[Ryoken & Kagi] Gözyaşı

[Jin Ryoken]

Ortama Kagi'den önce varmış olmak, içimi bir nebze rahatlatmıştı ancak çok erken de gelmemiştim. Yarım saat kadar bir sürem vardı tek başıma burada. Bu yarım saatimi ise ufak bir gözlem yaparak geçirmiştim, araştırdığımız yerin büyükçe bir depo olduğunu, tavan yüksekliğinin altı ya da yedi metre olduğunu aklıma kazımıştım. Girişi oldukça genişti ve çift kapıya sahipti. Deponun ön tarafındaki geniş alanda muhtemelen at arabaları buraya yaklaşıyorlardı, mal yüklüyor ve mal indiriyorlardı. Bu kısa gözlemin ardından alana yaklaşmaya başladığımda, tekinsiz bir his bütün vücuduma doğru yayılmaya başlamıştı. Formaliteden asılmış kordonlardan ziyade, asıl bu hissiyat sivilleri buradan uzak tutuyor olmalıydı. Bu hissiyatı bahsedilen Çakra Taşı mı sağlıyordu, yoksa başka bir şeyden mi kaynaklanıyordu emin değilim, ancak keşfetmek için meraklanıyordum.

Deponun açık kapısından içeriye doğru bakındığımda, merkezden dışarıya doğru hiddetli bir kuvvet geliyordu. Bu sebeple çevredeki diğer at arabaları ve kutular her yere dağılmıştı. Deponun ortası ise tertemizdi, hiçbir moloz veya kırık eşya parçası yoktu. Deponun iç duvarları bile dışarıya doğru bombelenmişti. Böylesine büyük bir gücü Kagi'nin tam olarak nasıl mühürleyeceğini çok merak ediyordum. Bunu düşünürken, O da ortama varmıştı, artık görev benden çıkmış olmalıydı. Mühürlenmiş olan taşı almalı ve Kagi ile birlikte dönmeliydim. Bundan sonrası onun görev alanıydı. Bu yüzden, cebinden çıkardığı kağıdı inceleyen Kagi'ye doğru sakince döndü.

"Bu etkilerin hepsini yaratan mühürlenmesi gereken Çakra Taşı olmalı." Dedikten sonra deponun merkezine doğru bir iki adım attım. Ardından sağ elimle deponun merkezini işaret ettim. "Şu görevi bir an önce bitirip Sohei-san'ın yanına dönelim." Diyerek mühürleme işlemleri için harekete geçmesi noktasında talimat verdim. Mühürlenen taşı aldıktan sonra, şu görevi bitirmek istiyorum.

[GM - Naruto]

Kagi: Cebinden çıkardığın kağıdı inceliyorsun. Basit bir mühürleme sembolüne sahip bir kağıt gibi görünüyor ilk başta. Ardından Ninshuu konusunda bildiklerini Mühürleme sanatı perspektifinden tekrar geçirip, biraz da alıcı gözle mührü incelemye başlıyorsun.

Mühür basit bir arkaik kanji etrafına 4 farklı kardinal yönü temsil eden sembolden ibaret. En azından amatör gözler için. Senin için ise konu derinleşiyor bu noktada.

Bu dört yön kardinal yönlerin aksine potansiyel bir chakra kaynağının yüksek bir devinim tezahür ettiğinde açığa çıkartacağı ley hatlarını temsil ediyor gibi görünüyor sana. Biraz elini kaldırıp kalbinin üstüne doğru denk getiriyorsun kanjiyi ardından. Tam karşıdan baktığında bu hipotezin doğrulanıyor zira bu 4 yönü temsil eden kanjiler direkt olarak pusuladaki gibi 90 derece değil, üç beş derece kayık olarak çizilmişler. Bunlar da bir insanın chakra salınımı yapacağın zaman muhtemel olarak oluşturacağı ley hatlarına denk geliyor gibi görünüyor.

Ardından, kağıdı ters çeviriyorsun içine doğan bir kırıntıyı takip ederek.

