiz bir coğrafya olmaması da cabası. İlk takasta Sozen'i alt ettiğimizi düşünüyorum ama Sozen oyunu soğutmakta gecikmedi. Bu durumun ona nasıl bir fayda sağlayacağını ise hala bilmiyoruz. Elimizde tutar gibi olduk ipleri ama şimdi kaybettik sanırım. Gerçi emin değilim, belki içeride kaldıkları için onlar tamamen çaresizdir şu an. Ama nedense en olası seçenek bu değil gibi hissediyorum.

Ryu'dan da bir şeyler çıkmadığına göre beklemeye devam edeceğiz. Ben boş durmayıp sığınağın girişini zehre yakalanmadan tekrar bir gözden geçireceğim. Hatta becerebilirsem şöyle bir üst tarafına falan çıkacağım. Ryu engebeli olduğunu söylemişti ama patlamadan sonra ne durumda olduğunu görme fırsatımız olmadı. Hatta eğer çıkmayı becerebilirsem yüzeye kulağımı dayayarak olur, vurup çıkan sesten çıkarım yaparak olur sığınağın ne yöne gittiğini anlamaya çalışacağım. Sozen girişe zehirli gaz yollayacak diye tüm sığınağı zehire boğmamıştır herhalde. Dolayısıyla girişe yakın bir yerde tekniğini yapıp tekrar daha içerilere çekilme ihtimali var. Hatta çöküntünün orada, ilk gaz dalgası geldiğinde bir çakra hareketi hissettiğime göre öyle yapması daha yüksek ihtimal. Eğer yukarı kısımda biraz daha ince bir yer bulursam belki orayı delip bir baca görevi görmesini sağlayabiliriz. Engebeli ya da değil, kendimi yukarı çıkmak için biraz zorlayabilirim. Öyle yapacağım çünkü başka çarem yok. Tuzak olma ihtimaline karşı dikkatli olmayı da unutmayacağım. Gitmeden Ryu'ya haber vermeyi de unutmayacağım ki arkama göz kulak olsun.

Out: Efendim, ben tekrar eski rplere de bir göz attım ama sığınağın tam olarak nasıl bir şey olduğunu anlayamadım. Benim kafamda hep Ali Baba ve Kırk Haramiler'in filmindeki mağara gibi bir şeydi sığınak. Tepenin içine inşa edilmiş bir mağara gibi düşündüm ben hep. Acaba doğru anlamış mıyım?

[GM - Naruto]

Off Topic

@Butsuo; Sığınak aşağı yukarı bahsettiğin şekilde.

Butsuo; Sığınağın üst tarafına doğru ilerleyip inceleme yapacağını Ryu'ya aktardıktan sonra hareketlenmeye başlıyorsun. Sığınağın giriş kısmında zehir bulutuna yakalanmadan, giriş kısmındanki göçüntünü kenarından ilerleyerek bir tepenin içine inşa edilmiş olan sığınağın üst kısımlarına tırmanıyorsun. Sığınağın giriş kısmında yaşanan patlama nedeniyle, tepeye çıkış parçalanmış kayaların üzerinden olurken devamında Ryu'nun aktardıkları dışında bir değişiklik gördüğün söylenemez. Bu durumdan patlamanın sadece sığınağın giriş kısmını etkilediği sonucunu çıkarıyor ve onun dışında sığınağın başkaca bir yerinde etki gösterdiğine dair bir izlenim elde edemiyorsun.

Sığınağın hemen hemen üst taraflarına geldiğinde kulağına zemine dayayarak sığınağın içinde olan bitenleri anlayabilmeyi hedefliyorsun. Ancak düşüncen her ne kadar amaca ulaşmak için uygun gibi görünse de, mevcut becerilerin ve yeteneklerin nedeniyle düşünceni gerçeğe dönüştüremiyorsun. Toprak zeminden gelen herhangi bir sesi algılayamaman ve dolayısıyla da sığınağın içerisinde dair herhangi bir çıkarımda bulunamaman bu çabanın da boşa çıkmasına neden oluyor.

Sığınakla ilgili ince bir katmanda delik açarak baca yaratma düşüncen, yine yerinde bir düşünce olarak değerlendirilebilecek olsa da, malesef bu konuda da mevcut beceri ve yeteneklerin doğru ve uygun zemini bulmanı zorlaştırıyor. Elbette mevcut konumun itibariyle aradığın gibi bir yeri bulmanın fazlaca vakit alabileceği ihtimali de tüm bunlara eklendiğinde, yaklaşık birkaç dakika süren çabaların sonucunda pek de bir şey elde edebilmiş gibi görünmüyorsun.

