Mavi Takım - Gün Sonu
- Kasumikage Teki
- Kusagakure
- Posts: 398
- Joined: October 22nd, 2018, 2:54 am
Re: Mavi Takım - Gün Sonu
Butsuo'nun hazırladığı sandalyeleri gördüğü gibi yüzüne rahat bir ifade takınmış ve Kitsune'yi kınına geri yerleştirmişti. Hemen arkasından güler yüzüyle Teijo'nun da alana vardığını fark ettiğinde de tamamen kötü düşüncelerinden arınmıştı adeta.
Yorgun vücudu ve belki de daha yorgun olan beyni ile takım arkadaşlarının anlattıklarını dinlemeye başlamıştı. Konusal olarak acele etmesi gereken bir durum yoktu. İlk olarak diğer gelişmeleri öğrenmek hem kendisine rahat bir nefes alma imkanı tanıyacak. Hem de sessiz sessiz kafasında bir durum analizi oluşturabilecekti.
Turuncu Takım'dan Ryu'nun üslerine geldiğini öğrendiğinde pis pis gülmeye başlamıştı. Chisa'nın pembe suratına yerleştirdiği sevimli suratının arkasında hain planlar düşünmekte olan bir beyin olduğunu çözebilmişti böylece. Dün gerçekleştirdikleri konuşma neticesinde Teki ve diğerlerinin parşömen uğruna risk alarak Suna üssüne gidecek olduğunu sanmıştı belli ki. Basit... Göz göre göre böyle bir avantajı onlara verebileceklerini düşünmüş olduğu için gözünden düşürmüştü Chisa'yı. Daha çok düşünmesi gerekiyordu pembe kızın.
"Ellerine sağlık Oita-san. Ryu'yu geri paketlemiş olman harika bir gelişme. Tuzağımızı kullanmamız bile gerekmemiş."
Teijo ise çok daha ilginç bir gün yaşamıştı belli ki, Suna üssüne Chisa ve Ryoken ile karşılaşmış ve tüm durumu doğru aktardı ise Chisa bir parşömeni patlatmıştı. Pembe kızın hareketleri bir kez daha şaşırtmıştı Teki'yi. Kendine engel olamayarak Teijo'nun nefes aralığı verdiği bir anda araya girerek, "Yani ciddi ciddi bir parşömen oyundan çıkmış gibi düşünmemiz gerekiyor bundan sonra. %100 kesin olmasa bile bu şekilde düşünürsek yanlış hesaplamalara kurban gitmeyiz."
Konuşmanın devamında Teijo bir takım "Henge" olaylarından bahsetmişti. Teki tam olarak ne olduğunu anlayamasa da, Teijo'nun enteresan bir hamle ile kendisine dönüştüğünü, sonra aslında Teijo'nun Teki'ye dönüşmüş bir Haru olduğunu Turuncu Takım'a inandırdığını falan söylemişti. Şaşkın gözlerle izlemişti Teki takım arkadaşını, tüm bu olaylar anlatılırken. Sonunda ise kendisini tutamayarak "Ahahahah! Sanırım aramızda en eğlenceli günü sen geçirmişsin Teijo-san." demişti.
Konuşma sırasının artık kendisine geldiğinden emin olduğunda ise önce boğazını temizlemiş ve sonra "Bir ekipman daha kazandık. bu sefer baya işe yarar bir silah gibi duruyor." diyerek ayağa kalkmış ve shinobi çantasından çıkardığı bolayı sağ elinde tutup, takım arkadaşlarına doğrultmuştu.
"Düz bir bola gibi görünüyor olabilir fakat mühürlü bir şeyleri var. Birisini bununla bağlamamız durumunda, hedef boladan kurtulana kadar çakrasını kullanamayacak. Bola bir çok kez kullanılabilir ancak mühür tek kullanımlık."
Tekrar sakince yerine otururken, hikayenin ikinci kısmına geçmişti.
"Mor Takım'ın tanışamadığımız son üyesi Ryobe-san ile karşılaştık. Bir dövüş olmadı. Uslu uslu sandıkları açtık ve ben bu bolayı aldım. Kendisi ise Dördüncü Yondaime'den kalma bir kunaiyi. O da tek kullanımlık bir mühür içeriyor. Bir defa kunainin olduğu konuma ışınlanabiliyorsun. İyi ellerde baya dert olabilecek bir silah. Ancak herhangi bir Mor Takım üyesini parşömenimize yaklaştırmadığımız sürece sorun yok gibi."
Çenesini elime götürmüş ve atladığı bir detay olup olmadığını düşünmüştü bir kaç saniye susarak.
"Raiton çakrası fırlatabilen bir silah kullanıyor Ryobe-san. Biraz sorun olabilir ama sürpriz olmaz bu saatten sonra."
Artık plan yapmaları gerekiyordu. Sınavın son günlerine giriş yaptıkları için gerçekleştirecekleri hamlelerin her biri daha da kritik olmaya başlamıştı. Tekrar vakit kaybetmeden düşüncelerini ağzından dökmeye başlamıştı sol eli ile kafasını kaşımaya başlarken.
"Parşömen bulmalıyız arkadaşlar. Fakat elimizdekini de riske atamayız. Bu gece ikinizden birisi Hiyaki ile avlamabilirse yemek sıkıntımızı bitirebiliriz. Yarın ise bir kişi yine üste nöbet tutarak parşömeni korurken, diğer iki kişiyi parşömen görevine yollamalıyız. Şahsen ben kendim parşömen arama takımında olmak istiyorum. Bir süredir oturuyor ve hiç aktif işe yaramıyormuşum gibi hissediyorum. Kanım kaynıyor savaşmak için."
Yorgun vücudu ve belki de daha yorgun olan beyni ile takım arkadaşlarının anlattıklarını dinlemeye başlamıştı. Konusal olarak acele etmesi gereken bir durum yoktu. İlk olarak diğer gelişmeleri öğrenmek hem kendisine rahat bir nefes alma imkanı tanıyacak. Hem de sessiz sessiz kafasında bir durum analizi oluşturabilecekti.
Turuncu Takım'dan Ryu'nun üslerine geldiğini öğrendiğinde pis pis gülmeye başlamıştı. Chisa'nın pembe suratına yerleştirdiği sevimli suratının arkasında hain planlar düşünmekte olan bir beyin olduğunu çözebilmişti böylece. Dün gerçekleştirdikleri konuşma neticesinde Teki ve diğerlerinin parşömen uğruna risk alarak Suna üssüne gidecek olduğunu sanmıştı belli ki. Basit... Göz göre göre böyle bir avantajı onlara verebileceklerini düşünmüş olduğu için gözünden düşürmüştü Chisa'yı. Daha çok düşünmesi gerekiyordu pembe kızın.
"Ellerine sağlık Oita-san. Ryu'yu geri paketlemiş olman harika bir gelişme. Tuzağımızı kullanmamız bile gerekmemiş."
