İsim: Jin Ryoken
Yaş: 22
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.87
Kilo: 90
Köy: Ishigakure
Rank: B - Rank
Rütbe: Jounin
Başlangıç Statları:
- Güç: D - Rank (2)
- Çeviklik: D - Rank (2)
- Potansiyel: D - Rank (2)
- Kondisyon: D - Rank (2)
- Zihin: A - Rank (8)
- Varlık: A - Rank (8)
Görünüm
-
Soru: Çehresi nasıl görünüyor? Saçları ne renk ve hangi boyda? Suratında dikkat çeken özellikler mevcut mu?
Cevap: Saçları ve kaşları altın sarısı rengindedir, sakalları yoktur. Orta uzunlukta bir saç modeline sahiptir ve taramak gibi bir huyu olmadığından, her zaman dalgalı bir saç modeline sahiptir. Çene kemikleri oldukça belirgin ve keskin bir hattadır. Yüzünde herhangi bir yara izi yoktur. Göz rengi kehribar rengindedir.
-
Soru: Vücut şekli, rengi ve ten yapısı nasıl? Vücudunda kalıcı bir yara, doğum izi veya dövme mevcut mu?
Cevap: Nispeten uzun boyludur, uzun boyuna rağmen orantılı bir vücuda sahiptir. Kaslı değildir, ancak atletik bir vücuda sahiptir ve yağ oranı düşüktür, bu sebeple belirgin kasları vardır. Vücudunda kalıcı bir iz olarak sol kolunun koptuğu yerde iz vardır. İzin başlangıcından itibaren ise çürümüş görünümde bir kola sahiptir. Kolunu bandajlarla sarıp göstermemeyi tercih eder. Ancak bandajların bittiği yere dikkatli bakılırsa, yara izi görülebilecek düzeydedir.
-
Soru: Günlük hayatta ne giymeyi tercih ediyor? Bu tercihlerin sebepleri neler?
Cevap: Klasik bir shinobi ayakkabısı, üstüne ise biraz rahat edebileceği bollukta, klasik bir shinobi pantolonu giyer. Ancak rahatlığına önem verdiğinden ve bol tercih etmesinden dolayı kemerle sıkıştırmıştır. Pantolonunun içine doğru soktuğu file bir içliği vardır ve onun üstüne ise kapüşonsuz, dik yakalı, uzunluğu ayak bileklerinin bir tık üstüne kadar gelecek, kollarını sokabildiği bir pelerin giymeyi tercih eder. Bu kadar rahat giyinmesinin sebebi kıyafet olarak rahat olmak istemesidir.
-
Soru: Görevlerde ne giymeyi tercih ediyor? Bu tercihlerin sebepleri neler?
Cevap: Görevlerde yine aynı kıyafetleri tercih ediyor, bunları değiştirmeyi düşünmüyor. Hem rahat edebilmek hem de hızlı bir şekilde hareket edebilmek istediğinden, kendini rahat hissetmek istiyor.
-
Soru: Giyilmesi zorunlu kılınan alın bandını nasıl kullanmayı tercih ediyor? Alnına mı takıyor yoksa giysisine mi iliştirmiş?
Cevap: Alnına takmak yerine boynuna iliştiriyor, köy simgesi karşı tarafa doğru bakıyor.
-
Soru: Sesi ve konuşması nasıl? Tok mu, ince mi? Görünüşüyle bir tezatlık oluşturuyor mu? Şivesi var mı?
Cevap: Tok bir sese sahiptir, sapsarı görünümünün ardında başta biraz garip durabilse de hemen alışılabilir düzeydedir. Karakteristik, tok ve kalın bir ses tonuna sahiptir.
-
Soru: Aynaya baktığında gördüğü şeyden hoşnut mu? Onun canını sıkan bir tarafı var mı?
Cevap: Genel olarak vücudunun her tarafından hoşnut olsa da, çürümüş sol kolunun görüntüsünden hoşlanmaz. Bu sebeple mecbur olmadığı sürece kolunu tamamen bandajlarla kapatmayı tercih eder.
-
Soru: Duygularını suratı ile ifade etme konusunda nasıl? Bunu başarabiliyor mu, yoksa kendini göstermemeyi mi tercih ediyor?
Cevap: Duygularını mimikleri ve suratı ile ifade etme konusunda iyidir. Özellikle kendini göstermemeyi tercih etmeyen bir yapıya sahip olduğundan ve her ortama uyum sağlayabilme yeteneğinden dolayı, bu konuya önem vermektedir. O an hissettirmek istediği duyguları rahat bir şekilde suratı ve mimiği ile ifade edebilmek konusunda iyidir.
