Saatler geceye yaklaşırken, camdan dışarıya çıkıyorsunuz. Dışarıda kimsenin olmadığından eminsiniz, en azından gözlendiğinizden. Köyün varolan bir kaç ışığı da yavaş yavaş sönüyor. Sönen ışıkların olduğu sokakları kafanıza not ediyorsunuz zira o civarlarda hala devriyelerin gezdiğini az çok biliyorsunuz. Tünediğiniz çatıda, nehrin yönünü ve oraya gidebileceğiniz en güvenli yolu kafanızda belirledikten sonra hareke geçiyorsunuz. Gecenin karanlığına karışıp kuzeye, köyün bitip ormanın başladığı noktaya ilerliyorsunuz.
Bir kaçtıya atlıyorsunuz sessizce, köyün dışına vardığınızda da çamurlu toprağa konuyor ve koşmaya başlıyorsunuz. Bir kaç dakika sonra yer yer beliren ağaçlar, sıklaşıyor. Ormana girişinizle beraber gökyüzündeki aydan gelen son ışık huzmelerinizi de arkada bırakıyorsunuz ve gerçekten karanlık bir ortamda buluyorsunuz kendinizi.
Gözlerinizin bu ortama alışması on saniye kadar sürüyor, ardından görüşünüz nispeten düzeliyor. Düz bir zemine yayılmış ağaçlar mevcut ancak siz bu ağaçları siyah birer çizgi şeklinde görüyorsunuz. Baktığınız yönün ufku mavi tonlarında, siz yaklaştıkça bu ufuk sizden uzaklaşıyor ve ilerisini görülebilir kılıyor. Havadaki nem damlaları, diye düşünüyorsunuz. Bir kaç dakikalık bir ilerleyişin ardından, ileride bir hareket görüyorsunuz.
En yakınınızdaki ağaç gövdesine sırtınızı veriyorsunuz ve göz ucuyla bakıyorsunuz hareketliliği farkettiğiniz yöne. Bu sırada akan bir ırmak sesi kulağınıza ilişiyor.
İleride iki herif, bir şeyler konuşuyor. 60, 70 metre kadar uzaklıktalar. Bir tanesi sigara yakıyor ve geceyi parçalayan bir çığlık gibi belli ediyor kendini. Sigarasından çektiği derin bir fırt ile sigaranın alevi daha da körükleniyor, suratı belli oluyor. Kagami'nin konuştuğu ikili. Bir şeyler konuşuyorlar ancak buradan duyamıyorsunuz. Bir ağacın sırtına yaslanmış, duruyorlar. Sigara içmeyen herif kınındaki kılıcını yere bırakıyor ve zemine çöküyor dinlenmek için. Diğer herif ise sigarasının keyfini çıkarmakta.
[Amano Kagami & Haizara Shiri] Milyonluk Soru (Part 2)
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
[Amano Kagami & Haizara Shiri] Milyonluk Soru (Part 2)
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Haizara Shiri
- Posts: 46
- Joined: September 1st, 2018, 10:35 pm
Re: [Amano Kagami & Haizara Shiri] Milyonluk Soru (Part 2)
Keskin gözleri onlara kilitli başka bir çift göze rastlamamıştı. Onun için hayal kırıklığıydı. Belki Jin'in durumunu direk bildirmelerinin oluşturduğu sahte bir güvenin sonucuydu. Hatta sabah için aldıkları teklifin dahi dayanağı bu olabilirdi. O kadar masum durup durmadıklarını merak etti Shiri. Şayet ikilinin suratındaki meymenetsizlik herkesin okuyabileceği türdendi. Düzgün beslenmemekten çıkan elmacık kemikleri ise Shiri'nin görünümünü iyice tekinsizliğe çekiyordu. Diğer yandan alışmışlığın verdiği bir fire de olabilirdi bu. Yakima'nın içinde bulunduğu örgüt birden çok kasabada bu denli düzenli işliyorsa, gerçekten büyüktü. Kasaba halkının da sesini çıkarmadığı düşünülürse, rutinlerini bozmayı unutmuş bile olabilirdi. Her koşulda, amaçları için memnuniyet verici bir açıktı bu.
Sönen ışıkların bulunduğu noktayı kırmızı bölge olarak zihnine atarken tünediği ilk çatıdan güvenli bir rota çizmeye çalıştı kendine. Kagami öncülüğü ona bıraktığı için sorumluluğu da üstlenmişti mecburen. Sesleri dinledi, sessizliğin hüküm sürdüğü sokakları ise güvenli bölge olarak belledi. Çatılar onları saklayacak karanlığa sahipti. Bu yüzden riske girmeden üst kısımlarda devam etti Shiri. Kuzey tarafındaki ormanlara daldı, gecenin en karanlık noktasında buldu kendini. Karanlığa rağmen ormanı ve konumunu ekstra bir eforla zihnine kazımaya çalıştı. Olası bir it dalaşında kasabada dövüşmekten çekinirlerse ellerindeki en verimli yer bu orman olabilirdi.
