[7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi

[Jin Ryoken]

Sanırım uzaklaşmam gereken noktadan uzaklaştım ama büyük bir sıkıntı var. Ryu-san'ın yırdım çağlığını duymak. Hem ona yardım etmem gerek, hemde şu fille siyahi çocuğu durdurmam gerek. Evet, zihinsel hasar konusunda kendime olan güvenim oldukça büyük boyutta. Aynı zamanda, Teijo-san'ın yanına Ryu-san'ı yollamam gerek. "Yardım, Genjutsu! Göremiyorum!" İşte bu bağırış, benim tüm düşüncemi değiştiren bir bağırıştı. Ryu-san'ın olduğu yerde kaldığını görmek, üstüne birde yardım istediğini görmek benim tüm planlarımı değiştirmeme sebep olmuştu. Tüm gücümle koşturmaya başladım, göremiyor olması bir Genjutsu altında olduğunun kanıtı olabilirdi, ancak başka sebeplerde olabilirdi. Yine de, ben kendi uzmanlığım üzerinden gideceğim. Bir Genjutsuyu kırmanın bir sürü yolu var. Benim kullanacağım tek bir Genjutsu ile daha yüksek bir acı yaşama potansiyeli yüksek, ancak bu sefer nasıl bir iradeye sahip olacağını bilmiyorum. Denemek zorundayım, buna yapacak bir şeyim kalmayabilir. Bu yüzden koşmaya devam ettikten sonra, amacım sert bir yumruk atmak suratına. Aynen öyle, Ryu-san'a doğru tüm hızımla koşup yumruk oturtacağım. Onu yaralamak benim için büyük bir sıkıntı, aslında bunu isterdim ama maalesef olmaz. Eğer attığım yumruktan sonra bile görüşü düzelmez ise, bu sefer sanırım üzerinde benim Genjutsu kullanmam gerek. Bu sınavda benden daha iyi bir Genjutsu kullanıcısı olduğunu sanmıyorum. Eğer bu çocuk benden daha sağlam bir şekilde Genjutsu kullanabiliyorsa, gerçek düşmanımı bulmuş olacağım. Ancak şimdilik, yumruğu vurduktan sonra onu ormana doğru çekmem gerek. Yumruğu vur, kollarından tut ve çek. Tabi, Ryus-san bence agresif bir insan, ona yumruk atan birine pata küte girişecektir. "Sana yumruk atmam gerekiyor, işe yaramazsa başka şeyler deneyeceğiz." diyerek ona yumruk atanın takım arkadaşı olduğunu hatırlatacağım.

Off Topic

Ryu, "Yardım, Genjutsu! Göremiyorum!" diyerek bağıracak. Ryoken, yumruğu vurabilirse Genjutsu kırılmasa bile onu ormana doğru çekmesi için kendini serbest bıracak.

[GM - Naruto]

Teijo: Bir elinle katananı çekip kısa el mührünü tamamladıktan sonra Raijin no Jutsu'yu aktifleştiriyorsun. Katanan elektrik parıltısıyla ışıldamaya başlarken sisin arasına dalıp sütunu en son gördüğün alana doğru harekete geçiyorsun. Sisin içine girmenle birlikte, görüşün ciddi manada kısıtlanıyor. Yoğun sis bulutuna rağmen sütuna ulaştığını farkediyor ve hızını kesiyorsun temkinli bir şekilde. Çevrede hareketlilik sezmiyorsun. Herhangi bir ses yok.

Haru: Toprağın altında beklemeyi sürdürüyorsun. Toprak altındaki son konumun, toprağın içine girdiğin yerle aynı.

Ryu & Ryoken: Ryoken, Ryu'nun yardım çığlığını duyduğu gibi yanına koşuyor. Ryu, karanlığın içinde aniden beliren takım arkadaşını son anda farkedebiliyor; suratına okkalı bir yumruk yemeden hemen önce. Yumrukla birlikte bir anlığına afallıyor Ryu, saldırıya geçmek için hazırlamaya başlıyor kendini. Ancak Ryoken'in sözleriyle birlikte takım arkadaşının amacını anlamış oluyor. Gelgelelim, pek işe yaramış gibi görünmüyor bu yumruk. Karanlık ve sessizlik sürmekte. Bu sebeple Ryu, Ryoken'in kendisini tutarak alanın dışına çekmeye başlamasına müsade ediyor.