Tüm bunların yanında mevcut konumundan sığınağın içinde herhangi bir çakra değişikliği sezemiyorsun. Bu durumun sığınağın içindeki kişi veya kişiler ile arandaki mesafenin 10 metreden fazla olduğu veya içeride bulunan kişi veya kişilerin herhangi bir çakra hareketlenmesi gerçekleştirmediği ihtimallerini doğuruyor.

Ryu; Butsuo'nun ayrılmasının ardından sığınağın giriş kısmını gözlemeyi sürdürüyorsun. Butsuo'nun ayrılmasının üzerinden çok da zaman geçmemesine rağmen, gözlerin gaz bulutunun giderek dağılmaya başladığını fark ediyorsun. Daha önce de dağılan gaz bulutunun bir kez daha yoğunlaştığını görmüş olman nedeniyle, yine aynı şekilde bir yoğunlaşmanın gerçekleşmesini bekliyorsun. Ancak bu kez gaz bulutu yoğunlaşmıyor ve giderek havada dağılmaya başlıyor. Ne var ki bu noktada bir şeylerin ters gittiğini hissetmeye başlıyorsun. Zira daha önce havada dağılan gaz bulutunun çözündüğünü görmüş olman karşısında, bu kez gaz bulutunun neredeyse iki parçaya bölünerek adeta hareket ediyor olması kafanda soru işaretlerinin yayılmasına neden oluyor. Bu nedenle bakışlarını gaz bulutunun daha yoğun bir parçaya ayrılmış olan kısmının hareketlerine kenetlediğinde, birkaç saniye içerisinde gaz bulutunun sana göre sağ tarafında kalacak şekilde ve sığınağın girişinin otuz metre kadar ötesinde bir kez daha yoğunlaştığını ve cisimleşmeye başladığını fark ediyorsun! Gaz bulutunun bir insan silüetini almaya başladığında ise olan biteni aşağı yukarı anlamaya başlıyorsun. Bu haliyle gaz bulutu kurduğun tüm tuzaklardan sıyrılmış gibi görünüyor.

Gözlerini bir an için sığınağın giriş kısmındaki dağılmaya başlayan ve diğerine nazaran daha az yoğun olan gaz bulutuna çevirdiğinde ise, bu gaz bulutunun da Butsuo'ya doğru hareketlendiğini fark ediyorsun.

Butsuo; İncelemelerini sürdürmeye devam ettiğin sırada sığınağın giriş kısmındaki gaz bulutunu tam anlamıyla göremiyorsun. Ancak havaya yayılan bir gaz bulutunun sana doğru ilerlemeye başlaması dikkatini çekiyor. Ne var ki bu durumu sadece gaz bulutunun dağılması olarak yorumluyabilmen mümkün oluyor. Zira sığınağın girişindeki gaz bulutunun yoğunluğunu da dikkate aldığında, üzerine doğru gelen gaz bulutunun daha az yoğun olduğunu ve dağılmaya başladığını düşünmeye başlıyorsun. Tabi bu aşamada gaz bulutunun üzerine gelmesi senin açından bir zehirlenme ihtimali doğurmuyor değil.

[Jirou Ryu]

Bekleyişler, hep onun için sıkıcı olmuştu, ama ilk defa bu kadar sabırlı ve dinç hissediyordu kendini. Sanki sonsuza kadar bekleyebilirmiş gibi, adeta kutsanmıştı. Sessiz bir ortamda, Butsuo'nun kendi planları doğrultusunda, çevreyi taramaya çıkmasıyla birlikte tek kalmıştı. Öylece duruyor ve karşısındaki zehir bulutunu süzüyordu. Kaoru bunun bir Kekkai Genkai ya da başka bir şey olup olmadığından emin değildi, ama şimdi onlar emindi. Bu bir Kekkai Genkai'ydi ve Sozen adlı bu elemana oldukça güç kazandırmıştı. Zira, yaptığı her hamle, bu zehir denilen güçle alakalıydı. Fakat buna rağmen, tek tehlike bu değildi. Zira, Sozen'e bakınca, sanki geleceği görüyormuş gibi bir hali vardı Ryu'ya göre ve bu tüm bu zehir denilen kavramdan çok daha fazla tereddüte sokuyordu onu.

