[7. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru - Okawa Ringo] Teçhizat Tentesi

[Okawa Ringo]

Haru ve Ryoken-san'ın acı verici karşılaşmasından sonra bir şeyi hatırladı Ringo. Hatırladığı üzere, ilk gün burada ona sinsice saldırmışlardı. Lanet olsun ki şu an için takımının tarafında olmak dışında bir şansı yoktu. Buradan Jounin olarak dönecekti ve bu uğurda gerekirse hepsinin kalbini kırardı. Düşündü, düşündü. Alana odaklandı ve Haru'ya doğru koşturan başka bir silüet gördü. Teijo idi bu. Oldukça uzaktan, sadece Haru'yu hedef alarak geliyordu. Turuncu takım ve mavi takımın ortak olduklarına böylece emin oldu. Bir an mantıklı bir şekilde düşündü. Henüz tehditler yeterince büyümemişken, bir şeyler yapmak zorunda hissetti kendisini. Ryobe'yi aradan çıkarttıkları zaman açık bir şekilde dezavantajlı duruma düşeceklerdi. Bunun olmasına izin vermeyecekti Ringo.

"Gin-chan." dedi elini hızlıca havaya kaldırırken. Ardından heybetli kartalının yanına gelmesini bekledi. Gin geldikten sonra ona söyleyeceklerini kurguladı kafasından. Ryobe'nin o filin üzerinden düşmemesi gerekiyordu. Ya da Butsuo ve Ryu'nun ona ulaşamaması gerekiyordu. Bu durumda oldukça dezavantajlı duruma düşeceklerdi. Gin bunun için en doğru kozdu. Şu an burada ondan daha hızlı biri yoktu ve bu yardımı şu an yapmazlarsa, başları çok ağrıyacaktı. Derince bir nefes aldıktan sonra ortağına direktiflerini iletti.

"Şu filin üzerindeki çocuğa ulaşmamaları lazım. Onu koruyacağız. Yüksel ve oraya git. Kimsenin o file çıkmasına izin verme. Tut ve at yere. Başka bir şey yapma şimdilik, tehlikede hissedersen irtifanı yükselt."

Çocuğun Gin'i düşman olarak görme ihtimaline karşılık da bir şey düşünmeliydi. Sonuç olarak geçici de olsa korumaları gereken bir hedefti ve onu şimdilik kaybetmek istemiyordu. Bu nedenle Gin'e gitmesini söyleyen el işaretini yaparken son sözlerini söyledi.

"Yeşil takımın selamlarını ilettiğini söyle."

[GM - Naruto]

Ringo bu turda olan olayları görebiliyor: viewtopic.php?f=110&p=8983#p8983

Gin, Ringo'nun komutlarını başıyla onayladıktan sonra ağaçların arasından fırlayarak alana giriş yapıyor.

[Okawa Ringo]

03.00 civarı yazmış, paslamış ve bir sigara yakmış olurum

[Okawa Ringo]

Gin gittikten sonra bir süre onu izledi. Hala beklemek canını sıkıyordu. Şu an için takım çalışması bunu gerektiriyor, onu da biliyordu. Patron Haru idi ve henüz önceden belirledikleri işareti vermemişti.

Ringo bu işaretin yakın zamanda geleceğini hissediyordu. Bu duruma alışmıştı zaten. Fevri davrandığı son zamanı hatırlayınca pek hoş anıları çağrıştırmadığını farketti. Yapacak bir şey yok. Bir assolist gibi sahneye son çıkmak gerekiyordu demek ki. Haru'nun iki köydaşına karşı üstün geleceğini düşünüyordu bir yandan. Fakat harekete hazırdı. Ortama hakimdi ve belki de bir kaç saniye sonra kendisini aksiyonun içine atılabilirdi.

Beklemeye devam etti. Bir yandan önündeki it dalaşını izliyor, ara sıra ona uzak konumdaki fil ve çevresine bakışlar atıyordu.

[GM - Naruto]

Ringo bu turda olan olayları görebiliyor: viewtopic.php?f=110&p=9010#p9010

Fil, alanın Ringo'ya uzak karşı kenarına doğru ilerlemekte.

[Okawa Ringo]

Pek de fazla seçenek yoktu. Başından beri plana uyarak hareket etmişlerdi. Belki de Haru yanılmayacak, en avantajlı onlar olacaktı. Planı birlikte yapmalarına karşın en kritik rolü kendisine almak biraz da olsa geriyordu. Silkindi, esnemeye başladı. Yük dolu omuzlarını rahatlatmak için her şeyi yapardı şu an. Ancak bu gerginliğin yerini kısa süre sonra aksiyona bırakacağını biliyordu.