-
Soru: Akademi öncesi yaşamı nasıldı? Arkadaşları var mıydı, yoksa yalnız bir küçüklük mü geçirdi?
Cevap: Ryoken, abisinin peşinden her yere koşturan bir çocuktu. Kendi yaşıt arkadaşı yoktu, çevresinde bulunan yaşıtlarla eğlenmeyi tercih etmezdi. Her zaman bir yerlerde abisinin peşine koşar, ya da onun dönüşünü beklerdi. Akademi hayatına kadar kendi yaşıtı arkadaşı hiç olmadı.
-
Soru: Akademi hayatı nasıl geçti? Favori dersi veya favori hocası var mıydı? Performansı nasıldı?
Cevap: Akademi hayatı, Ryoken için derslerine çalışmak, başarılı olmak ve güçlenmek üzerine kurulu bir üçgen içerisinde geçti. Bir shinobi olma yolunda en büyük adımlardan birisi olarak gördüğü bu macerada, kendi zekasını olabildiğince kullanmaya çalıştı. Teorik olarak bir çok konuda iyi bir başarı ve performans sergiledi, ancak kendi yeteneğinin Ninjutsu değil, Genjutsu olduğunu akademi zamanı anlamaya başladı. Akademi sırasında birkaç arkadaş edinmeyi başarmıştı, yine de çok başarılı değildi arkadaş edinme konusunda. En sevdiği hocası, Genjutsu eğitimini aldığı hocasıydı. Ondan bilgi koparmak için sürekli peşinden koşar, kendi eğitimini bir üst seviyeye taşıyabilmek için uğraşırdı.
-
Soru: Mezun olduktan sonra Genin hayatını nasıl geçirdi? Chuunin olana kadarki dönemde nasıl bir takımdaydı? Takım hocasını benimsedi mi yoksa kendi yolunu mu çizdi?
Cevap: Genin hayatı, kendi eğitimi açısından oldukça kaliteli geçti. Takım arkadaşlarıyla bir arkadaşlık bağı kurma konusunda yol kat etti. İnsanlarla nasıl daha rahat iletişim kurabileceği konusunda, insanları inceleme konusunda kendisi için büyük bir deney alanıydı Genin takımı. Takım hocası kendisinin Genjutsu yeteneğini fark etmiş, bu yolda kendini geliştirmesi için ön ayak olmuştu. Takım hocası ona insanları nasıl daha iyi analiz edebileceğini, hangi ortamlara nasıl ayak uydurabileceğini öğretmeye çalışmış, Ryoken ise tecrübelerine tecrübe katarak bu konuda kendini iyice geliştirmişti. Takım hocasını benimsiyordu, ona yol gösteren birisi olduğu için. Ancak takım arkadaşlarını tam olarak bir arkadaş kategorisinde hiçbir zaman değerlendirememiş, bundan dolayı Chuunin olduktan sonra bir daha görüşmeyi düşünmemişti.
-
Soru: Hayatından minik bir kesit sunması istenseydi, ne anlatırdı?
Cevap: Kendi halkından birisine, bir sivile Genjutsu uyguladıktan sonra, kolu koptuğu anda kendi halkının ona sahip çıkmış olmasını anlatırdı. Bu durum sivil insanları pekte umursamayan, öfkesine yenik düşen Ryoken için bir dönem olmuş, saygısını geri kazanmasına yol açmıştı. Takım arkadaşı tarafından terk edilip, saldırdığı halkı tarafından korunulmak, kesinlikle anlatabileceği bir kesit.
-
Soru:Ailesi nasıldı? Annesi ve babası birer Shinobi'miydi yoksa sivil mi?
Cevap: Babası kaçak bir shinobi idi. Genjutsu konusunda takıntılı, zihin manipülasyonu konusunda ise oldukça takıntı beslemiş biri olduğu konusunda hiçbir bilgiye sahip değil ve onu hiçbir zaman tanımadı. Annesi ise bir sivildi. Hayatının büyük çoğunluğunu annesi ve abisi ile geçirdi.
-
Soru:Birisinin canını aldı ise, bu nasıl gerçekleşti?
Cevap: Birden fazla kişinin canını almıştır. Gennosuke ile tanıştığı zaman, kol için çıktığı macerada Masaki Kyuwa adlı kişiyi öldürme görevini devralmıştır. Sol kolunu test edebileceği bu görev içerisinde hem Kyuwa üzerinde kolunun vereceği hasarı test etme imkanı yakalamış, hem de katanası ile kellesini uçurarak canını almıştır.