Teijo ise çok daha ilginç bir gün yaşamıştı belli ki, Suna üssüne Chisa ve Ryoken ile karşılaşmış ve tüm durumu doğru aktardı ise Chisa bir parşömeni patlatmıştı. Pembe kızın hareketleri bir kez daha şaşırtmıştı Teki'yi. Kendine engel olamayarak Teijo'nun nefes aralığı verdiği bir anda araya girerek, "Yani ciddi ciddi bir parşömen oyundan çıkmış gibi düşünmemiz gerekiyor bundan sonra. %100 kesin olmasa bile bu şekilde düşünürsek yanlış hesaplamalara kurban gitmeyiz."
Konuşmanın devamında Teijo bir takım "Henge" olaylarından bahsetmişti. Teki tam olarak ne olduğunu anlayamasa da, Teijo'nun enteresan bir hamle ile kendisine dönüştüğünü, sonra aslında Teijo'nun Teki'ye dönüşmüş bir Haru olduğunu Turuncu Takım'a inandırdığını falan söylemişti. Şaşkın gözlerle izlemişti Teki takım arkadaşını, tüm bu olaylar anlatılırken. Sonunda ise kendisini tutamayarak "Ahahahah! Sanırım aramızda en eğlenceli günü sen geçirmişsin Teijo-san." demişti.
Konuşma sırasının artık kendisine geldiğinden emin olduğunda ise önce boğazını temizlemiş ve sonra "Bir ekipman daha kazandık. bu sefer baya işe yarar bir silah gibi duruyor." diyerek ayağa kalkmış ve shinobi çantasından çıkardığı bolayı sağ elinde tutup, takım arkadaşlarına doğrultmuştu.
"Düz bir bola gibi görünüyor olabilir fakat mühürlü bir şeyleri var. Birisini bununla bağlamamız durumunda, hedef boladan kurtulana kadar çakrasını kullanamayacak. Bola bir çok kez kullanılabilir ancak mühür tek kullanımlık."
Tekrar sakince yerine otururken, hikayenin ikinci kısmına geçmişti.
"Mor Takım'ın tanışamadığımız son üyesi Ryobe-san ile karşılaştık. Bir dövüş olmadı. Uslu uslu sandıkları açtık ve ben bu bolayı aldım. Kendisi ise Dördüncü Yondaime'den kalma bir kunaiyi. O da tek kullanımlık bir mühür içeriyor. Bir defa kunainin olduğu konuma ışınlanabiliyorsun. İyi ellerde baya dert olabilecek bir silah. Ancak herhangi bir Mor Takım üyesini parşömenimize yaklaştırmadığımız sürece sorun yok gibi."
Çenesini elime götürmüş ve atladığı bir detay olup olmadığını düşünmüştü bir kaç saniye susarak.
"Raiton çakrası fırlatabilen bir silah kullanıyor Ryobe-san. Biraz sorun olabilir ama sürpriz olmaz bu saatten sonra."
Artık plan yapmaları gerekiyordu. Sınavın son günlerine giriş yaptıkları için gerçekleştirecekleri hamlelerin her biri daha da kritik olmaya başlamıştı. Tekrar vakit kaybetmeden düşüncelerini ağzından dökmeye başlamıştı sol eli ile kafasını kaşımaya başlarken.
"Parşömen bulmalıyız arkadaşlar. Fakat elimizdekini de riske atamayız. Bu gece ikinizden birisi Hiyaki ile avlamabilirse yemek sıkıntımızı bitirebiliriz. Yarın ise bir kişi yine üste nöbet tutarak parşömeni korurken, diğer iki kişiyi parşömen görevine yollamalıyız. Şahsen ben kendim parşömen arama takımında olmak istiyorum. Bir süredir oturuyor ve hiç aktif işe yaramıyormuşum gibi hissediyorum. Kanım kaynıyor savaşmak için."

毒
► Show Spoiler
- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 320
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: Mavi Takım - Gün Sonu
Tahmin ettiğim gibi Chisa ve Ryoken Sunalılara gitmiş. Chisa tatlış ya, onunla bir sorun yaşamamasına sevindim Teijo'nun. Ama Ryu adına da biraz üzülüyorum. Chisa o kadar iyi ki kötü sayılabilecek bir şey yapmıyor. Görevin iyisi kötüsü olmaz ama, yapılması gerekir hepsinin. Gerçi şimdi hafif kıl oldum Chisa'ya. Biz de o zaman kötü olduğunu düşündüğümüz, vicdanımızı rahatsız edecek şeyleri yapmayalım. Köy batsın gitsin. Ahlak taslamak gibi bir durum diyeceğim ama Chisa'ya da yüklenmek istemiyorum, tanışalı da çok olmuyor zaten.
Sarı takım sınavdan çekildi mi diskalifiye mi edildi acaba? Parşömen patlatıldığı için tekmeyi yemiş olabilirler mi? O kısmını bilemiyorum ama bir takım ve bir parşömenin aradan çekildiğini biliyorum. Bu pek de iyi değil sanki ama bilmiyorum. Hesap konusunda biraz noksanım var. Kafamı sallayarak Teijo'yu dinledikten sonra Teki'ye dönüp onu dinlemeye başladım. İlk söylediklerine hafifçe sırıttıktan sonra dikkatimi vererek dinlemeye devam ettim. Çakra kullanmayı engelleyen bir bola. Tutturabilirsek epeyce işimize yarar. Ryobe de elektrikçiymiş. Elektrikçilere karşı bugün zaafım olduğunu bir kere daha gördüm. Olay Ganmaru'nun çok güçlü olması değilmiş demek ki... O mor takımdaki herife iyi bir sümsük koyup baymak güzel olur. Sonra da kör kızla baş başa kalsak da onla dans etsek. O kız ilgimi çekiyor. Ya nasip, ya nasip...
Teki'nin söylediklerinden sonra atikçe lafa daldım önce. "BEN DE ÜSTEYDİM BUGÜN, HEM İYİLEŞTİM DE! BEN DE GİTMEK İSTİYORUM." Teki'nin eline son mum diken olmamak içindi bu atikliğim. Sonrasında çenemi kaşıyarak düşünüyormuş havası verdim kendime. Aslında ne diyeceğim ve nasıl durumu kendi istediğim yere çekeceğim kafamda net bir şekilde duruyordu. Biraz hımmladıktan sonra da söze girdim. "Şöyle yapalım mı o zaman, Mor Takım'a uğrayalım yarın. Epey aktifler, tekrardan bir parşömen kazanmış olma ihtimalleri yüksek. Hem gece çıkmak için izin de almışlardı. Üstüne bir de bugün ışınlanmaya yarayan kunai'yi aldıklarına göre aralarından en az biri parşömen avına çıkacaktır. Hem onları iyice pataklarsak parşömenle beraber özel kunai'yi de alabiliriz. Yine de Teki iki defa teçhizat tentesinde onlarla karşılaştı. Bizim gitmediğimiz günlerde de gitmiş olabilirler. O yüzden sürprizlere de hazırlıklı olmak lazım. Bence yine de denemeye değer..." İşte böylece kör kızla dövüşme ihtimalim olacak. HATTA AKLIMA DAHA ÇILGIN BİR FİKİR GELDİ. "Hatta şöyle olduğunu düşünsenize, biz ışınlanmalı kunai'yi ele geçiriyoruz, sonra Hiyaki'ye veriyoruz ve o artık puf olduğunda nereye gidiyorsa gidiyor. Sonra kunai'yi kullanan eleman Hiyaki'nin yanına gidiyor. Huhauhuahuauha, epey komik olurdu... BENCE KESİN MOR TAKIMA GİDELİM!" Üst düzey manipülasyon yeteneklerim beni nereye götürecek bakalım.
