Kinshi söylediklerinizi dikkatle dinliyor ve bir yandan da düşünceli bir ifadeyle çevreyi süzüyor. Bu tavrının telaştan ziyade bir önlem olduğunu farkediyorsunuz her ikiniz de. Jouichirou fuuinjutsu ekipmanlarını çıkarıp Haru’nun kalkanına mühür çizmeye başladığında ise ilgisi birden size odaklanıyor Kinshi’nin. Fuuinjutsu’yla ilgili bir takım yetenekleri olduğundan az önce bahsetmesi üzerine Jouichirou’nun yaptığı şey oldukça ilgisini çekmiş gibi görünüyor. Mühürleri çizerken dikkatle inceliyor yapılış tarzlarını, ve hafif hafif gülümsüyor bir yandan:
“İyi iş Jouichirou-san!” Mühürlerin tamamlanmasıyla birlikte sözlerinizi de bitiriyor, Kinshi’den gelecek yanıtı ve muhtemel açıklamaları dinlemek üzere ona yoğunlaşıyorsunuz. Sıranın kendisine geldiğini anlayan Kinshi, elini cübbesinin içine doğru uzatıyor ve iç ceplerinden birinden dörde katlanmış bir parşomen çıkarıyor. Açtığı zaman, bunun basitçe çizilmiş bir eskiz olduğunu anlayabiliyorsunuz. Bir krokiye benziyor, pek sanatsal değil ancak iş görecek gibi duruyor. Açtığı parşomeni yağmurdan korumak amacıyla hafifçe öne doğru eğiliyor ve kağıdı vücudunun alt kısmında bırakmaya çalışıyor. Bir eliyle parşomeni tutarken, diğer elinin parmağıyla yavaş yavaş kroki üzerinden planı anlatmaya başlıyor.
“Şu sınır, iki ordunun muhtemelen ilk sıcak çarpışmaya başlayacağı nokta.” Kağıdın ortalarında, kesik çizgilerle belirtilmiş olan bir hattı gösteriyor bir yandan eliyle. Ardından birkaç santim aşağı doğru iniyor parmağı:
“Biz şuan bu bölgedeyiz, ikmal hatları için oluşturulmuş güvenli alan. Buranın dokuz-on kilometre gerisinde destek ekipleri konuşlandırılmış durumda. Kenar hatlar olası sızıntılara karşı shinobiler tarafından korunuyor, aynı zamanda bölgede olası sızmalara karşı sürekli devriye gezen shinobiler olacak. Cephe arkasına geçmeyi sadece biz düşünmüyoruz.” Acı acı gülümsüyor bu sırada Kinshi, ardından parmağını yeniden yukarı ve bu kez biraz da sola kaydırıyor, yanyana çizilmiş birkaç basit ağacın olduğu yere:
“Bu bölge, ordumuzun sol kanadında kalıyor ve çevredeki ormanlık alanlardan biri. Yağmür Ülkesi’ne bir önceki gelişimde bir kervana eşlik ederken o bölgeden geçmek durumunda kalmıştık, bu sebeple oraya oldukça hakimim. Bu görev için seçilme sebebim de tam olarak bu, oradan ilerleyeceğiz.” Parmağını birkaç kez kaldırıp indiriyor haritadaki aynı noktada:
“Cephe arkasına sızmak için oldukça iyi bir nokta, görülme ihtimalimiz düşük. Pektabii, Riaru’nun adamları aptal değil. O bölgeyi gözetlemek üzere mutlaka birilerini bırakmıştır. Ancak asıl odağı savaş alanı olduğu için bölgeyi sessiz bir şekilde temizleyebilirsek bizim için geniş bir koridor açılmış olacak.” Ağaçlık bölgeden yukarı ve sağa doğru hafifçe bir yay çiziyor parmağıyla bu kez:
“Arkaya buradan geçeceğiz. Devamında bizimkine benzer bir şekilde boş bir güvenli alan olduğunu tahmin ediyoruz. Kampların net lokasyonlarını bilmiyoruz, ancak gözcü ekiplerinin raporlarına göre bazı fikirlerimiz var.”
Haritadaki her şeyi anlattıktan sonra, yeniden katlayarak cebine koyuyor ve yeniden konuşmaya başlıyor:
“İkmal için gidenleri aradan çıkartmak iyi bir plan olabilir, ancak bir noktadan sonra işlevini yitirecektir. Bize benzer şekilde bölgede pek çok devriye shinobi olacaktır. Onları halletsek bile eninde sonunda destek gelmediğini farkedecekler. Bu kez pek çok dövüş yapmış halimizle üzerimize gönderilen bir bölükle uğraşmak zorunda kalacağız. Kumandanları kim bilmiyorum, ancak cephedeki gücünü azaltma riskini alarak ikmal desteğini kurtarmak isteyecektir. Kısa süreli bir geri çekilme, savaşta avantajlı bir pozisyona geçmek için değer. Tabii, Riaru’nun ordusunun bir kısmını üzerimize çekerek geçici bir süre onları oyalayabiliriz. Ancak yenik düştüğümüz an destekler orduya ulaşmaya başlayacak. Yeterince faydalı değil. Ayrıca birden fazla ikmal kampı var, ve birden fazla bizim gibi takım.” Duraksıyor ve derin bir nefes alıp veriyor sakinleşmek istermişçesine:
“Tüm takımlara verilen emir ikmal kamplarına gidip bölgeyi yok etmek. Kökten çözüm.” Başını yavaşça sağa doğru indiriyor ve sırayla ikinizin gözlerine bakıyor:
“Riskli, biliyorum. Ancak kalıcı bir çözüm.” Cevabınızı dinlemek istese de kabul edemeyecekmiş gibi görünüyor birkaç saniye boyunca, ardından arkasını dönüp yavaş yavaş yürümeye başlıyor. Sırtı size dönükken birkaç cümle daha kuruyor:
“Bunları cephenin arkasına geçtikten sonra yeniden düşünürüz, Haru-san, Jouichirou-san. Belki işler umduğumuzdan iyi gider. İlerlemeye başlasak iyi olur.”
Off Topic
Out: Durumsal aktivasyon mühürlerini aktif etmek için kullandığınız kelimelerin katakana ile yazılmadığına emin olunuz, öyle bir durum sözkonusu ise kod kelimelerini değiştirmenizi rica edeceğim. Türkçe kullanmak da her zaman açık olan bir opsiyon, hatırlatmak isteriz.
Jouichirou'nun dükkanda yeni satın aldığı cübbesini hesaba katarsak, köy tarafından savaş sürecinde verilmiş standart cübbeyi kendi cübbesinin üzerine giymiş olduğunu varsayıyorum. Dilediği zaman çıkarabilir.
Son olarak, pasiflik sınırı 24 saattir. Ekstrem bir durum olmadığı sürece aksatmamanızı rica edeceğim, ve ben de bizzat buna dikkat edeceğim.