[Kita Usagi] Son Sırlar
- Kita Usagi
- Ishigakure
- Posts: 286
- Joined: September 11th, 2018, 3:23 am
[Kita Usagi] Son Sırlar
Sabahın erken saatlerinde bir uykusunu daha öksürük krizleri ile bölmüştü ciğerleri. Bu durumdan her ne kadar hoşnut olmasa da, neredeyse her sabah hayatın öneminin anlatıldığı derslerle uyanıyordu. Bu derslerin yakında biteceğini ummaktan başka bir çaresi de yoktu. Aldığı bu dersler sadece sabah uykusunda olsa bir sıkıntısı olmayacaktı. Ne var ki bu dersleri en ufak fiziksel aktivite de bile alıyordu. Usagi'yi kızdıran nokta da buydu. Shinobilik görevini bile yerine getiremiyordu çoğu zaman. Son görevinde, normal şartlar altında o kamp alanını yerle bir edebileceğini biliyordu. En azından çok büyük zararlar verip, esirlerin hepsini çıkartabilirdi. Ganmaru'nun bıraktığı hediye sayesinde ise sadece bir iki cümle kurup çıkmakla yetinmişti.
Taijutsu stilinin bir avantajı olarak dövüşleri uzasa bile yorulmuyordu. Aynı zamanda vücudunun esnekliğini kullanarak akrobatik hareketleri de dövüş içinde rahat bir şekilde kullanabiliyordu. Her ne kadar bu stili üzerinde ustalaşmış olsa da, her dövüşünde bir şeylerin eksik olduğunu fark edebiliyordu. Uyguladığı çembersel hareketler ve bu hareketlerin oluşturduğu momentumu kullanmakta ara ara kesikler ve zorlanmalar yaşıyordu. Bu durumu çözmeyi ise son yaşanan olaylar sonrasında kafasına koymuştu.
Başta soğuk bir duş, ardından güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra kütüphanenin yolunu tutmuştu. Hedefinde Taijutsu stillerinin anlatıldığı, Shinshouki stilinin anlatıldığı kitapları bulmak vardı. Halihazırda bir görevden yeni dönmüştü ve şu sıralar kendisine yeni bir görev verileceğini de sanmıyordu. Bu sebeple hazırdaki boş vaktini bu stilinde daha da ustalaşmak için kullanacaktı.
Ishi-Chou binasına geldiğinde Kurumi-sama ile görüşmek için odasına çıkacaktı. İçeriye girdiğinde çok fazla beklemeyi düşünmüyordu. Kuracağı cümleleri zaten kafasında planlamıştı bile.
"Ishichou-sama. Rahatsızlık verdiğim için kusuruma bakmayın. İşinizi çok fazla bölmeden direkt konuya gireyim. Ustalaşmaya çalıştığım Taijutsu stilim ile ilgili sizden bir kaç bilgi ve izin almaya geldim."
Taijutsu stilinin bir avantajı olarak dövüşleri uzasa bile yorulmuyordu. Aynı zamanda vücudunun esnekliğini kullanarak akrobatik hareketleri de dövüş içinde rahat bir şekilde kullanabiliyordu. Her ne kadar bu stili üzerinde ustalaşmış olsa da, her dövüşünde bir şeylerin eksik olduğunu fark edebiliyordu. Uyguladığı çembersel hareketler ve bu hareketlerin oluşturduğu momentumu kullanmakta ara ara kesikler ve zorlanmalar yaşıyordu. Bu durumu çözmeyi ise son yaşanan olaylar sonrasında kafasına koymuştu.
Başta soğuk bir duş, ardından güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra kütüphanenin yolunu tutmuştu. Hedefinde Taijutsu stillerinin anlatıldığı, Shinshouki stilinin anlatıldığı kitapları bulmak vardı. Halihazırda bir görevden yeni dönmüştü ve şu sıralar kendisine yeni bir görev verileceğini de sanmıyordu. Bu sebeple hazırdaki boş vaktini bu stilinde daha da ustalaşmak için kullanacaktı.
Ishi-Chou binasına geldiğinde Kurumi-sama ile görüşmek için odasına çıkacaktı. İçeriye girdiğinde çok fazla beklemeyi düşünmüyordu. Kuracağı cümleleri zaten kafasında planlamıştı bile.
"Ishichou-sama. Rahatsızlık verdiğim için kusuruma bakmayın. İşinizi çok fazla bölmeden direkt konuya gireyim. Ustalaşmaya çalıştığım Taijutsu stilim ile ilgili sizden bir kaç bilgi ve izin almaya geldim."
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Kita Usagi]Son Sırlar
Off Topic
Öncelikle gecikme için kusura bakmayın. Mümkün olduğunca hızlı ilerleyerek telafi etmeye çalışacağım.
İkinci olarak, RP’nde hem kütüphaneye (yani Akademi Binası’na) hem de Ishichou Binası’na gideceğinden bahsetmişsin. Böyle bir durumda RP’ni editlemeni isterdim, ancak gecikmeyi dikkate alınca kurgusal olarak bir ayarlama yaparak bunu görmezden geliyorum.
İkinci olarak, RP’nde hem kütüphaneye (yani Akademi Binası’na) hem de Ishichou Binası’na gideceğinden bahsetmişsin. Böyle bir durumda RP’ni editlemeni isterdim, ancak gecikmeyi dikkate alınca kurgusal olarak bir ayarlama yaparak bunu görmezden geliyorum.
Adımlarını merdivenlere doğru sürükleyip Ishichou’nun odasının bulunduğu kata vardığında, Ishichou’nun odasının hemen önünde sıraya dizilmiş 7 shinobi görüyorsun. Her birinin ellerinde evraklar bulunuyor ve koca bir yığını oluşturacak bu evrakların Ishichou’ya arz edileceğini rahatlıkla anlayabiliyorsun. Ancak geçmiş zamanlarda Ishichou’nun odasında bulunman nedeniyle, Ishichou’nun masasındaki evrak kalabalığı ve düzensizliği düşündüğünde, bunun birkaç daha artacak olması içinde hafif bir gülümseme yaratmıyor değil. Kapıdaki shinobiler ise işlerini bitirip gitmek istercesine sabırsız görünüyorlar.
Sıranın en arkasında bulunan bir shinobiye durumu ve Ishichou’nun odasında olup olmadığını sorduğunda, shinobi sabırsız ve biraz gergin bir şekilde Ishichou’nun dün hiç odasına uğramadığını, nerede olduğunu bilmediğini, elindeki evrakları bir an önce imzalatması gerektiği, izne çıkacağını ancak evrakların imzalanmamış olması nedeniyle bunu yapamadığını anlatıyor sana bir hayli dertli bir şekilde. Bu konuşmaya kulak misafiri olan ve hemen en sondaki shinobinin önünde duran shinobi muzip bir gülümsemeyle arkasına dönerek Ishichou’nun dünden beri yerinde olmadığını, kendisinin iki gündür beklediğini söylediğini duyuyorsun. Shinobinin bu sözleri kapıda bekleyenlerde büyük bir hayal kırıklığı yaratırken, senin açından şu anda Ishichou ile görüşmenin mümkün olmadığı, görüşme ihtimalin olsa bile önündeki 7 kişiyi beklemen gerektiği, böyle bir durumda da görüşmenin muhtemelen öğlene veya öğleden sonraya kalabileceği sonucu çıkıyor. Dolayısıyla Ishichou ile görüşmeyi bir süre erteleyerek kafandaki diğer plana geçmeye, yani Akademi Binası’nda bulunan kütüphaneye gitmeye karar veriyorsun.
Hızlı adımlarını Akademi Binası’na yönlendirip hızlı bir şekilde giriş yapıyorsun. Hemen hemen derslerin başladığı saate denk gelmiş olman, öğrenci kalabalığı içinde yapacağın bir ilerlemeyi engellemiş oluyor. Akademi Binası içerisinde doğrudan üçüncü kata çıkıyor ve kütüphanenin bulunduğu yere varıyorsun.
Daha önce birkaç kez –belki de daha fazla- gelmiş olduğun kütüphanenin mistik kokusu bir anda vücudunu sararken, gözlerin hemen kütüphane sorumlusunu arıyor. Daha önceki gelişlerinde her seferinde farklı bir kişiyi görmüş olman, kütüphane sorumlusu olan kişilerle ilişkini ilerletememene neden olmuş olsa da, her kim olursa olsun, görevli personellerin sana sonuna kadar yardımcı olması bu kez de işini kolaylaştırabileceğin düşüncesini yaratıyor. Giriş kapısının biraz ilerisinde, sağda kalan ve tüm kütüphaneyi görebilen bir açıya konumlanmış olan masasında, yirmili yaşlarının sonunda sayılabilecek, esmer, kısa siyah saçlı ve gözlüklü kütüphane sorumlusunu görmenle birlikte, adımlarını bu kez o yöne ilerletiyorsun. Tipik bir Ishili suretine sahip kadının önündeki birkaç kitabı aynı anda okur gibi görmen seni biraz şaşırtsa da, bu durumu sorgulamadan kadının yanına geliyorsun. Seni fark ettiği anda doğrudan kafasını kitaplardan kaldırıp bakışlarını sana yönelten kadın “Günaydın, bu erken saatte size nasıl yardımcı olabilirim?” diye soruyor.
