Page 1 of 5
[Ichiro Ito & Seiko Aren] Görülmemiş Harita
Posted: January 25th, 2019, 4:24 am
by Ichiro Ito
Daha köyden kaçalı çok kısa bir süre olmasına rağmen fazla oyalanmadan işlerimin başına geçmem ve amacım uğrunda yol almam gerektiğini biliyordum. Kusagakure'den intikam almam için kat etmem gereken çok yol vardı ve bu kolay olmayacaktı. Kusagakure öncelikli olmasına rağmen belki diğer köylere de bir uğrardım. Yalan, her yerde yaygın olan bir zehirdi ve o zehir başka insanları öldürmeden ben o insanları öldürmeliydim. Kusagakure'den uzak kaldığım 1 hafta boyunca Amegakurede gerek sokaklarda gerek handa Kurobe Mağaralarıyla alakalı muhabbetlere şahit oldum. Bu muhabbetlerde bende bir merak uyandırmıştı ve bazı insanlar Kurobe Mağaralarının mühürlü olma sebebinin içeri giren insanların çıkışını bulamayıp ölmesine bağlarken ben daha büyük bir iş döndüğünü düşünmekteydim. Haritasının kimse de olmaması ve mağaraların Ishi-Chou tarafından haritalandırıldığını söyleseler de ben buna inanmıyordum. Her zamanki gibi bir yalan olduğundan neredeyse emindim. Böyle bir bölgenin yasaklanmasının sebepleri olmalıydı. Halkın ölümü yeterli bir sebep gibi hissettirmiyordu. Eğer mağaraların haritasını çıkarabilirsem hem benim işime yarardı hem de Ishigakurenin düşmanlarına bu haritayı satabilirdim.
Gece bu fikrin heyecanı ile zar zor uyumuştum. Öğlen saatlerinde çok gecikmeden yola çıktım ve Ishigakuredeki Kurobe Mağaralarına doğru hızla ilerlemeye başladım. Havanın sıcaklığının etkisi ve sürekli olarak yol almam çok yorucu geliyordu bu sebeple bir kaç saat aralıklarla mola verip dinleniyordum. Yolculuk gerçekten yorucu ve uzun süreli oluyordu. Hava ne kadar yağmurlar ile kırılmış olsa da bana Sunagakure'nin çöllerinde seyahat ediyormuşum gibi hissettiriyordu. Ormanlardaki sesler neredeyse hiç kesilmiyordu. Çalı sesleri bitiyor kuş cıvıltıları başlıyordu. Doğanın sesleri o kadar etkileyiciydi ki keşke hayatımı köyde değil de Sagano Bambu Ormanındaki keşişlerin yanında ormanı korumak için harcasaydım dedirtiyordu bana. İnsanlara nazaran orman yalan söylemezdi ve korunmaya değerdi. İçindeki bütün güzellikler insanların yaşamlarından daha değerliydi. Doğadaki her şey masumdu. Güneş kaybolmuş akşam soğuğu yavaş yavaş gelmeye başlamıştı bu beni ne kadar rahatlatsa da. Vücudum yorgun düşmüştü dinlenmesi gerekiyordu. Bir anda yağmur çiselemeye başladı. Bu kadar yağmur saçımı bile ıslatmaya yetmezdi ilerleyebildiğim kadar uzun süre ilerlemem lazımdı eğer yağmur hızlanırsa sığınacak bir yer bulur akşamı orada geçiririm diye düşünüyordum. Bu ilerleyebildiğim süre çokta uzun değildi. Yaklaşık yarım saat civarı ilerledikten sonra yağmur hızını arttırdı rüzgar çıktı. Yorgun bedenim rüzgara karşı zorlanıyor ve akşam soğuğu ile birlikte ıslanıyordum. Bu şekilde devam edemeyeceğimi bildiğim için sığınacak bir yer aramaya başladım. Bir kaç ağaç kovuğuna girmeyi deneyip hiç birine sığmadıktan sonra büyük bir tane ağaç buldum ve onun altında yağmurun dinmesini beklemeye başladım.
Bir anda çalı seslerine sıçradım. Dünkü yorgunluğumdan olsa gerek ağacın içinde uyuya kalmıştım. Çevreden gelen hışırtı sesleri git gide yaklaşıyordu. Telaşlı ama çabuk bir şekilde Wakizashimi çektim ve çalılardan gelen sese doğru küçük ve tedbirli adımlarla yaklaştım. Hafif eğilip sesin neyden geldiğini görmek için baktığımda ise yaptığım telaşın boşa olduğunu sadece bir domuz olduğunu gördüm. Hızlı bir şekilde kovuğa gidip malzemelerimi aldım ve tekrardan yola koyuldum. Dünkü yağmurun altında sandığımdan daha uzun süre vakit geçirmiş olmalıyım. Kıyafetlerim tüm gece yatmama rağmen hala ıslaktı ve bu baya rahatsız ediciydi. Neyse ki Ishigakure'ye gidiyordum ve oranın sıcağında kıyafetlerimin kuruması hayal bile edemeyeceğim kadar kısa bir süre alırdı herhalde.
