[1. Gün - Gündüz Safhası | Kasumikage Teki] Terkedilmiş Kasaba
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [1. Gün - Gündüz Safhası | Kasumikage Teki] Terkedilmiş Kasaba
Derindeki porlardan minik minik zehir sızmaya ve tüm vücudunu kaplamaya başlıyor. Rakibinin sana doğru yumruk şekilde uzanmış elinin hafifçe açıldığını ve dört parmağını sana doğru 'gel' diyecek şekilde salladığını görüyorsun. Bir an sonra, birbirinize doğru atılıyorsunuz.
Rakibinin iki adım uzağında kendini durdurup kılıcının konuşmasına izin veriyorsun. Kılıcın sağdan sola savrulurken kızın birden dizlerinin büküldüğünü, büktüğü dizlerini kullanarak eğildiğini farkediyorsun. Bu hareket, aşağıya doğru doğrusal bir hareket olmuyor yalnızca. Önce sağ dizine verdiği yük, üst vücudu kılıcının altından adeta bir nehir gibi akarken sol dizine geçiyor ve kız birden kılıcın savrulma yönünün tersinde yeniden yükseliyor. Daha önce bu kadar akışkan bir hareket görüp görmediğine emin olamıyorsun.
Katanan soluna doğru boşa çıktığı an, kunoichinin sağ elinin beli hizasından terse akan bir şelale gibi yukarı fırladığını görüyorsun. Eli açık ve tüm parmakları son boğumlarından kapatılmış. El ayasının bilek kısmıyla birleştiği sert noktayı, anlayamadığın bir hızla senin sağ elinin bileğine geçiriyor. İvmeyle yukarı doğru fırlayan bileğin, parmaklarındaki gücü yitiriyor ve katanan havaya fırlıyor.
Katana yüksek bir hızda, etrafında dönerek yukarıya yükselmeye başlıyor. Bu noktadan sonra herşey çok hızlı gelişiyor.
Kız yukarı yükselirken ayaklarına tüm gücünü veriyor ve sol omzu sana bakacak şekilde dönüyor. Dönerken de belini yandan 20 derece kadar kırıyor sol omzu biraz yere bakacak şekilde. Yere yakın olan sol elini karnına, yerden uzak olan sağ elini de suratına doğru savuruyor yumruk yaparak.
Kendini aniden topluyorsun ve sol bacağını geriye atıyor, Suiseiki stilini öğrenirken aldığın eğitimleri de kullanarak yumrukları karşılıyorsun. Sağ elinle yukarıdan gelen yumruğu, sol elinle de karnına gelen yumruğu karışıyorsun. Bu karşılama bilekleriniz birbirlerine çarpacak şekilde oluyor. Ne sen onun elini tutabiliyorsun, ne de o senin.
Bu duruş sana çok tanıdık geliyor. Zihnini karıştıramadan kız hareketleniyor. Kız vücudunu düzeltirken sol elini yukarıya, sağ elini aşağıya indiriyor havada hayali bir çember çizerek. Sen de onunla aynı şeyi yapmak zorunda kalıyorsun pozisyonunuz gereği. O anda duruşu hatırlıyorsun: Suiseiki'nin temel Kata'larından biri olan bu hareket birbirlerine kilitlenen iki dövüşçünün düğümü açması için kullanılıyor. Çember çizilirken bir göletin ortasında dönen bir girdabın temsili halini oluşturuyor gibisiniz. İkiniz de bu süreç içerisinde birbirinize üstün bir an yakalayamıyorsunuz. Kızın hafifçe sırıttığını görüyorsun, keyif alıyormuş gibi bir hali var.
Hayali çemberin çizimi bittiğinde aldığın eğitimleri hatırlıyorsun. Fakat kadının formu ve hareketleri seninkinden bir kaç kat daha akıcı ve rahat. Senden çok daha marifetli olduğunu algılıyorsun Suiseiki stilinde. Pozisyon boyunca kız seni yönlendirdiği için seni dezavantaja düşeceğin bir konuma sokmaya çalıştığını düşünüyorsun, bu yüzden bu kilidi bozmak için kızı ileriye ittiriyorsun kilitlenmiş ellerinizden baskı uygulayarak. Kız bunu algılamış olacak ki tam temasınız kesildiğinde sol yumruğunu senin sol omzuna geçiriyor sert bir şekilde, fakat hasar almıyorsun. Zırhın son anda sertleşiyor refleksik olarak, ardından dökülüyor giysinin içerisinde. Kızın kaşlarının çatıldığını fark ediyorsun. Ne olduğunu anlamamış gibi.
Aranızda 2 adımlık bir boşluk oluyor. Tam bu sırada Kitsune sana doğru yaklaşıyor havadan. Kızın şaşkınlığını fırsat bilerek Kitsune'yi kapıyorsun ve kıza yukarıdan aşağıya bir kesik atmak için var gücünle kılıcını indiriyorsun!
Kız, ince bir kağıt oluyor sanki ve bu sefer sağ omzu sana bakacak şekilde yana çeviriyor vücudunu. Bu sırada, kızın saçlarından bir kaç teli kestiğini görüyorsun. Kız sol elini kendi sağ omuz hizasına getirip kendi soluna doğru aniden açıyor ve senin kılıç tutan sağ elini senin sağına doğru itiyor. Anlık olarak korumasız kalıyorsun göğsün kıza bakacak şekilde. Kız da bu sırada tam suratına geçirmek için diğer elinin ayasını hareketlendiriyor. Son anda tekrar geriye bir adım alıyorsun, kafanı da geriye çekmeyi başarıyorsun. Kızın eli burnuna değiyor. İnce bir acı yayılıyor vücuduna, fakat önemsiz bir acı.
Kız senden Taijutsu konusunda üstün. Sürekli geriye adım almak zorunda kaldığını fark ediyorsun. Bir noktadan sonra geriye adım alacak alanının kalmayacağının da bilincindesin. Kız başka bir hamle yapmak için hareketleniyor fakat bunu öngöremiyorsun.
Rakibinin iki adım uzağında kendini durdurup kılıcının konuşmasına izin veriyorsun. Kılıcın sağdan sola savrulurken kızın birden dizlerinin büküldüğünü, büktüğü dizlerini kullanarak eğildiğini farkediyorsun. Bu hareket, aşağıya doğru doğrusal bir hareket olmuyor yalnızca. Önce sağ dizine verdiği yük, üst vücudu kılıcının altından adeta bir nehir gibi akarken sol dizine geçiyor ve kız birden kılıcın savrulma yönünün tersinde yeniden yükseliyor. Daha önce bu kadar akışkan bir hareket görüp görmediğine emin olamıyorsun.
Katanan soluna doğru boşa çıktığı an, kunoichinin sağ elinin beli hizasından terse akan bir şelale gibi yukarı fırladığını görüyorsun. Eli açık ve tüm parmakları son boğumlarından kapatılmış. El ayasının bilek kısmıyla birleştiği sert noktayı, anlayamadığın bir hızla senin sağ elinin bileğine geçiriyor. İvmeyle yukarı doğru fırlayan bileğin, parmaklarındaki gücü yitiriyor ve katanan havaya fırlıyor.
Katana yüksek bir hızda, etrafında dönerek yukarıya yükselmeye başlıyor. Bu noktadan sonra herşey çok hızlı gelişiyor.
Kız yukarı yükselirken ayaklarına tüm gücünü veriyor ve sol omzu sana bakacak şekilde dönüyor. Dönerken de belini yandan 20 derece kadar kırıyor sol omzu biraz yere bakacak şekilde. Yere yakın olan sol elini karnına, yerden uzak olan sağ elini de suratına doğru savuruyor yumruk yaparak.
Kendini aniden topluyorsun ve sol bacağını geriye atıyor, Suiseiki stilini öğrenirken aldığın eğitimleri de kullanarak yumrukları karşılıyorsun. Sağ elinle yukarıdan gelen yumruğu, sol elinle de karnına gelen yumruğu karışıyorsun. Bu karşılama bilekleriniz birbirlerine çarpacak şekilde oluyor. Ne sen onun elini tutabiliyorsun, ne de o senin.
Bu duruş sana çok tanıdık geliyor. Zihnini karıştıramadan kız hareketleniyor. Kız vücudunu düzeltirken sol elini yukarıya, sağ elini aşağıya indiriyor havada hayali bir çember çizerek. Sen de onunla aynı şeyi yapmak zorunda kalıyorsun pozisyonunuz gereği. O anda duruşu hatırlıyorsun: Suiseiki'nin temel Kata'larından biri olan bu hareket birbirlerine kilitlenen iki dövüşçünün düğümü açması için kullanılıyor. Çember çizilirken bir göletin ortasında dönen bir girdabın temsili halini oluşturuyor gibisiniz. İkiniz de bu süreç içerisinde birbirinize üstün bir an yakalayamıyorsunuz. Kızın hafifçe sırıttığını görüyorsun, keyif alıyormuş gibi bir hali var.
Hayali çemberin çizimi bittiğinde aldığın eğitimleri hatırlıyorsun. Fakat kadının formu ve hareketleri seninkinden bir kaç kat daha akıcı ve rahat. Senden çok daha marifetli olduğunu algılıyorsun Suiseiki stilinde. Pozisyon boyunca kız seni yönlendirdiği için seni dezavantaja düşeceğin bir konuma sokmaya çalıştığını düşünüyorsun, bu yüzden bu kilidi bozmak için kızı ileriye ittiriyorsun kilitlenmiş ellerinizden baskı uygulayarak. Kız bunu algılamış olacak ki tam temasınız kesildiğinde sol yumruğunu senin sol omzuna geçiriyor sert bir şekilde, fakat hasar almıyorsun. Zırhın son anda sertleşiyor refleksik olarak, ardından dökülüyor giysinin içerisinde. Kızın kaşlarının çatıldığını fark ediyorsun. Ne olduğunu anlamamış gibi.
Aranızda 2 adımlık bir boşluk oluyor. Tam bu sırada Kitsune sana doğru yaklaşıyor havadan. Kızın şaşkınlığını fırsat bilerek Kitsune'yi kapıyorsun ve kıza yukarıdan aşağıya bir kesik atmak için var gücünle kılıcını indiriyorsun!
Kız, ince bir kağıt oluyor sanki ve bu sefer sağ omzu sana bakacak şekilde yana çeviriyor vücudunu. Bu sırada, kızın saçlarından bir kaç teli kestiğini görüyorsun. Kız sol elini kendi sağ omuz hizasına getirip kendi soluna doğru aniden açıyor ve senin kılıç tutan sağ elini senin sağına doğru itiyor. Anlık olarak korumasız kalıyorsun göğsün kıza bakacak şekilde. Kız da bu sırada tam suratına geçirmek için diğer elinin ayasını hareketlendiriyor. Son anda tekrar geriye bir adım alıyorsun, kafanı da geriye çekmeyi başarıyorsun. Kızın eli burnuna değiyor. İnce bir acı yayılıyor vücuduna, fakat önemsiz bir acı.
