
Annem ve Babam
Evet, sadece gölgeleri ve zihnimin karanlık dehlizlerinde bir kara dumana benzettiğim anıları. Bende hiç olan o amansız yokluklarını kendimi tanıdığımdan beri hissediyorum. Kapalı tutulduğum o hücre odasından ne seslerini, ne de yüzlerini gördüm. Beni izlediler, kontrol ettiler ve ardlarını dönüp sanki hiç dönmemek üzere gittiler. Öyle bir gittiler ki, bir daha hiç dönmemelerine rağmen ben bile geldiklerini unuttum. Varlıkları gitmişti. Onlar hakkında bildiğim, kendime anlatabileceğim tek bir şey yok. Aile kavramını onlar sayesinde öğrenemedim. Kendi kendime öğrendim. Ağladığımda, bir yerlerimi incittiğimde sarılabileceğim bir annem olmadı. Başarılarımdan gurur duyacak, üzüntülerimi ve dertlerimi benimle paylaşacak bir babam olmadı. Hayat bunu bana vermedi ve bende sitem etmeyi uzun zaman önce bıraktım. Bazenleri, daha küçücükken onları hayal edip hayalimdeki halleriyle oyunlar oynardım. Annem yumuşak mizaçlı ve sevecendi. Babam ise güçlü ve otoriterdi. Aile ve çocukları neler yapardı birlikte pek bilmezdim ama sonuçta hayal dünyamdı ve onlara sarılmam mutlu olmam için yetiyordu. Büyüdükçe bu hayalleri kurmak artık çok sıkıcı bir hal aldı. Mantığım duygularımın önüne geçince her şey daha net gözükmeye başlamıştı. Onları görmedim ve tanımadım. Onlardan uzun zaman tüm benliğimle nefret ettim. Bu nefretin beni karanlığa sürüklediği zamanlar oldu ve intikam adı verilen bu dikenli yolda düşe kalka yürümeyi denedim. Ama nafileydi. Kendime gelip hayatıma tekrar baktığım zaman amacımın intikam gibi basit ve değersiz bir şey olmadığını anladım. Ben bir shinobiyim. Hayatımın nasıl ve ne şekilde bu hale geldiğini kendime açıklayamasam da, onları her fırsatta suçlasam da yaşadığım hiç bir şeyi değiştiremem. Onlar yok, ben ise varım. Benim için önemli olan her şeyi bana hatırlattığınız için teşekkürler.

Shinkai Kurumi
Saygı ve minnet duygularımın en yoğun şekilde belirdiği, shinobi olduğum zamandan beri kendime örnek olarak aldığım tek kişilik belki de. Gücü, otoritesi ve yapısına duyduğum hayranlık ile birlikte Ishigakure'ye karşı hissettiğim her güzel duygunun sonu ona çıkıyor. Köyüme olan sevgim ve bağlılığımla perçinlenmiş bu aidiyet, onun için yapamayacağım hiç bir şey olmadığını her defasında bana hatırlatıyor. Ben olanca kuvvetim ve yeteneğim yettikçe çabalar, çalışırken bana olan güvenini hiç kaybetmemesi, benim vazgeçmeyi düşündüğüm o karanlık anlarda bile böyle bir ihtimalin asla var olamayacağını gösterdi bana. Savaşma arzumu her defasında onun sayesinde pekiştirdim. Hırsımı onun sıcak gülümsemesiyle güçlendirdim. Son görevimde ise bana olan güvenini biraz daha ortaya belli etmişti. Başkalarının bilmemesi gereken gizli bir bilgiyi benimle paylaşması bile benim kıvançla dolmama yetmişti. Onun güvenini daha fazla kazanabilmek ve asla beklentilerini yarı yolda bırakmamak için çabalıyorum. Köyüm için en doğrusunu ve iyisini düşündüğünden hiç bir şüphem yok. Ölümle yüz yüze her gelişimde kendime onu bir daha görememenin bende yaratacağı acıyı hatırlatıyorum. Galiba her hayatta kalışım, aldığım nefesin her bir zerresinde onu hissediyorum.