Havanın ısısı o kadar çok artmıştı ki terim vücudumda belirdiği gibi buharlaşıyordu. Bu şehirde insanların nasıl yaşadığını sorgulamaktan başka bir şey gelmiyordu aklıma. Bu resmen bir ıstıraptı yahu! Bu köyde yaşayan insanların herhangi bir Katon jutsusundan etkileneceğini sanmıyordum. Adamların resmen doğal yaşam alanları Katonun sıcağıyla birdi. Havanın sıcağından dikkatimi gereğinden fazla kaybetmiştim. Kafamda boş şeyleri dolandırırken herhangi bir devriyeye yakalanmamalıydım bu şuanda yapabileceğim en kötü hata olurdu. Ciddiyetimi toplamam gerekiyordu çünkü şehre yaklaşmıştım. Daha da önemlisi Kurobe Mağaralarına çok bir yolum kalmamıştı. Shirakami Vadi Ormanında olduğumu tahmin ediyordum. Dikkat etmeliydim köye yaklaştığıma göre devriyeler yavaş yavaş artmaya ve belirmeye başlayacaktır diye düşünüyordum. Bir ağacın üstünde durdum ve yüzüme bir su çarptım. Bundan sonra ne olacağını kestiremiyordum. Belki devriyelerle kavgaya tutuşmak zorunda kalırdım. Belki onlardan kaçmam gerekecekti bilmiyorum. Ölme ihtimalim bile vardı. Tehlike iyice artmadan önce kendimi son bir kez rahatlatmayı denedim. Yüzüme vurduğum su alnıma temas ettiğinde serinletecek kadar soğuk olmasına rağmen yüzümden akmaya devam ettikçe sıcaklaştığını anlayabiliyordum. Boynuma geldiklerinde artık sidik gibi oluyorlardı ve bu oldukça rahatsız ediciydi. Yüzümü yıkarken çok zaman kaybetmeden kıyafetime sildim ve yolum devam etmeye hazırlandım. Çok zekice olan serinleme fikrim fazla işe yaramamıştı. Her şeyden kendimi koparıp yoluma odaklandım. Çevredeki sesler ve yolumdaki tehlikeler hariç benim dikkatimi hiçbir şey dağıtmamalıydı ve dağıtamayacaktı. Olabildiğince hızlı bir şekilde Kurobe Mağaralarına olan yolumda devam edecektim ve o lanet mağarada bir şeyler dönüp dönmediğini öğrenip mağaranın haritasını çizmeye başlayacaktım.
Re: [Ichiro Ito] Görülmemiş Harita
Posted: January 30th, 2019, 1:47 am
by GM - Naruto
Off Topic
Selamlar olsun ey mahlukat'ü kaçak. Bendeniz Cynic. Konunuzun GM'i olmakla beraber muhattabınız da ben olacağım birlikteliğimiz süresince. Her türlü soru ve sorunlar için özel iletişim kanallarından ulaşabilirsiniz.
Bununla beraber biz GM'lerin de arada sırada yaptıkları bir hatayı da düzeltmek isterim. Amegakure, Sunagakure veya Kusagakure, bir köydür. Bunlar bulundukları ülkeler içerisindeki spesifik yerleşim yerleridir. Yani Sunagakure çöllerinden ziyade Rüzgar ülkesi çölleri daha anlamlı bir anlatım olacaktır. Bu hatayı özellikle ben çok yapmaktayım, bu yüzden üstüne düşüyorum. Bir uyarı veya düzeltme değildir, yanlış anlaşılsın da istemem
Kurobe mağaralarının olduğu bölgeye doğru olan yolculuğun sabaha karşı uyanman ile beraber başlıyor.
Kurobe vadisi içerisindeki tenha bir yolda ilerliyorsun. Bir patika gibi, ancak spesifik olarak düzleştirilmiş olduğu belli. Dümdüz ilerliyor. Sen de o düz yolda ilerlemektesin. Sağından 40 küsür bir dereceyle yüklesen vadi duvarı var ancak ağaçlarla kaplı olduğundan 15 metreden yukarısını göremiyorsun. Çeşitli kayalar çıkıyor bu vadi duvarından dışarıya doğru ve ağaçlar da eğrilerek bu kayaların arasından fışkırmış gibi duruyor. Solun ise, bir kaç metrelik düz ancak çimenlik bir alanın ardından hemen aynı açıyla aşağıya doğru ilerliyor. Vadi zemininden yüksekliğin yüz metre kadar. Aşağıya inen vadi duvarından çıkan ağaçlar hemen aşağısını görmeni engellese de sol tarafındaki manzara muazzam.
Öncelikle gözüne tam karşında ancak kilometrelerce uzaklıktaki vadinin diğer duvarı çarpıyor. Toprak rengi ara ara yeşillikler ile canlanıyor. Bu vadi duvarının üstü direkt jilet gibi bitip gökyüzü ile buluşuyor. Sen vadinin üst noktasına göre epey aşağıda olduğundan, vadinin üst kısmında kalan coğrafyayı seçemiyorsun. Bulutlar vadinin üstünden kendilerini gösterip, ilerleyişlerine devam ediyorlar.
Aşağıya doğru gözünü kaydırdığında vadi duvarının eğitimi git gide azalıyor ve zemin ile çok nazik bir şekilde buluşuyor. Dibini ağaçların kapladığını görebiliyorsun. Bu ağaçların içerisinden ilerleyen bir ırmak olduğunda 10.000 Ryo bahse girebilirsin. İleride, gözünün önündeki ağaçlar görmeni engellese de Ishigakure köyünü az çok seçebiliyorsun vadinin ortasında. Vadinin duvarlarına doğru yayılan yapısı, bu doğal vadinin içerisinde önemsizleşip gidiyor.
