[5. Gün - Gündüz Safhası | Kasumikage Teki] Teçhizat Tentesi

[GM - Naruto]

Hiyaki'ye nöbet tutması için komutunu verdikten sonra Ryobe'nin bir kenara atmış olduğu anahtara doğru ilerliyorsun. En basit formu arkasında bir halka olan silindirik bir şekli andırıyor sana. Silindirin üzerine 10 farklı halka benzeri yapı arka arkaya geçirilmiş. Halkaların her birinde farklı uzunluk ve şekillerde uzantılar var. Anahtarı eline alıp incelediğinde bu halkaların üzerlerine yerleştirilmiş oldukları silindirin çevresinde 360 derece dönebildiklerini, ancak 10'ar derecelik açılarla ilerlediklerini farkediyorsun.

Basit, ancak uğraştırıcı bir mekanizma gibi görünüyor. Muhtemelen doğru anahtarı ve doğru kombinasyonu bulana kadar oldukça zaman geçecek. Mental kapasiten kötü değil, ancak aklına teker teker tüm kombinasyonları denemek dışında bir şey gelmiyor. Senden daha zeki birinin belki de önünüzdeki bu problemi çözmek adına bir algoritma geliştirebileceğini düşünüyorsun, ancak ne yazık ki bu senin için geçerli değil.

Anahtarın nasıl çalıştığını anladıktan sonra Ryobe'nin yanına oturuyor ve çanağın içindeki diğer anahtarlara göz atıyorsun. Hepsine geçirilmiş olan halkalar farklı yapı ve uzunlukta gibi görünüyorlar. Ryobe'nin anahtarı delikte denedikten sonra başaramayıp geri çektiğini, halkalardan birini tek bir tık oynatarak yeniden denediğini farkediyorsun. Muhtemelen o da sana benzer şekilde sadece deneme yanılma yoluyla çözebileceğini düşünüyor gibi. Düzgün bir ritmle, onun denediği sırada senin anahtarda değişiklik yapabileceğin, senin denediğin sırada onun değişiklik yapabileceği bir sistem kurabileceğinizi düşünüyorsun.

Çanaktaki anahtarlardan birine uzanıp Ryobe'nin ritmine uyum sağlamaya çalışırken, aklına gelen ilk soruyu soruyorsun. Ryobe sana bakmadan cevap veriyor: "Ha, sağlam alettir ya benimkisi." Anahtarı kenara koyup uzanıyor ve daire gibi görünen ucunu sana doğru uzatıyor. Hafifçe gerilmekten alamıyorsun kendini: "Elektrik atıyor. Tutuyorum, chakra veriyorum, BZZZAAATT!!" sesini aniden yükseltip cihazın ucunu birkaç santim sana yaklaştırıyor. Pektabii, herhangi bir enerji patlaması olmuyor ancak kahkaha atmaya başlıyor Ryobe. Kendi kendine eğlenmiş gibi: "Tabii, Raiton chakran olması lazım. Bir de cihazı kullanmaya alışman lazım, öteki türlü zor."

Cihazı yere geri koyuyor ve anahtarı eline alıyor. Gözün Hiyaki'ye takılıyor bu esnada, size bakmakta herhangi bir tehlike ihtimaline karşın. Anahtarları denemeye devam ediyorsunuz, ancak bir süre daha burada gibisiniz. Sohbet etmeye zamanınız var gibi görünüyor, ancak sessiz kalmak da bir tercih tabii ki.

[Kasumikage Teki]

Nakada ve Urata'dan sonra Mor Takım'ın "neşe kaynağı" ile tanıştığının yavaş yavaş farkına varıyordu Teki. Ryobe'nin enerjisi yüksek bir insan olduğu hem hareketlerinden, hem de konuşmasından belli oluyordu adeta. Raiton çakrasına sahip olduğunu duyunca bu sebeple pek şaşırmamıştı. Sahip olduğu çakra elementi ilişiğine vurmuştu resmen shinobinin.