Derin bir nefes alırken, Butsuo'nun ayrılmasının üzerinden çokta geçmeden, Ryu gaz bulutundaki değişimleri fark eder etmez tetikte bir duruma geçti. Aslında en başta bunu, önceki gibi basit bir şey sanırken, zamanla bunun çok daha farklı ve tehlikeli bir şeye evrildiğini fark etti.

Sozen, bir şeyler planlıyordu ve Ryu, bunu fark etmiş olmasına rağmen, yapabileceği hiçbir şey olmadan öylece izliyordu. Bir gaz bulutu ile nasıl savaşabilirdi ki? Bu durum ona Yağmur ülkesindeki savaştaki, o çamur tuzaklarını andırmıştı. En az o zaman ki kadar çaresiz hissediyordu.

Gaz bulutunun önce ikiye ayrıldığını ve daha sonra bir insan formuna dönüştüğünü gördü. Bu noktada, gaz bulutundan biri Butsuo'ya doğru giderken, diğeri direkt olarak karşısında dikiliyordu ve bu noktada Sozen'in kesinlikle sensör yeteneklerine sahip olduğunu düşünmeye başlamıştı Ryu.

Karşısında duran insansı silüet, tuzaklarından birer birer sıyrılmış bir şekilde, karşısında öylece dikiliyordu. Ryu olduğu yerde dikkatli ve temkinli bir şekilde beklerken, eline son kalan patlayıcı kağıt bağlı Kunai'yi alacak ve her an fırlatmaya hazır bir şekilde bekleyecekti. Eğer üstüne doğru koşmaya başlarsa, direkt olarak fırlatıp patlacaktı. Merak ettiği bir husus vardı bu şey yok edilebiliyor muydu? Eğer yok edilemiyorsa, gerçekten bir kez daha insan dışında her şeyle savaşabilecek gibi duruyordu ve bundan oldukça nefret ediyordu.

Out: Kan Hapı(İyi Kalite)
Kondisyon Hapı(İyi Kalite)
İyileştirici Hap(İyi Kalite)
Chakra Hapı(İyi Kalite)

[Oita Butsuo]

Hiçbir şey. Yaptığım şeylerin teoride işe yaraması gerekiyor ama pratik bilgi eksikliği yüzünden hiçbir işe yaramıyor. Dinlediğim yerlerden farklı sesler geliyor olsa nasıl bir fark aramam gerektiğini veya farkı fark etsem bile ne anlama geldiğini bilmiyorum. Bir fark falan da duymadım açıkçası. Şu an Ganmaru'yla dövüştüğümüz meydan savaşını özlüyorum sanırım. Ölümle sevişiyorduk falan ama en azından her şey daha direkt yollarla oluyordu. Savaşıyordun, ölüyordun veya öldürüyordun. Düşmanın tam karşında olmasa bile etrafta bir yerlerdeydi. Kaos vardı... İğrençti aslında ama yine de tek yapman gereken düşmanını öldürmeye ve ölmemeye odaklanmaktı. Çok daha anlaşılırdı her şey. Mesela patlayan Roku mu ne bir eleman vardı, ilginç bir savaş tekniği taktiği vardı herifin. Yine de bir şeyler deneyerek yavaş yavaş ilerliyordum. Sonra en son az daha ölecektim falan ama iyiydi yani. Kuçi Kuçi'yle savaştığımız görev de böyleydi. Başta bir sır perdesi vardı ve elimizden neredeyse hiçbir şey gelmiyordu. Daha sonra adını hatırlamadığım elemanı patlattım Kuçi Kuçi geldi ve her şey daha doğrudan gerçekleşmeye başladı. Banno'ydu lan sanırım adı... Neyse... Yani hep böyle bir sır perdesi oluyor görevin başında, ne kadar çabalasak da onu aşamıyor gibi görünüyoruz. Sonra bir yerde bir şeyler oluyor ve her şey çözülmeye başlıyor. Şu an epey bir karın ağrısı çekiyor olsak da ümitsizliğe düşmeye gerek yok. Bakarsın yine bir şeyler olur olaylar çözülmeye başlar. Ayrıca içeride ne kadar yiyecekleri olduğunu da bilmiyoruz. Sozen'in zehrinin çakra temelli olduğunu da biliyoruz. O zehri yenilediği her seferde çakra harcıyor. Olumlu şeylere odaklanarak moralimizi yüksek tutmaya devam etmekten başka çare yok.

