Ryu'nun konuşmasının ardından lafa giren Butsuo ardı ardına sorularını sıralamaya başlarken, ikili bu kez kendilerini tutmayı bırakıyor ve yüzlerine koca bir gülümsemenin yayılmasına müsaade ediyorlar. Tıpkı Ryu gibi Butsuo'nun sözlerini de ciddiye almadıkları belli olan ikili, silik varlıklarınızı kaide değer bulmadıklarını bakışlarıyla bile ima etmeye başlıyor. Butsuo'nun sorularının sonlanmasınının ardından ise siyah saçlı adam gözlerini devirerek Butsuo'ya bakıyor ve "İkinizin de parlak zekaları olmadığı belli. Anlıyorum ki, buraya kadar sadece Sozen'in nerede olduğunu bilerek gelmişsiniz. Aslında bu da bir başarı..." diyor. Cümlesini bu noktada kesen adam omzunun üstünden Ryu'ya hafif bir bakış atıp tekrar kafasını çevirerek Butsuo'ya döndüğünde "Hatta bunu sizin bulduğunuzdan bile şüpheliyim, muhakkak ki biri size fısıldamıştır." diyor alay edercesine. Adamın rahatlayan ve gevşeyen tavırları, sarı saçlıya da sirayet ederken bu kez konuşmaya sarı saçlı adam giriyor ve "Hakkımızda bir bok bilmeyen sikiklere cevap verecek değiliz." diyor. Hemen ardından da yüzündeki gülümsemeyi daha da arttıran sarı saçlı adam "Şimdi söylediğinizi yapın ve bizi öldürün bakalım. Tabi taşaklarınızın yerinde kalmasından memnun değilseniz..." diyor. Adamların sözlerinde ne bir çekingenlik ne de bir blöf sezemiyorsunuz ve bu haliyle adamları öldürseniz bile yüzlerindeki ifade ve gösterdikleri kararlılık değişmeyecek gibi duruyor. Bu noktada adamların karşısında ezilen varlıklarınızın size pek de yardımcı olmadığı aşikar.
[Oita Butsuo & Jirou Ryu] Panzehir
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Oita Butsuo & Jirou Ryu] Panzehir
Ryu'nun kurduğu cümlelerinin ardından iki adamın da yüzlerinde sinir bozucu bir mimin beliriyor. Sakin durmakla gülmek arasında kalan yüz hatlarını sergilemekten çekinir gibi görünmeyen ikili, Ryu'nun konuşmasından pek de etkilenmiş gibi görünmüyor. Her ne kadar fiziksel olarak üstünlük sizin elinizdeymiş gibi görünse de, ikili bu duruma rağmen Ryu'nun sözlerini ciddiye almış gibi görünmüyor.
Ryu'nun konuşmasının ardından lafa giren Butsuo ardı ardına sorularını sıralamaya başlarken, ikili bu kez kendilerini tutmayı bırakıyor ve yüzlerine koca bir gülümsemenin yayılmasına müsaade ediyorlar. Tıpkı Ryu gibi Butsuo'nun sözlerini de ciddiye almadıkları belli olan ikili, silik varlıklarınızı kaide değer bulmadıklarını bakışlarıyla bile ima etmeye başlıyor. Butsuo'nun sorularının sonlanmasınının ardından ise siyah saçlı adam gözlerini devirerek Butsuo'ya bakıyor ve "İkinizin de parlak zekaları olmadığı belli. Anlıyorum ki, buraya kadar sadece Sozen'in nerede olduğunu bilerek gelmişsiniz. Aslında bu da bir başarı..." diyor. Cümlesini bu noktada kesen adam omzunun üstünden Ryu'ya hafif bir bakış atıp tekrar kafasını çevirerek Butsuo'ya döndüğünde "Hatta bunu sizin bulduğunuzdan bile şüpheliyim, muhakkak ki biri size fısıldamıştır." diyor alay edercesine. Adamın rahatlayan ve gevşeyen tavırları, sarı saçlıya da sirayet ederken bu kez konuşmaya sarı saçlı adam giriyor ve "Hakkımızda bir bok bilmeyen sikiklere cevap verecek değiliz." diyor. Hemen ardından da yüzündeki gülümsemeyi daha da arttıran sarı saçlı adam "Şimdi söylediğinizi yapın ve bizi öldürün bakalım. Tabi taşaklarınızın yerinde kalmasından memnun değilseniz..." diyor. Adamların sözlerinde ne bir çekingenlik ne de bir blöf sezemiyorsunuz ve bu haliyle adamları öldürseniz bile yüzlerindeki ifade ve gösterdikleri kararlılık değişmeyecek gibi duruyor. Bu noktada adamların karşısında ezilen varlıklarınızın size pek de yardımcı olmadığı aşikar.
Ryu'nun konuşmasının ardından lafa giren Butsuo ardı ardına sorularını sıralamaya başlarken, ikili bu kez kendilerini tutmayı bırakıyor ve yüzlerine koca bir gülümsemenin yayılmasına müsaade ediyorlar. Tıpkı Ryu gibi Butsuo'nun sözlerini de ciddiye almadıkları belli olan ikili, silik varlıklarınızı kaide değer bulmadıklarını bakışlarıyla bile ima etmeye başlıyor. Butsuo'nun sorularının sonlanmasınının ardından ise siyah saçlı adam gözlerini devirerek Butsuo'ya bakıyor ve "İkinizin de parlak zekaları olmadığı belli. Anlıyorum ki, buraya kadar sadece Sozen'in nerede olduğunu bilerek gelmişsiniz. Aslında bu da bir başarı..." diyor. Cümlesini bu noktada kesen adam omzunun üstünden Ryu'ya hafif bir bakış atıp tekrar kafasını çevirerek Butsuo'ya döndüğünde "Hatta bunu sizin bulduğunuzdan bile şüpheliyim, muhakkak ki biri size fısıldamıştır." diyor alay edercesine. Adamın rahatlayan ve gevşeyen tavırları, sarı saçlıya da sirayet ederken bu kez konuşmaya sarı saçlı adam giriyor ve "Hakkımızda bir bok bilmeyen sikiklere cevap verecek değiliz." diyor. Hemen ardından da yüzündeki gülümsemeyi daha da arttıran sarı saçlı adam "Şimdi söylediğinizi yapın ve bizi öldürün bakalım. Tabi taşaklarınızın yerinde kalmasından memnun değilseniz..." diyor. Adamların sözlerinde ne bir çekingenlik ne de bir blöf sezemiyorsunuz ve bu haliyle adamları öldürseniz bile yüzlerindeki ifade ve gösterdikleri kararlılık değişmeyecek gibi duruyor. Bu noktada adamların karşısında ezilen varlıklarınızın size pek de yardımcı olmadığı aşikar.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Re: [Oita Butsuo & Jirou Ryu] Panzehir
Rahatsız edici bir hissin tüm bedenini kapladığını hissediyordu Ryu ve bunun kaynağı olan ikili her bir ufak hareketiyle bu rahatsız edici hissi daha da artıyordu. Kılıçlar onun elindeydi ve sivri kısmın kesinliklikle bu ikiliye baktığından emindi, ama buna rağmen onların vücudundan atmosfere doğru akan bu rahatlık onu rahatsız ediyordu. Sebebi ne olabilirdi? Kendine güven, ölümden korkmama ya da küçümseme... Hangisi olabileceğine dair en ufak bir fikri yoktu, fikirlerine dair sabit olan tek şey bu ikilinin tavrının oldukça aşağılayıcı ve rahatsız edici olmasıydı. Ve sanki tüm bu bir kaç saniyelik an, içinde bulundukları duruma rağmen üstünlüğü onlara geçirmiş gibiydi.
Ryu, kesinlikle bunu kabul edemezdi.
Derin bir iç çekerken, Butsuo'nun sıraladığı cümlelere karşın, adamların verdikleri cevapları düşündü. Önemsiz sözlerden ibaretti ve bu noktada onun asıl ilgisini çeken şey, sözleri değil, tavırları olmuştu. Bu noktada Ryu istemsizce güldü ve bu ensesinde bittiği iki adamında rahatça duyabileceği bir tonda olduğundan emin oldu. Gözleri siyahlı ile sarışın adam arasında giderken, saniyeler öncesine kadar öldürmeye dair düşündüğü tüm o şeyler ellerinde bir deneyim olarak toplanmıştı adeta. Acısız, keskin ve ani ölümü bahşetmek için oldukça hazır gözüküyordu. Bu yüzden bir an bile şüpheye düşmeden aniden, adeta çalılardan fırlayan bir dişi aslanın hırsıyla siyahlı adamı kalbinden deşip geçecekti.
