[Kasumikage Teki] Domino Etkisi
Posted: May 30th, 2020, 1:43 am
Günümüzden yıllar önce, Kusagakure Takım 4'ün dağılması ile sonlanacak olaylar zincirinin başladığı zamanlara gideceğiz şimdi. Hayakari Aoba, Kasumikage Teki, Rasho Rei ve Kumo Sakuma'nın birlikte geçirdikleri son anlarına doğru ilerleyecek bir yolculuk.
Henüz daha güneş açmamışken uyanmıştı hiç zorlanmadan. Chuunin olmasının üstünden geçen 2 ay boyunca hiç göreve çıkmamış olduğu için enerji ile dolu olduğunu hissediyordu. Güneş odasını aydınlatma vazifesine henüz başlamamış olduğu için eliyle yatağının yanındaki lambayı açmıştı ilk olarak. Hafif bir esinti dolaşıyordu odasında. Camı kapatmayı unuttuğunu o anda fark edebilmişti. Normalde hiç kullanmadığı pikesine neden sarılmış olduğu sorusunun cevabı da otomatik olarak verilmişti böylece.
Yataktan kalkıp esneme hareketlerine başlamıştı vakit kaybetmeden. Bacaklarını iki kenara doğru açıp, bel egzersizlerine başladığında duvardaki saate çevirmişti bakışlarını. Sabah 4'ü 12 geçiyor. "Kafadan 1 saat vaktim var. Çok acele etmesem de olur." Chuunin olarak çıkacağı ilk görev...
"Tawashi Kinrou. Köyümüzün eski Jounin'lerinden. Benden bir jenerasyon büyük yanlış hatırlamıyorsam. Kendisi ile 3 ya da 4 göreve çıkmış olmam lazım. Üstünden çok vakit geçtiği için tam hatırlamıyorum. Önemli kısım bu değil zaten."
Kusachou binasındaki briffing odasında sadece Aoba-Sensei ve Teki vardı. Üstünde açık bir bingo kitabı olan masadan başka ilgi çekici hiç bir eşya yoktu. Ara ara gözleri kapıya kayıyordu Teki'nin. Sakuma ve Rei'yi bekliyor gibi bir hali vardı. Aoba ise görev hakkındaki ayrıntılara devam ediyordu ara vermeden.
"Sebebi halen bilinmiyor ancak Kinrou ve takımı Kusagakure bilgilerini dış kaynaklara satmaya başlamıştı. Yeterince erken çözülemeyen bu olay Kusagakure'nin dış kaynaklar ile kesinlikle paylaşmayacağı bilgilerin sızmasına sebep olmuştu. Fakat bir noktada suçluların hata yapacağı biliniyordu. Bu sebeple Kusa-chou'nun planı sayesinde Kinrou ve ekibi suç üstü basılmıştı. Ortak olduğu iki kişi olay yerindeki savaşta etkisiz hale getirilmiş olsa da, Kinrou kaçmayı başarmıştı..." Kaşları çatılmış ve durdurmuştu konuşmasını. Ağzını kocaman açarak esnemeye başlamış olan Teki'nin işini bitirmesini bekledikten sonra iç geçirerek bakmaya başlamıştı öğrencisine.
"Uykumu da aldım halbuki. Kusura bakma sensei. Dikkatle dinliyorum." Sahiden de uykusunu almıştı. Oturmaktan kaynaklı olsa gerek diye düşünerek kalkmıştı kurulduğu sandalyeden. Ellerini beline dayararak gözlerini Aoba'ya dikmişti. "Pardon..."
Teki'nin konuşması bittiği gibi suratındaki gerginlik de dinmişti Aoba'nın. Öğrencisinin ona karşı samimi olabilmesinden dolayı mutluydu. Masanın üzerindeki bingo kitabını eli ile işaret ederek bir adım yaklaşmıştı Teki'ye. "Yaklaşık 1.5 yıldır Kinrou'dan haber alan olmadı. Bir şekilde kendini saklamayı biliyor. Kusagakure hakkında önemli bilgilere sahip olduğu için bulunması ve öldürülmesi gerekiyor. Özellikle öldürülmesi gerektiğini belirtiyorum çünkü daha önce şerefsizi yakalamaya çalışırken hayatını kaybeden Kusagakure shinobileri oldu." Yumruklarını sıkmıştı o anda. Sanki içine atmak zorunda olduğu ağır duygular vardı. 1-2 saniye boyunca boş bir şekilde Teki'ye bakmıştı. İçindeki duyguların taşmasını engelledikten sonra ellerini iki yana açmış, "Aynı hatayı yapmayacağız. Amegakure sınırına yakın, tepe bir kasaba olan Hisame kasabasına gideceğiz. Önceliğimiz gizlilik. Bu sebeple alın bantlarımızı çıkaracağız. Kinrou çevresini çok iyi inceleyen bir adam. Fark edilmememiz gerekiyor. Görev kalabalı bir takıma uygun değil. Bu sebeple Rei ve Sakuma bizimle gelmeyecek." Öğrencisinin gözünde oluşan ışıltıyı fark etmemesi imkansızdı. "Evet Teki... Benimle beraber özel bir göreve geliyorsun."