Kız senden Taijutsu konusunda üstün. Sürekli geriye adım almak zorunda kaldığını fark ediyorsun. Bir noktadan sonra geriye adım alacak alanının kalmayacağının da bilincindesin. Kız başka bir hamle yapmak için hareketleniyor fakat bunu öngöremiyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kasumikage Teki
- Kusagakure
- Posts: 398
- Joined: October 22nd, 2018, 2:54 am
Re: [1. Gün - Gündüz Safhası | Kasumikage Teki] Terkedilmiş Kasaba
Karşısındaki kızın kendisinden çok daha üstün olduğu konular olduğunun bilincine hızlıca varabilmişti Teki. Öncelikle kendisi Suiseiki stilini yeni öğrenmeye başlamıştı ve rakibi belli ki bu stilde Teki'den çok daha üstündü. Teki'nin tüm mızrak olma çabalarına yetenekli kunoichi daha iyi bir kalkan olmayı başararak cevap vermişti. Mızrak ve kalkan... İstemsizce Haru-san canlanmıştı kafasında Teki'nin.
Gerçekleşen çarpışmada Dokuton zırhına güvenebileceğinden de emin olmuştu. Omzuna gelen darbeyi zırh refleksi ile durdurmayı başardığı için alması gerekenden daha az bir zararla kurtulmuştu az önce gerçekleşen çarpışmadan. Şimdi daha farklı bir taktik izlemesi gerekiyordu. Hiyaki'nin varlığını avantaja çevirmesi gerekiyordu. Fakat bunun doğru karar olup olmadığından emin olamıyordu. Altın maymun, Teki kızı oyalarken parşömeni çalmaya çalışabilirdi. Fakat ortamdan kaçıp üsse geri dönebilir miydi? Daha da önemlisi, Hiyaki dövüşten kaçmak ister miydi? Kesinlikle hayır.
Burnundaki acı, enerjisini yükseltiyordu. Tüm vücuduna yayılan ince sızı sayesinde ayaklarının yere daha sağlam bastığını hissediyordu o anda. İçinde bulunduğu sınavın, dövüşün ve gerginliğin yarattığı adrenalin Teki'yi bir yandan sarsıyor, bir yandan da güçlendiriyordu. Aradığına kavuşmuştu sonunda. Düzgün bir rakip. Keyifli bir dövüş ve harika bir sınav günü.
Mızrak olmayı başaramamıştı ancak daha iyi bir kalkan olmayı deneyebilirdi halen. Karşısındaki kunoichiden geri kaçarak kurtulamayacaktı. Bunun farkında olduğu için hem yeni gelişmeye başladığı Suiseiki stiline hem de zehir kalkanına güvenecekti. Saldırı kısmını ise ortağı Hiyaki'ye bırakacaktı.
Karşısındaki kunoichi tekrar bir hamle yapmak için hareketlenmişti. Teki de kızın hareketine başlaması ile geriye doğru hafifçe çekilecek ve Kitsune'yi hızlıca kınına yerleştirecekti. Sonrasında ise Suiseiki stili sayesinde öğrenme şansı kazandığı Kaidan tekniğini kullanacaktı. Esnekliğini arttıracak ve rüzgarla sallanan bir yaprak gibi kızın saldırılarından kurtulmaya çalışacaktı. Tüm saldırılardan %100 kurtulmasına gerek yoktu. Kaçmayı başaramayacağı saldırılardan zırh refleksi ile kurtulabileceğini biliyordu. Sadece karşısındaki kıza odaklanması yeterliydi. Hiyaki imdadına yetişene kadar sağlam bir kalkan gibi savunacaktı kendisini. Hiyaki dövüşe ortak olup, saldırısını yaptığında ise hızlıca Kitsune'yi kuşanarak kızın bacaklarına saplama hamleleri yapmaya başlayacaktı.
"Bir taijutsucunun kolları zarar görse bile savaşı kazanabilir ancak bacaklarına alacağı yaralar dövüşün gidişatını tamamen değiştirebilir."
Hayakari Aoba'nın sözleri. Gerektiği yerde ve ihtiyaç olan zamanda. Yıllar önce ölmüş olsa da halen öğrencisini eğitmeye devam ediyor.
Gerçekleşen çarpışmada Dokuton zırhına güvenebileceğinden de emin olmuştu. Omzuna gelen darbeyi zırh refleksi ile durdurmayı başardığı için alması gerekenden daha az bir zararla kurtulmuştu az önce gerçekleşen çarpışmadan. Şimdi daha farklı bir taktik izlemesi gerekiyordu. Hiyaki'nin varlığını avantaja çevirmesi gerekiyordu. Fakat bunun doğru karar olup olmadığından emin olamıyordu. Altın maymun, Teki kızı oyalarken parşömeni çalmaya çalışabilirdi. Fakat ortamdan kaçıp üsse geri dönebilir miydi? Daha da önemlisi, Hiyaki dövüşten kaçmak ister miydi? Kesinlikle hayır.
Burnundaki acı, enerjisini yükseltiyordu. Tüm vücuduna yayılan ince sızı sayesinde ayaklarının yere daha sağlam bastığını hissediyordu o anda. İçinde bulunduğu sınavın, dövüşün ve gerginliğin yarattığı adrenalin Teki'yi bir yandan sarsıyor, bir yandan da güçlendiriyordu. Aradığına kavuşmuştu sonunda. Düzgün bir rakip. Keyifli bir dövüş ve harika bir sınav günü.
Mızrak olmayı başaramamıştı ancak daha iyi bir kalkan olmayı deneyebilirdi halen. Karşısındaki kunoichiden geri kaçarak kurtulamayacaktı. Bunun farkında olduğu için hem yeni gelişmeye başladığı Suiseiki stiline hem de zehir kalkanına güvenecekti. Saldırı kısmını ise ortağı Hiyaki'ye bırakacaktı.
Karşısındaki kunoichi tekrar bir hamle yapmak için hareketlenmişti. Teki de kızın hareketine başlaması ile geriye doğru hafifçe çekilecek ve Kitsune'yi hızlıca kınına yerleştirecekti. Sonrasında ise Suiseiki stili sayesinde öğrenme şansı kazandığı Kaidan tekniğini kullanacaktı. Esnekliğini arttıracak ve rüzgarla sallanan bir yaprak gibi kızın saldırılarından kurtulmaya çalışacaktı. Tüm saldırılardan %100 kurtulmasına gerek yoktu. Kaçmayı başaramayacağı saldırılardan zırh refleksi ile kurtulabileceğini biliyordu. Sadece karşısındaki kıza odaklanması yeterliydi. Hiyaki imdadına yetişene kadar sağlam bir kalkan gibi savunacaktı kendisini. Hiyaki dövüşe ortak olup, saldırısını yaptığında ise hızlıca Kitsune'yi kuşanarak kızın bacaklarına saplama hamleleri yapmaya başlayacaktı.
"Bir taijutsucunun kolları zarar görse bile savaşı kazanabilir ancak bacaklarına alacağı yaralar dövüşün gidişatını tamamen değiştirebilir."
Hayakari Aoba'nın sözleri. Gerektiği yerde ve ihtiyaç olan zamanda. Yıllar önce ölmüş olsa da halen öğrencisini eğitmeye devam ediyor.

毒
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [1. Gün - Gündüz Safhası | Kasumikage Teki] Terkedilmiş Kasaba
Geriye adım alıp kılıcını kınına koyman ile beraber kadın ayaklarını hareketlendirip senin tehlike alanına adımlıyor. Bunu yaparken stansını bozmuyor, sanki ayakları hiç hareket etmemiş gibi birden dibinde bitiveriyor. Chakrana odaklanıyor ve Kaidan tekniği için uzuvlarına aktarıyorsun. Kız bir açıklık yaratmak için burnuna doğru bir yumruk atıyor düz bir şekilde, bileğinle blokluyor ve yana doğru savuruyorsun. Bu sırada kız diğer eliyle çenene bir aparkat deniyor ancak kafanı geriye yatırarak bundan da kurtuluyorsun. Yumruklar çok hızlı bir şekilde geliyor ancak sen de kız gibi forma giriyor ve çatlaklardan akan bir su gibi kızın hamlelerinin arasından sıyrılıyorsun.
Kız üçüncü bir hamle olarak havaya kaldırdığı yumruğunu açıyor ve elini dümdüz bir hale getiriyor. Bir kesme hamlesi dener gibi seriden aşağı indiriyor. Yana dönüyor ve kızın ıskalamasına sebebiyet veriyorsun. Bu noktada kız kesme hamlesi yaptığı elini direkt olarak havada yön değiştirerek boğazına götürüyor ve diğer eliyle de böbreğine vurmak için hazırlanıyor. Sağ elini kızın boyun hamlesi yapan eline, diğer elinin dış kısmını da böbreğine gelen eline denk getiriyorsun. Kız seni ittiriyor ve kilitten kurtuluyorsunuz.
Derin bir nefes alıyor ve bir sonraki hamleler için hazırlanıyorsun. Kız önce soldan bir yumruk deniyor, bunu sol elinle karşılıyorsun. Ardından sağından ikinci bir yumruk deniyor. Bunu da sağ kolunla, dirsek ve burun ile kalan kısım ile blokluyorsun. Kız bu noktada sol elinin dirseği ile beklemediğin bir anda suratına geçiriyor! Aniden sertleşen zırhın seni ikinci bir saldırıdan kurtarıyor. Kız blokladığın sağ elini senin elinin üzerinden kaydırarak göğsüne bir yumruk indirmeyi denerken yumruğu aşağı iterek ondan kurtuluyor ve geriye bir adım alıyorsun.
Kız acımadan içeriye bir adım daha alıyor. Kız seni yönlendiriyor, sen ise onun hamlelerine karşılık vermek zorunda kalıyorsun. İkinizin elleri ve kolları birbirinizinkinin üzerinde kayıyor. Suiseiki formları arasında geçiş yapıyorsunuz, Kaidan tekniği olmasa muhtemelen hemen hemen hepsinin sonucunda kızın üstün çıkacağını biliyorsun.
Kız bir kaç saniye sonra tekrar bir çift yumruk deniyor. Kollarını önünde çarpı yaparak karşılıyorsun bunu, bu sefer basit başka bir forma geçiyorsun: Kızın yumruklarını dışarı doğru açıyor ve kendine açıklık yaratmaya çalışıyorsun. Kız bunu ön görmüş olacak ki, o anda iki elini de aniden içeri kapatıyor, senin dışarı açılmış ellerinden faydalanarak açıktaki göğsüne açık sol el ayası ile vuruyor. Zırhın sertleşiyor, hasar almıyorsun.