-
Soru:Etkileyen en önemli olay neydi?
Cevap: Kolunu geri almak için çıktığı macerada, henüz tek kollu iken uğradığı han içerisinde samuray bozuntusu tiplerin kendisine sataştığı zaman bir şey yapamayacağını düşünmesi, onu en çok etkileyen olaylardan biridir. O noktada, gücün gerçekten çok önemli olduğunu, güç olmadan olmayacağını anlamıştır. Eğer orada kurtarılmasaydı nasıl bir kapana sıkışmış olacağını düşündükçe, güçlenmenin ve gücün önemini daha fazla kavramaktadır.
Kişilik
-
Soru: Dışarıdan nasıl bir benlik çiziyor? Başkaları onu ilk görüşte nasıl tanımlar? Onu tanıyanlar için bu tanım değişir mi, yoksa ilk görüldüğü anda neyse hep o mu?
Cevap: Dışarıdan bakıldığı zaman, oldukça soğuk, üstten bakan bir benlik çizer. Dünya umurunda değilmiş gibi duran, duygusuz ve ifadesiz suratı ile görünür. Bu duygusuz ve ifadesiz suratına oldukça ironik duran ve altında her anlamın çıkarabileceği bir gülümseme ile, ilk bakışta ne istediği, ne düşündüğü pek anlaşılmayan birisidir. Onu gerçekten tanıyanlar için bu tanım değişir, anlayışlı ve sıcakkanlı olduğu zamanlar mevcuttur ancak birisinin kendisini gerçekten tanımasına çoğu zaman izin vermez. İnsandan insana göre oynayan karakterine bakıldığı zaman, bu sorunun cevabı kişiden kişiye ve Ryoken’in nasıl davranması gerektiğine göre değişir. Ancak birinin kendisini gerçekten tanımasına izin verdiyse, sıcakkanlı, çok fazla konuşmayan, yol gösterebilen, yol göstermeyi deneyen, olayları iyi yorumlayabilen ve mantıklı cevaplar üretebilen birisi olarak tanımlanır. Üstten bakıyormuş gibi değil, gerçekten yanında durabilen bir kişi olarak görünür. Onu çok yakın takıyan kişilere bile kendini pek fazla açmayı sevmese de, açabileceği kadar güvendiği zaman hislerini, duygularını anlatan bir karaktere sahiptir. İlk görüldüğü an ile, gerçekten tanındığı an arasında dağlar kadar fark vardır.
-
Soru: İnsan ilişkileri nasıl? Başkalarına kolay açılabiliyor mu, yoksa kendini kapatmayı mı tercih ediyor? Başkalarına karşı tahamülü ne seviyede?
Cevap: İnsan ilişkileri konusunda tercihe bağlı davranmaktadır. Fazla yalancı, kandırmayı seven bir insan olduğu için, insandan insana değişiklik gösteren tavırlara sahiptir. Çoğu insanla çok rahat iletişim kurabilir, bu iletişim içerisinde bir sürü yalana başvurabilir, kendini saklamıyormuş gibi davranarak içten içe saklar. İnsanlarla iletişim kurmak onun için bir eğlencedir, bir hobi gibidir. Karşı tarafı çözmeyi, ancak kendisini saklamayı tercih eder. Güvendiği kişilere karşı ise kolay bir şekilde hissiyatlarını, isteklerini açabilir. Başka insanlara tahammülü üst seviyededir, özellikle de güvendiği kişilere karşı fazlasıyla tahammüllü davranmaktadır.
-
Soru: En büyük zaafı nedir? Bu zaafı hakkında neler düşünüyor?
Cevap: Güçlenme arzusunu, bir zaaf olarak nitelendirmektedir. Bunun sebebi, güçlenmek adına her şeyi yapabilecek, her şeyi karşısına koyabilecek bir yapıda olması ve geçmişinde dahi bunu yapmış olmasıdır. İhanet, cinayet, hırsızlık, yardım, güçlenmek adına o an ne gerekiyorsa onu yapabilecek bir kapasitede olduğundan, bunu zaaf kategorisinde sınıflandırmaktadır, ancak bu zaafıyla başa çıkmayı reddeder. Güce olan takıntısı yüzünden gelişen bu zaafın kendisini kontrol ediyor olması, bu konunun bu şekilde sınıflandırılmasına sebep olmuştur.
-
Soru: En güçlü tarafı nedir? Hangi özelliğinden gurur duyar?
