[Kazuya & Shinji] Şifa

Amegakure liderinin bulunduğu yapı.
User avatar
Yamato Kazuya
Amegakure
Amegakure
Posts: 59
Joined: May 20th, 2019, 3:17 pm
Location: Eski Suruma Kasabası
Künye:

Re: [Kazuya & Shinji] Şifa

Post by Yamato Kazuya » July 26th, 2025, 3:41 am

Aklımdaki soruları Shinn-san’a ilettiğim sırada Shinji-san da kafasıyla beni onaylıyor, dikkatle konuşmayı takip ediyordu. Sorduğum sorular için bana öncelik tanımış olması, samimiyetimizin ilerlemiş bir seviyeye vardığını düşündürtmüştü. Nadiren denk geldiğim dostluk hissini bir kez daha yaşamak göğsümde bir sıcaklık hissetmeme sebep olmuştu. Büyük bir kardeşim, abim gibi düşünüyordum Shinji-san’ı. Belki de ona artık böyle hitap etmemeliydim. Shinji-nii daha uygun olacak gibiydi.

Shinn-san’ın söylediklerinden görev için notlar çıkarmaya çalışıyordum. Daimyo güçlerinin flak setlerinin neden işimize yaramayacağıyla ilgili detaylı açıklama bu fikirden komple vazgeçmemi sağlamıştı. Belki yalnız kalmış iki düşmanı hızlıca alaşağı edebilirsek bu işi çözebileceğimiz bir yöntem açıklamıştı. İşin o kısmını karşımıza çıkan duruma göre çözümleyecektik artık. Son kurduğu cümle Shinn-san’ın öfkesi hakkındaki söylentilerin bir kırıntısı gibiydi. Bizi üniformasını çaldığımız düşmanları öldürmeyi unutmamamız konusunda tembihliyordu. Dudaklarım birbirinden biraz ayrık durumda birkaç saniye duraksadıktan sonra yüz hatlarımı nötrleştirip aldığım cevabı kafamı sallayarak karşılayarak sıradaki soruma verdiği cevabı dinlemeye devam ettim.

Ekipman talebime birkaç farklı yönden açıklama gelmişti. Gittikçe daha da derinleşip beni şaşırtan, belki bilmemizin zararlı bile olacağı üst düzey detayları bizimle paylaşmıştı Shinn-san. Özet olarak temel ekipmanlar dışında bize başka bir şey sunamıyordu. Ancak paramızın yetmediği ekipmanları avans olarak alabileceğimiz bir görevdi bu. Bunun tehlike seviyesi yüksek görevlerde sunulan bir seçenek olduğunu biliyordum. Tehlikeye Riaru ile dövüşüm sırasında alışmıştım. Naginatası vücudumu dik olarak ikiye bölmesine ramak kala kurtulmuştum. O günkü duygularımı düzenleyebildikten sonra şu anda böylesine tehlikeli bir göreve atanmak kendimi özel hissetmeme sebep oluyordu.

Aldığımız diğer detaylara göre nihai hedefi aynı olan birkaç ekip daha vardı. Shinn-san’ın saydıklarının arasında bir Damla timi, bir Fuuinjutsu ekibi, bir de Fuuinjutsu ustası kaçırmaya giden Jounin ekibi vardı. Herkes Haiki-sama için seferber olmuştu. Belki de kendisi için çaba gösteren herkesin yetişmesinde katkısı vardı Haiki-sama’nın. En son yetişen kuşaktan olan ben bile kendisinin mertliğine tanıklık etmiştim. Ayrıca sayılan ekipler arasında işe yarar bir şeyler bulma ihtimali en düşük olan ekip bile olsak özel harekât ekipleriyle birlikte çalışıyor olmak kendi daha da özel hissetmeme sebep olmuştu. Köy içerisinde, shinobi birliğinin seçkin bölümüne giriş yapmış gibiydik.

Emekli Kusagakureli Fuuinjutsu ustası kaçırma işi garip gelmişti. Bu kelimeleri sıraladığı sırada alt dudağımı şişirip kaşlarımı kaldırarak Shinn-san’a baktım. Nasıl bir istihbaratla bu kişiden haberdar olunduğu, görevin doğası gereği başarısız olma ihtimalinin yüksek olması, böylesine spesifik bir yeteneği yüksek seviyede bilen kişinin sınır bölgesinde kendini neden tehlikeli alanda bıraktığı gibi zorluklar ve sorular aklıma akın etmişti. Ancak bir de bunların yanında başarılı olunması halinde köyün ortaya koyacağı cesaret ve öz güven de hayranlık verici seviyedeydi.

Shinn-san’ın da dediği gibi anlattıklarını dinleyince bedenimde hissettiğim gerginlik seviyesi epey düşmüştü. Haiki-sama’nın kurtuluşu için tek çare olmadığımızı bilmek içimi oldukça rahatlatmıştı. Artık önümdeki işe daha verimli odaklanabilirdim. Konuyu toparladıktan sonra aklıma gelen başka bir şey olmadığını belirtip oturduğum sandalyeden kalktım. “Başka sorum yok, teşekkürler Shinn-san.” dedikten sonra kafa selamı verip Shinji-nii’ye dönerek ona da verdiğim kafa selamıyla sözün geri kalanını kendisine bıraktığımı işaret edecektim. Söylenecek son sözlerin ardından Shinn-san’dan alacağımız paketleme ekipmanı, mührü kırmak için bilmemiz gerekenlerin aktarılması ve talep edeceğimiz ekstra ekipmanların temini kalmıştı.

