[Takım Chisa] Konvoy

Toprak Ülkesi ve Kaya Ülkesi sınırını oluşturan dağ.
Post Reply
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2839
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

[Takım Chisa] Konvoy

Post by GM - Naruto » May 14th, 2025, 11:33 pm

“Chiiisa-sensee.” Rei’nin bayık tonlu sesini duymanla birlikte ona doğru dönüyorsun. Omuzları düşmüş, kollarını aşağı doğru sallandırmakta ve kafası öne düşmüş şekilde oldukça acınası ama bir yandan da komik göründüğünü düşünmeden edemiyorsun. “Ne zaman varırız? Hiç haydut da çıkmadı. Yürüyüp duruyoruz.” Gerçekten de, göreviniz başladığından beri yapmakta olduğunuz tek şey yürümek. Bir shinobi olarak daha önce pek çok kez kervan koruma görevi yaptığın için bu tempoya ve sıradanlığa alışkın olduğun söylenebilir, ancak takımın ilk kez böyle bir görevdeler ve özellikle Rei’nin konsepti anlamak konusunda zorluk yaşıyor olduğunu tahmin edebiliyorsun onu tanıdığın kadarıyla.

Birkaç gündür yoldasınız. Arka arkaya sıralanmış ve tepeleme ticari malla doldurulmuş dört at arabasına eşlik etmektesiniz. Bu konvoyun sahibi Minami’nin en zengin tüccarlarından biri olan Furukawa Daisuke. Kaya Ülkesi’nde hatrı sayılan ve çevresi oldukça geniş olan bir tüccar. Bu görevde olmanızın sebebi de tam olarak bu aslında. Dört arabanın da ön kısmındaki oturaklarda Daisuke’nin ikişer adamı oturmakta. En öndeki arabada oturmakta olanlardan biri ise Furukawa Hiroshi, Daisuke’nin öz yeğeni ve bu kervanın lideri. Pek burnundan kıl aldırmayan bir tip. Ancak özünde pek de zararlı olmadığını hissedebiliyorsun.

Görevli chuunin tarafından takım antrenmanınız esnasında Ishichou Kageyasu tarafından takımın için bir görev verileceği bilgisi geldiğinde tam olarak beklentinin bu olduğu söylenemezdi aslında, ancak takımınla birlikte Ishichou Binası’na gittiğinde Kageyasu ile birlikte oturmakta olan Otake Takeru’yu gördüğün anda pek de hayırlı olmadığını çözebilmiştin bu işin. Chou’luğunun ilk dönemlerinden beri Kageyasu’yu açıktan açığa desteklediği bilinen Takeru’nun Kageyasu’ya ricasıyla bu göreve çıkmış olduğunuz belli. Takeru’nun ülkedeki en zengin tüccarlardan biri olan Furukawa Daisuke ile arasının iyi olması pek de şaşırılacak bir şey değil elbette.

Güneş yavaştan tepeye ilerlemekte, öğlen saatlerine yaklaşmış durumdasınız ancak nispeten yavaş ilerliyorsunuz. Bunun en büyük sebebi, Shinano Dağı’nın yamaçlarını çıkıyor oluşunuz. Yokuş günlerdir ağır yük taşımakta olan atları zorluyor. Shinobi eğitimleri sayesinde takımının herhangi bir zorluk yaşamadığını ve oldukça rahat olduklarını gözlemleyebiliyorsun. Kazuya ve Tsugi arkalarda bir sohbet ederek yürümekteler. Tek sorun, Rei’nin çok sıkılmış olması. Geçtiğimiz günlerde herhangi bir saldırıya ya da saldırı teşebbüsüne uğramadınız. Aslında bu görev açısından iyi bir şey, ancak geninlere eğitim için ufak bir fırsat çıksa da fena olmazdı diye düşünmüyor değilsin.