Güneş tepelerin ardında kendini belli etmeye başlarken, ışığı ile beslemeye başlamıştı Kusagakure sokaklarını. Heyecanlı adımlarla çıkmıştı Kusa-Chou binasından Teki ve Aoba. "1 saate köy kapısında ol Teki. Lütfen bekletme beni..." Senseinin konuşması bittikten sonra hemen yanından ayrılması ile tek başına kalmıştı genç shinobi. Ustası ile çıkacağı özel bir görev. Heyecan seviyesi her saniye artıyor olsa da, duygularına kapılmamaya çalışacaktı elinden geldiği kadar. Evine doğru hızlı adımlar ile yürümeye başlamışken, arkasında onu takip etmekte olan kişiyi fark edememişti bile. Belki o an kendini düşüncelerine kaptırmasa, sadece o an biraz daha dikkatli olsa, hayatındaki büyük bir durumu kökten değiştirebilirdi.
Evine vardığında hızlıca toplamıştı eşyalarını. Çok bir şey almayacaktı zaten yanına. Annesi ve babası evde olmadığı için vedalaşma merasimine gerek duymamıştı. Birden gözü salon duvarına kaymıştı o an. Kitsune... Babasının yadigar katanası. Arada bir kaç kez izinli bir şekilde kullanmış olsa da, hiç tam anlamı ile sahip olamamıştı ona. Yüzünde oluşan gülümseme ile gözlerini Kitsune'den ayırırken ev kapısının kulpunu çevirmiş. Köy kapısına doğru ilerlemeye başlamıştı.
"Bir gün... Kitsune'yi babamdan alacağım."
Dördüncü Shinobi Savaşı'ndan 14 yıl sonra
Henüz daha güneş açmamışken uyanmıştı hiç zorlanmadan. Chuunin olmasının üstünden geçen 2 ay boyunca hiç göreve çıkmamış olduğu için enerji ile dolu olduğunu hissediyordu. Güneş odasını aydınlatma vazifesine henüz başlamamış olduğu için eliyle yatağının yanındaki lambayı açmıştı ilk olarak. Hafif bir esinti dolaşıyordu odasında. Camı kapatmayı unuttuğunu o anda fark edebilmişti. Normalde hiç kullanmadığı pikesine neden sarılmış olduğu sorusunun cevabı da otomatik olarak verilmişti böylece.
Yataktan kalkıp esneme hareketlerine başlamıştı vakit kaybetmeden. Bacaklarını iki kenara doğru açıp, bel egzersizlerine başladığında duvardaki saate çevirmişti bakışlarını. Sabah 4'ü 12 geçiyor. "Kafadan 1 saat vaktim var. Çok acele etmesem de olur." Chuunin olarak çıkacağı ilk görev...
-----------------------------------------------
"Tawashi Kinrou. Köyümüzün eski Jounin'lerinden. Benden bir jenerasyon büyük yanlış hatırlamıyorsam. Kendisi ile 3 ya da 4 göreve çıkmış olmam lazım. Üstünden çok vakit geçtiği için tam hatırlamıyorum. Önemli kısım bu değil zaten."
Kusachou binasındaki briffing odasında sadece Aoba-Sensei ve Teki vardı. Üstünde açık bir bingo kitabı olan masadan başka ilgi çekici hiç bir eşya yoktu. Ara ara gözleri kapıya kayıyordu Teki'nin. Sakuma ve Rei'yi bekliyor gibi bir hali vardı. Aoba ise görev hakkındaki ayrıntılara devam ediyordu ara vermeden.
