Kökler
Posted: September 27th, 2020, 6:09 am
Jounin sınavından bir hafta önce
Usagi'nin evi...
Usagi'nin evi...
Her zaman gördüğü kabusların bir başkasıyla başlamıştı yeni güne. Beyni, vücudu alışmıştı kabuslara. Artık sıçrayarak uyanmıyordu bu kabuslardan. Sadece gözlerini açıp tavana bakıyordu. Her kabustan sonra, içini bir boşluk kaplıyordu. Bu boşluğu ise yeni günün soğukluğu dolduruyordu. Ya da vücudunun yaydığı soğukluk. Alışmıştı da artık bu soğuklara. Normal insanlara serin gelen havalar, bazen Usagi için serinden biraz daha sıcak olabiliyordu. Gün geçtikçe bu durum kendisini daha da çok belli ediyordu. Yine de, içini kaplayan sıcaklığın hoş olmadığını da söyleyemiyordu.
Gözlerini açtığı güne, yine gözlerini kapatarak başlamıştı. Gözlerini kapatıp tekrar uykuya dalmak istiyordu. Bir kereye mahsus kabus olmadan, rahat bir uyku çekmek istiyordu. Bunun ne denli boş bir istek olduğunu ise halihazırda biliyordu. Gözlerini bir kere daha minik umutlar sayesinde açmıştı. Bu umutların başında Ishigakure geliyordu. Köyüne bu kadar bağlı olması gerçekten doğru muydu? Bazen bunu sorguluyordu. Çok da geçmişinde bırakamadığı bir savaş vardı. Bu savaştan dönünce keşfetmişti köyüne olan bağlılığını. Tabi bu keşfin en büyük kaynağı, köyü için feda ettiği ciğerleriydi. Neredeyse yaşamını da vereceği bu savaştan, sadece ciğerlerini feda edip çıkmış olması büyük şanstı. Ciğerleri ise bu durumu her fırsatta kendisine hatırlatıyordu. Tavan ile arasında geçen romantik bakışma esnasında hırıltıları ile ne denli sinirli olduğunu belli ediyordu şu anki durumuna. Usagi ise ciğerlerinin bu sinirine pek aldırmadan doğrulmuştu yatağında.
Önünde çok rutin bir gün vardı. Jounin sınavına az bir süre kalmıştı ve bu sınav için antrenman yapacağı bir gündü bu gün. Hali hazırda çok fazla göreve verilmiyor olması hem ciğerlerini dinlendirip iyileşme sürecini ilerletmesine katkı sağlıyordu. Hem de Jounin sınavı için hazırlanmasını kolaylaştırıyordu. Gerçi bu gün biraz tembellik yapıp evden çıkmama düşüncesi de aklının bir köşesinden kendisini belli ediyordu. İki düşünce arasında gidip gelirken yatağından kalkmıştı yavaşça. Odanın içini göz ucuyla kontrol ettiğinde fark etmişti yine uyurken etrafını soğuttuğunu. Odanın içi yine çoğu kabustan sonra olduğu gibi buz ile kaplanmıştı. Artık bu durumu da çok fazla önemsemiyordu. Bu buzlanmanın nedenini de bilmiyordu. Soğuk Akımları çağırdığı için bu buzlanma oluşuyor olsa, Akımlar gittiğinde bu buzların da yok olması gerekirdi. Lakin bu buzlanmalar Akımlar olmadığı halde gitmiyordu. Zamanla kendiliğinden eriyorlardı. Nedenini ise çok araştırmasına rağmen bulamamıştı. Bu sebeple artık nedenini aramaktan da vaz geçmişti.
Kendi kendine, ayaküstü yaptığı bir istişare ile güne duş alarak başlamaya karar vermişti. Ayaklarını sürüyerek, yaklaşık bir dakika önce gördüğü kabusun da verdiği bitkinlik ile kendisini duşa atmıştı. Soğuk suyu açıp altına girmişti. Birden vücudundaki bütün hücrelerin harekete geçmesi ile birlikte hızlıca ayılmıştı. Kan akışının hızlandığını hissedebiliyordu. Ne var ki, bir süre sonra suyun sıcaklığı aşırı normal gelmeye de başlamıştı. Son zamanlarda olduğu gibi. Soğuk su bile artık normal geliyordu. Yaşam standartları yavaş yavaş değişiyordu. Bu değişim ise Usagi'nin beyninde hem güzel, hem de kötü düşünceler oluşmasına sebep oluyordu. Usagi ise, bu iki zıt düşüncenin arasında gün geçtikçe eziliyordu.
Duşunu alıp kendisine geldikten sonra kahvaltı yapmak için mutfağa gitmişti. Hızla bir kahvaltı hazırladıktan sonra masaya oturup kahvaltısını yemeye başlamıştı. Bir ara bugün ne yapacağını düşünürken gözleri takvime gitti. Jounin sınavına ne kadar zaman kaldığına göre ne yapacağına karar verecekti. Tabi ki böyle bir şey olabilir miydi? Olamazdı. Takvime bakıp, o günün hangi gün olduğunu anladığı anda, ağzındaki lokması büyümeye başlamıştı. Gözleri takvime kitlenmiş bir şekilde, ağzındaki lokma git gide büyürken kalakalmıştı. Kendisini bir hayli zorlayarak ağzındaki lokmayı yutmayı becerebilmişti. Kalan kahvaltısını yemek için gerekli olan iştahı ise takvim yapraklarının arasından koşarak uzaklaşmıştı. Bugün "O" günün yıl dönümüydü. Hayatındaki her şeyin değiştiği "O" günün. Abisini toprağa verdiği gün...