Ardından kız diğer elini de aynı sertlikte yarım an sonra aynı yere indiriyor! Bunu hissediyorsun zira zırhın taze kırıldığı bir yere, açık tenine denk geliyor. Kız bir kaç adım geri alıyor ve sırıtıyor. Seni çözmüşe benziyor. Kafasını geriye sallayıp saçlarını düzeltiyor, ardından bir ayağını öne atıp, sadece parmak uçlarıyla yeyere basacak şekilde konumlandırıyor. Ellerinden biri hafif yana doğru açık, parmakları rahat bir şekilde yere bakıyor. Diğeri ise tam sana bakmakta el ayası açık bir şekilde. Bir Suiseiki formu, ancak gerçekten bilmediğin bir tanesi. Hamleni beklemeye başlıyor kız, suratındaki sırıtış azalsa da tamamen yok olmuyor.
Hiyaki'nin ayak seslerini duyuyorsun. Yönü kızın arkası. Kız bunu biliyor olamaz çünkü Hiyaki'nin geldiği yönü sadece sen biliyorsun. Ambiyans sesi olarak duyuluyor ayak sesleri. Bir kaç saniye sonra varacak.
Kız üçüncü bir hamle olarak havaya kaldırdığı yumruğunu açıyor ve elini dümdüz bir hale getiriyor. Bir kesme hamlesi dener gibi seriden aşağı indiriyor. Yana dönüyor ve kızın ıskalamasına sebebiyet veriyorsun. Bu noktada kız kesme hamlesi yaptığı elini direkt olarak havada yön değiştirerek boğazına götürüyor ve diğer eliyle de böbreğine vurmak için hazırlanıyor. Sağ elini kızın boyun hamlesi yapan eline, diğer elinin dış kısmını da böbreğine gelen eline denk getiriyorsun. Kız seni ittiriyor ve kilitten kurtuluyorsunuz.
Derin bir nefes alıyor ve bir sonraki hamleler için hazırlanıyorsun. Kız önce soldan bir yumruk deniyor, bunu sol elinle karşılıyorsun. Ardından sağından ikinci bir yumruk deniyor. Bunu da sağ kolunla, dirsek ve burun ile kalan kısım ile blokluyorsun. Kız bu noktada sol elinin dirseği ile beklemediğin bir anda suratına geçiriyor! Aniden sertleşen zırhın seni ikinci bir saldırıdan kurtarıyor. Kız blokladığın sağ elini senin elinin üzerinden kaydırarak göğsüne bir yumruk indirmeyi denerken yumruğu aşağı iterek ondan kurtuluyor ve geriye bir adım alıyorsun.
Kız acımadan içeriye bir adım daha alıyor. Kız seni yönlendiriyor, sen ise onun hamlelerine karşılık vermek zorunda kalıyorsun. İkinizin elleri ve kolları birbirinizinkinin üzerinde kayıyor. Suiseiki formları arasında geçiş yapıyorsunuz, Kaidan tekniği olmasa muhtemelen hemen hemen hepsinin sonucunda kızın üstün çıkacağını biliyorsun.
Kız bir kaç saniye sonra tekrar bir çift yumruk deniyor. Kollarını önünde çarpı yaparak karşılıyorsun bunu, bu sefer basit başka bir forma geçiyorsun: Kızın yumruklarını dışarı doğru açıyor ve kendine açıklık yaratmaya çalışıyorsun. Kız bunu ön görmüş olacak ki, o anda iki elini de aniden içeri kapatıyor, senin dışarı açılmış ellerinden faydalanarak açıktaki göğsüne açık sol el ayası ile vuruyor. Zırhın sertleşiyor, hasar almıyorsun.
Ardından kız diğer elini de aynı sertlikte yarım an sonra aynı yere indiriyor! Bunu hissediyorsun zira zırhın taze kırıldığı bir yere, açık tenine denk geliyor. Kız bir kaç adım geri alıyor ve sırıtıyor. Seni çözmüşe benziyor. Kafasını geriye sallayıp saçlarını düzeltiyor, ardından bir ayağını öne atıp, sadece parmak uçlarıyla yeyere basacak şekilde konumlandırıyor. Ellerinden biri hafif yana doğru açık, parmakları rahat bir şekilde yere bakıyor. Diğeri ise tam sana bakmakta el ayası açık bir şekilde. Bir Suiseiki formu, ancak gerçekten bilmediğin bir tanesi. Hamleni beklemeye başlıyor kız, suratındaki sırıtış azalsa da tamamen yok olmuyor.
Hiyaki'nin ayak seslerini duyuyorsun. Yönü kızın arkası. Kız bunu biliyor olamaz çünkü Hiyaki'nin geldiği yönü sadece sen biliyorsun. Ambiyans sesi olarak duyuluyor ayak sesleri. Bir kaç saniye sonra varacak.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kasumikage Teki
- Kusagakure
- Posts: 398
- Joined: October 22nd, 2018, 2:54 am
Re: [1. Gün - Gündüz Safhası | Kasumikage Teki] Terkedilmiş Kasaba
Artık karşısındaki kunoichi ile dövüştüğünü değil, sanki dans ettiğini düşünmeye başlamıştı. İkisinin de Suiseiki stilinde tecrübe sahibi olmasından kaynaklı olsa gerek büyük bir ahenk içinde devam ediyorlardı kapışmalarına. Birbirlerinin yumruklarını durduruyorlar, tekmeleri engelliyorlar ve ellerini sağa sola savuruyorlardı. Fakat aksi iddia edilemeyecek bir gerçek vardı savaş alanında. Teki her ne kadar savunmasında başarılı olsa da, karşısındaki kunoichi Suiseiki stilinde çok daha başarılıydı.
Dokuton zırhı olmasa bir çok kez vücuduna darbe almış ve yaralanmış olacaktı ancak geliştirdiği zırh refleksi onu her seferinde korumayı başarıyordu. Ancak Teki de biliyordu ki, zırhı ile kendisini her koruyuşunda karşısındaki rakibine kendisi hakkında biraz daha bilgi veriyordu. Aktif ettiği Kaidan tekniğinin süresi dolduğu gibi göğsüne aldığı ikinci darbe de bunu kanıtlıyordu. İlk darbeyi zırhı ile absorbe edebilmişti ancak gelen ikinci darbe direkt olarak Teki'nin açık ve boştaki tenine isabet etmişti. Çözüldüğünü hissediyordu ve taktik değiştirmesinin vakti çoktan gelmişti.
Rakibinin suratında oluşan gülümsemeye dikkat kesilmişti. Taşlarını artık daha dikkatli ve daha iyi oynaması gerekiyordu. Hiyaki gelmeden yenilirse altın maymuna büyük rezil olacaktı.
"Çok güzel dövüşüyorsun kunoichi-san. Saygı duydum."
Rakibinin aldığı yeni formu incelemeye çalışıyordu. Bir Suiseiki formu olduğunu anlayabilmişti fakat daha önce bu formu görmediğinden de emindi. Kızıyordu kendisine. Daha çok çalışabilir ve Suiseiki'de en az karşısındaki kunoichi kadar başarılı olabilirdi. Sınavdan sonra yapılacaklar listesine eklemişti bunu. Gelişime duyduğu açlık dinmiyordu ve bu tarz örnekler daha da gaza getiriyordu Teki'yi.
Kız belirli bir hamle yapmak yerine Teki'den gelecek hamleyi beklemeye başlamıştı. Teki ise içten içe saldırmaya çekinir hale gelmişti. Kadının Suiseiki'deki ustalığı yüzünden nedense ona darbe vuramayacağına ikna olmuş gibi duruyordu. Bir şekilde hareketini kısıtlaması lazımdı karşısındaki kunoichinin. Bir şekilde... HİYAKİ!
Ortağının ayak seslerini duyabiliyordu. Kızın arka tarafından... Rakibinin bundan habersiz olduğunu umuyordu. Çünkü öyle olması gerektiğini düşünüyordu fakat Hiyaki kıza yine yakalansa bile şaşırmayacakmış gibi bir hali vardı Teki'nin.
"Tanışmadık bu arada. Ben Kasumikage Teki. Suiseiki ustalığın çok etkileyici. Sayende şu anda sahiden çok eğleniyorum."
Sözleri ile bir nebze zaman kazanmaya çalışmıştı. Cümlesi bittiğinde ise ayaklarında çakra toplayarak rakibine doğru koşmaya başlamıştı. Her ne kadar saldıracakmış gibi dursa da, rakibine çok fazla yaklaşmadan geriye doğru adımlayacak ve Hiyaki'ye doğru "ŞURUP VAKTİ GELDİ!!" diye bağıracaktı. Hiyaki'nin Mizuame Nabara kullanması gerektiğini anlayacağını umuyordu. Eğer işler yolunda gider ve rakibi yere sabitlemeyi başarırlarsa hızlıca rakibinin bacaklarına doğru saplama hamleleri yapmaya başlayacaktı. Tamamen yaralama amaçlı. Öldürmeyi amaçlaması için gerekli düşmanlığa kesinlikle sahip değildi.
Dokuton zırhı olmasa bir çok kez vücuduna darbe almış ve yaralanmış olacaktı ancak geliştirdiği zırh refleksi onu her seferinde korumayı başarıyordu. Ancak Teki de biliyordu ki, zırhı ile kendisini her koruyuşunda karşısındaki rakibine kendisi hakkında biraz daha bilgi veriyordu. Aktif ettiği Kaidan tekniğinin süresi dolduğu gibi göğsüne aldığı ikinci darbe de bunu kanıtlıyordu. İlk darbeyi zırhı ile absorbe edebilmişti ancak gelen ikinci darbe direkt olarak Teki'nin açık ve boştaki tenine isabet etmişti. Çözüldüğünü hissediyordu ve taktik değiştirmesinin vakti çoktan gelmişti.
Rakibinin suratında oluşan gülümsemeye dikkat kesilmişti. Taşlarını artık daha dikkatli ve daha iyi oynaması gerekiyordu. Hiyaki gelmeden yenilirse altın maymuna büyük rezil olacaktı.
"Çok güzel dövüşüyorsun kunoichi-san. Saygı duydum."
Rakibinin aldığı yeni formu incelemeye çalışıyordu. Bir Suiseiki formu olduğunu anlayabilmişti fakat daha önce bu formu görmediğinden de emindi. Kızıyordu kendisine. Daha çok çalışabilir ve Suiseiki'de en az karşısındaki kunoichi kadar başarılı olabilirdi. Sınavdan sonra yapılacaklar listesine eklemişti bunu. Gelişime duyduğu açlık dinmiyordu ve bu tarz örnekler daha da gaza getiriyordu Teki'yi.
Kız belirli bir hamle yapmak yerine Teki'den gelecek hamleyi beklemeye başlamıştı. Teki ise içten içe saldırmaya çekinir hale gelmişti. Kadının Suiseiki'deki ustalığı yüzünden nedense ona darbe vuramayacağına ikna olmuş gibi duruyordu. Bir şekilde hareketini kısıtlaması lazımdı karşısındaki kunoichinin. Bir şekilde... HİYAKİ!