Off Topic
Konunuza bakan GM, bendeniz Fortius'tur. Pasiflik süresi 72 saat olarak planlanmaktadır.
Konu ilgili başlığa taşınmıştır.
Konu ilgili başlığa taşınmıştır.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kita Usagi
- Ishigakure
- Posts: 286
- Joined: September 11th, 2018, 3:23 am
Re: [Kita Usagi]Son Sırlar
Ishichou binasına geldiğinde biraz erken geldiğini fark etmişti. Ama bu bir avantaj olmalıydı zira bu erken saatlerde Ishichou'nun işleri biraz durgun olacağından düşünmüştü. Aklındaki bu düşünce ile kapıdan içeriye girip, tanıdık shinobiler ile selamlaşarak merdivenlere doğru ilerlemişti. Tabi sadece tanıdıkları değil, tanımadığı shinobilerin de bakışlarını üzerinde hissediyordu. Bu durumun daha önce çıktığı görevler, ve savaş alanında gösterdiği başarı(?) olduğunu düşünüyordu. Tabi buna ne kadar başarı denirse. Belki de bu bakışlar hayret bakışları da olabilirdi. Öyle bir yaranın ardından daha nasıl bu şekilde shinobilik görevini devam ettirdiğini merak ediyor olabilirlerdi. Her iki durumda da, bakışlardaki saygıyı görebiliyordu. Kendisine duyulan bu saygı karşısında da özgüveni biraz da olsa yerine gelmişti.
Merdivenden yukarı çıkıp Ishichou odasının önüne geldiğinde sıraya dizilmiş shinobileri görmüştü. Shinobileri gördüğü gibi de binaya girdiğinde aklında oluşan düşünceleri direkt olarak çöpe attı. Bu manyaklar sabah öğle akşam dinlemeyip her fırsatta buraya geliyor olmalılardı. Sabahın köründeki bu sıranın başka bir açıklamasını yapamıyordu. Shinobilerin her birisinin elinde de düzinelerce evrak vardı. Eh, koca bir köyü idare etmek o kadar da kolay olmamalıydı zaten. Hele ki dış ilişkileri bu kadar karmaşık olan bir köyü.
Sıraya girip bekleme yapmadan en arkada duran shinobiye durumu sormuştu. Aldığı cevap karşısında kaşları hafif kaldırıp dudağını büzmüştü. İçindeki hayal kırıklığının bir dışa vurumuydu bu. Ishichou dünden beri yerinde olmadığını, sırada bekleyenlerin de neredeyse bir gündür beklediğini öğrenince sabah erken saatte görüşme işi yalan olduğunu anlamıştı. Belki öğleden sonra, ya da akşama doğru bir daha uğrayabilirdi. Ama o zaman da görüşebileceğinden pek umudu yoktu. Bu sebeple Ishichou binasından eli boş dönmüştü.
Binadan çıktığında aklındaki diğer plana yönelip Akademinin yolunu tutmuştu. Derslerin başladığı saatlerde akademi binasına varmış olması, etrafında küçük vatanseverlerin koşuşturması ile sonuçlanmıştı. Belki bu minik vatanseverlerin arasından bir iki tane küçük, tatlı anarşik çıkabilirdi. Ama akademi de bunun için vardı bir nevi. Aralarından küçük anarşikler çıkmasın diye vatan millet sevgisi aşılamak için. Eh, kendisinde işe yaramıştı ama işe yaramayanları da vardı. Bu miniklerin de kendisine benzemesini umarak aralarından geçip kütüphaneye atmıştı kendisini.
Daha önceleri de geldiği kütüphaneye girdiğinde içinde bir rahatlama oluşmuştu. Kütüphanedeki kitap ve parşömenlerin yaydığı kokuyu her zaman sevmişti. Kütüphanedeki sessizliği de önceden severdi. Önceden sevmesinin nedeni ise şu sıralar çıkarttığı hırıltılar sayesinde kafasında beliren düşüncelerdi. Hala seviyordu. Ama önceki kadar olup olmadığı bir sake masasında tartışılabilecek cinstendi. O yüzden bu konuyu düşünmeyi de bir sake masasına bırakıp kütüphane görevlisinin olduğu noktaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Her gelişinde farklı birisinin olması görevliler ile ilişkisini ilerletmesini zorlaştırmış olsa da, görevlilerin kendisine yardımcı olacağı konusunda şüphesi yoktu. Kim bilir, Ishichou binasında üzerinde gezen saygıyı buradakilerden de bulabilirdi belki.
Görevli kadını gördüğünde ilk dikkatini çeken önündeki kitaplar olmuştu. Hepsi açıktı, sanki hepsini aynı anda okuyormuş gibiydi. Kadına yaklaşırken kadın kendisini fark edip kafasını kaldırmıştı. Kadının sorduğu soru karşısında hemen cevap vermek yerine başta bir iki muhabbete girebileceğini düşünmüştü. Hafiften kadına doğru eğilip kısık, ama kadının rahatlıkla duyabileceği bir ses tonuyla konuşmaya başlamıştı. "Merhaba, öncelikle sizi tebrik etmek istiyorum bu kadar kitabı aynı anda okuyabilmek büyük başarı. Çokta güzel bir yetenek, keşke benim de böyle bir yeteneğim olsaydı." Hafif hayranlık içeren bir ses tonuyla söyleyeceği bu cümleler biraz da olsa kadının gözüne girebilmek içindi. Sonrasında kadının cevap vermesini bekleyecekti.
"Eh, benim shinshouki stilinde ustalaşabilmem için bir kaç şey lazım. Ama onları buralarda bulabileceğimi pek sanmıyorum. Bu konu hakkındaki bütün kitapları önceden okuduğumu düşünüyorum. Bana bu konuda eğitim verebilecek birilerini arıyorum ama, bu tarz bilgilerin olduğu parşömen ya da kitap var mıdır?"
Merdivenden yukarı çıkıp Ishichou odasının önüne geldiğinde sıraya dizilmiş shinobileri görmüştü. Shinobileri gördüğü gibi de binaya girdiğinde aklında oluşan düşünceleri direkt olarak çöpe attı. Bu manyaklar sabah öğle akşam dinlemeyip her fırsatta buraya geliyor olmalılardı. Sabahın köründeki bu sıranın başka bir açıklamasını yapamıyordu. Shinobilerin her birisinin elinde de düzinelerce evrak vardı. Eh, koca bir köyü idare etmek o kadar da kolay olmamalıydı zaten. Hele ki dış ilişkileri bu kadar karmaşık olan bir köyü.
Sıraya girip bekleme yapmadan en arkada duran shinobiye durumu sormuştu. Aldığı cevap karşısında kaşları hafif kaldırıp dudağını büzmüştü. İçindeki hayal kırıklığının bir dışa vurumuydu bu. Ishichou dünden beri yerinde olmadığını, sırada bekleyenlerin de neredeyse bir gündür beklediğini öğrenince sabah erken saatte görüşme işi yalan olduğunu anlamıştı. Belki öğleden sonra, ya da akşama doğru bir daha uğrayabilirdi. Ama o zaman da görüşebileceğinden pek umudu yoktu. Bu sebeple Ishichou binasından eli boş dönmüştü.
Binadan çıktığında aklındaki diğer plana yönelip Akademinin yolunu tutmuştu. Derslerin başladığı saatlerde akademi binasına varmış olması, etrafında küçük vatanseverlerin koşuşturması ile sonuçlanmıştı. Belki bu minik vatanseverlerin arasından bir iki tane küçük, tatlı anarşik çıkabilirdi. Ama akademi de bunun için vardı bir nevi. Aralarından küçük anarşikler çıkmasın diye vatan millet sevgisi aşılamak için. Eh, kendisinde işe yaramıştı ama işe yaramayanları da vardı. Bu miniklerin de kendisine benzemesini umarak aralarından geçip kütüphaneye atmıştı kendisini.
Daha önceleri de geldiği kütüphaneye girdiğinde içinde bir rahatlama oluşmuştu. Kütüphanedeki kitap ve parşömenlerin yaydığı kokuyu her zaman sevmişti. Kütüphanedeki sessizliği de önceden severdi. Önceden sevmesinin nedeni ise şu sıralar çıkarttığı hırıltılar sayesinde kafasında beliren düşüncelerdi. Hala seviyordu. Ama önceki kadar olup olmadığı bir sake masasında tartışılabilecek cinstendi. O yüzden bu konuyu düşünmeyi de bir sake masasına bırakıp kütüphane görevlisinin olduğu noktaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Her gelişinde farklı birisinin olması görevliler ile ilişkisini ilerletmesini zorlaştırmış olsa da, görevlilerin kendisine yardımcı olacağı konusunda şüphesi yoktu. Kim bilir, Ishichou binasında üzerinde gezen saygıyı buradakilerden de bulabilirdi belki.
