[Chouwano Kagi] Hasbihal

Çembersel olarak dizayn edilmiş köy meydanı. Köydeki bütün yollar buraya çıkar.
Locked
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2786
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

[Chouwano Kagi] Hasbihal

Post by GM - Naruto » April 11th, 2025, 11:29 pm

Ishigakure merkezine yakın bir yerlerde, misafirhanenin sıradan bir odasında, gece yarısı...


Zihnin bu varoluşsal düzlemi terk ederek yükseliyor. Bedenin uykuya dalarken sen gecenin koynuna süzülüyorsun. Vücudunu arkada bırakıyorsun. Yorgun olduğunu görüyorsun arkana baktığında. Çok yorgun hem de, senden beklenmeyecek kadar. Bilincin teyakkuzda olsa da vücudun sana ihanet etmiş gibi görünüyor. Fakat bunu yadırgamak için bedenine fazla uzaktasın. Olan oldu artık. Gecenin karanlığı kollarını açıp seni bağrına kabul ediyor.

Yabancı memleketten ayrılıp tanıdık bir yere yolculuk ediyorsun. Belki de buna ihtiyacın vardır... Az da olsa bu tiksinç ve günahkâr düzlemden uzaklaşıp tanıdık bir yeri ziyaret etmenin verdiği rahatlama bir ışık olup yıldızların arasında kaybolan bilincini rahatlatıyor. Bir noktadan sonra sen kalmıyorsun, sadece yokluğun verdiği durgunluk ve monotonluk kaplıyor her bir yanını. Birazdan sabah olacak. Birazdan tekrar uyanacaksın ve yaşamı sırtlanacaksın. O zaman vücuduna yüzleşip neden seni bu kadar derin bir uykuya sevk ettiğinin hesabını sorabilirsin.

Fakat o uyaran hemen gelmiyor. Yıldızlar arasında süzülürken rotan sapıyor. Geldiğin yerden daha uzağa gidiyorsun, çok uzaklara.

Gözlerini açtığında kendini çayhanede buluyorsun. Etrafında imece mensuplarını görüyorsun, ancak onlar senin farkında değil gibi. Gülümsüyorsun. Kendini kaybediyorsun hengamenin arasında. Koca bir gün geçiriyorsun gözünü açıp kapadığında burada. Chawan olarak değil, başka biri olarak, fakat daha dolu, daha tatminkâr bir şekilde.

İkinci defa gözünü kırptığında herkes yok oluyor, sen ise Kagi oluyorsun. Hayır, Arkış. Arkış oluyorsun. Kafanı kaldırıp karşına baktığında ise Daija'yı görüyorsun.
Daija
Image


Nispeten daha genç görünüyor son gördüğünden beri. Suratındaki bazı yara izleri eksik. İki gözü de sağlam. Etrafı inceliyor masumane gözlerle. Önceki karşılaşmana göre çok yere yakın. Çok sıradan. Çok... ulaşılabilir geliyor sana Daija.

"Merhaba Arkış." diyor duyduğun en yumuşak ses tonunda. "Tüm kapıları sana açtık, lâkin o kapılardan geçmenin kolay olacağını söylemedik. Fakat şimdiye kadar başını dik tuttun. Saygılarımızı sunuyoruz." Yabancı ancak çok tanıdık bir melodi gibi yankılanıyor konuşması. Üst üste binmiş farkı tonlarla pekiştirilmiş ancak hiç rahatsız etmiyor seni bu ses.

Ancak çayhanede onu görmek istemsizce ve anlık olarak canını çok sıkıyor. Buraya ait olmadığı çok belli. Daha doğrusu... Burası ona ait değil. Nefesin hızlanıyor ve anlık hislerin karışıyor. Gözünü kırpıyorsun ve bir boşluğa düşüyorsun. Daija ile beraber düşüyorsunuz. Düşerken hep sana bakıyor ve hiç rahatsız olmuşa benzemiyor. Suratındaki tebessüm ile gözlerini kapatıyor ve kendini bırakıyor.

Tekrar gözünü kırpıyorsun.