Karanlıklar içinde gördüğü hareket sonrasında en yakınındaki ağaca verdi sırtını. Mırıltı şeklinde kulağına ulaşan konuşmalar mesafeden ötürü ayırt edilemiyordu. Üzerine akan ırmağın sesi de eklenince tahmin yetisini de kaybediyordu Shiri. Gördüğü hareketin sahipleri ise, üzerlerine çekilmiş doğal örtüyü yırtmaya kararlıydı. Yanan sigaranın kızılı konumlarına, pozisyonlarına dair herşeyi anlatmıştı.
Sırtını ağaçtan hafifçe çekerek wakizashisini yavaşça çıkardı kınından. Sesi engelleyen etmenlere rağmen olabildiğince yavaştı. Aynı zamanda sırtını ağacın gövdesine ortalayarak adamların görüş açısında olmadığına da emin oldu. Bu karanlık ortamda herhangi bir ışık yansımasının önüne geçecek dek paranoyağa bağlayabilirdi Shiri. Onların aksine çok kısıtlı kaynaklara sahipti sonuçta.
Yetmiş metreyi bulan mesafe kendi yeteneklerini sıfırlayan bir aralıktı. Kendisine verilen öncülüğü hızlı bir bakışla Kagami'ye devretti. "Saldırını bekleyeceğim." Kagami'nin yapacağı imza saldırıyı az çok tahmin ediyordu Shiri. Kagami'ye de wakizashisini çekerek gerekli mesajı verdiğini düşünüyordu.
Kagami saldırsına başladığı anda, sol ileri çaprazındaki ağaca doğru yönlenecekti Shiri. Bu esnada kolunu arkaya atarak wakizashisini sırtıyla perdeleyecek, yine herhangi bir yansımanın önüne geçecekti. Bu ağaç onun için bir durak noktası olmayacak, vücudunu perdelemek için kullanacaktı sadece. Diğer eli ise mühür pozisyonunu alacaktı. Hamlesi basitti ancak Kagami'nin saldırısıyla birleşince istediğini elde edebilirdi.
Kagami'nin saldırısı sonlandığı anda Shunshin ile adamlara yaklaşabileceği en yakın mesafeye ulaşmayı planlıyordu Shiri. İkilinin en keyifli anlarında yedikleri saldırı sonucu afallamış olacaklarından emindi. Shiri'nin hedefi, sigarasını tüttüren adamdı. Aradaki mesafe kapandığı anda sigaracı hala eski konumundaysa ivmesini kullanarak çevresinde bir tur atarak wakizashisi ile boğazında net bir çizik atmak istiyordu. Eğer Kagami'nin saldırısı sonrası savrulursa, yaklaşarak normal bir kesme hamlesi de yapabilirdi. Eğer bunu yeterince seri bir şekilde başarabilirse, yerde oturan adamı yeni hedef olarak belleyecek, sadece etkisiz hale getirmek için harekete geçecekti. Bunun için ise eğer yapabiliyorsa katanasını uzağa tekmelemek yeterli olabilirdi. Değilse hazır yerdeyken üzerine çullanmasının yeterli olacağını umuyordu.
Sönen ışıkların bulunduğu noktayı kırmızı bölge olarak zihnine atarken tünediği ilk çatıdan güvenli bir rota çizmeye çalıştı kendine. Kagami öncülüğü ona bıraktığı için sorumluluğu da üstlenmişti mecburen. Sesleri dinledi, sessizliğin hüküm sürdüğü sokakları ise güvenli bölge olarak belledi. Çatılar onları saklayacak karanlığa sahipti. Bu yüzden riske girmeden üst kısımlarda devam etti Shiri. Kuzey tarafındaki ormanlara daldı, gecenin en karanlık noktasında buldu kendini. Karanlığa rağmen ormanı ve konumunu ekstra bir eforla zihnine kazımaya çalıştı. Olası bir it dalaşında kasabada dövüşmekten çekinirlerse ellerindeki en verimli yer bu orman olabilirdi.
Karanlıklar içinde gördüğü hareket sonrasında en yakınındaki ağaca verdi sırtını. Mırıltı şeklinde kulağına ulaşan konuşmalar mesafeden ötürü ayırt edilemiyordu. Üzerine akan ırmağın sesi de eklenince tahmin yetisini de kaybediyordu Shiri. Gördüğü hareketin sahipleri ise, üzerlerine çekilmiş doğal örtüyü yırtmaya kararlıydı. Yanan sigaranın kızılı konumlarına, pozisyonlarına dair herşeyi anlatmıştı.