Sarı takım sınavdan çekildi mi diskalifiye mi edildi acaba? Parşömen patlatıldığı için tekmeyi yemiş olabilirler mi? O kısmını bilemiyorum ama bir takım ve bir parşömenin aradan çekildiğini biliyorum. Bu pek de iyi değil sanki ama bilmiyorum. Hesap konusunda biraz noksanım var. Kafamı sallayarak Teijo'yu dinledikten sonra Teki'ye dönüp onu dinlemeye başladım. İlk söylediklerine hafifçe sırıttıktan sonra dikkatimi vererek dinlemeye devam ettim. Çakra kullanmayı engelleyen bir bola. Tutturabilirsek epeyce işimize yarar. Ryobe de elektrikçiymiş. Elektrikçilere karşı bugün zaafım olduğunu bir kere daha gördüm. Olay Ganmaru'nun çok güçlü olması değilmiş demek ki... O mor takımdaki herife iyi bir sümsük koyup baymak güzel olur. Sonra da kör kızla baş başa kalsak da onla dans etsek. O kız ilgimi çekiyor. Ya nasip, ya nasip...
Teki'nin söylediklerinden sonra atikçe lafa daldım önce. "BEN DE ÜSTEYDİM BUGÜN, HEM İYİLEŞTİM DE! BEN DE GİTMEK İSTİYORUM." Teki'nin eline son mum diken olmamak içindi bu atikliğim. Sonrasında çenemi kaşıyarak düşünüyormuş havası verdim kendime. Aslında ne diyeceğim ve nasıl durumu kendi istediğim yere çekeceğim kafamda net bir şekilde duruyordu. Biraz hımmladıktan sonra da söze girdim. "Şöyle yapalım mı o zaman, Mor Takım'a uğrayalım yarın. Epey aktifler, tekrardan bir parşömen kazanmış olma ihtimalleri yüksek. Hem gece çıkmak için izin de almışlardı. Üstüne bir de bugün ışınlanmaya yarayan kunai'yi aldıklarına göre aralarından en az biri parşömen avına çıkacaktır. Hem onları iyice pataklarsak parşömenle beraber özel kunai'yi de alabiliriz. Yine de Teki iki defa teçhizat tentesinde onlarla karşılaştı. Bizim gitmediğimiz günlerde de gitmiş olabilirler. O yüzden sürprizlere de hazırlıklı olmak lazım. Bence yine de denemeye değer..." İşte böylece kör kızla dövüşme ihtimalim olacak. HATTA AKLIMA DAHA ÇILGIN BİR FİKİR GELDİ. "Hatta şöyle olduğunu düşünsenize, biz ışınlanmalı kunai'yi ele geçiriyoruz, sonra Hiyaki'ye veriyoruz ve o artık puf olduğunda nereye gidiyorsa gidiyor. Sonra kunai'yi kullanan eleman Hiyaki'nin yanına gidiyor. Huhauhuahuauha, epey komik olurdu... BENCE KESİN MOR TAKIMA GİDELİM!" Üst düzey manipülasyon yeteneklerim beni nereye götürecek bakalım.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: Mavi Takım - Gün Sonu
5. GÜN
-Teijo ve Hiyaki geceyi avlanarak geçiriyorlar. Hiyaki, kaybolmadan önce 1 birim gıda, Teijo ise 2 birim gıda elde edebiliyor.
-Takım parşomeni, hala aynı fıçının içinde durmakta.
-Butsuo, 4. Gün Gece safhasından beri yemek yemediği için performansı 6. Gün Gündüz safhasında 'düşük' olarak kabul edilecektir. 6.Gün Gündüz safhasında yemek yediği takdirde 6. Gün Gece safhasında performansı normale dönecektir.
Gün Sonu Raporu:
► Show Spoiler
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: Mavi Takım - Gün Sonu
Akşam saatlerinde geçecek rpleriniz için 3 günlük süre bu mesaj itibariyle başlamıştır. Bu 3 günün sonunda gece hamlelerini yapmanız için ‘Hamleler’ başlığı mesajlaşmaya açılacaktır. Bununla birlikte, ‘Hamleler’ başlığında sonraki safhada yemek yiyip yemeyeceğinizi belirtmek zorundasınız. Gece safhası da tamamlandıktan sonra gün sonu raporunuz verilecek, gün sonu raporunun hemen ardından ertesi günün gündüz safhasının hamleleri için ‘Hamleler’ başlığı yeniden açılacaktır.
Sizlerden bu süreçte kişi başı 2 ila 5 rp beklemekteyiz. Bu rplerde gün içinde yaşadıklarınızı ve hislerinizi anlatabilir, sohbet edebilir, önünüzdeki gece safhası ve bir sonraki gündüz safhasında yapacağınız şeylerle alakalı taktik konuşmalarınızı yansıtabilirsiniz. En az birer rpnizi, taktiksel konuşmalara ayırmanızı rica ediyoruz.
Son olarak, gündüz safhası için üsten ayrıldıktan sonra gece safhasında üsse ‘dönmemiş’ bir pozisyondaysanız bulunduğunuz yere bağlı olarak kendi başınıza rp yapabilirsiniz.
Güneş battıktan hemen sonra üssünüze iki sınav görevlisi Jounin geliyor. 7. Gün Gündüz Safhası'nda Teçhizat Tentesi'nde ganimet bulunmayacağını, onun yerine tek bir sınav parşomeni olacağını bildirdikten sonra ayrılıyorlar.
Yaralanmalar:
Karakterin sol omzu ve göğsü arasında derin bir kunai yarası bulunmaktadır. Karakter sol kolunu kullanırken ve ani hareketler yaparken zorlanmaktadır. Kolun normal haline dönmesi için bir medikal çanta kullanımı gerekmektedir. Bununla birlikte karakter özellikle aldığı elektriksel hasar ve üst düzeyde chakra harcamış olması sebebiyle sıradan performansına dönebilmek için bir safha boyunca dinlenmelidir.
Karakterin Chisa'nın özel yeteneği sayesinde fiziksel bir yarası yoktur. Ancak normal şartlar altında kendini öldüreceğini net olarak algılayabildiği 'yaralar' almıştır. Mental olarak dahi olsa 'ölümü' tatmış olduğu için genel manada yıpranmış durumdadır. Bunun etkilerini üzerinden atabilmek ve normal performansına dönebilmek için bir safha boyunca dinlenmesi gerekmektedir. Karakterin dinlenmemesi halinde performansı normalden hızlı düşüşe geçecek, genel manada kondisyon ve formu normalin altında olacaktır.