Bununla beraber, etrafta bir mağara girişi arıyorsun. Vadi çok büyük, Kurobe mağarası olarak adlandırılan yerin girişi veya girişlerinin nerede olabileceği hakkında pek bir fikrin yok. Ancak yine de, yürümeye devam ediyorsun. Yol, bir süre sonra sola doğru, ardından sağa doğru kıvrılıyor. İçeri, yani duvardan yöne olacak şekilde sağa doğru kıvrılırken yol, bir balkon misali yamaç ile karşılaşıyorsun tam karşında. Yamaç, tam ileri bakıyor. Ishigakure'yi rahatça görebiliyorsun. Sağına doğru ilerleyen yol, vadi duvarını takip ediyor ve bir süre sonra sola kıvrılarak yine Ishigakure istikametine yöneliyor vadi duvarı ile birlikte. Şu anda, sanki düz yol bitmiş de bir kuş olup vadide uçman gerekiyormuş hissine kapılıyorsun, sağından ilerleyen yolu görmezden gelirsen.
Kurobe Mağaraları
Sağındaki vadi duvarını da buradan çok daha detaylı bir şekilde seçebiliyorsun. 20 metre kadar aşağıda, ileride bir yerlerde bir mağara girişi görüyorsun. Heyecanlanıyorsun ve adım atmak için hareketleniyorsun, ancak onun 10 küsür metre ilerisinde ve yukarısında bir başka mağara görüyorsun. Onun yanında bir tane daha. Onun yakınında bir yerlerde, ağaçların arkasında kalan bir tane görüyorsun.
Bir süre sonra, vadi duvarının aslında delik deşik olduğunu farkediyorsun.
Her yer mağara.
Her yer bir olasılık.
Re: [Ichiro Ito] Görülmemiş Harita
Posted: January 30th, 2019, 6:05 pm
by Ichiro Ito
Kurobe mağaralarına olan yolumda ilerlemeye devam ediyordum. Yollar çok düzgündü Ichi-Chou'nun boş boş oturmadığı belliydi adam çalışıyordu. Kocaman vadi duvarları vardı fakat tepesini göremiyordum oldukça garip bir arazideydim. Kusagakure'de hiç böyle yerler yoktu. Vadi duvarlarından fırlayan kayaların arasından çıkan ağaçların görüntüsü çok hoş geliyordu gözüme. Bana benim köyden kaçışımı hatırlatıyordu. Kocaman vadi duvarının her yerinde bulunan fırlamış, alışılmış kayalardan değildim ben. Aralarından çıkan gerçeği farketmiş ağaçlardım ben. Zaman geçtikte büyüyecektim gücümde benle birlikte büyüyecekti. O kayalar sabit kalırken ben dahada belirginleşecektim ve köyü resmen değiştirecektim. Vadinin aşağısını net bir şekilde göremesem de solumdaki manzarayı fark etmemek imkansızdı. Uzun zamandır böyle manzaralar görmüyordum resmen dünyanın güzelliklerini unutmuştum. Saatlerce oturup manzarayı izlemek istiyordum. Çocukluğumda annemle birlikte böyle şeyler yapmayı çok severdim ama artık her şey değişmişti ne ben böyle şeyler yapıyordum ne de annem artık yanımdaydı. Vadide nereye baksam adeta kendi yaşamımı görüyordum. Şu yeşillikler olmasa bu vadinin hiç bir güzelliği olmazdı. Tüm etkileyiciliği onlar katıyordu. Vadi duvarının eğimi azalmıştı ve ağaçlarla birleşmişti. Keşke ağaçların arkasını da görebilseydim arkasından etkileyici bir ırmak olduğundan emindim ve bir güzel manzara daha görsem hiç fena olmazdı. Yolculuğum şuana kadar çok iyi ilerliyordu ve zar zor seçe bilmeme rağmen ileride bir yerleşim yeri olduğunu görüyordum. Yolu takip etmeye devam ediyordum önce sola sonra sağa doğru döndükten sonra Ishigakure'yi çok net bir şekilde gören bir yamaca varmıştım. Etrafta daha çok renk olsaydı buradan harika bir tablo yapılabilirdi hatta iyide satardı. Yolu takip etmeye devam ettim. Ishigakure'nin ne kadar güvenli bir alanda bulunduğunu aklım hayalim almıyordu. Bu kadar güzel çevrelenmiş bir köy saldırıya hiç açık değildi. Tek zayıflıkları mağaralar olabilirdi. Birazcık aşağılarda bir mağara fark edip büyük bir hevesle gördüğüm mağaraya doğru harekete geçmek üzereyken vadinin her yerinde mağaralar olduğunu fark ediyordum. Bu mağaraların neden haritasının daha çıkarılmadığını anlamıştım. Göz korkutucu derecede fazla olasılık vardı. Çok uğraştırıcıydı. Her delik büyük ihtimalle birbiriyle bağlıydı. Haritasını çizmek baya zahmetli olacağa benziyordu. Bu zahmetlere katlanıcaktım. Büyük emek büyük ödül getirirdi. Olasılıkların gözümü korkutmasına izin veremezdim. Defterimi çıkarttım ve 20 metre aşağımdaki mağaranın girişini çizdim. Sonrada Aren'e dönüp ''Alttaki girişten çizmeye başlayalım. Nereden çıkacağız bir görelim. Kaybolmamak için arkamızda iz bıraksak iyi olur. Benim aklıma kunai bırakmak geldi sivri uçlarını geldiğimiz yöne doğru bırakırsak kolay kolay kaybolmayız herhalde.'' dedim eğer onay verirse mağaraya girecektim ve çizmeye başlayacaktım