Off Topic
Konudaki Oyuncular: Kotegawa Chisa
Pasiflik Süresi: -

Konu süresince karakter gelişimi & satınalmalar gerçekleştirilebilir. Bu hususun önem arz edeceği bir durum olursa konuya geliştirmeler tamamlanana kadar ara verilecektir.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kotegawa Chisa
Ishigakure
Ishigakure
Posts: 438
Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Künye:

Re: [Takım Chisa] Konvoy

Post by Kotegawa Chisa » May 15th, 2025, 1:53 am

Chisa o gün yataktan hiç olmadığı kadar mutlu kalkmıştı ve bunun herhangi bir sebebinin olmaması onun için bunu daha eğlenceli bir hale getiriyordu. Çevik bir hareketle yatağından kalktı ve odasının penceresine doğru koşar adımlarla ilerledi. Attığı her adımla genç kızın içerisindeki heyecan daha da net bir şekilde belli oluyordu, odayla harika bir uyum içerisinde dans ediyordu adeta. Pencerenin önüne geldiğinde etrafında hafifçe döndü ve içerisindeki heyecanın nedenini sorgulamak için kısa bir süreliğine durdu. Birkaç saniye boyunca bu konu hakkında düşündükten sonra düşünmeyi bırakarak oldukça sert bir şekilde penceresini açtı. Binanın dış cephesine sertçe çarpan penceresinin çıkardığı sesi duyduğu anda irkildi ve hızlıca pencerenin camlarını kontrol etti, neyse ki herhangi bir hasar oluşmamıştı. Genç kız tekrardan neşelendi, bugün şanslı günüm diye düşündü... Derin bir nefes alarak temiz ciğerlerini temiz havayla doldurduktan sonra içeriye girdi ve Pamuk adını verdiği minik, pembe kedisinin başını avuçlarının arasına alarak onu biraz hırpaladı. Pamuk bu durumdan pek memnun olmadığını belli eden bir ses çıkarsa da kısa süre içerisinde pes etti, yaşlı kedi Chisa'nın bu hallerine çoktan alışmıştı. Chisa neşeli adımlarla mutfağa doğru ilerlerken fırsatı yakalayan Pamuk, her zaman yaptığı gibi açık pencereden dışarı çıkarak gününü özgürce geçirmeye karar verdi. Chisa onun bu evden kaçmalarına alışmıştı çünkü akşam geri geleceğini biliyordu.

Genç kız basit bir kahvaltı hazırladı, zira takımıyla buluşacağından ötürü hazırlanması gerekiyordu. Dişlerini fırçaladı, hafif bir makyaj yaptı ve aynada kendisine bakarak birkaç dakika boyunca ne kadar güzel olduğunu düşündü. Acele etmesi gerekiyordu çünkü yaklaşık 15 dakika içerisinde takımıyla antrenman salonunda buluşması gerekiyordu. Koşar adımlarla tekrardan odasına yöneldi ve kıyafet dolabını açtı. Ne giyeceğine karar vermesi yaklaşık 30 dakikasını almıştı, bir süre sonra zaten yetişemeyeceğinin farkına vararak acele etmeyi de bırakmıştı zaten.

Antrenman alanında 10 dakikadır yalnız başına bekleyen Rei çoktan sıkılmaya başlamıştı bile. Normalde de pek düşünmeyen birisi olmasına rağmen bu 10 dakikalık bekleme esnasında hiç düşünmeyen birisine dönüşmüştü. Dizlerini kırarak eğilmiş ve yerdeki bir böceği izlemekle meşguldü. Ağzından akan salyasını silmekle dahi uğraşamayacak kadar odaklanmıştı böceğe.

Buluşma saatinin tam 10 dakika sonrasında Kazuya ve Tsugi belirdi. İkili Rei'nin yanına gelerek onu birden azarlamaya başladı. Rei ağzından akan salyaları temizledikten sonra kızlara dönerek bön bön bakmaya başladı, onları dinlemediği her halinden belliydi. Bunun ardından tekrardan azarlama sekansı başladı. Kazuya takıma ilk katıldığında üçlü aralarında bir anlaşma yapmıştı, her zaman planlanan buluşma vaktinden 10 dakika sonra geleceklerdi. Chisa'nın görevler harici geç kalma huyundan hepsi haberdardı fakat Rei arada bunu unutuyor ve tam saatinde orada beliriyordu. Bu olduğunda da kızlar onu azarlıyordu.