Ayrılmadan önce görevli shinobilere aktaracağım ekipman dilekçesine uzaktan gözetleme yapabilmek için birer dürbün, saklanamızı kolaylaştırmak için birer gölge kumaşı ve çözmemiz gereken insan yapımı kilitleri aşabilmek için birer maymuncuk talep ettiğimizi yazacaktım. Evrağı teslim etmeden önce Shinji-nii’ye de danışıp bir isteği olup olmadığını soracaktım. Ekipmanların teminiyle ilgilendikten sonra yola çıkmaya hazır olacaktık.
Image
► Show Spoiler
User avatar
Hagane Shinji
Amegakure
Amegakure
Posts: 44
Joined: March 16th, 2025, 10:04 pm
Künye:

Re: [Kazuya & Shinji] Şifa

Post by Hagane Shinji » July 28th, 2025, 1:06 pm

Kazuya'nın taleplerini her ne kadar mantıklı bulsam da Shinn'in savaş tecrübesi bizden katlarca daha fazlaydı. Kurduğumuz mantığı yıkması saniyelerini almış, önerdiği şeylerle ufkumuzu açmıştı. Günlük değişen rotalar, parolalar, Daimyo kuvvetlerinin kendi arasındaki şifreli konuşmalar sağladıkları güvenliğin belkemiği olabilirdi. Bunu basitçe sadece üniformalar ile delip geçmemiz mümkün değildi haliyle. Önerdiği gibi devriye gezen ekiplerden düşmanları alaşağı etmek, bilgileri sorgulayarak almak daha mantıklı bir yoldu. Riaru'nun pususundan sonra bana bahşedilen Shiryugan'ın varlığına hala alışamamıştım. Gücümün doğasına henüz hakim değildim. Ancak hakim olduğum teorik bilgiler ile Shinn'in önerdiği planı birleştirdiğimde burada büyük bir rol oynayabileceğimin bilincindeydim. Her bir ölü, emrimdeki bir bilinç olma potansiyeli taşıyordu. Gizliliğimizi bozmadan elde edeceğimiz bir daimyo itinin bilinci görevin, belki savaşın akışını değiştirecek bilgilere sahip olabilirdi.

Shinn'in bahsettiği kadarıyla bu görev 'ölüm kalım' statüsünde değildi. Köy güçleri olası ihtimallere göre birimlere bölünmüş ve güç ağırlığı yine olası getirilere göre bölünmüştü. Kazuya ve benim izini süreceğim karargahtan Shinn'in fazla bir beklentisi yoktu. Fakat her bilgi değerliydi. Çözümü bulamasak bile Haiki-sama'yı tekrar aramıza döndürecek çözüme giden bir yol açabilirdi bu bilgiler. Shinn'in bizi rahatlatmak adına kurduğum cümleleri zihnimden silerek, başarı beklediği kısma odaklandım. Sahte kahraman rolünden ziyade takip ettiğim lider ipin ucundaydı ve bu uğurda mutlak başarıdan farklı bir sonuç kabul edilemezdi.

"Bahsettiğiniz yığınak ve durumu Riaru tarafından biliniyor mu?" Riaru itin teki olsa da zamanında Amegakure'de görev yapmış, üst rütbelerde bulunmuş bir shinobiydi. Bu yığınak bilgisi dahilinde olabilirdi. Eğer öyleyse, Haiki-sama'yı kurtarmak için buraya bir çıkarma yapacağımızı da tahmin edebilirdi. "Eğer biliyorsa Haiki-sama'nın mevcut durumunu çözmek için buraya gideceğimiz tahmin ediyordur. " Bu soru korku duyduğum bir ihtimalden ziyade neyle karşı karşıya olduğumuz anlamak için sorulmuş bir soruydu. Shinn'in de böyle anlamasını umuyordum. "Olası tehlikeleri netleştirmek adına soruyorum." Başka bir sorum yoktu. Gideceğimiz yer belliydi, bizden istenen ve bunu elde etme yöntemimiz de soru işareti bırakmayacak şekilde bize açıklanmıştı. Düşman topraklarına bir nevi sızmamızı gerektirecek bu görevde daha fazla bilgi de sağlanamazdı zaten. Shinobi yeteneklerimizce duruma göre hareket edecek ve ihtiyaç duyduğumuz bilgilerle geri dönecektik. Shinn'in daha fazla vaktini çalmamız bencillik olurdu. Haiki-sama'nın yokluğunda, işleri onun gibi yetkin birinin ele almasından ötürü fazlasıyla mutluydum.

Shinn'in vereceği son bilgiler sonrasında göreve hazır olacaktık. Ekipman temini konusunda Kazuya'ya güveniyordum. Ek bir isteğim yoktu, ihtiyaç duyacağımız şeyleri zaten o isteyecektir. "Dışarıda bekleyeceğim." dedikten sonra olabildiğince hızlı bir şekilde chou binasının dışına çıkacak ve çevreyi gözleyecektim. Sabahtan beri ensemde hissettiğim nefesle birlikte takip edildiğime neredeyse emindim. Binadan hızlıca çıkarak üzerimize yönelen farklı bir göz var mı bunu öğrenmek istiyordum.
Image
► Show Spoiler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2919
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kazuya & Shinji] Şifa

Post by GM - Naruto » August 10th, 2025, 11:46 pm

Shinn, Shinji'nin son sorularını cevaplamak adına derin bir nefes alıyor. "O konu biraz muallak. Damla üyelerinin kimlikleri gizli olduğundan geçmişte Riaru'nun orada hizmet edip etmediği konusu şaibeli. Ancak Damla olmasa bile yanında bir kaç Damla üyesi bulundurduğu biliniyor Riaru'nun. Yerleşkenin yerini biliyor olabilir yani özetle. Ancak biliyorsa bile Daimyo kuvvetlerinin kontrolündeki alanların derininde bulunduğu için oraya bir hamle yapmamış olduğuna bahis oynuyoruz şu an. Siz yine de her ihtimale karşı hazırlıklı olun."

Elini cebine atıyor. Baş parmak boyutunda ufak bir cam şişe ve ince, ufak bir parşömen rulosu çıkartıyor. Önce şişeyi gösteriyor. "Bunu, tapınağın heykellerinin her birinin önündeki sunağa birer damla damlatın. Giriş açılacak." Ardından onu masaya bırakırken, ruloyu gösteriyor. "Arşive girdiğinizde bu ruloyu açın ve mührü bozun. Odadaki bütün kitap parşömen ve kağıt direkt olarak bu parşömene mühürlenecek. Ardından ruloyu burada bozacağız." Onu da masaya bırakıyor.