Elde Edilen Ganimetler:
Ek Notlar:
Sizlerden bu süreçte kişi başı 2 ila 5 rp beklemekteyiz. Bu rplerde gün içinde yaşadıklarınızı ve hislerinizi anlatabilir, sohbet edebilir, önünüzdeki gece safhası ve bir sonraki gündüz safhasında yapacağınız şeylerle alakalı taktik konuşmalarınızı yansıtabilirsiniz. En az birer rpnizi, taktiksel konuşmalara ayırmanızı rica ediyoruz.
Son olarak, gündüz safhası için üsten ayrıldıktan sonra gece safhasında üsse ‘dönmemiş’ bir pozisyondaysanız bulunduğunuz yere bağlı olarak kendi başınıza rp yapabilirsiniz.
Güneş battıktan hemen sonra üssünüze iki sınav görevlisi Jounin geliyor. 7. Gün Gündüz Safhası'nda Teçhizat Tentesi'nde ganimet bulunmayacağını, onun yerine tek bir sınav parşomeni olacağını bildirdikten sonra ayrılıyorlar.
Yaralanmalar:
- Kasumikage Teki:
Karakterin sol omzu ve göğsü arasında derin bir kunai yarası bulunmaktadır. Karakter sol kolunu kullanırken ve ani hareketler yaparken zorlanmaktadır. Kolun normal haline dönmesi için bir medikal çanta kullanımı gerekmektedir. Bununla birlikte karakter özellikle aldığı elektriksel hasar ve üst düzeyde chakra harcamış olması sebebiyle sıradan performansına dönebilmek için bir safha boyunca dinlenmelidir.
- Oita Butsuo:
Karakterin Chisa'nın özel yeteneği sayesinde fiziksel bir yarası yoktur. Ancak normal şartlar altında kendini öldüreceğini net olarak algılayabildiği 'yaralar' almıştır. Mental olarak dahi olsa 'ölümü' tatmış olduğu için genel manada yıpranmış durumdadır. Bunun etkilerini üzerinden atabilmek ve normal performansına dönebilmek için bir safha boyunca dinlenmesi gerekmektedir. Karakterin dinlenmemesi halinde performansı normalden hızlı düşüşe geçecek, genel manada kondisyon ve formu normalin altında olacaktır.
Elde Edilen Ganimetler:
- Sınav Parşomeni: Mavi Takım, Mor Takım Üssü'nden elde ettikleri sınav parşomenini sorunsuzca üslerine getiriyor.
Ek Notlar:
- Oita Butsuo 6. Gün gündüz safhasında yemek yememiştir. 6. Gün gece safhasında yemek yemesi halinde 7. Gün Gündüz safhasında performansı normale dönecektir.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kasumikage Teki
- Kusagakure
- Posts: 398
- Joined: October 22nd, 2018, 2:54 am
Re: Mavi Takım - Gün Sonu
Sırtında parşömeni asılı, Butsuo ile üsse doğru ilerliyordu Teki. İkisi de yorgun geçen günlerinden ötürü hafif enerjisiz hissediyorlardı. Ek olarak Teki'nin omzundaki yara onun düşündüğünden daha derin ve acılı bir haldeydi. Sol kolunu aniden hareket ettirdiğinde omzundan tüm vücuduna bir acı dalgası yayılıyor. Kasılan suratı ile morali daha da düşüyordu.
Aniden kaşınmaya başlayan kafasını sağ eli ile kaşıdıktan sonra elinde iki tel daha beyaz saç görmesi ile iyice sinirleri bozulmuştu Teki'nin. "Oita-san benim saçlarım beyazlıyor sanırım..." Saçındaki bu ani değişime neyin sebep olduğunu bilmiyordu ancak 6 gündür duş almıyor olmasının etkisi olup olmadığını da merak ediyordu içten içe...
"Bu arada Oita-san bu, Ryoken'in kolu hakkında bir bilgin var mı? Gerçekten garip bir gücü var."
Butsuo'dan bu konuda bir tık daha bilgi alabilmeyi istiyordu. Sınav boyunca bir daha karşılaşmama ihtimalleri olsa da, Ryoken'in gücünü baya merak ediyordu Teki. Bolasını kullanmamış olsaydı dövüşü yüksek ihtimalle kaybedecekti ve Teki'yi yenen şey bir genjutsu değil o kol olacaktı. Düşünceleri bu yöndeydi en azından.
"Bizim stokta hiç medikal çanta kalmış mıydı? Omzumun bakıma ihtiyacı olacak gibi duruyor. Umarım başımıza iş çıkarmam. Zira yarın baya enerjiye ihtiyacımız olacak."
Son gün Mor Takım tarafından saldırıya uğrayacaklarından %100 emindi Teki. Bu da biraz canını sıkıyordu içten içe çünkü Nakada'nın gücünü biliyordu. Ek olarak Urata ve Ryobe'ye de şimdiden saygı duymaya başladığı için ikisi de tehlikeli birer rakipti Teki için.
Yavaş yavaş üs sınırlarına girmeye başlamışlarken adımlarını hızlandırmış ve sağ elini Kitsune'ye kenetlemişti Teki. Teijo'nun iyi durumda olduğunu ve üslerinin saldırıya uğramamış olmasını umarak adımlarına devam etmişti.
"Teijo-san iyidir umarım."
Aniden kaşınmaya başlayan kafasını sağ eli ile kaşıdıktan sonra elinde iki tel daha beyaz saç görmesi ile iyice sinirleri bozulmuştu Teki'nin. "Oita-san benim saçlarım beyazlıyor sanırım..." Saçındaki bu ani değişime neyin sebep olduğunu bilmiyordu ancak 6 gündür duş almıyor olmasının etkisi olup olmadığını da merak ediyordu içten içe...
"Bu arada Oita-san bu, Ryoken'in kolu hakkında bir bilgin var mı? Gerçekten garip bir gücü var."
Butsuo'dan bu konuda bir tık daha bilgi alabilmeyi istiyordu. Sınav boyunca bir daha karşılaşmama ihtimalleri olsa da, Ryoken'in gücünü baya merak ediyordu Teki. Bolasını kullanmamış olsaydı dövüşü yüksek ihtimalle kaybedecekti ve Teki'yi yenen şey bir genjutsu değil o kol olacaktı. Düşünceleri bu yöndeydi en azından.
"Bizim stokta hiç medikal çanta kalmış mıydı? Omzumun bakıma ihtiyacı olacak gibi duruyor. Umarım başımıza iş çıkarmam. Zira yarın baya enerjiye ihtiyacımız olacak."
Son gün Mor Takım tarafından saldırıya uğrayacaklarından %100 emindi Teki. Bu da biraz canını sıkıyordu içten içe çünkü Nakada'nın gücünü biliyordu. Ek olarak Urata ve Ryobe'ye de şimdiden saygı duymaya başladığı için ikisi de tehlikeli birer rakipti Teki için.