Bir gece karanlığında, çimenli bir tepenin ortasında, yere bağdaş kurmuş şekilde oturmaktasın. Aynı şekilde Daija'da karşında. Gökyüzündeki yıldızlar sürekli hareket halinde, ancak bir türlü Güneş doğmuyor. Daija sana bakıyor ve tekrar tebessüm ederek konuşuyor. "Burası biraz tekinsiz olabiliyor. Derin bir nefes al, benim kontrol etmeme izin ver." dedikten sonra, parmağına konan bir ateş böceğini izlemeye başlıyor. Suratına vuran sarımsı tonlar gerçek yaşını belli eden kırışıklıkları açığa çıkarıyor.
Off Topic
Konudaki Oyuncular: Chouwano Kagi
Pasiflik Süresi: 24 saat

Normal şartlar altında konulara çok pasiflik sınırı koymak istemiyoruz fakat bu konunun tamamlanması gerekiyor. Anlayışınız için teşekkürler.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts: 258
Joined: June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Hasbihal

Post by Chouwano Kagi » April 12th, 2025, 1:38 am

Kagi öylesine yorgun hissediyor öylesine uykusunu arıyordu ki yatağından asla kalkmak istemiyordu. Bu belki bugünün fecrine kadar ayakta durmasıyla belki de yıllardan beri ilk defa yatılma amacıyla üretilmiş bir ürünün üzerine uzanmasıyla alakalıydı. Bilmiyordu. Fakat kalkmak zorunda olduğunu hissediyordu. Bu terlemekten dili damağı kurumuş bir faninin susuzluktan artık uyuyamaması gibi bir histi. Susamamıştı elbette fakat kendisinin dahi bilmediği bir ihtiyaçtan dolayı kalkmıştı o sıcacık yatağından.

Yüzünü yıkamak üzere giderken yerde masum mu masum, aciz mi aciz zavallı bir cesede rastlıyordu genç kız. Kendi «cesedine». Bu görüntü onu şok etmişti etmesine tabii fakat ölümün böyle bir şey olup olmadığına emin değildi. Ölümün nasıl bir şey olduğunu bildiğinden değildi elbet. Sadece hayalindeki ölüm böyle değildi, o kadar.

"Beni mi çağırıyorsun?"

Seslendi genç kız ulu orta. Kime söylediği, neden söylediği bilinmez. Karşılık gelmedi, bir şey duymadı, görmedi. Birkaç adım daha atıp kapıya yöneldi ve koridora sonra da Ishi'nin sokaklarına çıktı. Bütün dünya durmuştu. Sanki insanlık terk-i diyar eylemiş de Kagi'yi unutmuşlar gibiydi. Kagi bu bilinmezlikte kaç gün, ay veya yıl gezdi bilinmez. Bildiği her yere yeniden gitti. Üçüncü katın kumarhanelerine, restoranlarına; İkinci katın loncalarına, zanaatkar odalarına; İlk katın İzaya'larına! Ishi-chou'nun binasına daldı koşar adımlarla: "Sohei-sama!" diye bağırdı avazı çıktığınca. Ama kimse onu ne gördü, ne de duydu.

«Işık» kendisine bir oyun mu oynuyordu bilmiyordu içindeki fırtınada her an ona sesleniyor ve kurtarması için yalvarıyordu. "Yoksa.." diyordu. Kendisi için hayal ettiği cennet veya cehennem böyle bir şey miydi? Hayır! Değildi. Fakat şüphe bir kere düştü müydü, dönüşü yoktu. Duvara nem bir kere işledi miydi küf kaçınılmazdı. Ya evi terk etmeliydiniz ya da evi baştan yapmalıydınız.

Kagi ruhsuz gözlerle ve nereye gittiğini bilmeyen ayaklar ile dünyasında, ele geçirdiği ve ondan başka hiçbir hüküm koyucunun olmadığı o dünyada öylece yürüyordu. Nihayetinde ya bir ses duydu ya da aklı ona bir oyun oynadı. Belki eski bir anıyı belki de «O»'nun sesini duydu:

Nefes al.
Gördüğüm yalnızca aklımın bana gösterdiğidir. İşte rüzgar esiyor.


Yoksa bir bilinmezliğin içinde mi kaybolmuştu? Bilinmeyen neydi? İlim, deneyim ve anlayışın sınırlarına erişemeyen şey idi. Farklı, tanıdık olmayan, keşfedilmeyen ve tespit edilemeyen. Aklın yalnızca marûf olduklarıyla sınırlıydı. Öyleyse...

Nefes ver.
Bırak aklın seni azat olup terk etsin. Bırak rüzgarla gitsin.