Görevli kadını gördüğünde ilk dikkatini çeken önündeki kitaplar olmuştu. Hepsi açıktı, sanki hepsini aynı anda okuyormuş gibiydi. Kadına yaklaşırken kadın kendisini fark edip kafasını kaldırmıştı. Kadının sorduğu soru karşısında hemen cevap vermek yerine başta bir iki muhabbete girebileceğini düşünmüştü. Hafiften kadına doğru eğilip kısık, ama kadının rahatlıkla duyabileceği bir ses tonuyla konuşmaya başlamıştı. "Merhaba, öncelikle sizi tebrik etmek istiyorum bu kadar kitabı aynı anda okuyabilmek büyük başarı. Çokta güzel bir yetenek, keşke benim de böyle bir yeteneğim olsaydı." Hafif hayranlık içeren bir ses tonuyla söyleyeceği bu cümleler biraz da olsa kadının gözüne girebilmek içindi. Sonrasında kadının cevap vermesini bekleyecekti.
"Eh, benim shinshouki stilinde ustalaşabilmem için bir kaç şey lazım. Ama onları buralarda bulabileceğimi pek sanmıyorum. Bu konu hakkındaki bütün kitapları önceden okuduğumu düşünüyorum. Bana bu konuda eğitim verebilecek birilerini arıyorum ama, bu tarz bilgilerin olduğu parşömen ya da kitap var mıdır?"
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Kita Usagi]Son Sırlar
Kadına yönelik iltifatlarınla başladığın cümleler, kadının yüzünde hafif bir kızarmaya neden oluyor. Biraz beceriksiz ve utanmış bir şekilde gözlüklerini düzelten kadın, o esnada kütüphanenin sessizliğinde bir senfoniyi andıran hırıltılarını bile duymazdan geliyor. Bu konuya çok da takılmış gibi durmayan kadının dudaklarından kısık bir teşekkür cümlesi döküldükten sonra konuya giriş yapıyorsun. Konuşmanın bitmesinin ardından ise kadın mırıltı halinde birkaç kez ustalaşmak istediğin tekniği adını mırıldanıyor. Sanki o esnada, konuyla ilgili kitapları ve parşömenleri zihninden geçirir gibi duran kadın, kısa bir süre sonra hafif bir nefes aldıktan sonra “Evet evet… Shinshouki… Onunla ilgili birkaç şey okumuştum ben de.” diyor. Bir anda yüzüne mahcup bir gülümseme yerleşen kadın “Tabi sizin gibi bir shinobiyle kıyaslanamayacak kadar azdır… Hem okuduklarım hem de bildiklerim.” diyor. Başta sunduğun iltifatlara bir cevap niteliğinde olan bu cümlelerin ardından kadın “Size eğitim verecek birinin ismini buradaki kitaplarda veya parşömenlerde bulup bulamayacağınız konusunda emin değilim. Sonuçta bazı güncel kitaplarımız olsa da, dövüş sanatlarıyla ilgili kitaplarımız daha çok geçmişe yönelik. Mesela okuduğum bir kitapta Shinshouki stilinin kısa tarihçesi vardı. Bir diğerinde bu stilin nasıl kullanıldığına dair temel bilgiler…” diyor. Bu esnadan bir yandan da zihnini yoklamaya devam ettiği her halinden belli olan kadın küçük bir duraksamanın ardından “Taijutsu konusunda uzmanlaşmış kimselere ait olan ve onların hayatını anlatan kitaplarımızın olduğunu hatırlayamıyorum. Tabi bu konuda yetersiz olduğumu baştan da söylemiştim. Dilerseniz biraz bekleyin, Okano Ryutaro ismini duymuşsunuzdur muhtemelen. Birazdan burada olur.” diyor.
Kadının bu cümlelerinden sonra Okano Ryutaro ismine dair bildiklerin hızlı zihnine hücum ediyor. Akademide uzman danışman gibi bir rolü olan Jounin rütbesinde bir shinobi olduğunu hatırladığın Ryutaro’nun yetenekli olduğuna dair söylentilere karşın takım çalıştırmadığı ve görevlere çıkmadığı yönündeki rivayetleri anımsamaya başlıyorsun. Dış görünüşü de aslında bir Jounin’e göre oldukça çelimsiz olan, yirmili yaşlarının sonundaki bu adamın özellikle akademi öğrencileri için tam bir muamma olduğuna dair anılarınla birlikte, henüz daha akademi öğrencisi olduğun dönemlerde çakranın yapısını ve kullanımını size anlatan kişinin de bizzat Ryutaro olduğunu hatırlıyorsun. Zihnin o yıllara bir kez daha giderken, adamın bilge duruşu da aynı şekilde canlanıyor gözlerinde. Hemen elinin altında bulundurduğu çeşit çeşit kitaplar ile bilge görünümünü tamamlayan Ryutaro’ya dair hatırlayabildiğin her şeyi sonuna kadar canlandırıyorsun.
Geçmişindeki Ryutaro’ya dair izleri tek tek gün yüzüne çıkardığın sırada kütüphane görevlisi olan kadın “Her sabah buraya gelir ve elindeki kitapları yenileriyle değiştirir. Bazı zamanlarda da yeni kitapları kütüphaneye eklemek için gelir. Çoğu insan pek bilmez ama kütüphanemizin kapasitesinin genişlemesinde büyük bir rolü vardır.” diyor. Bu sözlerinin ardından ise gözleri birkaç adım ötendeki masaya ilişen kadın “Dilersen burada bekleyebilirsin. İçecek bir şeyler getirmemi ister misin?” diyor. Hemen ardından ise hafif bir gülümsemeyle “Aslında bu yasak ancak bizden başka kimsenin olmadığını düşündüğümüzde, ufak bir kaçamak yapmamıza kimse bir şey demez.” diyor.
Kadının bu cümlelerinden sonra Okano Ryutaro ismine dair bildiklerin hızlı zihnine hücum ediyor. Akademide uzman danışman gibi bir rolü olan Jounin rütbesinde bir shinobi olduğunu hatırladığın Ryutaro’nun yetenekli olduğuna dair söylentilere karşın takım çalıştırmadığı ve görevlere çıkmadığı yönündeki rivayetleri anımsamaya başlıyorsun. Dış görünüşü de aslında bir Jounin’e göre oldukça çelimsiz olan, yirmili yaşlarının sonundaki bu adamın özellikle akademi öğrencileri için tam bir muamma olduğuna dair anılarınla birlikte, henüz daha akademi öğrencisi olduğun dönemlerde çakranın yapısını ve kullanımını size anlatan kişinin de bizzat Ryutaro olduğunu hatırlıyorsun. Zihnin o yıllara bir kez daha giderken, adamın bilge duruşu da aynı şekilde canlanıyor gözlerinde. Hemen elinin altında bulundurduğu çeşit çeşit kitaplar ile bilge görünümünü tamamlayan Ryutaro’ya dair hatırlayabildiğin her şeyi sonuna kadar canlandırıyorsun.
Geçmişindeki Ryutaro’ya dair izleri tek tek gün yüzüne çıkardığın sırada kütüphane görevlisi olan kadın “Her sabah buraya gelir ve elindeki kitapları yenileriyle değiştirir. Bazı zamanlarda da yeni kitapları kütüphaneye eklemek için gelir. Çoğu insan pek bilmez ama kütüphanemizin kapasitesinin genişlemesinde büyük bir rolü vardır.” diyor. Bu sözlerinin ardından ise gözleri birkaç adım ötendeki masaya ilişen kadın “Dilersen burada bekleyebilirsin. İçecek bir şeyler getirmemi ister misin?” diyor. Hemen ardından ise hafif bir gülümsemeyle “Aslında bu yasak ancak bizden başka kimsenin olmadığını düşündüğümüzde, ufak bir kaçamak yapmamıza kimse bir şey demez.” diyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kita Usagi
- Ishigakure
- Posts: 286
- Joined: September 11th, 2018, 3:23 am
Re: [Kita Usagi]Son Sırlar
Yaptığı iltifatın işe yaradığını anladığında biraz da olsa işlerin kendi lehinde gideceğini anlamıştı. Kadının utangaç bir şekilde gözlüklerini düzeltmesinin ardından sorduğu soru karşısında birkaç kez Shinshouki ismini tekrar ederken Usagi için heyecanlı bekleyiş başlamıştı. Cevap ise çok geçmeden gelmişti. Kadın, en başta Usagi'nin yaptığı iltifata bir karşılık vermişti. Gülümseyerek teşekkür edip, sonrasında kadının söyleyeceklerini tekrardan beklemeye başlamıştı. Kadının kurduğu her cümle, Usagi'nin duymayı ummadığı, ama duymayı beklediği cümlelerdi. İşine yarayacak bir şeyin çıkacağını düşünmüyordu. Kafasından buradan sonra nereye gitmesi gerektiğini tartarken kadının söylediği son cümle bir an duraksayıp Usagi'yi geçmişe götürmüştü.
Okano Ryutaro, akademi yıllarındayken sıkça duyduğu bir efsane. Yetenekli olmasına rağmen takım çalıştırmayan ve görevlere çıkmayan uzman danışman bir Jounin. Yine kendisinden çakra yapısı ve çakranın kullanımını öğrenmişti. Böyle bir adamdan eğitim alabilirdi elbette. Ama Ryutaro'nun Taijutsu hakkında bir şeyler bilip bilmediği konusunda net bir fikri yoktu. Kadının dediğine göre de Ryutaro'nun birazdan gelmesi gerekiyordu.