Re: [Ichiro Ito] Görülmemiş Harita
Posted: January 30th, 2019, 11:49 pm
by Seiko Aren
Kurobe mağaralarına doğru ilerliyordum. İto önden gidiyordu. Bu iş için çok hevesli olduğu belliydi. İyi dövülmüş bir katana gibi düz olan yolda ilerlerken etrafımı izliyordum. Sağımda yüksekliğinin 10-15 metre civarında olduğunu tahmin ettiğim vadi duvarı uzanıyordu. Her yerinden fışkıran ağaçlar bu tahminin çok tutarsız olmasını sağlıyordu. Kayaların arasından fırlayan ağaçlar çok düzensiz bir görüntü oluşturuyordu. Sol tarafıma baktığımda ise birkaç dakika gözlerimi alamadığım enfes bir manzara ile karşılaştım. Gözüm artık manzarayı neredeyse ezberledikten sonra yaşlı bir insanın gözünün seçemeyeceği kadar uzaktaki diğer vadi duvarını fark ettim. Vadi duvarının eğiminin azalıp zemine temas ettiği yeri ağaçlar sarmış ve bir ırmak için çok güzel ortam oluşturmuştu. Muhtemelen güzel bir manzarası vardı. Daha yakından görebilmeyi dilerdim ancak odaklanmam gereken bir amacım vardı o yüzden İto nun peşinden mağaralara doğru yol almaya devam ettim. Ağaçların arasından, vadi duvarlarına doğru yayılan İshigakure köyünü fark ettim. Vadi köyün yerleşimi için çok korunaklı bir ortam oluşturuyordu. Bu durum, İto nun "Kurobe Mağaralarının haritasını çizme" fikrine bir kez daha hayran kalmamı sağladı. Böyle korunaklı bir konumu olan İshigakure köyünde güvenlik açığı sayılabilecek Kurobe Mağaralarının haritasını çıkartmak kazançlı olabilirdi. Hayır, kesinlikle çok kazançlı olacaktı. Yolu takip edip, sola, sağa sonra tekrar sağa döndükten sonra karşıma çıkan yamacın üzerinde durdum. İshigakure köyü bu yamacın üzerinden çok daha net görülüyordu. Manzarayı bir süre izlemeye karar verdim. İto nun bana seslendiğini duyunca ona döndüm ve vadi duvarındaki mağara girişleri gözüme ilişti. Kafamı duvara çevirip dikkatlice baktım. Vadi duvarı, üstüne devasa kaylar fırlatılmış gibi delik deşik bir görüntüye sahipti. Duavrı incelerken ito nun söylediklerini dinledim. Kaybolmamak için kunaileri kullanmayı önermişti. Kunailerin sivri uçlarını geldiğimiz yöne doğrultarak yere bırakmanın geri dönüş yolunu bulmamızı sağlayacağını düşünüyordu. Fena fikir değildi ama mağaranın uzunluğu belli değildi. Kunailerimizin sayısı uzun bir yol boyunca iz bırakmaya yetmezdi ve bıraktığımız yerde sabit de duramazlardı. Bir rüzgar yönümüzü şaşırtmaya yeterdi. “Bunun için fazla kunaimiz yok. Onun yerine kunaileri veya yanından ayırmadığın wakizashi yi kullanarak duvarlara ok çizebiliriz” dedim. Cebimden bir kunai çıkardım ve mağaranın girişine doğru ilerlemeye başladım. Girişe yaklaşınca arkama dönüp İto ya peşimden gelmesi için seslendim.
Re: [Ichiro Ito & Seiko Aren] Görülmemiş Harita
Posted: January 31st, 2019, 3:33 am
by GM - Naruto
Off Topic
Ichiro Ito'nun isteği üzerine Seiko Aren de konuya dahil edilmiştir. Bu istek, konu daha ilk turunda olduğu için kabul edilmiştir.
Ito'nun gördüğü 20 metre uzaklıkta ve aşağı tarafta kalan mağara girişine doğru ilerliyorsunuz. Önce yamaçtan aşağıya zıplıyor ve eğimli yüzeyde bir kaç metre kontrollü bir şekilde kayıyorsunuz. Manzara muazzam, sanki bir kuş gibi altınızdaki vadinin üzerinde uçuyor gibisiniz. Bir kaç saniye bu durumun keyfini çıkardıktan sonra ileriye, vadi duvarından çıkıntı yapan bir ağacın dalına zıplıyorsunuz. Ardından aşağıdaki bir kayaya, oradan da mağara girişinin önüne konuyorsunuz. Havada siyah bir silüet şeklinde süzülüyorsunuz sadece. Yürüyerek ulaşılabilinecek bir yerde değil bu mağara ağzı ancak Shinobi oluşunuz gereği sizi engelleyen pek bir şey yok.
Ishigakure'ye uzaklığı sebebiyle mühürlenmemiş bir girişi var. Kabaca 2 metre genişliğinde çembersel bir mağara ağzı. İçerisi epey karanlık görünüyor. Dışarıdan bakıldığında sadece işk 10 metreyi seçebiliyorsunuz. Ito el fenerini açıyor. Aren'de içeriye giriyor.