Gönlünü ferah tutacak olan gözlerin, kulakların ya da tenin değildi. Onlar gelip geçiciydi. Öyleyse git ey gönül! Terk et bu bedeni ve gözlerinle gör. Bu diyar ve alem Kagi'nin gönlünden büyük mü? Kendin gör!

Nefes Al.
Gönül gözünün gördüğü içeridir. Kırmızının sıcaklığı, Işığın sesidir.


Gözlerini aç. Yürü gönlünce. Görmek istediğini görene kadar. Koca bir ağaç, çamura bulanmış yapraklar. Hiç mi güneş yok? Onun yokluğu sen yok dersen yok. Bir nikuman ile kuru peksimetin arasındaki fark ancak sen var dersen var. Ay geceye, Güneş gündüze mi aittir? Yoksa geceler mi Ay'ın, gündüzler mi Güneş'indir? Kimse kimisine iye değildir. İkisi de aynı anda aynı yerdedir. Var olan senin görmek istediğindir.

Nefes ver.
Bırak gitsin rüzgar evinden, limanından. İleriye, ileriye.


Huu.

Kagi dünya koydu, gökleri seyran eyledi. Aynı anda aynı yerlerde var olur oldu. Bir ışık kıyam edip nasıl gezecekse öyle gezdi. Kâh vardı Çolpan'a, Kâh vardı Zühal'e. Hemisi de tam da gönlünde olması gerektiği gibiydi. Ve akıbet; yolu düştü bir tanıdık yere: Dostlar meclisine.

Kehkeşan'da öyle nice vakit geçirmişti ki, değil sadece İmece'nin yolunu, Dünya'nın yolunu, Altında doğduğu Güneş'inin yolunu dahi unutmuştu. Fakat belki kader, belki de bir oyun onu yeniden doğduğu gezegene ve o gezegende ilk kez üst üste taş koyduğu yere götürdü. Anılar bir bir aklına geliyordu elbette fakat bunların, onun için acı tat bırakacak hûlyalardan başka bir şey olmayacağını hissediyordu. Her şey tam da hatırladığı gibiydi. Derme çatma çatıları, duvarları ve düzensiz boyutlardaki merdivenleri. Aynı yerinde, olduğu gibi duruyordu. Kagi kapıyı açtı ve içeri girdi.

Genç kız adımını içeriye attığı anda vücudunun yeniden bina edildiğini gördü. Asırlardır görmediği elleri yerine geldi, ilk defa gözlerinden baktığını hissetti. Ayakları üzerine durmayalı o kadar uzun süre olmuştu ki bacakları yeniden bina edildiğinde dizlerinin üstüne düştü. Fakat onu şaşırtan bu olmadı. İmece'nin her bir Utari'si: Aika, Taro, Yumi, Hina! Hepsi buradaydı. Emi şarkı söylüyor Utarilerin kimisi dans ediyor, kimisi hasırının üstünde alkış tutup onlara eşlik ediyordu. Kagi bağırdı: "Siz yaşıyorsunuz!" dedi. "Ben... Yaşıyorum!"

Onlar müziğin sesinden veya neşelerinden onu duymamış, görmemişti fakat o hemen önce emeklemeyi sonra da ayaklanmayı öğrenmişti. Bir koşu kapı önünde arkası duran Utari'yi döndürüp sarılmak üzere atladı ve sevinç göz yaşlarıyla gözünü kapattı. Gözünü yeniden açtığındaysa İmece'nin içinde kimse kalmamıştı. Soba yanıyordu, Emi'nin Samisen'i yerde duruyordu. Fakat hiçbiri görünmüyordu. Yalnızca sarıldığı Utari'yi tutuyordu. Yavaşça geri çekilip sarıldığı Utari'nin yüzüne baktı. O suratı görür görmez şaşkınlıkla onu iterek kendini geriye attı ve kıçının üstüne düştü. Hatırladığından daha genç ve daha farklı bir suretle karşısındaydı fakat bu aynı kişiydi. Bu, Daija idi.