Sabahları uğrak yerinin burası olduğunu öğrendiğinde bu bilgiyi beyninin bir köşesine not etti. İleride ihtiyacının olabileceğini düşünüyordu. Aynı şekilde kütüphanenin gelişmesinde önemli katkılarının olduğunu bilmesi de güzel bir detaydı. Şimdiye kadar okuduğu bütün kitapları buradan almış olması, Ryutaro'nun emeği sayesinde mümkün olduğunu öğrenmişti.
Kadının önerisi üzerine gülümseyerek cevap vermişti. "Ah, tabiki neden olmasın. Ama seninde benimle birlikte oturup bana arkadaşlık etmeni çok isterim eğer önemli bir işin yoksa." Ryutaro'yu beklerken bir arkadaş ile sohbet etmenin, kafasını biraz dağıtmanın iyi geleceğini düşünmüştü. Tabi kadın önerisini kabul ederse. Ryutaro geldiğinde ise ne yapacağını çok bilmiyordu. Herhalde gidip yardım istemek ile girecekti muhabbete. Sonrasının çorap söküğü gibi geleceğini düşünüyordu. Bu sırada da elini uzatıp kendisini tanıtmıştı.
"Bu arada kendimi tanıtmadım. Kita Usagi ben."
Okano Ryutaro, akademi yıllarındayken sıkça duyduğu bir efsane. Yetenekli olmasına rağmen takım çalıştırmayan ve görevlere çıkmayan uzman danışman bir Jounin. Yine kendisinden çakra yapısı ve çakranın kullanımını öğrenmişti. Böyle bir adamdan eğitim alabilirdi elbette. Ama Ryutaro'nun Taijutsu hakkında bir şeyler bilip bilmediği konusunda net bir fikri yoktu. Kadının dediğine göre de Ryutaro'nun birazdan gelmesi gerekiyordu.
Sabahları uğrak yerinin burası olduğunu öğrendiğinde bu bilgiyi beyninin bir köşesine not etti. İleride ihtiyacının olabileceğini düşünüyordu. Aynı şekilde kütüphanenin gelişmesinde önemli katkılarının olduğunu bilmesi de güzel bir detaydı. Şimdiye kadar okuduğu bütün kitapları buradan almış olması, Ryutaro'nun emeği sayesinde mümkün olduğunu öğrenmişti.
Kadının önerisi üzerine gülümseyerek cevap vermişti. "Ah, tabiki neden olmasın. Ama seninde benimle birlikte oturup bana arkadaşlık etmeni çok isterim eğer önemli bir işin yoksa." Ryutaro'yu beklerken bir arkadaş ile sohbet etmenin, kafasını biraz dağıtmanın iyi geleceğini düşünmüştü. Tabi kadın önerisini kabul ederse. Ryutaro geldiğinde ise ne yapacağını çok bilmiyordu. Herhalde gidip yardım istemek ile girecekti muhabbete. Sonrasının çorap söküğü gibi geleceğini düşünüyordu. Bu sırada da elini uzatıp kendisini tanıtmıştı.
"Bu arada kendimi tanıtmadım. Kita Usagi ben."
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Kita Usagi]Son Sırlar
Bir şeyler içme teklifini kabul edip, ondan sana eşlik etmesi istemene hafif bir tebessümle karşılık veren kadın, önündeki kitapların sayfa numaralarına hızlıca baktıktan sonra hepsini tek tek kapatıyor. Bu sırada kadın “Elbette, benim için bir zevk.” diyerek vücut diliyle zaten kabul etmiş olduğu teklifini sözleriyle de destekliyor. Tam bu esnada elini uzatıp kendini tanıtmanın ardından kadın narin bir şekilde uzattığın eli sıkıyor ve “Kim olduğunuzu bilmeyen mi var Usagi-san?” diyor yüzündeki tebessümü daha sıcak bir tona taşırken. Elini hafifçe salladıktan sonra ise “Ben de Fujima Nanami… Tanıştığımıza memnun oldum.” diyor.
Nanami elini bırakıp seni az önce gösterdiği masaya doğru yönlendirirken, kendisi de masasının altındaki çekmecelerden bir tanesini açıyor ve bir termos çıkarıyor. Yanına iki tane karton bardağı da alan Nanami, senin tam karşına gelecek şekilde oturuyor ve “Malum kütüphaneden ne zaman çıkabileceğim pek belli olmuyor. Ben de kendi çayımı hazırlayıp getiriyorum.” diyor. Yan yana koyduğu iki karton bardağa hafifçe termostaki çayı doldurmaya başlayan Nanami “Umarım iyi demlenmiştir.” diyor. Bu esnada burnundan vücuduna dolan çay kokusu mistik bir tatlığı da beraberin getiriyor. Nanami bardakları doldurduktan sonra bir tanesini sana uzattığında, üstten çayın deminin oldukça iyi olduğunu görebiliyorsun. Nanami’yle neredeyse aynı anda çaylarınızı ağzınıza götürüp küçük bir yudum aldığında, çayda ufak bir acılık olduğunu ancak yine de güzel bir aromasının bulunduğunu anlayabiliyorsun. Bir süre aldığı yudumun tadına varmaya çalışan Nanami “Evet, hafif bir acılık var. Sanırım yeni getirttiğim çayın miktarını fazla kaçırmışım.” diyor beceriksiz olmasa da hata yaptığını fark ettiğini belli eden bir samimiyetle.
Karşılıklı olarak çaylarınızı yudumlamaya devam ettiğiniz sürede, aranızda havadan sudan sohbetler geçiyor. Nanami sana karşı saygılı bir tavır takınmış halde olsa da, içinde biriken samimiyeti de dışarı vurmaktan çekinmiyor. Karakterinin böyle olduğunu anladığın Nanami’nin bu durumu, aslında köy içerisindeki yerinin de neresi olduğu konusunda sana ufak ipuçları veriyor. Çayınızın son yudumlarına vardığınız anlarda ise, kütüphanenin senden sonraki ilk misafirleri kapıda beliriyor.
Kapıda sessizce beliren iki kişiye, Nanami ile aynı anda kafanı çevirip baktığında, ilk olarak dikkatini çeken Ryutaro’nun tanıdık yüzü oluyor. Yıllar öncesinde hatırladığın gibi olan ve yaşlandığına dair çok da bir iz bulunmayan yüzüne nazaran, Ryutaro’nun çelimsiz vücudunun şekillenmiş olması esas dikkatini çeken husus oluyor. Her ne kadar yaşıtları ve mevkidaşları ile kıyasladığında yine de çelimsiz diyebilecek olsan da, eskisine nazaran daha sağlıklı bir görüntüsünün bulunduğu ortada oluyor. Hemen ardından bakışların Ryutaro’nun yanındaki kadına kaydığında ise, kadının yirmili yaşlarının başında 165 cm uzunluğunda, oldukça fit bir vücudu oluyor. Ryutaro’dan daha kısa olmasına rağmen, daha zinde bir görünümü olduğu belli olan kadının siyah saçlarını hafif üstten topladığını ve neredeyse beline kadar indiğini de görebiliyorsun. Bununla birlikte kadının gözlerinin içinde yatan kararlılık, en çok dikkatini çeken özelliği oluyor.
Klasik Ishigakure shinobi kıyafetleriyle içeriye giren Ryutaro ve yanındaki kadın, doğrudan size doğru gelmeye başladığında, Nanami de hafifçe toparlanarak ayağa kalkıyor. Masayla arasında birkaç adım kala duran Ryutaro bakışlarını önce sana yöneltiyor ve kafasıyla hafifçe seni selamlıyor. Ryutaro’nun bakışlarından, en azından ismen de olsa seni tanıdığını anlayabiliyorsun. Ryutaro bakışlarını Nanami’ye yönlendirirken “Günaydın Nanami-san. Keyfinizi böldüğüm için kusura bakmayın.” diyor yıllar öncesinden hatırladığın kibarlığından hiçbir şey kaybetmemiş bir şekilde. Nanami ise “Ne kusuru, öyle bir şeyin olmasına imkan mı var Ryutaro-san?” diyor. Hemen ardından ise “Bize eşlik etmek ister misiniz?” diye soruyor. Bu teklif üzerine Ryutaro yanındaki kadına kafasını çeviriyor ve onun tepkisini ölçmek istiyor. Ne var ki, masanızın yanına geldiğinden beri bakışları sana kilitlenmiş olan kadın, Ryutaro’nun bu hareketini fark etmiyor bile. Durumu fark eden Ryutaro hafifçe gülümsedikten sonra “Ayuka-san? Bekleyen bir işin var mı?” diye soruyor. Adının söylendiğini fark eden kadın bir anda bakışlarını Ryutaro’ya çevirip başını iki yana sallamakla yetiniyor. Ryutaro ise Nanami’ye dönerek “Kütüphaneye geldiğimde buram buram çayın kokusunu almıştım. Açıkçası canımın çekmediğini söylesem yalan olurdu.” diyor.
Nanami bulunduğu yerden kalkıp masasına dönerken, Ryutaro senin yanındaki boş sandalyeye geçiyor. Ayuka isimli kadın ise, Ryutaro’nun karşısına oturuyor ve bir kez daha bakışlarını üstüne kilitliyor. İkinizin arasında bakışları kısa bir süre gidip gelen Ryutaro ise en sonunda “Siz Kita Usagi’siniz değil mi? Sanırım akademide bir kez dersinize girmiştim. Baya değişmişsiniz.” diyor ortamı ısıtmaya çalışan bir gülümsemeyle. Ancak senin açından dikkat çeken şey, Ryutaro’nun bunu hatırlamış olması oluyor elbette. Yıllar önce yaşanan bir olayı sanki daha birkaç gün önce yaşanmış gibi anımsadığı belli olan Ryutaro’nun hafızasının güçlü olduğunu bu sayede rahatlıkla anlayabiliyorsun.