Yavaş yavaş üs sınırlarına girmeye başlamışlarken adımlarını hızlandırmış ve sağ elini Kitsune'ye kenetlemişti Teki. Teijo'nun iyi durumda olduğunu ve üslerinin saldırıya uğramamış olmasını umarak adımlarına devam etmişti.
"Teijo-san iyidir umarım."

毒
► Show Spoiler
- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 320
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: Mavi Takım - Gün Sonu
Yürüdükçe açılmaya başladı kafam. Şu an biraz daha net hatırlayabiliyorum olanları. Ben Chisa'nın bacağına yumruk attıktan sonra epey kulak tırmalayan bir çığlık atmıştı Chisa. Sonra da boğazıma kunai saplamıştı. Ölümle yüzleşme tecrübelerim git gide artıyor, tekrar bir sayalım bakalım. İlk olarak Tsuchikage'nin meteorla bizi öldürüp durduğu genjutsu var. Sonrasında Ganmaru elektriğe dönüşüp içimden geçerek ölümün kıyısına getirmişti beni. Bunda fiziksel olarak yaralanmıştım ama ölmemiştim. Genjutsuda ise gerçekten öldüğümü hissetmeme rağmen fiziksel olarak bir hasar almamıştım. Sonra Sozen'i öldürmeye çalışırken kendimi ve üstümdeki sıvı zehir Sozen'i patlatmıştım. Sozen ölmüş, hatta buharlaşmıştı. Ben de yanmış, zehirlenmiş ve ölümün eşiğindeydim. Ta ki Ryu benim için kendini bıçaklayana kadar. Şimdi bir tanesi daha eklendi ölümle burun buruna gelme tecrübelerime. Chisa'nın boğazıma kunai saplaması.
Açık konuşmak gerekirse bu konuda aptalca olduğunu bilmeme rağmen düşüncem değişmiyor. Sinir olmam gereken şey ölecek duruma düşecek kadar güçsüz olmam. Ama benim sinir olduğum şey her seferinde ölümden bu derece etkilenmem. Dördüncü kez ölümün gözüne baktım ve hala etkileniyorum bu durumdan. Demek ki korkuyorum. Ölümü güle oynaya karşılamak istiyorum ben. Beni dünyaya bağlayan şeyler çok olmasa da birkaç şey var. Her şeyden önce Kumiko var. Ya da en azından Kumiko'nun hayali. Sonrasında Ishichou-sama geliyor. Ne bok yersem yiyeyim hep arkamda durdu, onu yalnız bırakmak istemiyorum. Elimden ne gelir bilmiyorum ama ben de onun arkasında durmak istiyorum. Götünü kesmek için değil kesinlikle. Son olarak da Ryu var. Benim için kendi hayatını feda etmeye yeltendi. Artık taşıdığım cana kendi canım gibi bakamam. Ryu'nun gerçekleştirmek istedikleri, idealleri için de atıyor kalbim. Yine de isterdim bu dünyayla tam olarak bağımı kesebilmeyi. Ölüme yenileceğim, onu kabul ettim ama ölüm karşısında bu kadar çaresiz ve güçsüz olmaktan nefret ediyorum. istediğim şeyin insan üstü bir şey olabileceği ve belki de imkansız olması fikriyle teselli bulmaya çalışıyorum. Yine de bu konudaki tutumum huysuz bir veledinden farklı değil ve olmayacak! Oldurtmam! Ölüm korkusuysa ölüm korkusu, sonuna kadar mücadele edeceğim anasını satayım. Yenemeyeceğim diye savaşmayacağım diye bir şey de yok sonuçta. Altıma sıça sıça savaşacağım!
Kendi kendime sinirli sinirli yürüyordum bunları düşünerek. Teki'nin sesini de o zaman duydum. Şöyle bir baktım saçına kafamı çevirip. Harbiden de birkaç beyaz tel var aralarda. Samimi bir şekilde düşüncemi söyledim. "Olsun. Hep olgun kadınlar genç erkekler aramaz, olgun erkeklerden hoşlanan genç kızlar da var." Söylediklerimde samimi olmam ne kadar iyi ne kadar kötü bir şey onu sorgulayıp sinirlenmeye hazırlanıyordum ki Teki tekrar söze girdi ve beni kurtardı. Bugün huysuzlanacağım varmış. Ya da yine samimi olayım, ORADA BAYILACAK KADAR GÜÇSÜZ OLMAMA DA SİNİR OLDUM BEN! Küçük çocuklar gibi her yeri dağıtıp yok edesim var.
Ryoken'in kolu... "Ben de senden daha fazlasını bilmiyorum. Acı çekmediğini ve bir şekilde kanamasını durdurabildiğini biliyoruz sadece. Yine de dikkatli olmakta fayda var." dedim. Ardından da ekledim. "Bildiğim kadarıyla elimizdeki son medikal çantayı benim yarılan kafam veya kırılan kaburgalarım için kullanmıştık. Belki ikisi için de... Üzgünüm." Ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum. Bir gün daha acıya katlanabilir belki ama yarın da dövüşmek zorunda olduğumuzu biliyor. Bir endişesi varsa budur. "Yarın Satori-san'ı yenebileceğimi düşünüyorum. Özellikle karnımı doyurduktan sonra bu konuda epey bir yol almış olacağım." dedim hafifçe sırıtarak. Midem kıyılıyor... Teijo için söylediklerine de kafamı sallayarak katıldım.
Kısa bir yürüyüşten sonra da yuvamız üssümüz gözüktü. Şöyle bir yokladım, her şey yerli yerinde gibi duruyor. Sonra da Teijo düşman geldi falan sanmasın diye ciğerlerimi patlatırcasına bağırdım. "TEİJO BİZ GELDİK! BUTSUO VE TEKİ. HER ŞEY YOLUNDA MI? BİZ FENA BİR DURUMDA DEĞİLİZ." Amacıma ulaştım, ayı gibi bağırınca biraz geçti sinirim. Bir Chisa çığlığı değil yine de. HAYIR, CHİSA'DAN DAHA YÜKSEK SESLE ÇIĞLIK ATMALIYIM, KAYBEDEMEM, YENİLEMEM, HEP KAZANMALIYIM! Tam malım. Eğer gerçekten hep kazanacağım bir konu varsa bu mallık olurdu. Yok yok, kesin onda da kazanamazdım ben. Malım çünkü.