Onu ittirse de o yerinden pek kıpırdamamış gibi durmuyordu. Arkış ise yavaşça yerden kalktı. Şüpheci ve doğrusu endişeli gözlerle ona doğru bakıyordu fakat Daija'nın sureti öylesine masumca ve dostane geliyordu ki bu ifade hemencecik yerini yalnızca çocuksu bir şaşkınlığa bırakmıştı. Kendisine «Arkış» demişti. Tabii öyle diyecekti. Zira o "Arkış" idi. Daija'nın iltifatlarına yalnızca boynunu eğerek yanıt vermişti. O sırada aklından «Efendileri, burada ne arıyor ki» diye geçirdi. Bu düşüncesinden sonra kalbi bir Taiko'ymuşçasına çarpar oldu. Çarpan kalbi onu nefes nefese bıraktı ve başını döndürdü. Bir an sonra dünya ayağının altından kayıp gitti. O havada dengesini sağlamak için bir sağa bir sola savrulsa da Daija nizami bir biçimde duruyor ve ona bakarak tebessüm ediyordu.

Gözünü yeniden açtığında Daija ile karşılıklı oturmuş duruyorlardı. Gökte Kehkeşan bir pervane böceği öbeği gibiymişçesine onlar ise bir ateşmişçesine etraflarında dönüyordu. Ne gün doğuyordu ne de bir şey. İçinden «Dünya, artık benim kontrolümde değil mi yoksa." diye geçirdi ve Daija'ya çocuksu gözlerle bakmaya başladı. Kendisine "Nefes al." denmişti. Derince bir nefes. Arkış, Daija'nın parmağına konan ateş böceğine dikkatlice bakarak derince bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. Kendini öylece bıraktı. Öyle bıraktı ki kendisini kaim tutan kaslarının varlığını dahi hissetmez oldu.
Image
► Show Spoiler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2786
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Hasbihal

Post by GM - Naruto » April 12th, 2025, 8:04 pm

Daija'nın elindeki ateş böceği uçarak uzaklaşıyor ve git gide büyüyor. Büyüdükçe daha da yuvarlak bir hale geliyor ve bir noktadan sonra güneşe dönüşüyor. Daija'nın arkasında bir yerlerde, iki dağın arasından tam suratına doğru ışıyan güneş içini sıcacık bir yaşam ile dolduruyor. Daija'ya bakışlarını çeviriyorsun.

Akşam güneşinin loş ışığında suratını görmek zor olsa da siyah gözlerinin seni izlediğini fark etmemek elde değil. "İşte böyle..." diyor sakince. Ses dört bir yanından geliyor. Sakinleşiyor ve kendini akıntıya bırakıyorsun, ancak varlığının bir parçasıyla da bu ana tutunmaktasın.

"Arkış, geri dönüşü olmayan bir yoldasın ve bu yolun nereye çıktığını bilmen gerekiyor. İçinde tedirginlik ve muallak seziyorum. Belki bazı cevaplar iradeni tazelemene yardımcı olacaktır." dedikten sonra derin bir nefes alıyor. Bir matem havasında, cenaze evinde oturan yaşlılardan birisinin postürüne bürünüyor ancak metanetini kaybetmiyor Daija.

Önünde bir küre beliriyor. Bu taştan küre dünyayı andıran bir surette Daija ve senin aranda süzülüyor. İki ışık parçası uzaklardan yay çizerek geliyor ve bu kürenin üstüne konuyor. "Biz aslen topraktan ve balçıktan değiliz." Bu iki ışık küreye konduktan sonra yavaş yavaş küre yeşilleniyor, boşlukları su ve denizlerle doluyor. "Biz yıldız tozuyuz." Hafif sesler gelmeye başlıyor küreden. Karınca gibi küçük siyah noktalar üzerinde yürümeye başlıyor. Kürenin bir noktasından devasa bir çiçek büyüyor boynu bükük, bu çiçeğin ucundan ise bir meyve peydah oluyor. "Ancak yıldız değiliz. Şimdilik." Meyve kopup düşüyor ve çürümeye başlıyor zeminde, bir an sonra ise çiçek de çürüyerek yok oluyor. Şehirler kuruluyor ve yıkılıyor, alevler kürenin bazı yerlerini kaplıyor, bazen büyüyor bazen sönüyor. En sonunda, bildiğin ve tanıdık olan o hale geliyor; günümüz.

