Çok bir zaman geçmemişti. Yolculuğun nasıl geçtiğini dahi kavrayamamıştı. Yol boyunca belli belirsiz, önemsiz konulardan; gündelik hayattan muhabbet etmişlerdi. Ancak onun haricinde pek bir sohbet geçmemişti aralarında. Dinlenmeden, yorulmadan. Ağaç dallarını geçerek, bir günü hiç etmişlerdi. İkisinin de aklındaki şeylerin sabit ve net oluşu, amaçlarının ortak oluşu bir noktada birbirlerine karşı çok da merak içinde olmamalarını doğurmuştu. Nefaset olan da buydu. Bir noktada, ona güvenebileceğini hissetmişti. Yol sırasında fazladan düşünmelerini gerektirecek bir olayla karşılaşmamaları da yararlarınaydı.
Minami'ye adım attığı gibi, şehrin çok katlı yapısı bir anda gözünde canlanmıştı. Bu şehri bir cümle içinde geçirdiğinde ya da aklında ismen düşündüğünde hissettiği ile, gördüğü zaman aklına dolanlar bambaşkaydı. Zira buraya bakmak, bir noktada yaşanmışlığı gün yüzüne seriyordu. Bedenindeki her bir zerre, anılarla dolup taşıyor ve gözlerinin önünden buradaki günleri gelip geçiyordu. Kuma, Mayu ve Hitoshi ile birlikte buraya her gelişinde bir çok musibetle karşı karşıya kalmıştı. Hayatı tehlikeye girmiş, hayatları tehlikeye atmıştı. Günün başında buraya bir parşömen, bir hedef ve dostlarıyla gelmiş; günün sonunda ise elinde bir kelle ile ayrılmıştı. Düşündüğünde mantıklı geliyordu. Ginbushi içindi, hepsi. Onun isteğiyle bu görevlere çıkmış, onun isteğiyle bu hedefleri susturmuştu.
Buradaki rüyası, bir başkaları için kabustu. Hepsi bu.
Minami'nin genel yapısı Kaya Ülkesi'nin yapısını tasvir ediyordu esasen. Çok katmanlı yapı, demografi hakkında tanıdık fikirler veriyordu. Surların dibindeki tarım alanı ise bu sefer dikkatini ayrı bir çekmişti. Ekonomik eşitsizlik, en dipte yaşayanların bir dinamo gibi çalışıp üsttekilerin midesini doldurmasından kaynaklıydı. Birileri çalışacak, birileri rahat edecek. Her ne kadar Ringo'nun adalet anlayışıyla uyuşmasa dahi, şu an dertleri bundan daha büyüktü.
Daimyo yolunu aştıktan sonra en mantıklı olanı yapmışlardı. Konaklamak için zanaatkarların yoğun bulunduğu bir sokağı seçmişlerdi. Han oldukça ufaktı. Ancak oda idare ederdi. En azından bir yatakta bir kaç saat kestirme fikri iştah açıcıydı. Bu esnada Shijo odada kısa bir tura çıkmış, cama doğru yönelmiş ve sokaklara göz gezdirmeye başlamıştı. Kendisi gibi, o da bu şehre çok yabancı olmasa gerek. Hedefin net bir şekilde Munejime olduğunu deklare etme ihtiyacı duymuştu. Ringo bu işin bir sabotaj, suikast ya da operasyon olmadığının bilincindeydi. İz sürüyorlardı. İz üstünde, bilgi kovalıyorlardı. Bu sebeple, gerekmedikçe belaya batmamak en doğrusuydu.
Shijo'nun son cümlelerinin ardından ona çabucak cevap vermek istedi. Munejima'nın işletmesinin ismi onlardaydı. Ancak bir durup düşündüğü zaman, şu an oraya gitseler onu bulabilecekler miydi.. Emin değildi. Zira muhtemelen orada bir kaç asistan yahut sekreter bulabilirlerdi. Büro elemanlarıyla vakit kaybetmek de vardı. Onları sorgulasalar, belki Munejima'yı bulabilirlerdi.
"Nakliyecilerin nerede olduğunu iyi biliyorum. Bir kaç cadde var, hepsini hızlıca tarasak buluruz mekanını. Ancak Munejima orada mıdır, işte onu bilmiyorum. Neticede günlük ofis işleriyle pek haşır neşir olmuyordur. Arada denetlemeye ve kontrol etmeye gidiyordur. Yüksek ihtimal iş adamları veya soylularla görüşüyor, dışarıda iş bağlıyordur. Gidersek onu orada bulma ihtimalimizi düşük görüyorum. Ancak denemeye değer yine de."
Bir düşündükten sonra artık yatağa yatıp uyuma fikri çok da yakın gelmiyordu. Neticede Munejima'nın bir an önce bulunması gerekiyordu. Juzo'nun izi onunla başlıyor ve şu an için onunla bitiyordu. Başlayacakları ilk yerdi. Diğer yandan, Juzo'nun durumunun belirsizliği; durumun aciliyetini beraberinde getiriyordu. Ringo, kuru kuru yutkunma ihtiyacı hissetmişti. Belki de saatlerle yarışıyorlardı. Tekrardan döndü Shijo'ya, kapıya doğru ilerlerken. Bu esnada sırt çantasına elini atıp pançosunu çekti. Bir yandan onu giyerken diğer yandan sözlerine girişmişti.
"Gidip mekanı bulalım. En yukarıdaki caddeden başlayalım taramaya. Mekanda yoksa çıkarız. Çalışanlarına sorabiliriz ancak belki şüphe çekebiliriz. Mekandan çıkan müşteri falan olursa onlarla laflayabiliriz. Dünya küçük. İzini buluruz elbet."
Bir durup düşündüğünde, bu işte ne kadar başarılı olup olmayacağını tam kestiremiyordu. Daha önceki işlerinden farklı bir işti. En nihayetinde bunu insiyatif alarak yapıyorlardı. Bu insiyatif onları nereye ulaştıracaktı, emin değildi.