Cevap: Her ortama uyum sağlayıp, kandırabilme yeteneğinden gurur duyar ve en güçlü tarafı olarak görür. Karşı tarafı çözebilmek, ortamlara adapte olabilmek, kendini saklayabilmek ama karşı tarafı açmak, her zaman kullandığı, her ortamda kullandığı özellikler ve yetenekler olduğundan, bunlarla gurur duymakta ve en güçlü tarafı olarak yorumlamaktadır.
-
Soru: Kendini nasıl ifade etmeyi tercih ediyor? Kendi fikirlerini ortaya atarken baskın bir kişilik mi sergiliyor, yoksa karşıt bir argüman duyduğunda çabucak sönüyor mu?
Cevap: Kendisini her zaman rahat bir şekilde ifade eder. Kendi fikirlerini ortaya atarken baskın bir konuşma stili vardır. Ancak bazı ortamlarda bu konuşma stili değişmektedir, karşı tarafla empati kurarak onların duymak isteyeceği kelimeleri analiz ederek konuşur, böylelikle baskın bir konuşma yerine anlayışlı ama manipülatif bir konuşma stili ortaya çıkar. Bunu belli ederek yapmaz, kendi yeteneklerinin ve özelliklerinin el verdiği kadarıyla belli etmeden, oldukça sinsi bir şekilde yapar. Karşıt bir argümanla karşılaştığı zaman hemen sönme eğiliminde değildir, kendi argümanını savunmaya ve kendi mantığını anlatmaya çalışır.
-
Soru: Önem verdiği değerler neler? Bunlar onun için ne kadar katı? Başkalarına bu değerleri empoze etmeye çalışıyor mu?
Cevap: Dostluk kavramına bir noktada önem verir, ancak dost olacak kadar yakın olduysa. Eğer bu bağı kurmaya karar vermişse, karşısındaki kişiden sadıklık, dürüstlük ve güvenilirlik bekler. Aynı şeyleri kendisi de göstereceğinden, karşı tarafın da bu şekilde davranmasını bekler. Başkalarına bu değerleri empoze etmeye çalışmaz, ancak görmediği zaman dostluk bağını anında kopartır.
-
Soru: Başkarının hisleri hakkında neler düşünüyor? Empati yapabiliyor mu? Yapabiliyorsa bile, karşı tarafın hislerini önemsiyor mu?
Cevap: Dostluk bağı kurmadığı kimsenin hislerini önemsemez, ancak onlarla empati yapar. Bunun sebebi çok daha rahat yalan söyleyebilmek, çok daha rahat kandırabilmektir. Bu yüzden, konuştuğu her kişiyle empati kurar, onların hissiyatlarını, o anki ifadelerini anlamaya çalışır, ancak bunların değersel olarak bir önemi yoktur.
-
Soru: Kısa dönemdeki amaçları neler? Uzun dönemde başarmak istedikleri nedir?
Cevap: Kısa dönemdeki amaçları, kendisini zihin manipülasyonu konusunda geliştirmek ve Genjutsu konusunda çok daha üst seviyeye çıkartmaktır. Bunun için, Jounin sınavı öncesi araştırmaya başladığı ve iletişime geçmeye çalıştığı ANBU timi dikkatini çekmiş, bu timin içerisinde Sorgulama birimine katılabilirse sorguladığı her bir insandan daha fazla deneyim ve tecrübe elde edebileceğini düşünmüştür. Bu yüzden, kısa vadedeki amaçları bellidir, Genjutsu konusunda köyünün en üst konumuna oturmak ve başarabilirse ANBU timine katılarak Sorgulama birimine yerleşmek.
Uzun vadede amacı ise, bu konum içerisine girebilirse bir liderlik peşinde olmak, Sorgulama biriminde büyük başarılara imza atarak kendisini daha üst noktaya çıkarmaktır. Ancak birim içerisine girmeyi başaramaz ise, en büyük amacı yine uzun vadede Genjutsu konusunda köyünün ve diğer köylerin en üst konumuna oturabilmek, adını duyurabilmek adına kendini geliştirmektir.
-
Soru: Daha önce bir can aldıysa; bu olay gerçekleşirken ve gerçekleştikten sonra neler düşündü? (Karakteriniz bir can almadıysa bu soruyu cevaplamayınız.)
Cevap: Daha önce birden çok can almıştır. Bu olaylar gerçekleştiği süreçte kolunu tekrardan kazanmaya çalıştığından ve üstelik Gennosuke’nin verdiği kolun gücünü gördükten sonra onu elde etmek için daha fazla arzu duyduğundan, hiçbir pişmanlık hissetmemiştir. Güçlenmek uğruna çıktığı macera içerisinde aldığı canların hepsi birer fedadır, bundan fazlasını düşünmez.
