[6. Gün - Gündüz Safhası] Terkedilmiş Kasaba
- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts: 429
- Joined: August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [6. Gün - Gündüz Safhası] Terkedilmiş Kasaba
Muhteşem taijutsu tekniğim olan yuvarlanma işe yaradı şimdilik. Chisa-chan'ın hakkını yiyemem, gerçekten benden uzaklaştırmayı başardı Kas Adamı. Onun gücüne güvenim var, bu yüzden Ryu-san ile birlikte ne yapacağımı biliyorum. Evin duvarına çarptıktan sonra görüşümün hafif hafif kendine geldiğini hissettim ancak hala dezavantajlı olabilirim. Hem burada yatar bir şekilde dururken, hemde birinin sesini duymamdan ötürü. Evin içerisinde üçüncü bir kişi olabilir. Evin orada Teki'nin olduğunu biliyorum, bir anda üstüme çullanması ise isteyeceğim son şey sanırım. Bu yüzden hızlı bir şekilde takla atmam gerekecek. Ayaklarımı hızla geriye doğru kaldıracak, kaldırırken ellerimin avuç içlerini yere koyacağım ve çakramı kollarıma aktardıktan sonra belimle birlikte ayaklarımı geriye doğru atacak ve ardından hızla ellerimin kuvvetiyle geriye doğru zıplayacağım ayakta durur pozisyona gelecek şekilde. Hızlı olmam gerek. Görüşüm yarı yarıya kendine geldiği için, hızlı bir şekilde çantamdan sis bombasını çıkardım. Yarığı az biraz adımlamayla görebiliyor olmam gerek. Evin önüne çarpmış olmalıyım. O yarıkta bir Teki olduğunu hatırlıyorum, bu yüzden hızla koşturmaya başlarken yüzüm yarığa dönük olacak. Yarığı görebildiğim ilk anda sis bombasını atacağım, ancak saniyelik bir şekilde üçüncü kişiyi görmeye çalışacağım. Sis bombasını yarığın içine attıktan sonra, ön kapının ilersine, ancak sağ çapraza doğru koşturacağım. Önüme döndüğümde yarığı sağımda rahat görebileceğim, Ryu-san'a yakın olduğum bir pozisyon alacağım. Aramızda maksimum bir metre olacak. Onun önünde duracağım. İçeriye girmek mantıklı değil, özellikle benim gibi biri için. Hazırlıklı olmalıyım, aynı zamanda Ryu-san'ın gözleri görmeye başlayana kadar onu korumak zorundayım. Bu yüzden aşırı temkinli ve her an jutsu kullanabileceğim bir şekilde bekleyeceğim. Gözlerim, yarığın üstünde olacak. Çıkabilecek birini anında görmek ve tepki vermek zorundayım.
Off Topic
Ryu, el mühürlerine devam ederken hızlıca geriye doğru atlayacak. Bu atlayış, normal bir atlayış olacak araya mesafe koymak adına. Bu sırada, Ryoken'e görüşünün kısıtlandığı konusunda seslenecek ve koruması için yardım isteyecek.

► Show Spoiler
- Kotegawa Chisa
- Ishigakure
- Posts: 440
- Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Re: [6. Gün - Gündüz Safhası] Terkedilmiş Kasaba
Kendime hiçbir zaman tam anlamıyla inanmadım, hiçbir zaman yetenekli bir shinobi olduğumu düşünmedim çünkü etrafım muhteşem insanlarla doluydu. Onee-san, Ryu-san, Ryoken-san gibi harika insanlarla tanıştım ve yeteneklerine ilk elden şahit oldum. Onların yanında katanasını istediği gibi kullanamayan bir çocuk gibi olduğumu düşünüyordum. Kimi zaman başka bir stile yönelmeyi de düşündüm fakat Iaido'nun bana en çok uyan stil olduğunu hissedebiliyordum. Bu yüzden ellerim kanayana kadar çalışmaya devam ettim, sadece daha güçlü olmak ve daha fazla insanı koruyabilmek istiyordum. Yine de ne kadar çalışırsam çalışayım kendimde o özgüveni bulamıyordum. Evet hızlıydım, bilgiliydim fakat bir türlü güçlü olduğumu söyleyemiyordum kendime. Lakin sonrasında ustamla tanıştım ve her şey bir anda değişti. Onun sözleri benim için gerçekten de değerliydi. Iaido'nun benim için biçilmiş kaftan olduğunu, köyümüzde bu stili icra eden insanların arasında en öndeki kişi olduğumu söylediğinde gerçekten de mutlu olmuştum. O günden sonra da çalışmaya devam ettim, onun öğretilerini günbegün daha iyi kavradım. Geçtiğimiz günlerde ejderhayı ortadan ikiye kestiğim anda vücudumda bulunan her hücrede aynı şeyi hissettim; durdurulamayacağımı. Bugün Butsuo-san'a karşı katanamı savururken de aynı hisler içerisindeyim. Hiçbir şeyin beni durduramayacağını hissediyorum. Sakinliğimi koruduğum ve bugüne kadar öğrendiğim her şeyi pratiğe döktüğüm takdirde Butsuo-san gibi olağanüstü bir shinobiyi dahi yenebileceğimi hissediyorum. Yine de kendimi ondan üstün görmüyorum, hatta aksine onun benden daha yetenekli olduğunu kabulleniyorum. İşte bu yüzden aklımı kullanmalı ve sakin kalmalıyım.
Butsuo-san'a yaptığım saldırıdan sonra kulağımın dibinde hissettiğim nefes sesleri onun işini bitiremediğimi bana bildiren şey oldu. Her ne kadar aklındaki şeyi yapmasına engel olmuş olsam da hala işimiz bitmiş değil. İçinde bulunduğumuz durumda kalmaya devam edersem kaybeden taraf kesinlikle ben olurum. Onun gücüne bu kadar yakın mesafeden, üstelik hiçbir şey göremiyorken engel olabileceğimi düşünmüyorum. Öncelikle ondan uzaklaşmalı, görüşümü tekrardan kazandıktan sonra da sakin bir şekilde saldırmaya devam etmeliyim.
Olabildiğince erken bir şekilde Butsuo-san'ı itecek ve ondan uzağa doğru yuvarlanarak ayağa kalkacağım. Aramızdaki mesafenin kısa olduğunu düşünürsem de hızlıca geriye doğru bir adım atarak mesafeyi açacağım. Ayağa kalkar kalkmaz yapacağım ilk şey katanamı tekrardan kınına yerleştirmek olacak. Sonrasında duruşumu alarak görüşümü tekrardan kazanmayı bekleyeceğim. Nerede olduğunu bilmediğim bir düşmana karşı saldırıya geçecek kadar ahmak değilim.
Arkadaşlarımın olası bir saldırıya karşı beni koruyacağını biliyorum. Bunu biliyor olmam da bütün odağımı Butsuo-san'a vermeme olanak sağlıyor. Ryu-san ve Ryoken-san dövüşümüze karışmayacaklardır çünkü karıştıkları takdirde ne kadar öfkeleneceğimi biliyorlar. Hal böyle olunca bu canavarla tek başıma dövüşmek zorundayım.
Her ne kadar Butsuo-san'a zarar vermek canımı yaksa da arkadaşlarıma zarar vermek isteyen birisinin öylece gitmesine izin veremem. Yine de dediğim gibi, ona zarar vermek benim de canımı yakıyor. Katanamı her savurduğumda kalbimi büyük bir hüzün kaplıyor. İşte bu yüzden olabildiğince hızlı bir şekilde onun işini bitirmeliyim.
Butsuo-san'a yaptığım saldırıdan sonra kulağımın dibinde hissettiğim nefes sesleri onun işini bitiremediğimi bana bildiren şey oldu. Her ne kadar aklındaki şeyi yapmasına engel olmuş olsam da hala işimiz bitmiş değil. İçinde bulunduğumuz durumda kalmaya devam edersem kaybeden taraf kesinlikle ben olurum. Onun gücüne bu kadar yakın mesafeden, üstelik hiçbir şey göremiyorken engel olabileceğimi düşünmüyorum. Öncelikle ondan uzaklaşmalı, görüşümü tekrardan kazandıktan sonra da sakin bir şekilde saldırmaya devam etmeliyim.
Olabildiğince erken bir şekilde Butsuo-san'ı itecek ve ondan uzağa doğru yuvarlanarak ayağa kalkacağım. Aramızdaki mesafenin kısa olduğunu düşünürsem de hızlıca geriye doğru bir adım atarak mesafeyi açacağım. Ayağa kalkar kalkmaz yapacağım ilk şey katanamı tekrardan kınına yerleştirmek olacak. Sonrasında duruşumu alarak görüşümü tekrardan kazanmayı bekleyeceğim. Nerede olduğunu bilmediğim bir düşmana karşı saldırıya geçecek kadar ahmak değilim.
Arkadaşlarımın olası bir saldırıya karşı beni koruyacağını biliyorum. Bunu biliyor olmam da bütün odağımı Butsuo-san'a vermeme olanak sağlıyor. Ryu-san ve Ryoken-san dövüşümüze karışmayacaklardır çünkü karıştıkları takdirde ne kadar öfkeleneceğimi biliyorlar. Hal böyle olunca bu canavarla tek başıma dövüşmek zorundayım.
Her ne kadar Butsuo-san'a zarar vermek canımı yaksa da arkadaşlarıma zarar vermek isteyen birisinin öylece gitmesine izin veremem. Yine de dediğim gibi, ona zarar vermek benim de canımı yakıyor. Katanamı her savurduğumda kalbimi büyük bir hüzün kaplıyor. İşte bu yüzden olabildiğince hızlı bir şekilde onun işini bitirmeliyim.
