Tsuchikage’nin yanından ayrılıp tekrar Iwagakure’nin hareketli sokakları arasından geçiyor ve zaman kaybetmeden Tsuchikage Binası’na varıyorsunuz. Burada kapıda sizi durduran görevli shinobiye Deguchi Hatsuka ile görüşmek istediğinizi belirtiyorsunuz. Bunun üzerine görevli shinobi sizi biraz bekleteceğini söylüyor ve içeriye “Akane!” diyerek sesleniyor. İçeriden çıkan klasik Iwagakure shinobi kıyafetlerini giymiş olan cılız bir shinobi kafasıyla durumu sorduğunda, kapıda konuştuğunuz görevli “Ishigakure’den gelenler… Hatsuka-san ile görüşeceklermiş.” diyor. Bu cevabın ardından Akane bezgin bir şekilde omuzlarını silkerken, size bayık gözlerle bakarak “Beni takip edin.” diyor.
Tsuchikage’nin antrenman yaptığı alana giden yolun tersi istikamette 15 dakika kadar yürüyorsunuz. Yol boyunca sizinle pek de konuşmaya niyetli görünmeyen Akane ile beraber klasik Iwagakure mimarisine uygun olan, ancak etrafındaki binalardan biraz daha yüksek duran bir binanın önüne geldiğinizde duruyorsunuz. Etrafı, blok halinde duran ve 1.5 metre yüksekliğinde kayalarla çevrili binanın ana giriş kapısının, yaklaşık 3 metre yüksekliğinde ve genişliğinde büyük bir kayanın oyulması suretiyle bir kapıya dönüştürüldüğünü görüyorsunuz. Aslında bu bile, Iwagakure’nin mimari konuda ne derece iyi bir halde olduğunu açıkça ortaya koyuyor, zira oyulan kayanın üzerindeki diğer ince işçilikler, gerçekten görülmesi gereken cinsten. Çok uzun zaman önce yapılmadığı belli olan bu giriş kapısının üstünde ise “Iwagakure Araştırma Merkezi” yazan kanjiyi okuyorsunuz.
Akane sizi arkasından sürükleyerek bu büyük kapıdan geçmesinin ardından, binanın bahçe kısmına giriyorsunuz. Bahçe kısmı bol heykel süslemeleri barındıran ve insana huzur veren bir şekilde dizayn edilmiş halde bulunuyor. Ancak bu manzarayı izleme vaktiniz olmadığı için Akane’yi takip ederek, esas binaya giriş yapıyorsunuz. Binanın içine girdiğiniz anda, bembeyaz dizayn edilmiş duvar ve eşyalar, beyaz ışıkla birleşince adeta gözünüzü alıyor. Bina girişinin hemen sağ tarafında bulunan masada bulunan bir shinobi, ayağa kalkarak size bakarken, Akane “Ishigakure’den gelenler… Hatsuka müsait mi?” diyor. Görevli shinobi başını onaylarcasına hareket ettirmesinin ardından ise Akane size dönüyor ve “Hatsuka biraz değişiktir, kafanıza takmayın sakın.” diyerek size uyarıda bulunuyor.
Akane’yi takip ederek, giriş katının koridorunu takip ediyor ve sağlı sollu sıralanan odalardan, soldan dördüncü sıradakinin önünde duruyorsunuz. Kapının üzerinde “Hatsuka’nın Mabedi” yazısını gördüğünüz anda, bir anlık ürperme bedeninizi yoklarken Akane kapıya birkaç kez tıkladıktan sonra “Hatsuka-san! Ishigakureliler seni görmek istiyor!” diyor. İçeriden gelen derin bir ses “Tamam gönder…” diyor, fakat Akane kapının kulpunu tuttuğu anda “Şimdi değil ama… Sonra… Şimdi… Sonra…” diyen sesi duyuyorsunuz. Akane bomboş ve ne yapacağını bilemez gözlerle size doğru dönerken “Daha gelmediler! Gelmeyecekler mi? Gelsinler mi? Gelsinler… Şimdi… Sonra… Değil… Şimdi!” diyor. Akane çaresiz bir şekilde suratınıza bakarken, birden kapının kulpunu indiriyor ve araladığı kapıdan sizi içeriye ittiriveriyor!