Butsuo: Bacaklarına chakra yükleyip hızla koşmakta olan filin peşine takılıyorsun. Bu esnada alanın dışına doğru ilerlemektesiniz. Aradaki mesafeyi kolaylıkla kapatabiliyorsun, bu esnada ise özel üretim bombanın ortaya çıkardığı sis bulutunu aşmış oluyorsunuz. Yumruğunu kaldırıyorsun ve odağındaki filin bacağına vurmak üzere chakranı yoğurmaya başlıyorsun. Bu esnada, yukarıdan geldiğini hissettiğin chakra hareketliliği bir anlığına gözlerini yukarı kaydırmana sebep oluyor. Açın gereği Ryobe'yi göremiyorsun, ancak filin üzerinde bir parlaklık farkedebiliyorsun bir saniyenin dörtte biri kadar zamanda. Tam o anda, yumruğunu hazırlamış oluyorsun. Sol ayağını ileri doğru sağlam bir şekilde bastıktan sonra derin bir nefes vererek sağ yumruğunu hızla savuruyorsun tekniğinin ismini haykırırken. Yumruğun, bir an sonra filin bacağıyla buluşuyor ve devasa yaratığın yumruğunun etkisiyle adeta zangır zangır titrediğini hissediyorsun. Fil korkunç bir sesle kükrüyor ve planladığın şekilde bacağının altı kısmı hızla vücudunun altına doğru savruluyor. Fil kontrolsüzce ileri savruluyor kıç üstü düşmemek adına, bu sebeple filin altında kalma ihtimalin de doğal olarak ortadan kalkmış oluyor.

Ancak senin ilgilenmen gereken daha farklı bir şey olduğu aşikar. Yukarıdan gelen chakra hareketliliğinin sana doğru ilerlemeye başladığını hissediyorsun müthiş bir hızla. Bakışlarını yukarıya kaldırdığında yumruğun hala önde. Havadan, sana doğru müthiş bir hızla fırlamış olan elektrik akımını görüyorsun. Bir kurt biçminde bu elektrik akımı. Kaçmak üzere hareketlenmeye çalışıyorsun ancak elektrikten oluşan kurt mesafeyi çoktan kapatmış durumda sen yumruğu atarken. Yine de üstün atletizm ve akrobasi yeteneklerinin devreye girmesi uzun sürmüyor. Yumruğuna güç vermek adına ileri atmış olduğun sol adımını bu kez tam tersine hareketlenmek adına kullanıyorsun. Sol bacağındaki tüm kaslar aniden kasılırken vücudunu geriye doğru fırlatmak üzere harekete geçiyorsun. Elektrik akımı yüzünün birkaç santim önünden geçerek burnunu kaşındırıyor ve geriye doğru esneyerek vücudunu kurtarabiliyorsun darbeden. Elektrikli kurt seni karnının biraz altından, kasık ve kalça hizasından vuruyor. Vücudun hem toprak chakrasıyla dolu olan derin, hem de ıslak olman sebebiyle şiddetli bir şekilde çarpılıyor. Elektriğin etkisiyle gözlerin bir anlığına kararıp geri geliyor. Normalde oldukça kısa olan bu çarpılma süresi, sana birkaç dakikadan uzunmuş gibi hissettiriyor. En nihayetinde kendini toparlayabildiğinde üzerinden siyah dumanların tüttüğünü görebiliyorsun. Vücudun acı içinde, toprak zırhın yer yer kendini normal cildine bırakmış durumda. Su ise buharlaşarak tamamen kurumuş. Sensör yeteneklerinin sana verdiği hissiyat, normalde bu saldırıdan bu kadar çok etkilenmemen gerektiğini işaret ediyor lakin hem toprak zırhın, hem de ıslak olman sebebiyle normalden kat kat fazla hissediyorsun darbeyi. Üst vücudunu kurtarmış olmana rağmen belinden aşağısında şiddetli bir uyuşukluk hissi var. İki bacağın da, sana ait değillermiş gibi hissettirmekte.

Kendinle ilgilenmek zorunda olduğun için kısa bir süreliğine de olsa file dikkat kesilmemiş haldesin. Devasa yaratığın en son düşmemek adına kendini ileri doğru fırlattığını hatırlıyorsun. Yeni yeni kendine gelmeye başlarken, filin hala sendeliyor olsa da dengesini kurduğunu görüyorsun bakışlarını kaldırıp. Alanın sınırındaki ağaçları kırarak ve sökerek ilerlemekte alanın dışına doğru. Ryobe'yi göremiyorsun.