Kanji ve yönler anlamını yitiriyor ancak kanjinin yapmaya çalıştığı şeyi bariz bir şekilde mühre bakarak görebiliyorsun. Yani testen de baktığında yüksek chakra salınımına karşı geliştirilmiş bir mühür olduğu bariz belli fakat senin aşina olmadığın bir mekanizma ile bunu gerçekleştirecek yeni bir mühre bakıyorsun resmen.

Fakat daha fazlasını çözemiyorsun çünkü Ninshuu ve mühürleme yeteneklerin seni buraya kadar götürüyor. Bunu hızlıca ezberlemeye çalışarak tekrar edebieceğin bir mühür değil bu. Bir kaç saatini harcarsan kopyalayabileceğinden eminsin ancak bunu da kafandan yapamazsın, mutlaka orjinali gerekli.

Ryoken'in sesi ile kendine geliyorsun.

---

Deponun içine doğru hareket ediyorsunuz. İçerisi boş, herhangi bir taş veya parlak bir cisim göremiyorsunuz. Ancak direkt olarak dikkatinizi çeken şey içerinin renklerinin solmuş olması. Daha doğrusu, deponun ortasına bakan yüzeylerdeki renkler solmuş gibi. Kutuların sırt tarafları ve tahtaların yanları normal kendi renginde ancak deponun ortasına bakan her kısım gri-beyaz bir renge bürünüp solmuş gibi görünüyor.

Onun dışında ortalık dışarıya doğru oluşan yüksek bir basınç ile yok olmuş bir depoya işaret ediyor.

Kafayı tepeye kaldırdığınızda, çatıda bir delik seçiyorsunuz. Delik tam olarak deponun ortasındaki basıncın peydah olduğu noktanın üstünde kalmakta.

[Chouwano Kagi]

Kagi mührü inceleyip yeni çıkarımlar yapmaya çalıştıysa da pek bir yol kat edememişti. Bilgileri, mührü Sohei'nin elinde ilk kez gördüğünden belki bir tık yukarı çıkmıştı. Mühür kağıdının tersine baktığında ise bildikleri iki tık aşağı iniyordu. "Ben de kendimi nimetten sayıyormuşum." diye iç geçirdi. Biraz daha irdelediğinde mührü çözebileceğine inanıyordu fakat o kadar zamanı olmadığını da biliyordu. Mührü kullanması durumunda da mührü incelemeye fırsatı olmayacağını biliyordu.

Aklında bu hususu nasıl aşacağına dair fikirler cirit atmaya başlamıştı. Ryoken kendi başına birkaç saat idare edebilir miydi? Tek bir yüzünü kopyalamakla yetinse ne olurdu? Peki ya direkt kağıdıyla ucuz kamuflaj kopyası yapsa mühür çalışır mıydı? Bu düşünceleri Ryoken'in sözleri bölmüştü.

"Tabii ki, eğer taşı bana gösterirsen neden olmasın Ryoken-san?" dedi hafifçe gülümseyerek. Zira ortada bir taş yoktu. Kagi ise ne yapacağından halen daha pek de emin değildi.

Bir basınç patlamasının gerçekleştiği kesindi fakat yerde bir krater oluşturmaması Kagi'nin kafasını kurcalamıştı. Merkeze dönük yüzeylerin ise rengini kaybetmesinin neye işaret ettiğinden de emin değildi. Bu sırada ikisi de deponun tepe kısmındaki deliği fark etmişti. Çakra Taşı'nın patlamayla beraber göğe yükseldiğini düşünmüyordu fakat ellerinde başka somut bir şey de yok gibi görünüyordu.

Ryoken'e deliği göstererek "Çatıya çıkıp gördüğün anomalileri not edebilir misin Ryoken-san. Eğer -artık nasıl bir şey ise- Çakra Taşı veya farklı bir şey görürsen dokunmamanı salık veririm. Zira pek kararlı yapıda bir şeymiş gibi durmuyor. Takdir yine de senin tabii ki." dedi. Bu sırada Sohei'nin verdiği kağıdı yeniden örtüsünün içine doğru götürüp cebine koyar gibi yaparak vücuduna ekledi. Bu işlem sırasında Sohei'nin verdiği mührü arkalı önlü -Shikigami no Mai: Kamuflaj ile- kopyalayacaktı.