► Show Spoiler
- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 328
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: [6. Gün - Gündüz Safhası] Terkedilmiş Kasaba
Evet, gün geçmiyor ki bir tehdidi ortadan kaldırayım derken kendimi bir diğerine maruz kalacak bir pozisyona sokmuyorum. Bunlardan da öte şöyle bir geçmişe bakıyorum. Tsuchikage tepeme meteor indirerek beni öldürdüğü bir simülasyona sokmuştu. Sonra savaşta Ganmaru içimden geçmişti zor bela paçayı kurtarmıştık. Daha sonra Sozen'in ikizini öldüreceğim diye kendimi patlatmıştım Ryu beni kurtarmıştı. Eline götüne sağlık Ryu, rezil hayatımı devam ettirdiğin için. Şimdi de Chisa ölmekten beter etti. Böyle hıçkırmak gibi, ne hıçkırması öğürmek gibi. Her kestiğinde kasım kasım kasılıyorum, elim ayağım boşalıyor. Tüm kontrolümü kaybettim yuvarlanıp gidiyoruz. Kami-sama beni daha fazla dayak yiyebileyim diye dayanıklı yaratmış. Hayır, dayak yiyeyim ama arada bir iki tane de ben vurayım. Zaten daha fazlasını da istemem. Ama olmuyor işte, olmuyor.
Chisa'yı aradan çıkartalım deyu güzel güzel planladığımız hamleyi yaptık ama başarısız olduk. Ne demiştik plan yaparken, Chisa tepemde dikilirken Ryoken'e saldırmak intihar olur. Şimdi de Chisa'ya saldırmaya devam etmek intihar olur. Ryoken zınk diye yerime sabitler beni Chisa da küp küp doğrar. Tam da istediğim yerdeydim aslında, Chisa'nın kucağında.
Pek bir avantaj kazanamadan bunu yapmak zorunda olmak canımı sıkıyor ama sanırım yapmam gereken şey bu. Tekrar ayaklarımın üstünde durup yeni bir yaklaşım denemeliyim. Kendime güvenli bir alan yaratmaya ihtiyacım var. Normal sis bombam bittiğinden mütevellit özel üretim sis bombalarımdan birini patlatıp hızlıca Chisa'dan uzaklaşacağım en uygun anda. Chisa'nın da buna bir itirazı olmaz herhalde diye düşünüyorum. Yine de umarım beni engelleyecek bir şey yapmaz. Üç metre kadar uzaklaşmak benim için yeterli olacaktır. Nerede olduğumu bilmiyorum ama anlayabilirsem Teki'ye daha yakın bir tarafta üç metre benim için daha iyi olur, tabi sisin içinde kalarak. Sisin içine girmek Chisa için bile tehlikeli olacaktır. Biraz zaman kazanmak ve ne yapmam gerektiğini tekrar gözden geçirmem lazım. Tabi bir de nefeslenip yeni acılara yelken açmaya yetecek içsel kudreti bulmam.
Chisa'yı aradan çıkartalım deyu güzel güzel planladığımız hamleyi yaptık ama başarısız olduk. Ne demiştik plan yaparken, Chisa tepemde dikilirken Ryoken'e saldırmak intihar olur. Şimdi de Chisa'ya saldırmaya devam etmek intihar olur. Ryoken zınk diye yerime sabitler beni Chisa da küp küp doğrar. Tam da istediğim yerdeydim aslında, Chisa'nın kucağında.
Pek bir avantaj kazanamadan bunu yapmak zorunda olmak canımı sıkıyor ama sanırım yapmam gereken şey bu. Tekrar ayaklarımın üstünde durup yeni bir yaklaşım denemeliyim. Kendime güvenli bir alan yaratmaya ihtiyacım var. Normal sis bombam bittiğinden mütevellit özel üretim sis bombalarımdan birini patlatıp hızlıca Chisa'dan uzaklaşacağım en uygun anda. Chisa'nın da buna bir itirazı olmaz herhalde diye düşünüyorum. Yine de umarım beni engelleyecek bir şey yapmaz. Üç metre kadar uzaklaşmak benim için yeterli olacaktır. Nerede olduğumu bilmiyorum ama anlayabilirsem Teki'ye daha yakın bir tarafta üç metre benim için daha iyi olur, tabi sisin içinde kalarak. Sisin içine girmek Chisa için bile tehlikeli olacaktır. Biraz zaman kazanmak ve ne yapmam gerektiğini tekrar gözden geçirmem lazım. Tabi bir de nefeslenip yeni acılara yelken açmaya yetecek içsel kudreti bulmam.
- Kasumikage Teki
- Kusagakure
- Posts: 403
- Joined: October 22nd, 2018, 2:54 am
Re: [6. Gün - Gündüz Safhası] Terkedilmiş Kasaba
Hiyaki'yi çağırmayı başarmış ve Altın Maymun'u bir kez daha savaş alanında aktif hale getirmişti. Tüm heyecanı ile ortağına direktif verecekken birden ayağının birisi tarafından tutulduğunu hissetmiş ve çok korktuğu kabusların en gerçeğini yaşamaya başlamıştı.
Ryu'nun gölge kontrolüne dayalı bir jutsusu olduğunu biliyordu fakat nasıl veya ne zaman kendisine bu kadar yaklaştığını anlayamamıştı. Rakibi tarafından gölgenin içine doğru çekilirken Hiyaki'ye uzanmıştı refleks olarak. Ortağına tutunarak kurtulabileceğini düşünüyordu ancak nafileydi bu düşünceler. Dipsiz bir kuyuya düşer gibi tüm benliğini karanlığa bırakmaya... Hayır! Karanlık tarafından ele geçirilmeye başlamıştı.
Gece yatarken odasında yakmak zorunda olduğu mumları ve lambaları düşünmeye başlamıştı. Tüm zamanını antrenman yaparak geçirdiği günlerin güneş batış saatlerine yakın nasıl korku dolu bir şekilde evine, güvenli ortamına koşmaya alışmasını. Sakuma ile olan arkadaşlığını ve yaşadıkların travmanın hayatlarını ne derece alt üst ettiğini... Riaru kuvvetleri ile savaşmadan önceki kendine güvenen ve mental olarak oldukça stabil olan Teki'yi... Yaralı halde Kusagakure'ye geri götürülürken çevresindeki shinobilerin söyledikleri kulağında yankılanıyordu.
"Ölseler daha iyiydi."
Çok uğraşmıştı korkusunu yenmek için. Gerçekten. Çalışmış, çabalamış, Sakuma gibi kolayca vazgeçmemişti. Elinden geldiğince kendisini zorlamıştı. Bazen odasında bir ışık az yakmıştı. Bazen yatmadan önce gözlerini yatağının dibinde yanmakta olan büyük muma dikmemeye çalışmıştı. Meyvesini de vermişti bu çalışmalar. İlk zamanlarına göre biraz daha zayıflamıştı korkusu. Fakat gitmemiş, Teki'yi halen terk etmemişti. Hep daha iyi olmaya çalışmıştı. Fakat savaştan beri karanlığa bu kadar maruz kalmamıştı.
Korkudan kiltlenmiş gözleri ile karanlığın içinde sadece Ryu'yu görebiliyordu. Zırh olarak kuşandığı klan zehri onu terk edermişcesine dökülüyordu vücudundan. Kitsune'yi çıkarmaya çalışıyordu ancak nafile. Gücü bu basit eyleme bile yetmiyordu. Karanlık soğuk kanlılıkla tüm benliğine hücum ederken Sakuma ile can verdikleri savaş alanına geri dönüyordu. Tekrar Gyaku mu kurtaracaktı Teki'yi? Tüm içtenliği ile bunu diliyordu aslında genç shinobi. Bir kez daha kurtarılmak. Kesilen boğazından akan kanlar geniş karanlığı biraz da olsa kızıla boyarken, en azından bir renk daha görebilmiş olmanın mutluluğu ile ayrılıyordu bu diyarlardan...
Tanıdık bir uğultu ile açmıştı gözlerini. Hiyaki'den geldiğini anlayabildiği bu sesi duyması ile gözlerinin fal taşı gibi açılması bir olmuştu. Ölmemişti, karanlık tarafından ele geçirilmediği gibi. Sikik bir genjutsu etkisi altına alındığını o an anlayabilmişti Teki. Fakat yaşadıklarının benliğine olan etkisi bir illüzyon değil, gerçekliğin ta kendisiydi.
Kendini toparlayıp ayağa kalkarken cebinden ışık bombasını çıkarmıştı hiç düşünmeden. Sağ ve Sol Teki'ler artık orta Teki'yi korumalarına gerek olmadığı için Shunshin kullanarak hızlıca Ryu'nun yanına gideceklerdi. Bir tanesi Ryu'nun 2-3 metre önünde havaya zıplayacak ve Hadan tekniğini kullanarak rakibine kesici çakra dalgaları yollayacaktı. Diğeri ise farklı olarak havaya zıplamadan aynı hamleyi gerçekleştirecekti. Sayı avantajını kullanarak hem havadan hem de karadan bir saldırı yapıp, köşeye sıkıştırmak istiyorlardı Ryu'yu. Belki de fazla bir hamleydi yaptıkları. Hatta ölümcül... Fakat karanlığın bünyelerine etkisini biliyorlardı ve buna maruz kalmayı engellemek için ellerinden geleni yapacaklardı. Diğer Teki ise, Sağ ve Sol Teki'ler gittiği gibi ışık bombasını evin kapısının dış kısmına doğru atacak ve vücudunun yarısını görebildiği Ryoken'in görüşünü yok etmeye çalışacaktı. Bombayı atması ile eş zamanlı olarak da Hiyaki ile koşacak ve evden çıktıkları gibi Ryoken'e doğru manevra yapıp, yakın dövüşe gireceklerdi. Teki, Kitsune ile Ryoken'in bacaklarına seri saplama hareketleri gerçekleştirecek, Hiyaki ise hafif bir zıplama ile elinde tuttuğu sıvı kunaileri Ryoken'in vücuduna saplamaya çalışacaktı.