Ryoken & Teijo : Ryoken Ryu'yu tuttuğu gibi alanın sınırlarına doğru sürüklemeye başlıyor. Teijo ise sisin ortasında. Haru'nun çıkardığını bildiği sütunu kendisine siper edinmiş durumda ve olası bir saldırıya karşı savunma halinde henüz kimseyi göremediği için. Hem Ryoken, hem de Teijo filin korkunç bir şekilde kükrediğini duyuyorlar. Devamında ise büyük bir gümbürtü takip ediyor. Ağaçların acı acı çatırdadığını duyuyorlar. Ryoken kafasını kaldırıp filin Teçhizat Tentesi alanının dışına doğru ilerlemeye başladığını görüyor. Teijo'nun ne olup bittiğiyle alakalı bir fikri yok.

[Sekino Teijo]

Sisin içerisini girdikten sonra artık dışarıdan gelen saldırılar hakkında endişelenmeme gerek kalmadı. Rakiplerimin rastgele attığı kunai veya shurikenlerden biri bana isabet etmediği sürece şu anda ilgilenmem gereken tek bir şey var. O da Haru’yu bulup savaşamayacak duruma getirmek. Hem bizim üssümüze geldiği zaman hem de az önce Ryoken ile yaptığı tek taraflı savaşı göz önüne alırsam işimin kolay olacağını pek sanmıyorum. Belki ilk gün uyguladığım taktiği kullanabilirsem olumlu bir sonuç alabilirim ama Teki’nin bundan pek hoşlanacağını düşünmüyorum. Ayrıca sisin ne zaman kaybolacağını bilmediğim için pusu kurmak yeterli zamanım da yok. Haru’nun her taraftan çıkan sütunlarıyla uğraşmamak için ne yapacaksam sis kaybolmadan önce yapmam gerekiyor.

Haru’nun sis bombası patlamadan önce çıkardığı sütununun yanına gittikten sonra geçici olarak durakladım. Bundan sonra yapacağım en küçük hatada her an kafama sütun yiyebileceğim farkında olduğum için ister istemez biraz gerildim. Sütunun etrafında beklentimin aksine hiçbir ses veya hareket algılayamadığım için de birazcık kafam karıştı. Ya ben içeri girmeye çalışırken Haru’da benim tam tersimi yaparak dışarıya çıktığı için onu hissedemiyorum ya da hala sisin içerisinde olmasına rağmen onun nerede olduğunu anlayamıyorum. Normalde alacağım riski en aza indirgeyerek ses çıkarmamaya özen göstererek sütunun arka tarafına geçmeye çalışırdım ama bir anda filin korkunç bir şekilde çığlık attığını duyunca buna ayıracak vaktim olmadığını anladım. Haru’yu burada etkisiz hale getirmem takımımız için oldukça önemli olmasına rağmen dışarıda Butsuo’nun başı dertte olabilir. Bu yüzden katanamı iki elimle sıkı sıkı tuttuktan sonra derin bir nefes alıp yukarıya kaldırdıktan sonra hızlıca önümdeki duvarı tek bir harekette kesmeye çalışacağım. Eğer başarılı olursam hızlıca etrafa bakarak Haru’yu arayacağım. Onu göremediğim veya sütunu kesemediğim taktirde sisin dışına doğru koşarak neler olduğuna bakacağım.

[Oita Butsuo]

Hay senin gibi herifin... Ulan gidiyorsan bana da söyleseydin hem fili hem beni kurtarırdın. Şu orospu çocuğu koca götlü filiyle beraber ışınlanıp gitse de kafam rahat olsa biraz. Şeytan diyor ki sikerler diye isyan et sırf sinirini atmak için filin peşine takıl, gerekirse geber ama gücün yettiğince zarar ver ibnelere. Gel gör ki bacaklarım yeni doğmuş bir ceylanın bacaklarından farksız şu an. Teijo ve Teki'den bir haber yok gibi, Ryu ve Ryoken de ne yapıyor bilmiyorum. Önce o konuda bir fikir sahibi olmam daha iyi olabilir. Ha, bir de kartal işi var tabi. Ringo da buralarda bir yerlerde olmalı. Bir de gidip çocuğa yardım etti. Ryobe umarım zamanı geldiğinde borcunu ödemeye falan kalkışmaz... Bu tehditten tamamen kurtulamayacak olmak tedirgin hissettiriyor.