Tekrar sizlere bakıyor. Suratındaki ketum ifadeyi bozmadan, "Görev süreniz 1 hafta. Süre sonunda köye dönmemiş olursanız kayıp kabul edileceksiniz. Görev alanının tehlikeli oluşu sebebiyle peşinizden birilerinin gelmesi vakit alabilir, ancak sizi köye geri getirmek için elimizden geleni yapacağımızı unutmayın." diyor. Suratına anlık konan bir hüzün ifadesi ile de, "Çıkabilirsiniz." dedikten sonra size sırtını dönüyor ve cama doğru ilerliyor.





Köyü hızlıca terk edip Yubari-gawa yöresine hareket etmek için plan yapıyorsunuz. Yolculuğunuz sizi akşam saatlerinde yörenin yakınlarına ulaştıracak. Haliyle direkt olarak yöreye giriş yapmayacaksınız, zira arada koca bir hayali sınır bulunmakta. Bu sınırda çeşitli devriyeler, yer yer patlak veren çarpışmalar ve terkedilmiş ufak yerleşim alanları bulunmakta. İlk hedefiniz burayı aşmak olacak.

Bölgeye en yakın giriş, Suruma adındaki terkedilmiş bir kasaba. Bu kabada Daimyo ve Amegakure güçleri arasındaki sınırda bulunan bir kasaba. Geçmişte sert bir çarpışmaya sahne olmuş bir bölge. İkinizin de izcilik becerisi sıfıra yakın olduğundan, bu bölgeyi kullanmadan Yubari-gawa'ya hareket etmeniz pek olası görünmüyor. Kaybolma riskiniz çok yüksek.

İzcilik becerileriniz biraz daha iyi olsaydı muhtemelen ormanlardan veya bataklıklardan yolunuzu bulup Yubari-gawa'ya daha risksiz bir yoldan varabilirdiniz diye düşünüyorsunuz.

Bununla beraber giyiminizi, kuşamınızı ve alın bantlarınızı düşünüyorsunuz. Direkt olarak bu halinizle giderseniz Amegakure shinobisi olduğunuz çok bariz olacak. Bu avantajınıza da olabilir, dezavantajınıza da. Olaylara nasıl yaklaşacağınız mühim gibi görünüyor.

Hala yola çıkmış değilsiniz. Ekipman listenizi de haliyle sunmadınız. İsterseniz değiştirebilir veya genişletebilirsiniz.
Off Topic
Şu anlık ekipman listesi:
  • Dürbün
  • Gölge Kumaşı
  • Maymuncuk
İstediğiniz kadar planlama turu atabilirsiniz GM'i beklemeden. GM istediğinize dair ikiniz de birer konu dışı ibare belirttiğinizde devam edeceğiz.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Yamato Kazuya
Amegakure
Amegakure
Posts: 59
Joined: May 20th, 2019, 3:17 pm
Location: Eski Suruma Kasabası
Künye:

Re: [Kazuya & Shinji] Şifa

Post by Yamato Kazuya » August 12th, 2025, 5:50 am

Shinji-nii’nin sorduğu sorular karşımıza çıkabilecek tehlikenin potansiyelini anlamama sebep olmuştu. Karşımıza Riaru veya tayfasından biri çıkabilir miydi? Shinn-san’ın verdiği cevaba bakılırsa bu olası ama düşük ihtimalli bir durumdu. Böyle bir durumla karşılaşırsak işimizin düşündüğümüzden birkaç kat zorlaşacağı kesindi. Ancak bu durumla karşılaşmamamızı veya karşılaştığımızda kolayca atlatabilmemizi sağlayacak bir önlem düşünemiyordum. Yapılabilecek bir şey yoktu. Düşündüklerimin başımıza gelmemesini umacaktık. Zihnen hazırlıklı olacaktık.

Shinn-san tapınağa ulaştığımızda girişi nasıl açacağımız anlatırken dikkatle dinledim. Cam şişenin içindeki sıvıyı sunaklara damlatınca açılan kapı, bizi arşive götürecekti. Silindir şeklindeki parşömenin mührünü kırınca kendisi bütün arşivi sindirecekti. Bunun yaratacağı etkiyi gözümde canlandırmak aklımın sınırlarında dolaşmama sebep oluyordu.

Parşömeni ve kutsal sıvının bulunduğu şişeyi Shinji-nii’nin taşımasının daha mantıklı olacağı görüşündeydim. Acil bir durumda direkt yakın dövüşe gireceğimden şişenin kırılmasına veya parşömenin yırtılması, işlevlerini kaybetmeleri gibi riskleri göze alamazdık. Masadaki aletleri göstererek Shinji-nii’ye döndüm ve fikrimi ona aktardım. “Bir zorlukla karşılaşırsak ben istemeden zarar verebilirim. Bunları sen taşısan daha iyi olacak gibi.

Odadan ayrılmadan önce kapanış bilgilerini de alıp sağ yumruğumu sol omzuma iki kere vurarak Ame selamı verdim. Ardından birlikte odadan çıktığımızda Shinji-nii beni dışarıda bekleyeceğini söylemişti. Ben de kafamda planladığım ekipman listesini yazı haline getirip görevlilere sunmak üzere kendisinden ayrıldım. Listeyi yazarken aklımdaki şekline birkaç ekleme yapmam gerektiğini düşündüm.

Yubari-gawa bölgesinin bir haritası kesinlikle işimize yarar. Sonra, izcilik yeteneklerimiz yetersiz olduğu için yoldan gitmemiz gerekiyor. Bu durumda kılık değiştirmemiz gerekebilir. Dikkat çekmeyecek, çevirme ve devriyeler tarafından kontrol edilmemizi gerektirmeyecek bir kimlikle buradan geçebiliriz. Alın bantlarımız ve ekipman çantalarımızı saklamak kolay ama eğer sivil gözükeceksek kılıcımı saklayacak bir mühür ya da kıyafetimize uygun bir detay lazım olacak. Yolu takip ederek çok yakınına gitsek bile bambu ormanına girdiğimizde haritaya bakarak yön çizebilmemiz için bir pusulaya da ihtiyaç duyacağız.