Ortağının ayak seslerini duyabiliyordu. Kızın arka tarafından... Rakibinin bundan habersiz olduğunu umuyordu. Çünkü öyle olması gerektiğini düşünüyordu fakat Hiyaki kıza yine yakalansa bile şaşırmayacakmış gibi bir hali vardı Teki'nin.
"Tanışmadık bu arada. Ben Kasumikage Teki. Suiseiki ustalığın çok etkileyici. Sayende şu anda sahiden çok eğleniyorum."
Sözleri ile bir nebze zaman kazanmaya çalışmıştı. Cümlesi bittiğinde ise ayaklarında çakra toplayarak rakibine doğru koşmaya başlamıştı. Her ne kadar saldıracakmış gibi dursa da, rakibine çok fazla yaklaşmadan geriye doğru adımlayacak ve Hiyaki'ye doğru "ŞURUP VAKTİ GELDİ!!" diye bağıracaktı. Hiyaki'nin Mizuame Nabara kullanması gerektiğini anlayacağını umuyordu. Eğer işler yolunda gider ve rakibi yere sabitlemeyi başarırlarsa hızlıca rakibinin bacaklarına doğru saplama hamleleri yapmaya başlayacaktı. Tamamen yaralama amaçlı. Öldürmeyi amaçlaması için gerekli düşmanlığa kesinlikle sahip değildi.

毒
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [1. Gün - Gündüz Safhası | Kasumikage Teki] Terkedilmiş Kasaba
Laflarına karşılık kunoichi "Nakada Satori, Takigakure. Potansiyelin var Teki-san, ancak 7. formuna daha iyi çalışmalısın. Bileklerini çok kasıyorsun." diyor sadece, ardından odağını tekrar toparlıyor. Yine de bu sözler vakit kazanmana yetmiş gibi duruyor. Kızın lafları bittiği gibi koşmaya başlıyorsun.
Kız parmakları yere basan ayağını sertçe yere geri koyuyor ve arkaya çekiyor, iki elini de öne doğru yanaştırıyor senden gelecek bir saldırıyı karşılamak için, fakat sen son anda bağırarak geriye adımlıyorsun. Kız, kastığı kaslarıyla olduğu yerde kalıyor. Kaşlarında şaşkınlığı fark edebiliyorsun.
Hiyaki kızın arka sol çaprazından fırlıyor alana. Kıza uzaklığı 4-5 metre kadar. El mühürlerini bitirmişe benziyor. Ayakları yere değmeden tekniği ateşliyor.
"Mizuame Nabara!!"
Kızın üzerine doğru şurubu fırlatıyor. Kız, Hiyaki'yi göremese bile kendi soluna doğru yuvarlanıyor ve tüm şurubun üstüne gelmesinden kaçabiliyor. Fakat ayağa dikeldiğinde çoktan şurup ayaklarını kitlemiş oluyor. İstediği stansı alamadığını fark eden kızın kaşları önce daha da şaşkın bir hal alıyor, ardından sakinleşiyor.
Bu sırada sen de ayaklarına chakra yükleyerek şurupla kaplı alana giriyorsun ve şuruptan etkilenmeden saldırılarına başlıyorsun. Önce kızın sağ baldırına doğru bir saplama hareketi deniyorsun ancak kız bacaklarını hafifçe kırarak kılıcın apış arasından geçmesine izin veriyor, ancak bu sırada baldırlarının iç kısmına minik bir kesi atabiliyorsun.
Hemen ardından kız yukarında aşağıya indirdiği bir yumruğunu senin sol koluna geçiriyor. Zırhın sertleşiyor, ardından kırılıyor. Bir adım geriye alıyorsun, bu sırada Hiyaki alanın içerisine zıplıyor ve kızın sağ tarafından kafasına bir tekme çıkarıyor sağ elini yere koyarak. Kız aniden yere inmiş olan elini dirsekten pivot edip kafasının yanına alıyor ve tekmeyi blokluyor. Tekrar bir saplama hamlesi deniyorsun, bu sefer kızın sol bacağına. Kız bu sefer kendini biraz geriye yatırarak tamamen ıskalamana sebebiyet veriyor. Kızın aşırı efor sarf ettiğini fark edebiliyorsun.
Ancak Hiyaki durmuyor. Tekmesini çekiyor ancak elinin üzerinden inmiyor. Bir tur elinin etrafında dönüyor ve havaya zıplayıp kızın diğer tarfına iniyor, bu sefer tam suratına bir tekme deniyor. Kız bu tekmeyi karşılamak için iki elini de suratının önünde çapraz yapmak zorunda kalıyor ve ayaklarını kasıyor. Tam bu noktada fırsatını yakalıyorsun ve kızın sol bacağına kılıcını saplıyorsun!
Kız ani bir acı çığlığı atacakmış gibi oluyor, fakat ağzından çıkan tek ses "Hgık!" gibi bir direnme sesi oluyor. Bir an sonra, aynı sesi sen çıkartıyorsun.
Anlamadığın bir şiddette, kızın sağ bacağı Mizuame Nabara'dan kurtuluyor ve senin sol karın boşluğunu, tam da böbreğinin olduğu yere aşırı şiddetli bir hızda iniyor. Tekme o kadar şiddetli ki şurup resmen kızın ayağını yırtılarak bırakmış durumda. Koca bir delik var kızın ayağının yapışık olduğu şurup kütlesinde. Ayakların yerden kesiliyor, sağa doğru yarım metre kadar uçuyor ve nazikçe konuyorsun ayaklarının üstüne. Bir saniye kadar nefesin kesiliyor ve daha önce çok nadir hissettiğin bir acı kaplıyor vücudunu. Zırhın seni bu sefer tam olarak korumamış olsa gerek. Veya, eğer zırhın olmasaydı, daha beter mi hissedecektin bu acıyı? Bilmiyorsun.
Bilmediğin bir başka şey ise Suiseiki stilinin tekme formları barındırmaması. Bilmediğin bir teknik veya stil olmalı. Kız ayağına chakra atararak geri topluyor, ardından Hiyaki'nin ayağını çapraz yaptığı elleriye kavrayıp senin üzerinden geçirip kendi soluna fırlatıyor. Tüm odağı sende gibi görünüyor. Kılıcın elinde, fakat kızın bacağına saplı değil. Kız, alın bandı ile kapalı olan bakışlarını sana çeviriyor. Gözleri olsa muhtemelen lazer fırlatıp seni delip geçerdi diye düşünüyorsun.
Arka arkaya zırhlaşan ve kırılan zehrini tekrar tekrar salgıladığın için vücudun hafifçe dehidrate olmaya başlıyor. Ağzının hafifçe kurumaya başladığını hissediyorsun. Ancak idare edemeyeceğin bir şey değil. Chakra olarak iyi durumdasın.
Kız parmakları yere basan ayağını sertçe yere geri koyuyor ve arkaya çekiyor, iki elini de öne doğru yanaştırıyor senden gelecek bir saldırıyı karşılamak için, fakat sen son anda bağırarak geriye adımlıyorsun. Kız, kastığı kaslarıyla olduğu yerde kalıyor. Kaşlarında şaşkınlığı fark edebiliyorsun.
Hiyaki kızın arka sol çaprazından fırlıyor alana. Kıza uzaklığı 4-5 metre kadar. El mühürlerini bitirmişe benziyor. Ayakları yere değmeden tekniği ateşliyor.
"Mizuame Nabara!!"
Kızın üzerine doğru şurubu fırlatıyor. Kız, Hiyaki'yi göremese bile kendi soluna doğru yuvarlanıyor ve tüm şurubun üstüne gelmesinden kaçabiliyor. Fakat ayağa dikeldiğinde çoktan şurup ayaklarını kitlemiş oluyor. İstediği stansı alamadığını fark eden kızın kaşları önce daha da şaşkın bir hal alıyor, ardından sakinleşiyor.
Bu sırada sen de ayaklarına chakra yükleyerek şurupla kaplı alana giriyorsun ve şuruptan etkilenmeden saldırılarına başlıyorsun. Önce kızın sağ baldırına doğru bir saplama hareketi deniyorsun ancak kız bacaklarını hafifçe kırarak kılıcın apış arasından geçmesine izin veriyor, ancak bu sırada baldırlarının iç kısmına minik bir kesi atabiliyorsun.
Hemen ardından kız yukarında aşağıya indirdiği bir yumruğunu senin sol koluna geçiriyor. Zırhın sertleşiyor, ardından kırılıyor. Bir adım geriye alıyorsun, bu sırada Hiyaki alanın içerisine zıplıyor ve kızın sağ tarafından kafasına bir tekme çıkarıyor sağ elini yere koyarak. Kız aniden yere inmiş olan elini dirsekten pivot edip kafasının yanına alıyor ve tekmeyi blokluyor. Tekrar bir saplama hamlesi deniyorsun, bu sefer kızın sol bacağına. Kız bu sefer kendini biraz geriye yatırarak tamamen ıskalamana sebebiyet veriyor. Kızın aşırı efor sarf ettiğini fark edebiliyorsun.
Ancak Hiyaki durmuyor. Tekmesini çekiyor ancak elinin üzerinden inmiyor. Bir tur elinin etrafında dönüyor ve havaya zıplayıp kızın diğer tarfına iniyor, bu sefer tam suratına bir tekme deniyor. Kız bu tekmeyi karşılamak için iki elini de suratının önünde çapraz yapmak zorunda kalıyor ve ayaklarını kasıyor. Tam bu noktada fırsatını yakalıyorsun ve kızın sol bacağına kılıcını saplıyorsun!
Kız ani bir acı çığlığı atacakmış gibi oluyor, fakat ağzından çıkan tek ses "Hgık!" gibi bir direnme sesi oluyor. Bir an sonra, aynı sesi sen çıkartıyorsun.
Anlamadığın bir şiddette, kızın sağ bacağı Mizuame Nabara'dan kurtuluyor ve senin sol karın boşluğunu, tam da böbreğinin olduğu yere aşırı şiddetli bir hızda iniyor. Tekme o kadar şiddetli ki şurup resmen kızın ayağını yırtılarak bırakmış durumda. Koca bir delik var kızın ayağının yapışık olduğu şurup kütlesinde. Ayakların yerden kesiliyor, sağa doğru yarım metre kadar uçuyor ve nazikçe konuyorsun ayaklarının üstüne. Bir saniye kadar nefesin kesiliyor ve daha önce çok nadir hissettiğin bir acı kaplıyor vücudunu. Zırhın seni bu sefer tam olarak korumamış olsa gerek. Veya, eğer zırhın olmasaydı, daha beter mi hissedecektin bu acıyı? Bilmiyorsun.