Lanet olsun! Canım yanıyor. GERÇEKTEN O FİLİN BACAĞINI KOPARIP RYOBE'NİN GÖTÜNE SOKMAM LAZIM BENİM! Hırstan kudurmak üzereyim... Yine de koca fili bağırtmak epey iyi hissettirdi. Gerçekten kötü biriyim, yine de bana ne amına koyim! Diğerleri düşünsün.

Bir yandan Ryobe'yi bir yandan da alanın genelini gözetleyeceğim ne olup bittiğine hakim olmak için. Ryobe alanı tamamen terk edecek mi, Ryu ve Ryoken ne durumda, bizimkilerden haber var mı, kartal hala mekanizmanın üstünde mi takılıyor gibi sorulara cevap bulmaya çalışacağım. Bir yandan da mekanizmaya doğru hareketleneceğim sayacı tekrar kontrol etmek için. En fazla bir iki dakika azalmıştır herhalde kalan süre, yine de bir bakalım ne durumdayız. Umarım yavaş yavaş da olsa bacaklarım tekrar bana aitmiş gibi hissettirir. Etrafı izleme ve bilgi sahip olmak için zaman ayırmamın bir sebebi de bu, harekete geçecek bir şey olsa bile harekete geçecek durumda değilim. Raiton'un da amına koyim, sution'un da amına koyim, doton'un da amına koyim, hepsinin amına koyim. Hepsi geldi benim amıma koydu.

[Jin Ryoken]

Ryu-san, tahmin ettiğim gibi aniden benden yumruk yiyince saldırmaya hazırlanıyordu. En azından konuşma kısmı iyi oldu, şimdi onu hızlı bir şekilde kurtarmam gerekiyor. Onu ormana çektikten sonra deneyebileceğim tüm yöntemleri düşündüm ancak aklıma oturan sadece üç yöntem var. Bunlardan birincisi, Ryu-san çakra akışını keserken, benim ona çakra dalgası göndermem olacak. Pek işe yarayacağını sanmasam da, ona acı çektirmeden yapabileceğim en iyi şey bu. İşe yaramazsa geriye kalan tek yöntem acı çektirmek olacak. Bunun içinde aklıma güzel bir yöntem geldi aslında. İlk gün yaşanan karmaşada, benim Genjutsumu Chisa-chan bozabilmişti. Üstelik, gerçek bir hasar da vermemişti. Onun özel yeteneği de bu şekilde işliyor olmalı. Yani, ona bir Genjutsu ile acı çektirmem Genjutsunun bozulmasını sağlayabilir. Bunun için önceden Ryu-san'ı uyarmam gerek.

"Ryu-san, şimdi bir yöntem deneyeceğiz ancak işe yaramama ihtimali çok yüksek. İşe yaramazsa, seni bir jutsu ile saracağım. Sonrasında sıkarak yüksek bir acı çekmeni sağlayacağım. Genjutsunun kırılmasını sağlayabilir. Şimdi ilk yöntemde, sen çakra akışını kesip tekrardan başlatacaksın. Etkisinin artması amacıyla bende aynı anda sana çakra dalgası göndereceğim. Yani iki yöntemi tek seferde birleştireceğiz. Eğer hala göremiyorsan, işte o zaman senin üstünde jutsu kullanacağım. Kör kalmaktan daha iyidir."

Dedikten sonra Ryu-san'ın yüzüne elimi koyup, çakra akışını kesip başlattığı anda çakra dalgası göndereceğim. İşe yaramaz ise, Jubaku Satsu ile ellerimi ağaç dallarına çevireceğim. Ardından, sıkıca sıkacağım Ryu-san'ı. "Körlük gittiği zaman haber ver." diyerek haber bekleyecek ve acı çekmesini sağlayacağım.

Off Topic

Ryu, Ryoken'in önerdiği gibi önce çakra akışını kesip tekrardan başlatacak. Eğer yöntem işe yaramazsa, Ryoken'e jutsu kullanması için izin verecek.

[Kurosawa Haru]

Toprağın içi sessiz ve soğuktu. Bu mezarvari boşluğun içinde bir sonsuzluk geçirmek hoş bir düşünce gibi gelse de, dışarı çıkıp Ryobe'ye yardım etmek zorundaydı. Onu bu barbarlarla yalnız bırakamazdı. En son pozisyonda nereye baktığını hatırlıyordu. Önünde bir sütun, birkaç metre ötesinde Teijo ve Ryoken, onların ardında ise Fil, tepesinde Ryobe, etrafta koşuşturan Butsuo ve ... İsmini hatırlamadığı diğer kişi.