İçeriye girişinizle beraber dışarıdaki güz güneşi de arkanızda kalıyor ve rahatlıyorsunuz biraz. İçeride serin bir hava mevcut. İçeriden dışarıya doğru akan hafif bir hava akımı hissediyorsunuz suradınızda. Şimdilik dümdüz ileriye gidiyor gibi görünüyor mağara.
Mağaranın genişliği 3-4 metre kadar. Yan yana gayet rahat yürürsünüz ancak sadece Ito'da el feneri mevcut. Defter ve kalemini de elinde tutuyor. Bir yandan fener ve bir yandan defter/kalem ikilisini taşımak biraz sıkıntıya düşürüyor onu. Aynı anda hem feneri tutup hem de çizim yapabilecek gibi görünmüyor. Boynuna sıkıştırmayı falan düşünüyor ancak bir noktadan sonra büyük sıkıntı yaşayacağının da farkında.
Bir kaç metre ilerledikten sonra mağara içine doğru bir durup düşünüyorsunuz. Bir ilerleme planına ihtiyacınız var. Kim önden gidecek, fener kimde olacak, diğer ne yapacak, kim çizecek? Bu tarz sorular zihninizi kurcalamaya başlıyor.
Re: [Ichiro Ito & Seiko Aren] Görülmemiş Harita
Posted: January 31st, 2019, 6:16 pm
by Ichiro Ito
Aren'in söylediği yöntemin bana aşırı mantıklı gelmesi sonucu onu onaylarcasına bir kafa sallıyorum ve yolumuzu kaybetmemek için duvarlara ok işaretleri çizmeyi kabul ediyorum. Mağaraya yavaş yavaş giriyoruz. Etraf tam da tahmin ettiğim gibi karanlık. Hazırlıklı olmamın faydalarını görüyordum bu anda. Gelmeden önce yanıma aldığım feneri açtım ve mağaraya doğru ilerlemeye devam ettik. İçerinin serinliği beni rahatlatıyordu ama aynı zamanda hem feneri taşıyıp hem çizim yapmakta oldukça beni zorluyordu. Ayrıca mağaranın içerisinden dışarıya doğru gelen bir hava akımı vardı. Mağarada yakınlarda bir yerde başka bir geçiş olabileceğini düşündürttü bu da bana. Hava akımının giriş yapabileceği bir yer olmalıydı sonuçta. Her şeyden önce şu fenerden bir kurtulsam iyi olurdu.
Aren'e gerçekten güveniyordum. Bu zamana kadar bana söylediği bir yalan görmemiştim. Bu hiç bir zaman yalan söylemeyeceği anlamına gelmiyordu gerçi. Yalan söylediğini görmek istemiyordum eğer fark edersem bu hem onun için hem benim için pek iyi sonuçlanmazdı.
Bir süre ilerledikten sonra fenerin verdiği rahatsızlık ve plansız hareket etmemizin verdiği rahatsızlık içimi kemirmeye başlıyordu. Böyle devam etmemizin hiç sağlıklı bir yöntem olmadığının farkındaydım. Belki Aren de farkındaydı bilmiyordum ama genede bu konuyu bir konuşmalıydık. Aren'e dönüp şunları söyleyecektim ''Aren dur çok plansız hareket ediyoruz. Feneri sen taşı hem haritayı çizip hem feneri tutmak zor oluyor, yapamıyorum. Farklı bir şey fark edersen de hemen haber ver sana güveniyorum. Ayrıca hava akımını fark ettiysen yakınlarda bir yerlerde bir çıkış olduğunu düşünüyorum o yüzden birazcık daha tedbirli olsak iyi olabilir. Ben hava akımını takip etmemiz gerektiğini düşünüyorum ama saçma sapan bir yerden çıkma ihtimalimizi göz önünde bulundurmamız lazım. Önden gitmen iyi olabilir ama benden çok uzaklaşmamaya dikkat et. Kaybolmak istemeyiz sonuçta. Eğer acil ve beklenmedik bir durum olursa okları takip ederek girişte buluşacağız tamam mı? Başka bir fikrin varsa lütfen çekilme ve söyle.'' . Düşündüklerimde ve söylediklerimde bir eksiklik fark etmemiştim ama iki akıl bir akıldan üstündür düşüncesiyle ona da fikirlerini sormuştum. Belki daha işe yarar bir fikri vardır. Mağara duvarlarına ok çizme fikri gibi, gerçekten güzel bir fikirdi. Söylediklerim üstünde biraz daha düşünürken uzun zamandır birine ona güvendiğimi söylemediğimi fark ettim. Uzun süredir birisine güvenmemiştim ve bu hiç bir zaman kötü bir şekilde sonuçlanmamıştı. Güvenerek bir hata mı yapıyordum acaba. Eğer burada bir hata yaptıysam cezasını çekecektim hem de ağır bir şekilde.
Ortak bir karara vardıktan sonra ben bir yandan mağarayı çizmeye devam edecektim. Aren de benden çok uzaklaşmadan mağarada benim bir kaç adım önümde gidecek şekilde ilerleyecekti. En azından ben böyle planlıyordum ama farklı fikirlere açıktım.