Açık konuşmak gerekirse bu konuda aptalca olduğunu bilmeme rağmen düşüncem değişmiyor. Sinir olmam gereken şey ölecek duruma düşecek kadar güçsüz olmam. Ama benim sinir olduğum şey her seferinde ölümden bu derece etkilenmem. Dördüncü kez ölümün gözüne baktım ve hala etkileniyorum bu durumdan. Demek ki korkuyorum. Ölümü güle oynaya karşılamak istiyorum ben. Beni dünyaya bağlayan şeyler çok olmasa da birkaç şey var. Her şeyden önce Kumiko var. Ya da en azından Kumiko'nun hayali. Sonrasında Ishichou-sama geliyor. Ne bok yersem yiyeyim hep arkamda durdu, onu yalnız bırakmak istemiyorum. Elimden ne gelir bilmiyorum ama ben de onun arkasında durmak istiyorum. Götünü kesmek için değil kesinlikle. Son olarak da Ryu var. Benim için kendi hayatını feda etmeye yeltendi. Artık taşıdığım cana kendi canım gibi bakamam. Ryu'nun gerçekleştirmek istedikleri, idealleri için de atıyor kalbim. Yine de isterdim bu dünyayla tam olarak bağımı kesebilmeyi. Ölüme yenileceğim, onu kabul ettim ama ölüm karşısında bu kadar çaresiz ve güçsüz olmaktan nefret ediyorum. istediğim şeyin insan üstü bir şey olabileceği ve belki de imkansız olması fikriyle teselli bulmaya çalışıyorum. Yine de bu konudaki tutumum huysuz bir veledinden farklı değil ve olmayacak! Oldurtmam! Ölüm korkusuysa ölüm korkusu, sonuna kadar mücadele edeceğim anasını satayım. Yenemeyeceğim diye savaşmayacağım diye bir şey de yok sonuçta. Altıma sıça sıça savaşacağım!
Kendi kendime sinirli sinirli yürüyordum bunları düşünerek. Teki'nin sesini de o zaman duydum. Şöyle bir baktım saçına kafamı çevirip. Harbiden de birkaç beyaz tel var aralarda. Samimi bir şekilde düşüncemi söyledim. "Olsun. Hep olgun kadınlar genç erkekler aramaz, olgun erkeklerden hoşlanan genç kızlar da var." Söylediklerimde samimi olmam ne kadar iyi ne kadar kötü bir şey onu sorgulayıp sinirlenmeye hazırlanıyordum ki Teki tekrar söze girdi ve beni kurtardı. Bugün huysuzlanacağım varmış. Ya da yine samimi olayım, ORADA BAYILACAK KADAR GÜÇSÜZ OLMAMA DA SİNİR OLDUM BEN! Küçük çocuklar gibi her yeri dağıtıp yok edesim var.
Ryoken'in kolu... "Ben de senden daha fazlasını bilmiyorum. Acı çekmediğini ve bir şekilde kanamasını durdurabildiğini biliyoruz sadece. Yine de dikkatli olmakta fayda var." dedim. Ardından da ekledim. "Bildiğim kadarıyla elimizdeki son medikal çantayı benim yarılan kafam veya kırılan kaburgalarım için kullanmıştık. Belki ikisi için de... Üzgünüm." Ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum. Bir gün daha acıya katlanabilir belki ama yarın da dövüşmek zorunda olduğumuzu biliyor. Bir endişesi varsa budur. "Yarın Satori-san'ı yenebileceğimi düşünüyorum. Özellikle karnımı doyurduktan sonra bu konuda epey bir yol almış olacağım." dedim hafifçe sırıtarak. Midem kıyılıyor... Teijo için söylediklerine de kafamı sallayarak katıldım.
Kısa bir yürüyüşten sonra da yuvamız üssümüz gözüktü. Şöyle bir yokladım, her şey yerli yerinde gibi duruyor. Sonra da Teijo düşman geldi falan sanmasın diye ciğerlerimi patlatırcasına bağırdım. "TEİJO BİZ GELDİK! BUTSUO VE TEKİ. HER ŞEY YOLUNDA MI? BİZ FENA BİR DURUMDA DEĞİLİZ." Amacıma ulaştım, ayı gibi bağırınca biraz geçti sinirim. Bir Chisa çığlığı değil yine de. HAYIR, CHİSA'DAN DAHA YÜKSEK SESLE ÇIĞLIK ATMALIYIM, KAYBEDEMEM, YENİLEMEM, HEP KAZANMALIYIM! Tam malım. Eğer gerçekten hep kazanacağım bir konu varsa bu mallık olurdu. Yok yok, kesin onda da kazanamazdım ben. Malım çünkü.
- Sekino Teijo
- Posts: 150
- Joined: November 7th, 2019, 8:18 pm
Re: Mavi Takım - Gün Sonu
Sakin sakin kapısı kırık havadar üssümüzde otururken takım arkadaşlarımın bana seslendiğini duydum. Seslerini duyar duymaz hızlıca oturduğum yerden kalkarak onları karşılamak için seslerinin geldiği yere doğru yavaşça yürümeye başladım. Umarım bu sefer de ciddi bir yara almadan sağ salim geri gelmeyi başarmışlardır. Üssümüzde hiç sağlık çantası kalmadığı için ne yazık ki bu tarz yaralanmalar konusunda yapabileceği çok fazla bir şey yok. Gerçi en kötü ihtimalle sürekli göz gezdirdiğim kitaptaki bilgileri deneyerek bir şeyler yapmaya çalışabilirim. Teorik ve pratik arasında çok büyük bir fark olsa da durum o noktaya gelirse elimi taşın altına sokmaktan başka çarem yok.
Bizimkilerinin başka bir parşömen getirdiklerini görünce acayip mutlu oldum. Bu parşömen ile birlikte sonunda tekrar eski parşömen sayımıza geri dönebildik. Eğer yarın da bir tane daha bulabilirsek üç parşömene sahip olup, hepimiz başarılı bir şekilde sınavı tamamlayabiliriz. Ancak ortada küçük bir sorun var. İlk sevinç şokunu atlatıp takım arkadaşlarıma göz gezdirdikten sonra Teki’nin omzundaki büyük yarayı gördüm. Bu yarayı bir şekilde tedavi etmemiz gerekiyor. Sınavın bitmesine bir gün kaldığı için yara yüzünden Teki’nin hayatının tehlikeye gireceğini düşünmüyorum ama bu yara yüzünden ister istemez performansı etkilenecektir. Bu yüzden de önceliğimiz bu sorunu düzeltmeye yönelik olması lazım.
Teki’nin sırtındaki parşömeni almak için hamle yaptıktan sonra “Anlaşılan baya bir şey yaşadınız. İçeri geçelim ondan sonra başınıza neler geldiğini anlatırsınız” Diyeceğim. Ardından Teki’den aldığım parşömeni fıçıların yanına koyduktan sonra yere oturup “Bugün gelen giden olmadı. Sessizce tek başıma bekledim.” Diyerek kısaca tüm günümü özetleyeceğim. Kısa ve öz günlük raporumu verdikten sonra onların başından geçenleri dinlemek için beklemeye başlayacağım.
Bizimkilerinin başka bir parşömen getirdiklerini görünce acayip mutlu oldum. Bu parşömen ile birlikte sonunda tekrar eski parşömen sayımıza geri dönebildik. Eğer yarın da bir tane daha bulabilirsek üç parşömene sahip olup, hepimiz başarılı bir şekilde sınavı tamamlayabiliriz. Ancak ortada küçük bir sorun var. İlk sevinç şokunu atlatıp takım arkadaşlarıma göz gezdirdikten sonra Teki’nin omzundaki büyük yarayı gördüm. Bu yarayı bir şekilde tedavi etmemiz gerekiyor. Sınavın bitmesine bir gün kaldığı için yara yüzünden Teki’nin hayatının tehlikeye gireceğini düşünmüyorum ama bu yara yüzünden ister istemez performansı etkilenecektir. Bu yüzden de önceliğimiz bu sorunu düzeltmeye yönelik olması lazım.