Işık bombasının patlayacağı zamana eş bir şekilde gözlerini kapatacaklardı. Evin kapısının yerinin değişmeyeceğini bildikleri için bunu yaparken koşmaya devam edebileceklerini biliyorlardı.
Bir daha karanlığa esir düşmek istemiyordu Teki. Ve kendisini buna maruz bırakanların kolay kolay kurtulmasını da istemiyordu. Ölmeyerek daha iyisini başardığını herkese bir gün kanıtlayacaktı.
Ryu'nun gölge kontrolüne dayalı bir jutsusu olduğunu biliyordu fakat nasıl veya ne zaman kendisine bu kadar yaklaştığını anlayamamıştı. Rakibi tarafından gölgenin içine doğru çekilirken Hiyaki'ye uzanmıştı refleks olarak. Ortağına tutunarak kurtulabileceğini düşünüyordu ancak nafileydi bu düşünceler. Dipsiz bir kuyuya düşer gibi tüm benliğini karanlığa bırakmaya... Hayır! Karanlık tarafından ele geçirilmeye başlamıştı.
Gece yatarken odasında yakmak zorunda olduğu mumları ve lambaları düşünmeye başlamıştı. Tüm zamanını antrenman yaparak geçirdiği günlerin güneş batış saatlerine yakın nasıl korku dolu bir şekilde evine, güvenli ortamına koşmaya alışmasını. Sakuma ile olan arkadaşlığını ve yaşadıkların travmanın hayatlarını ne derece alt üst ettiğini... Riaru kuvvetleri ile savaşmadan önceki kendine güvenen ve mental olarak oldukça stabil olan Teki'yi... Yaralı halde Kusagakure'ye geri götürülürken çevresindeki shinobilerin söyledikleri kulağında yankılanıyordu.
"Ölseler daha iyiydi."
Çok uğraşmıştı korkusunu yenmek için. Gerçekten. Çalışmış, çabalamış, Sakuma gibi kolayca vazgeçmemişti. Elinden geldiğince kendisini zorlamıştı. Bazen odasında bir ışık az yakmıştı. Bazen yatmadan önce gözlerini yatağının dibinde yanmakta olan büyük muma dikmemeye çalışmıştı. Meyvesini de vermişti bu çalışmalar. İlk zamanlarına göre biraz daha zayıflamıştı korkusu. Fakat gitmemiş, Teki'yi halen terk etmemişti. Hep daha iyi olmaya çalışmıştı. Fakat savaştan beri karanlığa bu kadar maruz kalmamıştı.
Korkudan kiltlenmiş gözleri ile karanlığın içinde sadece Ryu'yu görebiliyordu. Zırh olarak kuşandığı klan zehri onu terk edermişcesine dökülüyordu vücudundan. Kitsune'yi çıkarmaya çalışıyordu ancak nafile. Gücü bu basit eyleme bile yetmiyordu. Karanlık soğuk kanlılıkla tüm benliğine hücum ederken Sakuma ile can verdikleri savaş alanına geri dönüyordu. Tekrar Gyaku mu kurtaracaktı Teki'yi? Tüm içtenliği ile bunu diliyordu aslında genç shinobi. Bir kez daha kurtarılmak. Kesilen boğazından akan kanlar geniş karanlığı biraz da olsa kızıla boyarken, en azından bir renk daha görebilmiş olmanın mutluluğu ile ayrılıyordu bu diyarlardan...
Tanıdık bir uğultu ile açmıştı gözlerini. Hiyaki'den geldiğini anlayabildiği bu sesi duyması ile gözlerinin fal taşı gibi açılması bir olmuştu. Ölmemişti, karanlık tarafından ele geçirilmediği gibi. Sikik bir genjutsu etkisi altına alındığını o an anlayabilmişti Teki. Fakat yaşadıklarının benliğine olan etkisi bir illüzyon değil, gerçekliğin ta kendisiydi.
Kendini toparlayıp ayağa kalkarken cebinden ışık bombasını çıkarmıştı hiç düşünmeden. Sağ ve Sol Teki'ler artık orta Teki'yi korumalarına gerek olmadığı için Shunshin kullanarak hızlıca Ryu'nun yanına gideceklerdi. Bir tanesi Ryu'nun 2-3 metre önünde havaya zıplayacak ve Hadan tekniğini kullanarak rakibine kesici çakra dalgaları yollayacaktı. Diğeri ise farklı olarak havaya zıplamadan aynı hamleyi gerçekleştirecekti. Sayı avantajını kullanarak hem havadan hem de karadan bir saldırı yapıp, köşeye sıkıştırmak istiyorlardı Ryu'yu. Belki de fazla bir hamleydi yaptıkları. Hatta ölümcül... Fakat karanlığın bünyelerine etkisini biliyorlardı ve buna maruz kalmayı engellemek için ellerinden geleni yapacaklardı. Diğer Teki ise, Sağ ve Sol Teki'ler gittiği gibi ışık bombasını evin kapısının dış kısmına doğru atacak ve vücudunun yarısını görebildiği Ryoken'in görüşünü yok etmeye çalışacaktı. Bombayı atması ile eş zamanlı olarak da Hiyaki ile koşacak ve evden çıktıkları gibi Ryoken'e doğru manevra yapıp, yakın dövüşe gireceklerdi. Teki, Kitsune ile Ryoken'in bacaklarına seri saplama hareketleri gerçekleştirecek, Hiyaki ise hafif bir zıplama ile elinde tuttuğu sıvı kunaileri Ryoken'in vücuduna saplamaya çalışacaktı.
Işık bombasının patlayacağı zamana eş bir şekilde gözlerini kapatacaklardı. Evin kapısının yerinin değişmeyeceğini bildikleri için bunu yaparken koşmaya devam edebileceklerini biliyorlardı.
Bir daha karanlığa esir düşmek istemiyordu Teki. Ve kendisini buna maruz bırakanların kolay kolay kurtulmasını da istemiyordu. Ölmeyerek daha iyisini başardığını herkese bir gün kanıtlayacaktı.

毒
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2856
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [6. Gün - Gündüz Safhası] Terkedilmiş Kasaba
Ellerinde kılıçları olan ve defansif konumda bulunan Teki'ler, aniden ellerini Shunshin için hazırlıyor ve birden yok oluyorlar. Bu sırada geriye doğru adımlamaya başlayan Ryu'nun önünde bitiyorlar birden, bir tanesi havaya zıplarken diğeri yerde sabit kalıyor. Bu esnada Ryu'nun görüşü kabaca kendine geliyor ancak hâlâ önünde kim var anlayamıyor, sadece iki silüet görmekte, biri zıplamaya çalışan. Shunshin'in doğası gereği kısa bir gecikme ile hamlelerine başlıyor Teki'ler. Ryu, Ryoken'e görüşünün kısıtlandığını ve yardım istediğini bağırıyor. Bunu Teki'ler hariç herkes duyuyor.
Teki'ler, Hiyaki ve duvardaki Teki'yi terk ettiği vakit, duvardaki Teki çantasından bir ışık bombası çıkartıyor, ardından bunu kapıya doğru fırlatmak için hazırlanıyor. Hiyaki'ye sesli bir komut vermediği için Hiyaki olan biteni bomba Teki'nin elini terk edince anlıyor. Son anda elini gözüne siper ediyor ancak biraz etkilenmişe benziyor. Teki ile koşmaya başlıyorlar kapıya doğru.
Shunshin ile yer değiştiren Teki'ler evi terk ederlerken Ryoken ayağa kalkmayı başarmış oluyor ani bir hareket ile ve çantasından standart bir sis bombası çıkartıyor. Evin kapısının önüne doğru koşturuyor bu sis bombasını patlatmak adına, ancak kapıya vardığında fırlatılan ışık bombasına maruz kalıyor. Işık bombası ayaklarının dibinde patlıyor ve anlık olarak kabaca düzelmiş olan görüşünü tekrar anlık olarak iptal ediyor. Işık bombası patlamadan önce evin içini görebiliyor, Teki ve hemen ön sağ çaprazındaki insana benzer bir maymunu seçebiliyor. İkilinin hareketlerini gördüğünde elindeki sis bombasını çoktan atar pozisyona getirmiş oluyor. Işık bombası patlayınca tam olarak yarığı hedefleyemiyor, rastgele bir şekilde fırlatıyor. Sis bombası Hiyaki'nin göğsünde patlayıveriyor. Hiyaki, Teki ve Ryoken sis bombasının içerisinde kalıyor. Bir saniye sonra, sis katmanı kalınlaşıyor.
Chisa ve Butsuo, yerde bir metre kadar daha yuvarlanıyorlar ve bu yuvarlanış esnasında Chisa Butsuo'ya bir tekme geçiriyor kendini uzaklaştırmak adına. Bu tekme Butsuo'yu pek etkilemiyor ancak Chisa'nın ondan bir metre kadar uzaklaşıp ayağa kalkmasına fırsat veriyor. Chisa ayağa kalkarken katanasını kınına yerleştiriyor, bu esnada önünde yerde pozisyonunu düzeltip ayağa kalkmaya çalışan Butsuo özel üretim sis bombasını patlatıyor. Chisa ve Butsuo bu sisin içerisinde kalıyor. Ayrıca, onlar geriye doğru yuvarlanırken Ryu da geriye doğru adım aldığından kabaca aynı hizada kalmış oluyorlar. Teki'ler de Ryu'ya 2-3 metre kala Shunshin'lerini bitirdikleri için, dolaylı olarak Chisa ve Butsuo'ya yakınlar. Bu bağlamda sis bombası patladığında onlar da içerisinde kalmış oluyor. Yani sisin içerisinde Ryu, Chisa, Butsuo ve iki Teki bulunmakta. Teki'lerden biri yerden 1-2 metre zıplamış durumda.