Yeni arkadaşının silahı hakkında da bilgi alabilmeyi başarmıştı. Yakın dövüş silahına benzer bir görüntüsü olsa da, aslında baya baya elektrik tabancası gibi bir şey taşıyormuş aslında Ryobe. "İlginç..." diye düşünmüştü istemsizce. Hoş, bu bilgiyi bu kadar kolay verebildiğine göre yakın dövüşte de kendine güveniyor olmalıydı Ryobe.

Kendilerini izlemekte olan Hiyaki ile göz göze gelmişti. "Sorun yok." dercesine kafa sallamıştı dostuna. Seviyordu Hiyaki'nin bu huyunu. Ryobe silahını eline aldığı anda olası bir tehlikeye karşı hazırlamıştı kendisini altın maymun. Teki sahiden böyle bir ortağa sahip olduğu için çok mutluydu. Aoba-sensei ile çıktığı görevdeki rezil başarısızlığı yüzünden uçurumdan düşüp, böyle biri ile tanışabildiği için gerçekten hem şaşkın hem de mutluydu. Bazen başarısız olmanın da kişiyi geliştirdiğini ilk o an anlayabilmişti belki de...

Bir yandan susup, şu lanet sandığı açmak istiyordu ama öbür yandan da içindeki muhabbet isteğini durduramıyordu Teki. Nakada-san ne yapıyor diye düşünüyordu. Urata-san'ın başına bir şey gelmiş miydi? Fakat asıl merak ettiği konu daha farklıydı...

"Eee Ryobe-san direkt konuya gireceğim. Yeşil Takım... Benim üs sınırlarında olmadığım bir gün bize de saldırdılar. Parşömenimizi de aldılar hatta. O yüzden senden biraz bilgi istemekteyim. Bir noktada onlarla dövüşebilmek istiyordum. Benim size verdiğim bilgilere ek olarak bana verebileceğin yeni bilgiler var mıdır? Takımlarının durumu ne? Bizim hesaplarımıza göre en az 2 parşömene sahip olmaları lazım. Bu konuda bir değişiklik gözlemleyebildiniz mi? Bu arada Sunagakure Takım'ı ile karşılaştınız mı bilmiyorum ancak onların da 3. üyeleri hakkında biraz bilgi edinebildim. Küçük bir arbede yaşadık kendisi ile."

[GM - Naruto]

"Hmm..." diyor düşünceli bir şekilde, elindeki anahtarla uğraştığı için mi yoksa sorularını düşündüğü için mi böyle bir tepki veriyor pek anlayamıyorsun. Kısa bir süre sonra sana pek bakmadan cevap veriyor, elleriyle de anahtar üzerinde rastgele konfigürasyonlar deniyor. "Yeşil takım hakkında tek bildiğim şey beyaz saçlı kız sana çok kızgın. Hehe." Gülümserken sana bakıyor anlık, ardından tekrar önüne dönüyor. "Başka çok bir şey yok ya. Suna'lı takımla da karşılaşmışlığımız var." Daha fazla bir şey söylemiyor. Yalan söylediğini düşünmüyorsun fakat gerçekler hakkında ekonomik davranması biraz kasti gibi görünüyor Suna'lı takım hakkında.

Elindeki anahtarı rastgele bir konfigürasyona getirince geniş delikten içeri kaktırıveriyor, fakat kilit dönmüyor. "Ehh..." Ardından sana dönüyor. "Eee, sınav hakkında ne düşünüyorsun?" diyor, ardından devam ediyor: "Yani bilgi falan olarak değil. Genel olarak ne düşünüyorsun?" Çok ciddi bir tavrı yok fakat sorusunu da öylesine ayak üstü laf yapmak için de sormuş değil gibi.