Sırtını ağaçtan hafifçe çekerek wakizashisini yavaşça çıkardı kınından. Sesi engelleyen etmenlere rağmen olabildiğince yavaştı. Aynı zamanda sırtını ağacın gövdesine ortalayarak adamların görüş açısında olmadığına da emin oldu. Bu karanlık ortamda herhangi bir ışık yansımasının önüne geçecek dek paranoyağa bağlayabilirdi Shiri. Onların aksine çok kısıtlı kaynaklara sahipti sonuçta.
Yetmiş metreyi bulan mesafe kendi yeteneklerini sıfırlayan bir aralıktı. Kendisine verilen öncülüğü hızlı bir bakışla Kagami'ye devretti. "Saldırını bekleyeceğim." Kagami'nin yapacağı imza saldırıyı az çok tahmin ediyordu Shiri. Kagami'ye de wakizashisini çekerek gerekli mesajı verdiğini düşünüyordu.
Kagami saldırsına başladığı anda, sol ileri çaprazındaki ağaca doğru yönlenecekti Shiri. Bu esnada kolunu arkaya atarak wakizashisini sırtıyla perdeleyecek, yine herhangi bir yansımanın önüne geçecekti. Bu ağaç onun için bir durak noktası olmayacak, vücudunu perdelemek için kullanacaktı sadece. Diğer eli ise mühür pozisyonunu alacaktı. Hamlesi basitti ancak Kagami'nin saldırısıyla birleşince istediğini elde edebilirdi.
Kagami'nin saldırısı sonlandığı anda Shunshin ile adamlara yaklaşabileceği en yakın mesafeye ulaşmayı planlıyordu Shiri. İkilinin en keyifli anlarında yedikleri saldırı sonucu afallamış olacaklarından emindi. Shiri'nin hedefi, sigarasını tüttüren adamdı. Aradaki mesafe kapandığı anda sigaracı hala eski konumundaysa ivmesini kullanarak çevresinde bir tur atarak wakizashisi ile boğazında net bir çizik atmak istiyordu. Eğer Kagami'nin saldırısı sonrası savrulursa, yaklaşarak normal bir kesme hamlesi de yapabilirdi. Eğer bunu yeterince seri bir şekilde başarabilirse, yerde oturan adamı yeni hedef olarak belleyecek, sadece etkisiz hale getirmek için harekete geçecekti. Bunun için ise eğer yapabiliyorsa katanasını uzağa tekmelemek yeterli olabilirdi. Değilse hazır yerdeyken üzerine çullanmasının yeterli olacağını umuyordu.

- Amano Kagami
- Posts: 83
- Joined: September 2nd, 2018, 12:45 pm
Re: [Amano Kagami & Haizara Shiri] Milyonluk Soru (Part 2)
Karanlığın en yakın olduğu zamanlarda bırakmıştık kendimi camdan aşağıya doğru. Hedefimiz ve amaçlarımızın bir olduğu, belki de imkansız görünen bir amacın peşine atmıştık kendimizi. Hiçbir haddimiz olmadan, bir kasabanın değişimini kendimize görev addetmiştik. Bunu ilk kez yapmıyorduk ve sonuncusu da değildi. Kendimize biçtiğimiz net bir rol olmasa da, oynayacağımız oyunu çok iyi biliyorduk. En azından oynamak istediklerimizi belirlemiştik ve aylar öncesinden sorularımızı sorup yanıtları almıştık. Bir şeyler tersti ve maalesef ki bu ters olan bir şeyi, bir şeyler yaparak düzeltmemiz gerekiyordu. Kendimizi orta yere atarak, adı sanı bilinen kişilerle şuursuzca dans edemezdik. Sinsi planların pençelerinde ezilmemek adına kendimizden ödün de verecek değildik. Bir şeyleri yapmaya çalışan kişilerin yapacağını yapıyorduk sadece ve o da bize sunulanlar içerisinde büyük olana yönelmekti aslında.
