Gennosuke'nin odadan ayrılmadan önce sana tarif ettiği güzergah üzerinde ilerlemeye başlıyorsun. Aldığın bilgilendirmeler doğrultusunda akşam yapacağın saldırı için bir hayli vaktin bulunduğu için, öncelikli olarak kolunun kondisyonunu değerlendirmek için yıkık Yazawa köyünün batısından çıkış yapıyorsun ve talim yapabileceğin bir alan aramaya koyuluyorsun. Bu zaman zarfında kolundaki karıncalanma ve huylanma gibi hislere alışmaya da başlıyorsun. Hala daha bu hislerin gerçek olup olmadığı konusunda emin değilsin, ancak yeni kolunu hareket ettirirken bu hisleri pek de düşünmüyorsun. Kolundaki her bir kasın, gerçek bir kolunki gibi çalıştığını anlayabilsen de, mühürler ve diğer konulardaki endişe ve merakını gidermek için, kendine uygun bir yeri, Yazawa'dan çıktıktan yaklaşık 10 dakika sonra bulabiliyorsun.
Yaklaşık yirmi ağacın bulunduğu, bunun yanında bir o kadar da yanmış ağacın küllerinin bulunduğu bir alana vardığında, bu ağaç kıyımını gerçekleştiren kişinin de Masaki Kyuwa olduğunu düşünüyorsun istemsizce. Ne tür bir insan olduğunu bilmesen de, altında bulunan elemanlarla gerçekleştirmiş olduğu eylemlerin sonucuna birinci elden şahit olmuş biri olarak, bu adamın tehlikeli biri olduğunu anlaman zor olmuyor. Buna ek olarak Gennosuke'nin açıklamaları da zihninde bir kez daha döndüğünde, işinin pek de kolay olmadığını bir kez daha idrak ediyorsun. Fakat bu aşamada önceliğin kolun olduğu için, vakit kaybetmeden kolunla ilgili yapmak istediklerine geçiyorsun.
İlk olarak el mühürlerini sorunsuz bir şekilde gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğin konusunda çalışmanı yapıyorsun. Her ne kadar yeni kolunu istediğin gibi hareket ettirebildiğini anlasan da, mühürleri yaparken ufak bir gecikme yaşadığını görebiliyorsun. Bunun sebebinin yeni uzva alışma süresi olarak adlandırman mümkün, zira yeni kolunda fonksiyon olarak herhangi bir eksiklik hissetmiyorsun. Dolayısıyla bu konuda yapacağın bir çalışma ile, bu durumun üstesinden gelebileceğini anlıyorsun.
Kolunla ilgili ikinci durum ise, onun sahip olduğu “gücü” keşfetme arzusu oluyor. Bu konuda ilk olarak sağlam gördüğün bir ağaca hafif bir yumruk atıyorsun. Attığı yumruk, normal bir yumruğu yarattığı etkiden daha fazlasını yaratmıyor, fakat o anda, ağaç ile kolunun temas etmesi anında hissetmen gereken acının da var olmadığını fark ediyorsun. Bu durumun kolunun yarattığı garip histen ileri geldiğini düşünsen de, bir sonraki attığın ve öncekine nazaran daha sert olan yumruğunda, ağaçta yine farklı bir etki bırakmasa da, herhangi bir acı belirtisi hissetmiyorsun. El mühürlerini yaparken yaşadığın o hissizlik duygusunun yumruk attığın sırada da var olması, sana bu kolunda acı hissi yaşayıp yaşamadığını sorgulatıyor. Dolayısıyla bu kez gerçekten canını yakacak bir yumruğu ağacın gövdesine savurduğunda, ağaçtaki etki farklı olmasa da, yine bir acı hissi yaşamıyorsun. Bu yumruk çalışmasının sana verdiği sonuç ise, attığın yumrukların sıradan yumruklarınla bir farkı bulunmadığı, ancak kolunda acı hissi de yaşamadığın oluyor.
Pençeyi andıran parmak yapısı itibariyle kolun herhangi bir oyma fonksiyonu olup olmadığı hususunda yaptığın çalışma ise, senin açından herhangi bir sonuç vermiyor. Kolunun ve parmaklarının herhangi bir penetrasyon veya delici etkisi olmadığını, aynı zamanda parmaklarınla ve tırnaklarınla aşındırı bir eylemi gerçekleştiremediğini anlıyorsun. Sonuç olarak yeni kolunda herhangi bir acı hissi yaşamadığını öğrenmiş olsan da, başkaca bir özelliğini yaptığın çalışmalar neticesinde keşfedemiyorsun.
Yapmış olduğun bu çalışmaların ardından, kolunun fonksiyonlarını daha iyi hale getirmek için bilindik antrenmanlarını yapıyorsun, bekleme sürecinde. El mühürlerini gerçekleştirme, kolunun tepkime hızını arttırma ve uyum sağlama gibi başlıkları içeren antrenmanlarını yapsan da, hala içinde bir kabullenememe durumu da varlığını koruyor. Görüntüsü itibariyle çevrendeki insanları rahatlıkla kaçırabilecek kolunun çürümeye yüz tutmuş görüntüsü, her ne kadar var olmasa da, burnuna çürüyen cesetlerin kokusunu getiriyor. Zaman zaman bakışlarını kaçırmana neden olan ve sahiplenememe duygusunu güçlendiren bu görüntü, belki de baş etmen gereken en önemli konu oluyor. Kendinin bile, şimdilik de olsa, bakmaya zorlandığı bir kola, başka insanların vereceği korkunç tepkiler aklına geldiğinde, zihnen de bir mücadeleye gireceğini kavrıyorsun. Bu düşünce içine bir karamsarlık hissi yaysa da, kısa süre sonra yapman gerekenleri anımsadığında, kendine geliyorsun.