"Sebebi halen bilinmiyor ancak Kinrou ve takımı Kusagakure bilgilerini dış kaynaklara satmaya başlamıştı. Yeterince erken çözülemeyen bu olay Kusagakure'nin dış kaynaklar ile kesinlikle paylaşmayacağı bilgilerin sızmasına sebep olmuştu. Fakat bir noktada suçluların hata yapacağı biliniyordu. Bu sebeple Kusa-chou'nun planı sayesinde Kinrou ve ekibi suç üstü basılmıştı. Ortak olduğu iki kişi olay yerindeki savaşta etkisiz hale getirilmiş olsa da, Kinrou kaçmayı başarmıştı..." Kaşları çatılmış ve durdurmuştu konuşmasını. Ağzını kocaman açarak esnemeye başlamış olan Teki'nin işini bitirmesini bekledikten sonra iç geçirerek bakmaya başlamıştı öğrencisine.
"Uykumu da aldım halbuki. Kusura bakma sensei. Dikkatle dinliyorum." Sahiden de uykusunu almıştı. Oturmaktan kaynaklı olsa gerek diye düşünerek kalkmıştı kurulduğu sandalyeden. Ellerini beline dayararak gözlerini Aoba'ya dikmişti. "Pardon..."
Teki'nin konuşması bittiği gibi suratındaki gerginlik de dinmişti Aoba'nın. Öğrencisinin ona karşı samimi olabilmesinden dolayı mutluydu. Masanın üzerindeki bingo kitabını eli ile işaret ederek bir adım yaklaşmıştı Teki'ye. "Yaklaşık 1.5 yıldır Kinrou'dan haber alan olmadı. Bir şekilde kendini saklamayı biliyor. Kusagakure hakkında önemli bilgilere sahip olduğu için bulunması ve öldürülmesi gerekiyor. Özellikle öldürülmesi gerektiğini belirtiyorum çünkü daha önce şerefsizi yakalamaya çalışırken hayatını kaybeden Kusagakure shinobileri oldu." Yumruklarını sıkmıştı o anda. Sanki içine atmak zorunda olduğu ağır duygular vardı. 1-2 saniye boyunca boş bir şekilde Teki'ye bakmıştı. İçindeki duyguların taşmasını engelledikten sonra ellerini iki yana açmış, "Aynı hatayı yapmayacağız. Amegakure sınırına yakın, tepe bir kasaba olan Hisame kasabasına gideceğiz. Önceliğimiz gizlilik. Bu sebeple alın bantlarımızı çıkaracağız. Kinrou çevresini çok iyi inceleyen bir adam. Fark edilmememiz gerekiyor. Görev kalabalı bir takıma uygun değil. Bu sebeple Rei ve Sakuma bizimle gelmeyecek." Öğrencisinin gözünde oluşan ışıltıyı fark etmemesi imkansızdı. "Evet Teki... Benimle beraber özel bir göreve geliyorsun."
-----------------------------------------------
Güneş tepelerin ardında kendini belli etmeye başlarken, ışığı ile beslemeye başlamıştı Kusagakure sokaklarını. Heyecanlı adımlarla çıkmıştı Kusa-Chou binasından Teki ve Aoba. "1 saate köy kapısında ol Teki. Lütfen bekletme beni..." Senseinin konuşması bittikten sonra hemen yanından ayrılması ile tek başına kalmıştı genç shinobi. Ustası ile çıkacağı özel bir görev. Heyecan seviyesi her saniye artıyor olsa da, duygularına kapılmamaya çalışacaktı elinden geldiği kadar. Evine doğru hızlı adımlar ile yürümeye başlamışken, arkasında onu takip etmekte olan kişiyi fark edememişti bile. Belki o an kendini düşüncelerine kaptırmasa, sadece o an biraz daha dikkatli olsa, hayatındaki büyük bir durumu kökten değiştirebilirdi.
Evine vardığında hızlıca toplamıştı eşyalarını. Çok bir şey almayacaktı zaten yanına. Annesi ve babası evde olmadığı için vedalaşma merasimine gerek duymamıştı. Birden gözü salon duvarına kaymıştı o an. Kitsune... Babasının yadigar katanası. Arada bir kaç kez izinli bir şekilde kullanmış olsa da, hiç tam anlamı ile sahip olamamıştı ona. Yüzünde oluşan gülümseme ile gözlerini Kitsune'den ayırırken ev kapısının kulpunu çevirmiş. Köy kapısına doğru ilerlemeye başlamıştı.
"Bir gün... Kitsune'yi babamdan alacağım."