Ryutaro bu cümlelerinden hemen sonra, sanki kendisi de rahatsız olmuş gibi bakışlarını Ayuka’ya çevirirken “Bu da Oshima Ayuka… Sizin bir üst döneminizdendi. Kendisini şu anda eğitime almış durumdayım. Bir nevi özel ders de diyebiliriz tabi.” diyor. Kadının tam adını öğrendiğin anda ise, bu ismi daha önce de duyduğunu anımsıyorsun. Chuunin rütbesinde olduğu, akademi derslerinde üst dönem öğrencilerden örnek verilirken adının sıkça söylendiği, kısa bir Geninlik döneminden sonra Chuunin olduğunu, görevlerinde başarılı bir shinobi olduğu, ancak son zamanlarda görevlere atanmadığı gibi bilgiler zihninde yankılanıyor. Aslında bu esnada, Ayuka ile ilgili duyduğu birçok şey olmasına rağmen, bir kez bile onunla göreve çıkmamış ve hatta karşılaşmamış olmak seni şaşırtıyor. Kafandan bu bilgiler geçerken Ayuka “Memnun oldum Usagi-san. Seninle daha önce tanışmak isterdim ancak kısmet bu güneymiş.” diyor yumuşak, ancak ısırmaya hazır bir köpeğin hırıltısıyla. Ryutaro ise hafif bir kahkaha ile bu hırıltıyı bastırmak isterken “Elbette… Kim Kita Usagi’yle tanışmak istemez ki?” diyor. Bu sırada Nanami de masadaki yerini alıyor ve getirdiği iki karton bardağa çay doldurmaya başlıyor. İki bardağı doldurup Ryutaro ve Ayuka’ya uzatan Nanami, bu kez senin boş bardağını hafifçe önüne çekiyor ve “Bir bardak daha ister misin?” diye soruyor.
Nanami elini bırakıp seni az önce gösterdiği masaya doğru yönlendirirken, kendisi de masasının altındaki çekmecelerden bir tanesini açıyor ve bir termos çıkarıyor. Yanına iki tane karton bardağı da alan Nanami, senin tam karşına gelecek şekilde oturuyor ve “Malum kütüphaneden ne zaman çıkabileceğim pek belli olmuyor. Ben de kendi çayımı hazırlayıp getiriyorum.” diyor. Yan yana koyduğu iki karton bardağa hafifçe termostaki çayı doldurmaya başlayan Nanami “Umarım iyi demlenmiştir.” diyor. Bu esnada burnundan vücuduna dolan çay kokusu mistik bir tatlığı da beraberin getiriyor. Nanami bardakları doldurduktan sonra bir tanesini sana uzattığında, üstten çayın deminin oldukça iyi olduğunu görebiliyorsun. Nanami’yle neredeyse aynı anda çaylarınızı ağzınıza götürüp küçük bir yudum aldığında, çayda ufak bir acılık olduğunu ancak yine de güzel bir aromasının bulunduğunu anlayabiliyorsun. Bir süre aldığı yudumun tadına varmaya çalışan Nanami “Evet, hafif bir acılık var. Sanırım yeni getirttiğim çayın miktarını fazla kaçırmışım.” diyor beceriksiz olmasa da hata yaptığını fark ettiğini belli eden bir samimiyetle.
Karşılıklı olarak çaylarınızı yudumlamaya devam ettiğiniz sürede, aranızda havadan sudan sohbetler geçiyor. Nanami sana karşı saygılı bir tavır takınmış halde olsa da, içinde biriken samimiyeti de dışarı vurmaktan çekinmiyor. Karakterinin böyle olduğunu anladığın Nanami’nin bu durumu, aslında köy içerisindeki yerinin de neresi olduğu konusunda sana ufak ipuçları veriyor. Çayınızın son yudumlarına vardığınız anlarda ise, kütüphanenin senden sonraki ilk misafirleri kapıda beliriyor.
Kapıda sessizce beliren iki kişiye, Nanami ile aynı anda kafanı çevirip baktığında, ilk olarak dikkatini çeken Ryutaro’nun tanıdık yüzü oluyor. Yıllar öncesinde hatırladığın gibi olan ve yaşlandığına dair çok da bir iz bulunmayan yüzüne nazaran, Ryutaro’nun çelimsiz vücudunun şekillenmiş olması esas dikkatini çeken husus oluyor. Her ne kadar yaşıtları ve mevkidaşları ile kıyasladığında yine de çelimsiz diyebilecek olsan da, eskisine nazaran daha sağlıklı bir görüntüsünün bulunduğu ortada oluyor. Hemen ardından bakışların Ryutaro’nun yanındaki kadına kaydığında ise, kadının yirmili yaşlarının başında 165 cm uzunluğunda, oldukça fit bir vücudu oluyor. Ryutaro’dan daha kısa olmasına rağmen, daha zinde bir görünümü olduğu belli olan kadının siyah saçlarını hafif üstten topladığını ve neredeyse beline kadar indiğini de görebiliyorsun. Bununla birlikte kadının gözlerinin içinde yatan kararlılık, en çok dikkatini çeken özelliği oluyor.
Klasik Ishigakure shinobi kıyafetleriyle içeriye giren Ryutaro ve yanındaki kadın, doğrudan size doğru gelmeye başladığında, Nanami de hafifçe toparlanarak ayağa kalkıyor. Masayla arasında birkaç adım kala duran Ryutaro bakışlarını önce sana yöneltiyor ve kafasıyla hafifçe seni selamlıyor. Ryutaro’nun bakışlarından, en azından ismen de olsa seni tanıdığını anlayabiliyorsun. Ryutaro bakışlarını Nanami’ye yönlendirirken “Günaydın Nanami-san. Keyfinizi böldüğüm için kusura bakmayın.” diyor yıllar öncesinden hatırladığın kibarlığından hiçbir şey kaybetmemiş bir şekilde. Nanami ise “Ne kusuru, öyle bir şeyin olmasına imkan mı var Ryutaro-san?” diyor. Hemen ardından ise “Bize eşlik etmek ister misiniz?” diye soruyor. Bu teklif üzerine Ryutaro yanındaki kadına kafasını çeviriyor ve onun tepkisini ölçmek istiyor. Ne var ki, masanızın yanına geldiğinden beri bakışları sana kilitlenmiş olan kadın, Ryutaro’nun bu hareketini fark etmiyor bile. Durumu fark eden Ryutaro hafifçe gülümsedikten sonra “Ayuka-san? Bekleyen bir işin var mı?” diye soruyor. Adının söylendiğini fark eden kadın bir anda bakışlarını Ryutaro’ya çevirip başını iki yana sallamakla yetiniyor. Ryutaro ise Nanami’ye dönerek “Kütüphaneye geldiğimde buram buram çayın kokusunu almıştım. Açıkçası canımın çekmediğini söylesem yalan olurdu.” diyor.
Nanami bulunduğu yerden kalkıp masasına dönerken, Ryutaro senin yanındaki boş sandalyeye geçiyor. Ayuka isimli kadın ise, Ryutaro’nun karşısına oturuyor ve bir kez daha bakışlarını üstüne kilitliyor. İkinizin arasında bakışları kısa bir süre gidip gelen Ryutaro ise en sonunda “Siz Kita Usagi’siniz değil mi? Sanırım akademide bir kez dersinize girmiştim. Baya değişmişsiniz.” diyor ortamı ısıtmaya çalışan bir gülümsemeyle. Ancak senin açından dikkat çeken şey, Ryutaro’nun bunu hatırlamış olması oluyor elbette. Yıllar önce yaşanan bir olayı sanki daha birkaç gün önce yaşanmış gibi anımsadığı belli olan Ryutaro’nun hafızasının güçlü olduğunu bu sayede rahatlıkla anlayabiliyorsun.
Ryutaro bu cümlelerinden hemen sonra, sanki kendisi de rahatsız olmuş gibi bakışlarını Ayuka’ya çevirirken “Bu da Oshima Ayuka… Sizin bir üst döneminizdendi. Kendisini şu anda eğitime almış durumdayım. Bir nevi özel ders de diyebiliriz tabi.” diyor. Kadının tam adını öğrendiğin anda ise, bu ismi daha önce de duyduğunu anımsıyorsun. Chuunin rütbesinde olduğu, akademi derslerinde üst dönem öğrencilerden örnek verilirken adının sıkça söylendiği, kısa bir Geninlik döneminden sonra Chuunin olduğunu, görevlerinde başarılı bir shinobi olduğu, ancak son zamanlarda görevlere atanmadığı gibi bilgiler zihninde yankılanıyor. Aslında bu esnada, Ayuka ile ilgili duyduğu birçok şey olmasına rağmen, bir kez bile onunla göreve çıkmamış ve hatta karşılaşmamış olmak seni şaşırtıyor. Kafandan bu bilgiler geçerken Ayuka “Memnun oldum Usagi-san. Seninle daha önce tanışmak isterdim ancak kısmet bu güneymiş.” diyor yumuşak, ancak ısırmaya hazır bir köpeğin hırıltısıyla. Ryutaro ise hafif bir kahkaha ile bu hırıltıyı bastırmak isterken “Elbette… Kim Kita Usagi’yle tanışmak istemez ki?” diyor. Bu sırada Nanami de masadaki yerini alıyor ve getirdiği iki karton bardağa çay doldurmaya başlıyor. İki bardağı doldurup Ryutaro ve Ayuka’ya uzatan Nanami, bu kez senin boş bardağını hafifçe önüne çekiyor ve “Bir bardak daha ister misin?” diye soruyor.