[Kasumikage Teki]

Haru'nun kendisine "baya" kızgın olduğunu öğrenmesi yüzünde küçük bir gülümseme oluşturmuştu istemsizce. Ona düşman değildi, aynı şekilde onun da kendisine düşman olmayacağını biliyordu. Fakat ne olursa olsun Haru ile kapışmak istiyordu Teki de. Zira sınav alanındaki en enteresan savaşçılardan birisi olduğunu biliyordu köydaşının. Ayrıca kendisi de Haru'ya kısmen kızgındı. Şahsen geçen gün Butsuo ve Teijo'ya sundukları "takım olma" fikrini hiç desteklemiyordu Teki. Sınavın amacından şaştıklarını düşünüyordu Yeşil Takım'ın.

Ryobe çok çok bilgi vermese de Sunagakure Takım'ı ile karşılaştıklarını kaçırmıştı ağzından... Ya da bilerek söylemişti bunu Teki'ye. Amacı ne olursa olsun sözleri ile Teki'nin beyninde belirli düşüncelerin oluşmasını sağlamıştı bile. Sahiden de Teijo'yu Sunagakure Takım'ının üssüne yollamakla hata ettiklerini düşünüyordu artık sadece. Çoktan Mor Takım'ın oradaki parşömenleri aldığını düşünüyordu artık.

Anahtarları denemeye devam ederlerken bu sefer soru sorma sırası Ryobe'ye gelmişti. "Sınav mı?" pek detaylıca düşünmemişti Teki aslında sınav hakkında kafasında dolaşanları. "Eğlenceli sanırım..." Hiyaki'ye çevirmişti bakışlarını. "Ortağımla baya kendimizi geliştirdik diyebilirim." Tekrar Ryobe'ye dönmüştü gözleri. "İlk gün en iyisiydi. Nakada-san ile dövüşmek harika bir tecrübe oldu benim için. Aslında bu sebeple sınavı baya sevdiğimi söyleyebilirim. Jounin olabileceğimi düşünüyorum ancak olamamam durumunda bile çok şey öğrendim kesinlikle." Gülmeye başlamıştı birden. Yüzündeki geniş gülümseme ile devam etmişti konuşmasına. "Dövüş, sızma, bilgi alışverişi, planlama falan derken aslında baya köklü bir sınav sistemi oluşturmuş büyükler. Fakat sonuç sadece parşömenlere bağlı olacaksa anlık şanssızlık yüzünden başı yanacak kişilerin olabileceğini bilmek biraz geriyor beni." Boştaki bir anahtara uzanmıştı. Bu seferki nedense işe yarayacakmış gibi düşünmüştü. "Mesela bir takımda 3'ten az parşömen olması durumunda kimi Jounin yapacaklarına nasıl karar vereceklerini merak etmiyor değilim. Mantıken en çok iş yapan kişiyi Jounin yapmak en doğru seçimmiş gibi geliyor ama atıyorum 7 gün boyunca üs sınırları içinde nöbet tutan kişi de "takım kararı" sonucu bu görevi üstleniyor. Bu kişinin diğerlerinden geri planda kalabilecek olması bana yanlış geliyor." Düşünceleri altında ezilmişti o an. Sağ eliyle kafasını kaşımaya başlamıştı. "Aahhh bilemiyorum sahiden... Ama baya heyecanlıyım sonuçlar için Ryobe-san. Düşününce baya az kaldı çünkü ehehe... Eee senin düşüncelerin nedir sınav hakkında?"

[GM - Naruto]

Seni dinlerken bir yandan da başka bir konfigürasyon deniyor anahtarda Ryobe. Sen ona sorunu sorduğunda, anahtarı tekrardan deliğe yerleştirmiş oluyor. Sonucu test etmek adına senin soruna cevap vermiyor, ancak anahtar kutuyu açamayınca iki elini de saçlarına götürüp karıştırmaya başlıyor hızlıca, sanki kafasındaki pireleri yere dökmek istercesine. "Haaaaa!" Ardından sana bakıyor ve konuşuyor yılmışçasına: "İşte ben de bunu sevmiyorum sınav hakkında. Ne yani şimdi ne yapacağım ben böyle sabaha kadar rastgele şeyler mi deneyeceğim?! Başka takımların gelip işimize burunlarını sokmalarına fırsat vermek için daha yaratıcı bir bahane bulamamışlar mı?" Ayağı kalkıyor ve geriniyor, kısa bir açma germe hareketi yapıyor. Ardından koca sandığın üzerine oturuyor ve nefesleniyor. "Tutup kırasım da var ama denemek istemiyorum açıkçası. Neyse." Sana dönüyor oturduğu yerde ardından.