Kılıcını onunla bırakacak ve hemen ardından, sert bir tekme ile sarışın adamı dizleri üstüne çökertip, sırtına dayadığı silahı boğazına dayayacaktı. "Aptallık ile cesaret arasındaki fark ince bir çizgiden ibarettir. Bir paralı askerin, sadakati neye olmalıdır iyi düşün... Seni bir hiçmiş gibi silip atabilecek Sozene mi? Yoksa yaşama mı? Geriye kaldınız dokuz kişi. Sabırla her birinizi öldürür ve Sozen'le aramdaki problemi çözerim, ya da konuşursun, bana Sozen'i verecek sözleri aktarırsın ve yaşamana müsaade ederim. Sizinle derdim yok, sadece Sozen'i istiyorum." diye aktarırken sözleri, oldukça rahat olacaktı. Oyunlardan sıkılmıştı ve buna beklemekte dahildi. Bu yüzden işleri bir nebze hızlandırmakta sakınca görmüyordu. Öyle ki, sarışın adam bu tepkilerinde ısrarcı olursa, direk onunda boğazını keserek, ilk konuşmasındaki sözlerinin ne kadar arkasında olduğunu çoktan ölmüş olan bu iki cesur adama canlı olarak gösterecekti.
Ryu, kesinlikle bunu kabul edemezdi.
Derin bir iç çekerken, Butsuo'nun sıraladığı cümlelere karşın, adamların verdikleri cevapları düşündü. Önemsiz sözlerden ibaretti ve bu noktada onun asıl ilgisini çeken şey, sözleri değil, tavırları olmuştu. Bu noktada Ryu istemsizce güldü ve bu ensesinde bittiği iki adamında rahatça duyabileceği bir tonda olduğundan emin oldu. Gözleri siyahlı ile sarışın adam arasında giderken, saniyeler öncesine kadar öldürmeye dair düşündüğü tüm o şeyler ellerinde bir deneyim olarak toplanmıştı adeta. Acısız, keskin ve ani ölümü bahşetmek için oldukça hazır gözüküyordu. Bu yüzden bir an bile şüpheye düşmeden aniden, adeta çalılardan fırlayan bir dişi aslanın hırsıyla siyahlı adamı kalbinden deşip geçecekti.
Kılıcını onunla bırakacak ve hemen ardından, sert bir tekme ile sarışın adamı dizleri üstüne çökertip, sırtına dayadığı silahı boğazına dayayacaktı. "Aptallık ile cesaret arasındaki fark ince bir çizgiden ibarettir. Bir paralı askerin, sadakati neye olmalıdır iyi düşün... Seni bir hiçmiş gibi silip atabilecek Sozene mi? Yoksa yaşama mı? Geriye kaldınız dokuz kişi. Sabırla her birinizi öldürür ve Sozen'le aramdaki problemi çözerim, ya da konuşursun, bana Sozen'i verecek sözleri aktarırsın ve yaşamana müsaade ederim. Sizinle derdim yok, sadece Sozen'i istiyorum." diye aktarırken sözleri, oldukça rahat olacaktı. Oyunlardan sıkılmıştı ve buna beklemekte dahildi. Bu yüzden işleri bir nebze hızlandırmakta sakınca görmüyordu. Öyle ki, sarışın adam bu tepkilerinde ısrarcı olursa, direk onunda boğazını keserek, ilk konuşmasındaki sözlerinin ne kadar arkasında olduğunu çoktan ölmüş olan bu iki cesur adama canlı olarak gösterecekti.

I'm Kita Usagi's bitch.
- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 320
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: [Oita Butsuo & Jirou Ryu] Panzehir
İkna kabiliyetim, hatipliğim veya tehditkar görünümümle öne çıkmadığım bir gerçek. Taşak geçilmek hiç hoşuma gitmese de Kaoru'yu kendimce göt edebilmek için sakin kalmalıyım. On kişiden sadece iki tanesi sonuçta bu ikili, başka şanslarımız da olacaktır. Soğuk kanlı olup beklememiz gereken yerde bekleyip harekete geçmemiz gereken yerde harekete geçmemiz gereken bir görevdeyiz ve şu anlık bekleme kısmı daha bitecek gibi durmuyor. Bu ikili en azından adamlarla nasıl iletişime geçmemiz gerektiği konusunda bize bir şeyler öğretebilir. Temel atmadan sağlam bir kale dikemezsiniz ve bu ikili de bizim attığımız temel olabilir. Yine de en azından başka birilerini ele geçirirsek karşılaştırmamız için bazı bilgiler edinmemiz iyi olabilir. Sinirlenecek bir şey yok, sabırlı olup sakin kalmaya devam etmek tek çare.
Kısacık bir an için de olsa gözlerimi adamların gözlerinden ayırıp Ryu'nun gözlerine baktım. Kısacık, belki bir göz kırpması kadarcık bir an. İşin daha kanlı bir hal alacağını anlamam bir göz kırpması kadarcık sürdü. Ryu, benim gibi değil, öfkeden deliye döneceğini sanmıyorum. Uyguladığı şiddete de kontrollü olacaktır. Ayrıca tek seferde elimizdeki iki esiri de öldürecek aptal biri de değil. Sarı mı siyah mı? Hangisinin öleceğini ben de bilmiyorum. Sadece tetikte kalmaya devam edeceğim.
Adamların boş cesaret gösterisi yaptığını düşünmüyorum. En azından ben öyle algılamadım. Ama neye güvendiklerini de çözemedim. Ölümden korkmamak farklı bir şey kılıcın ucundayken şov yapmak farklı bir şey. Kendilerinin de kutsal bir amaç uğruna öldüklerini düşünmediklerine eminim, paralı askerlerden bahsediyoruz. Bizim gücümüzü hafife almaları bir seçenek ama gerçekçi değil. Sonuçta sırtına kılıç dayanmış olan biz değiliz. Belki de gerçekten hiçbir şey bilmediğimizi, ki çok da yanlış sayılmazlar, ve bu yüzden onlara mecbur olduğumuzu sanıyorlardır. Yine de içeride daha fazla kişi olduğunu ve bir daha bu kadar kolay olacak olmasa da birilerini ele geçirme fırsatımız olduğunu biliyoruz. Sozen'in peşinde olduğumuzu anladılar. Sanırım bunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktur. Sozen'e mi bu kadar güveniyorlar acaba? Ne kadar güçlü olursa olsun şu an onları kurtaramayacağı aşikar herhalde. Çözemedim. Belki sadece gerçekten iyi blöf yapıyorlardır. Bakalım arkadaşı ölünce diğeri ne yapacak.
Ben ne yapmam gerektiğini biliyorum ama. Ryu'nun ve ikilinin hareketlerini dikkatle takip etmeye devam edeceğim. Ryu'nun güvenliği önceliğim. Gerçekleşecek tehlikeli herhangi bir şeyi engellemek ve Ryu'yu korumak benim görevim. Adamların çakrasını dikkatle izleyecek ve hiçbir hasar almadan bu sorgulamayı sonlandırdığımızdan emin olacağım.
Kısacık bir an için de olsa gözlerimi adamların gözlerinden ayırıp Ryu'nun gözlerine baktım. Kısacık, belki bir göz kırpması kadarcık bir an. İşin daha kanlı bir hal alacağını anlamam bir göz kırpması kadarcık sürdü. Ryu, benim gibi değil, öfkeden deliye döneceğini sanmıyorum. Uyguladığı şiddete de kontrollü olacaktır. Ayrıca tek seferde elimizdeki iki esiri de öldürecek aptal biri de değil. Sarı mı siyah mı? Hangisinin öleceğini ben de bilmiyorum. Sadece tetikte kalmaya devam edeceğim.
Adamların boş cesaret gösterisi yaptığını düşünmüyorum. En azından ben öyle algılamadım. Ama neye güvendiklerini de çözemedim. Ölümden korkmamak farklı bir şey kılıcın ucundayken şov yapmak farklı bir şey. Kendilerinin de kutsal bir amaç uğruna öldüklerini düşünmediklerine eminim, paralı askerlerden bahsediyoruz. Bizim gücümüzü hafife almaları bir seçenek ama gerçekçi değil. Sonuçta sırtına kılıç dayanmış olan biz değiliz. Belki de gerçekten hiçbir şey bilmediğimizi, ki çok da yanlış sayılmazlar, ve bu yüzden onlara mecbur olduğumuzu sanıyorlardır. Yine de içeride daha fazla kişi olduğunu ve bir daha bu kadar kolay olacak olmasa da birilerini ele geçirme fırsatımız olduğunu biliyoruz. Sozen'in peşinde olduğumuzu anladılar. Sanırım bunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktur. Sozen'e mi bu kadar güveniyorlar acaba? Ne kadar güçlü olursa olsun şu an onları kurtaramayacağı aşikar herhalde. Çözemedim. Belki sadece gerçekten iyi blöf yapıyorlardır. Bakalım arkadaşı ölünce diğeri ne yapacak.
