İki Miyazaki
Posted: April 1st, 2020, 2:13 pm
Loş ışıkla aydınlanan koridordan hızlı adımlarla geçmeye çalıştım. Kolay bir şey değildi bu, sağa sola yaslanmış bir çok alet arabası, raf, dolap nedeniyle seke seke ilerlemiş, bazen de yerdeki kablolara takılıp tökezlemiştim. Acelem olmasına rağmen hastane beni daha da yavaşlatmaya çalışıyor gibiydi. Neyse ki bir kazaya kurban gitmeden nöbetçi odasına varabilmiştim. Aldığım tek hasar son köşeyi dönerken böğrümü çarptığım acil arabasından aldığım bir darbeydi. İnce ince sızlıyordu hala ben kapıya doğru atılırken.
Çalmadan, herhangi bir kibarlık emaresi göstermeden içeri daldım "Asahina-san!" diye gürleyerek. Dalmamla yoğun bir sigara kokusunun beni karşılaması da bir oldu. Ufacık bir odaydı burası, içinde sadece metal bir dolap ile metal bir ranza vardı. Camı yoktu ve ışığı açmadığınız takdirde kapkaranlık oluyordu. Ranzanın üstüne paltolar ve sırt çantaları bir yığın halinde istiflenmişti. Biraz göz gezdirince kendi çantamın Miyazaki'ninki altında sıkışıp kaldığını, yardım istercesine bana baktığını görebiliyordum. Alt katta ise Asahina horlayarak uyumaktaydı. Huzurlu bir uyku çekmekten ziyade kendi kendine kavga ediyor gibi bir hali vardı aslında. Kaşları çatılmıştı, yatmadan önce önlüğünü çıkarmadığı için dayak yemiş gibi duruyordu. Horultularının arasında iniltiler duyabiliyordum, anlaşılmayan bir şeyler söylüyor gibiydi. Dinlenmekten ziyade acı çekiyor gibiydi resmen. Çekmiyorsa bile ben şimdi kulağının dibinde bir daha hönkürdüğümde kesin çekecekti. En olmadı sıçradığında kafasını geçirebileceği bir tavan vardı yani. İyice yanaştım, tekrar böğürdüm kulağına doğru.
"Asahina-san! Doğum var acilde!" diye bağırdım tüm gücümle. Gözleri şokla açıldı ve tahmin ettiğim gibi sıçrayıp, kafasını ranzanın tavanına çarptı. Geri çekilip bir kaç saniye kendisine gelmesini bekledim. Bir eliyle kafasını ovalayıp saçını başını düzeltirken diğer elini de bana doğru savuruyor, öfkeyle bir şeyler homurdanıyordu. Dediği şeyleri net olarak anlamasam da aradan bir "Doğum." kelimesini seçebilmiştim. Çok geçmeden iyice düzeldi Asahina, parazitlerini tamamen attı ve daha net bir sesle konuşmaya başladı. "Ne doğumu lan?" dedi, "Üst kata çıkarsaydınız ya." diye de ekledi. "Miyazaki almış buraya ge-..." diyecekken arkamdaki koridordan gelen ve gittikçe yükselen bir bağırtı ikimizin de lafını kesti.
Miyazaki, "ASAHINA SENSEI!!" nidalarıyla koşturarak gelmekteydi bize doğru. Benim tökezlediğim yeri nasıl olduysa atlamayı başarmış, nefes nefese bir şekilde odaya girmişti beni kenara ittirip kapıya yapıştırarak. "Yetişmeniz lazım Sensei, kadın ha doğurdu ha doğuracak şimdi." dedi nefes alış-verişleri hala düzensiz bir haldeyken. Ardından bana döndü, bir elini suratıma doğru kaldırarak "Sen de bir adamı getiremedin be!" diye azarlamaya başladı beni. "Senin yüzünden kadın sedyeye doğuracak şimdi." diye devam etti azarına. İki saniyede sinir etmeyi başarmıştı beni. Kulaklarımın yanmaya başladığını hissedebiliyordum. Bir şey demeseydim iyiydi aslında ama dayanamadım, düpedüz haksızlıktı yaptığı. "Banane lan!" diye karşı çıktım. "Ben mi dedim sana kadını buraya getir diye? Getirmeseydin!" Sonuna okkalı ve bol vurgulu bir Yarrraaaaam eklemek istediysem de kendimi engelledim. Asahina öfleyip pöfleyerek toparlanmakla meşgulken, karşısında bir de küfürlü bir tartışmaya girersem muhtemelen bir ay boyunca bütün lavmanları bana yaptırırdı. Son cezamın üstünden daha çok geçmemişken tekrar kendimi böyle bir duruma düşürmek istemedim. Tartışmayı da daha fazla devam ettirmedim. Asahina toparlanmasını bitirip ayağa kalktığında, Miyazaki ile kapıdan geri çekilerek adama yol verdik. Yavru ördekler misali arkasından koşturmaya başladık acile doğru.