"Kaderimiz bu yer çekimi kuyusundan ibaret değil. Kaynağımız burası değil ki sonumuz burası olsun." Daija ve senin etrafında 9, 10 tane taş beliriyor. Şekilsiz ve kristalimsi yapıda olan bu taşlar içinden geçen ışığı sonsuz renklere bölüyor ve etrafı aydınlatıyor. Batan güneşin ışıkları olabildiğince sönmeye başlıyor. Bu taşlara baktığında saydam yerlerinde kendi yansımanı görüyorsun ancak her biri başka bir Kagi, başka bir ihtimal. Her biri başka bir seçim, başka bir kader. Bir tanesi kanla kaplı, bir tanesi ise çiçeklerle. Bir tanesi parçalanmış bir şekilde yerde ölü, bir tanesi ise yalnız başına bir masada oturuyor. Bir tanesi kağıttan kanatları ile uçuyor, bir tanesi ise yere çökmüş ağlıyor cesetlerin başında. Taşlar görülemeyecek kadar ufalarak küreye doğru zerk ediyorlar. Her biri farklı bir noktasında konuyor.

Önündeki küreye bakıyorsun. Küre ışımaya başlıyor. Aslında... üzerindeki karıncalar ışıyan şey. Her biri ayrı bir ışık huzmesine dönüşüyor ve dışarı doğru, aynı ilk o gelen iki ışık parçası gibi evrenin dört bir yanına dağılıyorlar. Milyonlarca ışık huzmesi havada sayılamayacak kadar fazla çizgi bırakarak yok oluyor. Kısa bir süre sonra çizgiler de sönüp yok oluyorlar. Küre üzerinde tekil bir canlı kalıyor, daimi bir bekçi.

Daija'ya bakıyorsun. "Zaman solan bir çiçekteki yapraklar Arkış ve git gide azalıyor. Sor." diyor ve seni konuşmaya davet ediyor. Küre önünde süzülmeye devam ediyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts: 258
Joined: June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Hasbihal

Post by Chouwano Kagi » April 13th, 2025, 12:03 am

Arkış yükselip güneş olan ateş böceğinin arkasından öylece bakıp kaldı. Dünya'nın bu taze güneşi genç kızın yüzüne vurmaya başlayınca gözleri kamaştı ve elini siper etti. Elinin arasından sızan ışıklar onu halen kör etse de Daija'yı karşısında seçebilir oldu. Daija kendisine geri dönüşü olmayan bir yoldan bahsediyordu. İçindeki tedirginlikten ve muallaklıktan dem vuruyordu...

Daija'yı dinlemeye devam etti. Önüne bir dünya koydu. Onun dünyasını koydu. Daija bir nevi yaradılışlarını anlatırken onun gözü hala o dünyadaydı. "Buradan bakınca her şey ne kadar da anlamsız geliyor" diye düşündü. Yüzünde sanki ilk kez hareket eden bir şey görüyormuş gibi bir alıklık vardı. Kulağı Daija'da idi lakin gözleri dalmış gitmişti. O sanki gözünün önünde değişen dünyanın her anını yaşıyormuş gibi hissediyordu.

Daija'nın sözleriyle beraber ortaya çıkan kristalimsi kürelerin çıkardığı tarifsiz renkler genç kızın aklını başına yeniden getirdi. Bu parlak taşlara bakmaya başladığında ise her birinde Kagi'yi görmeye başladı. Sanki o ana kadar Kagi'yi unutmuş gibiydi. "Ben..." dedi. Bu sırada Kagi'nin ölüsünü gördü, yalnızlığını, ağladığını, ululandığını. Arkış, elini uzatıp içlerinden birini seçmeye yelteniyordu ki kristaller zerre olup küreye karıştı. Küre ise sanki sıcaktan patlayacakmış gibi parlamaya başlıyordu ve nitekim küreden milyar pare zerre göğe doğru şavklanıp uçup gitmişti. Akıbet; Küre'de bir gururlu bekçi kaldı.

Daija ona, o da Daija'ya baktı. Ne soracağını bilmiyordu. Kendini ilk anlamlı cümlesini kuracak olan bir çocuk gibi hissetti. Yüzünde bir şeyleri anımsamaya çalışıyormuşçasına bir ifade belirdi. Gözünü hafifçe yukarı kaydırdı. "Sanki.." dedi. "O soracağı her şeyi sormuştu." Daija'ya baktı. "Geriye ne kaldı hatırlamıyorum." Biraz durduktan sonra "Ama ben merak ediyorum." Küre'nin üzerinde kalan bekçiyi gösterdi. "O kim ve neyi koruyor. O niye diğerleri gibi terk-i diyar eylemiyor?"
Image
► Show Spoiler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2786
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Hasbihal

Post by GM - Naruto » April 14th, 2025, 5:03 pm

Daija hüzünlü gözlerle bekçiye bakmaya başlıyor. Çok uzun süren bir kısa aranın ardından, cevap veriyor. "O bir Arkış. Amacımıza ulaştıktan sonra dünya dediğimiz bu bahçede kalacak ve sonsuza dek onun gardiyanı olacak. En yalnımız o olacak, ancak en kadim göreve sahip olanımız da o olacak." Sonrasında derin bir nefes alıyor ve sana bakıyor. "Sen potansiyel bir Arkış'sın, Chawan. Kısa sürede nübüvvet Konan'ın yeteneklerinde ustalaşman bir rastlantı değil." dedikten sonra, bakışlarını tekrar küreye indiriyor.