Eğer bu sis bombası patlamamış olsaydı muhtemelen hamlelerini çoktan başlatmış olacaklardı Taijutsu hamlesi yapan iki Teki. Fakat sisin beklenmedik yayılışı ile hamlelerinin isabetli olmasını sağlamak adına anlık olarak tekrar hedeflerine odaklanıyorlar. En azından en son bulunduğu yere kesinlikle isabet etmesi için uğraşıyorlar tekniklerinin.
Bununla beraber Ryoken'in patlattığı sis de bu sisin sınırları ile birleşiyor ve ortamda tek ve kocaman bir sis bulutu meydana geliyor. Dolaylı olarak bu sisin içerisinde Ryoken, Hiyaki ve onun yanındaki Teki de kalıyor.
Ryu, tekniğinin son el mührünü yaparken, önündeki silüetlerin kim olduğunu çözmeye çalışıyor. Ancak bu tamamlanamadan etrafı kalın bir sis kaplıyor. Bu sisin kim tarafından yapıldığı hakkında bir fikri yok ancak kabaca bir saldırı geleceğinin bilincinde. Son el mührünü tamamlıyor. Teknik bir an sonra aktif olacak, ancak şu an aktif değil.
Ryoken evin kapısının önünde. Hiyaki ve Teki de kapıya 2 metre kadar uzaklıkta ve evin içindeler. Hiyaki evin karşısından bakıldığında Teki'nin sağ ön çaprazında kalıyor. Butsuo, kapıdan dümdüz yüründüğünde 6 metre kadar uzaklıkta. Chisa ise onun 1-2 metre kadar önünde, evden öte yöne doğru. Ryu, eve doğru bakıldığında solda kalıyor. Chisa'ya olan uzaklığı 3 metre kadar. Aynı hizadalar, yani eve olan uzaklıkları aynı. Ryu evin kapısına doğru hafif çaprazdan bakıyor Chisa'ya göre solda bulunduğundan. Ryu'nun baktığı yöne göre hemen 2-3 metre önünde yerde kılıcına odaklanmış ve hamle yapmaya hazırlanan bir Teki var. Aynı şekilde bu Teki'nin yanında ve havaya zıplamış bir Teki daha mevcut. Havadaki Teki de bir hamle yapmaya hazırlanıyor kılıcı ile.
Butsuo ve Chisa'nın görüşü düzeltiyor. Ryu'nun görüşü bulanık halde. Ryoken anlık olarak kör olmuş durumda fakat bir kaç saniye sonra tekrar görmeye başlayacağını biliyor. Teki'lerin görüşü ise komple düzelmiş durumda. Ancak duymaları hâlâ iyi değil. Yavaşça düzeliyor, fakat uğultu dışında bir şey duyamıyorlar.
Şu anda herkes sis içerisinde. Kimse kimsenin nerede olduğuna dair net bir fikir sahibi değil, daha önce görmüş oldukları kadarıyla aşağı yukarı yön tayini yapabiliyorlar. Butsuo ve Chisa için ise durum biraz farklı.
Butsuo: Ryu'nun yerini kabaca biliyorsun zira tekniği aktif olmak üzere. Uyguladığı tekniğin Raiton no Yoroi olduğunun da bilincindesin. Ryu'ya saldıran iki Teki'nin de aynı şekilde kabaca yönlerini tayin edebiliyorsun.
Chisa: Ryu'nun kabaca yerini biliyorsun ancak hangi tekniği yaptığını algılayamıyorsun. Bununla beraber Ryu'ya saldıracak olan iki Teki'nin de yönlerini kabaca biliyorsun. Yani ikisinin de senin sol çaprazında kaldığını biliyorsun fakat onun dışında yerlerini tayin edebileceğin ekstra bir bilgin yok. Bir teknik uygulayacak gibiler, ancak bir fikir yürütemiyorsun ne olduğu hakkında.
Teki'ler, Hiyaki ve duvardaki Teki'yi terk ettiği vakit, duvardaki Teki çantasından bir ışık bombası çıkartıyor, ardından bunu kapıya doğru fırlatmak için hazırlanıyor. Hiyaki'ye sesli bir komut vermediği için Hiyaki olan biteni bomba Teki'nin elini terk edince anlıyor. Son anda elini gözüne siper ediyor ancak biraz etkilenmişe benziyor. Teki ile koşmaya başlıyorlar kapıya doğru.
Shunshin ile yer değiştiren Teki'ler evi terk ederlerken Ryoken ayağa kalkmayı başarmış oluyor ani bir hareket ile ve çantasından standart bir sis bombası çıkartıyor. Evin kapısının önüne doğru koşturuyor bu sis bombasını patlatmak adına, ancak kapıya vardığında fırlatılan ışık bombasına maruz kalıyor. Işık bombası ayaklarının dibinde patlıyor ve anlık olarak kabaca düzelmiş olan görüşünü tekrar anlık olarak iptal ediyor. Işık bombası patlamadan önce evin içini görebiliyor, Teki ve hemen ön sağ çaprazındaki insana benzer bir maymunu seçebiliyor. İkilinin hareketlerini gördüğünde elindeki sis bombasını çoktan atar pozisyona getirmiş oluyor. Işık bombası patlayınca tam olarak yarığı hedefleyemiyor, rastgele bir şekilde fırlatıyor. Sis bombası Hiyaki'nin göğsünde patlayıveriyor. Hiyaki, Teki ve Ryoken sis bombasının içerisinde kalıyor. Bir saniye sonra, sis katmanı kalınlaşıyor.
Chisa ve Butsuo, yerde bir metre kadar daha yuvarlanıyorlar ve bu yuvarlanış esnasında Chisa Butsuo'ya bir tekme geçiriyor kendini uzaklaştırmak adına. Bu tekme Butsuo'yu pek etkilemiyor ancak Chisa'nın ondan bir metre kadar uzaklaşıp ayağa kalkmasına fırsat veriyor. Chisa ayağa kalkarken katanasını kınına yerleştiriyor, bu esnada önünde yerde pozisyonunu düzeltip ayağa kalkmaya çalışan Butsuo özel üretim sis bombasını patlatıyor. Chisa ve Butsuo bu sisin içerisinde kalıyor. Ayrıca, onlar geriye doğru yuvarlanırken Ryu da geriye doğru adım aldığından kabaca aynı hizada kalmış oluyorlar. Teki'ler de Ryu'ya 2-3 metre kala Shunshin'lerini bitirdikleri için, dolaylı olarak Chisa ve Butsuo'ya yakınlar. Bu bağlamda sis bombası patladığında onlar da içerisinde kalmış oluyor. Yani sisin içerisinde Ryu, Chisa, Butsuo ve iki Teki bulunmakta. Teki'lerden biri yerden 1-2 metre zıplamış durumda.
Eğer bu sis bombası patlamamış olsaydı muhtemelen hamlelerini çoktan başlatmış olacaklardı Taijutsu hamlesi yapan iki Teki. Fakat sisin beklenmedik yayılışı ile hamlelerinin isabetli olmasını sağlamak adına anlık olarak tekrar hedeflerine odaklanıyorlar. En azından en son bulunduğu yere kesinlikle isabet etmesi için uğraşıyorlar tekniklerinin.
Bununla beraber Ryoken'in patlattığı sis de bu sisin sınırları ile birleşiyor ve ortamda tek ve kocaman bir sis bulutu meydana geliyor. Dolaylı olarak bu sisin içerisinde Ryoken, Hiyaki ve onun yanındaki Teki de kalıyor.
Ryu, tekniğinin son el mührünü yaparken, önündeki silüetlerin kim olduğunu çözmeye çalışıyor. Ancak bu tamamlanamadan etrafı kalın bir sis kaplıyor. Bu sisin kim tarafından yapıldığı hakkında bir fikri yok ancak kabaca bir saldırı geleceğinin bilincinde. Son el mührünü tamamlıyor. Teknik bir an sonra aktif olacak, ancak şu an aktif değil.
Ryoken evin kapısının önünde. Hiyaki ve Teki de kapıya 2 metre kadar uzaklıkta ve evin içindeler. Hiyaki evin karşısından bakıldığında Teki'nin sağ ön çaprazında kalıyor. Butsuo, kapıdan dümdüz yüründüğünde 6 metre kadar uzaklıkta. Chisa ise onun 1-2 metre kadar önünde, evden öte yöne doğru. Ryu, eve doğru bakıldığında solda kalıyor. Chisa'ya olan uzaklığı 3 metre kadar. Aynı hizadalar, yani eve olan uzaklıkları aynı. Ryu evin kapısına doğru hafif çaprazdan bakıyor Chisa'ya göre solda bulunduğundan. Ryu'nun baktığı yöne göre hemen 2-3 metre önünde yerde kılıcına odaklanmış ve hamle yapmaya hazırlanan bir Teki var. Aynı şekilde bu Teki'nin yanında ve havaya zıplamış bir Teki daha mevcut. Havadaki Teki de bir hamle yapmaya hazırlanıyor kılıcı ile.
Butsuo ve Chisa'nın görüşü düzeltiyor. Ryu'nun görüşü bulanık halde. Ryoken anlık olarak kör olmuş durumda fakat bir kaç saniye sonra tekrar görmeye başlayacağını biliyor. Teki'lerin görüşü ise komple düzelmiş durumda. Ancak duymaları hâlâ iyi değil. Yavaşça düzeliyor, fakat uğultu dışında bir şey duyamıyorlar.