Bilmediğin bir başka şey ise Suiseiki stilinin tekme formları barındırmaması. Bilmediğin bir teknik veya stil olmalı. Kız ayağına chakra atararak geri topluyor, ardından Hiyaki'nin ayağını çapraz yaptığı elleriye kavrayıp senin üzerinden geçirip kendi soluna fırlatıyor. Tüm odağı sende gibi görünüyor. Kılıcın elinde, fakat kızın bacağına saplı değil. Kız, alın bandı ile kapalı olan bakışlarını sana çeviriyor. Gözleri olsa muhtemelen lazer fırlatıp seni delip geçerdi diye düşünüyorsun.
Arka arkaya zırhlaşan ve kırılan zehrini tekrar tekrar salgıladığın için vücudun hafifçe dehidrate olmaya başlıyor. Ağzının hafifçe kurumaya başladığını hissediyorsun. Ancak idare edemeyeceğin bir şey değil. Chakra olarak iyi durumdasın.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kasumikage Teki
- Kusagakure
- Posts: 398
- Joined: October 22nd, 2018, 2:54 am
Re: [1. Gün - Gündüz Safhası | Kasumikage Teki] Terkedilmiş Kasaba
Taktikleri tamamen başarılı olmasa da, uzun süre sonra dövüşte bir anlık üstün olabildiğini hissetmişti Teki. Hiyaki ile güzel bir kombi yapmalarına rağmen yine de kunoichi'yi halen yenememişlerdi.
Mizuame Nabara'ya yakalanan ayağını sadece kas gücü ile kurtarabildiği için karşısındaki kadının gücünden artık şüphe duymuyordu.
"Çok memnun oldum Nakada-san. Yanlış anlamazsın umarım ama kabul etmeliyim ki sahiden canavar bir gücün var. "
Rakibi ile arasındaki gerginliği çok sevmişti. Ne çok fazla ne de çok az. Birbirlerine düşman değillerdi. Hatta sınav şartları dışında beraber çalışabilirlerdi bile. Ancak dövüşü ikisi de ciddiye alıyordu. İkisi de bir diğerini yenebilmeyi arzuluyordu.
"Zırhım nasıl? Kullanışlı di mi? Çok kullandığımda susamama sebep oluyor biraz. O yüzden izninle su içebilir miyim?"
Sözleri bittiği gibi belinde asılı olan matarayı çıkarmış ve 2-3 yudum içmişti sudan. Sonrasında ise sol elinde tuttuğu matarayı havadan aşırtmalı bir şekilde Nakaya'ya fırlatarak, "Tek başıma boğazımdan geçmez. Lütfen buyur. Sen de susamış olabilirsin." diye ekleyerek rakibine ikram etmişti. "Matarayı geri isterim ama..." Düşman değillerdi. Bunu hatırlatıyordu kendine düzenli olarak.
"Suiseiki konusundaki tavsiyelerin için de teşekkür ederim. Yeni öğrenmeye başladım ancak geliştireceğim kendimi. Umarım bir gün senin gibi olabilirim."
Derin nir nefes doldurmuştu ciğerlerine. Zırhına güveniyordu ancak son yediği tekme sonrasında zırhına çok bel bağlamaması gerektiğini anlayabilmişti. Hiyaki'ye hitap edecek şekilde, "Kazıkları hazırla ortak. Yormaya dayalı saldırmaya başlayalım. Sıra sıra... Önce ben, sonra sen." diyerek Kitsune'yi iki eli ile kavrayarak yere paralel bir şekilde tutmuş ve usulca fısıldamıştı;
"Shigure Kenjutsu; Hade!"
Kitsune'nin metali parıldamaya başladığı anda Hiyaki'nin de Rishuu tekniğine başladığını düşünerek rakibine doğru koşmaya başlamıştı. Tamamen Nakada'yı yorma üzerine hamleler yapacakları. Önce Teki, ışıldamakta olan Kitsune ile takip edilmesi zor olabilmesi için soldan sağa doğru ve sonrasında sağdan alt çapraza doğru kesme hamleleri yapacak ve hızla geri çekilecekti. Geri çekildiği anda Hiyaki, Rishuu ile oluşturduğu kazıkları Nakada'ya yollayacaktı. Nakada kazıklardan kaçabildiği anda Teki tekrar saldırıya geçecek ve Nakada'yı biraz daha yorabilmek için seri hamlelerine devam etmeye çalışacaktı. Top oynarken yapılan ver-kaç hamleleri gibi. İki kişi oldukları için bunun avantajından bol bol yararlanmaları gerekiyordu. Yoksa karşılarındaki canavar kadını yenmeleri pek kolay olmayacaktı.
Mizuame Nabara'ya yakalanan ayağını sadece kas gücü ile kurtarabildiği için karşısındaki kadının gücünden artık şüphe duymuyordu.
"Çok memnun oldum Nakada-san. Yanlış anlamazsın umarım ama kabul etmeliyim ki sahiden canavar bir gücün var. "
Rakibi ile arasındaki gerginliği çok sevmişti. Ne çok fazla ne de çok az. Birbirlerine düşman değillerdi. Hatta sınav şartları dışında beraber çalışabilirlerdi bile. Ancak dövüşü ikisi de ciddiye alıyordu. İkisi de bir diğerini yenebilmeyi arzuluyordu.
"Zırhım nasıl? Kullanışlı di mi? Çok kullandığımda susamama sebep oluyor biraz. O yüzden izninle su içebilir miyim?"
Sözleri bittiği gibi belinde asılı olan matarayı çıkarmış ve 2-3 yudum içmişti sudan. Sonrasında ise sol elinde tuttuğu matarayı havadan aşırtmalı bir şekilde Nakaya'ya fırlatarak, "Tek başıma boğazımdan geçmez. Lütfen buyur. Sen de susamış olabilirsin." diye ekleyerek rakibine ikram etmişti. "Matarayı geri isterim ama..." Düşman değillerdi. Bunu hatırlatıyordu kendine düzenli olarak.
"Suiseiki konusundaki tavsiyelerin için de teşekkür ederim. Yeni öğrenmeye başladım ancak geliştireceğim kendimi. Umarım bir gün senin gibi olabilirim."
Derin nir nefes doldurmuştu ciğerlerine. Zırhına güveniyordu ancak son yediği tekme sonrasında zırhına çok bel bağlamaması gerektiğini anlayabilmişti. Hiyaki'ye hitap edecek şekilde, "Kazıkları hazırla ortak. Yormaya dayalı saldırmaya başlayalım. Sıra sıra... Önce ben, sonra sen." diyerek Kitsune'yi iki eli ile kavrayarak yere paralel bir şekilde tutmuş ve usulca fısıldamıştı;
"Shigure Kenjutsu; Hade!"
Kitsune'nin metali parıldamaya başladığı anda Hiyaki'nin de Rishuu tekniğine başladığını düşünerek rakibine doğru koşmaya başlamıştı. Tamamen Nakada'yı yorma üzerine hamleler yapacakları. Önce Teki, ışıldamakta olan Kitsune ile takip edilmesi zor olabilmesi için soldan sağa doğru ve sonrasında sağdan alt çapraza doğru kesme hamleleri yapacak ve hızla geri çekilecekti. Geri çekildiği anda Hiyaki, Rishuu ile oluşturduğu kazıkları Nakada'ya yollayacaktı. Nakada kazıklardan kaçabildiği anda Teki tekrar saldırıya geçecek ve Nakada'yı biraz daha yorabilmek için seri hamlelerine devam etmeye çalışacaktı. Top oynarken yapılan ver-kaç hamleleri gibi. İki kişi oldukları için bunun avantajından bol bol yararlanmaları gerekiyordu. Yoksa karşılarındaki canavar kadını yenmeleri pek kolay olmayacaktı.

毒
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [1. Gün - Gündüz Safhası | Kasumikage Teki] Terkedilmiş Kasaba
Yediğin tekmenin ardından iniş yaptıktan sonra savunma pozisyonuna geçiyorsun. Satori de, indiğin yöne doğru dönüyor. Aurasından, dövüşe olan konsantrasyonu okunabiliyor. Bu esnada, sohbet etmek adına söze başlıyorsun. Rakibin saldırı pozisyonunda, ancak sözlerini dinlerken harekete başlamıyor. Kıza tanıştığınıza memnun olduğunu ifade ediyorsun, ancak herhangi bir cevap alamıyorsun. Bunu pek de takmıyor, bu kez zırhından bahsetmeye başlıyorsun. Rahat bir pozisyona geçip elini belindeki mataraya attığında, rakibinin sıkılı bir şekilde bekleyen yumruğunun gevşediğini farkediyorsun. Ancak stansını bozmuyor.
Birkaç yudum su içtiğin esnada, Hiyaki'nin de belindeki kahve matarasına uzandığını farkediyorsun göz ucuyla. Dövüşe minik bir ara vermiş gibisiniz, rakibin de bu kararına saygı gösteriyor ve olduğu yerde kıpırdamadan bekliyor. Hiyaki, matarasının neredeyse yarısını ağzına boca edip derin bir nefes aldıktan sonra sana hitaben konuşuyor: "Ben gidiciyim Teki, fena vurmuş şimdi çıkıyor acısı. Birden yok olursam kızmak yok." Yüzün Hiyaki'ye dönük, ancak kızın belirli belirsiz sırıttığını görür gibi oluyorsun bir an. Rakibine yeniden döndüğünde, yüzündeki ciddiyet geri dönüyor Satori'nin. Matarayı kıza doğru fırlatıyorsun, sakin bir hamleyle kapıp elini hafifçe geriye götürdükten sonra geri fırlatıyor matarayı sana. Su içmeye niyeti yok gibi: "Teşekkürler."
Konuyu yeniden Suiseiki'ye çevirdiğinde, kızın kasılı vücudunun biraz rahatladığını farkediyorsun. Bu konuda konuşman hoşuna gidiyor gibi bir his veriyor sana. Tabii bu rahatlıkta dövüşe ara vermiş olmanın da etkisi olduğunu düşünüyorsun. Normal şartlar altında böyle gevşeyebilecek biri havası vermiyor sana rakibin: "Kendini akışa bırakmak konusunda sıkıntılar yaşıyorsun Teki-san. Daima bir sonraki hareketini planlamaya çalışıyorsun. Bırak vücudun senin yerine karar versin. Suiseiki'nin temelinde su gibi olmak vardır, kaya gibi değil."
Sen derin bir nefes alıp Hiyaki'yle konuşmaya başlarken, dövüşe geri başlamaya hazırlanıyorsunuz; hem sen hem de rakibin. Kazıklardan bahsettiğin anda, kızın vücudunun az önceki sert duruşu edindiğini görüyorsun. Tek bir hareketle, diğer ayağını da söküp alıyor yapışkan şurubun üzerinden. İki ayağında birden chakra akışı görmeye başlıyorsun rakibinin, tekniği çözmüş gibi duruyor.