Sosyal anlamda becerilerine güvensen de ortamın sürrealliği yüzünden hiç bir çıkarımda bulunamıyorsun Daija'nın son sözlerine karşılık.

Kendini görüyorsun kürenin üstünde. Basit bir ağaç dalından sopa ile hafifçe sekerek, yaralı bir ayak ve yorgun bir vücut ile boş ovaları, vadileri arşınlıyorsun. Ancak kendini tam tanıyamıyorsun. Tenin bembeyaz, kafanın sağ tarafında tek bir boynuzun var kapüşonunun arasından dışarı çıkan. Gözlerinin akı siyah, göz bebeklerin mosmor. Bütün vücuduna ve kıyafetlerine omamoriler yapıştırılmış.

Doğanın geri kazandığı köyleri geziyorsun. Tek başınasın, ancak yalnız değilsin. Bütün dünya seninle bir ve sen de onunla birsin. Zaman ilerliyor, başka varlıklar beliriyor dünyada. Onlara yol gösteriyorsun.

Göz kırpıyorsun ve o şey tekrar daimi bir bekçiye dönüşüyor ve sanki az önceki şeyler yaşanmamış gibi, sorunu sormadan önceki haline dönüşüyor. Sana ise benzemiyor artık. Daha doğrusu... Kimseye benzemiyor.

"Ancak tek Arkış'ımız sen değilsin. Bu yol tek bir kişiye devredilmeyecek kadar değerli ve önemli, hak vereceksin ki. Ancak dediğim gibi, bu yolun nereye çıktığını bilmeni istiyorum." diyor ve gözleri ile tekrar bekçiyi süzmeye başlıyor. Bu sefer sesi direkt olarak ağzından gelmiş durumda.

Ardından tekrar meraklı gözlerle sana bakıyor.
Off Topic
Karakter görünümünüzü kaydettirmeyi unutmayınız.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts: 258
Joined: June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Hasbihal

Post by Chouwano Kagi » April 14th, 2025, 10:37 pm

Genç kız Daija ile beraber bekçiyi izlemeye koyuldu. Bekçinin bir arkış olduğundan ve görevinin ne denli mühim ve yalnız olduğuna işaret etti. Onda da böyle bir potansiyel olduğundan bahsediyordu. Beraber küreye bakmaya devam ettiler. O mağrur bekçi bir anda "kendisine" dönüşmüştü. Genç kız bunu görünce küreye iyice yaklaştı ve kendini daha net görmek istedi.

Ne acınası duruyordu. Yılların yorgunluğunu bir asaya dayanarak taşıyabiliyordu. Teni bembeyaz olmuş öyle ki aydan daha parlak olmuştu. Elbisesi bir rahip tapınağının sunağı gibiydi. Gözlerinin dışı kararmış, içi morarmıştı ama bakışı hiç değişmemişti. Pelerininden çıkan bir boynuz ise onun dikkatini en çok çeken şey oldu. Hafifçe sırıttı. "Güzel, ne güzel olmuşsun." diye iç geçirdi. Küre'nin arkışı dünyayı gezerken o da başını yavaşça küreden çekti. Arkışlar, kendine döndü.

Daija ona bu süreçte başka arkışların olacağından da bahsediyordu. Genç kız bunu duyunca hafifçe gülümsedi. "Bu yolun nereye çıktığını mı?" diye sordu. Daija'nın gözüne baktı. "Bir arkışın ayakta kaldığı o ana çıkıyor. Peki ya hiç arkış kalmazsa ne oluyor?" İki elini semaya doğru açtı ve yüzünde "bilmem" diyen bir tavır oluştu. "Bilmem de gerekmiyor. Zira bu, sanıyorum ki o noktada artık benim sorunum olmuyor." Etrafında dönüp duran yıldızlara bakmak için başını göğe kaldırdı. "Peki ya Kagi'den ne istiyorsunuz? Neyini değiştirmek, neyini korumak istiyorsunuz ki bu görevi ona layık görüyorsunuz?" Küreye yeniden baktı. Bekçiye bakıyordu. Kimseye benzemiyordu belki ama o yine de onda Kagi'yi görmeye devam ediyordu. "Ona ben dahi güvenmezken, siz nasıl güvenebiliyorsunuz?"