Bunun ardından da vücudu ve suratı dikdörtgen kağıtlarla soyunmaya başladı. Vücudundan ayrılan kağıtlar yavaş yavaş önce deponun merkezine konacak ve az önce fark ettiği üç-beş derecelik sapmayı göz önüne alarak kardinal yönlerde tek şerit halinde yerleşmeye başlayacaktı. Bu "çarpı" şeklindeki yapının genişliğini patlamanın etkisiyle soluklaşmamış mesafeye kadar uzatmayı planlıyordu.

---

Ryoken'in Kagi'nin önerisini reddetmesiyle beraber modunu yeniden de-aktif etti ve "Pekala" diyerek Ryoken ile beraber zemini kontrol etmeye başladı.

Tur çakışması sebebiyle edit

[Jin Ryoken]

Deponun içerisine doğru hareketlenmemizle birlikte, Kagi'nin taşı gösterme konusundaki kelimeleri kulaklarıma ilişti. Herhangi bir taş göremediğimden, buna karşılık bir cevap da veremiyordum. Bu yüzden, sessizliğimi korumuştum, taşı gördüğüm zaman cevap vermeyi tercih ederdim. Bu sebeple, konuşmak yerine incelemeye başlamıştım adım attığımız depoyu. İçerideki renkler solmuştu, bu renk solması daha çok deponun ortasına bakan yüzeylerde gerçekleşmiş gibi duruyordu. Ne ile uğraştığımızı her an sorgulamama sebep olan bir sonuçtu bu. Böyle bir taşı ele geçirmenin nelere kadir olacağını düşünmeden edemiyordum. Acaba kişisel olarak kullanabilecek bir şey miydi, yoksa kullanılması için belli şartlar ve materyaller mi gerekiyordu? Bilmiyordum, sanırım pek öğrenebilecek gibi de durmuyordum.

Kafamı tepeye kaldırdığım gibi, çatıda gördüğüm deliğe odaklandım. Delik, deponun ortasındaki basıncın olduğu yerden yükseliyordu. Deliğe bakmaya devam ederken, Kagi'nin gösterdiği parmağına ilişti birkaç saniyeliğine gözlerim. Yukarıda gördüğüm anomalileri not edip edemeyeceğimi soruyordu, orada bir Çakra Taşı görürsem de dokunmamamı tavsiye etmişti. Ancak Çakra Taşı'nın oraya çıktığını düşünmüyordum, zira böylesine bir patlamayı yaratan cisim, şuan bu deliği açtığı yerde olmalıydı. Buralarda bulamazsak, o zaman beraber çatıya çıkabilirdik.

"Böyle bir patlamanın ardından yukarıda Çakra Taşı'nın beni beklediğini sanmıyorum." Dedikten sonra, gözlerimi aşağıya indirdim tekrardan. Deliği açtığı yerin tam aşağısında olmalıydı düşüncesi geziniyordu aklımda. Bu yüzden, dizlerimi hafifçe kırarak deponun ortasına doğru, daha dikkatli bir şekilde bakmaya başladım. "Buralarda bir yerde yoksa, o zaman çatıya çıkmamız mecburi olacak. Şimdilik, tam bu deliğin aşağısında bir yerleri aramak en iyi seçenek." Diyerek deliğin tam aşağısına yaklaşmak için birkaç temkinli adım attım. "Buraları daha detaylı arayalım, bulamama durumunda çatıya çıkarız." Diyerek aramaya yardım etmesi için iletişime geçtim. Mümkün olduğunca temkinli bir şekilde, deliğin tam altını aramaya çalışacağım, önceliğim gözlerimle olacak, ancak gözlerime takılan bir detayda yaklaşmaktan ve sol elimle araştırma yapmaya çalışacağım. Herhangi bir çakra vermesem bile, sıkıntı bir durumda en azından bu elime bir zarar gelmesi en iyisi olur.