Teki’nin sırtındaki parşömeni almak için hamle yaptıktan sonra “Anlaşılan baya bir şey yaşadınız. İçeri geçelim ondan sonra başınıza neler geldiğini anlatırsınız” Diyeceğim. Ardından Teki’den aldığım parşömeni fıçıların yanına koyduktan sonra yere oturup “Bugün gelen giden olmadı. Sessizce tek başıma bekledim.” Diyerek kısaca tüm günümü özetleyeceğim. Kısa ve öz günlük raporumu verdikten sonra onların başından geçenleri dinlemek için beklemeye başlayacağım.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: Mavi Takım - Gün Sonu
Teijo, Teki'nin sırtındaki parşömeni almak için hareketleniyor. Teki de onu sırtından indirirken parşömen birden alev alıyor!
Yanmaya başlayan parşömenin harlayan aleviyle geriye çekiliyor ve kollarınızı suratınıza siper ediyorsunuz. Teijo ve Teki aniden onu yere bırakmak zorunda kalıyorlar. Sağınıza solunuza bakınıyorsunuz söndürmek için parşömeni ancak, parşömen bir kaç saniye içerisinde küle dönüşüyor. Esen hafif rüzgârda küller dağılmaya başlarken birbirinize bakıyorsunuz.
Parşömenin bir nadide ekipman olduğunu algılıyorsunuz bu anda. Sahte bir parşömen olmalı, aktif edildiği üsten ayrılınca yanacak şekilde ayarlanmış.
Yanmaya başlayan parşömenin harlayan aleviyle geriye çekiliyor ve kollarınızı suratınıza siper ediyorsunuz. Teijo ve Teki aniden onu yere bırakmak zorunda kalıyorlar. Sağınıza solunuza bakınıyorsunuz söndürmek için parşömeni ancak, parşömen bir kaç saniye içerisinde küle dönüşüyor. Esen hafif rüzgârda küller dağılmaya başlarken birbirinize bakıyorsunuz.
Parşömenin bir nadide ekipman olduğunu algılıyorsunuz bu anda. Sahte bir parşömen olmalı, aktif edildiği üsten ayrılınca yanacak şekilde ayarlanmış.
Off Topic
Karakterleriniz parşömenin "sahte" olduğunu biliyorlar. Yani bu parşömenin sahte parşömen yerine geçen bir nadide ekipman olduğundan ve teçhizat tentesinden alındığını anlayabiliyorsunuz.
RP'lerinize olağan kurallar çerçevesinde devam edebilirsiniz. GM turu tekrar gelmeyecektir.
RP'lerinize olağan kurallar çerçevesinde devam edebilirsiniz. GM turu tekrar gelmeyecektir.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 320
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: Mavi Takım - Gün Sonu
Anaaaaaaaaaaa... Yandı lan parşömen. Puh! Olum biz mi bir şey yaptık lan acaba? Yoo, biz de bir şey yapmadık. Yandı bitti kül oldu laaan...
ULAN SATORİ KARISI! BİZİ KANDIRDIN LAN Dİ Mİ! Kesin sahteydi bu parşömen. Kahpenin dölleri her gün teçhizata gidip gıldır gıcık ne varsa doldurmuşla üslerine. Her gün teçhizat tentesine gidip ağızlarını burunlarını kırmamız lazımdı. Yer misin yemez misin! Şerefsiz Satori...
Yine de komik aslında epey, takım arkadaşlarımın bana sinir olmayacağını bilsem gülmeye başlamıştım şimdiye. Zaten zor tutuyorum kendimi. Tiplere bak bizimkilerin, hepsi hayal kırıklığından ölüyor. Ben de üzgünüm yani ama komik de aynı zamanda. Bu trajedinin altında da böyle bir komedi yatıyormuş, ben ne yapabilirim yani.
Çaktırmadan birkaç derin nefes alarak gülmemi geçirmeye çalıştım. Başarılı da olmuş gibiydim. Sonra büyük bir coşkuyla konuya girip ellerimle kollarımla abartılı hareketler yaparak konuşmaya başladım. "KAHPE KÖPEK SATORİ! SEN DUR, BEN SANA YARIN NELER YAPACAĞIM! ANT OLSUN Kİ O PARŞÖMEN BİZ-AHUAHUAUHAUHUA..." Sonra da dayanamayıp yerlerde yatarak gülmeye başladım. Çok da ayıp oldu ama yapacak bir şey yok. İşin kötüsü bizimkiler de şimdi bizde iki parşömen var sanıyor. Sınav bitince onlar da bir hiç için o kadar dövüştüğümüzü öğrenecek, acaba onlara da komik gelir mi? Düşününce yine gülesim geliyor.
Amaaaan, yeter! Gülmeyi bırakıp yuvarlandığım yerden ayaklandım. "Pardon, biraz sinirlerim bozuldu da. Olumsuzlukları bir kenara bırakalım. Yarın ne yapacağız şimdi?" dedim. Benim kafamda iyi bir plan var aslında ama önce takım arkadaşlarımı dinlemek istiyorum. Saçma bir fikir gibi gelirse onları dinledikten sonra hiç anlatmaya girişip rezil olmayacağım. Bence o kadar da saçma değil ama...
ULAN SATORİ KARISI! BİZİ KANDIRDIN LAN Dİ Mİ! Kesin sahteydi bu parşömen. Kahpenin dölleri her gün teçhizata gidip gıldır gıcık ne varsa doldurmuşla üslerine. Her gün teçhizat tentesine gidip ağızlarını burunlarını kırmamız lazımdı. Yer misin yemez misin! Şerefsiz Satori...
Yine de komik aslında epey, takım arkadaşlarımın bana sinir olmayacağını bilsem gülmeye başlamıştım şimdiye. Zaten zor tutuyorum kendimi. Tiplere bak bizimkilerin, hepsi hayal kırıklığından ölüyor. Ben de üzgünüm yani ama komik de aynı zamanda. Bu trajedinin altında da böyle bir komedi yatıyormuş, ben ne yapabilirim yani.
Çaktırmadan birkaç derin nefes alarak gülmemi geçirmeye çalıştım. Başarılı da olmuş gibiydim. Sonra büyük bir coşkuyla konuya girip ellerimle kollarımla abartılı hareketler yaparak konuşmaya başladım. "KAHPE KÖPEK SATORİ! SEN DUR, BEN SANA YARIN NELER YAPACAĞIM! ANT OLSUN Kİ O PARŞÖMEN BİZ-AHUAHUAUHAUHUA..." Sonra da dayanamayıp yerlerde yatarak gülmeye başladım. Çok da ayıp oldu ama yapacak bir şey yok. İşin kötüsü bizimkiler de şimdi bizde iki parşömen var sanıyor. Sınav bitince onlar da bir hiç için o kadar dövüştüğümüzü öğrenecek, acaba onlara da komik gelir mi? Düşününce yine gülesim geliyor.