Ben ne yapmam gerektiğini biliyorum ama. Ryu'nun ve ikilinin hareketlerini dikkatle takip etmeye devam edeceğim. Ryu'nun güvenliği önceliğim. Gerçekleşecek tehlikeli herhangi bir şeyi engellemek ve Ryu'yu korumak benim görevim. Adamların çakrasını dikkatle izleyecek ve hiçbir hasar almadan bu sorgulamayı sonlandırdığımızdan emin olacağım.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Oita Butsuo & Jirou Ryu] Panzehir
Adamların konuşmalarının ardından takındıkları özgüvenli tavır her ne kadar temkinli olmanız gerektiğini size anlatmaya yetse de, şimdilik bu işin konuşmayla hallolamayacağını da anlamış bulunuyorsunuz. Bu sebeple Ryu, iki adama da daha fazla dil dökmek yerine doğrudan aksiyona girişiyor ve siyahlı adamın sırtına dayamış olduğu wakizashisini hiçbir tereddüt göstermeden ileriye doğru hareketlendiriyor. Bir hayli hızlı sayılabilecek bir hamleyle beraber ikilini suratındaki sırıtışın arttığını fark eden Butsuo, tüm dikkatini ikilinin çakra akışındaki değişimlere odaklarken Ryu da wakizashisini geri çekiyor. Wakizashisinin üzerinde yoğun bir kan sızıntısı bekleyen Ryu, wakizashisinin tertemiz bir şekilde geri geldiğini gördüğü anda, bir şeylerin ters gittiğinden emin oluyor. Kalbini deştiği adam bir anda suretini kaybedip Sozen'in görüntüsüne bürünüyor ve bir anlık bu görüntünün ardından mor bir bulut şeklinde patlıyıveriyor! Mor bulut, oldukça yoğun bir şekilde üzerinize doğru yayılmaya başlarken, Butsuo sarışın adamdaki çakra değişikliğini fark edebiliyor. Ancak bu değişikliğin bir tekniğin ortadan kaldırılması şeklinde olması nedeniyle, temkinli hareketlerini koruyor ve sarışın adam bir anda Sozen'e dönüşürken içten kahkahalar atmaya başlıyor.
Bu esnada Ryu her ne kadar sarışın bir adam görüntüsünde olan Sozen'in dizlerine vurup onu yere çöktürmeyi ve ardından birkaç şey söylemeyi planlamışsa da, yayılan mor bulut bir anda hareketlerinizi kısıtlamaya başlıyor. Kahkahalarına devam eden Sozen "İşte benim gücüm bu sizi sikik heriler! Doku Bunshin'imin tadına bakın! Zehrimi ciğerlerinize doldurun ve sonra da kan kusarak ölün!" diyor. Sozen'in sözleri akabinde Ryu her ne kadar hamlesine bir şekilde devam edip Sozen'i dizlerinin arkasına vurduğu tekmeyle onu dizlerinin üstüne çökertmeyi başarsa da, giderek etkisini arttırmaya başlayan zehir nedeniyle de hareketlerinin yavaşladığını fark edebiliyor.
Şu aşamada zehirle temasınız sadece hareketlerinizi bir nebze yavaşlatacak düzeyde, ancak sadece birkaç saniye içinde zehrin bu kadar etki gösterdiğini düşündüğünüzde, bir müddet daha bu zehre maruz kalmanız halinde tıpkı Sozen'in söylediği gibi ciğerlerinizin iflas etmesi içten bile değil. Öte yandan Butsuo Sozen'in çakrası üzerindeki dikkatini arttırsa da, sensör yetenekleriSozen'in herhangi bir jutsu kullanacağına dair bir izlenim tespit edemiyor. Şu an için Sozen'in çakrası oldukça dingin ve olağan görünüyor.
Bu esnada Ryu her ne kadar sarışın bir adam görüntüsünde olan Sozen'in dizlerine vurup onu yere çöktürmeyi ve ardından birkaç şey söylemeyi planlamışsa da, yayılan mor bulut bir anda hareketlerinizi kısıtlamaya başlıyor. Kahkahalarına devam eden Sozen "İşte benim gücüm bu sizi sikik heriler! Doku Bunshin'imin tadına bakın! Zehrimi ciğerlerinize doldurun ve sonra da kan kusarak ölün!" diyor. Sozen'in sözleri akabinde Ryu her ne kadar hamlesine bir şekilde devam edip Sozen'i dizlerinin arkasına vurduğu tekmeyle onu dizlerinin üstüne çökertmeyi başarsa da, giderek etkisini arttırmaya başlayan zehir nedeniyle de hareketlerinin yavaşladığını fark edebiliyor.
Şu aşamada zehirle temasınız sadece hareketlerinizi bir nebze yavaşlatacak düzeyde, ancak sadece birkaç saniye içinde zehrin bu kadar etki gösterdiğini düşündüğünüzde, bir müddet daha bu zehre maruz kalmanız halinde tıpkı Sozen'in söylediği gibi ciğerlerinizin iflas etmesi içten bile değil. Öte yandan Butsuo Sozen'in çakrası üzerindeki dikkatini arttırsa da, sensör yetenekleriSozen'in herhangi bir jutsu kullanacağına dair bir izlenim tespit edemiyor. Şu an için Sozen'in çakrası oldukça dingin ve olağan görünüyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Re: [Oita Butsuo & Jirou Ryu] Panzehir
Tereddüt barındırmayan bir el, soğuk çelikten dövülmüş Wakizashi'ye hükmederken, eli hiç sekteye uğramadı Ryu'nun. Bir anda, zihninde aynı o kanlı şöleni hayal ettiği andaki gibi, öne doğru ileri sürdü kılıcını. Saniyelerin belki de donuklaştığı o an, her şeyin kızıla dönüşmesini beklediği andı. Yüzündeki o soğuk, buruk ifade kısa bir an bile değişmedi, usulca kılıcını çekti ve yere yığılan cesedin, nasıl bir kan balonuna dönüşeceğini usanmış bir edayla izlemek için bakışlarını kısa bir anlığına orada tuttu. Bekledi ve bekledi... Anlık bir hareket olmasını umduğu bu bakış, yerini saniyelere bıraktı. Ama ne ellerinde hala tuttuğu o kılıçta kan vardı ne de yerde yatan cesette...
Korku ve o şok anı, iliklerine kadar Ryu'yu hakimiyeti altına aldı. Yavaşça, ama acı verici bir his aşılayarak dönüşen ve patlayan klon, Sozen'in görüntüsünü alırken, o an içine çektiği nefesin zehri umurunda bile olmadı... Ava giderken avlanmış olmanın getirdiği o hüznün acı hissi ile yıkandı. Son bir çırpınış ile bedeni, Sozen'in asıl kendine veyahut belki de bir diğer klonuna tekme atıp, diz üstü yere çekerken, Ryu sanki boğazının on binlerce bıçak tarafından delindiğini ve her aldığı nefesin onu ölüm neden olguya çok daha yakınlaştırdığını hissediyordu.
Tatsız bir rüya olmasını umdu, birazdan uyanacağı... Ama tüm bunların tamamı ile bir kabustan doğup, gerçek hayatında yer etmiş onlarca andan başka bir an daha olduğunu biliyordu.
Mor, sis bulutun zehrinden çok, onu bu hayatına ilişmiş zehir öldürüyordu.
Adı ise, başarısızlıktı.
Belki bunun için daha erkendi ama öyle hissediyordu. Kısa bir an Butsuo'ya baktı, onu bunun içine sürükleyen oydu ve açıkçası pişmandı.
Kısa bir an nasıl bu hale geldiklerini düşünmek istedi... Sanki Sozen geldiklerini biliyormuş gibi onlara bir komplo kurmuştu ve bu yüzden pusu kurarken pusuya düşmüşlerdi. Ryu, bunu tahmin edebilip edemeyeceğini merak ediyordu. Fakat tam olarak nereden bilebileceğinden emin değildi... Her şey olağan ve düzgün gözüküyordu. Aldıkları bilgiler doğrultusunda Sozen'in inine gelmişlerdi ve kendilerini göstermeden pusmuşlardı ve haklı olarak ilk dışarıya çıkanları da bu pusu ile yakalayıp konuşturmak istemişlerdi. Her iki karakterde konuşmak istemeyince ise göz dağı vererek birini öldürmek istemişti. Ama gel gelelim içinde bulundukları şu anki durum, pusuya düşürüldüklerini gösteriyordu.
Asla tahmin edemeyecekleri....
Dizleri üstüne çökmüş Sozen, ani bir kılıç darbesi ile ölebilecekmiş gibi gözüküyordu, ama Ryu bunun çokça büyük bir risk olduğunu biliyordu. Hızla alandan çekilmek istiyordu, bu yüzden çekilirken bir Kunai atacak ve bunun bir klon olup olmadığını doğrulayacaktı, ayrıca çekilirken Kunai'yi attıktan sonra bir Kawarimi deneyecekti. Şanlı ise ormandaki bir dal ile yer değiştirir ve alandan hızlıca çıkardı... Şansız ise alandan çıkması uzardı ve aldığı her nefeste, zehir ile olan her temasında biraz daha ölürdü.
Şimdilik tek amacı geri çekilmekti ve Butsuo'nunda öyle yapacağından emindi.
Korku ve o şok anı, iliklerine kadar Ryu'yu hakimiyeti altına aldı. Yavaşça, ama acı verici bir his aşılayarak dönüşen ve patlayan klon, Sozen'in görüntüsünü alırken, o an içine çektiği nefesin zehri umurunda bile olmadı... Ava giderken avlanmış olmanın getirdiği o hüznün acı hissi ile yıkandı. Son bir çırpınış ile bedeni, Sozen'in asıl kendine veyahut belki de bir diğer klonuna tekme atıp, diz üstü yere çekerken, Ryu sanki boğazının on binlerce bıçak tarafından delindiğini ve her aldığı nefesin onu ölüm neden olguya çok daha yakınlaştırdığını hissediyordu.
