Post
by Kurosawa Haru » April 26th, 2025, 5:11 pm
Çok uzun zamandan beri ilk defa yönetim binasında uyumadı Haru. Uykusunu birkaç saatlik bir meditasyonla geçiştirmedi, geceyi nöbette geçirmedi. Tüm sorumluluklarını, aklındakileri, düşüncelerini Mitsuo'nun sırtına bıraktı. Mitsuo zaten Haru buraya atanmadan önce her şeyi kendi başına halletmekteydi, her şeyi biliyor, tüm noktalara ve çalışanlara hakim, bölgenin tüm inceliklerine tanıktı.
Ama gergindi Mitsuo. Burada yalnız kaldığı için değil, Haru'ya bir şey olabilme ihtimalinden dolayı gergindi. Yine de Haru'ya gitme diyemezdi zaten, aklına bir şey yerleştikten sonra ne söylese çıkaramayacağını, bir görev geldiği zaman hiçbir şekilde reddetmeyeceğini bilir. "Sen gelene kadar kapıya bakacağım."
Haru ellerini tutup Mitsuo'nun gözünün içine baktı. Ellerini avcunun içinde sıkıp bir yaralı kuşu teselli eder gibi, gözünü kırptı. Gülümseyerek, arkasını hiç dönmeyip geri geri yürüyerek kapıdan çıktı, herhangi bir şey daha söylemeden.
Mitsuo'yu tozlu sayfaların, fazlaca kullanılmış hedef tahtasının, modası geçmiş dolapların ve bozuk kahve makinesinin sessizliğine bırakarak.
İki senedir hiç uyumadığı kadar uyudu Haru. Üzerinde hiçbir sorumluluğu hissetmeden, anksiyetelerini bir geceliğine olsun yaşamadan. Kendini yaşanacaklara hazırlamak durumundaydı.
Elbette, bu uykusu da yine sabahın en erken saatlerinde, daha güneş bile doğmadan sona erdi. Hiç uyumamaya vücudunu alıştıran Haru, istiyor bile olsa uyuyamaz hale gelmişti. Yataktan yavaşça kalktı, pencereye doğru ağır adımlarla yürüyüp gökteki aya bakmak için perdeyi araladı.
Kapkaranlık odayı kurşuni renklerle boyadı Ay. Haru'ya çölde su içmek gibi, su altında nefes gibi bir ihtiyaçtı bu. Onu gördüğüne çok sevindi, ve onun da kendisini seyrettiğine emindi. Göğe bakarak gülümsedi ve hazırlanmaya devam etti.
Uzun zamandır ilk defa, şafak sökerken çıktığı evinden giderken her zaman gittiği, yönetim binasına çıkan yoldan değil, başka bir yoldan gitti. Haru Susumu'nun aracını her zaman park ettiği yeri biliyordu, tıpkı bu köydeki her şeyi bildiği gibi. Bu yollardan sadece birkaç kez geçmiş olmasına rağmen, haritaya bakarak geçirdiği vakit, tüm yolu gözünü kapatarak gidebilmesini sağlıyordu. Her gün şu köşede uyuyan evsiz adam, her günün sabahında 3 sokak öteden gelip fırını açan fırıncı, devriye gezen askerleri... Her şeyi bildiği için memnundu. Biraz da olsa işini iyi yaptığına dair inancını pekiştiriyordu.
Arabanın olduğu yere ulaştığında en geç gelen kişi olduğunu gördü. "Günaydın!" dedi. Her şeyi yanına aldığını kontrol edip arabaya bindi. Herkesin söylediklerini dinliyor, ama kendisine söylenmediği sürece de cevap vermiyordu.
Ufukta Nanmin kaybolurken, iki senedir bu manzarayı hiç görmediğini düşünüyordu.