Kendi aklımla planımızı netleştiremediğim için listeyi sunacağım görevlilerden biraz süre rica edip Shinji-nii’yi bulmak için kapının önüne çıkmaya karar verdim. Önce planımızı netleştirmemiz gerekiyordu. Görevin gizliliğini ifşa etmemek için yalnız olduğumuzdan emin olduğum bir noktada üstüme aklımdaki tüm soru işaretlerini kusacaktım. “Shinji-nii, henüz ekipmanları talep etmedim.” Kendisi bana tepki veremeden sözümü devam ettirerek söylediğimin açıklamasını yaptım. “Bölgenin bir haritasına ve yolu bitirdikten sonra bambu ormanında tapınağı bulabilmek için bir pusulaya kesinlikle ihtiyacımız var, onlar tamam.” Sorularım bu noktadan sonrasına tünelde ışık arayan bir madencinin yolcuğu gibi akıp gidecekti. “Nasıl bir plan izleyeceğiz? İkimiz de izcilik bilmiyoruz, yolu takip etmek zorundayız.” Shinji-nii’nin araya onay veya ret, farklı bir görüş sokabilmesi için cümlelerime aralıklarla devam edecektim. “Devriyeleri atlatmak için gizlenebiliriz, kılık değiştirebiliriz.” Pançomun yırtmacını açarak kılıcımı gösterip: “Kılık değiştirirsek bunu saklamak zor olacak. Kılıcım olmadan pek işe yarayacağımı sanmıyorum. Binada bu işlerden anlayan biri varsa mühürletebiliriz… bilemiyorum… çok fazla detay aklımı karıştırıyor.” Derin nefes alarak sözlerime devam ettim. “Başta şöyle düşündüm: Varacağımız noktaları uzaktan gözlemek için birer dürbün, saklanmamız gereken durumlara karşı hazırlıklı olmamız için birer gölge kumaşı ve olur da kapalı bir binaya girmemiz gerekirse diye bir adet maymuncuk işimizi görür gibi düşünmüştüm. Sonra bunlar aklıma geldi, sana danışmak istedim.” Zihnimin bir haritasını çıkarıp sunduğum görev ortağımın düşüncelerini belirtmesini heyecanla bekliyor olacaktım. Tecrübeleriyle yolumuzu aydınlatmasına ihtiyaç duyduğum bir durumdaydık.
Image
► Show Spoiler
User avatar
Hagane Shinji
Amegakure
Amegakure
Posts: 44
Joined: March 16th, 2025, 10:04 pm
Künye:

Re: [Kazuya & Shinji] Şifa

Post by Hagane Shinji » August 20th, 2025, 3:45 pm

Chou binasının dışına fırladığımda ensemdeki nefesin hissiyatı varlığını korusa da ilgimi çekecek bir şey görememiştim. Kapının yanında, duvara yaslanarak nefeslenmeye başladım. Kazuya gelene kadar yakaladığım bu boşluk Shinn'in söylediklerini kafamda tekrar etmek için verimli bir aralıktı. Riaru'nun bu sığınağı biliyor olması ihtimal dahilindeydi. Bu kesin bir bilgiden ziyade, tüm olasılıkları değerlendirdiğimizde Shinn'in vardığı bir sonuçtu. Diğer yandan Riaru'nun, Daimyo kuvvetlerinin hükmettiği bir alana yanaşmayacağını düşünüyordu Shinn. Riaru'nun ise beklenmeyeni yapmak gibi bir yeteneği vardı. Haiki-sama ve Ieyasu'nun toplantısında, o kadar güvenliğin arasında bir şekilde kendini sıkıştırıp yapabileceği en büyük sürprizi yapmıştı. Daimyo topraklarına gitmek ve bu sığınağa bizden önce ulaşmak da pekala yapabileceği bir şeydi.

Ne olursa olsun bu bahiste Shinn'in tarafındaydım. Görev sonucu elde edeceğimiz bilgiler, süregelen diğer görevlerin getirileri kadar büyük olmayacaktı. Riaru, Haiki-sama'nın geri dönüşüne engel olacaksa bu yolları tıkaması daha mantıklıydı. Düşüncelerimle debeleşirken elimi soktuğum sağ cebimde eski bir dostun hediyesiyle karşılaştım. Sigara paketi, ne kadar süredir oradaydı emin değildim. İçinden aldığım sigaranın içindeki tütünler taş gibi olmuştu ve parmaklarımın arasına aldığımda hafiften dökülmeye başladı. Hapsolduğumuz yer altı tünelinde, 'Gerçekten patlatacak mısın?" sorusuna verdiğim cevaba karşılık bir ödül gibi sunulmuştu bu. Tütün gibi bir bağımlılığım yoktu, sadece insanın zihnini rahatlatan bir etkiye sahip olduğu için ciğerlerime çekme ihtiyacı hissetmiştim.

Kazuya gelişiyle birlikte toparladığım zihnimi tekrar dağıtmıştı. Düşman topraklarına iz bilmeden balıklama dalmamız gerekiyordu. Bir çok konuda iyi olabilirdik fakat yol bulmak bunlardan biri değildi. Sigaradan sert bir nefes daha çektim. Bayatlamış tütün beklediğimden daha ağırdı. "Shinobi ekipmanlarımız açıkta gidemeyiz." diye giriş yaptım. Tasarladığım bir plandan ziyade konuşurken düşünüyor, Kazuya'nın dönüşleriyle şekillendireceğimiz bir yol haritası arıyordum. Belime astığım telsizlerden birini Kazuya'ya uzattım. "İletişim için." Sigarayı zemine fırlattıktan sonra sertçe üzerini ezerek söndürdüm. "Saatlerle yarışmıyoruz. Evlere dağılalım, en paçavra kıyafetlerini giymeye özen göster. Yoksa paçavra hale getir. Evden bir battaniye getireceğim, katananı ona saracağız. Belimde bir döşek gibi duracak. En azından bu şekilde silahsız kalmamış olursun." Bir, gerekirse iki battaniye. Katanayı sardığında uygun kalınlığa getirecek kadar battaniye almam yeterliydi. Katanayı sardığımda, kın kısmına elini battaniyenin arasına sokarak ulaşabilirdi Kazuya. "Üniforma ve diğer ekipmanlarımızı aldığın gölge kumaşlarına tıkacağız. Bir sopaya takar bohça gibi taşırız." Bunların özel kumaşlar olduğunu biliyorum ancak yolda yürüyen iki garibin taşıdığı bohçanın kumaşına bakmayacaktı kimse.