Kasabadan çıkıp gitmek veya burada pençeler arasında boğuşmak yerine seçtiğimiz yolun özetiydi bu aslında. Ne kendisine ne de köyüne bir faydası olmamış iki delikanlının, akıllarından geçenleri dökebildiği kadar dökmesi meselesiydi yaşananlar. Bu gerçeklikte ise, Jin vardı şu anda. Yarın bir başkası olacaktı veya hiç kimse. Kimin olduğunun veya olmadığının bile bir önemi yoktu. Öylesine karmaşık öylesine sisli bir buhrandaydık ki, en büyük soru işareti en büyük arzumuza dönüşüveriyordu. Bir fısıltıyı bağırtı, bir kahkahayı göz yaşı yapabiliyorduk. Kudretti belki bunun adı, belki de acizlik… Bunun cevabını bulmak içindi alınan nefesler, dökülen kanlar veya kemiğinden sıyrılmayacak kadar eti olan tavşanı iştahlıymış gibi yemek. Belki de cevap bile yoktu, kim bilir?
Bir bir sönen ışıkları takip eden gözlerimin hedefi ise, Jin’i götüren ve daha öncesinde konuştuğum ikiliydi. Shiri ile bakışmalarıyla anlaşan iki romantik olarak geçirdiğimiz dakikaların gerginliği, her geçen saniye daha da artıyordu. Camdan aşağıya doğru kendimizi bıraktığımız anda, bu kasabanın koruyucularına karşı gelmiştik bile ve şimdi de müstakbel cezamızı arttırmakla meşguldük. Kuzeydeki ormana yönelen adımlarımız, karanlığın daha da zifirileştiği topraklara yöneliyordu.
Bir ağaç gövdesi, sırtımı kollayan en büyük güç olarak ardımda durduğunda, hareketlenmelere karşı refleks olarak mı bunu yaptığımı yoksa gerçekten mi istediğimi bilemiyordum. Önemsiz bir başka detayda kendimi bulmamak ve yapmak istediklerimizi gerçekleştirebilmek adına, bu soru işareti barındıran duyguyu zihnimin köhne dehlizlerine yollarken, kaçamak bakışlarla aradığımız ikilinin yerini tespit ediyordum. Aramızdaki mesafe fazlaydı, ancak bizi zararsız kılıyordu. İkilinin rahatlamaya yönelik tavırları, yapabileceğimiz hamle sayısını arttırıyordu. Ancak sorun, Jin’in ortamda olmamasıydı. Muhtemelen çoktan nehre atılmıştı ve ikili de onun nehirden çıkışını gözlüyordu. Daha öncede bir bok çukuruna atılan bir adam için, nehre atılmak son derece mutluluk verici olmalıydı. Fakat bizim beklemek kadar insanüstü sayılan bir lükse sahip olmamız mümkün değildi. Jin’i bir an önce bulmalıydık, neye varacağını bilmesek bile.
Shiri ile bakışlarımız kesiştiği anda, planımız da aşağı yukarı kurulmuştu bile. Daha önce buna benzer şeyler yapmış olduğumuzu anımsıyordum. Belki de rüyalarımdan biriydi, bilemiyorum. Fakat bu ilk bile olacak olsa, başarabileceğimiz hissediyordum. O iç gıcıklayıcı mutluluk ile hoşnutluk arasındaki duyguyu vücuduma pompalamaya başlamıştım. Ekipman çantamdan usulca ve sessizce çıkardığım iki kunaiyi yavaşça zemine koymamın ardından Ikazuchiwana no Jutsu için gerekli el mühürlerini yapmaya başladım. İki elimi yere koyduğum iki kunaiye temas ettirmemin ardından, işareti dilediğim şekilde aktif olacak şekilde ayarlamıştım. Shiri’nin saldırıya hazır hale getirdiği bedenindeki gerilmeyi fark ettiğim anda, iki kunaiyi de ikilinin bulunduğu yere doğru fırlatacaktım. Kunaileri mümkün olduğunca ikilinin etki alanında kalacak şekilde yönlendirirken, nehirden uzak kalacak şekilde atmayı planlıyordum. Kunailerimin tahmin ettiğim şekilde bir yere gelmesi halinde, ilk kunainin üzerindeki işareti aktif hale getirerek, elektrik akımlarıyla bir patlama yaşanmasını sağlayacaktım. Bu saldırımın sonucunda, ikilinin Shiri’nin hamleleri açısından etkisiz kaldığını anlamam halinde, ikinci kunaimde bulunan işareti aktif hale getirmeyecektim. Ancak ilk elektrik akımlarıyla ikili hareket kabiliyetlerini korumaya devam ederse, ikinci kunaideki işareti de aktif hale getirecektim.
Shiri’nin saldırıya geçtiği anda ise, artık kendimizi gizlemenin bir anlamı olmayacağını biliyordum. Bunun için de Shiri’nin saldırılarını takip etmeye koyulacaktım. Onun ikiliden birini etkisiz hale getirmeye çalışması sırasında, diğerine yaklaşmaya çalışacak ve bu elemanın hareketlenme gibi bir durumu olursa Kuroshiki ile görüşünü bulanıklaştırmayı deneyecektim. Böyle bir halde, Shiri için de yeteri kadar zamanı kazanabileceğimi düşünüyordum.