İçerisi bir hayli dağınık ve neredeyse her yerin kitapla yığılı olduğu darmadağın odaya istemsiz de olsa girdiğiniz anda, kapının arkanızdan kapatıldığını fark ediyorsunuz. Kapının arkasındaki Akane’nin “Bunla mı uğraşacağım ya!” diyen bezgin tondaki konuşmasını duymanızın ardından, gözleriniz kitap yığınlarının arasında birini görmeye çalışıyor. Bu esnada kitapların hareketlendiğini, birkaç tanesinin havaya fırladığını görüyorsunuz. Butsuo son anda kafasına gelen bir kitaptan sağa doğru kaçarak kendini kurtarırken, kitabın sert bir şekilde kapıya vurmasının ardından, önünüzdeki kitap yığını içerisinden sarışın, yapak gibi olmuş dağınık ve sarı saçlı bir kadının çıktığını görüyorsunuz. Sizi gördüğü anda korkuyla bağırmaya başlayan kadın “Yabancı! Yabancı!” derken, birden sesi kesiliyor ve kafasını yavaşça kitaplardan çıkarmaya başlıyor. Sadece gözleri görünecek şekilde kafasını çıkaran kadının bakışları korkuyla üzerinizde gezerken “Ishigakure’den mi geldiniz? Ishigakure’den? Geldiniz mi? Buradasınız. Geldiniz.” diyerek ayağa kalkıyor.
Üstünü başını beceriksizce silkeledikten sonra “Adım Deguchi Hatsuka… Bana Deguchi-san, Hatsuka-san, Hatsu-san diyebilirsiniz. Degu-san, Hat-san, Hat-chan, Hatsu-chan, Hatsuka-sama diyemezsiniz. Sizin adınız ne? Ben size ne şekilde hitap edeyim?” diyor, ismimin ne olduğunu bildiğiniz ama ilk kez tanıştığınız Hatsuka. Etraftaki kitap kalabalığına hiç aldırış etmeyen 1.70 boylarında olan Hatsuka, kitapları yarmak istercesine sağa sola savururken yürümek de epey zorlanıyor ve sanki yeni bir şey keşfetmiş gibi duraksarken “Çok mu dağınık? Dağınık. Temizlik lazım. Vakit yok.” diyor. Üzerindeki önlüğün iç cebinden boş bir parşömen çıkaran Hatsuka, parşömeni açık kitapların üzerine uzunca açarak koyduğunda, parşömenin üstünde farklı şekiller ve çizimler olduğunu görebiliyorsunuz. Hatsuka Tora mührünün yapmasının ardından “Onlarca Kitabı Bir Anda Raflarına Kaldıramayacağım Ve Ayrıca Buna Ayıracak Vaktim De Olmadığı İçin Kolay Bir Temizlik Metodu Olan Fakat İlla Ki Günün Birinde Bu Kitapları Raflarına Güzelce Dizmem Gerekmesi Nedeniyle Sadece Geçici Bir Çözümden İbaret Mühürleme Tekniği!” diyor. Hatsuka’nın bu uzun söyleminin ardından ise, tüm kitaplar bir anda parşömenin içine doğru çekiliyor ve birkaç saniye içerisinde odanın içi tamamen boşalıyor! Aslında oldukça geniş bir odada olduğunuzu da ancak bu zaman anlayabiliyorsunuz.
Etrafta mobilya namına hiçbir şey olmadığını fark ettiğiniz anda, konuşmanızın ayakta geçeceğini anlıyorsunuz. Hatsuka parşömeni sarıp tekrar cebine koyduktan sonra “Size ne diye hitap edeceğimi hala söylemediniz. Ishigakureli beyaz saçlı çocuklardan uzun olan ve Ishigakureli beyaz saçlı çocuklardan kısa olan diyeyim mi? Yoksa Ishigakureli beyaz saçlı çocuklardan boyu uzun ama kilosu az ve Ishigakureli beyaz saçlı çocuklardan boyu kısa kilosu fazla olan mı diyeyim?” diyor. Hemen ardından gözlerini biraz kısarak ve neredeyse nefes bile almadan Kazuo’ya bakan Hatsuka “Sende tam bir Byakuran tipi var… İstersen sana Byakuran diyeyim.” dedikten sonra Kazuo’ya dönerek “Sende de tam bir Garou tipi var… Sana da Garou diyeyim!” diyor. Hafif bir kikirdemenin ardından ise “Tanıştığımıza memnun oldum Byakuran-kun… Garou-kun!” diyor.