Tatsız bir rüya olmasını umdu, birazdan uyanacağı... Ama tüm bunların tamamı ile bir kabustan doğup, gerçek hayatında yer etmiş onlarca andan başka bir an daha olduğunu biliyordu.
Mor, sis bulutun zehrinden çok, onu bu hayatına ilişmiş zehir öldürüyordu.
Adı ise, başarısızlıktı.
Belki bunun için daha erkendi ama öyle hissediyordu. Kısa bir an Butsuo'ya baktı, onu bunun içine sürükleyen oydu ve açıkçası pişmandı.
Kısa bir an nasıl bu hale geldiklerini düşünmek istedi... Sanki Sozen geldiklerini biliyormuş gibi onlara bir komplo kurmuştu ve bu yüzden pusu kurarken pusuya düşmüşlerdi. Ryu, bunu tahmin edebilip edemeyeceğini merak ediyordu. Fakat tam olarak nereden bilebileceğinden emin değildi... Her şey olağan ve düzgün gözüküyordu. Aldıkları bilgiler doğrultusunda Sozen'in inine gelmişlerdi ve kendilerini göstermeden pusmuşlardı ve haklı olarak ilk dışarıya çıkanları da bu pusu ile yakalayıp konuşturmak istemişlerdi. Her iki karakterde konuşmak istemeyince ise göz dağı vererek birini öldürmek istemişti. Ama gel gelelim içinde bulundukları şu anki durum, pusuya düşürüldüklerini gösteriyordu.
Asla tahmin edemeyecekleri....
Dizleri üstüne çökmüş Sozen, ani bir kılıç darbesi ile ölebilecekmiş gibi gözüküyordu, ama Ryu bunun çokça büyük bir risk olduğunu biliyordu. Hızla alandan çekilmek istiyordu, bu yüzden çekilirken bir Kunai atacak ve bunun bir klon olup olmadığını doğrulayacaktı, ayrıca çekilirken Kunai'yi attıktan sonra bir Kawarimi deneyecekti. Şanlı ise ormandaki bir dal ile yer değiştirir ve alandan hızlıca çıkardı... Şansız ise alandan çıkması uzardı ve aldığı her nefeste, zehir ile olan her temasında biraz daha ölürdü.
Şimdilik tek amacı geri çekilmekti ve Butsuo'nunda öyle yapacağından emindi.

I'm Kita Usagi's bitch.
- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 320
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: [Oita Butsuo & Jirou Ryu] Panzehir
Biz mi ava giderken avlandık Sozen mi? Sozen'in on adamını saymazsak bizim istediğimiz de Sozenle açık havada savaşmaktı zaten. Eğer gerçekten Sozen buradaysa işimiz kolaylaşmış bile olabilir. Sonuçta eninde sonunda onunla savaşacaktık, sessiz sakin onu ele geçirme ihtimalimiz pek yüksek değildi. Hele bir de sığınağının yakınlarında onu tuzağa düşürmek için bekleyen iki kişi olduğunu biliyorsa. Piç Kaoru, bizi satmış olmalı. Bizim gelirken bir şekilde kendimizi belli etmiş olma ihtimalimiz olsa bile kendime güvenmek için Kaoru'ya güvenmekten daha çok sebebim var.
Gelelim Sozen'i nasıl aradan çıkaracağız. Zehrinin güçlü olduğunu vücudumda hissedebiliyorum. Bu zehri nasıl ürettiği ve nasıl kullandığı çözmemiz gereken iki şey. Zehir klonları yarattığına göre teknik temelli bir kullanım biçimi olduğunu biliyoruz ama daha fazlasını bilmemiz lazım. El mührü yapmadan kendine has bir güç veya ekipman yoluyla zehir kullanabiliyorsa bu bizi sıkıntıya sokar. Yine de test etmekten başka çaremiz yok. Zehir kullanımını çözdükten sonra geriye genel olarak taijutsu yeteneği kalıyor. Yeterli bilgiye sahip olduğumuzda kendi planımızı oluşturabiliriz. Yine de Sozen'in değerli bilinmezleri değersiz yemlerle takas etmeyeceğini de biliyorum. Dolayısıyla planın savaş devam ederken gelişmesi de önemli bir olasılık.
Tabii bu ihtimaller Sozenle izole bir şekilde savaşmamız durumunda geçerliliğini koruyacak ihtimaller. Öncelikli olarak ikiye on bir yerine istediğimiz ikiye bir dövüşü elde etmeliyiz, tabii eğer çoktan bu ayrıcalığı kaybetmediysek. Kısaca özetleyecek olursak Sozen'in dışarıdan yardım almasını engellemek ve küçük takaslarla kazanç elde etmek temel iki hedefimiz şu an.
Öncelikle şu zehirli dumandan kurtularak işe başlamalıyız. Yapacağım şey sığınağın kapısına kunai atabilecek bir pozisyona gelecek şekilde dumandan kaçmak olacak. Sozen, eğer gerçekten kendisiyse, zaten dizlerinin üstünde. Dikkatimi ondan ayırmayacağım ve Sozen'in iki klon yerine kendisi ve bir klonla gelmeyeceğini tahmin ettiğim için tekrar duman içinde kalmamaya dikkat edeceğim bu pozisyon alma sürecinde. İstediğim pozisyonu elde edebilirsem de sığınağın kapısına bir tane patlayıcı parşömen bağlanmış kunai atacağım. Destek gelecek olursa o girişi bir şekilde çökertmemiz gerekiyor. Daha sonrasında tüm vücudumu Domu ile kaplayarak kendimi savaşa hazırlayacağım. Ve eğer bunu yapabilecek kadar yetenekliysem sensör yeteneklerimle her an tetikte olacağım. Gerekirse Ryu'yu uyaracağım gerekirse kendimi koruyacağım. Her an hislerim bir sonraki hareketi gözleyecek.
Off! Gerçekten bu görev uslu durmak istiyordum ama dayanamıyorum! Çok eğlenceli! Sozen, seni seviyorum aşkım... "Sozen, ey sik kırığı! Çok konuşmadan o götünü buraya getir ki bir güzel gondikleyebilelim!" Hayvanlar gibi tepişelim Sozenim! Ayrıca Kaoru, Sozen için asabi biri demişti. Onu sinirlendirirsek kontrolünü kaybeder belki. Kuçi Kuçi arkadaşını patlatınca sinirlenmişti mesela. En gurur duyup aynı zamanda duymadığım hareketim olsa gerek. Hayırlısıyla Sozen'in arkadaşlarını da patlatmak isterim...
Gelelim Sozen'i nasıl aradan çıkaracağız. Zehrinin güçlü olduğunu vücudumda hissedebiliyorum. Bu zehri nasıl ürettiği ve nasıl kullandığı çözmemiz gereken iki şey. Zehir klonları yarattığına göre teknik temelli bir kullanım biçimi olduğunu biliyoruz ama daha fazlasını bilmemiz lazım. El mührü yapmadan kendine has bir güç veya ekipman yoluyla zehir kullanabiliyorsa bu bizi sıkıntıya sokar. Yine de test etmekten başka çaremiz yok. Zehir kullanımını çözdükten sonra geriye genel olarak taijutsu yeteneği kalıyor. Yeterli bilgiye sahip olduğumuzda kendi planımızı oluşturabiliriz. Yine de Sozen'in değerli bilinmezleri değersiz yemlerle takas etmeyeceğini de biliyorum. Dolayısıyla planın savaş devam ederken gelişmesi de önemli bir olasılık.
Tabii bu ihtimaller Sozenle izole bir şekilde savaşmamız durumunda geçerliliğini koruyacak ihtimaller. Öncelikli olarak ikiye on bir yerine istediğimiz ikiye bir dövüşü elde etmeliyiz, tabii eğer çoktan bu ayrıcalığı kaybetmediysek. Kısaca özetleyecek olursak Sozen'in dışarıdan yardım almasını engellemek ve küçük takaslarla kazanç elde etmek temel iki hedefimiz şu an.
Öncelikle şu zehirli dumandan kurtularak işe başlamalıyız. Yapacağım şey sığınağın kapısına kunai atabilecek bir pozisyona gelecek şekilde dumandan kaçmak olacak. Sozen, eğer gerçekten kendisiyse, zaten dizlerinin üstünde. Dikkatimi ondan ayırmayacağım ve Sozen'in iki klon yerine kendisi ve bir klonla gelmeyeceğini tahmin ettiğim için tekrar duman içinde kalmamaya dikkat edeceğim bu pozisyon alma sürecinde. İstediğim pozisyonu elde edebilirsem de sığınağın kapısına bir tane patlayıcı parşömen bağlanmış kunai atacağım. Destek gelecek olursa o girişi bir şekilde çökertmemiz gerekiyor. Daha sonrasında tüm vücudumu Domu ile kaplayarak kendimi savaşa hazırlayacağım. Ve eğer bunu yapabilecek kadar yetenekliysem sensör yeteneklerimle her an tetikte olacağım. Gerekirse Ryu'yu uyaracağım gerekirse kendimi koruyacağım. Her an hislerim bir sonraki hareketi gözleyecek.