Üçlü beraber yaklaşık 15 dakika daha bekledikten sonra uzaktan Chisa'nın kendilerine doğru koşar adımlarla geldiğini fark ettiler. Genç Jounin koşuyor gibi gözükmesine rağmen aslında kendisini terletmeyecek bir tempoda ilerliyordu. Makyajını yeni yaptığından ötürü terlemek ve makyajını bozmak istemiyordu. Antrenman yapacakları için çok ağır bir makyaj yapmamıştı ama makyajını tazelemekle de uğraşmak istemiyordu.

Çocukların yanına gelir gelmez hemen onlardan özür dilemeye başladı. Buna alışık olduklarından ötürü pek fazla uzatmayarak antrenmana başladılar. Öğlen saatlerine doğru yanlarına bir Chuunin'in gelmesiyle birlikte hep birlikte Ishichou'yu görmek için harekete geçtiler. Chisa ustasını göreceğinden ötürü heyecanlıydı, gününün neden bu kadar mutlu başladığını da anlamlandırmaya başlamıştı. Sanki ilahi bir el onun harika bir gün yaşamasını istiyor gibiydi.

Ishichou'nun odasının kapısına açtıktan sonra Chisa'nın suratındaki kocaman gülümseme bir anda ortadan kayboldu ve yerini iğrenme dolu bir ifade aldı. Daha önce hayatı boyunca hiç yapmamış olsa da yere tükürmek istedi, zira karşılaştığı kişi kendisinde o kadar kötü bir izlenim bırakmıştı. Peki Chisa'nın hayatında böyle etki bırakan kaç insan var? Tabii ki Otake Takeru harici kimse yok! Peki orada kim vardı? Tabii ki Otake Takeru!

Chisa ile Takeru'nun arasındaki ilişkiyi detaylandırmak için yaklaşık 3 yıl öncesine gitmek gerekiyor. Genç kız henüz yeni bir Chuunin iken ablasıyla birlikte Takeru'yu eğitmek için gönderilmişti. O zamanlar ablası aktif bir shinobi olarak görev alıyordu ve Takeru kendilerinden üç gün içerisinde onu eğitmelerini istemişti. Aralarında geçen konuşmalar sonucu büyük bir kavga yaşanmış ve görev başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Chisa'nın ilk görevi olduğu için aklında bir travma olarak kalmış olsa da bunu özellikle kafaya taktığı da yoktu... Tabii üç yıl önceki Chisa kesinlikle böyle düşünmezdi, gerek kendi acemilikleri, gerekse Takeru'nun inatçılığı yüzünden başarısız olan görev yüzünden bir süre halk tarafından nefret objesi haline gelmişlerdi. Elbette günün sonunda bunu atlatabilmiş olmaları iyi bir işaret olsa da o günler hala genç kızın aklındaki kötü anılardan birisi.

Chisa görevi dinledikten sonra olabildiğince hızlı bir şekilde oradan uzaklaştı. Ustasıyla konuşmak istediği bir çok şey vardı fakat Takeru'nun orada olmasından ötürü odada pek fazla kalmak istemedi genç kız. Bütün hevesi kaçan genç kız geninlerine günün geri kalanında kendi başlarına eğitim yapmaları gerektiğini söyledikten sonra bütün gününü şehirde gezip tatlı bir şeyler yiyerek geçirdi ama morali asla sabahki kadar iyi olmadı.

Kısa bir süre sonra çıktıkları yolculuğun ilk üç gününde herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmadılar. Gerek Genin olduğu, gerekse Chuunin olduğu dönemlerde bu tarz görevlere birden fazla kez çıktığından ötürü bu durum oldukça normaldi fakat Rei sıkılmış gibi gözüküyordu. Kendisine sürekli ne zaman varacaklarını, hiçbir sorunla karşılaşmadıklarını falan söylüyor olmasına rağmen Chisa onu kısa cevaplarla geçiştirmek dışında bir şey yapmıyordu. Yani, söyleyebilecek pek bir şeyi yoktu. Elbette takımının gelişimi için birkaç haydutla karşılaşmayı tercih ederdi fakat böyle sakin geçmesinden de pek şikayetçi değildi.