Baktığı yönü hiç bozmadan geriye 6 büyük adım atacak ve sadece kafasını çıkarıp etrafa bakacaktı. Kimin nerede olduğunu bilmesine imkan yoktu, toprağın üzerinde sesler duyulmuyor, Fil'in adım sesleri duyabileceği tüm seslerin üzerine biniyordu. Ortamı sezip, bir sonraki hamlesini ona göre planlamak istiyordu.

[GM - Naruto]

Teijo: Sis bulutu varlığını sürdürürken çevrende herhangi birini hissedemiyorsun hala. Bu sebeple Raiton chakrasıyla yüklediğin ve elektrik kıvılcımları tarafından kaplanmış olan kılıcını iki elinle birden kavrayıp yukarıdan aşağıya doğru savuruyorsun. Hedefindeki toprak sütun elektrikli kılıcın temas etmesiyle birlikte kesi doğrultusunda parçalanarak kesilmeye başlıyor. Muhtemelen doğal toprak veya kaya bir hedefi bu kadar kolay kesemeyeceğini biliyorsun. Ancak doton chakrasıyla oluşturulmuş olan bu toprak sütun doğal zayıflığı olan raiton elementi tarafından kolaylıkla parçalanabiliyor. Bir saniye sonra, tüm sütun tepeden aşağı ikiye bölünmüş oluyor. Kılıcın savruluşuyla önündeki sis bulutu hafifçe gevşiyor, ancak hala etrafı pek gördüğün söylenemez. Yine de sis bulutunun pek ömrünün kalmadığının farkındasın. Haru hala görüş açında değil, bu sebeple direkt baktığın yöne yani kestiğin sütunun doğrultusuna doğru koşarak sis bulutunun dışına çıkıyorsun herhangi birini görebilmek adına.

Haru: Vücut yönünü hiç değiştirmeden geriye doğru altı adıma tekabül edecek şekilde ilerliyorsun, hemen ardından kendini hafifçe yükseltip dışarıyı görebilecek şekilde kafanı dışarı çıkarıyorsun. Sen toprağa dalmadan hemen önce ortaya çıkan sis bulutu hala karşında durmakta. Ancak sisin içinde bir hareketlilik görebiliyorsun. Hafifçe çatırdayan ve parçalanan toprağın sesini duyuyorsun, ve sis bulutunun içinden yukarıdan aşağı doğru hafif bir hava akımı seçebiliyorsun sisi hareket ettirecek şekilde. Hemen Uzaktan fili seçebiliyorsun, Teçhizat Tentesi sınırlarının dışına doğru ilerlemekte. Başka kimseyi göremiyorsun ilk anda.

Teijo & Haru: Teijo'nun sisin içinden fırlamasıyla birlikte 4-5 metre kadar ilerisinde, topraktan kafasını çıkarmış olan Haru'yla gözgöze gelmeleri bir oluyor. İkili bir anlığına bakışıyorlar.

Ryoken & Ryu: Ryu, chakra akışını kesip yeniden başlatmak adına gözlerini kapatıyor ve odaklanıyor. Tam bu esnada ise Ryoken de Ryu'nun halihazırdaki chakrasını dalgalandırıp rezonans yaratmak için eliyle Ryu'nun yüzüne temas ediyor. Birkaç saniye boyunca bu pozisyonda kalıyor ikili. Ryu, gözlerini açmadan hemen önce dış ortamın gürültüsü doluyor kulaklarına. Bir an sonra gözlerini açtığında ise çevresini görebiliyor olduğunu farkediyor.