Amaaaan, yeter! Gülmeyi bırakıp yuvarlandığım yerden ayaklandım. "Pardon, biraz sinirlerim bozuldu da. Olumsuzlukları bir kenara bırakalım. Yarın ne yapacağız şimdi?" dedim. Benim kafamda iyi bir plan var aslında ama önce takım arkadaşlarımı dinlemek istiyorum. Saçma bir fikir gibi gelirse onları dinledikten sonra hiç anlatmaya girişip rezil olmayacağım. Bence o kadar da saçma değil ama...
- Kasumikage Teki
- Kusagakure
- Posts: 398
- Joined: October 22nd, 2018, 2:54 am
Re: Mavi Takım - Gün Sonu
Çevreye saçılan küllere şok içinde bakıyordu sadece. Tam rahatladığını düşünürken, en azından iki parşömene sahip oldukları için tamamen defansa odaklanabilme opsiyonu ile kendisine mental terapi uygularken yaşadıkları bu durum çok etkilemişti Teki'yi. Parşömeni aldığı için medikal çantayı Ryu'ya verdiğine deliler gibi pişmandı artık. Üsse eli boş dönmekle kalmamış, üstüne bir de henüz iyileştirilmesi mümkün olmayan bir yara almıştı Teki.
İçindeki büyük çığlığı tutmak için kasmıştı kendini. Kaşları çatılmış, elleri yumruk halinde sıkılmıştı. Bu parşömen için ellerindeki tek silah olan bolayı da kullanmış olması daha da üzülmesine sebep oluyordu. Tüm dövüşleri boşa gitmişti. Bola da aynı şekilde...
Kendini daha fazla tutamayacağını düşündüğü için Butsuo ve Teijo'nun yanından biraz uzaklamıştı. Sesini bastıracak kadar uzaklaşamayacağını 6. adımında fark ettiği gibi yerinde durmuş ve avazı çıktığı kadar bağırmıştı Teki. Sinirliydi, mutsuzdu... Aptal yerine konmuştu ve bu konuda yapabileceği hiçbir şey yoktu.
Butsuo'nun gülüşü gelmişti kulağına o sırada. Şaşırmıştı açıkçası. Takım arkadaşının konu hakkında bu kadar rahat olacağını beklemiyordu. "Belki de ben fazla ciddiye alıyorum bu sınavı." diye iç geçirmişti sadece.
Tekrar takım arkadaşlarının yanına adımlarken, Butsuo da sorusunu sormuştu ortaya. Teki de emin değildi yarın ne yapmaları gerektiğinden. Tek bildiği ise ellerindeki son parşömeni riske atmamaları gerektiğiydi.
"Oita-san yarın gün ağardığı gibi son hızla teçhizat kampına gidip, oraya koydukları yeni parşömeni almayı deneyebilirsin sanırım. Üstündeki sana apırlık oluşturacak her şey bize verir ve son hız gidersin. Senden önce varabilen olacağını sanmıyorum. Fakat tekrar saçma bir sandık oyunu falan yapmış olabilirler. Bu yüzden bir patlayıcı parşömeni elinde bulundur derim."
Sağ eli ile yıkık evlerini işaret edip, yürümeye başlamıştı.
"Ben burada durup, parşömenimizi koruyabilirim. Acil durumlar için Hiyaki benimle olacak zaten. Ek olarak yaratacağım Kage Bunshin'ler ile size destek sağlayabilirim." Bakışlarını Butsuo'ya kenetlemişti. "Senin hızına yetişemezler ancak Teijo ile peşinden gelebilirler."
Üs binasına girdiği gibi yatağa yönelmişti. Günün yorgunluğunu biraz uzanarak atmaya çalışacaktı. Vücudunu yumuşak sayılabilecek yatağa bıraktığı gibi devam etmişti sözlerine.
"Mor Takım'ın buraya geleceğini sanmıyorum. Parşömenin sahte olduğunu biliyorlar. Turuncu Takım gelebilir gibi ancak son hallerini düşününce onları da bir şekilde engelleyebilirim."
Mutsuzdu. Kafasındaki düşünceleri netleştiremiyordu bir türlü.
İçindeki büyük çığlığı tutmak için kasmıştı kendini. Kaşları çatılmış, elleri yumruk halinde sıkılmıştı. Bu parşömen için ellerindeki tek silah olan bolayı da kullanmış olması daha da üzülmesine sebep oluyordu. Tüm dövüşleri boşa gitmişti. Bola da aynı şekilde...
Kendini daha fazla tutamayacağını düşündüğü için Butsuo ve Teijo'nun yanından biraz uzaklamıştı. Sesini bastıracak kadar uzaklaşamayacağını 6. adımında fark ettiği gibi yerinde durmuş ve avazı çıktığı kadar bağırmıştı Teki. Sinirliydi, mutsuzdu... Aptal yerine konmuştu ve bu konuda yapabileceği hiçbir şey yoktu.
Butsuo'nun gülüşü gelmişti kulağına o sırada. Şaşırmıştı açıkçası. Takım arkadaşının konu hakkında bu kadar rahat olacağını beklemiyordu. "Belki de ben fazla ciddiye alıyorum bu sınavı." diye iç geçirmişti sadece.
Tekrar takım arkadaşlarının yanına adımlarken, Butsuo da sorusunu sormuştu ortaya. Teki de emin değildi yarın ne yapmaları gerektiğinden. Tek bildiği ise ellerindeki son parşömeni riske atmamaları gerektiğiydi.
"Oita-san yarın gün ağardığı gibi son hızla teçhizat kampına gidip, oraya koydukları yeni parşömeni almayı deneyebilirsin sanırım. Üstündeki sana apırlık oluşturacak her şey bize verir ve son hız gidersin. Senden önce varabilen olacağını sanmıyorum. Fakat tekrar saçma bir sandık oyunu falan yapmış olabilirler. Bu yüzden bir patlayıcı parşömeni elinde bulundur derim."
Sağ eli ile yıkık evlerini işaret edip, yürümeye başlamıştı.
"Ben burada durup, parşömenimizi koruyabilirim. Acil durumlar için Hiyaki benimle olacak zaten. Ek olarak yaratacağım Kage Bunshin'ler ile size destek sağlayabilirim." Bakışlarını Butsuo'ya kenetlemişti. "Senin hızına yetişemezler ancak Teijo ile peşinden gelebilirler."
Üs binasına girdiği gibi yatağa yönelmişti. Günün yorgunluğunu biraz uzanarak atmaya çalışacaktı. Vücudunu yumuşak sayılabilecek yatağa bıraktığı gibi devam etmişti sözlerine.
"Mor Takım'ın buraya geleceğini sanmıyorum. Parşömenin sahte olduğunu biliyorlar. Turuncu Takım gelebilir gibi ancak son hallerini düşününce onları da bir şekilde engelleyebilirim."
Mutsuzdu. Kafasındaki düşünceleri netleştiremiyordu bir türlü.

毒
► Show Spoiler