Fujimi Chiriku
Chiriku-senpai benim gözlerimi özgürlüğe açışımdan itibaren benimle birlikte. Bana ettiği dostluk ve abiliğin değerinin paha biçilemez oluşu hep yüzümü gülümsetir. Tutulduğum o hücreden beni ilk çıkaran, Ishigakure hastanesinde gözümü açtığım andan itibaren sorumluluğumu alan bir insandı. Eğer benimle bu kadar ilgilenmeseydi, olacağım konum çok farklı olurdu. Bana shinobi olmanın ne demek olduğunu göstermiş, yıllardır da göstermeye devam ediyordu. Chiriku-senpai ile bir çok kez antreman yapmıştım ve aynı zamanda dertleşmiştim. Bana yardımcı olmadığı tek bir konu bile yoktu. O yüzden ona olan saygım ve minnetim çok fazlaydı. Akademide bir Tokujo olarak kendi alanıyla ilgili eğitimler veriyor ve oldukça saygın bir shinobi. Aşırıya kaçtığımı düşündüğü, yanlış olduğunu düşündüğü her konu ile alakalı beni uyarması ve hala beni bir çocuk gibi görmesi biraz canımı sıksa bile bunu bana karşı hissettiği sevgiden yaptığını biliyorum. Hiç ailesi olmayan biri olarak ben, bu hayatta çok iyi bir abiye sahibim sanırım. Chiriku'ya sonsuz güveniyorum, umarım başımdan asla eksik olmaz.

Takım 5
Sizi o kadar özlüyorum ki... Nasıl ifade edebilirim bilemem. Genin iken hayat daha farklıydı. Sorumluluklarımız yine vardı ama daha bir kolaydı belki. Shima-Sensei bizim yerimize her şeyi yapıyormuş meğer... Çıktığımız görevler, paylaştığımız anılar çok başkaydı. Çocukluğum ve yetişkinliğim arasında bir köprüydü güzide takımım. Hepimiz farklı yollardan gittik ve Takım 5 tarihe karıştı. Ancak fotoğrafımız, her zaman masamın ucunda durmakta. Her baktığımda ise sizleri duygulanarak hatırlamaktayım. Zaru-chan, sana diyecek hiç bir şeyim yok zaten. Aniden ortadan kayboluşun bizi üzse bile seni bir sene sonra çok daha farklı biri olarak görmek gerçekten şaşırtmıştı beni. Anbu timine katıldığını kimse bilmese bile, ben biliyorum. Yani en azından tahmin ediyorum. En yeteneklimiz her zaman sendin ve seninle tekrar antreman yapmayı her şeyden çok isterdim. Tabi beni tek hamlede felç bırakacağın için, bundan kaçınıyorum. Hotaru... Seni özlemiyorum aslında. Gıcık birisin ve hemen her gün yüzünü görüyorum. Yine de kavgalarımıza dair özlediğim şeyler var. Beni gerçekten sinir edebilen ender insanlardan birisin. Antremanlarımız, görevlerimiz... Shima-sensei'nin bize kızdıktan 5 dakika sonra bizden beter hale gelip çocukca kavga etmesi... Her ne olursa olsun biz iyi bir takımdık ve birbirimizi her zaman kolladık. Hepiniz hala benim yoldaşımsınız ve hala da sizin için canımı ortaya atabilirim. Bir gün yeniden bir araya gelirsek çok mutlu olurum. Sensei, Zaru-chan ve Hotaru... Benim ilk takımım ve ilk arkadaşlarımdınız.

Jin Ryoken
Son görevimde yeni tanıştığım bir arkadaşım. Yaşadığı zor duruma rağmen soğukkanlılığını kaybetmemişti. İyi bir ikili olmuş, birlikte gezginler gibi seyahat etmiştik. Onu iyileştirmek için gittiğimiz onca yoldan sonra, onunla ilgili bir çok şeyi öğrendiğimi söyleyebilirim. Garip bir hayat hikayesi vardı, tıpkı benim sahip olduğum gibi. Ancak o benim gibi değildi. Bana güvendiğini ve hatta sevdiğini biliyordum ama benim aksime o çok daha içine dönük biriydi. Bilmiyorum, benden daha zeki birisi olduğu aşikar ancak onu hayattan bu kadar koparan ve sürekli düşünmeye sevk eden ne varsa bulup çaresine bakmak gerekiyor. Bazen atarlı biri olabiliyor ve aslında benden daha derinlemesine düşünebiliyor. Ciddi ve asabi bir yanı olsa bile, verdiğim emirlerin dışına pek çıkmamıştı. Aksine, beni desteklemiş ve eksikliğine rağmen hünerli bir shinobi olduğunu bana göstermişti. Benim aksime daha az konuşkan ve genel olarak ciddi biri olsa bile yaptığım her iğneleyici şakaya güler yüzle karşılık vermeyi bilmişti. Bu yüzden benim için değerli bir yoldaş olduğunu göstermişti. Shinkai Kurumi'den alacağım ve sorgulayacağım tek bir emir bile yokken onun dostluğuna ihanet etmemek adına aldığım görevi tam bir gece boyunca sorgulamıştım. Fakat sonunda onun da iyiliğine olacak bir karar verdiğimi düşünüyorum. Verdiğim karardan dolayı bir gün incinecekse, bunun için kendimi suçlarım.