Çalmadan, herhangi bir kibarlık emaresi göstermeden içeri daldım "Asahina-san!" diye gürleyerek. Dalmamla yoğun bir sigara kokusunun beni karşılaması da bir oldu. Ufacık bir odaydı burası, içinde sadece metal bir dolap ile metal bir ranza vardı. Camı yoktu ve ışığı açmadığınız takdirde kapkaranlık oluyordu. Ranzanın üstüne paltolar ve sırt çantaları bir yığın halinde istiflenmişti. Biraz göz gezdirince kendi çantamın Miyazaki'ninki altında sıkışıp kaldığını, yardım istercesine bana baktığını görebiliyordum. Alt katta ise Asahina horlayarak uyumaktaydı. Huzurlu bir uyku çekmekten ziyade kendi kendine kavga ediyor gibi bir hali vardı aslında. Kaşları çatılmıştı, yatmadan önce önlüğünü çıkarmadığı için dayak yemiş gibi duruyordu. Horultularının arasında iniltiler duyabiliyordum, anlaşılmayan bir şeyler söylüyor gibiydi. Dinlenmekten ziyade acı çekiyor gibiydi resmen. Çekmiyorsa bile ben şimdi kulağının dibinde bir daha hönkürdüğümde kesin çekecekti. En olmadı sıçradığında kafasını geçirebileceği bir tavan vardı yani. İyice yanaştım, tekrar böğürdüm kulağına doğru.
"Asahina-san! Doğum var acilde!" diye bağırdım tüm gücümle. Gözleri şokla açıldı ve tahmin ettiğim gibi sıçrayıp, kafasını ranzanın tavanına çarptı. Geri çekilip bir kaç saniye kendisine gelmesini bekledim. Bir eliyle kafasını ovalayıp saçını başını düzeltirken diğer elini de bana doğru savuruyor, öfkeyle bir şeyler homurdanıyordu. Dediği şeyleri net olarak anlamasam da aradan bir "Doğum." kelimesini seçebilmiştim. Çok geçmeden iyice düzeldi Asahina, parazitlerini tamamen attı ve daha net bir sesle konuşmaya başladı. "Ne doğumu lan?" dedi, "Üst kata çıkarsaydınız ya." diye de ekledi. "Miyazaki almış buraya ge-..." diyecekken arkamdaki koridordan gelen ve gittikçe yükselen bir bağırtı ikimizin de lafını kesti.
Miyazaki, "ASAHINA SENSEI!!" nidalarıyla koşturarak gelmekteydi bize doğru. Benim tökezlediğim yeri nasıl olduysa atlamayı başarmış, nefes nefese bir şekilde odaya girmişti beni kenara ittirip kapıya yapıştırarak. "Yetişmeniz lazım Sensei, kadın ha doğurdu ha doğuracak şimdi." dedi nefes alış-verişleri hala düzensiz bir haldeyken. Ardından bana döndü, bir elini suratıma doğru kaldırarak "Sen de bir adamı getiremedin be!" diye azarlamaya başladı beni. "Senin yüzünden kadın sedyeye doğuracak şimdi." diye devam etti azarına. İki saniyede sinir etmeyi başarmıştı beni. Kulaklarımın yanmaya başladığını hissedebiliyordum. Bir şey demeseydim iyiydi aslında ama dayanamadım, düpedüz haksızlıktı yaptığı. "Banane lan!" diye karşı çıktım. "Ben mi dedim sana kadını buraya getir diye? Getirmeseydin!" Sonuna okkalı ve bol vurgulu bir Yarrraaaaam eklemek istediysem de kendimi engelledim. Asahina öfleyip pöfleyerek toparlanmakla meşgulken, karşısında bir de küfürlü bir tartışmaya girersem muhtemelen bir ay boyunca bütün lavmanları bana yaptırırdı. Son cezamın üstünden daha çok geçmemişken tekrar kendimi böyle bir duruma düşürmek istemedim. Tartışmayı da daha fazla devam ettirmedim. Asahina toparlanmasını bitirip ayağa kalktığında, Miyazaki ile kapıdan geri çekilerek adama yol verdik. Yavru ördekler misali arkasından koşturmaya başladık acile doğru.