"Ben de merak ediyorum açıkçası 3'den az parşömenli takımlara ne olacağını. Birkaç gün kaldı gerçi, öğreniriz yakında. Açıkçası ben sınavı bir araç olarak görüyorum. Yapmak istediğim şeyler var, bunun yolu ise rütbe edinmekten geçiyor." Kısa bir anlığına düşüncelere dalıyor. "Gerçi, benden daha çok ihtiyacı olan bir başkası da var. Öyle bir durumda ne yapacağımı bilmiyorum." Önündeki diğer anahtarlara bakıyor. "Akşama kadar buradayız ya, belli. İstersen seri seri deneyelim? Sen rastgele anahtarları ayarla ben de açmaya çalışayım."

[Kasumikage Teki]

Ryobe'nin sınav hakkında kendisinden daha şikayetçi olmasına biraz şaşırmıştı aslında. Çok umursadığından değil ama yine de yeni arkadaşının kafa karışıklığını biraz gidermek istemişti.

"Aslında şu anda içinde bulunduğumuz durum ileride yaşayabileceğimiz bir çok tehlikenin simülasyonu gibi değil mi Ryobe-san? Hem bir amacı tamamlayıp, hem de kendini koruman gerekecek bir çok durumda kalabilirsin. Ayrıca bize baksana... Kağıt üstünde rakip olsak da şu anda burada dövüşmeden, ortak amaç uğruna bir ateşkes yapıp, görevimizi tamamlamaya çalışıyoruz. Sandıktan çıkacaklar uğruna dövüşmektense böyle politik yaklaşımların da bize faydası olduğunu düşünüyorum."

Sınavı kazanmaya kendisinden daha çok ihtiyacı olan birisinden bahsetmişti Ryobe sonrasında. Nakada'dan mı bahşediyor diye düşünmeden edememişti Teki. Fakat bu durumu çok irdelemeyecekti. Zira başkalarının pembe dizileri çok ilgisini çekmiyordu. Amacı belliydi ve engellere takılmadan ilerlemek istiyordu sadece.

"Uygundur Ryobe-san. Hızlıca deneyelim şu meretleri."

Anahtarlara yönelip, içinden geldiği gibi ayarlamaya başlayacaktı Teki. Bir yandan da Hiyaki'yi kontrol ediyordu göz ucuyla. Onun da sıkıldığından emindi.

[GM - Naruto]

Ryobe teklifini kabul etmen üzerine başını sallıyor onaylarcasına. Bununla birlikte eline bir anahtar alıp sırayla konumlandırmaya başlıyorsun halkaları. İlk birkaç dakikada tempoyu tam manasıyla oturtamamış olsanız da aradan 5-10 dakika geçince seri bir şekilde ayarları yapıp deneme düzenini oturtabiliyorsunuz.

Aradan birkaç saat geçiyor. 3-4 anahtar çimenlerde işe yaramadıkları kesinleşmiş bir şekilde durmaktalar. Her an doğruyu yakalayabileceğinizi biliyor, bu sebeple hevesinizi kırmadan denemeyi sürdürüyorsunuz. En nihayetinde, Ryobe'nin denediği kombinasyon sandıkta temiz bir şekilde dönüyor ve tatlı bir tıkırtı sesi geliyor sandıktan. Sandığın en nihayetinde açıldığını farkediyorsunuz o an. Hiyaki bile, bu sesi işitmiş olacak ki, kafasını size doğru çeviriyor.