Konuşmamı sürdürürken ses tonumu olabildiğince yumuşak tuttum. Bunlar Kazuya'ya verdiğim birer direktif değildi aslında, fikirlerimdi. "Savaştan kaçan siviller olursak en azından doğaçlama yapma şansımız olur." Kazuya'nın suratına baktım. Eğer o da bu plana uymayı kabul ederse eve giderek gerçekten eski püskü kıyafetlerimi giyecektim. Bulamazsam gerekirse toza toprağa sürecek, birkaç yerini yırtarak paçavra hale getirecektim. Gerisine savaşın yıktığı o topraklara gittiğimizde karar verebilirdik. Hedefimiz Suruma'ydı.

Off Topic
Yola koyulmaya hazırız.
Image
► Show Spoiler
User avatar
Yamato Kazuya
Amegakure
Amegakure
Posts: 59
Joined: May 20th, 2019, 3:17 pm
Location: Eski Suruma Kasabası
Künye:

Re: [Kazuya & Shinji] Şifa

Post by Yamato Kazuya » August 20th, 2025, 6:47 pm

Kılık değiştirecektik. Shinji-nii’nin yönlendirmesiyle planımızı yolu kullanmak üzerine kurgulamıştık. Seçeneklerimiz arasında bana da en mantıklı gelen buydu. Arazi üzerinde yol bulmayı öğrenmiş olsak farklı olurdu da, böyle bir beceri edinmemiştik. Beceriksizliğimiz yüzünden daha riskli yöntemi tercih etmek zorunda kalmıştık. Hırpalanmış kıyafetlerimizle mülteci kılığına girecektik. Ekipmanlarımızı yanımızda taşıdığımız yorganların ve kumaşların arasına saklayıp gerekli olduklarında ulaşabileceğimiz şekilde taşıyacaktık.

Kulaklarımı açıp iyice dinledim. Shinji-nii’nin ağzından dökülen her kelimeyi ezberlediğime emin oldum. Aklında net bir şekilde planlamış olduğu yolculuğumuz için karşımıza bir sorun çıkartmayacak en kestirme yolu düşünmüştü. Zekâsını takdir ederek her söylediğine kafamı salladım. Ne de olsa abim saydığım bu adam, benim aksime zeki bir shinobiydi. Aklımdaki eklentileri yapmak için plan detaylarının kafama tam oturmasını bekliyor, laf aralarında boşluk bulmaya çalışıyordum.

Silâh arkadaşımın bana uzattığı telsizini kendi çantamdaki telsizimle eşleştirip ona geri verdim. “Bende de var, eşleştireyim.” Eşleşen telsizimi kulağıma taktıktan sonra planı kavradığımı teyit edecek şekilde kafamı dikey doğrultuda sallayıp “Shinn-san’dan aldığımız özel ekipmanlar sende. Onları da güvenli bir şekilde taşımamız lazım. Alın bantlarını da bohçalara, bir yerlere koyalım. Belki birilerine kendimizi tanıtmamız gerekebilir.” dedikten sonra katanamı kını da dahil belimden söküp kemeriyle birlikte Shinji-nii’ye uzattım. “Binadan alacağımız ekipmanlarla ilgilenirken vakit kaybetmeyelim. Yeniden buluştuğumuzda battaniyeyi ben taşırım. Kalın bir ip yardımıyla yuvarlayabilirsen savaş pozisyonuna daha rahat geçerim. Bir saat içinde köy çıkışında buluşalım.” Sözleştikten sonra iletişim halinde kalabilmek için telsizleri kontrol ettikten sonra ayrılmıştık.

Yarım kalan ekipman listesi işini tamamlamak için binaya geri girdim. Görevin süresini göz önüne alınca yanımdaki bir adetten fazla yemek hapına ihtiyacımız olabilirdi. Aklıma sonradan gelen ihtiyacımız olabilecek ekipmanlarla listeyi tamamlayıp imzaladıktan sonra görevli shinobilere teslim ettim.


  • Dürbün - 2 Adet
  • Gölge Kumaşı - 2 Adet
  • Maymuncuk - 1 Adet
  • Shinobi Hapları, 3’lü Paket (3x Yemek) - 1 Adet
  • Pusula - 1 Adet
  • Yubari-gawa Bölge Haritası

Listedeki ekipmanların hazırlanmasını beklerken biraz duvarı, biraz tavanı izledim. Süreç tamamlandıktan sonra her şeyi yanımda eve götürecektim. Shinji-nii’nin dediği gibi parçalanmış kıyafetlerimi giyecektim. Birkaç parça olan sivil kıyafetlerimin bir kısmını görev için harcayacaktım. Tam olarak istediğim görünümü alana kadar kirletip yaraladığım kıyafetlerimle evden ayrılırken ekipmanlarımı ve emanet aldıklarımızı kumaşlara saracak ve planladığımız üzere bohçalar şeklinde götürecektim. Köyün çıkışındaki nöbet noktasında yeniden buluşacaktık. Shinji-nii benden önce oraya varmış olmalıydı.

Off Topic
Planlarımız tamamdır, yola koyulmaya hazırız.
Image
► Show Spoiler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2919
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kazuya & Shinji] Şifa

Post by GM - Naruto » September 9th, 2025, 12:47 am

Ekipmanları almaya gittiğinizde, hafif kilolu olan sorumlu eleman sizleri göz ucuyla süzüyor eşyaları hazırlarken. Tüm ekipmanları verdikten sonra anlık duraksıyor ve kısa bir süre gözlerinizin içine bakıyor. Lafa girecek gibi oluyor, duraksıyor, en son da cesaretini toplamayı başarmış olacak ki, kısa saçını tek eliyle geriye attıktan sonra konuşuyor.