Arka arkaya sıralanmış dört at arabasına eşlik ediyorlardı. Sonuna kadar doldurulmuş at arabalarının peşinden haydutların geleceğinden adı gibi emin olmasına rağmen üç gündür kimsenin kendisini göstermemiş olması biraz canını sıkmaya başlamıştı. Her ne kadar shinobilerin eşlik ettiği bir kervan olsa da haydutların risk almaya değer göreceği bir yük vardı arkalarında. Açıkçası herhangi bir sorunla karşılaşmadan varacakları yere varmalarının ihtimalinin %1'den bile düşük olduğunu düşünüyordu. Tek problem haydutların kaç kişi ve ne zaman geleceklerini kestiremiyor oluşuydu. O buradayken herhangi bir haydut kendilerine sıkıntı çıkaramazdı ama bu belirsiz bekleyiş canını sıkıyordu. Aslında çok da sıkmıyordu, zira suratındaki koca gülümseme hala yerli yerinde duruyordu. Chisa gibi doğa yürüyüşlerini seven birisi için bu görev bir veli nimetti.

Chisa Rei'nin ne kadar sıkıldığının farkına vararak ona yaklaştı. Onla yan yana durduğunda neredeyse aynı boya ulaştıklarını gördü ve ilk günleri aklına geldi. İlk yanına geldiğinde minicik bir çocuktu, şimdi kocaman bir adam oldu diye düşünmeden edemedi. Rei'yi omzundan tutup "Rei dursana bi." dedikten sonra omzunu omzuna dayayarak boyunu ölçtü. Hala ondan birkaç santim uzun olduğunu gördükten sonra kendini beğenmiş bir gülüşle birlikte "Hala senden uzunum, güzel." dedi. Erkeklerin daha geç boy attığının farkında olmasına rağmen henüz öğrencisinin kendisini geçememiş olmasının verdiği gururla birlikte yürümeye devam etti. "Kimse gelmedi diyorsun ama belki de bizi gölgelerin arasından takip ediyorlar, belki de bir pusu kurdular. Her zaman düşünmeli ve tetikte olmalısın Reiciğim." Chisa dediklerinde oldukça ciddiydi, zira geçtiğimiz üç günde bir anlığına dahi olsa gardını indirmemişti. Her zaman tetikte bir şekilde çevresini inceliyor, hatta zaman zaman kervanda görevli olanları da gözlemliyordu. Furukawa Hiroshi'ye her daim yakın olmaya özen gösteriyor ve onu yanındaki adamdan dahi olsa gelebilecek her türlü saldırıya karşı koruyordu aslında.

Chisa insanlara kolay güvenen saf birisi gibi gözükse de aslında komplo teorileriyle kafayı kırmış birisiydi. Hal böyle olunca entrikalar, ihanetler onun her zaman gözünün önünde olan ihtimallerdi. İlk önceliğinin Hiroshi'ye herhangi bir zara gelmesini engellemek olduğunun da farkındaydı. Bunu da en iyi şekilde yapmaya niyetliydi.
► Show Spoiler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2839
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Takım Chisa] Konvoy

Post by GM - Naruto » May 15th, 2025, 11:35 pm

Rei, sen ona doğru yaklaşırken öne eğmiş olduğu kafasını kaldırmaya teşebbüs etmiyor bile. Kafasının boynunun üstünde ve dik bir şekilde durması gerektiğini unutmuş olabileceğini düşünüyorsun bir anlığına. Sözkonusu Rei olduğunda, bunun mümkün olması hiç de uzak bir ihtimal değil. Boylarınızı kıyaslamaya niyetin olduğu için konumlanabilmeniz adına Rei’yi ensesinden yakaladığın gibi dik bir pozisyona getiriyorsun ve ardından omzunu tutarak dengeliyorsun vücutlarınızı. Senin sağ omzun, öğrencinin sol omzuna temas ettiğinde aradaki farkın hala birkaç santim olduğunu farkedebiliyorsun. Bununla birlikte, Rei’yi motive edip dikkatini göreve vermesini sağlamak adına cümlelerini kuruyorsun. Öğrencin, cümlelerini biraz fazla ciddiye almış olsa gerek, bir mirket misali dikilip sağa sola bakmaya başlıyor. Muhtemelen geçici bir süreliğine de olsa Rei’yi odaklayabildiğin için kendinden memnun bir şekilde ıslık çalarak az önceki konumuna doğru ilerliyorsun.