Şu anda herkes sis içerisinde. Kimse kimsenin nerede olduğuna dair net bir fikir sahibi değil, daha önce görmüş oldukları kadarıyla aşağı yukarı yön tayini yapabiliyorlar. Butsuo ve Chisa için ise durum biraz farklı.
Butsuo: Ryu'nun yerini kabaca biliyorsun zira tekniği aktif olmak üzere. Uyguladığı tekniğin Raiton no Yoroi olduğunun da bilincindesin. Ryu'ya saldıran iki Teki'nin de aynı şekilde kabaca yönlerini tayin edebiliyorsun.
Chisa: Ryu'nun kabaca yerini biliyorsun ancak hangi tekniği yaptığını algılayamıyorsun. Bununla beraber Ryu'ya saldıracak olan iki Teki'nin de yönlerini kabaca biliyorsun. Yani ikisinin de senin sol çaprazında kaldığını biliyorsun fakat onun dışında yerlerini tayin edebileceğin ekstra bir bilgin yok. Bir teknik uygulayacak gibiler, ancak bir fikir yürütemiyorsun ne olduğu hakkında.
Off Topic
Ryu'nun turlarını yazarken ağzından çıkan kelimeleri birebir belirtmeniz gerekmekte. Buna dikkat edelim.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kotegawa Chisa
- Ishigakure
- Posts: 440
- Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Re: [6. Gün - Gündüz Safhası] Terkedilmiş Kasaba
Yuvarlanmamız esnasında Butsuo-san'ın beni tutmamış oluşu saldırılarımın işe yaramış olduğunun göstergesi niteliğinde. Elbette kendi isteğiyle de bunu tercih etmiş olabilir fakat neden etsin ki? Bir şekilde beni tutabilmeyi başarsaydı mutlak galibiyeti elde edebilirdi. Onun gibi muhteşem bir shinobinin de bunu bildiğinden eminim, yani saldırılarım işe yarıyor olmalı.
Attığım tekmeyle birlikte ondan uzaklaştıktan sonra çevik bir şekilde ayağa kalktım ve katanamı kınına yerleştirdim. Tam yerde yatmakta olan Butsuo-san'a saldırmaya hazırlandığım esnada ise etrafı sis kapladı. Açıkçası Butsuo-san'ın büyük bir hata yaptığını düşünüyorum, eğer ayağa kalktıktan sonra sis bombasını atmayı tercih etseydi saldırıya geçmeyi düşünmezdim. Fakat hal böyle olunca saldırmak için bir fırsatım olduğunun farkındayım ve bunu kullanmaya niyetliyim.
Son konumunu bildiğimden ötürü saldırımı rahatlıkla gerçekleştirebileceğimi düşünüyorum. Katanamı her zamanki akışkanlığıyla birlikte kınından çekerek Butsuo-san'ın göğsüne çaprazlama olacak şekilde bir kesik atmayı düşünüyorum. Eğer ilk saldırımda onu kesebildiğimi hissedebilirsem kılıcımın yönünü değiştirerek bir kesik daha atacağım. Hamlemin sonunda göğsünü 'X' harfine benzer bir şekilde kesmiş olacağım. Hemen sonrasında da katanamı tekrardan kınına koyarak saldırıya hazır bir şekilde bekleyeceğim.
Saldırılarım esnasında aynı geçtiğimiz sefer yaptıklarım gibi bütün gücümü kullanacağım. Yani onu keserken sadece ufak bir çizik atmayacağım. Modum açık olmadığı takdirde iz bırakacak kadar derin iki kesik atacağım.
Diyelim ki saldırım isabet etmedi, o zaman katanamı hızlıca kınına geri sokacak ve birkaç adım gerileyeceğim. Sonrasında da saldırmaya hazır bir şekilde bekleyeceğim ve duyma duyuma odaklanacağım.
Attığım tekmeyle birlikte ondan uzaklaştıktan sonra çevik bir şekilde ayağa kalktım ve katanamı kınına yerleştirdim. Tam yerde yatmakta olan Butsuo-san'a saldırmaya hazırlandığım esnada ise etrafı sis kapladı. Açıkçası Butsuo-san'ın büyük bir hata yaptığını düşünüyorum, eğer ayağa kalktıktan sonra sis bombasını atmayı tercih etseydi saldırıya geçmeyi düşünmezdim. Fakat hal böyle olunca saldırmak için bir fırsatım olduğunun farkındayım ve bunu kullanmaya niyetliyim.
Son konumunu bildiğimden ötürü saldırımı rahatlıkla gerçekleştirebileceğimi düşünüyorum. Katanamı her zamanki akışkanlığıyla birlikte kınından çekerek Butsuo-san'ın göğsüne çaprazlama olacak şekilde bir kesik atmayı düşünüyorum. Eğer ilk saldırımda onu kesebildiğimi hissedebilirsem kılıcımın yönünü değiştirerek bir kesik daha atacağım. Hamlemin sonunda göğsünü 'X' harfine benzer bir şekilde kesmiş olacağım. Hemen sonrasında da katanamı tekrardan kınına koyarak saldırıya hazır bir şekilde bekleyeceğim.
Saldırılarım esnasında aynı geçtiğimiz sefer yaptıklarım gibi bütün gücümü kullanacağım. Yani onu keserken sadece ufak bir çizik atmayacağım. Modum açık olmadığı takdirde iz bırakacak kadar derin iki kesik atacağım.
Diyelim ki saldırım isabet etmedi, o zaman katanamı hızlıca kınına geri sokacak ve birkaç adım gerileyeceğim. Sonrasında da saldırmaya hazır bir şekilde bekleyeceğim ve duyma duyuma odaklanacağım.
► Show Spoiler
- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts: 429
- Joined: August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [6. Gün - Gündüz Safhası] Terkedilmiş Kasaba
Bu ışık bombası bitmiyor sanırım. Durmadan atıyorlar, durmadan görüşümü kaybediyorum. Yani, aslında doğru bir şey yaptıkları. Sonuçta benim gibi biri varken, neden görmeme izin versinler ki? Eğer ben onları görebilirsem, onlar bir süreliğine gözlerini kapamak zorunda kalacaklar. Neyse ki, kör olmadan önce gördüğüm manzara daha iyi düşünmeme sebep oldu. İnsana benzeyen o maymunun nasıl bir gücü olduğu hakkında fikrim yok, ancak burada olduğuna dair iyi bir bilgim var. Kısacası, daha dikkatli olmamız gerektiğini biliyorum artık. Ryu-san'ı uyarmam gerekecek sanırım. Şimdilik, küçük bir kaçışa daha odaklanmam gerek. Evin önünde durmak, sis bombasının içinde olmama rağmen çok riskli bir tercih olabilir. Bu yüzden sis bombasından faydalanmam gerek. Sol omzumu duvara çarptığımdan ve ileriye doğru gittiğimden, evin önünde olduğumu biliyorum. Evin tam olarak ne tarafına çarptığımı bilmiyorum, ancak sola atladıktan sonra yuvarlandığıma göre, ortasında olduğumu hayal edebilirim. Böyle hayal edersem, yaklaşık 2.5 ya da 3 metre kadar sağa gittiğim zaman arkaya koşarsam muhtemelen evin arkasına doğru geçiş yapabilirim. Orada gözümün geçmesini bekledikten sonra, Ryu-san'ın olduğu tarafa gidebilirim. Aslında, evin arkasına geçebilirsem evin üstüne çıkıp oradan gözlem yapmayı dahi deneyebilirim. Şimdilik sadece, 3 metre kadar sağa doğru hızla koşmalı, ardından sol elimi ileriye uzatarak koşturmalıyım. Sol elim duvara hızla çarpsa bile sorun olmayacaktır. Çarptığı anda ise tekrardan sağa yürüyerek koşturmaya devam edebilirim. Şimdilik bu sisten iyice yararlanmam gerek, yoksa işler çok kötü bir hal alacak. Görüşüm saniyeler sonrasında geçeceği için, hızlıca evin arkasına geçip tepesine çıkmam gerek. Umarım Ryu-san'ı oradan görebilirim.
Off Topic
Ryu, kendisine saldıran iki kişinin bilincinde olduğu için hızlı bir şekilde ayaklarına çakra vererek atlayabildiği kadar uzağa arkasına doğru atlayacak. Ardından Wakizashi'sini hızlı bir şekilde çekecek ve kimin ne taraftan geleceğine doğru hazırlıklı bir şekilde beklemeye başlayacak. Saldırgan bir duruş sergileyen Ryu, her an saldırıya hazır dahi olsa öncelikle rakiplerinin ona nasıl geleceği konusunda çıkarım yapmak için bekleyecek. Havaya zıplayan birini gördüğü için, gözü sadece önünde değil aynı zamanda havadan gelebilecek bir saldırıya karşı açık olacak.

► Show Spoiler
- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 328
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: [6. Gün - Gündüz Safhası] Terkedilmiş Kasaba
Nefes almak istiyorum, ama alamıyorum. Yok, ben ayağa kalkmayacağım, vazgeçtim. Yatışa devam. Yatıp YUVARLANACAĞIM! Chisa'ya doğru, umarım ayaklarına dolanır da dengesini bozup yere düşürebilirim. Umarım Chisa da bana saldırmaya karar verir de yerini yönünü bilmeme yardımcı olur. Bu tarz cambazlıklarda aslında oldukça iyiyimdir ama planlarım art arda başarısız olunca biraz güvenim kırılmadı desem yalan olur. Bakalım bu sefer nasıl olacak.
Yuvarlanarak Chisa'nın ayağına dolanmak istiyorum. O yüzden sis bombası patlamadan önce Chisa'nın olduğu yöne doğru yuvarlanacağım. Sensör yeteneklerimden de gelecek verileri bekleyeceğim biraz memnuniyet ve bolca korkuyla. Chisa'ya yetişemezsem veya isabet edemezsem ama yerini kestirebilirsem ve bana yakınsa tutup sert bir şekilde çekerek yere düşürmeyi de deneyeceğim. Bu da yedek planım.