Re: [Ichiro Ito & Seiko Aren] Görülmemiş Harita
Posted: January 31st, 2019, 8:46 pm
by Seiko Aren
İto benim duvarlara ok çizme fikrimi başıyla onayladı daha sonra mağaraya girip biraz ilerledik ve mağaranın zifiri karanlığında gözlerim resmen kör oldu bu yüzden yanımda fener getirmeliydim diye düşündüm. Bunu düşünemeyecek kadar aptal olmama sinirlenirken ve içimden küfürler savururken bir ışık önümüzü aydınlattı. Işığın kaynağını görmek için hemen arkamı döndüm ve İtoyu elinde fener tutarken gördüm bu yüzden ona sarılabilirdim. Yanında fener getirmeyi akıl etmesi bizi geri dönüp bir yerden fener bulma veya bir meşale malzemesi bulup onu yakma zahmetinden kurtarmıştı zaten İto bu tür durumlara hep önceden hazırlanırdı bu yüzden ne zaman ortak olsak iyi bir ortak oluyordu. Mağaranın derinliklerinden bize doğru gelen hafif bir esinti yüzümüze vuruyordu bu, mağaranın bizim girdiğimiz mağara ağzından başka bir girişe daha sahip olduğunu kanıtlar nitelikteydi ve şuan ki amacımız bu girişi bulmak olmalıydı ki mağara girişleri arasındaki bağlantıyı haritada gösterebilelim.
Mağara duvarlarına belirli aralıklarla ok çizerek ilerliyordum sonra İtonun elinde fener varken haritayı çizmekte zorlandığını fark ettim ve mağara duvarlarına ok çizerken fener taşımanın harita çizerken taşımaktan daha kolay olacağını bu yüzden feneri benim taşımamın daha uygun olduğunu düşündüm. Çizme işini itoya bırakacaktım çünkü küçüklüğümden beri bir şeyler çizme konusunda yeteneğim yoktu harita ya da başka bir şey çizebileceğimi zannetmiyordum. İto da benle aynı şeyleri düşünmüş olmalı ki bana harita çizerken zorlandığını, feneri benim taşımamı ve hava akımını takip etmemiz gerektiğini söyledi. Ayrıca hava akımını takip edersek saçma sapan bir yere çıkabileceğimizi de düşünüyordu ve haklıydı da İshi-chou’nun yaptırdığı askeri bir üs veya bir haydut sığınağı gibi bizim için tehlike arz eden bir yere çıkabilirdi bu peşinden gittiğimiz hava akımının bizi götüreceğini düşündüğümüz diğer mağara girişi. Bunların yanında bana güvendiğini de söylemişti bu tuhaf gelmişti bana çünkü bana bunu diyen insan sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Ben de İtoya güveniyor muyum emin değilim ancak işini iyi yaptığına ve iyi bir ortak olduğuna eminim.
Feneri alıp bir yandan da duvara belirli aralıklarla geldiğimiz yeri gösterecek şekilde okları çizmeyi düşündüm bunu yaparken sağ ve soldaki duvarlara da dikkat etmem gerekiyordu bir dönemeç ve ya başkası tarafından yerleştirilmiş bir tuzak olabilirdi. Hem haritada eksik olmamasını sağlamak hem de herhangi bir tuzağa veya pusuya karşı tetikte olmak zorunda hissediyordum kendimi. İtonun söylediklerini onaylar nitelikte kafama salladım ve bana feneri vermesini söyleyip, “Arada sırada chakramı fazla harcamadan Tsuchiganji no Jutsu ile 150 metre civarında bizden başka biri var mı diye kontrol etmem mantıklı olabilir. Bu mağaralarda bizden başka birileri varsa bize sorun çıkartabilirler. Söylediklerine de katılıyorum.” Bu cümleleri kurduktan sonra mağarada ilerlemeye devam edecektim.
Re: [Ichiro Ito & Seiko Aren] Görülmemiş Harita
Posted: February 2nd, 2019, 3:28 am
by GM - Naruto
Planlamanızı yaptıktan sonra tekrardan adımlamaya başlıyorsunuz ve mağaranın girişinde biriken ışık süzmesinin gittikçe zayıfladığını fark ediyorsunuz.
Bunu pek umursamadan ilerlemeye devam ettiğinizde ilerleyişinize dair sezdiğiniz ilk şey yaptığınız bu planlamaya dair oluyor. Zira az önceki karmaşaya nazaran çok daha rahat olduğunuz aşikar. Ito haritayı daha rahat çiziyor ve Aren de kazandığı görüş açısı ile oklarını yerleştireceği noktaları daha iyi saptıyor.
Bu şekilde bir müddet ilerliyorsunuz ve bu ilerleyişin sonunda ikinci bir detayı aynı anda farklı şekillerde fark ediyorsunuz. Her ikiniz de patikanın yavaş yavaş aşağıya doğru yöneldiğini fark ediyorsunuz. Her bir adımınızda sanki biraz daha aşağıya doğru ilerliyormuş gibi hissediyorsunuz; ama bu keskin bir alçalma değil, yavaş ve dikkatli olunmadığı sürece hissedilmeyecek kadar naif.
Aren bu incelmeyi duvara başka bir ok atmak için yeltendiğinde fark ediyor. Kafasını hafifçe kaldırıp, feneri diğer okun hizasına tuttuğunda okun kendilerinden bir tık daha yüksekte olduğunu görüyor. Ito da Aren'in bir önceki oka, bir de sonraki oka sırayla ışık tutması sonucunda sıkıntıyı çözüyor.
İkiniz de bu durumu birbirinize aktarmak için ani ve keskin bir bakış atıyorsunuz; ama bakışlarınız birbirine buluştuğunda, her ikiniz de çoktan birbirinizin bu durumu fark ettiğini anlayıp, sessiz kalıyor.