Sandığı hızla açıyorsunuz. İçinden iki heybe çıkıyor. Birine sen, birine Ryobe uzanıyorsunuz. Ryobe, yere çöküp heybeyi ters çeviriyor ve içindekileri yere döküyor. Benzer şekilde, sen de heybeyi ters çeviriyor ve heybenin içini yere dökerken çöküyorsun. Ryobe'nin tarafında bir kağıt parçası ve garip bir kunai görüyorsun. Kunai'nin keskin kısmının sağ ve solundan daha küçük, yanlara doğru bakan iki keskin çıkıntı daha olduğunu görüyorsun. Bununla birlikte kabza kısmında birkaç mühür işlenmiş olduğunu farkediyorsun, '四代目火影' Mühürlerin, 'Yondaime Hokage' manasına geldiğini biliyorsun. Senin heybenden de benzer şekilde bir kağıt parçası ve her iki ucuna ağır birer metal top bağlanmış yaklaşık bir metrelik bir zincir çıkıyor. Hafızan seni yanıltmıyorsa, bu bir bola olmalı. Her iki topun üzerinde de siyah mühürler görebiliyorsun. Bu esnada Hiyaki'nin size doğru yaklaşmakta olduğunu göz ucuyla farkediyorsun.

Ryobe, kendi heybesinden çıkan kağıdı ellemeden okumaya başlıyor. Sen de, diğer kağıda göz atıyorsun. Üzerine birkaç cümle yazılmış;

Off Topic

Bu bolanın zincirleri, fırlatıldıktan sonra herhangi bir shinobinin uzvuna sarılırsa üzerindeki mühürler aktifleşir ve silinir. Bola'nın vücutla teması kesilene dek shinobi chakrasına hiçbir şekilde ulaşamaz. Herhangi bir ninja yeteneğini kullanmaktan aciz kalır. Tek kullanımlıktır.

Hemen ardından diğer kağıda göz atıyorsun. Benzer şekilde, birkaç cümle yazılmış ona da;

Off Topic

Bu kunainin üzerindeki özel mühür, chakra verildiğinde aktifleşir ve kunaiyi tutan kişinin elinin içinde bir mühür oluşturur. Bu esnada kunainin üzerindeki mühür yok olur. Kullanıcı, elinin içindeki mührü aktifleştirdiğinde nerede olduğu farketmeksizin bir anda kendini kunainin yanında bulur. Tek kullanımlıktır.

Hiyaki yanınıza geliyor, Ryobe'yle bakışıyorsunuz. "Ee?" diyor Ryobe.

[Kasumikage Teki]

Ryobe ile tempolu bir şekilde anahtarları denemeye başlamışlardı. Muhabbet edecek konuları da bitmişti neredeyse. Durumdan da hoşnuttu Teki. Mor Takım üyelerinin hepsini ayrı ayrı sevmişti adeta. Oturaklı ve olgun bir takım olduklarını düşünüyordu. Doğru ortamda onlarla beraber çalışmayı çok isterdi.

Uzun süreli uğraşların ardından sonunda sandığı Ryobe'nin denediği bir anahtar ile açmayı başarmışlardı. Güzelce yutkunmuştu Teki. heyecanla içinden çıkacakları beklerken Ryobe ile detaylıca incelemeye başlamışlardı heybeleri.

Bir bola ve bir kunai... Bu sefer ortada bir tuzak yoktu. Açıkçası Teki'nin hoşuna gitmişti bu durum. Zira zaten bir uzağa sahiplerdi ve kaç gün geçmiş olsa da, halen bir işlerine yaramamıştı. Keşke Yeşil Takım geldiğinde uzağı kurabilmiş olsalardı. O zaman işler baya değişebilirdi.