"Göreviniz ne bilmiyorum ama siz boş işlerin adamı değilsiniz. Şu ekstraları da alın. Yönetim laf ederse ben hallederim."

Sözlerini bitirir bitirmez etraftaki teçhizat kutularının arasını hızlıca arşınlıyor ve bir kaç eşya daha çıkartıp masanın üzerine bırakıyor.

Eşyalara baktığınızda ekstra olarak 2 adet yemek hapı paketi, 1 adet chakra hapı paketi, 1 adet kan hapı paketi, bir adet siyah ve dikkat çekmeyen bir malzemeden yapılmış medikal çanta, bir adet de file içlik görüyorsunuz. File içliği Shinji'ye uzatıyor. "Kıyafetinin altına giyersin. Fark edilmez hem."





Kostümlerinizi kuşanıyorsunuz. Flak setlerinizi ve üniformalarınızı evinizde bırakıyor, bohçanın içerisine shinobi hapları ve diğer teçhizatları sıkıştırıyorsunuz alın bantlarınız ile. Shinji file içliği giyse de giymese de, hazırlıklarınızı tamamlamış oluyorsunuz. Kazuya ise file içliğini giymekte, kostümüne bir etkisi olmadığı için.

Tek problem telsizleriniz gibi görünüyor. Uzaktan belli olmasa da bir kaç metre yakınınıza giren biri özellikle farkındalık konusunda iyi ise hemen fark edecek gibi. Kötüyse bile fark edilmesi zaman meselesi.

Bunun dışında rolleriniz ve kostümleriniz aklınızda oturttuğunuz senaryoya uyuyor gibi görünüyor. Medikal çanta ve katana da dikkat çekmiyor, özellikle ikisi de belin arkasına yerleştirildiğinde. Shinji katanayı taşırken Kazuya medikal çantayı taşımakta.

İçinizi bir güven kaplıyor; en azından düşman birileri bile olsa eğer konuşmaya töleransları var ise iki kelam edebilme şansınız olacağını biliyorsunuz.





Suruma'ya doğru olan yolunuz yarım gün kadar sürüyor. Akşam saatlerinde geniş bir ovaya kurulmuş olan köyü uzaktan seçebiliyorsunuz. Ana yol dairesel bir yerleşime sahip köyü ortadan ikiye bölüyor. Bu dairesel yapının dış kısmında ise terkedilmiş ve artık kullanılamaz halde, bataklığa dönüşmüş pirinç tarlaları görüyorsunuz. Yanmış evler, yıkılmış binalar ve devrilmiş ağaçlar ile kaplı her yer.

Az çok hatırlıyorsunuz burada neler olduğunu. Belki buradaydınız geçmişte, belki de sağdan soldan duydunuz olanları. Suruma geçmişte iki tarafında birbirine sert bir şekilde girdiği ancak net bir üstünlük kuramadığı bir savaş alanı olarak kaldı akıllarda. Efektif olarak hayali sınırlar değişmedi. Buranın ötesi Daimyo kuvvetlerine ait topraklar olarak kaldı. Sizin bulunduğunuz koruluk ise Amegakure kontrolü altındaki alanda.

Siz muharebeyi kazanmış olsaydınız ufukta gördüğünüz, köyün ötesindeki ağaçlık ve tepelik arazide şimdi gözcü kuleleriniz vardı. Daimyo kuvvetleri kazanmış olsaydı şu anda bulunduğunuz korulukta ve aştığınız seyrek ağaçlı düzlükte düşmanlar devriye geziyor olacaktı.

Şu an ise ortalık sessiz, fakat tekin değil. Yalnız olmadığınızı biliyorsunuz.

Köyden koşu mesafesi ile bir kaç saatlik uzaklıktaki ormanlık alana varabilirseniz, Yubari-gawa'ya ulaşmanız çok rahat olacak.
Off Topic
Şu anlık ekstra ekipman listesi:
  • Dürbün - 2 Adet
  • Gölge Kumaşı - 2 Adet (bohça olarak kullanılıyor)
  • Maymuncuk - 1 Adet
  • Shinobi Hapları, 3’lü Paket (3x Yemek) - 3 Adet
  • Shinobi Hapları, 3’lü Paket (3x Chakra) - 1 Adet
  • Shinobi Hapları, 3’lü Paket (3x Kan) - 1 Adet
  • Siyah Medikal Çanta
  • File İçlik (Şimdilik Shinji'nin giydiğini varsayacağım aksi yönde bir tur gelmez ise)
  • Pusula - 1 Adet
  • Yubari-gawa Bölge Haritası
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Yamato Kazuya
Amegakure
Amegakure
Posts: 59
Joined: May 20th, 2019, 3:17 pm
Location: Eski Suruma Kasabası
Künye:

Re: [Kazuya & Shinji] Şifa

Post by Yamato Kazuya » November 7th, 2025, 3:28 pm

Ekipman listesini teslim ettiğim görevli başarılarımızı duyanlardandı. Bizi ekstra birkaç cümleyle övdükten sonra biraz da torpilli şekilde listenin ekipmanlarını bize ayarlamıştı. Hatta işlerin yönetim tarafından sorgulanması durumunda sorumluluğu kendisi üstleneceğini söylemişti. Hiç tanımadığımız biri bizim başarımıza güvendiği için kendisini tehlikeye atıyordu. Bunu görevimizin ne olduğuyla ilgili hiçbir fikri yokken yapıyordu. Gururlanmıştım. İnsanların güvenini bu derecede kazanabilmiş olmak, yalnızca ortak bir ülküyle hareket ettiğimiz için benim için kendisini tehlikeye atacak kişilerin olması mutluluk vericiydi.

Kılık değiştireceğimiz file içliğim dışında zırhımı evde bırakmam gerekmişti. Flak setimi Izena’ya giderken üzerime almamıştım ama bu kez giyinmeyi planlıyordum. Kılık değiştirme fikri kendi kendime yaptığım mikro planımı bozmuştu. Ama yine de Sagi Riaru ile flak ceketsiz dövüşebildiysem herkesle dövüşebilirdim. Arkada bıraktığımız görevin ardından gelen iltifatlar bende korkunç bir özgüven yaratmıştı.