Off! Gerçekten bu görev uslu durmak istiyordum ama dayanamıyorum! Çok eğlenceli! Sozen, seni seviyorum aşkım... "Sozen, ey sik kırığı! Çok konuşmadan o götünü buraya getir ki bir güzel gondikleyebilelim!" Hayvanlar gibi tepişelim Sozenim! Ayrıca Kaoru, Sozen için asabi biri demişti. Onu sinirlendirirsek kontrolünü kaybeder belki. Kuçi Kuçi arkadaşını patlatınca sinirlenmişti mesela. En gurur duyup aynı zamanda duymadığım hareketim olsa gerek. Hayırlısıyla Sozen'in arkadaşlarını da patlatmak isterim...
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Oita Butsuo & Jirou Ryu] Panzehir
Ortama yayılmaya başlayan zehir bulutuna karşı Ryu hızla geriye doğru hamle yaparken, ekipman çantasından çıkardığı bir kunaiyi Sozen'e fırlatıyor. Dizlerinin üzerinde çökmüş bir halde, arkasından gelen kunaiyi hiçbir şekilde fark etmeyen Sozen, açık bir hedef ve gelen kunaiye karşı çaresiz görünüyor. Nitekim olaylar da bu yönde gelişiyor ve Ryu'nun fırlattığı kunai Sozen'in sırtına giriyor! Sırtına giren kunai ile bir anlığına irkilen Sozen, bu hareketinin hemen ardından mor bir buluta dönüşürek patlıyor! Bu haliyle, karşılaştığınız her iki adamın da Sozen'in birer klonu olduğunu anlayabiliyorsunuz.
Zehirden kaçınma amacıyla geriye doğru adım hareket eden Ryu, hemen ardından Kawarimi no Jutsu kullanıyor. Kawarimi no Jutsu için spesifik bir objeye odaklanmaması nedeniyle, kendisine en yakın ve Kawarimi için en uygun cisimle yer değiştirmek durumunda kalıyor. Ormanın içinde ve bulunduğunuz noktanın birkaç metre sağında yer alan bir odun parçasıyla yer değiştiren Ryu, şimdilik zehir bulutundan kurtulmuş gibi görünse de, zehir bulutunun artması ve yayılmasının sürmesi nedeniyle çok da uzun süre kendini koruyabileceği bir konuma geçemiyor. Alandan çıkmak için ise, sığınağın olduğu yere doğru yönlenen Ryu, bu esnada Butsuo'nun fırlattığı patlayıcı parşömen bağlı kunainin yanından geçip gittiğini görüyor.
Ryu'nun kunai hamlesiyle ikinci klonunda patlaması neticesinde, Butsuo tüm odağını sığınağın kapısına kunai atabileceği bir nokta bulmaya veriyor. Mevcut yetenekleri ve becerileri sayesinde hızlıca bulunduğu bölgeden ayrılan Butsuo, ormanın içinden çıkarak açık alana ilerlemek durumunda kalıyor. Zira ormanın başka bir bölgesinde tuzak olabileceği gibi sığınağın kapısına dair görüşünün net olamayacağı ve ayrıca zehrin yayılma düzeni neticesinde, durumuna en uygun olası hamlesinin bu olacağına inanıyor. Ormandan çıktığı esnada Ryu'nun kendisi gibi ormandan çıktığını fark eden Butsuo, vakit geçirmeden Ryu'nun kendisine vermiş olduğu patlayıcı parşömen bağlı kunaiyi sığınağın giriş kapısına fırlatıyor. Kunaiyi fırlatmasının ardından Domu ile vücudunu sertleştiren Butsuo, sığınaktan gelecek herhangi bir destek birim olması durumunda patlayıcıyı aktif hale getirmek için beklemeye koyuluyor.
Her ikiniz de kısmen yan yana açık alanda durmaya başlıyorsunuz. Bulunduğunuz nokta ile sığınak arasında 20 metreye yakın bir mesafe bulunuyor. Mevcut konumunuz itibariyle Butsuo'nun sensör yetenekleri, sığınağın içinde veya sığınağın kapısında yaşanması muhtemel çakra hareketlerini sezmesine engel oluyor. Ancak Butsuo'nun patlayıcı parşömen bağlı kunaisini sığınağın giriş kapısına atmasından birkaç saniye sonra sığınağın kapılarının yavaşça hareketlenmesi, kendinizi hazırlamanıza neden oluyor. Kapıların tamamen açılıp içeriden hareketlenen beş kişiyi gördüğünüz anda ise, Butsuo sığınağın kapısını çökertme fikrini uygulamaya koyuyor ve yaptığı mühürle patlayıcı parşömeni aktif hale getiriyor!
Patlayıcı parşömenin aktif hale getirilmesiyle büyük bir patlama yaşanıyor sığınağın kapısında. Havaya uçuşan kaya parçalarının arasından kopan birkaç uzuv görebiliyorsunuz. Ancak kayaların patlaması neticesinde oluşan toz bulutu, sığınağın girişine dair görüşünüzü engelliyor. Birkaç saniyelik bekleme sürecinizde ise sığınaktan size doğru gelen herhangi bir hareketlenme olmuyor. Dışarıya çıkmakta olan beş adamın da ölüp ölmediği, sığınağın giriş kapısının çöküp çökmediği konusunda pek emin olamasanız da, yaşanan patlama sonucunda sığınağın tek girişini de yok etmiş olma ihtimaliniz bulunduğunu fark edebiliyorsunuz. Bu noktada, Butsuo'nun patlatma hamlesi kapıda görünen destek biriminin ilerlemesini engellemiş olsa da, sizin sığınağa girişinizi de soru işaretleri içerisinde bırakıyor. Bu noktada toz bulutları hafifçe aralanmaya başlıyor ve herhangi bir hareketlilik sezmeseniz de, görebildiğiniz kadarıyla sığınağın girişi tamamen kaya parçalarıyla dolmuş gibi görünüyor.
Zehirden kaçınma amacıyla geriye doğru adım hareket eden Ryu, hemen ardından Kawarimi no Jutsu kullanıyor. Kawarimi no Jutsu için spesifik bir objeye odaklanmaması nedeniyle, kendisine en yakın ve Kawarimi için en uygun cisimle yer değiştirmek durumunda kalıyor. Ormanın içinde ve bulunduğunuz noktanın birkaç metre sağında yer alan bir odun parçasıyla yer değiştiren Ryu, şimdilik zehir bulutundan kurtulmuş gibi görünse de, zehir bulutunun artması ve yayılmasının sürmesi nedeniyle çok da uzun süre kendini koruyabileceği bir konuma geçemiyor. Alandan çıkmak için ise, sığınağın olduğu yere doğru yönlenen Ryu, bu esnada Butsuo'nun fırlattığı patlayıcı parşömen bağlı kunainin yanından geçip gittiğini görüyor.
Ryu'nun kunai hamlesiyle ikinci klonunda patlaması neticesinde, Butsuo tüm odağını sığınağın kapısına kunai atabileceği bir nokta bulmaya veriyor. Mevcut yetenekleri ve becerileri sayesinde hızlıca bulunduğu bölgeden ayrılan Butsuo, ormanın içinden çıkarak açık alana ilerlemek durumunda kalıyor. Zira ormanın başka bir bölgesinde tuzak olabileceği gibi sığınağın kapısına dair görüşünün net olamayacağı ve ayrıca zehrin yayılma düzeni neticesinde, durumuna en uygun olası hamlesinin bu olacağına inanıyor. Ormandan çıktığı esnada Ryu'nun kendisi gibi ormandan çıktığını fark eden Butsuo, vakit geçirmeden Ryu'nun kendisine vermiş olduğu patlayıcı parşömen bağlı kunaiyi sığınağın giriş kapısına fırlatıyor. Kunaiyi fırlatmasının ardından Domu ile vücudunu sertleştiren Butsuo, sığınaktan gelecek herhangi bir destek birim olması durumunda patlayıcıyı aktif hale getirmek için beklemeye koyuluyor.
Her ikiniz de kısmen yan yana açık alanda durmaya başlıyorsunuz. Bulunduğunuz nokta ile sığınak arasında 20 metreye yakın bir mesafe bulunuyor. Mevcut konumunuz itibariyle Butsuo'nun sensör yetenekleri, sığınağın içinde veya sığınağın kapısında yaşanması muhtemel çakra hareketlerini sezmesine engel oluyor. Ancak Butsuo'nun patlayıcı parşömen bağlı kunaisini sığınağın giriş kapısına atmasından birkaç saniye sonra sığınağın kapılarının yavaşça hareketlenmesi, kendinizi hazırlamanıza neden oluyor. Kapıların tamamen açılıp içeriden hareketlenen beş kişiyi gördüğünüz anda ise, Butsuo sığınağın kapısını çökertme fikrini uygulamaya koyuyor ve yaptığı mühürle patlayıcı parşömeni aktif hale getiriyor!