Kasabadan çıkıp gitmek veya burada pençeler arasında boğuşmak yerine seçtiğimiz yolun özetiydi bu aslında. Ne kendisine ne de köyüne bir faydası olmamış iki delikanlının, akıllarından geçenleri dökebildiği kadar dökmesi meselesiydi yaşananlar. Bu gerçeklikte ise, Jin vardı şu anda. Yarın bir başkası olacaktı veya hiç kimse. Kimin olduğunun veya olmadığının bile bir önemi yoktu. Öylesine karmaşık öylesine sisli bir buhrandaydık ki, en büyük soru işareti en büyük arzumuza dönüşüveriyordu. Bir fısıltıyı bağırtı, bir kahkahayı göz yaşı yapabiliyorduk. Kudretti belki bunun adı, belki de acizlik… Bunun cevabını bulmak içindi alınan nefesler, dökülen kanlar veya kemiğinden sıyrılmayacak kadar eti olan tavşanı iştahlıymış gibi yemek. Belki de cevap bile yoktu, kim bilir?
Bir bir sönen ışıkları takip eden gözlerimin hedefi ise, Jin’i götüren ve daha öncesinde konuştuğum ikiliydi. Shiri ile bakışmalarıyla anlaşan iki romantik olarak geçirdiğimiz dakikaların gerginliği, her geçen saniye daha da artıyordu. Camdan aşağıya doğru kendimizi bıraktığımız anda, bu kasabanın koruyucularına karşı gelmiştik bile ve şimdi de müstakbel cezamızı arttırmakla meşguldük. Kuzeydeki ormana yönelen adımlarımız, karanlığın daha da zifirileştiği topraklara yöneliyordu.
Bir ağaç gövdesi, sırtımı kollayan en büyük güç olarak ardımda durduğunda, hareketlenmelere karşı refleks olarak mı bunu yaptığımı yoksa gerçekten mi istediğimi bilemiyordum. Önemsiz bir başka detayda kendimi bulmamak ve yapmak istediklerimizi gerçekleştirebilmek adına, bu soru işareti barındıran duyguyu zihnimin köhne dehlizlerine yollarken, kaçamak bakışlarla aradığımız ikilinin yerini tespit ediyordum. Aramızdaki mesafe fazlaydı, ancak bizi zararsız kılıyordu. İkilinin rahatlamaya yönelik tavırları, yapabileceğimiz hamle sayısını arttırıyordu. Ancak sorun, Jin’in ortamda olmamasıydı. Muhtemelen çoktan nehre atılmıştı ve ikili de onun nehirden çıkışını gözlüyordu. Daha öncede bir bok çukuruna atılan bir adam için, nehre atılmak son derece mutluluk verici olmalıydı. Fakat bizim beklemek kadar insanüstü sayılan bir lükse sahip olmamız mümkün değildi. Jin’i bir an önce bulmalıydık, neye varacağını bilmesek bile.
Shiri ile bakışlarımız kesiştiği anda, planımız da aşağı yukarı kurulmuştu bile. Daha önce buna benzer şeyler yapmış olduğumuzu anımsıyordum. Belki de rüyalarımdan biriydi, bilemiyorum. Fakat bu ilk bile olacak olsa, başarabileceğimiz hissediyordum. O iç gıcıklayıcı mutluluk ile hoşnutluk arasındaki duyguyu vücuduma pompalamaya başlamıştım. Ekipman çantamdan usulca ve sessizce çıkardığım iki kunaiyi yavaşça zemine koymamın ardından Ikazuchiwana no Jutsu için gerekli el mühürlerini yapmaya başladım. İki elimi yere koyduğum iki kunaiye temas ettirmemin ardından, işareti dilediğim şekilde aktif olacak şekilde ayarlamıştım. Shiri’nin saldırıya hazır hale getirdiği bedenindeki gerilmeyi fark ettiğim anda, iki kunaiyi de ikilinin bulunduğu yere doğru fırlatacaktım. Kunaileri mümkün olduğunca ikilinin etki alanında kalacak şekilde yönlendirirken, nehirden uzak kalacak şekilde atmayı planlıyordum. Kunailerimin tahmin ettiğim şekilde bir yere gelmesi halinde, ilk kunainin üzerindeki işareti aktif hale getirerek, elektrik akımlarıyla bir patlama yaşanmasını sağlayacaktım. Bu saldırımın sonucunda, ikilinin Shiri’nin hamleleri açısından etkisiz kaldığını anlamam halinde, ikinci kunaimde bulunan işareti aktif hale getirmeyecektim. Ancak ilk elektrik akımlarıyla ikili hareket kabiliyetlerini korumaya devam ederse, ikinci kunaideki işareti de aktif hale getirecektim.