Tekniğinin adını fısıldadığın gibi kılıcın parlamay başlıyor ve kıza doğru saldırıya geçiyorsun. Soldan sağa savurduğun kılıçtan, vücudunun üst kısmını hafifçe geriye yatırarak kurtuluyor rakibin. Sağ alttan sol üste doğru yaptığın saldırıdan ise sağ ayağını bir adım geriye çekerek vücudunu yana döndürüp sıyrılmayı başarıyor. Hade'nin parlaklığının işe yaramadığı gibi bir hisse kapılıyorsun istemsiz. Saldırılarının başarısız olmasıyla geri çekiliyorsun ve Hiyaki'nin kazıkları savurmak üzere elini kıza doğru sallamasını bekliyorsun.
Ancak, hiç bir şey olmuyor. Hiyaki'ye döndüğünde, yüzünde şaşkın bir ifade görüyorsun dostunun: "Teki, sanırım bu kız gerçekten görmüyor..." diye mırıldanıyor Hiyaki. "Tekniğim çalışmadı." Kıza dönüp baktığında, bu kez net bir sırıtış görüyorsun. Vücudunu düzeltiyor ve olduğu yerde dikleşiyor rakibin. Hemen ardından iki elini birden yüzünün önüne, el ayaları aşağı bakacak şekilde konumlandırıyor. Bir an sonra, iki eli birden aşağı iniyor kızın. Nispeten yavaş, ancak oldukça sert bir şekilde. Bu esnada derin bir nefes veriyor rakibin. Kızın gerçekten kör olabileceği düşüncesiyle hem sen, hem de Hiyaki yalnızca izlemekle yetinebiliyorsunuz.
"Kaya gibi olmak demişken..." diyor kız. İki eli birden bacakları hizasına geldikten sonra, sol bacağını yarım adım öne atıyor ve vücudunu hafif çapraza döndürüyor. Sol omzu ileri doğru yönelirken sol kolunu öne doğru uzatıyor kız. Eli yumruk halinde. Sağ kolu ise vücudunun yanından aşağı doğru iniyor, ancak sağ yumruğu ise içi yukarı bakacak şekilde bel hizasında duruyor. Bir an sonra, oldukça sert bir şekilde yer değiştiriyor yumruklar. Çok hızlı değil, ancak öyle katı bir şekilde gerçekleşiyor ki bu hamle, kızın hamlesi esnasında adeta elbisesinin şiddetli bir şekilde hışırdadığını duyuyorsun. Son halde, kızın sağ kolu sana doğru uzatılmış ve eli yumruk şeklinde. Sol eli ise az önce sağ elinin bulunduğu konumda.
Hiyaki'nin yanında sesli bir şekilde yutkunduğunu duyabiliyorsun. Az önce gözlerine akışkan ve parlak bir nehir gibi görünen bu kız, şu anda sarp bir kayalığı andırmakta. Bu stil hakkında hiç bir fikrin olmadığını farkediyorsun. Ancak daha fazla düşünmene zaman kalmadan, kız öndeki sol bacağından güç alarak tek bir adımlama hamlesiyle sana doğru fırlıyor.
Birkaç yudum su içtiğin esnada, Hiyaki'nin de belindeki kahve matarasına uzandığını farkediyorsun göz ucuyla. Dövüşe minik bir ara vermiş gibisiniz, rakibin de bu kararına saygı gösteriyor ve olduğu yerde kıpırdamadan bekliyor. Hiyaki, matarasının neredeyse yarısını ağzına boca edip derin bir nefes aldıktan sonra sana hitaben konuşuyor: "Ben gidiciyim Teki, fena vurmuş şimdi çıkıyor acısı. Birden yok olursam kızmak yok." Yüzün Hiyaki'ye dönük, ancak kızın belirli belirsiz sırıttığını görür gibi oluyorsun bir an. Rakibine yeniden döndüğünde, yüzündeki ciddiyet geri dönüyor Satori'nin. Matarayı kıza doğru fırlatıyorsun, sakin bir hamleyle kapıp elini hafifçe geriye götürdükten sonra geri fırlatıyor matarayı sana. Su içmeye niyeti yok gibi: "Teşekkürler."
Konuyu yeniden Suiseiki'ye çevirdiğinde, kızın kasılı vücudunun biraz rahatladığını farkediyorsun. Bu konuda konuşman hoşuna gidiyor gibi bir his veriyor sana. Tabii bu rahatlıkta dövüşe ara vermiş olmanın da etkisi olduğunu düşünüyorsun. Normal şartlar altında böyle gevşeyebilecek biri havası vermiyor sana rakibin: "Kendini akışa bırakmak konusunda sıkıntılar yaşıyorsun Teki-san. Daima bir sonraki hareketini planlamaya çalışıyorsun. Bırak vücudun senin yerine karar versin. Suiseiki'nin temelinde su gibi olmak vardır, kaya gibi değil."
Sen derin bir nefes alıp Hiyaki'yle konuşmaya başlarken, dövüşe geri başlamaya hazırlanıyorsunuz; hem sen hem de rakibin. Kazıklardan bahsettiğin anda, kızın vücudunun az önceki sert duruşu edindiğini görüyorsun. Tek bir hareketle, diğer ayağını da söküp alıyor yapışkan şurubun üzerinden. İki ayağında birden chakra akışı görmeye başlıyorsun rakibinin, tekniği çözmüş gibi duruyor.
Tekniğinin adını fısıldadığın gibi kılıcın parlamay başlıyor ve kıza doğru saldırıya geçiyorsun. Soldan sağa savurduğun kılıçtan, vücudunun üst kısmını hafifçe geriye yatırarak kurtuluyor rakibin. Sağ alttan sol üste doğru yaptığın saldırıdan ise sağ ayağını bir adım geriye çekerek vücudunu yana döndürüp sıyrılmayı başarıyor. Hade'nin parlaklığının işe yaramadığı gibi bir hisse kapılıyorsun istemsiz. Saldırılarının başarısız olmasıyla geri çekiliyorsun ve Hiyaki'nin kazıkları savurmak üzere elini kıza doğru sallamasını bekliyorsun.
Ancak, hiç bir şey olmuyor. Hiyaki'ye döndüğünde, yüzünde şaşkın bir ifade görüyorsun dostunun: "Teki, sanırım bu kız gerçekten görmüyor..." diye mırıldanıyor Hiyaki. "Tekniğim çalışmadı." Kıza dönüp baktığında, bu kez net bir sırıtış görüyorsun. Vücudunu düzeltiyor ve olduğu yerde dikleşiyor rakibin. Hemen ardından iki elini birden yüzünün önüne, el ayaları aşağı bakacak şekilde konumlandırıyor. Bir an sonra, iki eli birden aşağı iniyor kızın. Nispeten yavaş, ancak oldukça sert bir şekilde. Bu esnada derin bir nefes veriyor rakibin. Kızın gerçekten kör olabileceği düşüncesiyle hem sen, hem de Hiyaki yalnızca izlemekle yetinebiliyorsunuz.
"Kaya gibi olmak demişken..." diyor kız. İki eli birden bacakları hizasına geldikten sonra, sol bacağını yarım adım öne atıyor ve vücudunu hafif çapraza döndürüyor. Sol omzu ileri doğru yönelirken sol kolunu öne doğru uzatıyor kız. Eli yumruk halinde. Sağ kolu ise vücudunun yanından aşağı doğru iniyor, ancak sağ yumruğu ise içi yukarı bakacak şekilde bel hizasında duruyor. Bir an sonra, oldukça sert bir şekilde yer değiştiriyor yumruklar. Çok hızlı değil, ancak öyle katı bir şekilde gerçekleşiyor ki bu hamle, kızın hamlesi esnasında adeta elbisesinin şiddetli bir şekilde hışırdadığını duyuyorsun. Son halde, kızın sağ kolu sana doğru uzatılmış ve eli yumruk şeklinde. Sol eli ise az önce sağ elinin bulunduğu konumda.
Hiyaki'nin yanında sesli bir şekilde yutkunduğunu duyabiliyorsun. Az önce gözlerine akışkan ve parlak bir nehir gibi görünen bu kız, şu anda sarp bir kayalığı andırmakta. Bu stil hakkında hiç bir fikrin olmadığını farkediyorsun. Ancak daha fazla düşünmene zaman kalmadan, kız öndeki sol bacağından güç alarak tek bir adımlama hamlesiyle sana doğru fırlıyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kasumikage Teki
- Kusagakure
- Posts: 398
- Joined: October 22nd, 2018, 2:54 am
Re: [1. Gün - Gündüz Safhası | Kasumikage Teki] Terkedilmiş Kasaba
Tekrar köşeye sıkışmışlardı. Takım çalışmaları bir kez daha başarısız olmuş ve daha da zor bir noktaya ayak basmıştı ikili. Nakada'nın sahiden de kör olabileceğini düşünmemişti Teki. Alın bandını gözlerini kapatacak şekilde taşıyan bir kunoichi gördüğünde aklına bu ihtimal gelmemişti... Biraz aptallığına şaşırmıştı.
Hiyaki'nin çok zamanı kalmadığını belirtmesi üzerine bir kez daha tamamen plan değiştirmeleri gerekiyordu. Artık Nakada'yı yenmek planları dahilinde değildi. Bir şekilde onu oyalarken hızlıca parşömeni bulmaları gerekiyordu. Yoksa üsse elleri boş dönmek zorunda kalacakları ve takımın moral seviyesinde bir düşüşe sebep olmuş olacaklardı. Ayrıca daha yeni tanıştığı kişilerden "başarısız" etiketi yemek istemiyordu Teki. Onların görevlerinde başarılı olması ve kendisinin üsse eli boş dönmüş olmasının bünyesinde yaratacağı hazımsızlığı düşünmek bile rahatsız ediyordu ruhunu.
Rakibinin hızlıca üzerine atıldığını fark ettiği anda iki kolunu yukarı bakacak şekilde önüne çekip savunma pozuna geçmişti. Yeni su tüketmiş olmasının verdiği rahatlama ile tüm vücudundan zehir salgılamaya başlayacaktı. Derisinin altındaki özel hücreler çakrasına tepki verip çalışmaya başlarken bakışlarını hızlıca Hiyaki'ye çevirerek; "Parşömen!!!" demiş ve sağlam bir kalkan olabilmek için çakrasını klan zehrine aktarmaya başlamıştı.
Nakada'ya takım çalışmaları bile işlememişti. Bu yüzden tek başına saldırmayı göze alamazdı Teki. Başarısız olsa bile üssüne ağır bir hasar almadan dönmesi gerekiyordu. Bu yüzden de Hiyaki'ye elinden geldiğince zaman kazandırmaya çalışacaktı. Olabileceği en iyi kalkan olarak Nakada'nın saldırıları bloklamaya çalışacaktı. Suiseiki stili ile klan zehrinin vücudunda ahenkle dans etmesine izin verecekti sadece. Rüzgarda savrulan bir yaprak olmayacaktı bu sefer. Bir zehir gibi akmaya çalışacaktı. Rüzgarın etkisinde kalmadan, kendi yolunu bularak.