Genç kız bu sözlerinden sonra ayaklandı. "Yürüyelim mi? Zira en son ne zaman yürüdüğümü hatırlayamıyorum. Bu beni çok mutlu eder, beni kırmayınız."
Image
► Show Spoiler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2786
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Hasbihal

Post by GM - Naruto » April 14th, 2025, 10:58 pm

Daija bir şeyler söyleyecek gibi oluyor ancak bilmen gerekmediğinden bahsetince gözlerini kapatıp gülümsüyor sadece. Bir şeyler söylemek istemiş, ancak sözlerini duyunca vazgeçmiş gibi görünüyor.

Göz kapaklarını aralayıp tekrar sana baktığında kayan yıldızları seçiyorsun gözlerinin yansımasında. Daija, derin bir nefes alıyor ve sanki bir dağ esintisi gibi sert bir rüzgâr kaplıyor ortamı. Sesi tekrar heryerden ama aynı anda da hiç bir yerden gelmeye başlıyor.

"Ben sana güvenmiyorum. Doğana ve doğaya güveniyorum. Bu yolu yürümeyi sen seçmezsen, başka birisi senin yerine seçecek. Öyle ya da böyle bu yol tamamlanacak. Bu yolu bizimle yürüyen ya sen olacaksın, ya da bir başkası. Esen rüzgârdan mütevellit dalından kopan bir yaprak gibi, sert bir dalgadan sonra yamacından kopan kaya gibi, engellenemez. Ancak yola ışık tutmadan 'yürü, elçi!' demek abesle iştigâl."

Daija bakışlarını senden kaçırıyor. Göz kırpıyorsun. Çok uzun bir yolda yürürken kendini buluyorsun. Yorgunsun. Sanki bütün bu konuşma çok uzun bir yolculuğun çok minik bir parçasıymış gibi hissediyorsun. Çorak topraklarda, doğmayan güneşe sahip bir gök kubbenin altında yürüyorsun. Yanında ise Daija var. Sanki hep varmış, ancak hiç de yokmuş gibi.

"Sen bu yolu yürüyebilecek sayılı benliklerden sadece birisisin. Hayat enerjin, chakran, yıldız tozundan. Bu yolun kuplesi de olabilirsin, bir dip notu da."

Daija yürümeye devam ederken ufukta bir güneş beliriyor, ancak ufuk çizgisini hemen geçmiyor. "Vakit doluyor Arkış." dedikten sonra, imalı gözlerle sana bakıyor. Bir an için onun elini ilk defa sıktığın ana hasret duymaya başlıyorsun, fakat bu his kayboluyor. Daha sonra, bu hisse hasret duymaya başlıyorsun. Daija'nın lafları aklına geliyor. "Sen bizsin, biz de sen."
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts: 258
Joined: June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Hasbihal

Post by Chouwano Kagi » April 14th, 2025, 11:19 pm

Genç kız Daija'nın gözlerinde yıldızları izlerken esen rüzgara karşı savrulan saçlarını tutup kulağının arkasına sıkıştırdı. Daija ona öyle ya da böyle birilerinin Arkış olacağından bahsediyordu. Birinin öyle ya da böyle ışığı sönen bir deniz fenerini yeniden yakmaya gitmek zorunda olması gibi, testide su bitince öyle ya da birinin testiye yeniden su doldurmak zorunda olması gibi. Öyle ya da böyle birisinin yapacağı bir görevdi bu. Daija buna engellenemez demişti ama o içinden "Kaçınılmaz" diye geçirdi.