Velev ki düşürdüm kızı. Tepesine binip bayılana kadar suratına Oukashou geçireceğim. Sevimli cici falan ama çok da tehlikeli. Hatta o kadar tehlikeli ki sevimliliği ve ciciliği nasıl şu an aklıma geldi şaşırıyorum.
Şu sınav bitsin tüm hayatımı daha dayanıklı olmaya adayacağım sanırım. Hasar almakla bir sıkıntım yok ama acının beni durdurmasına izin vermeye devam edersem aldığım hasarla kalacağım. Ya da bilmiyorum, belki başka bir çözüm bulabilirim...
Yuvarlanarak Chisa'nın ayağına dolanmak istiyorum. O yüzden sis bombası patlamadan önce Chisa'nın olduğu yöne doğru yuvarlanacağım. Sensör yeteneklerimden de gelecek verileri bekleyeceğim biraz memnuniyet ve bolca korkuyla. Chisa'ya yetişemezsem veya isabet edemezsem ama yerini kestirebilirsem ve bana yakınsa tutup sert bir şekilde çekerek yere düşürmeyi de deneyeceğim. Bu da yedek planım.
Velev ki düşürdüm kızı. Tepesine binip bayılana kadar suratına Oukashou geçireceğim. Sevimli cici falan ama çok da tehlikeli. Hatta o kadar tehlikeli ki sevimliliği ve ciciliği nasıl şu an aklıma geldi şaşırıyorum.
Şu sınav bitsin tüm hayatımı daha dayanıklı olmaya adayacağım sanırım. Hasar almakla bir sıkıntım yok ama acının beni durdurmasına izin vermeye devam edersem aldığım hasarla kalacağım. Ya da bilmiyorum, belki başka bir çözüm bulabilirim...
- Kasumikage Teki
- Kusagakure
- Posts: 403
- Joined: October 22nd, 2018, 2:54 am
Re: [6. Gün - Gündüz Safhası] Terkedilmiş Kasaba
Çevrenin bir anda bu kadar sise bulanacağını tahmin edebilseydi eğer, baştan farklı hamleler düşünürdü büyük ihtimalle. Fakat şu an için bu düşünceleri kafasından silip, yapabileceği en doğru harekete odaklanması gerekiyordu. Hem Teki'nin, hem de Hiyaki'nin.
Ryoken'in kabaca nerede olduğunu biliyorlardı. Kaçamaması için de ellerinden geleni yapmaları gerekiyordu. Sarışın shinobinin görüş kabiliyetini bozabildiklerinden eminlerdi. Şimdi de hareket kabiliyetini elinden almaları gerekiyordu hızlıca. "Şurup!" diyerek ortağına yapması gerekeni hızlıca açıklamaya çalışmıştı Teki. Hiyaki'nin mantığı çözüp, hamlesini şekillendireceğini biliyordu. Çakrasını ayaklarında toplayıp zıplayacaktı Altın Maymun. İçinde bulundukları evin çatısı olmamasından yararlanarak kapının bulunduğu duvarın tepesine çıkacak ve bu yolu kar ederken Mizuame Nabara kullanmak için çakrasını yoğurmaya başlayacaktı. Duvara konduğu anda ise Ryoken'in son görüldüğü uzaklığa, yani evin kapı kısmına doğru geniş açılı bir şekilde tükürecekti yapışkan şurubunu. Tek bir noktaya odaklamayacaktı saldırısını. Teki ise tüm bunlar olurken çoktan ayaklarında topladığı çakra ile şuruba yakalanmayacağını bilerek evden dışarı çıkacak ve Ryoken'i arayacaktı. Şayet Mizumame Nabara tepeden üstüne gelse bile, etkilemeyecekti Teki'yi. Zira vücudundaki zehir zırhı, Teki'nin vücudunu koruyacak ve şurup ile temas ettiği anda Teki tarafından çakra vermemek şartı ile sökülüp atılacaktı. Ryoken'den daha hızlı olduğunu düşünüyordu. eğer rakibini bulabilir ise hızlıca vücuduna yatay kesme hamlesi yapacak ve kazandığı ivme ile kendi çevresinde dönerek bacaklarına bir kesme hamlesi daha yapacaktı.
Ryu karşısında diğer iki Teki ise hamlelerini durdurmadan Hadan kullanacaklardı. Bir kaç saniye öncesine göre tek gerçekleşecek fark ise, yerdeki Teki, Ryu'nun son görüldüğü alana saldırısını odaklayacakken, havadaki Teki saldırısını biraz daha sağa doğru (Chisa ve Butsuo'nun olmadığı yön) hedefleyecek ve Ryu'nun potansiyel kaçış noktasını kapatmaya çalışacaktı. Çünkü rakibinin Chisa ve Butsuo'ya doğru gitmeyeceğini ya geriye ya da sağa doğru kaçacağını düşünüyordu.
Ryoken'in kabaca nerede olduğunu biliyorlardı. Kaçamaması için de ellerinden geleni yapmaları gerekiyordu. Sarışın shinobinin görüş kabiliyetini bozabildiklerinden eminlerdi. Şimdi de hareket kabiliyetini elinden almaları gerekiyordu hızlıca. "Şurup!" diyerek ortağına yapması gerekeni hızlıca açıklamaya çalışmıştı Teki. Hiyaki'nin mantığı çözüp, hamlesini şekillendireceğini biliyordu. Çakrasını ayaklarında toplayıp zıplayacaktı Altın Maymun. İçinde bulundukları evin çatısı olmamasından yararlanarak kapının bulunduğu duvarın tepesine çıkacak ve bu yolu kar ederken Mizuame Nabara kullanmak için çakrasını yoğurmaya başlayacaktı. Duvara konduğu anda ise Ryoken'in son görüldüğü uzaklığa, yani evin kapı kısmına doğru geniş açılı bir şekilde tükürecekti yapışkan şurubunu. Tek bir noktaya odaklamayacaktı saldırısını. Teki ise tüm bunlar olurken çoktan ayaklarında topladığı çakra ile şuruba yakalanmayacağını bilerek evden dışarı çıkacak ve Ryoken'i arayacaktı. Şayet Mizumame Nabara tepeden üstüne gelse bile, etkilemeyecekti Teki'yi. Zira vücudundaki zehir zırhı, Teki'nin vücudunu koruyacak ve şurup ile temas ettiği anda Teki tarafından çakra vermemek şartı ile sökülüp atılacaktı. Ryoken'den daha hızlı olduğunu düşünüyordu. eğer rakibini bulabilir ise hızlıca vücuduna yatay kesme hamlesi yapacak ve kazandığı ivme ile kendi çevresinde dönerek bacaklarına bir kesme hamlesi daha yapacaktı.
Ryu karşısında diğer iki Teki ise hamlelerini durdurmadan Hadan kullanacaklardı. Bir kaç saniye öncesine göre tek gerçekleşecek fark ise, yerdeki Teki, Ryu'nun son görüldüğü alana saldırısını odaklayacakken, havadaki Teki saldırısını biraz daha sağa doğru (Chisa ve Butsuo'nun olmadığı yön) hedefleyecek ve Ryu'nun potansiyel kaçış noktasını kapatmaya çalışacaktı. Çünkü rakibinin Chisa ve Butsuo'ya doğru gitmeyeceğini ya geriye ya da sağa doğru kaçacağını düşünüyordu.

毒
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2856
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [6. Gün - Gündüz Safhası] Terkedilmiş Kasaba
Butsuo & Chisa: Butsuo, sis bombası patlamadan hemen önce Chisa'yı gördüğü yere doğru hareketleniyor kendini yere doğru bırakarak. Amacı yuvarlanarak rakibine ulaşmak ve olası hareketini engelleyerek dengesini bozup alaşağı etmek. Bir yandan da gelebilecek saldırılara karşı önlem almak amacıyla yapıyor bunu. Butsuo harekete geçtiği anda Chisa da saldırıya geçmek için hareketlenmiş oluyor. Butsuo'yu en son zeminde yatar bir pozisyonda görmüş olduğu için hareketini de ona göre kurguluyor ve saldırısının doğrultusunu biraz daha aşağı ve zemine gelecek şekilde ayarlıyor.
Butsuo, yuvarlanmaya başlamışken aniden üzerine doğru savrulmuş olan katanayı hissediyor sensör yetenekleri sayesinde. Gelgelelim kendi bulunduğu pozisyon ve rakibinin kılıç çekmedeki ustalığı birleşince bu saldırıdan 'tamamen' kurtulmak için bir aksiyon belirleyemiyor kafasında. Kılıç hızla kendisine doğru savrulurken akrobasi yeteneklerini kullanarak vücudunu esnetiyor ve gövdesinin büyük bir kısmını bu konuda özel yetenekleri olmayan bir shinobinin yapamayacağı bir agresiflikte ileri doğru fırlatıyor. Saldırıdan minimal zarar almak için yapabileceği yegane şey de bu. Katana hızla yerde yuvarlanmakta olan Butsuo'nun arka bacağında, diz altı hizasında hayali bir kesi bırakıyor. Butsuo'nun bacağı spazm geçirirmişçesine kasılıp acıyla dolarken kontrolsüzce Chisa'nın bacaklarına doğru dalıyor.
Butsuo bu noktada bacağından tüm vücuduna yayılmakta olan ağrının ne manaya geldiğini farketmeye başlıyor. Halihazırda performansı düşük, üstüne üstlük sıradan bir shinobinin bayılmasına sebep olabilecek kadar şiddetli iki saldırıya maruz kalıp ayakta kalmayı başarmış olsa da formunun sınırlarına geldiğini hissetmeye başlıyor. Kabiliyetleri bu noktaya kadar gücünden hiç bir kayıp vermeyecek şekilde kendini idare etmiş olsa da bu noktadan sonra muhtemelen halihazırdaki performansı da düşüşe geçmeye başlayacak.