Okano Ryutaro
Oshima Ayuka
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kita Usagi
- Ishigakure
- Posts: 286
- Joined: September 11th, 2018, 3:23 am
Re: [Kita Usagi]Son Sırlar
Kadının elini sıkarken kurduğu cümle, Usagi'nin beyninde bir kaç kez dönmüştü. Kim olduğunuzu bilmeyen mi var. Bu konuda pek de haksız sayılmazdı. Sonuçta Minami şehrinden bile ona posta koymak için gelen vardı. Ünü oraya kadar ulaşmıştı. Bunun nedeninin ise feda ettiği şeyler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyordu. Bu ünü kazanmak için hayatından çok fazla şey feda etmişti. Anılarını, sağlığını, belki de shinobi hayatını. Ama bunların şu an için pek bir önemi yoktu. Şu an önemli gördüğü tek şey eski formuna kavuşup köyü için tekrar önemli işler yapabilmekti.
Kadın kendisini tanıtıp Usagi'yi bir masaya yönlendirmişti. Usagi masaya doğru ilerlerken Nanami de masanın çekmecesinden termos çıkartmıştı. Termos ve bardaklar ile masaya oturduğunda hafiften muhabbeti başlatmışlardı bile. Yanında getirdiği termostan bardaklara çayı doldururken kütüphaneyi saran çay kokusundan, kokusunun böyle olan bir çayın kötü olabileceğini düşünmüyordu. Bardağı eline aldığında da, çayın renginden deminin güzel olduğunu anlamıştı. Bardağı ağzına götürüp bir yudum aldığında ise başta ağzına gelen acılık, yerini güzel bir aromaya bırakmıştı. Birden kendisini gurme gibi hissetmesine neden olan bu durum karşısında hafif bir tebessüm etmeden duramamıştı.
Muhabbeti ilerlettikleri sırada Nanami'nin kendisine karşı olan tutumundan bir kaç çıkarım yapabilmişti. Köyün kalanından gördüğü saygıyı Nanami'den de görüyor olması omuzlarına biraz yük bindirse de, devamında Nanami'nin samimi halleri durumu az çok kavramasına yardımcı olmuştu. Köydeki çoğu insan kendisine saygı duyuyordu ama bu saygı samimi bir saygıydı. Saygı duyulan bir arkadaş olduğunu anlayabiliyordu. Bu durum ise Usagi'nin hem hoşuna gidiyordu, hem de biraz korkutuyordu.
Aralarındaki muhabbet devam ederken Usagi'nin burada bekleme amacı gerçekleşmişti. Kapıda beliren iki kişiye doğru kafasını çevirdiğinde Ryutaro'nun tanıdık yüzü ilk dikkatini çeken şey olmuştu. Ryutaro'yu değişmiş, yaşlanmış olarak bekliyordu. Yüzüne baktığında zar zor tanıyacağını düşünüyordu. Ne var ki durum hiç de öyle olmamıştı. Neredeyse hiç yaşlanmamış gibiydi suratı. Tabi aynı şeyi vücudu için söylemek güçtü. Vücudundaki değişiklikler kendisini belli eder cinstendi. Hatırladığından daha sağlıklı bir vücudu vardı artık Ryutaro'nun. Belki de yavaştan Taijutsu'da çalışmaya başlamıştı. Kim bilir. Ryutaro'yu baştan aşağı süzdükten sonra bakışları bu sefer yanındaki kadına kaymıştı. Kendisinden bir kaç santim uzun, bir kaç yaş büyük bir kadın duruyordu yanında. Bu kadın da belli ki kendisine özen gösteriyordu çünkü gayet fit bir vücudu vardı. Ne var ki Usagi'nin asıl dikkatini çeken şey, kadının bakışlarındaki kararlılıktı. Bu kararlılığın kendisine bir engel oluşturabileceği hissine kapılmıştı nedenini bilmediği bir şekilde. Yine de şimdilik bunun ile ilgili bir şeyler yapmadan önce olayların nasıl gelişeceğini beklemenin daha doğru olacağını düşündü.
İçeri giren misafirler kendilerine doğru gelirken Nanami de hafifçe toparlanarak ayağa kalkmıştı. Ryutaro masaya belli bir mesafe yaklaştıktan sonra başıyla Usagi'ye selam vermişti. Kendisine gelen bu selamı karşıladıktan sonra bakışlarını diğer misafire yönlendirmişti. Kadının bakışları altında iken Ryutaro ile Nanami'nin konuşmaya başlamasıyla kendisini muhabbeti dinlemeye yöneltmişti. Lakin kadının bakışlarını hala üzerinde hissedebiliyordu. Ryutaro'nun kadının adını söylemesi ile ani bir şekilde bakışlarının üzerinden kalkması, Usagi'yi bir nebze rahatlatmıştı. Bu sırada Ryutaro'da Nanami'nin teklifini nazikçe kabul edip yanındaki boş sandalyeye oturmuştu. Şimdilik her şey istediği gibi şekilleniyordu. Bir istisna dışında.
Ryutaro'nun muhabbete girmesi ile birlikte bakışlarını ona çevirmişti. Akademide girdiği dersi hatırlamasını beklemediğinden biraz şaşırmıştı. "Ah, evet doğru. Çakranın yapısını ve kullanımını sizden öğrenmiştim." diyerek karşılık vermişti.
Ryutaro, kadını tanıttığında onunla ilgili aklına bir kaç bilgi kırıntısı gelmişti. Bu bilgiler genelde ne kadar örnek bir shinobi olduğu yönünde olsa da, şu an için az çok kadının bakışlarının altında yatan nedeni tahmin edebiliyordu. Hayatını bu denli bildiği birisi ile daha önce hiç karşılaşmadığını anladığında da Ayuka'nın ne kadar ünlü birisi olduğunu anlamıştı. Ayuka'nın Usagi'ye karşı olan tavırları da bu tahminini destekler nitelikteydi. Yüksek ihtimalle Ayuka, Usagi'nin ününü kıskanmıştı. Bu sebeple odaya girdiğinden beri bakışlarını Usagi'den çekmiyordu. Usagi'ye karşı bir sinir durumu hakimdi. Ne var ki bu ünü Usagi istememişti. Bu yüzden bu durum hakkında iyi ya da kötü bir düşüncesi bulunmuyordu. Ayuka'nın ve Ryutaro'nun sözleri üzerine nazikçe selamına karşılık verecekti. "Ben de memnun oldum Ayuka-san. Akademide neredeyse her gün senin adını duyuyordum. O zamandan bu zamana tanışmamış olmamış çok enteresan." Bu sözlerini hafif iğneleyici bir tavırla söyleyecekti. Yüzündeki hafif gülümseme ile beraber.
Nanami'nin sorusu üzerine "Tabi, lütfen." diyerek karşılık verdikten sonra Ryutaro'ya dönüp aklındaki bir kaç soru işaretinden kurtulmak için sırasıyla soracaktı sorularını. "Ryutaro-san, Ayuka'yı eğitime aldığınızı söylemiştiniz. Ne eğitimi bu tam olarak? Çünkü bildiğim kadarıyla Ayuka gerçekten güçlü bir shinobi. Daha nereye kadar kendisini geliştirebilir ki?" Bu sözleri söylemesindeki nedenlerden en büyüğü Ayuka ile arasını yumuşatmaktı. Bir diğer nedeni de muhabbetin gidişatını yavaştan ele alıp asıl amacına yönlendirmek.
Kadın kendisini tanıtıp Usagi'yi bir masaya yönlendirmişti. Usagi masaya doğru ilerlerken Nanami de masanın çekmecesinden termos çıkartmıştı. Termos ve bardaklar ile masaya oturduğunda hafiften muhabbeti başlatmışlardı bile. Yanında getirdiği termostan bardaklara çayı doldururken kütüphaneyi saran çay kokusundan, kokusunun böyle olan bir çayın kötü olabileceğini düşünmüyordu. Bardağı eline aldığında da, çayın renginden deminin güzel olduğunu anlamıştı. Bardağı ağzına götürüp bir yudum aldığında ise başta ağzına gelen acılık, yerini güzel bir aromaya bırakmıştı. Birden kendisini gurme gibi hissetmesine neden olan bu durum karşısında hafif bir tebessüm etmeden duramamıştı.
Muhabbeti ilerlettikleri sırada Nanami'nin kendisine karşı olan tutumundan bir kaç çıkarım yapabilmişti. Köyün kalanından gördüğü saygıyı Nanami'den de görüyor olması omuzlarına biraz yük bindirse de, devamında Nanami'nin samimi halleri durumu az çok kavramasına yardımcı olmuştu. Köydeki çoğu insan kendisine saygı duyuyordu ama bu saygı samimi bir saygıydı. Saygı duyulan bir arkadaş olduğunu anlayabiliyordu. Bu durum ise Usagi'nin hem hoşuna gidiyordu, hem de biraz korkutuyordu.