Genç kızın isteği üzerine çıkılan yolculuğun sonuna bir göz kırpmasıyla gelmişlerdi. Genç kız yorgundu ama mutluydu. "Kâfi" dedi. Ufukta doğan güneşe doğru bakarken terden yapışmış saçlarını alnından çekti. Doğmayan güneş, doğuyordu. Hayat başlıyordu. İçinde Daija'ya elini uzatmak ve o eli sonsuza dek tutmak geliyordu. Bir yalvarışmışçasına içinde haykıran bu sesi şu an Daija'nın yanında duran genç kız susturuyordu. Buna karşın güneşe doğru gülümsedi. "Öyleyse." dedi. "Buyurun, yürüyelim." Bu sırada elini Daija'ya doğru uzatıyordu. Eli bir yardım dilenircesine göğe bakarak ona doğru gidiyordu. Yüzünde ise masum bir tebessüm vardı.
Image
► Show Spoiler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2786
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Hasbihal

Post by GM - Naruto » April 14th, 2025, 11:34 pm

Daija elini sana doğru uzatıyor tutmak için. Zaman yavaşlıyor, ancak güneşin yükselmesi hızlanıyor. Ortamı kuvvetli bir sıcaklık kaplıyor. Öylesine ısınıyorsun ki içten içe yanacak hale geliyorsun. Daija suratında donup kalan tebessüm ile elini sana uzatmaya devam ediyor. Sen ise bir türlü ona erişemiyorsun. Gök kubbedeki yıldızlar güneşin ışıkları ile birer birer yok olurken, gözlerin kamaşmaya başlıyor. Beyaz görüşünü dolduruyor ve yok oluyorsun.





Birden, aniden, ilk defa nefes alırcasına, sırılsıklam ter içinde yattığın yerden dimdik kalkıyorsun. Suratına vuran güneş seni ciddi anlamda ısıtmışa benziyor. Derin bir nefes veriyorsun ve odana bakıyorsun. Yalnızsın. Eline bakıyorsun. Bir sıcaklık hissediyorsun ancak bu odana giren güneş ışığından mı yoksa başka bir şeyden mi, emin olamıyorsun.

Rüyanın anıları istemsizce beynini terk ederken eski haline dönüyorsun ve normalleşiyorsun. Geriye sadece konuştukların ve gördüklerin kalıyor. Kelimeler ve resimler. Hisler ise hiç yok, neredeyse sıfır. Uğraşsan da, hatırlayamıyorsun.
Off Topic
Son bir tur, ardından bitirelim.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts: 258
Joined: June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Hasbihal

Post by Chouwano Kagi » April 15th, 2025, 12:09 am

Arkış uzatılan eli tutmaya uğraşıyor fakat bir türlü ulaşamıyordu. Etrafı yanıyor ve genç kız da pişiyordu. Gök yarılıyor, yer çöküyordu. Her yer yanan bir kağıtmışçasına hiç var olmamış gibi olmaya başlıyordu. Daija'nın gözlerine bakmaya devam ediyordu. Etraf yok olup giderken gördüğü son şey, o oluyordu.

Sanki boğazına bir el yapışmış da onu nefessiz bırakmışçasına yatağından kalktı Kagi. Bir ömür nefes almamış gibi derince bir soluk çekti ve ardından öksürmeye başladı. Çolpan, Zuhal, Kehkeşan'ın her bir köşesi hızla aklından silinirken sağ eli sanki bir ateş koru tutmuş gibi yanıyordu. Elini hemen soğuk zemine koyarak kendince soğutmaya çalıştı ve yaşadıklarını anlamlandırmaya çalıştı. Yaşadığı bir kabus veya genjutsu gibi hissettirse de gerçekliğinden emindi. Öyle ya da böyle bir akide yapmış olduğunu hissediyordu. Gidip yüzünü yıkadı ve aynada kendine baktı. Aynı duruyordu. Gözüyle, saçıyla, Chouwano Kagi idi o. Fakat dünkü gibi hissetmiyordu. Bir şeyler belki kopmuş, belki eklemlenmiş gibi hissediyordu.

Güneş çoktan yükselmişti. Uykusu vardıysa da uyuyabilecek gibi hissetmedi. Camdan çıkarak etrafı kolaçan etti ve kimsenin bakmadığına emin olunca da kanatlanıp imsak vakti bulunduğu yere gitti. Orada bir süre oturduktan sonra yerleştirdiği tüm mühürleri söktü ve vücuduna ekledi. Elinde son bir kağıt kaldı. Hepsi gibi onda da aynı şey yazıyordu:

"Güneşi senden alan ne binadır, ne vadi. Yumduğun gözündür."

Onu almadı. Esen rüzgara bıraktı. Ve arkasından öylece izlemeye başladı. Bir süre de izleyecek gibiydi. Daha öğlene çok vardı.
Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Köy Meydanı”