Butsuo'nun farkettiği bir diğer şey ise az önceki saldırıyı bacağı yerine daha kritik bir noktaya almış olsaydı muhtemelen bilincini geçici bir süre de olsa kaybetmiş olacağı. Bu sebeple saldırıyı minimize etmek için hamlesini öne atılmaya doğru odaklamış olması bir nevi dövüşün devamını sağlamış olan şey. Gelgelelim kendisini olası bir baygınlıktan kurtaran bu hamle Chisa'ya doğru yuvarlanırken yeterince güç uygulayamamasına ve Chisa'yı planladığı gibi devirememesine yol açıyor. Şu evrede yalnızca Chisa'nın sol bacağına sıkıca sarılmış durumda.
Chisa, katanasını savurduğunu ve rakibini kestiğini hissedebiliyor. Ancak planladığı şekilde Butsuo'nun göğsüne isabet ettirememiş olduğuna aşağı yukarı emin. Bu sebeple geri çekilmeye ve katanasını kınına geri sokmaya hazırlanırken aniden her iki bacağında da ani bir darbe hissediyor. Geriye doğru bir adım sendeliyor sağ adımını atarak. Hareketin devamı için sol bacağını geri çekmeye hazırlanırken sol bacağında sağlam bir kavrayış hissediyor. Katanası hala elinde, kınına girmemiş durumda. Sağ bacağı bir adım geride. Sol bacağı ise biri, muhtemelen Butsuo, tarafından sıkıca kavranmış ve hareketsiz kalmış durumda. Bakışlarını hafifçe aşağı doğru çevirdiğinde sise rağmen Butsuo'nun silüetini seçebiliyor hemen ayaklarının dibinde.
Ryoken: Planladığın üzere bulunduğun konumdan hızla sağa doğru harekete geçiyor ve binanın duvarına temasını sürdürmek adına sol elini kaldırıyorsun. Elinin parmakları duvarın yıpranmış kerpiç dokusuna temas ederken bir metre kadar ilerlemiş oluyorsun çoktan. Bu esnada az önce bakıyor olduğun evin içinden 'Şurup!' diye bir ses geliyor. Anlam veremiyorsun duyduğun bu kelimeye. Belki bir kod, belki de bir komut. Bilmiyorsun.
Teki: Hiyaki'ye komut verdiğin anda Ryoken'i yakalamak için hızla ileri atılıyor ve aşağı yukarı 2 metre uzağındaki kapıya doğru bir adım atarak yolu yarılıyorsun. Tam bu esnada kapıya mesafen azaldığı için Ryoken'in silüetini seçebiliyorsun. Kapının sana göre soluna doğru harekete geçtiğini görüyor ve aranızdaki mesafeyi bir an sonra kapatabileceğini bildiğin için katananı saldırıya geçmek üzere kaldırıp savuruyorsun Ryoken'in sırtına doğru. Katanan havada savrulurken kolunun momentumu aniden korkunç bir acıyla durduruluyor. Bir anlığına korkuyla doluyor tüm vücudun. İstemsizce hafifçe sağına doğru dönüyor gözlerin ensendeki tüyler diken diken olurken. Yoğun sise rağmen maskeli sarışın bir shinobinin yıkık dökük evin kapısının hemen sağındaki duvardaki şekilsiz bir gölgeden fırlayıp tek eliyle katanayı savuran kolunu yakaladığını ve mengene gibi sıktığını hissediyorsun. Bir an sonra kolunu kavrayan bu el baskıyı arttırıyor ve kemiklerin basit birer dal parçasıymış gibi kırılıyor rakibinin avcu arasında. Sen daha ne olup bittiğini anlayamadan bu kez göğsünde ani bir acı hissediyorsun. Öyle bir acı ki yarım saniye önce kolunun resmen ikiye kırıldığını sana tamamen unutturacak cinsten. Ryu'nun boştaki elinde tuttuğu kılıcın göğsünü delip geçtiğini görüyorsun. Gözlerin önce aşağı, kılıcın göğsüne girdiği noktaya doğru dönüyor. Hemen ardından yukarı kalkıyorlar. Seni acımasızca öldüren rakibinin gözlerine bakıyorsun. Ancak bu bakışma uzun süremiyor. Bir an sonra kolundan tutan elin seni çekmeye başladığını hissediyorsun. Kontrolsüzce birkaç adım atıyorsun gölgeye doğru. Vücudunun hakimiyeti elinden çoktan gitmiş durumda. Gerisi ise yalnızca karanlık.
Gözlerini açıyorsun. Hala kapının girişindesin. Katanan neyse ki hala sağlam olan kolunda savrulmaya hazır olarak bekliyor. Ryoken ortalarda yok. Kulakların hafifçe çınlamayı sürdürüyor. Ancak ilk hallerine göre toparlamış gibiler. En azından kapının olduğu duvarın tepesine çıkmış olan Hiyaki'nin sesini seçebiliyorsun uğultulu olsa bile: "Teki! Binanın arkasına kaçtı! Şuruba yakalanmadı!"
Ryoken: Sol elinin kerpiç duvarla teması kesildiği anda adımlarını sola doğru çeviriyor ve koşuna aynı hızla devam ediyorsun. Bir an sonra sisin dışına çıkmış oluyorsun. Görüşün hala ara ara parlamalar yapsa da yerine aşağı yukarı gelmiş durumda. Bu sebeple binanın sınırlarını görebiliyorsun. Beş metrelik mesafeyi geçmen uzun sürmüyor. Arka duvarın sınırına yaklaştığın anda arkanda yere düşen bir sıvının sesini duyuyorsun. Sana isabet etmiş değil. Binanın arkasına geçiyorsun görüşünün düzelmesini beklemek için. Tam bu anda binanın ön tarafından bir ses duyuyorsun. Kelimelerden, muhtemelen senden bahsedildiğini çıkarabiliyorsun.
Ryu'ya saldırmak için hazır konumda bulunan Teki'lerden biri Ryu'nun olası kaçış rotasını engellemek için saldırısını sağa doğru yönlendirirken diğeri Ryu'nun az önceki konumuna doğru savuruyor kılıcını. Ryu, olası bir saldırıdan kaçmak adına bacaklarına chakra odaklayıp geriye doğru sıçrayışa geçiyor. Havada geriye doğru süzülmeye başladığı an göğsünün ve karnının sağ kısmında, bununla beraber sağ bacağında ani ve keskin bir acı hissediyor. Kendisine fiziksel bir şeyin temas etmediğine aşağı yukarı emin, ancak bir katana kesisi almış gibi yanıyor canı. Kılıcını çekmeye niyetlense bile bu saldırı sebebiyle ertelemek zorunda kalıyor. Yine de rahatlıkla devam edebilecek durumda olduğuna emin. Yere inmeden hemen önce Raiton no Yoroi aktif oluyor birkaç kıvılcımla birlikte. Ryu'nun ayakları yere temas ediyor, ve aynı anda sisten de çıkmış oluyor. 5-10 santimetre kadar sürükleniyor ayakları. Dengesini bulduğu anda ise olası bir saldırıyı karşılamak adına bu kez çekiyor kılıcını. Savunma pozisyonunda beklemeye başlıyor. Karşısında yoğun bir sis bulutu var.
Chisa ve Butsuo, kapıdan dümdüz yüründüğünde evin 7 metre kadar uzağındalar. Butsuo, Chisa'nın sol bacağını tamamen kavramış durumda.
Teki, sanrısı sebebiyle hareketsiz kaldığı için hala evin içinde. Kapıdan yaklaşık 1 metre kadar uzaklıkta. Hiyaki ise kapının olduğu duvarın hemen üstünde konumlanmış durumda. Gövdesinin büyük bir kısmı hala sisin içinde ancak omuz hizasından itibaren sisin sınırını aşıyor.
Ryoken, Teki ve Hiyaki'yi içeride gördüğü evin arkasına konumlanmış durumda. Görüşü düzelmek üzere.
Ryu, olası bir saldırıdan kaçmak üzere geriye doğru kuvvetli bir sıçrayış yaptığı için sisin dışına çıkmış durumda. Birbirine paralel ve yatay şekilde gelen üç chakra dalgasından çok ciddi olmasa da hasar almış halde. Raiton no Yoroi'si açık. Sise karşıdan bakıyor.
İki Teki hala sisin içindeler. Evin tam karşısından bakıldığında Chisa ve Butsuo'nun 3-4 metre kadar sol ileri çaprazındalar.
Hiyaki Ryoken'in yerini biliyor. Teki de Hiyaki'nin söylediklerinden Ryoken'in yerini kabaca tahmin edebiliyor.
Chisa ve Butsuo dipdibe oldukları için birbirlerini görebiliyor ve yerlerini biliyorlar.
Geri kalan hiç kimse birbirinin nerede olduğunu bilmiyor.
Butsuo, yuvarlanmaya başlamışken aniden üzerine doğru savrulmuş olan katanayı hissediyor sensör yetenekleri sayesinde. Gelgelelim kendi bulunduğu pozisyon ve rakibinin kılıç çekmedeki ustalığı birleşince bu saldırıdan 'tamamen' kurtulmak için bir aksiyon belirleyemiyor kafasında. Kılıç hızla kendisine doğru savrulurken akrobasi yeteneklerini kullanarak vücudunu esnetiyor ve gövdesinin büyük bir kısmını bu konuda özel yetenekleri olmayan bir shinobinin yapamayacağı bir agresiflikte ileri doğru fırlatıyor. Saldırıdan minimal zarar almak için yapabileceği yegane şey de bu. Katana hızla yerde yuvarlanmakta olan Butsuo'nun arka bacağında, diz altı hizasında hayali bir kesi bırakıyor. Butsuo'nun bacağı spazm geçirirmişçesine kasılıp acıyla dolarken kontrolsüzce Chisa'nın bacaklarına doğru dalıyor.