Havanın kararmasıyla birlikte tekrar hareketlenerek Kyuwa'nın karargahının bulunduğu noktaya ilerliyorsun. Gün boyu hiçbir şey yememiş ve içmemiş olsan da, herhangi bir açlık veya susuzluk yaşamıyorsun. Elbette bu durum kolunun sana bir getirisi değil, sadece yaşadıkların ve yaşayacağını düşündüklerin gün boyu seni yeteri kadar meşgul ettiği için, yeme ve içme arzun şimdilik kaybolmuş durumda. Kyuwa'nın karargahının yakınlarına geldiğinde ise, alanın tamamen açıklık olduğunu ve tek katlı, dermeçatma diye tabir edilebilecek bir yapı olduğunu görüyorsun. Ancak bu durumuna rağmen, içerisinde on kadar odayı barındırabilecek bir büyüklüğü olduğunu da anlayabiliyorsun. Etrafta birkaç kişi bulunsa da, bir müddet sonra bu adamlar da ortalıktan kayboluyor. Hiçbirinin üstünde ayırt edici veya birbirinin benzeri kıyafet de bulunmuyor. Yani daha önce karşılaştığın samuray zırhına benzer kıyafetler veya shinobilere özgü kıyafetler gözüne ilişmiyor. Yeni kolunla yaptığın konuşmanın ardından ise, bulunduğun yerden çıkarak Kyuwa'nın karargahına doğru ilerlemeye başlıyorsun.
Kyuwa'nın karargahı ile arandaki mesafe yaklaşık 50 metreye kadar indindiğinde, gecenin karanlığını yararak birkaç metre önünde beliren iki kişi ile ilerlemen kesiliyor. Yüzlerinde kar maskesi bir maske bulunan ve sadece gözleri görünen, tepeden tırnağa siyahlara bürünmüş bu iki kişiyi daha önce hiç fark etmemiş olman, senin açından büyük bir dezavantaj yaratıyor. Her ne kadar karşında duran iki kişinin saldırma amacıyla karşında belirmediğini, sadece seni karargaha yaklaştırmama amacı güttüklerini hissetsen de, kafandaki plandan bu şekilde sapmış olmak bir parça da olsa canını sıkıyor. Yine de bu aşamadan sonra yapabileceğin başkaca bir şey olmadığını anladığın için, Kyuwa'yı dışarı çıkarmak için ağzından cümlelerini döküyorsun. Bu esnada karşında duran iki kişinin yeni koluna garip bakışlar attığını da ince bir detay olarak yakalayabiliyorsun. Fakat görebildiğin sadece bir çift göz olduğu için, karşında duranların duygularını kestiremiyorsun.
Bağırışın gecenin karanlığını yararken, önünde duran iki adam hareketsiz durmaya devam ediyor. Gelecek bir emri bekledikleri belli olan bu ikilinin hareketsizliği seninkiyle bütünleşik bir görüntü yaratırken, karargahın kapısında, yaklaşık iki metre boyunda , omuzlarına kadar inen ve permalı gibi bir görüntüye sahip siyah saçları olan, yüzünün sol tarafında, şakağından çenesine kadar düz bir çizgi halinde inen yara izi bulunan, yırtık kollu siyah bir haori, altına ise koyu kırmızı bol bir pantolon giyen bir adam beliriyor. Bu kişinin Kyuwa olduğunu tek bir bakışta bile anlasan da, kalın ses tonuyla “Yazawa'da karşıma çıkabilecek taşağı olan herkesi geberttik diye biliyordum! Demek hala taşağını eline vermediklerimiz varmış.” dedikten sonra önünde duran ikiliye kafasıyla bir işaret yaptıktan sonra “Hay hay, taşağını keselim!” diyor. Bu aşamada önünü kesen ikili duruşlarını ilk kez değiştiriyorlar ve bir saldırıya karşı savunma pozisyonu alıyorlar.
Şu anda karşında duran ikili ile arandaki mesafe yaklaşık 20 metre. Etrafınızda Kawarimi için kullanabileceğin bir cisim yok gibi. Yağmur hafif hafif çiselemeye başlarken, zemin oldukça yumuşak ve yağmurun şiddetini arttırması halinde daha da yumuşayacak gibi duruyor. Bunun dışında çevrede siper olarak kullanabileceğin bir cisim de görünmüyor. Bu esnada Kyuwa ise, karargahının kapısının hemen önünde, yüzündeki kocaman gülümsemeyle senin geberip gideceğin anı izlemeyi bekliyor.
Off Topic
Aslında kolunla ilgili bir görsel vermeyi düşünmüyordum, fakat betimlemeler nedeniyle farklı bir anlam çıkmaması için temsili bir görseli aşağıya bırakıyorum. Görseldeki 6 parmak durumu ve tırnaklar senin için geçerli değil, onun dışındaki özellikleri betimlemelerde belirttiğim şekliyle birleştirerek kolunu daha somut düşünebilirsin sanırım.