Shiri’nin saldırıya geçtiği anda ise, artık kendimizi gizlemenin bir anlamı olmayacağını biliyordum. Bunun için de Shiri’nin saldırılarını takip etmeye koyulacaktım. Onun ikiliden birini etkisiz hale getirmeye çalışması sırasında, diğerine yaklaşmaya çalışacak ve bu elemanın hareketlenme gibi bir durumu olursa Kuroshiki ile görüşünü bulanıklaştırmayı deneyecektim. Böyle bir halde, Shiri için de yeteri kadar zamanı kazanabileceğimi düşünüyordum.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Amano Kagami & Haizara Shiri] Milyonluk Soru (Part 2)
Kagami iki kunaiyi çıkarıp önüne koyuyor ve sanki gecenin ortasında bir ritüel yapan şaman gibi hazırlıyor tekniğini. İki kunaiye de yerleştirdiği teknikleri gece karanlığında mavi bir parıltı olarak görünüyor Kagami'ye. Ancak tedirgin olmuyor zira bu parıltıları sadece o görebiliyor, yerini belli etmiş değil.
Teknik uygulandıktan sonra iki kunaiyi de birer eline alıyor Kagami ve bir saniye kadar hedef alıyor sadece, ardından fırlatıyor adamların önüne doğru, tekniğin etkisi altında kalacakları bir uzaklıkta olacağını düşündüğü şekilde. İkilinin bir kaç metre yanına, yere saplanıveriyor kunailer. İkili aniden önerine düşen şeylerin ne olduğunu görmek adına kafalarını çeviriyorlar. Biri yerde oturuyor, biri ise ayakta. Aralarında bir metre alan var. Yan yanalar aslında, efektif olarak. Ne olduğunu daha anlamadan, Kagami tekniğini aktif ediyor tek kunai için.
Aniden ortalık mavi bir ışık parlaması ile doluyor. Siyahlığın arasından rastgele dalgalar ile ayrılan bu mavi ışık ortamın elektrik ile dolduğunu simgeliyor. Kuş cıvıltısını andıran sesler ise bunu doğruluyor. Bu seslerin arasında iki kişinin de acı içerisindeki bağırışını duymak mümkün.
Shiri ise çoktan harekete geçmiş durumda. Teknik başladığında koşturuyor ve hareketini gizlemek için planladığı ağaca varıyor. Vardığı gibi de teknik sonlanmış oluyor. Hiç beklemeden Shunshin ile harekete geçiyor. Kagami, siyahlığın arasında resmen bir gölgeye dönüşen Shiri'yi hayal meyal seçiyor. Ayaktaki adamın dibinde birden bitiyor Shiri ve afallamış, bir eliyle ağaca tutunan adamı görüyor. Hiç vakit kaybetmeden belinin arkasında sımsıkı tuttuğu wakizashiyi harekete geçiriyor.
Göğsü ileriye doğru biraz kırılıyor ve wakizashisini önce elini sağa açarak pozisyonlandırıyor, ardından hiç vakit kaybetmeden sola doğu kolunu savurarak havada dümdüz bir çizgi çekiyor Shiri.
Önündeki adam ise, afallamış bir şekilde kendini geriye bırakmaya çalışıyor can havliyle ancak bu aşırı kontrolsüzce oluyor. Önünde ne var ne yok bilmiyor, bir şeyin boynuna doğru saldırdığının bilincinde sadece. Tekniğin etkisi ile afallamış olduğu da kesin, ancak shinobi eğitimi olduğu aşikar zira anlık aldığı bu karar gerçekten irade isteyen bir iş.
Fakat ona hiç bir faydası olmuyor. Shiri'nin hamlesi adamın boynunu değil, kasılmış ağzında kenetlenmiş sigaranın kökünü kesiyor. Adamın göğsü yere paralel olacak şekilde geriye doğru yatmış durumda ve kafası yukarıya bakıyor. Ancak adam kendini o kadar saçma bir şekilde geriye bırakıyor ki anlık afallama sebebiyle, dengesini sağlayamıyor ve geriye sendeleyecek gibi oluyor. Shiri tam bu sırada, elindeki wakizashiyi aniden çevirerek ters tutacak şekilde ayarlıyor ve bir adım atıyor adamın kişisel alanına girmek adına. Ardından az önce yaptığı hamlenin tam tersini yapıyor, solda bulunan kolunu sağa doğru çekiyor ve dümdüz bir çizgi çekiyor havada wakizashisi ile. Ancak bu sefer kesme değil, bir saplama hamlesine dönüşüyor bu savuruş, wakizashi'nin elinde ters durması sebebi ile.