Butsuo bu noktada bacağından tüm vücuduna yayılmakta olan ağrının ne manaya geldiğini farketmeye başlıyor. Halihazırda performansı düşük, üstüne üstlük sıradan bir shinobinin bayılmasına sebep olabilecek kadar şiddetli iki saldırıya maruz kalıp ayakta kalmayı başarmış olsa da formunun sınırlarına geldiğini hissetmeye başlıyor. Kabiliyetleri bu noktaya kadar gücünden hiç bir kayıp vermeyecek şekilde kendini idare etmiş olsa da bu noktadan sonra muhtemelen halihazırdaki performansı da düşüşe geçmeye başlayacak.
Butsuo'nun farkettiği bir diğer şey ise az önceki saldırıyı bacağı yerine daha kritik bir noktaya almış olsaydı muhtemelen bilincini geçici bir süre de olsa kaybetmiş olacağı. Bu sebeple saldırıyı minimize etmek için hamlesini öne atılmaya doğru odaklamış olması bir nevi dövüşün devamını sağlamış olan şey. Gelgelelim kendisini olası bir baygınlıktan kurtaran bu hamle Chisa'ya doğru yuvarlanırken yeterince güç uygulayamamasına ve Chisa'yı planladığı gibi devirememesine yol açıyor. Şu evrede yalnızca Chisa'nın sol bacağına sıkıca sarılmış durumda.
Chisa, katanasını savurduğunu ve rakibini kestiğini hissedebiliyor. Ancak planladığı şekilde Butsuo'nun göğsüne isabet ettirememiş olduğuna aşağı yukarı emin. Bu sebeple geri çekilmeye ve katanasını kınına geri sokmaya hazırlanırken aniden her iki bacağında da ani bir darbe hissediyor. Geriye doğru bir adım sendeliyor sağ adımını atarak. Hareketin devamı için sol bacağını geri çekmeye hazırlanırken sol bacağında sağlam bir kavrayış hissediyor. Katanası hala elinde, kınına girmemiş durumda. Sağ bacağı bir adım geride. Sol bacağı ise biri, muhtemelen Butsuo, tarafından sıkıca kavranmış ve hareketsiz kalmış durumda. Bakışlarını hafifçe aşağı doğru çevirdiğinde sise rağmen Butsuo'nun silüetini seçebiliyor hemen ayaklarının dibinde.
Ryoken: Planladığın üzere bulunduğun konumdan hızla sağa doğru harekete geçiyor ve binanın duvarına temasını sürdürmek adına sol elini kaldırıyorsun. Elinin parmakları duvarın yıpranmış kerpiç dokusuna temas ederken bir metre kadar ilerlemiş oluyorsun çoktan. Bu esnada az önce bakıyor olduğun evin içinden 'Şurup!' diye bir ses geliyor. Anlam veremiyorsun duyduğun bu kelimeye. Belki bir kod, belki de bir komut. Bilmiyorsun.
Teki: Hiyaki'ye komut verdiğin anda Ryoken'i yakalamak için hızla ileri atılıyor ve aşağı yukarı 2 metre uzağındaki kapıya doğru bir adım atarak yolu yarılıyorsun. Tam bu esnada kapıya mesafen azaldığı için Ryoken'in silüetini seçebiliyorsun. Kapının sana göre soluna doğru harekete geçtiğini görüyor ve aranızdaki mesafeyi bir an sonra kapatabileceğini bildiğin için katananı saldırıya geçmek üzere kaldırıp savuruyorsun Ryoken'in sırtına doğru. Katanan havada savrulurken kolunun momentumu aniden korkunç bir acıyla durduruluyor. Bir anlığına korkuyla doluyor tüm vücudun. İstemsizce hafifçe sağına doğru dönüyor gözlerin ensendeki tüyler diken diken olurken. Yoğun sise rağmen maskeli sarışın bir shinobinin yıkık dökük evin kapısının hemen sağındaki duvardaki şekilsiz bir gölgeden fırlayıp tek eliyle katanayı savuran kolunu yakaladığını ve mengene gibi sıktığını hissediyorsun. Bir an sonra kolunu kavrayan bu el baskıyı arttırıyor ve kemiklerin basit birer dal parçasıymış gibi kırılıyor rakibinin avcu arasında. Sen daha ne olup bittiğini anlayamadan bu kez göğsünde ani bir acı hissediyorsun. Öyle bir acı ki yarım saniye önce kolunun resmen ikiye kırıldığını sana tamamen unutturacak cinsten. Ryu'nun boştaki elinde tuttuğu kılıcın göğsünü delip geçtiğini görüyorsun. Gözlerin önce aşağı, kılıcın göğsüne girdiği noktaya doğru dönüyor. Hemen ardından yukarı kalkıyorlar. Seni acımasızca öldüren rakibinin gözlerine bakıyorsun. Ancak bu bakışma uzun süremiyor. Bir an sonra kolundan tutan elin seni çekmeye başladığını hissediyorsun. Kontrolsüzce birkaç adım atıyorsun gölgeye doğru. Vücudunun hakimiyeti elinden çoktan gitmiş durumda. Gerisi ise yalnızca karanlık.
Gözlerini açıyorsun. Hala kapının girişindesin. Katanan neyse ki hala sağlam olan kolunda savrulmaya hazır olarak bekliyor. Ryoken ortalarda yok. Kulakların hafifçe çınlamayı sürdürüyor. Ancak ilk hallerine göre toparlamış gibiler. En azından kapının olduğu duvarın tepesine çıkmış olan Hiyaki'nin sesini seçebiliyorsun uğultulu olsa bile: "Teki! Binanın arkasına kaçtı! Şuruba yakalanmadı!"
Ryoken: Sol elinin kerpiç duvarla teması kesildiği anda adımlarını sola doğru çeviriyor ve koşuna aynı hızla devam ediyorsun. Bir an sonra sisin dışına çıkmış oluyorsun. Görüşün hala ara ara parlamalar yapsa da yerine aşağı yukarı gelmiş durumda. Bu sebeple binanın sınırlarını görebiliyorsun. Beş metrelik mesafeyi geçmen uzun sürmüyor. Arka duvarın sınırına yaklaştığın anda arkanda yere düşen bir sıvının sesini duyuyorsun. Sana isabet etmiş değil. Binanın arkasına geçiyorsun görüşünün düzelmesini beklemek için. Tam bu anda binanın ön tarafından bir ses duyuyorsun. Kelimelerden, muhtemelen senden bahsedildiğini çıkarabiliyorsun.
Ryu'ya saldırmak için hazır konumda bulunan Teki'lerden biri Ryu'nun olası kaçış rotasını engellemek için saldırısını sağa doğru yönlendirirken diğeri Ryu'nun az önceki konumuna doğru savuruyor kılıcını. Ryu, olası bir saldırıdan kaçmak adına bacaklarına chakra odaklayıp geriye doğru sıçrayışa geçiyor. Havada geriye doğru süzülmeye başladığı an göğsünün ve karnının sağ kısmında, bununla beraber sağ bacağında ani ve keskin bir acı hissediyor. Kendisine fiziksel bir şeyin temas etmediğine aşağı yukarı emin, ancak bir katana kesisi almış gibi yanıyor canı. Kılıcını çekmeye niyetlense bile bu saldırı sebebiyle ertelemek zorunda kalıyor. Yine de rahatlıkla devam edebilecek durumda olduğuna emin. Yere inmeden hemen önce Raiton no Yoroi aktif oluyor birkaç kıvılcımla birlikte. Ryu'nun ayakları yere temas ediyor, ve aynı anda sisten de çıkmış oluyor. 5-10 santimetre kadar sürükleniyor ayakları. Dengesini bulduğu anda ise olası bir saldırıyı karşılamak adına bu kez çekiyor kılıcını. Savunma pozisyonunda beklemeye başlıyor. Karşısında yoğun bir sis bulutu var.
Chisa ve Butsuo, kapıdan dümdüz yüründüğünde evin 7 metre kadar uzağındalar. Butsuo, Chisa'nın sol bacağını tamamen kavramış durumda.
Teki, sanrısı sebebiyle hareketsiz kaldığı için hala evin içinde. Kapıdan yaklaşık 1 metre kadar uzaklıkta. Hiyaki ise kapının olduğu duvarın hemen üstünde konumlanmış durumda. Gövdesinin büyük bir kısmı hala sisin içinde ancak omuz hizasından itibaren sisin sınırını aşıyor.
Ryoken, Teki ve Hiyaki'yi içeride gördüğü evin arkasına konumlanmış durumda. Görüşü düzelmek üzere.
Ryu, olası bir saldırıdan kaçmak üzere geriye doğru kuvvetli bir sıçrayış yaptığı için sisin dışına çıkmış durumda. Birbirine paralel ve yatay şekilde gelen üç chakra dalgasından çok ciddi olmasa da hasar almış halde. Raiton no Yoroi'si açık. Sise karşıdan bakıyor.
İki Teki hala sisin içindeler. Evin tam karşısından bakıldığında Chisa ve Butsuo'nun 3-4 metre kadar sol ileri çaprazındalar.
Hiyaki Ryoken'in yerini biliyor. Teki de Hiyaki'nin söylediklerinden Ryoken'in yerini kabaca tahmin edebiliyor.
Chisa ve Butsuo dipdibe oldukları için birbirlerini görebiliyor ve yerlerini biliyorlar.
Geri kalan hiç kimse birbirinin nerede olduğunu bilmiyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.