Aralarındaki muhabbet devam ederken Usagi'nin burada bekleme amacı gerçekleşmişti. Kapıda beliren iki kişiye doğru kafasını çevirdiğinde Ryutaro'nun tanıdık yüzü ilk dikkatini çeken şey olmuştu. Ryutaro'yu değişmiş, yaşlanmış olarak bekliyordu. Yüzüne baktığında zar zor tanıyacağını düşünüyordu. Ne var ki durum hiç de öyle olmamıştı. Neredeyse hiç yaşlanmamış gibiydi suratı. Tabi aynı şeyi vücudu için söylemek güçtü. Vücudundaki değişiklikler kendisini belli eder cinstendi. Hatırladığından daha sağlıklı bir vücudu vardı artık Ryutaro'nun. Belki de yavaştan Taijutsu'da çalışmaya başlamıştı. Kim bilir. Ryutaro'yu baştan aşağı süzdükten sonra bakışları bu sefer yanındaki kadına kaymıştı. Kendisinden bir kaç santim uzun, bir kaç yaş büyük bir kadın duruyordu yanında. Bu kadın da belli ki kendisine özen gösteriyordu çünkü gayet fit bir vücudu vardı. Ne var ki Usagi'nin asıl dikkatini çeken şey, kadının bakışlarındaki kararlılıktı. Bu kararlılığın kendisine bir engel oluşturabileceği hissine kapılmıştı nedenini bilmediği bir şekilde. Yine de şimdilik bunun ile ilgili bir şeyler yapmadan önce olayların nasıl gelişeceğini beklemenin daha doğru olacağını düşündü.
İçeri giren misafirler kendilerine doğru gelirken Nanami de hafifçe toparlanarak ayağa kalkmıştı. Ryutaro masaya belli bir mesafe yaklaştıktan sonra başıyla Usagi'ye selam vermişti. Kendisine gelen bu selamı karşıladıktan sonra bakışlarını diğer misafire yönlendirmişti. Kadının bakışları altında iken Ryutaro ile Nanami'nin konuşmaya başlamasıyla kendisini muhabbeti dinlemeye yöneltmişti. Lakin kadının bakışlarını hala üzerinde hissedebiliyordu. Ryutaro'nun kadının adını söylemesi ile ani bir şekilde bakışlarının üzerinden kalkması, Usagi'yi bir nebze rahatlatmıştı. Bu sırada Ryutaro'da Nanami'nin teklifini nazikçe kabul edip yanındaki boş sandalyeye oturmuştu. Şimdilik her şey istediği gibi şekilleniyordu. Bir istisna dışında.
Ryutaro'nun muhabbete girmesi ile birlikte bakışlarını ona çevirmişti. Akademide girdiği dersi hatırlamasını beklemediğinden biraz şaşırmıştı. "Ah, evet doğru. Çakranın yapısını ve kullanımını sizden öğrenmiştim." diyerek karşılık vermişti.
Ryutaro, kadını tanıttığında onunla ilgili aklına bir kaç bilgi kırıntısı gelmişti. Bu bilgiler genelde ne kadar örnek bir shinobi olduğu yönünde olsa da, şu an için az çok kadının bakışlarının altında yatan nedeni tahmin edebiliyordu. Hayatını bu denli bildiği birisi ile daha önce hiç karşılaşmadığını anladığında da Ayuka'nın ne kadar ünlü birisi olduğunu anlamıştı. Ayuka'nın Usagi'ye karşı olan tavırları da bu tahminini destekler nitelikteydi. Yüksek ihtimalle Ayuka, Usagi'nin ününü kıskanmıştı. Bu sebeple odaya girdiğinden beri bakışlarını Usagi'den çekmiyordu. Usagi'ye karşı bir sinir durumu hakimdi. Ne var ki bu ünü Usagi istememişti. Bu yüzden bu durum hakkında iyi ya da kötü bir düşüncesi bulunmuyordu. Ayuka'nın ve Ryutaro'nun sözleri üzerine nazikçe selamına karşılık verecekti. "Ben de memnun oldum Ayuka-san. Akademide neredeyse her gün senin adını duyuyordum. O zamandan bu zamana tanışmamış olmamış çok enteresan." Bu sözlerini hafif iğneleyici bir tavırla söyleyecekti. Yüzündeki hafif gülümseme ile beraber.
Nanami'nin sorusu üzerine "Tabi, lütfen." diyerek karşılık verdikten sonra Ryutaro'ya dönüp aklındaki bir kaç soru işaretinden kurtulmak için sırasıyla soracaktı sorularını. "Ryutaro-san, Ayuka'yı eğitime aldığınızı söylemiştiniz. Ne eğitimi bu tam olarak? Çünkü bildiğim kadarıyla Ayuka gerçekten güçlü bir shinobi. Daha nereye kadar kendisini geliştirebilir ki?" Bu sözleri söylemesindeki nedenlerden en büyüğü Ayuka ile arasını yumuşatmaktı. Bir diğer nedeni de muhabbetin gidişatını yavaştan ele alıp asıl amacına yönlendirmek.
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Kita Usagi] Son Sırlar
Ryutaro’nun hangi konuyla ilgili olarak dersinize girdiğini belirttiğin cümlenin ardından, Ryutaro bunu başıyla onaylıyor. Sanki o günleri bir kez daha yaşamış gibi gözleri kısa bir süre dalan Ryutaro, ardından tekrar konuşmalarına devam ediyor. Ayuka ile tanışma faslında ise, Ayuka tüm konuşmalarına sadece başını sallayarak cevap veriyor. Ancak bu sessizliğin altında, ne bir böbürlenme ne de bir üstten görme gibi bir tavır seziyorsun.
Nanami boş bardağını yavaşça doldurduktan sonra kendisine de bir bardak dolduruyor ve eski yerine oturuyor. Hepiniz birlikte çayınızdan yudumlarınızı aldıktan sonra Ryutaro çayın güzel olduğuna dair birkaç cümle kurduktan sonra Nanami’ye teşekkür ediyor. Ayuka da basit bir teşekkür ile çayından bir yudum daha alırken, sessizlikten yararlanarak Ryutaro’ya sorularını soruyorsun. Bu sorular bir anda Ayuka’nın bakışlarının keskinleşmesine ve dikkatinin artmasına neden olurken Ryutaro da hafif bir gülümseme yaratıyor. Ryutaro bakışlarını senin ve Ayuka arasında gezdirirken “Doğru diyorsun, Ayuka gerçekten güçlü bir shinobi. Belki de neslinin en iyilerinden… Bu yüzden eğitime almamım nedeni de aslında sorduğun soruyla aynı… Daha ne kadar gelişebileceğini görmek istiyorum.” diyor. Ayuka’nın gözlerindeki kararlılığın bir benzerini bu kez Ryutaro’nun gözlerinde net bir şekilde görebiliyorsun.
Nanami boş bardağını yavaşça doldurduktan sonra kendisine de bir bardak dolduruyor ve eski yerine oturuyor. Hepiniz birlikte çayınızdan yudumlarınızı aldıktan sonra Ryutaro çayın güzel olduğuna dair birkaç cümle kurduktan sonra Nanami’ye teşekkür ediyor. Ayuka da basit bir teşekkür ile çayından bir yudum daha alırken, sessizlikten yararlanarak Ryutaro’ya sorularını soruyorsun. Bu sorular bir anda Ayuka’nın bakışlarının keskinleşmesine ve dikkatinin artmasına neden olurken Ryutaro da hafif bir gülümseme yaratıyor. Ryutaro bakışlarını senin ve Ayuka arasında gezdirirken “Doğru diyorsun, Ayuka gerçekten güçlü bir shinobi. Belki de neslinin en iyilerinden… Bu yüzden eğitime almamım nedeni de aslında sorduğun soruyla aynı… Daha ne kadar gelişebileceğini görmek istiyorum.” diyor. Ayuka’nın gözlerindeki kararlılığın bir benzerini bu kez Ryutaro’nun gözlerinde net bir şekilde görebiliyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kita Usagi
- Ishigakure
- Posts: 286
- Joined: September 11th, 2018, 3:23 am
Re: [Kita Usagi] Son Sırlar
Ryutaro'nun cevabı üzerine bakışlarını Ayuka çevirmişti. Görebildiği kadar Ayuka'yı süzmüştü. O sırada ise beyni Ayuka'nın ne kadar gelişebileceğini tartıyordu. Ayuka ile ilgili neredeyse hiçbir bilgisi yoktu ama yine de bir kaç fikir oluşturmuştu. Ama bu gelişim gerçekten nereye kadar olabilirdi? Kurumi kadar güçlenebilir miydi? İleride Ishichou olabilir miydi? Bu soruların cevabını bilmiyordu ama Ayuka ve Ryutaro'nun gözlerindeki kararlılık ile bunu başarabileceklerini tahmin etmek çok zor değildi.