Yan yana yol kat ettiğimiz sürede telsizlerimize ihtiyacımız olmayacaktı. Görüntümüzden şüphelenilme ihtimalini artırmasının yanı sıra sınırlı olan batarya sürelerini de boş yere harcıyor olacaktık. Köyün çıkışında yeniden buluştuğumuzda telsizin gücünü kapatıp bohçama attım. Yola devam ettiğimiz sırada hareketimin altındaki motivasyonu partnerime de aktardım. “Shinji-nii, telsizleri birbirimizden ayrı kalmamız gerekirse yeniden takarız. Şimdi şüphe uyandırmasın, kapatıp bohçaya atıyorum.

Potansiyel bir tehlike anında katanamın ulaşım menzilimde olmasını isterdim ama dışarıya verdiğimiz görüntünün inandırıcılığının artması açısından katanayı Shinji-nii’nin taşıması daha mantıklıydı. Benim boyutlarımdaki bir mülteci çocuğun o boyuttaki bir battaniyeyi sırtlaması pek mümkün değildi. Yine de öyle bir durumda hızlıca değiş tokuş yapabilirdik. Yalnızca eğer ayrılmamız gerekirse takası yapmayı unutmamamız gerekiyordu.

Savaşın yıkıp biçtiği bir köye daha gelmiştik. Tıpkı Izena gibi Suruma da kandan ve ateşten nasibini almıştı. Suruma için savaşan shinobiler için ikmal yollarını korumak için birkaç kez görevlendirilmiştim. Buranın insanı da benim gibi çevresinde cesetler görmeye alıştırılmıştı. Zihnime çocuk yaşta işlenen vahşet, beraberinde getirdiği depresif hisleri aşabilmiş olsam bile böyle hatırlatıcılarla karşılaştığında kendini yeniden hatırlatıyordu. Düşüncelerimle birlikte gözlerimden akmaya yeltenen birkaç damla yaşı geri içeri soktum, şelale gibi akmaya çalışan sümükleri burnumu çekerek içeri geri aldım ve yürümeye devam ettim. Kendim gibilerin huzur bulabilmesi, bundan sonrakilerin benim gibi olmaması için bu topraklara barışı getirmeye bir kez daha ant içtim. Ya barışı getirecek, ya da barışı getirecek yolda can verecektim. Yağmurdan yaşama…

Köyün kontrolündeki koruluğu geçerken çevre kontrolü alışkanlığımı ve tetikte olma duygularımı bir seviye yükseltecektim. Az ilerideki ormanlığa varmaya çalışıyorduk. Oradan da doğrudan Yubari-gawa yöresine ulaşıp hedefimize oldukça yaklaşmış konuma gelecektik. Yolda yürürken shinobi olduğumuza dair herhangi bir ekipman ortaya çıkarmak istemesem de köyün ötesindeki ağaçlık ve tepelik araziye doğru dürbünümü ayarlamak istiyordum. Yürüdüğümüz yolu kontrol altında tutmak için önemli ve avantajlı bir alandı. Daimyo güçlerinden birileri bizi gözlüyor olabilirdi. Yalnız olmadığımız hissi harekete geçmemi engelliyordu. Mülteci rolünden çıkmadan abime şüphemi aktarmak istedim. Parmağımla o bölgeyi işaret ederek “Shinji-nii ağaçlar ne güzel yükselmiş şurada!

Off Topic
Ekipmanları kendi aramızda paylaşıp hangimizde ne varsa ona göre mi imzaya geçirelim, nasıl yapalım?
Image
► Show Spoiler
User avatar
Hagane Shinji
Amegakure
Amegakure
Posts: 44
Joined: March 16th, 2025, 10:04 pm
Künye:

Re: [Kazuya & Shinji] Şifa

Post by Hagane Shinji » November 11th, 2025, 12:17 am

En son ne zaman bir sivil olabildiğimi hatırlamıyorum. Shinobi olmam konusunda hiç bir zaman baskı kurulmamıştı, ne annem ne babam tarafından. Bu yönde bir kolaylık da sağlanmamıştı. Şimdi düşününce, bir baskı olmasa dahi, çocukken duyarak büyüdüğüm hikayeler aslında beni normal bir insandan ziyade bir savaşçı olma konusunda itelemiş ve olduğum insana dönüştürmüştü. Bir çiftçinin, bir terzinin oğlu olsaydım aynı tercihleri yapar mıydım emin değilim. Yağmur toprakları bu konuda geniş bir repertuara sahip olmamıştı asla. Yaşam veya ölüme giden yollardan birini tercih edip onun için savaşırdı herkes. Kimi çelik silahıyla kimi elinden gelen zanaatla. Tercih ettiğim yol nedeniyle günlük kaygıların nasıl bir şey olduğunu hatırlayamıyordum. Ertesi gün kaba konacak yemeğin derdine düşmemiştim hiç. Altında yatacak bir çatı, yakacak kuru bir odun, yaşatacak bir evlat gibi tabirlere uzaktım. Kimliğe bürünmekte zorlanıyordum bu nedenle. File içliğin üzerine geçirdiğim paçavra kıyafetler, suratıma sürdüğüm tozlu toprak, bir sopaya bağlayıp omzumda salladığım bohça mükemmel birer maskeydi halbuki. Telsizi Kazuya'nun uyarıları sonrası altımdaki kıyafetin lastiğine sıkıştırmıştım. Sırtımda battaniyelere sarılı katana ise bir döşekten farksızdı. Bir mağdurdum; savaştan kaçan, daha fazla kaybetmek istemeyen, tek amacı yaşamak olan. Adımlarımız bu amaca uygun yerlere taşımıyordu bizi, bir gezgin ne bilsin. Ben de bilmemeye çalışıyordum. Algılarımı kapatmış, tamamen savunmasız olmaya çalışıyordum. İçimdeki shinobi dürtüleri ne kadar izin verirse, o kadar 'basit' olmaya çalışıyordum.