İlerlemeyi sürdürüyorsunuz. Düz yolunuz, önce sola doğru kıvrılıyor biraz, uzunca bir yol boyunca. Ardından, sağa doğru kıvrılır gibi oluyor. İleride epey keskin bir sağa dönüş, sonrasında keskin bir sola dönüş yapıyorsunuz. Mağara bu sırada bazen git gide daralıyor, bazen ise eski genişliğine çıkıyor. Ancak incelmeler daha ağır basıyor; yani çok az da olsa ortalama olarak mağaranın küçüldüğünü anlayabiliyorsunuz. Ayrıca yürüdüğünüz zemindeki taşlar da git gide sertleşmeye ve düzensizleşmeye başlıyor.
İlerlemeyi sürdürüyorsunuz. Bir müddet daha ilerledikten sonra, Aren bir kez daha ok çizmeye yeltendiğinde aniden bir çatırtı sesi duyuyor kunaisinden. Bu sesi yerden gelen ufak bir patırtı takip ediyor. Ne olduğunu ilk anlayan Aren oluyor. Feneri önce Kunai'ye tutuyor ve Kunai'in ucunda hafif bir yıpranma ve küçük bir parçanın eksikliğini görüyor. Kunaisi, onca ok çizmeler sonucunda körelmeye başladığını farkediyor. Hala kullanılabilir, ancak böyle devam edilirse sıkıntı olacak gibi görünüyor. Ito ise önce etrafına bakıyor dikkatlice, ancak ışık Aren'in kunaisine odaklı olduğundan kafasını oraya çeviriyor. O da durumu anlıyor az çok.
Bu noktada ikiniz de soluklanmak için ilk fırsatı elde ettiğinizi fark ediyorsunuz. Mağara artık tamamen karanlık ve arkanıza döndüğünüzde o güven veren ışık süzmesi yok. Tek ışık kaynağınız Aren'in elinde bulundurduğu fener. Ayrıca artık aşağıya doğru iniş biraz daha keskin ve hissedilebilir geliyor size. En azından her ikiniz de başladığınız noktadan çok daha aşağıda olduğunuzun farkındasınız. Hava akımı ise hafif esintisini sürdürüyor.
Off Topic
Ito, mağara haritasını çizerken izlediği yöntemi detaylıca anlatmalı RP'sinde. Hem gördüğünü nasıl kağıda aktardığını hem de kağıttaki şeklin nasıl olduğunu belirtmeli. Çizgi şeklinde mi koridorları resmediyor yoksa tünel mi çiziyor geniş geniş? İnişleri ve çıkışları nasıl resmediyor? Bu sorular güzel bir başlangıç olabilir.
Re: [Ichiro Ito & Seiko Aren] Görülmemiş Harita
Posted: February 3rd, 2019, 4:37 pm
by Seiko Aren
Mağarada ilerlemeye devam ediyoruz. Şuan ki ilerleyişimizin çok daha rahat olduğu aşikar çünkü bu sefer benim elimde fener var, İto haritayı çiziyor ayrıca duvarlara kaybolmamak için ok çiziyorum. Mağarada bir süre ilerledikten sonra fenerle kontrol ederek yeni çizdiğim okların bir tık daha alçakta kalmaya başladığını fark ediyorum ve mağaranın derinleşmeye başladığını anlıyorum. Bunu İto’ya söylemek için hızla dönüyorum ancak onun da bu durumu fark ettiğini anlıyorum ve bir şey demeden ilerlemeye devam ediyorum.
İzlediğimiz yol, önce hafif sola doğru kıvrılıyor ve uzun bir süre böyle devam ediyor sonra sağa doğru küçük bir kıvrımı takip ediyor ancak ilerde keskin bir sağa dönüş ile tamamen sağa dönüyor daha ilerisinde ise keskin bir şekilde sola dönüyor. Mağara bu ilerleyiş boyunca daralıp genişliyor ancak sağımda ve solumda bir dönemeç fark etmiyorum. Mağaranın daralıp genişlemesi bizim için bir sorun yaratmasa da sanki mağaranın gittikçe küçüldüğünü hissediyorum ayrıca ayağımızın altındaki taşlar da sertleşip düzensizleşerek yürümek için daha rahatsız bir ortam oluşturuyor. Mağaranın ilerleyişimizde ki bu değişimi yolumuzun gittikçe ilerlemesi zor bir hala alacağını düşünmeme yol açıyor.
Mağarada ilerlemeye devam ediyoruz. Bir süre ilerledikten sonra ok çizmek için kunaimle duvara çizik atmaya çalışınca kunaimden bir çatırtı sesi geldi ve hemen ardından yere çok ufak bir şey düşmüş gibi bir ses duydum. Ne olduğunu tahmin edebiliyordum ancak emin olmak için feneri kunaime doğrulttum ve kunaiyi inceledim. Tam tahmin ettiğim gibi kunaimin ucunda bir parçanın eksik olduğunu fark ettim sonra yere düşen de muhtemelen bu eksik parçaydı diye düşündüm. Duvarlara ok çizmek benim fikrimdi ve şimdi uzun vadede işe yaramayacak gibi duruyordu. Açıkçası kunailerin çok daha uzun süre aşınmadan dayanacağını düşünmüştüm. Yine de bu şekilde devam edilebilirdi yani elimdeki kunai tamamen işlevsiz kalmamiştı ve daha fazla kunaimiz de vardı daha sonra kunailer biterse yenilerini almak için de mağaradan çıkabilirdik ancak bu zaman kaybı yaratır ve fazla para harcamamıza yol açardı. Ne kadar düşünürsem düşüneyim aklıma alternatif bir şey gelmedi bu yüzden İto’ya döndüm ve durumu açıkladım ayrıca “Aklına alternatif bir fikir geliyor mu?” diye de ekledim. İto’nun fikrini duymak istiyordum çünkü bu fikir zaman ve para kaybını önleyebilirdi. Ne yapacağımıza karar vermek için durmuşken Tsuchiganji no Jutsu ile etrafı kontrol etmeye karar verdim ve ellerimi yere koydum.