Wakizashi adamın boynuna Shiri'ye göre sol taraftan giriyor ve soluk borusunu ve çeşitli kasları parçalayarak diğer taraftan çıkıyor. Shiri'nin kolu sağ tarafa tamamen açık bir pozisyona gelince duruyor, kanlı wakizashi arkaya bakıyor. Elemanın parçalanan kemik ve etleri etrafa dağılıyor, etrafa tazyikli bir kan fışkırmaya başlıyor. Shiri ardından yerde oturan herife doğru dönüyor vakit kaybetmeden.
Kagami ise çoktan oraya varmış oluyor bunlar olurken. Yerde kendine gelmeye çalışan adamı farkediyor, ayağı kalkmaya çalışırken çoktan el mühürlerini bitirip Kuroshiki'yi yapmış oluyor. Eleman birden ayağı kalkışını yarıda kesiyor ve sırtını ağaca vererek dengesini sağlayabiliyor. "Gözlerim! Göz... Gözlerim..." iki eli ile suratını silmeye çalışıyor ancak pek bir şey başarabilmiş değil. İleriye doğru bakıyor birden ve karanlıklar içerisinde Kagami'nin silüetini görüyor, gözlerini kırpıştırıyor. "Yaklaşma... Gelme!" diyor, elini katanaya atıyor ancak bulamıyor gözleri sebebiyle.
Bu sırada Shiri adama doğru önce yavaş bir adım atıyor, ardından normal bir adım, ardından seri üçüncü bir adım ile mesafeyi kapatıyor. Herifin dibine girdiği gibi ayağı ile ağacın yanında duran katanayı bir tarafa ittiriyor. Herif önüne bir şeyin geçtiğini farkettiği anda iki elinin avcunu açarak dışarıya doğru bir hamle deniyor, bir Taijutsu stiline benziyor yaptığı şey. Ancak Shiri yana çekilerek kurtuluyor, ardından boğazından yakalıyor herifi.
Boğazından yakaladığı adamı kendi hizasına getiriyor yukarı doğru çekerek ve ağaca iyice dayayarak "etkisiz" hale getiriyor. Adam debeneniyor ancak bu saniyeden sonra hayat ile ölüm arasında kaldığını biliyor. Yapacağı herhangi bir şeyin onu bu iki taraftan birine götüreceğinin de bilincinde. Bir şey söylemiyor, ancak debelenirken çeşitli sesler çıkarıyor.
İkiniz yan yana geliyorsunuz. Adam sizi ya görüyor ya görmüyor, belli değil. Kagami'nin tahminlerine göre silüet olarak görüyor ve bu karanlıkta sizi zaten tanıyamaz veya birilerine anlatacak kadar detay çıkartamaz.
Teknik uygulandıktan sonra iki kunaiyi de birer eline alıyor Kagami ve bir saniye kadar hedef alıyor sadece, ardından fırlatıyor adamların önüne doğru, tekniğin etkisi altında kalacakları bir uzaklıkta olacağını düşündüğü şekilde. İkilinin bir kaç metre yanına, yere saplanıveriyor kunailer. İkili aniden önerine düşen şeylerin ne olduğunu görmek adına kafalarını çeviriyorlar. Biri yerde oturuyor, biri ise ayakta. Aralarında bir metre alan var. Yan yanalar aslında, efektif olarak. Ne olduğunu daha anlamadan, Kagami tekniğini aktif ediyor tek kunai için.
Aniden ortalık mavi bir ışık parlaması ile doluyor. Siyahlığın arasından rastgele dalgalar ile ayrılan bu mavi ışık ortamın elektrik ile dolduğunu simgeliyor. Kuş cıvıltısını andıran sesler ise bunu doğruluyor. Bu seslerin arasında iki kişinin de acı içerisindeki bağırışını duymak mümkün.
Shiri ise çoktan harekete geçmiş durumda. Teknik başladığında koşturuyor ve hareketini gizlemek için planladığı ağaca varıyor. Vardığı gibi de teknik sonlanmış oluyor. Hiç beklemeden Shunshin ile harekete geçiyor. Kagami, siyahlığın arasında resmen bir gölgeye dönüşen Shiri'yi hayal meyal seçiyor. Ayaktaki adamın dibinde birden bitiyor Shiri ve afallamış, bir eliyle ağaca tutunan adamı görüyor. Hiç vakit kaybetmeden belinin arkasında sımsıkı tuttuğu wakizashiyi harekete geçiriyor.