Ryobe ile bakışmaya başlamışken Hiyaki de yanlarına gelmiş ve soru işaretleri daha da genişlemişti Teki'nin kafasındaki. Yondaime Hokage'nin kunaisi teoride çok çok işe yarar duruyordu. Resmen tek kullanımlık bir uzay zaman ninjutsusu... Fakat bu gerçekten işlerine yarayacak mıydı? Yanlış kullanılma ihtimali çok daha yüksekti. Öte yandan harika bir sürpriz hamle yapma şansları da elde edebilirlerdi. Fakat bola... Bola ile çok daha fazla şey yapma şansları vardı. Öncelikle rakibin çakrası ile bağını kesmek başlı başına büyük bir avantaj sağlıyordu. En basitinden Haru'yu düşününce, sahip olduğu "ışıklı" güçlere çok bel bağladığını fark edebiliyordu Teki. Oita'nın tüm anlatımların Haru, parıldar mızrağını kullanıyor ve kendini korumaya alıyordu. Bola ile onu aniden durdurup, köşeye sıkıştırabilirlerdi. Sunagakure Takımı'ndaki Doton kullanıcısı eleman da ninjutsusuna bel bağlıyordu. Hatta Urata bile medikal tekniklerini kullanamazdı bu bola sayesinde.

"Açıkçası ben bolayı almak isterim Ryobe-san. Şansıma benim heybeden de bu çıktı hem."

Anlaşmaya hızlıca nokta koymak istemişti. Fakat ortamı da germek istemiyordu.

"Senden aynı sözü alabilir miyim bilmiyorum ama size karşı kullanmayacağım bunu eheheh..."

[GM - Naruto]

Ryobe "Sıkıntı yok. Benim gözüm kunaideydi açıkçası." diyor, ardından kunaiyi eline alıp kontrol ediyor. Biraz sallıyor ve bir iki kesi hamlesi deniyor, ardından bir kaç santim havaya fırlatıp tutuyor. "Ağırmış. Fakat dengesi yerinde." diyor kendi kendine. Bolayı heybeye geri koyuyorsun.

"Ben de söz veremem şimdi Teki-san, hehehe... Mesela bak, geleceğim basacağım sizin üssü, alacağım parşömeninizi, sonra 'tak!' kendi üssümdeyim!" Geniş bir kahkaha atıyor. Sanki bu efsanevi kunailerden birini tutuyor olmak ona yetiyormuş gibi görünüyor.

Ayağı kalkıyorsunuz. Ryobe kunaiyi heybeye değil, üzerindeki Shinobi zırhının bir bölmesine yerleştiriyor. Notu da katlayarak cebine koyuyor. "Anlaşma tamamdır o zaman Teki-san. Olaysız dağılıyor muyuz?" diyor elini uzatarak.

Sen ek bir şey yapmayacaksan veya söylemeyeceksen ortamdan uzaklaşacak gibi görünüyor.

[Kasumikage Teki]

Ryobe ile beklediğinden daha kolay anlaştığı için duraklamıştı ilk olarak. Doğru kararı verip vermediğini sorguluyordu istemsizce. Yeni tanıştığı shinobinin söylediklerinden sonra aslında kunaiyi seçmenin de çok mantıklı olabileceğini düşünmüştü. Fakat yine de bolanın daha mantıklı olan seçim olduğuna kendisini ikna etmişti bir kere. Artık sözünden dönmemeliydi.

"Üssümüzde parşömen bulursan ne ala Ryobe-san ahahah!" diyerek esprili bir şekilde cevap vermişti yeni "dostuna".

Aralarındaki anlaşmanın imzalandığından emindi artık. Ryobe kunaiyi alacaktı, Teki ise yeni bolası ile üssüne dönecekti ve silahı doğru zamanda kullanabilmek için planlamalarına başlayacaktı.

Ryobe el sıkışmak için elini uzattığında 2 adım geriye çekilmişti. Şu andan itibaren aralarındaki barışa devam etmelerine gerek yoktu. Durduk yere başına iş almak da istemiyordu. "Aynen Ryobe-san. Tanıştığıma memnun oldum. Tekrar görüşmek üzere. Nakada-san ve Urata-san'a selamlar." diyerek geriye doğru bir adım daha çekilmişti. Elini sıkmayacaktı yeni arkadaşının.

Ryobe'nin arkasından gidişini izleyecekti bir süre Hiyaki ile. Shinobinin yeteri kadar uzaklaştığını fark ettiğinde ise geldiği yönden, üssüne doğru koşmaya başlayacaktı.