"Hiyaki lütfen bul şu sikik parşömeni!!"
Hiyaki'ye çok yük olduğunun farkındaydı ancak o olmadan kesinlikle zafer elde edemeyeceğini fark edebilmişti Teki. Bu yüzden güçlenmeye arzu duyuyordu. İçinde hissettiği zayıflık hissini hayatı boyunca bir kez daha hissetmemek için çalışıyordu. Bir gün başaracağını umarak...
Hiyaki'nin yok olması durumunda ardında bir duman patlaması yaratacağını biliyordu. O sinyali bir görmesi durumunda görevin başarısız olduğunu anlayacak ve Nakada'ya ateşkes talebinde bulunacaktı.
Haklı olarak havada patlayan bir Hiyaki silahı görmeyi diliyordu vücuduna gelecek ilk darbeyi savunmaya hazırlanırken.
Hiyaki'nin çok zamanı kalmadığını belirtmesi üzerine bir kez daha tamamen plan değiştirmeleri gerekiyordu. Artık Nakada'yı yenmek planları dahilinde değildi. Bir şekilde onu oyalarken hızlıca parşömeni bulmaları gerekiyordu. Yoksa üsse elleri boş dönmek zorunda kalacakları ve takımın moral seviyesinde bir düşüşe sebep olmuş olacaklardı. Ayrıca daha yeni tanıştığı kişilerden "başarısız" etiketi yemek istemiyordu Teki. Onların görevlerinde başarılı olması ve kendisinin üsse eli boş dönmüş olmasının bünyesinde yaratacağı hazımsızlığı düşünmek bile rahatsız ediyordu ruhunu.
Rakibinin hızlıca üzerine atıldığını fark ettiği anda iki kolunu yukarı bakacak şekilde önüne çekip savunma pozuna geçmişti. Yeni su tüketmiş olmasının verdiği rahatlama ile tüm vücudundan zehir salgılamaya başlayacaktı. Derisinin altındaki özel hücreler çakrasına tepki verip çalışmaya başlarken bakışlarını hızlıca Hiyaki'ye çevirerek; "Parşömen!!!" demiş ve sağlam bir kalkan olabilmek için çakrasını klan zehrine aktarmaya başlamıştı.
Nakada'ya takım çalışmaları bile işlememişti. Bu yüzden tek başına saldırmayı göze alamazdı Teki. Başarısız olsa bile üssüne ağır bir hasar almadan dönmesi gerekiyordu. Bu yüzden de Hiyaki'ye elinden geldiğince zaman kazandırmaya çalışacaktı. Olabileceği en iyi kalkan olarak Nakada'nın saldırıları bloklamaya çalışacaktı. Suiseiki stili ile klan zehrinin vücudunda ahenkle dans etmesine izin verecekti sadece. Rüzgarda savrulan bir yaprak olmayacaktı bu sefer. Bir zehir gibi akmaya çalışacaktı. Rüzgarın etkisinde kalmadan, kendi yolunu bularak.
"Hiyaki lütfen bul şu sikik parşömeni!!"
Hiyaki'ye çok yük olduğunun farkındaydı ancak o olmadan kesinlikle zafer elde edemeyeceğini fark edebilmişti Teki. Bu yüzden güçlenmeye arzu duyuyordu. İçinde hissettiği zayıflık hissini hayatı boyunca bir kez daha hissetmemek için çalışıyordu. Bir gün başaracağını umarak...
Hiyaki'nin yok olması durumunda ardında bir duman patlaması yaratacağını biliyordu. O sinyali bir görmesi durumunda görevin başarısız olduğunu anlayacak ve Nakada'ya ateşkes talebinde bulunacaktı.
Haklı olarak havada patlayan bir Hiyaki silahı görmeyi diliyordu vücuduna gelecek ilk darbeyi savunmaya hazırlanırken.

毒
► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [1. Gün - Gündüz Safhası | Kasumikage Teki] Terkedilmiş Kasaba
Kızın yumruğu iki kolunun dış kısmına isabet ediyor. Yumruk aşırı şiddetli. Az önce yediğin, zırhının tamamen emdiği yurmuklardan değil. Defansını delip geçen yumruklar çok saf ve duru bir forma, ancak çok direkt ve tek düze bir şekle sahipler. Açıklık aramıyorlar, kendi açıklıklarını yaratıyorlar sanki.
Kollarındaki zırhın tuz buz oluyor ve yumruğun gücünü tam olmasa da kollarından omuzlarına yayılan sert bir acıyla hissediyorsun. Yarım metre kadar ayakların yerde kayıyor. Hiyaki'ye komutu veriyor ve rakibine bakıyorsun zehrine odaklandıktan sonra. Hiyaki anladığını söyleyen bir bakış atıyor sana ve çalılara zıplıyor, gözden kayboluyor.
Rakibin direkt olarak seni rahat bırakmadan içeri doğru adımlıyor. Hiyaki'nin ayrılmasını fırsat bilmiş olacak ki senin işini direkt bitirmek istiyor gibi. Bu sefer diğer yumruğunu karın bölgene savuruyor, göbeğini içe çekip belini arkaya atarak bundan kurtuluyorsun. Ardından kız ona doğru yaklaşan suratını fırsat bilerek diğer elinin ayasını tekrar burnuna yerleştirmek için atılıyor. Bu sefer de kafanı geriye alıp yana dönüyor ve kızın yumruğunun ıskalamasına sebebiyet veriyorsun. Atılan her bir yumrukta onları takip eden hava akımı ıslak zehirle birleşiyor ve seni üşütüyor.
Kız ardından sol tekmesini tam göbeğine denk getirmek için seri bir şekilde hareketlendiriyor. Bu noktada bir seçim yapman gerekiyor; kalıcı hasar almamak mı yoksa ani bir acı hissetmek mi? Kalıcı hasar almamayı tercih ediyor ve Suiseiki stilinden faydalanıp bileklerin ve ellerin ile tekmeyi karşılayıp onları yaralamak yerine karnına tekmeyi yemeyi seçiyorsun. Tekrar arkana doğru sendeliyor ve rakibinle aranı açıyorsun. Derin bir nefes alma ihtiyacı hissediyorsun. Sertleşen zehir ile oluşan zırhın kırılıyor, zehir tekrar salgılanıyor.
Kız sana doğru dönüyor. "Ne yapmaya çalıştığını anladım. Suiseiki stilini icra eden birisi bu saldırıyı çok rahat karşılayabilirdi." diyor. Ardından, sağ elini 45 derece aşağı yapacak şekilde yere konumlandırıyor, eli yumruk şeklinde. Yumruk yaptığı sol elini ise çenesine yaklaştırıyor. Tekrar bir form aldığını görüyorsun. Kız bir kayadan dağa evriliyor gözlerinin önünde. "Partnerin parşömeni bulana kadar dayanırsan gitmenize izin vereceğim." Bacaklarını hafifçe kırıyor, suratı ciddi. Durumdan keyif aldığını seziyorsun hayal meyal. Kızın aurası değişiyor.
Tekrar defansa çekiliyorsun. Kız sana doğru adımlıyor. Tekrar bir tekme deniyor, geriye zar zor yatarak kurtuluyorsun. Kız kendi etrafında bir tur dönüyor, bu sırada sen dikeliyorsun. Hemen sana açıklık vermeden bir aparkat deniyor, çeneni geriye atarak bundan kaçıyorsun. Kız aparkat attığı elini indirmeden aynı elinin omzuyla sana kendisini fırlatıyor ve göğsünü omzuluyor. Zehrin sertleşiyor, zırhın dağılıyor. Ani bir acı dalgası vücuduna yayılıyor. Geriye adımlıyorsun.
Sen kendini toparlamaya çalışırken kız tekrar hareket ediyor. Sağ yumruğunu epey geriye alıyor ve üzerine kendini atıyor. Yerden yarım metre kadar yükseliyor ve vücudu sana doğru eğik bir şekilde bir metre kadar havada ilerliyor. Bu sırada yumruğu sana doğru hızla fırlıyor. Kendini anca topluyorsun ve kaçmaya vaktin olmadığını biliyorsun. İki elini önüne çarpı şeklinde getiriyorsun son çare olarak ve zırhını sertleştiriyorsun.
"Oukashou!!"
Kızın yumruğu kollarınla temas ettiğinde kız yere sert bir şekilde konmuş oluyor. Senin ise ayakların yerden kesiliyor, bir kaç metre geriye savruluyorsun. Yumruğun defansını çok net ve temiz bir şekilde parçaladığını fark ediyorsun. Kolların acı içerisinde ancak kalıcı bir hasarının olmadığından eminsin. Sırtın yere gelecek şekilde yere düşüyorsun. Bir an gözlerini kapatıyorsun. Açtığında, kızı baş ucunda görüyorsun.
Kızın sağ ayağı neredeyse 180 derece yapacak kadar havada ve çok hızlı bir şekilde yere iniyor. Kenarı yuvarlanıyorsun. Yere isabet eden tekmenin yeri çatlattığına yemin edebilirsin.
Yuvarlanıp bir dizinin üzerine geçiyorsun. Yarı ayaktasın. Kız ile aranda 1-2 metre kadar var. Kızın iki ayağı da yere sertçe basmakta. Kız, bir yumruğu çenesinde, bir yumruğu sana bakacak şekilde durmakta. Her an saldırıya geçebilir.
Hiyaki parşömeni arıyor olmalı ancak bir kayaya çarpan deniz dalgası gibi hissediyorsun, aciz. Hiyaki'nin her bir harcadığı saniye sana bir yıl gibi geliyor. Kıza bakıyorsun. Ayağının ağrısını kaldırabiliyor gibi, fakat bunu ne kadar sürdürecek bilmiyorsun. Belki birazdan, belki 5 dakika sonra ayağını kullanamayacak hale gelecek. Fakat şimdilik bir sıkıntısı yok gibi görünüyor.
Vücudunun hemen hemen her yeri zonklamakta, özellikle kolların. Burnun dışında ciddi bir hasarın olmasa da feci bir şekilde acı hissediyorsun her yerinde. Net bir şekilde dayak yiyorsun, bunun başka bir açıklaması pek yok. Asıl sorulması gereken soru ise daha ne kadar dayak yemeye dayanabilirsin? Zırh salgılayabiliyorsun, su içtiğin için bu konuda şimdilik bir sıkıntın yok gibi görünüyor. Ancak zırhın seni git gide daha az korumaya başlıyor zira kız zırhının nasıl çalıştığını çözmüş durumda. Bu ikinci formu da zaten defansı yok sayan yumruk ve tekmelerden oluştuğundan hamlelerin şiddetini zırhın epey azaltsa da hâlâ hissedilir bir biçimde hamle yiyorsun. Bununla beraber şu anda kalıcı hasar almamak için hamle yapabilecek lüksün var ama bu savaş uzarsa kalıcı yara almayacağının da bir garantisi yok gibi.