Suruma ufukta görüş açımıza girdiğinde herhangi bir ağıta gerek yoktu. Yıkılmış her bir bina zaten kendi ağıtını dillendiriyordu. Izena'dan bir farksızdı burası. Gözlerim seneler önce buradan yaşayan halkın hayaletlerini canlandırabiliyordu, bunun için Shiryugan'a ihtiyacım yoktu. Buradaki savaşta bulunmamıştım. Bana anlatılan hikayelerde, babamın buradaki savaşın ne kadar çetin geçtiğini anlattığı kısımları hatırlıyordum. Savaş o denli yıkıcıymış ki, geriye kalanları kimse sahiplenmeye değer görmemişti. Ne kadar haklı olduğunu anlamam için Suruma'yı görmem yetmişti. Ellerim bohçanın içine daldı ve Susumu'dan aşırdığım sigara paketinden yeni bir kuru, bayatlamış sigarayı çıkardı. Bir nikotin bağımlılığı değildi. Ağız alışkanlığı da değildi. Sinirli ve stresli anlarda nöronlarımda yarattığı rahatlama hissini sevmiştim. Bu yıkıntılara adımlarken ihtiyacım olan tam olarak bu rahatlamaydı.

Rotamızı değiştirmek gibi bir niyetimiz olduğunu sanmıyordum. Kazuya da rolüne uygun küçük bir çocuk gibi ilerideki ağaçları işaret ederek bunu desteklemişti. Savunmasız, gördüğü en düzgün yolu seçen gezginlersek ne gizlenme ne de kestirme bizim için tercih olmamalıydı. "Evet. Gerçekten güzeller." dedim bir fırt daha çekerken. "Daha güzel olabilirdi." Suruma'ya çöken kasvet, ölülerin ağırlığı olmasa tadından yenmeyecek bir manzara karşılardı bizi. Olmamıştı. Gücümüz yetmemişti. Yavaş, yalpak adımlarım köyü ortadan ikiye bölen yol üzerinden devam etti. Çevreyi alıcı gözle izlemiyordum. Bizi dışarıdan izleyen birinin görebileceği dürtülerden uzaklaşmalıydım. Gerçek bir av olmamı gerektiriyordu bu.

Çektiğim yeni bir fırtla birlikte mırıldanmaya başladım. Bir gezgin napardı ki yürürken? Şarkı söylerdi, ağlardı, midesi guruldardı. Mırıldandığım sözler gerçek bir 'adam'lığa ilk adım attığım yıllarda zihnime kazınmıştı. Sanırım 13-14 yaşım. Annem öldükten bir sene sonra; onun yönettiği shinobi ekipmanları üreten kısmın deposu. Babam belki yas belki de görev aşkıyla kendini olabildiğince kapatmışken boş zamanımın çoğunu annemde büyük emeği olan, 50-60 yaşlarındaki Tanaka-san ile geçiriyordum. Annemle olan yakın ilişkilerini bildiğim için onunla kendimi fazlasıyla rahat hissediyordum. Neşeli biriydi gündelik hayatında. Hala hasar alan üniformamı sorgusuz tamir eder, beni anlayışlı bir sessizlikle misafir eder. Ancak bu ağıtı ondan ilk duyduğumda mevcut savaşın daha yaşlı kişiler için ne kadar boğucu olduğunu kavramıştım. Üzerine kardeşi gördüğü birinin kaybı eklenince... Bir fırt daha aldım sigaramdan sözler dudaklarımdan akarken.


yağ ey gök dindir bu sesi
tükendi halkın nefesi
savaş aldı vermez geri
her evin bir ölü sesi

yıllar geçti ses kesildi
her dua yarım, her söz eksildi
yağmur yıkar iz kalmaz
biz gariptik sesimiz çıkmaz

ben bir yolcuyum sessiz giderim
yağmur diner izimi silerim
gök ağlasada savaş durmaz
bu toprakta kimse sağ kalmaz


Sesimin nasıl olduğunu umursamamıştım. Adımlarımı takip eden bu ufak şarkı, acılı ağıt; Suruma'da can veren her bir kandaşımı onurlandırmak için çıkıyordu ağzımdan. Düşman topraklarına adımlarken benim de Kazuya'nın da yaşanmış olanları hatırlamaya ihtiyacı vardı.

Image
► Show Spoiler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2919
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kazuya & Shinji] Şifa

Post by GM - Naruto » November 26th, 2025, 5:51 pm

Kazuya dürbün ile hızlıca yürüyeceğiniz ana yola baktığında terkedilmiş kasaba içerisinde bir kaç hareketli silüet seçiyor ancak onlara odaklanmak istediğinde, tekrar bulamıyor. Belki de bir göz yanılsaması yaşadı; emin olamıyor.

Yola koyuluyorsunuz ve Suruma'ya doğru ilerliyorsunuz. Kabaca 10-15 dakika kadar daha ilerledikten sonra, Suruma'ya doğru yavaş yavaş girmeye başlıyorsunuz. Etrafınızdaki bataklıktan ibaret tarlaları geçiyor ve tek tük başlayan evlerin arasından, ana yolun kenarından ilerliyorsunuz. Akşam güneşi kendini iyiden iyiye geceye bırakırken görüş mesafesi epey düşüyor.

Çevrede, uzaktaki bazı binaların içerisinden gelen ışığı daha net seçmeye başlıyorsunuz akşam karanlığı çökerken. Bu ışıklar daha çok içeride yanan bir şeylerden geldiği belli. Belki yakın zamanda gene burada bir şeyler yaşandı, belki de birileri devriye geziyor ve orayı kamp alanı olarak kullanıyor. Emin olamıyorsunuz. Emin olmanız da işinize gelecek bir şey değil gibi zaten.

Neyse ki ana yol nispeten karanlık ve yalnız hissettiriyor.

Ta ki, yanında geçtiğiniz yıkılmış bir evin içerisinden gelen bir çıtırtı duyana kadar.

İkiniz de duruyorsunuz ve birbirinize bakıyorsunuz. Tepki verecekseniz anlık bir boşluğunuz var gibi.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Post Reply

Return to “Ame-Chou Binası”