Gin şimdilik fena iş çıkartmıyordu. Butsuo ve Ryu biraz olsun durmuştu. Haru ise daha sıcak bir savaşın içindeydi. Sis bombası patlar patlamaz Haru'dan yakın zamanda bir sinyal alamayacağını anlamıştı zaten. Ancak rahatlamak lüzumsuz, artık herkes çalıdan çıkan koca Gin'i gördü. Yani herkes Ringo'nun yakınlarda olduğunu biliyor. En azından daha önce Gin ile tanışanlar böyle düşünüyor olsa gerek. Bu husus onu dikkatli olmaya itiyordu. Ayrıca konumunu da değiştirmesi gerektiği barizdi. Ama Haru'dan gelecek sinyali beklemesi, bu güvenli konumu terketmesini imkansız kılıyordu. Her zaman yapmayı sevdiği tek şeyi yaptı. Onu rahatlatan şeyi. Cübbesine uzandı, işaret parmağını eline en yakın kunainin çemberine geçirdiği gibi çekti. Elinde kısa bir süre çevirdi ve saklandığı yerden olanları izlemeye devam etti.

[GM - Naruto]

Ringo bu turda olan olayları görebiliyor: viewtopic.php?f=110&p=9035#p9035

Gerginliğini geçirmek adına eline aldığın kunainin kıçındaki delik kısmını parmağına geçiriyor ve birkaç tur attırıyorsun. Bu esnada bakışların alanın ortasında olan bitenlerde. Haru görünürlerde yok, sis bulutunun içinde olduğu en iyi tahminin. Fil, alanın dışına doğru ilerlediği için mekanizma rahatlıkla görünebilir durumda artık.

[Okawa Ringo]

Mor takımdaki esmer çocuğun fil ile birlikte alanı terketmesi stratejik bir hamle gibi göründü Ringo için. Geri çekilecek tipte biri gibi durmuyordu üstelik. Avantajın onda olduğu barizdi. Başka bir planı olsa gerek. Ya da gerçekten geri çekildi. Onunla uğraşan diğerleri için bu hamle bir nefes olmuşken, Haru ve karşısındaki rakiplerin akıbeti ise tam olarak belli değildi. Bu noktada Kusalı Yarmagüle güvenmekten başka çaresi yoktu.

Gin için verdiği kritik görev de böylelikle son bulmuştu. Şu an için fili ve çocuğu korumayı başarmışlardı. Gin ya volta atmaya devam ederdi, ya da birazdan düşündüğü gibi soluğu yanında alırdı. Ne de olsa başka bir şey rica etmemişti ondan. Bekleyişi de sürüyordu.

Sessiz ve hareketsiz, yaprakların hışıltılarından armonisi aksak melodiler çalınıyordu kulaklarına. Gizliliğini korumaya devam ediyordu. Biraz daha kıyasıya dövüşler izlemeyi isterdi oysa ki. Henüz istediğini alamamıştı. Sıra ona gelirse eğer, kendi şovu için kafasında çaldığı müzikler dahi vardı. Ancak plan devam ediyor. Belli ki sırası henüz gelmedi. Sessizce, gizlice beklemeye devam etti.

[GM - Naruto]

Ringo bu turda olan olayları görebiliyor: viewtopic.php?f=110&t=762&p=9067#p9075

Sessizliğini olabildiğince koruyarak olduğun yerde sabit bir şekilde alanı izlemeyi sürdürüyorsun.

[Okawa Ringo]

Kendisini büyük bir yanılgı içinde buldu genç shinobi. Belki de bir yanlış. İzlediği karşılaşma ne bir şov, ne de oyundu. İki gün önce yaşananlar da keza. Keyiflenmeyi istemek, belki de bencilceydi. Bencil birisi olacağına, burada rezil olmayı seçerdi büyük ihtimalle. Karşısında dövüşen insanların hatalarına değil, güçlü yanlarına odaklanırsa, işte o zaman kazanmaya yaklaşırdı. Bu nedenle Ryobe'nin ani gidişi meraklandırdı onu.

Stratejik hamleler gelmeyecekti belli ki. Kendisi de sahip oldukları tek stratejinin veziri sayılırdı. Köti bir plan olmadığını biliyordu fakat yine de içinde tenteye ilk girdiği andan itibaren filizlenen kötücül his son bir kaç dakikadır devam ediyordu. Hissi bastırabilirdi. Sessiz nefeslerle, karanlık iniltilerle. Sessizliği benimsemeyi ve kucaklamayı öğrendi yıllarca. Bunun için eğitim aldı, çalıştı. Şimdi de devam ediyordu. Beklemeye devam edecek, özellikle Ryobe'nin kaybolduğu noktadan itibaren gelecek titreşimlere ve hareketlere kulak verecekti.. Ne de olsa en tehlikeli rakip, kendini unutturmayı başaran rakipti.