Bak mesela üstüme bir zehir bulutu geliyor. Belki bu bir şeylerin başlangıcıdır. Amına kodumun kahin Sozen'i yine tam zamanında yaptı yapacağını. Acaba yağmur bu zehir bulutlarını nasıl etkiliyor? Sonuçta Yağmur Ülkesindeyiz, yağmura yakalanma ihtimalimiz her zaman var. Bildiğimiz gazlardansa yükselmesini önleyebilir belki.

Bu önemli bir soru olsa bile şu an zamanı değil. Dikkatimi toplayıp kendimi düzlüğe çıkarmam lazım. Sadece mecazi anlamda değil. Engebeli bir zeminde bu şekilde yakalanmak istemiyorum. Ayrıca Ryu ne durumda onu da bilmiyorum, tekrar bir araya gelmemiz lazım. Hem burada gerçekleştireceğim bir şey kalmadı zaten.

Gelelim kaçış planıma. Tepeden inerken gaz bulutuna yakalanma ihtimalim var, sonuçta uçan bir gazın engebeli bir zeminde beni yakalaması imkansız değil. Gaza yakalanmadan Ryu ile tuzakları kurduğumuz alana inmek ve gazdan orada kaçmak ilk tercihim olacak. Ama eğer gaza yakalanacak olursam denemek istediğim birkaç şey var. Denemek istediğim ilk şey nefesimi tutarsam ne olacağı. Sozen'in klonlarını yok ederken gazımı soluyun ve ölün tarzı bir şey dediğini hatırlıyorum. Ciğerli bir şey demişti ya da... Salaklaştım herhalde, hiçbir şeyi tam hatırlayamıyorum gibi. Sonuç olarak nefesimi tutmayı deneyeceğim eğer gaza yakalanacağımı anlarsam. Nefesimi tuttum ve gaza yakalandım. Düzlüğe indiğim halde çevremi saran gaz bulutundan kurtulamıyorum. Bu durumda da sığınaktan uzaklaşarak gaz bulutunun kat edebileceği maksimum mesafeyi öğreneceğim. Yine de düzlükte gaz bulutundan hızlı hareket edebileceğimi tahmin ediyorum. Son ve belki de en önemli olarak gaz bulutunun görüşümü kapatması ihtimaline karşılık ineceğim yolu hızlıca kafama kazımaya çalışacağım. En azından aşağı yukarı neyin nerede olduğunu bilirsem el yordamıyla yolumu bulabilirim.

Kısaca en kısa yoldan aşağı inip gaza hiç yakalanmamaya çalışacağım. Yakalanacak olursam da aldığım önlemle doğrultusunda hareket ederek zehir bulutundan kurtulmaya çalışacağım. Öncelikle nefesimi tutmayı deneyeceğim. Ardından düzlükteki ilk tercihim zehir bulutundan daha hızlı koşarak kendimi kurtarmak olacak. İkinci tercihim ise zehir bulutundan daha hızlı koşamamam durumunda devreye girecek. Sığınaktan uzaklaşarak Sozen'in zehirli gazlarının menzilini öğrenmeye çalışacağım. Bunlar olurken Ryu ne durumda ona da bir göz atmayı unutmayacağım. Bakalım zehirli gazdan kaçabilecek miyim, bakalım gerçeği saklayan sis yavaş yavaş dağılacak mı... Hadi hayırlısı!

Out:
Kunai x2
Patlayıcı Parşömen Bağlanmış Kunai x1
Patlayıcı Parşömen x2

[GM - Naruto]

Off Topic

Ryu; ... Bu nedenle bakışlarını gaz bulutunun daha yoğun bir parçaya ayrılmış olan kısmının hareketlerine kenetlediğinde, birkaç saniye içerisinde gaz bulutunun sana göre sağ tarafında kalacak şekilde ve sığınağın girişinin otuz metre kadar ötesinde bir kez daha yoğunlaştığını ve cisimleşmeye başladığını fark ediyorsun! Gaz bulutunun bir insan silüetini almaya başladığında ise olan biteni aşağı yukarı anlamaya başlıyorsun.

@Ryu; Gaz bulutu dağıldıktan sonra üzerine doğru gelmiyor, yukarıda GM mesajından alıntılanan şekilde hareket ediyor ve bu gaz bulutu hareketlenmesinden sonra, belirtilen konuma geldiğinde insan silüeti gibi bir görünüm kazanıyor. Buna göre RP'ni editleyebilirsin, ona göre tur yazacağım.