Patlayıcı parşömenin aktif hale getirilmesiyle büyük bir patlama yaşanıyor sığınağın kapısında. Havaya uçuşan kaya parçalarının arasından kopan birkaç uzuv görebiliyorsunuz. Ancak kayaların patlaması neticesinde oluşan toz bulutu, sığınağın girişine dair görüşünüzü engelliyor. Birkaç saniyelik bekleme sürecinizde ise sığınaktan size doğru gelen herhangi bir hareketlenme olmuyor. Dışarıya çıkmakta olan beş adamın da ölüp ölmediği, sığınağın giriş kapısının çöküp çökmediği konusunda pek emin olamasanız da, yaşanan patlama sonucunda sığınağın tek girişini de yok etmiş olma ihtimaliniz bulunduğunu fark edebiliyorsunuz. Bu noktada, Butsuo'nun patlatma hamlesi kapıda görünen destek biriminin ilerlemesini engellemiş olsa da, sizin sığınağa girişinizi de soru işaretleri içerisinde bırakıyor. Bu noktada toz bulutları hafifçe aralanmaya başlıyor ve herhangi bir hareketlilik sezmeseniz de, görebildiğiniz kadarıyla sığınağın girişi tamamen kaya parçalarıyla dolmuş gibi görünüyor.
Off Topic
Birbirinize vermiş olduğunuz ekipmanları her RP'nizin sonunda out olarak geçmenizi isteyeceğim sizden. Aksi takdirde kim neyi aldı neyi kullandı takip edebilmem çok mümkün olmuyor. Butsuo Ryu'dan aldığı 1 adet patlayıcı parşömen bağlı kunaiyi kullandığı için out geçerken bir eksilterek geçirebilir.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Re: [Oita Butsuo & Jirou Ryu] Panzehir
Kesik kesik aldığı nefeslerin, ona kattığı acı ile var oluşunun belki de son saniyelerini geçiren Ryu, öfkeliydi. Bu öfkenin kaynağından ise tam olarak emin değildi; çünkü içinden, dışarıya ve zihnine doğru akın eden o kadar düşünce tanecikleri vardı ki, Yağmur ülkesinin çamurlaşmış topraklarında gezerken, her saniye tenine değen onlarca yağmur tanesinin rahatsız ediciliği onların yanında hiçbir şey kalıyordu.
Sonsuz bir merakın zincirleri tarafından, bir kukla misali zihninin yönetildiğini hissediyordu Ryu... Onları bu noktaya getiren şeyin ne olduğunu merak ediyordu. Ama asla, ne düşünürse düşünsün buna sebep olan şeyin ne olduğunu bulamıyordu. Gizlilik ile hareket etmişlerdi, eğer birileri onları içeriden gözlemliyor olsa bile, Ryu oldukça iyi gizlendiklerini düşünüyordu. Belki içeride iyi bir sensör kullanıcısı olabilirdi, bu her şeyi açıklardı... Tabii her an her dakika dışarıyı gözlemliyorsa. Bilemiyordu ve bilmemek her zaman olduğu gibi ona acı veriyordu.
Belki de, diye düşündü Ryu amansız bir fikre kapılarak, Kaoru bize ihanet etmiştir... Daha sonra ise bunu Kaoru'ya yakıştıramadığını düşündü. Onun kötü ve psikolojik sorunları olan biri olarak görse bile, bu tarz ucuz numalara başvuracak kadar basit bir adam değildi ki, defalarca kez belirttiği gibi, ama neticede insandı sonuçta Ryu'da... Toz kondurmakta üstüne yoktu bir şeylere. Öyle ki, kendine bile toz konduruyordu.
Zira sebep ne olursa olsun, hata onlarındı.
Buraya gelen ve şu an burada olan onlardı. Ve oldukça ucuz bir şekilde ilk mağlubiyetlerini almışlardı, ilk zaferlerini kazandıklarını sanırken.
Gülünç, diye geçirdi içinden, acıyla kıvranırken.
Kaçtığı nokta, sığınak tarafında açık bir noktaydı. Sozen iki tane zehirli klon göndererek ne kadar tehlikeli biri olduğunu göstermişti ikiliye. Eğer Sozen olduğundan emin değiller ise, o şeye vurmaları kendilerini öldürmeleri anlamına geliyordu ve bunun farkında olarak savaşmak oldukça can sıkıcı olacaktı.
Butsuo ile yan yanalardı ve Butsuo'nun yaptığı hamle sonucu sığınak tamamen çökmüştü. Saniyeler içerisinde o kadar çok şey olmuştu ki, Ryu tam olarak yetişememişti olayların akışına... O sığınaktan çıkmak isteyen beş kişiden kaçının öldüğünü ya da ağır yaralandığını da merak ediyordu.
Göz ucuyla Butsuo'ya baktı. Butsuo'nun verdiği haplardan, iyileştirici olanı çıkarttı ve tereddüt etmeden yuttu. "Eğer işe yararsa bende, sende kullan." diye belirtti Butsuo'ya göz ucuyla bakarken. Hemen ardından ise, "Dikkatlice etrafa uzuv var mı diye bakacağım." diye ekledi. Etrafta tuzak olabileceği ihtimaline karşı yavaş ve sakin adımlarla, özellikle mor zehir bulutundan uzak durarak etrafı arayacaktı. Bulduğu uzuvlar, onlara kaç kişinin yaralandığını net bir şekilde gösterebilirdi.
Direk işe koyulmuştu, çünkü Butsuo ile olan biteni konuşacak vakti olduğunu sanmıyordu. Nitekim eğer sığınağın tek girişi o ise, birileri açlıktan ölene ya da dışarı çıkmanın yolunu bulana dek çokça vakitleri olacaktı.
Sonsuz bir merakın zincirleri tarafından, bir kukla misali zihninin yönetildiğini hissediyordu Ryu... Onları bu noktaya getiren şeyin ne olduğunu merak ediyordu. Ama asla, ne düşünürse düşünsün buna sebep olan şeyin ne olduğunu bulamıyordu. Gizlilik ile hareket etmişlerdi, eğer birileri onları içeriden gözlemliyor olsa bile, Ryu oldukça iyi gizlendiklerini düşünüyordu. Belki içeride iyi bir sensör kullanıcısı olabilirdi, bu her şeyi açıklardı... Tabii her an her dakika dışarıyı gözlemliyorsa. Bilemiyordu ve bilmemek her zaman olduğu gibi ona acı veriyordu.
Belki de, diye düşündü Ryu amansız bir fikre kapılarak, Kaoru bize ihanet etmiştir... Daha sonra ise bunu Kaoru'ya yakıştıramadığını düşündü. Onun kötü ve psikolojik sorunları olan biri olarak görse bile, bu tarz ucuz numalara başvuracak kadar basit bir adam değildi ki, defalarca kez belirttiği gibi, ama neticede insandı sonuçta Ryu'da... Toz kondurmakta üstüne yoktu bir şeylere. Öyle ki, kendine bile toz konduruyordu.
Zira sebep ne olursa olsun, hata onlarındı.
Buraya gelen ve şu an burada olan onlardı. Ve oldukça ucuz bir şekilde ilk mağlubiyetlerini almışlardı, ilk zaferlerini kazandıklarını sanırken.
Gülünç, diye geçirdi içinden, acıyla kıvranırken.
Kaçtığı nokta, sığınak tarafında açık bir noktaydı. Sozen iki tane zehirli klon göndererek ne kadar tehlikeli biri olduğunu göstermişti ikiliye. Eğer Sozen olduğundan emin değiller ise, o şeye vurmaları kendilerini öldürmeleri anlamına geliyordu ve bunun farkında olarak savaşmak oldukça can sıkıcı olacaktı.
Butsuo ile yan yanalardı ve Butsuo'nun yaptığı hamle sonucu sığınak tamamen çökmüştü. Saniyeler içerisinde o kadar çok şey olmuştu ki, Ryu tam olarak yetişememişti olayların akışına... O sığınaktan çıkmak isteyen beş kişiden kaçının öldüğünü ya da ağır yaralandığını da merak ediyordu.
Göz ucuyla Butsuo'ya baktı. Butsuo'nun verdiği haplardan, iyileştirici olanı çıkarttı ve tereddüt etmeden yuttu. "Eğer işe yararsa bende, sende kullan." diye belirtti Butsuo'ya göz ucuyla bakarken. Hemen ardından ise, "Dikkatlice etrafa uzuv var mı diye bakacağım." diye ekledi. Etrafta tuzak olabileceği ihtimaline karşı yavaş ve sakin adımlarla, özellikle mor zehir bulutundan uzak durarak etrafı arayacaktı. Bulduğu uzuvlar, onlara kaç kişinin yaralandığını net bir şekilde gösterebilirdi.
Direk işe koyulmuştu, çünkü Butsuo ile olan biteni konuşacak vakti olduğunu sanmıyordu. Nitekim eğer sığınağın tek girişi o ise, birileri açlıktan ölene ya da dışarı çıkmanın yolunu bulana dek çokça vakitleri olacaktı.
Out: Kan Hapı(İyi Kalite)
Kondisyon Hapı(İyi Kalite)
İyileştirici Hap(İyi Kalite)
Chakra Hapı(İyi Kalite)
Kondisyon Hapı(İyi Kalite)
İyileştirici Hap(İyi Kalite)
Chakra Hapı(İyi Kalite)

I'm Kita Usagi's bitch.
- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 320
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: [Oita Butsuo & Jirou Ryu] Panzehir
Boşa bağırdık. Aldatıldım! Sozen puf oldu gitti... Yüzüğümdeki zehri Sozen ölünce içecektim ama şimdiden yudumlamaya başlayabilirim belki. Yok, hayır, içmeyeceğim. Zaten klon olduğunu biliyordum, hayal kırıklığına uğramak için bir sebep yok. Gerçek bir sevgili, maşukunu dünyanın sonuna kadar arar da bulur, ilk zorlukta pes etmez. Bilin bakalım kim gerçek bir aşık? BEN! Sırılsıklam aşığım ulan! Öyle bir aşığım ki Sozen'i bulup çok fena bir şekilde badeleyerek onu da sırılsıklam edeceğim. Harıl harıl yanalım ulan aşk ateşinde, duman altı kalsın aşk dünyamız! Biz de o dumanların içinde zehirlenip kol kola ölelim. Biz bir olamasak bile hikayemiz yürür de genç aşıklara ilham olur. Sen ne güzel şeysin aşk!
Uzvunu siktiğim orospu çocuğu paralı askerleri! Aşkımla aramıza girmeye cüret edersiniz demek. İşte öyle dünyanızı başınıza yıkarım. Ulan dağları deler de kavuşurum sevdiğime ben, siz kimsiniz zevzekler! Daha durun, bu dağı da deleceğim. Öyle bir şevkle, öyle bir arzuyla geliyorum! Sevgilime kavuşmak için ne gerekiyorsa!
Peki sarı yaverimle ne yapmalıyız ki seri üçlü döndürebilelim? Paralı askerlerle uğraşmayalım derken girişi çökerttik. İyi mi ettik kötü mü ettik bilmiyorum ama sanki iyi ettik. Bu beşin üstüne bir beş onun üstüne bir de Sozen gelebilirdi. Daha da kötüsü hepsi üstümüze çullanabilirdi. Üçlü iyi güzel ama on üçlü pek sarmaz sanki. Bilmiyorum, o kadar da genişlemedik yani. Kanımca sığınağın başka bir girişi daha vardır. Kimse kapana kısılacağı bir sığınak hazırlamaz herhalde, akıllıdır benim Sozen'im. Yine de en azından şunu biliyoruz ki direk bizi karşısına alacak kadar kendine güvenmiyor. Gerçekten gücüne güvenen birisi adam kaybetmeyi riske almayıp karşımıza çıkardı herhalde. Tsuchikage, Kaoru, Sanraku, Ishichou... Hepsi kendi elleriyle işimizi bitirirdi, Sozen onların liginde değil. Bu hem iyi bir haber hem kötü bir haber. Bizi tehdit olarak görmesi tedbirli olacağı anlamına geliyor ama kafasının içinde kendimize bir yer edinmemiz savaş sırasında üstünlüğü ele geçirirsek psikolojik açıdan ona üstünlük kurabileceğimiz anlamına geliyor. Gel gör ki aynısı bizim için de geçerli... Her türlü tokat atmak tokat yemekten iyidir.
Ryu'nun sözlerini dinledikten sonra kısacık başımı salladım. Uzuv aramak mantıklı bir hareket, bulunan uzuvları karşılaştırarak kaç kişinin hakkından geldiğimizi öğrenirsek ona göre hareket ederiz, hareket alanımız açılır. "Girişi kontrol edeceğim. Fazla uzaklaşmayalım." dedim ben de. Göçüğü açabilir miyiz inceleyelim bir. Ayrıca göçük altında yaşayan birileri var mı onu da kontrol edeceğim sensör yeteneklerimle. Göçük altında can çekişen birisine gerçekten anlamı olan sorular sorup gerçekten anlamı olan cevaplar alabiliriz. Girişi kontrol ederken tuzağa falan düşmemek için son derece dikkatli olacağım. Geldiğimizi bildiklerine gören diken üstündeyiz demektir. Bilmeseler de öyleydik zaten, değişen bir şey yok, hareket etmeye devam.
Out:
Patlayıcı Parşömen Bağlanmış Kunai x2
Patlayıcı Parşömen Bağlanmış Kunai x1
Uzvunu siktiğim orospu çocuğu paralı askerleri! Aşkımla aramıza girmeye cüret edersiniz demek. İşte öyle dünyanızı başınıza yıkarım. Ulan dağları deler de kavuşurum sevdiğime ben, siz kimsiniz zevzekler! Daha durun, bu dağı da deleceğim. Öyle bir şevkle, öyle bir arzuyla geliyorum! Sevgilime kavuşmak için ne gerekiyorsa!
Peki sarı yaverimle ne yapmalıyız ki seri üçlü döndürebilelim? Paralı askerlerle uğraşmayalım derken girişi çökerttik. İyi mi ettik kötü mü ettik bilmiyorum ama sanki iyi ettik. Bu beşin üstüne bir beş onun üstüne bir de Sozen gelebilirdi. Daha da kötüsü hepsi üstümüze çullanabilirdi. Üçlü iyi güzel ama on üçlü pek sarmaz sanki. Bilmiyorum, o kadar da genişlemedik yani. Kanımca sığınağın başka bir girişi daha vardır. Kimse kapana kısılacağı bir sığınak hazırlamaz herhalde, akıllıdır benim Sozen'im. Yine de en azından şunu biliyoruz ki direk bizi karşısına alacak kadar kendine güvenmiyor. Gerçekten gücüne güvenen birisi adam kaybetmeyi riske almayıp karşımıza çıkardı herhalde. Tsuchikage, Kaoru, Sanraku, Ishichou... Hepsi kendi elleriyle işimizi bitirirdi, Sozen onların liginde değil. Bu hem iyi bir haber hem kötü bir haber. Bizi tehdit olarak görmesi tedbirli olacağı anlamına geliyor ama kafasının içinde kendimize bir yer edinmemiz savaş sırasında üstünlüğü ele geçirirsek psikolojik açıdan ona üstünlük kurabileceğimiz anlamına geliyor. Gel gör ki aynısı bizim için de geçerli... Her türlü tokat atmak tokat yemekten iyidir.
Ryu'nun sözlerini dinledikten sonra kısacık başımı salladım. Uzuv aramak mantıklı bir hareket, bulunan uzuvları karşılaştırarak kaç kişinin hakkından geldiğimizi öğrenirsek ona göre hareket ederiz, hareket alanımız açılır. "Girişi kontrol edeceğim. Fazla uzaklaşmayalım." dedim ben de. Göçüğü açabilir miyiz inceleyelim bir. Ayrıca göçük altında yaşayan birileri var mı onu da kontrol edeceğim sensör yeteneklerimle. Göçük altında can çekişen birisine gerçekten anlamı olan sorular sorup gerçekten anlamı olan cevaplar alabiliriz. Girişi kontrol ederken tuzağa falan düşmemek için son derece dikkatli olacağım. Geldiğimizi bildiklerine gören diken üstündeyiz demektir. Bilmeseler de öyleydik zaten, değişen bir şey yok, hareket etmeye devam.
Out:
Patlayıcı Parşömen Bağlanmış Kunai x2
Patlayıcı Parşömen Bağlanmış Kunai x1
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Oita Butsuo & Jirou Ryu] Panzehir
Ryu, Butsuo'nun kendisine verdiği iyileştirici hapı tereddüt etmeden yutuyor ve zehirlenmelerinin üstünde ne gibi bir etki göstereceğini beklemeye koyuluyor. Ancak birkaç saniye içinde, hapın zehire hiçbir etkisi olmadığını anlaması mümkün oluyor. Zira hap yaralanmaları yönelik bir iyileştirme sağladığı, zehir ve türevlerine karşı panzehir veya benzeri bir etki yaratmadığı için Sozen'in klonlarının yarattığı zehir hala vücudunuzda etki göstermeye devam ediyor.
Bu birkaç saniyenin ardından, Butsuo'nun yarattığı göçüğe dair izlenimleriniz de, dağılan toz bulutları sayesinde artıyor. Toz bulutları ortalıktan çekildiğinde, tamamen kapanmış sığınak kapısının altında kalmış bir cesedi doğruca teşhis edebiliyorsun. Bu da size düşmanlarınızdan birinin öldüğünü anlatmaya yeterken, Ryu etrafa dağılan uzuv olup olmadığına, Butsuo ise girişi ve giriştete herhangi bir hareketlilik olup olmadığını kontrol etmek için harekete geçiyor.
Ryu; Giriş ve çevresinde, herhangi bir tuzak ihtimaline karşı temkinli bir şekilde ilerliyorsun. Giriş kapısındaki göçükte gördüğün ilk cesede dair ilk gördüğün şey, adamın kafasının yarısının kayaların altında kalmış ve ezilmiş olduğu oluyor. Bununla birlikte kayaların altında gördüğün vücuttan bağımsız bir kol, sol bacak ve göğüs bölgesine dair et parçaları, patlamayla birlikte oluşan göçüğün bir hayli işinizi kolaylaştırdığı oluyor. Öte yandan, giriş kapısının biraz ötesinde gördüğün et parçaları, kapıda gördüğünüz kişilerin büyük bir çoğunluğunda hasar meydana geldiğini sana anlatmaya yetiyor. Ancak yine de, gördüğünüz beş kişiden birisi dışında kaçının öldüğü konusunda net bir fikrin olmasa da, izlenimlerin neticesinde, her bir uzvu bir kişi olarak yorumladığında, dört kişinin ölmüş olabileceği sonucuna ulaşıyorsun.