Göğsü ileriye doğru biraz kırılıyor ve wakizashisini önce elini sağa açarak pozisyonlandırıyor, ardından hiç vakit kaybetmeden sola doğu kolunu savurarak havada dümdüz bir çizgi çekiyor Shiri.
Önündeki adam ise, afallamış bir şekilde kendini geriye bırakmaya çalışıyor can havliyle ancak bu aşırı kontrolsüzce oluyor. Önünde ne var ne yok bilmiyor, bir şeyin boynuna doğru saldırdığının bilincinde sadece. Tekniğin etkisi ile afallamış olduğu da kesin, ancak shinobi eğitimi olduğu aşikar zira anlık aldığı bu karar gerçekten irade isteyen bir iş.
Fakat ona hiç bir faydası olmuyor. Shiri'nin hamlesi adamın boynunu değil, kasılmış ağzında kenetlenmiş sigaranın kökünü kesiyor. Adamın göğsü yere paralel olacak şekilde geriye doğru yatmış durumda ve kafası yukarıya bakıyor. Ancak adam kendini o kadar saçma bir şekilde geriye bırakıyor ki anlık afallama sebebiyle, dengesini sağlayamıyor ve geriye sendeleyecek gibi oluyor. Shiri tam bu sırada, elindeki wakizashiyi aniden çevirerek ters tutacak şekilde ayarlıyor ve bir adım atıyor adamın kişisel alanına girmek adına. Ardından az önce yaptığı hamlenin tam tersini yapıyor, solda bulunan kolunu sağa doğru çekiyor ve dümdüz bir çizgi çekiyor havada wakizashisi ile. Ancak bu sefer kesme değil, bir saplama hamlesine dönüşüyor bu savuruş, wakizashi'nin elinde ters durması sebebi ile.
Wakizashi adamın boynuna Shiri'ye göre sol taraftan giriyor ve soluk borusunu ve çeşitli kasları parçalayarak diğer taraftan çıkıyor. Shiri'nin kolu sağ tarafa tamamen açık bir pozisyona gelince duruyor, kanlı wakizashi arkaya bakıyor. Elemanın parçalanan kemik ve etleri etrafa dağılıyor, etrafa tazyikli bir kan fışkırmaya başlıyor. Shiri ardından yerde oturan herife doğru dönüyor vakit kaybetmeden.
Kagami ise çoktan oraya varmış oluyor bunlar olurken. Yerde kendine gelmeye çalışan adamı farkediyor, ayağı kalkmaya çalışırken çoktan el mühürlerini bitirip Kuroshiki'yi yapmış oluyor. Eleman birden ayağı kalkışını yarıda kesiyor ve sırtını ağaca vererek dengesini sağlayabiliyor. "Gözlerim! Göz... Gözlerim..." iki eli ile suratını silmeye çalışıyor ancak pek bir şey başarabilmiş değil. İleriye doğru bakıyor birden ve karanlıklar içerisinde Kagami'nin silüetini görüyor, gözlerini kırpıştırıyor. "Yaklaşma... Gelme!" diyor, elini katanaya atıyor ancak bulamıyor gözleri sebebiyle.
Bu sırada Shiri adama doğru önce yavaş bir adım atıyor, ardından normal bir adım, ardından seri üçüncü bir adım ile mesafeyi kapatıyor. Herifin dibine girdiği gibi ayağı ile ağacın yanında duran katanayı bir tarafa ittiriyor. Herif önüne bir şeyin geçtiğini farkettiği anda iki elinin avcunu açarak dışarıya doğru bir hamle deniyor, bir Taijutsu stiline benziyor yaptığı şey. Ancak Shiri yana çekilerek kurtuluyor, ardından boğazından yakalıyor herifi.
Boğazından yakaladığı adamı kendi hizasına getiriyor yukarı doğru çekerek ve ağaca iyice dayayarak "etkisiz" hale getiriyor. Adam debeneniyor ancak bu saniyeden sonra hayat ile ölüm arasında kaldığını biliyor. Yapacağı herhangi bir şeyin onu bu iki taraftan birine götüreceğinin de bilincinde. Bir şey söylemiyor, ancak debelenirken çeşitli sesler çıkarıyor.
İkiniz yan yana geliyorsunuz. Adam sizi ya görüyor ya görmüyor, belli değil. Kagami'nin tahminlerine göre silüet olarak görüyor ve bu karanlıkta sizi zaten tanıyamaz veya birilerine anlatacak kadar detay çıkartamaz.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Amano Kagami & Haizara Shiri] Milyonluk Soru (Part 2)
Konu hiç yaşanmamış varsayılacaktır. 1. Kısımdan itibaren köyden ayrıldığınız kabul edilecektir.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.