[Kazuya & Shinji] Şifa

Amegakure liderinin bulunduğu yapı.
User avatar
Yamato Kazuya
Amegakure
Amegakure
Posts: 59
Joined: May 20th, 2019, 3:17 pm
Location: Eski Suruma Kasabası
Künye:

Re: [Kazuya & Shinji] Şifa

Post by Yamato Kazuya » November 28th, 2025, 8:39 pm

Yolumuza devam ettiğimiz sırada Shinji-nii kart sesiyle bir şarkı şakımaya başlamıştı. Sesinin kötülüğüne tahammül etmesi zordu ama yine de uzun süredir maruz kaldığımız sessizliğin içinde o çatallaşıp kırılmadan yeni heceye atlayamayan ses bile bir bülbülün ötüşü gibi neşe vericiydi. Kafamı okuduğu her satırın sonunda bir sağa, bir sola çevirerek ritmik şekilde sözlerine eşlik etmeye çalıştım. Hem kendi keyfimiz, hem kılığına girdiğimiz gezginlerin keyfi için bu işkenceye göğüs germeliydim.

Dürbünü çıkarıp şüphelendiğim uzakları gözetlerken hareket eden suretler görmüştüm. Ancak biraz daha dikkatli bakmak istediğimde orada kimse olmadığını fark ettim. Hayal ürünüm olduğunu düşünüp dürbünü bohçaya geri attım ve yoluma devam ettim.

Suruma’ya girene kadar devam ettirdiği türküsüyle Shinji-nii’ye eşlik etmiştim. Güneş artık batmak üzereydi ve yolumuza devam ediyorduk. Ateş yakılmış bazı binaları gözlerimizle seçebiliyorduk. Yaşam belirtilerine denk gelmeye başlamıştık. Yolun bundan sonrası çetrefilli geçebilirdi. Rollerimizden çıkmadan yola devam etmekle kendimizi savunma mekanizmalarımız arasındaki dengeyi iyi ayarlamamız gerekiyordu.

Yorgunluk belirtimiz yok denecek kadar azdı. Kamp kurma fikri zihnimden geçse de yolu tamamlayıp kamp işini geri dönüş yoluna geçmenin henüz öncesine konuşlandırabilirdik. Dönüşmüz de gidişimiz kadar zahmetli olacak varsayımıyla oldukça yerinde bir karar olurdu. Böylesi daha mantıklı gibiydi.

Düşüncelerimle yolculuğumuzun zaman planlamasını kurduğum sırada yola devam edenin yalnızca ikimiz olmadığını belli eden bir ses duymuştum. Shinji-nii ile göz göze geldiğimde onun da bunu fark ettiğini anladım. Birileri bizi takip ediyordu. Rolüne büründüğümüz siviller böyle bir durumda ne yapardı? Muhtemelen aklına bir “nurekage” tarafından izlendiği gelirdi. Nemli coğrafyalarda, gün batımlarında terk edilmiş evlerin pencerelerinden insanları izlediği söylenen iblislerdi nurekageler. Eğer seni yeterince uzun süre izlerse ruhunu ele geçirebildikleri, ruhunu ele geçirdiği insanların kalbini kemirerek beslendikleri söylenirdi. Kalbi nurekageler tarafından kemirilmiş kimseler, bir daha kimseye sevgi besleyemezlerdi. Tabi ki iblislerin ve bu tür inançların şehir efsanesi olduğunu biliyordum. Ancak şu anda sivil bir köylüydüm ve bu hikayeye inanmaya ihtiyacım vardı. Korkmuş bir yüz ifadesiyle aramızdaki göz kontağını bozarak gittiğimiz yönü değiştirmeden koşmaya başladım. Bohçamdan eşyalarım dökülmesin diye boştaki elimle de altından desteklerken bir yandan abisine korkusunun sebebini açıklamaya çalışan bir küçük çocuk taklidiyle bağırdım: “SHİNJİ-Nİİİ ŞEYTEAAAĞAAAANNNN!!!
Image
► Show Spoiler
User avatar
Hagane Shinji
Amegakure
Amegakure
Posts: 45
Joined: March 16th, 2025, 10:04 pm
Künye:

Re: [Kazuya & Shinji] Şifa

Post by Hagane Shinji » December 15th, 2025, 6:39 pm

Güneş tepelerin ardında yok olurken dudaklarımdan dökülen ağıtlar da sessizliğe gömülmüştü. Karanlık, Suruma'nın içindeki hafif parıltıları da gözümüze sokmak istiyordu. Belki daimyo, belki Amegakure devriyeleri. Bizden birilerinin olması düşük bir ihtimaldi elbette. Şu an tüm odağımızın Haiki-sama'yı kurtarmak olduğunu biliyordum. İç rahatlatan bir ihtimal daha vardı. Suruma o kadar sahipsizdi ki, bizim gibi gezginlere yuva olmuş olabilirdi. Yıkıntıların arasında yaşamaya çalışan insanlar, bu toprakların bizim geçişimize izin verecek kadar gözardı edildiğinin kanıtı olurdu. Herhangi bir karmaşada onların arasında yok olabilirdik hatta. Ancak bunları didiklemeyecektik. Orada kim yaşıyorsa yaşasın; ister askeri güçler, ister evsiz insanlar, ister sahipsiz ve insanlıktan çıkmış shinobiler. Ben bir gezgindim. Tek odağım savaştan kaçmak, boğazımdan geçecek sıcak bir çorbaya ulaşmaktı. Üzerimize geçirdiğimiz kimlik bir yana, gördüğümüz şeyleri zihnime notlamaktan da geri durmuyordum. Görevimiz Haiki-sama'nın kurtulmasına yönelik olsa bile düşman hatlarına sızmak üzere görevlendirilmiştik sonuçta. Burada elde edeceğimiz, duyacağımız, göreceğimiz her şey değerli bir istihbarat olabilirdi.

Bohçayı diğer tarafa alarak tahta sopanın altında ezilmiş omzumu biraz rahatlattım. Kazuya dış görünüşüyle büründüğümüz role fazlasıyla uyum sağlıyordu zaten. Ara ara göz göze gelerek telepatik bir iletişim kurmayı dahi başarmıştık onunla. Bu bağı anlatmak güçtü. Eminim ki beraber savaşmış, beraber ölümü göze almış her dostun yapabileceği bir şeydi bu. Yalnız olmamıza rağmen gizliliği benimsediğimizin de kanıtıydı bu bakışmalar. Az önceki ağıtın yorgunluğu suratımdayken yine de gülümsedim hafifçe. Onunla yol almak zevkliydi zira.

Yalnızlık konusunda ilk şüphemizi kulaklarımıza ulaşan çıtırtı bozmuştu. Hayvan, düşman, gezgin? Bir önemi yoktu. Savaştan kaçan gezginlerin yaptığını yapmalıydık. Kazuya çoktan bu süreci başlatmıştı. Kucakladığı bohçasıyla birlikte koşarken ben de ilk önce 1-2 adım ileriye atıldım kafamı çevirip. Sesin kaynağını görmeye çalıştım anlık olarak. Bu saniyelik hamle sonrasında ise ben de eşyalarımı ve sopaya taktığım bohçayı olabildiğince dengede tutarak paytak bir şekilde koşmaya başladım Kazuya'nın ardından. "DEDİM SANA DEDİM. SURUMA'DAN CÜNÜP GEÇİLMEZ. YAVAŞ, YAŞLIYIM!" Suruma'nın içindeki parıltılar gerçekten buraya sığınmış evsizlerin yuvasıysa şayet, yollarda barınarak koşan iki avanak çok da dikkat çekmeyecekti.
Image
► Show Spoiler
Post Reply

Return to “Ame-Chou Binası”