Mağaranın hafiften derinleşmesi keskin bir derinleşme halini almıştı ve o hafif esinti hala yüzümüze vuruyordu. Bir an önce haritayı çizip dönmek istiyordum çünkü her ne kadar İto’nun teklifini para ihtiyacından dolayı kabul etsem de güçlenmem lazımdı ve sadece mağara duvarlarına fener tutarak güçlenemezdim gerçi şuanda bir düşmanla karşılaşmak da istemiyordum bu yüzden sessiz sakin işimizi halledip gitsek iyi olurdu ancak içimden bir ses böyle olmayacağını söylüyordu.
Re: [Ichiro Ito & Seiko Aren] Görülmemiş Harita
Posted: February 4th, 2019, 2:23 am
by Ichiro Ito
Feneri Aren'in tutması bana oldukça kolaylık ve daha rahat bir çizim sunmaya başlamıştı. Bu benim de Aren'in de işine gelmişti. Haritayı Geniş koridorlar şeklinde çiziyordum. Bu bize defterde kaplayacağı yer olarak zarar verse de mağaraların detayları olarak fayda sağlayacaktı. Etrafta önemli bir detay da görürsem bunları haritaya resmetmek istiyordum.
Bir süre koridorlar çizmeye devam ederek ilerledikten sonra ise bir gariplik hissetmeye başladım. Adımlarımda bir gariplik hissediyordum. Etrafıma bir dönüp acaba Aren de fark etti mi diye Aren'e doğru baktım. Aren duvardaki çizdiği oklara tek tek feneri tutuyordu bir önündekine bir de ondan önce çizdiğine. İkisi arasında bir alçalma vardı. Aren de bunu fark eder etmez bana döndü. O da fark etmişti ve bana söyleyecekti herhalde. Mağarada aşağı doğru indiğimizin bir göstergesiydi bu. Şimdi bir de haritada eğimleri göstermem gerekiyordu. Alçalma ve yükselmeleri de Duvarların tonlarına göre gösterecektim. Mağara yükselirse koridorun duvarlarını daha çok bastırarak, alçalırsa da daha az bastırarak gösterecektim.
Mağarada dönüşler yapa yapa ilerlemeye devam ediyorduk ve biz devam ederken mağarada zaman zaman genişleme zaman zaman incelmeler oluyordu. Belki biraz daha fazla inceliyor olabilirdi ama bunun şimdilik bir sıkıntı olacağını düşünmüyordum. Mağaraydı sonuçta illa ki olacaktı. Daha dikkatli bir şekilde aktarırsam incelme ve genişlemeleri daha iyi olurdu. O sırada mağarada bulunabilecek su birikintileri aklıma geldi. Su birikintilerini çizgiler çekerek belirtecek ve şu bir türlü kesilmeyen esintileri de koridorlara genişlemesine çizgiler çekip esintinin gittiği tarafı küçük oklar ile belirtecektim.
İlerlemeye bir süre daha devam ettikten sonra da Aren'in kunaisinin kırıldığının ve birazcık da köreldiğini fark ediyorduk. Bir türlü problemsiz ilerleyemiyorduk. İşleri hızlandırmamız lazımdı sürekli olarak durup plan yaparsak bu iş yıllarca sürebilirdi. Aren'in dönüp bana fikir sormasıyla birlikte bir süre sessizliğimi korudum. Sonrada ağzımdan ciddiyetle ve sert bir şekilde
''Çizme.'' kelimeleri çıktı. Gerçekten çizmesini istemiyordum çünkü sonuna kadar harcayacak kadar kunaimiz yoktu. Ayrıca ben zaten haritaya geldiğimiz yolu çiziyordum belirtmemize gerek yoktu her yeri. Bir süre ona baktıktan sonra ''Sadece geldiğimiz yolun yanında da bir yol olursa iz bırak eğer geldiğimiz yolun karşısında ise yol ayırımı bir şey çizmene gerek yok. Ayrıca yolumuza iki ye ayrılan bir yol çıkarsa ve çıkan yollar arasında kayda değer bir fark göremiyorsak dümdüz gidelim. Eğer yol ikiye ayrılıyorsa ve sadece sağa veya sola gitme seçeneğimiz varsa da sağa gidelim. Bu şekilde geri dönüşümüz daha kolay olur. Unutma dönerken de karşımızda yol varsa karşıya yoksa sola döneceğiz.'' diyerek sözlerimi bitirdim. Aşağıya doğru inişlerin keskinleşmesi ile de mağara çizgilerini daha az bastırarak çizmeye başladım.
Off Topic
Admin bey isterlerse sonlarda söylediğim ''Sadece geldiğimiz yolun yanında da bir yol olursa iz bırak eğer geldiğimiz yolun karşısında ise yol ayırımı bir şey çizmene gerek yok.'' kısmın örneklerini pazartesi günü akşam üstü yada akşam saatlerinde ekleyebilirim