Butsuo; Güzelce patlattığın sığınağın girişine vardığında, Ryu ile hemen hemen aynı görüntüleri görsen de, bu durumu onun kadar irdelemiyor ve göçüğü açabilecek bir yolunuz olup olmadığına bakmaya başlıyorsun. Etrafa yayılan ve birbiri üste binen kaya parçalarına baktığın vakit, her ne kadar göçüğü bir şekilde açıp sığınağın içine girebilecek gibi görünseniz de, bunun biraz vakit alabileceğini anlıyorsun. Kayaları tek tek kaldırmanın bu noktada zaman alacağı aşikar, ancak sahip olduğunuz jutsularla kayaları daha ufak parçalara ayırma seçeneğini de kullanmanız mümkün. Ancak bu tip bir şeyi getiri ve götürülerini bir kefeye koyman gerektiğini gayet iyi bir şekilde anlayabiliyorsun.
Bunun yanında, her ne kadar sensör yeteneklerin kullanılması için ekstra bir odaklanma gerektirmese de, göçük altında yaşayan birileri olup olmadığını kontrol etmek için birkaç saniyeliğine kendini dünyadan soyutluyorsun. Bu birkaç saniye içerisinde ise herhangi bir çakra hareketlenmesi sezemiyorsun. Ancak elbette bu göçük altında yaşayan birileri olup olmadığı noktasında sana çok da yardımcı olan bir bilgi olmuyor. Zira sensör yeteneklerin çakraya değil, çakra hareketlenmelerine yönelik olduğu için göçük altında biri varsa ve çakrası dingin ise onu hissedemeyeceğin anlamına geliyor. Bu sebeple de göçük altında çakra hareketlenmesi sezememiş olsan da, yaşayan birileri olup olmadığı konusunda net bir fikre sahip olamıyorsun.
Genel; İkiniz de kafanızdaki incelemeleri yapmanızın ardından tekrar bir araya geliyor ve izlenimlerinizi birbirinize aktarıyorsunuz. Kendi aranızda birkaç kelam etmenizin ardından ise, Butsuo birden göçüğün olduğu noktada bir çakra hareketlenmesi hissediyor. Sensör yetenekleri derhal Butsuo'yu tetiklerken, Butsuo da Ryu'ya gerekli tedbirleri alması yönünde bir uyarıda bulunuyor. Birkaç saniye sonrasında ise, göçükteki kayaların arasından mor renkte gazın çıkmaya başladığını görüyorsunuz. Daha önce Sozen'in klonlarından çıkan gaz ile aynı türden olan bu mor renkteki gaz, göçüğün giriş kısmındaki alanda yoğunlaşmaya başlarken, Butsuo hissettiği çakra hareketlenmesinin sonlandığını fark ediyor. Birkaç saniye içinde göçük ile aranızda adeta zehirden bir bariyer oluşmaya başlarken, Butsuo'nun sensör yetenekleri sayesinde ikinci bir zehirlenme dalgasına kapılmaktan kurtulmuş durumda oluyorsunuz.
Ardınızda bıraktığınız Sozen'in klonlarından oluşan zehir bulutu neredeyse tamamen kaybolmuş gibi görünüyor. Göçük ile aranıza koyduğunuz yaklaşık 10 metrelik mesafe, Butsuo'nun sensör yeteneklerini kullanma konusunda sıkıntı oluşturacak gibi görünüyor. Yeni zehir bulutunun hacmi, önceki karşılaştığınızdan biraz daha fazla gibi olsa da, yayılma bölgesi diğerine nazaran daha geniş konumda. Dolayısıyla bu da zehir bulutunun dağılma süreci konusunda size aşağı yukarı bir bilgi vermekte.
Bu birkaç saniyenin ardından, Butsuo'nun yarattığı göçüğe dair izlenimleriniz de, dağılan toz bulutları sayesinde artıyor. Toz bulutları ortalıktan çekildiğinde, tamamen kapanmış sığınak kapısının altında kalmış bir cesedi doğruca teşhis edebiliyorsun. Bu da size düşmanlarınızdan birinin öldüğünü anlatmaya yeterken, Ryu etrafa dağılan uzuv olup olmadığına, Butsuo ise girişi ve giriştete herhangi bir hareketlilik olup olmadığını kontrol etmek için harekete geçiyor.
Ryu; Giriş ve çevresinde, herhangi bir tuzak ihtimaline karşı temkinli bir şekilde ilerliyorsun. Giriş kapısındaki göçükte gördüğün ilk cesede dair ilk gördüğün şey, adamın kafasının yarısının kayaların altında kalmış ve ezilmiş olduğu oluyor. Bununla birlikte kayaların altında gördüğün vücuttan bağımsız bir kol, sol bacak ve göğüs bölgesine dair et parçaları, patlamayla birlikte oluşan göçüğün bir hayli işinizi kolaylaştırdığı oluyor. Öte yandan, giriş kapısının biraz ötesinde gördüğün et parçaları, kapıda gördüğünüz kişilerin büyük bir çoğunluğunda hasar meydana geldiğini sana anlatmaya yetiyor. Ancak yine de, gördüğünüz beş kişiden birisi dışında kaçının öldüğü konusunda net bir fikrin olmasa da, izlenimlerin neticesinde, her bir uzvu bir kişi olarak yorumladığında, dört kişinin ölmüş olabileceği sonucuna ulaşıyorsun.
Butsuo; Güzelce patlattığın sığınağın girişine vardığında, Ryu ile hemen hemen aynı görüntüleri görsen de, bu durumu onun kadar irdelemiyor ve göçüğü açabilecek bir yolunuz olup olmadığına bakmaya başlıyorsun. Etrafa yayılan ve birbiri üste binen kaya parçalarına baktığın vakit, her ne kadar göçüğü bir şekilde açıp sığınağın içine girebilecek gibi görünseniz de, bunun biraz vakit alabileceğini anlıyorsun. Kayaları tek tek kaldırmanın bu noktada zaman alacağı aşikar, ancak sahip olduğunuz jutsularla kayaları daha ufak parçalara ayırma seçeneğini de kullanmanız mümkün. Ancak bu tip bir şeyi getiri ve götürülerini bir kefeye koyman gerektiğini gayet iyi bir şekilde anlayabiliyorsun.
Bunun yanında, her ne kadar sensör yeteneklerin kullanılması için ekstra bir odaklanma gerektirmese de, göçük altında yaşayan birileri olup olmadığını kontrol etmek için birkaç saniyeliğine kendini dünyadan soyutluyorsun. Bu birkaç saniye içerisinde ise herhangi bir çakra hareketlenmesi sezemiyorsun. Ancak elbette bu göçük altında yaşayan birileri olup olmadığı noktasında sana çok da yardımcı olan bir bilgi olmuyor. Zira sensör yeteneklerin çakraya değil, çakra hareketlenmelerine yönelik olduğu için göçük altında biri varsa ve çakrası dingin ise onu hissedemeyeceğin anlamına geliyor. Bu sebeple de göçük altında çakra hareketlenmesi sezememiş olsan da, yaşayan birileri olup olmadığı konusunda net bir fikre sahip olamıyorsun.
Genel; İkiniz de kafanızdaki incelemeleri yapmanızın ardından tekrar bir araya geliyor ve izlenimlerinizi birbirinize aktarıyorsunuz. Kendi aranızda birkaç kelam etmenizin ardından ise, Butsuo birden göçüğün olduğu noktada bir çakra hareketlenmesi hissediyor. Sensör yetenekleri derhal Butsuo'yu tetiklerken, Butsuo da Ryu'ya gerekli tedbirleri alması yönünde bir uyarıda bulunuyor. Birkaç saniye sonrasında ise, göçükteki kayaların arasından mor renkte gazın çıkmaya başladığını görüyorsunuz. Daha önce Sozen'in klonlarından çıkan gaz ile aynı türden olan bu mor renkteki gaz, göçüğün giriş kısmındaki alanda yoğunlaşmaya başlarken, Butsuo hissettiği çakra hareketlenmesinin sonlandığını fark ediyor. Birkaç saniye içinde göçük ile aranızda adeta zehirden bir bariyer oluşmaya başlarken, Butsuo'nun sensör yetenekleri sayesinde ikinci bir zehirlenme dalgasına kapılmaktan kurtulmuş durumda oluyorsunuz.
Ardınızda bıraktığınız Sozen'in klonlarından oluşan zehir bulutu neredeyse tamamen kaybolmuş gibi görünüyor. Göçük ile aranıza koyduğunuz yaklaşık 10 metrelik mesafe, Butsuo'nun sensör yeteneklerini kullanma konusunda sıkıntı oluşturacak gibi görünüyor. Yeni zehir bulutunun hacmi, önceki karşılaştığınızdan biraz daha fazla gibi olsa da, yayılma bölgesi diğerine nazaran daha geniş konumda. Dolayısıyla bu da zehir bulutunun dağılma süreci konusunda size aşağı yukarı bir bilgi vermekte.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.