Tüm bu olaylar yaşanırken, en öndeki araçta seyahat etmesinden mütevellit aranızdaki diyaloğa en yakından şahit olan Furukawa Hiroshi’nin bakışlarını önce sana, sonra Rei’ye, sonra tekrar sana kaydırarak şaşkınlık içinde baktığını farketmeden edemiyorsun. Olan bitene pek anlam verememiş gibi görünüyor. Bu durum karşısında sırıtmaktan alıkoyamıyorsun kendini. Gerçekten de takım üyelerin oldukça ‘orijinal’ ve aranızda ilginç bir ilişki var. Konvoyun tüm üyeleri geceleri dinlenmek için verdiğiniz molalarda ateş başı sohbetlerinde bunun fazlasıyla farkına varmış durumdalar ancak hala alıştıkları söylenemez.

Günün üçte ikisini yürüyerek geçirdiğiniz için, pektabii dinlenme ihtiyacınız oluyor. Siz shinobiler için bu büyük bir zaruriyet olmasa da tüm gün boyunca devasa yük arabalarını taşıyan atlar ve oturuyor olsalar bile engebeli arazilerde sürekli sallana sallana giden siviller için pek kolay bir iş değil bu. Akşam saatlerinde hava karardıktan sonra ateş yakarak o günün kumanyasını, denk gelirse de birkaç küçük av hayvanını paylaşıyorsunuz. Hiroshi hariç diğer yedi eleman ikili gruplar halinde nöbet tutuyorlar. Siz de öyle. Ancak iki grup arasındaki nöbet çizelgesi farklılık gösteriyor. Uyumaya ayırdığınız altı saatin üçünde sen nöbet tutuyorsun, diğer üç saatin birer saatinde ise geninler. Başlarda bu konuya kaygıyla yaklaşmış olsan da birkaç yıldır beraber olduğunuz için nöbette uyuyakalmayacaklarını –Rei’nin bile- ve olası bir şüphe halinde seni uyandıracaklarını biliyorsun. Bu yüzden en azından geceleri üç saat kesintisiz uyku uyuyabildiğin için yorgunluk yok üzerinde. Uykuya geçmeden önceki yemek ve sohbet faslında Tsugi bilgiçliğiyle, Kazuya da sevimliliğiyle grubun favorileri olmayı başarıyorlar. Rei ise, eh.

Dağın yamaçları siz ilerledikçe iyiden iyiye dikleşmeye başlıyor. Shinano Dağı’nın zorluklarıyla ufaktan da olsa karşılaşmaya başlıyorsunuz. Göreviniz, konvoya Shinano Dağ Geçidi’ne kadar eşlik etmek. Shinobi Birliği üyesi olmadığınızdan ötürü Kageyasu Takeru’nun ısrarlarına rağmen Rüzgar Ülkesi’ne kervan koruyucusu olarak olsa bile pek girmeniz taraftarı olmadığı için oradan geri döneceksiniz. Konvoy Toprak Ülkesi’nde devam edeceği yolculukta paralı askerlere güvenmek zorunda. Neyse ki, Shinano Dağ Geçidi’nde bu işi profesyonel olarak yapan pek çok ekip mevcut.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kotegawa Chisa
Ishigakure
Ishigakure
Posts: 438
Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Künye:

Re: [Takım Chisa] Konvoy

Post by Kotegawa Chisa » May 16th, 2025, 12:26 am

Yapılacak pek bir şey olmadığından ötürü Takım Chisa'nın dengelerini açıklamak istiyorum, bu sayede aralarındaki ilişkinin ve diğer Genin takımlarıyla arasındaki farkın daha iyi anlaşılabileceğini düşünüyorum. Elbette bunu anlamak için de takımın ilk kurulduğu vakte, yani 3 yıl öncesine bakmamız gerekiyor... Chisa o zamanlar daha 16 yaşında, sadece birkaç ay önce Chuunin olmayı başarmış basit bir shinobiydi. Elbette o zamanlar bile dikkat çeken bir kişilikti. Zaten Ginbushi'nin dikkatini de bu çekmiş olsa gerek ki bu kadar önemli bir görevi yeni yetme bir Chuunin'e vermeye karar vermişti. Takımın ilk üyeleri Rei ve Tsugi ile ilk karşılaşmaları Chisa açısında oldukça komikti, zira çocukların kendisini küçümseyebileceğini düşünmeden edemiyordu. O zamanlar özgüveni şimdiki kadar yüksek değildi ve birazcık aşağılık kompleksine sahipti. Bir nevi takımıyla birlikte büyüdü ve olgunlaştı diyebiliriz... İlk görevlerinden kısmen başarısız bir şekilde döndükten sonra takım üyelerine kendi fikirlerini açıkça belirtmeleri gerektiğini söylemişti. Tsugi yapılanlara karşı pek memnun kalmamış olmasına rağmen Chisa'nın emirlerine uyacağını da belirtmişti. Chisa her zaman emirlerine uymak zorunda olmadığını belirtmiş olmasına rağmen Tsugi pek oralı olmamıştı. Tabii sonrasında birkaç göreve daha çıktıktan sonra ilk zamankine kıyasla yumuşamış ve daha çok sorumluluk almaya başlamıştı. Rei ise... Rei şu anki halinden biraz daha akılsızdı... Jounin sınavından kısa bir süre sonra Kazuya'nın da katılmasıyla birlikte tam teşekküllü bir takım haline geldiler. Chisa hemen hemen her konuda öğrencilerinin fikirlerini alıyor ve mantıklı bulduğu takdirde onları uyguluyordu. Her ne kadar bu fikir verme kısmına genelde Tsugi ve Kazuya katılıyor olsa da Rei'de arada kendinden beklenmeyecek fikirler ortaya atarak herkesi şaşkına çevirebiliyordu. Chisa onlarla öğretmen-öğrenci ilişkisinden ziyade abla-kardeş gibiydi, kimi zaman dışarıda beraber vakit geçirdikleri de oluyordu. Bu sebepten Kazuya'nın katılması iyi olmuştu, zira çocukluğundan itibaren sürekli olarak gördüğü bir isimdi kendisi. Zaman zaman Chisa'nın çocukluğunu anlatarak genç Jounin'in utanmasına vesile olabiliyordu.

Genel olarak takımın olumlu bir havası vardı ve kimse Chisa'nın yönetiminden şikayetçi değildi. Chisa ise onların hala fazla pasif olduğunu, özellikle fikirlerini belirtme konusunda daha rahat olmaları gerektiğini düşünüyor ve sürekli olarak çocuklara bunları iletmekten çekinmiyordu.

Üçüncü günün gecesinde de herhangi bir hareketlilik olmadığından ötürü oldukça memnundu. Yolculuğun büyük bir kısmını tamamlamışlardı ve yakında Shinano Dağı'na ulaşacaklardı. Chisa çocukların körelmemesi için birkaç haydutla karşılaşmalarının iyi olacağını düşünüyor olsa da bu kadar büyük bir yükün peşinden gelecek haydutların kesinlikle birilerine zarar vermeyi başarabileceğini bildiğinden ötürü herhangi bir haydutla karşılaşmamanın daha iyi olacağını düşünüyordu. Genç kız kesinlikle herkesi koruyabilecek kadar güçlüydü fakat geçen sefer karşılaştıkları gibi güçlü bir shinobiyle karşılaşırlarsa birilerinin yaralanma ihtimali bulunuyordu.

Kervana sadece sınıra kadar eşlik edeceklerinden ötürü açıkçası biraz memnundu. Takeru'nun içinde bulunduğu herhangi bir işe bulaşmak istemiyordu aslında fakat bir shinobi olarak kendisine verilen görevi reddedemeyeceği aşikardı.

Chisa sessiz fakat dikkatli bir şekilde kervanın ön tarafındaki konumunu korumaya devam ediyordu. Rei ikinci ile üçüncü araba arasında, kervanın tam ortasında bulunuyordu. Kazuya ve Tsugi ise kervanın en arkasında konumlanmıştı.

Genç kız normalde aşırı derecede konuşkan olmasına rağmen görevi veren kişi Takeru olduğundan ötürü kervanın sahibiyle dahi olsa konuşmak istemiyordu. Elbette zorunda kaldığı vakitlerde onunla iletişime geçiyordu fakat bunun haricinde çevresini incelemek ve yürümekten başka bir şey yapmıyordu.