Butsuo: Bacaklarının uyuşukluğunun geçmesini beklerken zamanını çevreyi gözlemlemeye ayırıyorsun. Fil, alanın dışına iyiden iyiye çıkmış durumda. Pektabii, gözlerden kaybolmuş değil. Boyutu göz önüne alındığında, kaybolmasının da pek gerçekçi olmayacağını farkedebiliyorsun. Bu, şimdilik bir geri çekilme gibi görünmekte. Ancak altta yatan herhangi bir şey olup olmadığını kestiremiyorsun. Filin sırtını kontrol ediyorsun ancak Ryobe'yi seçemiyorsun açın gereği. Ryobe hala filin üzerinde olabilir, sana görünmeyecek bir noktada. Veya ikili ayrılmış olabilir, emin olamıyorsun. Kartalın filin üzerinde çemberler çizmeyi sürdürdüğünü farkedebiliyorsun. Ryoken ve Ryu görüş açında değiller. Alanın sana göre diğer tarafında ise bir sis bulutu mevcut. Boyutlarından standart bir sis bombası tarafından oluşturulmuş olduğunu farkedebiliyorsun. Bacakların komutlarına uymakta zorlandığı için devasa küreye ulaşman normalden biraz daha uzun sürüyor. Sayaca baktığında '00:21:25' ibaresini görüyorsun.

[Sekino Teijo]

Katanamı iki elimle kavradıktan sonra yaptığım savurma hamlesi sayesinde önümdeki duvarı rahatlıkla kesebildim. Amacıma bu kadar kolay ulaşmamın başlıca nedeni akademide öğrendiğim temel kurallardan biriydi. “Raiton, Doton'u nötrler, parçalar ve kırar.” Bu kural sayesinde kullandığım Raiton elementinin Doton’a karşı üstün olduğunu biliyorum. Aynı zamanda bu üstünlüğe körü körüne güvenmemin benim için hiç de iyi sonuçlar doğurmayacağının da farkındayım. Avantajlı taraf benmişim gibi görünmesine rağmen yaptığım tek bir dikkatsizlik yüzünden nereden geldiğini anlamadığım bir sütunun hedefi olup savaş dışı kalabilirim.

Katanamı savurduktan sonra istemeden sis bulutunu da birazcık gevşetmiş oldum. Yaptığım istemsiz hamleme rağmen hala etrafta birilerini göremediğim ve sisin de yakın zamanda kaybolacağını farkına vardığım için sisten dışarı çıkabilmek için kestiğim sütunun arkasına doğru koşmaya başladım. Sisten çıkar çıkmaz da aradığım kişiyi tam önümde buldum. Toprağın içerisinden kafasını çıkaran Haru’ya kısa bir süre baktıktan sonra hızlıca nasıl bir yol izleyeceğimi düşünmeye başladım. İkimizde birbirimizi gördüğümüz için çok fazla vaktim olduğunu sanmıyorum. Hızlı olmam gerekiyor. Zaten halihazırda Haru beni gördüğü için bağırarak Teki’den ışık bombasını ya da sis bombasını atmasını isteyebilirim. Ancak şu noktada bombaların bana çok bir faydası olacağını düşünmüyorum. Az önceki filin çığlığından sonra Butsuo’nun da ne durumda olduğunu merak etmeye başladım. Buradaki işimi hızlıca bitirip ona bakmak istiyorum. Ayrıca bombaları kullanmak istemememin başka bir nedeni de Teki’yi bu kadar erken ortaya çıkarmak istemiyorum. Daha Ringo ve Usagi ortaya çıkmamışken son kozumuzu da oynamak bence çok iyi bir fikir değil. Bu yüzden bu sorunu tek başıma halletmek istiyorum.

Tek başıma ilerleme kararı verdikten sonra seçeneklerim bir hayli azaldı. Ancak bu sayede daha hızlı bir şekilde ne yapacağıma karar verebildim. Önceliğim aramızdaki mesafeyi kapatarak Haru’yu yakın dövüşe zorlamak. Bu yüzden çantamdan bir kunai çıkararak Haru’ya doğru fırlatacağım. Ardından da sağ elimdeki elektrik saçan katanam ile birlikte üzerine koşmaya başlayacağım. Eğer aramızdaki mesafeyi kapatabilirsem katanam ile seri ve hızlı darbeler ile Haru’da olabildiğince yara açmaya çalışacağım. İkinci katanamı ise tehlike anında savunma yapmak için şimdilik kınından çıkarmayacağım. Kalkan ile sütunları durdurabilir miyim emin değilim ama en kötü durumda deneyebilirim.

[Oita Butsuo]

Ryobe'nin kaçmak için ışınlanmamasını anlayabilirim, sonuçta dümdüz kaçabilecekse neden ışınlansın ki? Belki daha sonra ışınlanması gerekir diye saklanabilir. Yine de kaçıp kaçmadığından emin değilim. Bana öyle geliyor ki zamanı geldiğinde tekrar ortaya çıkacak ve başımızı belaya sokacak. Bacaklarımı hala hissedebilseydim o piçi ve filini biraz daha yormak isterdim. Gel gör ki yavru ceylan gibi, biraz da altıma sıçmış gibi, paytak paytak zar zor hareket edebiliyorum. Kartal da hala fille beraber hareket ediyor.