-
Soru: Liderlik vasfı var mıdır? Bundan bağımsız olarak, lider olmayı aktif olarak kovalar mı? Liderlik pozisyonunda kendini bulduğunda nasıl davranır?
Cevap: Liderlik vasfı vardır, şimdiye kadar bunu aktif olarak kovalamamıştır ancak kısa vadede istediği planlar tutarsa bunu kovalamayı düşünmektedir. Liderlik pozisyonunda kendini bulduğunda oldukça soğukkanlı, karşısına çıkabilecek her şeyi analiz eden ve ona göre çevresini yapılandıran birisidir. Liderlik konumunda emir veren birisi olmak yerine, her düşünceyi birbirine harmanlamaktan çekinmeyen, ağızdan çıkabilecek her şeyi ihtimaller dahiline katarak sağlam planlar oturtmayı deneyen, fikirlere kendi düşüncelerini yontması için değer veren bir davranış içerisindedir.
-
Soru: Arkadaşlık ilişkileri ne durumdadır? Onunla arkadaş olmak kolay mıdır? Güveni kolay kazanılır mı?
Cevap: Güveni kolay kazanılacak birisi değildir. Onunla arkadaş olmak da kolay değildir. Kendi arkadaşlık kavramına göre geçerlidir bu durumlar. Ancak birisini arkadaş ve dost olarak görürse, güven, dürüstlük ve sadakat üçlüsünün yıkılmadığı her durumda arkadaşlarının yanında olmaktan çekinmez. Yine de, bu güveni sağlamak kolay değildir ve karşı tarafın kendisini kanıtlayacağı hareketleri görmeyi ister, bunlar bilinçli veya bilinçsiz yaşanabilir.
-
Soru: Romantik olarak aktif mi? Değilse bile, bu konu hakkında ne düşünüyor?
Cevap: Romantik olarak aktiftir, ancak karşı tarafla sıkı bir bağ kurmayı tercih etmez. Genellikle bu aktifliği kendi gönlünü eğlendirmek, sonrasında çekip gitmekten ibarettir, bu konulara çok fazla değer bindiren birisi değildir. Birisine romantik olarak “bağlı” olmanın gereksiz olduğunu, kendini sınırlandırmaması gerektiğini düşünmektedir.
-
Soru: Yalan söyler mi? Yalan söyleyenlere tahammülü var mıdır?
Cevap: Çok sık, hayatının her noktasında yalan söylemeyi tercih eden birisi olarak, kendisine yalan söylenmesinden hiç haz etmez. Özellikle tanımadığı insanların onu kandırmaya çalışması, bir yalanla geçiştirmeye çalışması öfkesini arttırmaktadır.
-
Soru: Ne kadar sabırlıdır? Öfkelenirse yatışma süreci nasıl olur?
Cevap: Sabır gerektiren işlerin hepsinde sabrı çok üst seviyededir. Ancak insani ilişkilerde bu soru farklı şekillerde yanıtlanabilir. Eğer karşısındaki kişi düşmanı veya hedefi değilse, üst seviye bir sabır gösterir. Sabır gösteremediği tek konu, dostu bile olsa kendisine yalan söylenmesi ve kandırılmaya çalışılmasıdır. Sabrının tükendiği noktada, Ryoken anında saldırıya geçer, yatışma süreci bu saldırının bitmesi noktasında olur. Eğer karşısındaki kişi düşmanı veya hedefi ise, bu sabrı çok aşağı seviyededir, çok fazla sabır gösteremez. Eğer bir saldırıya geçerek yatıştıramayacağı noktadaysa ve ortamdaysa, ortamı terk eder ve yalnız kalarak bu durumu geçiştirir.
-
Soru: Saplantısı nedir? Ne düzeyde? Bu durumu düzeltmeye mi çalışıyor yoksa içten içe bunu benimsiyor mu? Gizlemeye çalışıyor mu?
Cevap: Bu hem bir zaaf, hem de bir saplantıdır. Güce olan açlığı ve arzusu, saplantı derecesinde olduğundan aynı zamanda zaaf olarak vuku bulmaktadır. Bunu düzeltmeye çalışmaz, bunun kendisini canlı tuttuğunu düşünür ve hayallerini, geleceğini şekillendirdiğini düşünür. Bu durumu elinden geldiğince gizler ve kendisinde saklı olmasını ister.