Dağa yaklaşmaya başladıkları anda tehlikelerin artabileceğinin farkına olan genç kız Tsugi'yi yanına çağırdıktan sonra "Tsugi-chan biraz önden giderek gözcülük yapmanı istiyorum fakat bizden çok uzaklaşmadan yap bunu. Herhangi bir şüpheli durum gördüğünde veya tehlike hissettiğin anda direkt geri gelmeni istiyorum. Olur da başın sıkışırsa anında beni çağırmanı istiyorum. Bildiğin en şatafatlı jutsuyu kullandığın takdirde zaten hemencecik yanına gelirim. Ayrıca gittiğimiz rotaya çeşitli izler bırakmanı da istiyorum. Dönemeçlere shuriken falan atabilirsin yada farklı bir şey yapabilirsin. Bu sayede başına bir şey geldiği takdirde bana haber veremesen de hemencecik yanına gelebilirim." dedi. Kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra kızın anladığından emin olduğunda elini omzuna koyarak "Sana güveniyorum Tsugi-chan." dedi.

Chisa gerçekten de Tsugi'den ayrılmak istemiyordu, öğrencilerinin hiçbirinden ayrılmak istemiyordu. Yine de onlara böyle konularda güvenmesi gerektiğini de biliyordu. Zamanında kendisine de böyle şeyler yapması için görev verilmişti, gelişimlerini tamamlayabilmeleri adına bunu yapması gerektiğini biliyordu.
► Show Spoiler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2839
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Takım Chisa] Konvoy

Post by GM - Naruto » May 25th, 2025, 4:34 pm

Tsugi'yi yanına çağırmanla birlikte hızlı adımlarla araçların yanından geçip sana yetişiyor ve talimatlarını dinlemeye koyuluyor. Cümlelerini bitirip sessizliğe büründüğünde ağzından çıkan her bir kelimeyi çoktan yalayıp yutmuş olduğunu farkediyorsun. Tsugi her zamanki Tsugi. Ona güvendiğini belirtmenle birlikte: "Tabii ki Chisa-sensei!" diyerek sinsi bir sırıtışla yanıtlıyor seni. Ona güveniyor olduğuna oldukça emin gibi. Hemen ardından, ileri doğru atılarak konvoyla arasındaki farkı açmaya başlıyor. Bir dakika kadar sonra ise, gözden kayboluyor genin. Arkana dönüp baktığında, Rei'nin hala mirket gibi sağı solu kesmekle meşgul olduğunu görüyorsun. Tsugi'nin yanından ayrılmasıyla birlikte daha tetikte bir postür sergilemeye başlayan Kazuya ise en arkada seyirtiyor.

Bir süre daha ilerliyorsunuz. Bir noktada, Hiroshi sana sesleniyor: "Chisa-dono." Yolculuğun büyük kısmını sessizlikle geçirmiş olan Hiroshi'nin dur yere sana seslenmiş olmasını biraz ilginç bulmakla birlikte, kulak veriyorsun: "Yokuşlar yeterince hızlı ilerlememize müsade etmiyor. Belli ki arabaları biraz fazla yüklemişiz. Bu gece geç saatte de olsa Shinano Dağ Geçidi'ne varıp orada konaklarız diye düşünüyordum ancak hiç mola vermesek bile şu anki hızımızla sabaha anca orada oluruz. Sanırım Hokkeshuu'da mola vermemiz daha iyi olacak." Hokkeshuu, daha önce yalnızca haritalara göz gezdirirken denk gelmiş olduğun bir isim. Pek bir fikrin olduğu söylenemez Hokkeshuu konusunda. Hiroshi de pek bilgi sahibi olmadığını farketmiş olacak ki, konuşmasını sürdürüyor: "Hokkeshuu ülkemiz sınırlarındaki küçük bir dağ kasabasıdır. Shinano Dağ Geçidi'nden hemen önce yer alır. Shinobi koşu temposuyla iki merkez arasının iki-üç saatte aşılabildiğini duymuştum ancak daha önce at arabalarıyla aradaki mesafeyi en hızlı aşabildiğim süre 7 saatti. E arabaların yüklerini de katarsak 10-12 saatten kısa sürmez gibi görünüyor. Atlar bunu kaldıramaz. Korucu başımız olarak bunu size de sormak zorundayım Chisa-dono. Sizce önerdiğim bu plan uygun mu?"
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kotegawa Chisa
Ishigakure
Ishigakure
Posts: 438
Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Künye:

Re: [Takım Chisa] Konvoy

Post by Kotegawa Chisa » May 25th, 2025, 11:35 pm

Chisa kimi zaman öğrencilerine bir şeyler katıp katamadığı hakkında düşüncelere dalmaktan asla kendini alıkoyamıyor. Göğsünü gere gere Rei'ye bir şeyler kattığını söyleyebilmesine rağmen aynı cümleyi diğerleri için kurduğunda kendinden biraz daha az emin gözüküyor. Bunun sebebi aslında ikisinin de oldukça zeki kişiler olmasından kaynaklanıyor, Chisa'dan sözlü olarak öğrendiklerinin yanında bir yandan da onu gözlemlemeyi es geçmiyorlar. Hemen hemen her şeyi birkaç seferde kendilerine katabildiklerinden ötürü Chisa pek bir şey öğretmiyormuş gibi hissediyor. Elbette bunun pek bir geçerliliği yok, bunun en güzel örneği belki de Tsugi'dir. Yaklaşık üç yıldır Chisa'yı yakından gözlemleme fırsatı yakalamış olan Tsugi daha önce olduğundan çok daha soğukkanlı bir insana dönüştü. Neredeyse her türlü kriz anında aynı Chisa gibi sakinliğini koruyup düzgünce düşünebiliyor ve karar verebiliyor. Bunu sadece Chisa'yı gözlemleyerek öğrendiği hesaba katılırsa genç Genin'in oldukça yetenekli olduğunu kabul etmek gerekir. Kazuya ise Chisa'nın pozitif kişiliğini yavaş yavaş da olsa almaya başlamış gibi gözüküyor. O da aynı Chisa gibi her türlü yardım çağrısına koşabilecek karakterde birisine evriliyor şu anlarda... Elbette Chisa bunların hepsinin farkında fakat öğrencilerinin fazla zeki olduğunu düşünmeden de edemiyor. Onlara bir şeyler öğretmeyi başardığından ötürü kendini gururlu hissetse de asıl işin öğrencilerinde olduğunu düşünüyor.

Tsugi'nin gruptan ayrılmasının üzerinden birkaç saat geçtikten sonra uzun süredir sessizliğini koruyan Hiroshi konuşmaya ve durumu açıklamaya başladı. Chisa o konuşmaya devam ettikçe başını sallamakla ve onu onaylamakla yetindi. Konuşması bittikten sonra da kendisi lafa girdi. "Yerinde bir karar Hiroshi-san, gece boyunca yolculuk etmektense rahat bir kasabada kalmak daha uygun olacaktır. Hem kamp işleriyle falan da uğraşmamış oluruz." Chisa konuşmasını bitirdikten sonra karşısındaki adamın herhangi bir şey ekleyip eklemeyeceğini görmek için beklemeye koyuldu.

Adamdan herhangi bir cevap gelmediği takdirde hemen arkasında bulunan Rei ve Kazuya'ya seslenerek yanlarına gelmesi için işarette bulundu. İkili yanına geldikten sonra Kazuya'ya dönerek konuşmaya başladı. "Tsugi'yi gözlemcilik yapması için önden göndermiştim, gidip ona katılmanı istiyorum Kazuya-chan. Bu geceyi Hokkeshuu'da geçireceğiz, oraya kadar onunla birlikte ilerleyebilirsin." Hemen ardından Rei'ye dönerek "Rei bundan sonra kervan ikimize emanet, arka tarafı sana bırakıyorum. Kasabaya gidene kadar gözünü dört aç." dedi. İkilinin de kendisini anladığından emin olduktan sonra tekrardan kervanın ön kısmındaki yerini alarak çevreyi gözlemleye devam etti.
► Show Spoiler
Post Reply

Return to “Shinano Dağı”