Ortada bir sis bulutu var bir de. Benim Teki ve Teijo'ya verdiklerimden değil, daha küçük. Sıradan bir sis bombası herhalde. Neler oluyor bilmiyorum ama fille dövüşürken bir anda ortadan kaybolduklarına göre sisin içinde Ryu ve Ryoken olsa gerek. Umarım bizimkiler karıştırıp Ryu ve Ryoken'e dalmamışlardır. Yapmamışlardır öyle bir şey ya, sonuçta Ringo'nun kartalı falan çıktı ortaya. Ringo'yla veya Yeşil Takım'dan başka birileriyle de dövüşüyor olabilirler.

21 dakika ise dövüşmeye devam etmek için gayet yeterli bir süre. Kimle nerede dövüşeceğimi öğrenmem lazım ama önce. Üç şey yapacağım şimdilik. Bir, bacaklarıma çakra aktararak hücrelerime enerji takviyesi yapacağım. Belki bu şekilde tekrar benim o KASLI ve SEKSİ bacaklarım gibi hissettirebilirler. İkisine de şu an çok ihtiyacım var. İki, ihtiyacım olan diğer ikiliyi bulmam lazım, Ryu ve Ryoken. Ortalıkta görünmediklerine göre başları belada olabilir. "Hey, iyi misiniz? Ryu? Ryoken?" diye bağıracağım. Ryobe bir ihtimal beni duyabileceği için aslında yapmak istemediğim bir şey bu ama o ikisinin güvenliği şu an benim için daha önemli. Hem bir ortaklık kurduğumuz için hem de köydaşlarımla birbirimizi gebertmeye çalıştıktan sonra onlara karşı geliştirdiğim sempati yüzünden. Üçüncü olarak da arada bir Ryobe tarafına bakarak filin ne işler çevirdiğini gözleyeceğim. Her türlü ibneliği beklerim o yakışıklı çocuktan, kesin bir işler karıştıracak. Aradan sıyrılıp parşömeni de alıp ışınlanmaya çalışabilir. Uyanık olmak lazım. Herhalde bu üç şeyi de aynanda yapabilirim. Bizimkilerin bana ihtiyacı olabilir, o yüzden vakit kaybetmek istemiyorum. İhtiyaçları olmasa da biraz dinlensem de istiyorum bir yandan ama onlar ortalıkta olmayınca da pek güvende hissedemiyorum şu an. Oğlan olduk...

[Kurosawa Haru]

Bir anda kendini kötü bir pozisyonda bulmuştu Haru. Herhangi biriyle göz göze geleceğini düşünmüyordu. Aslında... Herhangi bir şey düşünmemişti kafasını dışarı çıkarmadan önce. Etrafta kimseyi göremiyordu. Teijo, ardında da kocaman bir sis bulutu, ardındaki nesneleri seçemeyeceği kadar kalın şekilde durmaya devam ediyordu. Kafasının arka tarafında biri olabilirdi de, bu da olasılıklardan biriydi. Teijo'yu gördükten hemen sonra, onun bu avantajı kullanıp saldırıya geçeceğine emindi.

Bu yüzden, hiçbir şey söylemeden kafasını geri sokacaktı toprağa. Etrafındaki her şeyi görmeden harekete geçmek delice olurdu. Ya bir başkası tarafından arkadan saldırıya uğrarsa? Teijo'nun takımının Ryoken'lerin takımıyla beraber çalıştığını biliyordu, örneğin Chisa, teçhizat tentesinin neresinde olduğunu bilmiyordu. Temkinsiz davranış ani ölüm getirebilirdi.

Kafasını toprağa soktuktan sonra ağaçlıkla olan mesafesinin aşağı yukarı 10 metre civarı olduğunu düşünüyordu. 12 adım yeterli olacaktı. Geri geri 12 adım attıktan sonra kumaşına çakra aktarıp bir anda topraktan tamamen çıkıp etrafı inceleyecekti. Ryobe'nin güvenliğini sağlamak, kendi güvenliğinin yanında ancak ikinci planda kalabilirdi.