Bakışlarını Ayuka'dan tekrar Ryutaro'ya çevirip, sormak istediği asıl soruyu sormayı düşünmüştü. Kafasında hızlıca cümlelerini toparlayıp konuya girecekti. "Bunu görmek için size izleyici olarak katılmayı teklif ederdim lakin, benim de kafamda bir şeyler var." Bu anda gülümseyip bir kaç saniye bekledikten sonra devam edecekti. "Kendi eğitimim üzerinde bir kaç bilgi alabilmek için gelmiştim lakin kütüphanemizde bu bilgilere ulaşamadım maalesef." Yüzündeki gülümsemeyi bu sırada sildikten sonra cümlelerine devam edecekti. "Başımdan geçen olayları biliyor olmalısınız. Savaşta ne kadar güçsüz olduğumu anladım. Bu sebeple ustalaşmaya çalıştığım Shinshouki stilinde daha da ileriye gitmeyi istiyorum ama bir türlü gerekli bilgileri toparlayamıyorum. Belki siz bana eğitim verebilecek birilerini tanıyorsunuzdur. Ya da bu bilgilere nereden ulaşabileceğimi. Bu konuda yardımcı olabilir misiniz?" Sorusunu sorduktan sonra beklemeye başlayacaktı. Al şu kitabı oku tarzında bir cevap beklemiyordu. Öyle bir durum olmasını da istemiyordu. Belki bir eğitmene yönlendirebilirdi. Küçük bir ihtimal olarak belki kendisi eğitmeyi teklif edebilirdi. Her iki durumda da minnettar kalacağı kesindi.
Bakışlarını Ayuka'dan tekrar Ryutaro'ya çevirip, sormak istediği asıl soruyu sormayı düşünmüştü. Kafasında hızlıca cümlelerini toparlayıp konuya girecekti. "Bunu görmek için size izleyici olarak katılmayı teklif ederdim lakin, benim de kafamda bir şeyler var." Bu anda gülümseyip bir kaç saniye bekledikten sonra devam edecekti. "Kendi eğitimim üzerinde bir kaç bilgi alabilmek için gelmiştim lakin kütüphanemizde bu bilgilere ulaşamadım maalesef." Yüzündeki gülümsemeyi bu sırada sildikten sonra cümlelerine devam edecekti. "Başımdan geçen olayları biliyor olmalısınız. Savaşta ne kadar güçsüz olduğumu anladım. Bu sebeple ustalaşmaya çalıştığım Shinshouki stilinde daha da ileriye gitmeyi istiyorum ama bir türlü gerekli bilgileri toparlayamıyorum. Belki siz bana eğitim verebilecek birilerini tanıyorsunuzdur. Ya da bu bilgilere nereden ulaşabileceğimi. Bu konuda yardımcı olabilir misiniz?" Sorusunu sorduktan sonra beklemeye başlayacaktı. Al şu kitabı oku tarzında bir cevap beklemiyordu. Öyle bir durum olmasını da istemiyordu. Belki bir eğitmene yönlendirebilirdi. Küçük bir ihtimal olarak belki kendisi eğitmeyi teklif edebilirdi. Her iki durumda da minnettar kalacağı kesindi.
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Kita Usagi] Son Sırlar
Ryutaro’nun konuşmasının ardından başlayan konuşmalarını, Ayuka hafif bir tebessümle takip ediyor. Gözlerindeki yanan ateşi sonuna kadar harlamaya devam eden Ayuka bakışlarını senin üzerinde tutmakta ısrarcı görünüyor. Konuşman devam ederken Ryutaro seni büyük bir dikkatle dinliyor ve sözlerini anladığını belirtmek için ara ara kafasını aşağı yukarı sallıyor. Bu esnada konuşmaya herhangi bir şekilde dahil olmayan Nanami, sadece çayını yudumlamakla yetiniyor.
Konuşmanın bitmesinden ve niyetini belli etmenin ardından Ryutaro başını hafifçe öne eğiyor ve tıpkı geçmiş zamanları hatırladığı andaki gibi hareketler sergiliyor. Zihninden sanki stilinin ismini birkaç kez geçirdiğini anladığın Ryutaro bakışlarını sana çevirirken “Açıkçası taijutsu benim en kötü olduğum konu.” diyerek lafa başlıyor. Hem bir umutsuzluk hem de bir umut barındıran bu ilk cümlenin ardından “Belki kulağına gelmiştir, bazı rahatsızlıklarımdan dolayı aktif olarak shinobilik yapamıyorum. Bu yüzden kendimi daha çok eğitmen olma konusunda yetiştirmeye çalışıyorum. Ancak taijutsu konusunda ister istemez eğitmenin de ortaya bir efor koyması gerekiyor. Tabi benim durumumda bu efor minimum oluyor.” diyor. Aslında bir nevi seni kendisinin eğitmesi mevzusunun önünü kapatmaya çalışır gibi görünen Ryutaro, yine de yüzünde barındırdığı tebessümle umut aşılamaya devam ediyor. Hafif bir nefes aldıktan sonra ise “Bu konuda konuşabileceğin birkaç kişi vardır muhakkak. Her ne kadar köyümüzde ihtisas sahibi shinobi sayısı az olsa da, bir çözüm yolu bulunabileceğini düşünüyorum.” diyor. Bu cümleleri sırasında aslında halen daha kafasından birkaç isim geçirdiği belli olan Ryutaro bir şeyler söylemek için ağzını açtığı esnada, birden konuşmaya Ayuka dahil oluyor ve “Ryutaro-sensei…” diyerek konuşmaya dahil olmak için izin istiyor.
Ayuka’nın seslenişi ile birlikte masadaki tüm bakışlar Ayuka’ya dönerken, Ryutaro da eliyle Ayuka’ya konuşması için müsaade ediyor. Tam bir usta-çırak görünümündeki ilişkilerinde, Ayuka başının hafifçe sallayarak ettiği teşekkürün ardından “Eğer sizin de izniniz olursa Usagi-san ile bir antrenman dövüşü yapmak isterim. Böylece hem verdiğiniz teorik bilgileri Usagi gibi bir shinobi üzerinden ne kadar işe yaradığını görebiliriz hem de Usagi-san’ın seviyesini ölçerek ona yardımcı olacak uygun kişiyi bulabilirsiniz.” diyor. Ayuka’nın bu –bir nevi beklendik- önerisi karşısında, Ryutaro düşünceli bir şekilde bakışlarını sana çeviriyor. Bu esnada mırıltı halinde “Aslında iyi bir fikir olabilir.” şeklinde dökülen cümle ile, bu konuda kararı sana bıraktığını belli ediyor.
Konuşmanın bitmesinden ve niyetini belli etmenin ardından Ryutaro başını hafifçe öne eğiyor ve tıpkı geçmiş zamanları hatırladığı andaki gibi hareketler sergiliyor. Zihninden sanki stilinin ismini birkaç kez geçirdiğini anladığın Ryutaro bakışlarını sana çevirirken “Açıkçası taijutsu benim en kötü olduğum konu.” diyerek lafa başlıyor. Hem bir umutsuzluk hem de bir umut barındıran bu ilk cümlenin ardından “Belki kulağına gelmiştir, bazı rahatsızlıklarımdan dolayı aktif olarak shinobilik yapamıyorum. Bu yüzden kendimi daha çok eğitmen olma konusunda yetiştirmeye çalışıyorum. Ancak taijutsu konusunda ister istemez eğitmenin de ortaya bir efor koyması gerekiyor. Tabi benim durumumda bu efor minimum oluyor.” diyor. Aslında bir nevi seni kendisinin eğitmesi mevzusunun önünü kapatmaya çalışır gibi görünen Ryutaro, yine de yüzünde barındırdığı tebessümle umut aşılamaya devam ediyor. Hafif bir nefes aldıktan sonra ise “Bu konuda konuşabileceğin birkaç kişi vardır muhakkak. Her ne kadar köyümüzde ihtisas sahibi shinobi sayısı az olsa da, bir çözüm yolu bulunabileceğini düşünüyorum.” diyor. Bu cümleleri sırasında aslında halen daha kafasından birkaç isim geçirdiği belli olan Ryutaro bir şeyler söylemek için ağzını açtığı esnada, birden konuşmaya Ayuka dahil oluyor ve “Ryutaro-sensei…” diyerek konuşmaya dahil olmak için izin istiyor.
Ayuka’nın seslenişi ile birlikte masadaki tüm bakışlar Ayuka’ya dönerken, Ryutaro da eliyle Ayuka’ya konuşması için müsaade ediyor. Tam bir usta-çırak görünümündeki ilişkilerinde, Ayuka başının hafifçe sallayarak ettiği teşekkürün ardından “Eğer sizin de izniniz olursa Usagi-san ile bir antrenman dövüşü yapmak isterim. Böylece hem verdiğiniz teorik bilgileri Usagi gibi bir shinobi üzerinden ne kadar işe yaradığını görebiliriz hem de Usagi-san’ın seviyesini ölçerek ona yardımcı olacak uygun kişiyi bulabilirsiniz.” diyor. Ayuka’nın bu –bir nevi beklendik- önerisi karşısında, Ryutaro düşünceli bir şekilde bakışlarını sana çeviriyor. Bu esnada mırıltı halinde “Aslında iyi bir fikir olabilir.” şeklinde dökülen cümle ile, bu konuda kararı sana bıraktığını belli ediyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.