Kafanda dönüp dolaşan düşünceler kızın kasılması ile son buluyor. Hareket edecek gibi.
Kollarındaki zırhın tuz buz oluyor ve yumruğun gücünü tam olmasa da kollarından omuzlarına yayılan sert bir acıyla hissediyorsun. Yarım metre kadar ayakların yerde kayıyor. Hiyaki'ye komutu veriyor ve rakibine bakıyorsun zehrine odaklandıktan sonra. Hiyaki anladığını söyleyen bir bakış atıyor sana ve çalılara zıplıyor, gözden kayboluyor.
Rakibin direkt olarak seni rahat bırakmadan içeri doğru adımlıyor. Hiyaki'nin ayrılmasını fırsat bilmiş olacak ki senin işini direkt bitirmek istiyor gibi. Bu sefer diğer yumruğunu karın bölgene savuruyor, göbeğini içe çekip belini arkaya atarak bundan kurtuluyorsun. Ardından kız ona doğru yaklaşan suratını fırsat bilerek diğer elinin ayasını tekrar burnuna yerleştirmek için atılıyor. Bu sefer de kafanı geriye alıp yana dönüyor ve kızın yumruğunun ıskalamasına sebebiyet veriyorsun. Atılan her bir yumrukta onları takip eden hava akımı ıslak zehirle birleşiyor ve seni üşütüyor.
Kız ardından sol tekmesini tam göbeğine denk getirmek için seri bir şekilde hareketlendiriyor. Bu noktada bir seçim yapman gerekiyor; kalıcı hasar almamak mı yoksa ani bir acı hissetmek mi? Kalıcı hasar almamayı tercih ediyor ve Suiseiki stilinden faydalanıp bileklerin ve ellerin ile tekmeyi karşılayıp onları yaralamak yerine karnına tekmeyi yemeyi seçiyorsun. Tekrar arkana doğru sendeliyor ve rakibinle aranı açıyorsun. Derin bir nefes alma ihtiyacı hissediyorsun. Sertleşen zehir ile oluşan zırhın kırılıyor, zehir tekrar salgılanıyor.
Kız sana doğru dönüyor. "Ne yapmaya çalıştığını anladım. Suiseiki stilini icra eden birisi bu saldırıyı çok rahat karşılayabilirdi." diyor. Ardından, sağ elini 45 derece aşağı yapacak şekilde yere konumlandırıyor, eli yumruk şeklinde. Yumruk yaptığı sol elini ise çenesine yaklaştırıyor. Tekrar bir form aldığını görüyorsun. Kız bir kayadan dağa evriliyor gözlerinin önünde. "Partnerin parşömeni bulana kadar dayanırsan gitmenize izin vereceğim." Bacaklarını hafifçe kırıyor, suratı ciddi. Durumdan keyif aldığını seziyorsun hayal meyal. Kızın aurası değişiyor.
Tekrar defansa çekiliyorsun. Kız sana doğru adımlıyor. Tekrar bir tekme deniyor, geriye zar zor yatarak kurtuluyorsun. Kız kendi etrafında bir tur dönüyor, bu sırada sen dikeliyorsun. Hemen sana açıklık vermeden bir aparkat deniyor, çeneni geriye atarak bundan kaçıyorsun. Kız aparkat attığı elini indirmeden aynı elinin omzuyla sana kendisini fırlatıyor ve göğsünü omzuluyor. Zehrin sertleşiyor, zırhın dağılıyor. Ani bir acı dalgası vücuduna yayılıyor. Geriye adımlıyorsun.
Sen kendini toparlamaya çalışırken kız tekrar hareket ediyor. Sağ yumruğunu epey geriye alıyor ve üzerine kendini atıyor. Yerden yarım metre kadar yükseliyor ve vücudu sana doğru eğik bir şekilde bir metre kadar havada ilerliyor. Bu sırada yumruğu sana doğru hızla fırlıyor. Kendini anca topluyorsun ve kaçmaya vaktin olmadığını biliyorsun. İki elini önüne çarpı şeklinde getiriyorsun son çare olarak ve zırhını sertleştiriyorsun.
"Oukashou!!"
Kızın yumruğu kollarınla temas ettiğinde kız yere sert bir şekilde konmuş oluyor. Senin ise ayakların yerden kesiliyor, bir kaç metre geriye savruluyorsun. Yumruğun defansını çok net ve temiz bir şekilde parçaladığını fark ediyorsun. Kolların acı içerisinde ancak kalıcı bir hasarının olmadığından eminsin. Sırtın yere gelecek şekilde yere düşüyorsun. Bir an gözlerini kapatıyorsun. Açtığında, kızı baş ucunda görüyorsun.
Kızın sağ ayağı neredeyse 180 derece yapacak kadar havada ve çok hızlı bir şekilde yere iniyor. Kenarı yuvarlanıyorsun. Yere isabet eden tekmenin yeri çatlattığına yemin edebilirsin.
Yuvarlanıp bir dizinin üzerine geçiyorsun. Yarı ayaktasın. Kız ile aranda 1-2 metre kadar var. Kızın iki ayağı da yere sertçe basmakta. Kız, bir yumruğu çenesinde, bir yumruğu sana bakacak şekilde durmakta. Her an saldırıya geçebilir.
Hiyaki parşömeni arıyor olmalı ancak bir kayaya çarpan deniz dalgası gibi hissediyorsun, aciz. Hiyaki'nin her bir harcadığı saniye sana bir yıl gibi geliyor. Kıza bakıyorsun. Ayağının ağrısını kaldırabiliyor gibi, fakat bunu ne kadar sürdürecek bilmiyorsun. Belki birazdan, belki 5 dakika sonra ayağını kullanamayacak hale gelecek. Fakat şimdilik bir sıkıntısı yok gibi görünüyor.
Vücudunun hemen hemen her yeri zonklamakta, özellikle kolların. Burnun dışında ciddi bir hasarın olmasa da feci bir şekilde acı hissediyorsun her yerinde. Net bir şekilde dayak yiyorsun, bunun başka bir açıklaması pek yok. Asıl sorulması gereken soru ise daha ne kadar dayak yemeye dayanabilirsin? Zırh salgılayabiliyorsun, su içtiğin için bu konuda şimdilik bir sıkıntın yok gibi görünüyor. Ancak zırhın seni git gide daha az korumaya başlıyor zira kız zırhının nasıl çalıştığını çözmüş durumda. Bu ikinci formu da zaten defansı yok sayan yumruk ve tekmelerden oluştuğundan hamlelerin şiddetini zırhın epey azaltsa da hâlâ hissedilir bir biçimde hamle yiyorsun. Bununla beraber şu anda kalıcı hasar almamak için hamle yapabilecek lüksün var ama bu savaş uzarsa kalıcı yara almayacağının da bir garantisi yok gibi.
Kafanda dönüp dolaşan düşünceler kızın kasılması ile son buluyor. Hareket edecek gibi.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kasumikage Teki
- Kusagakure
- Posts: 398
- Joined: October 22nd, 2018, 2:54 am
Re: [1. Gün - Gündüz Safhası | Kasumikage Teki] Terkedilmiş Kasaba
"Hadi Hiyaki!! Başarabilirsin!"
Durumunu tek kelime ile çok net bir şekilde açıklayabiliyordu Teki. Sıçmış... Tamamen sıçmış bir durumdaydı. Halen tek parça bir şekilde ayakta durabiliyordu ancak bir kaç saniye önceki rahat halinden eser yoktu. Vücudundaki... Özellikle kollarında ağrı dalgaları dikkatini toplamasını zorlaştırıyordu.
"Nakada-san... Taijutsu konusunda senden öğreneceğim çok şey var gibi duruyor."
Biraz gurur meselesine dönüşmüştü Teki için bu karşılaşma. Dayanabilmek istiyordu. En azından Hiyaki'nin uğraşları için başarabilmek istiyordu. Geride bıraktıkları Teijo'nun parşömeni tutmasından dolayı istiyordu. Oita-san'ın teçhizat kampından takım için bir tuzak çalmış olmasından dolayı istiyordu. Jounin olabilmek için istiyordu.
Eski dostu zihninin kapısını çalmıştı o anda. Sakuma ile bu rakibi yenebilir miydi acaba? "Kız görmüyor ki... Sakuma'yı da pataklardı..." Şu ana kadar kullandığı taktikleri tartıyordu. Kitsune ve Shigure stili ile pek ilerleme kaydedememişti. Klan zehri sayesinde halen tek parça duruyordu. Mizuame Nabara kombosu bile işe yaramamıştı. Genjutsu zaten tamamen boşa uğraşa dönüşmüştü. Nakada'ya karşı ninjutsunun da işe yaramayacağından neredeyse emindi Teki. Zira sahip olduğu Suiton teknikleri alan etkili değildi ve Nakada'nın kesinlikle nokta atış yapıp, vurmayı başaramayacağı bir rakip olduğunu kabul edebilecek kadar tecrübe edinmişti.
Kage Bunshin yaparak tekrar sayı üstünlüğü kazanma şansı da vardı fakat yaratacağı Kage Bunshin için harcayacağı çakranın fazlalığı ile klonun potansiyel olarak yaşayabileceği 5 saniyelik ömrü dikkate alınca fikir tamamen boşa kaynak israfı olarak dosyalanıp rafa kaldırılmıştı zihninde.
"Ulan Teki... Kitsune'ye zehrini sürmeyi unuttun..."
Ölümcül olmayan küçük bir hata ancak rahatsız edilmişti bu gerçek tarafından. Daha dikkatli olması gerekiyordu. Bazı konuları çok ayrıntılı düşünürken, bazılarına karşı fazla dikkatsiz olabiliyordu.
Rakibi tekrar hareket hazırlıkları yaparken vücudunu yeni bir zırhla kaplamaya başlamıştı bile. Bir an Kitsune'ye yönelmişti eli ancak kollarındaki ağrılar ile katanasını çok efektif kullanabilecek olduğunu düşünmüyordu. Zaman kazanabilmek için aklına gelen ilk hamleyi yapmaya karar vermişti. Kendisine yönelen sert saldırılardan usulca kaçınmaya çalışacaktı elinden geldiğince.
"Kaidan."
Durumunu tek kelime ile çok net bir şekilde açıklayabiliyordu Teki. Sıçmış... Tamamen sıçmış bir durumdaydı. Halen tek parça bir şekilde ayakta durabiliyordu ancak bir kaç saniye önceki rahat halinden eser yoktu. Vücudundaki... Özellikle kollarında ağrı dalgaları dikkatini toplamasını zorlaştırıyordu.
"Nakada-san... Taijutsu konusunda senden öğreneceğim çok şey var gibi duruyor."
Biraz gurur meselesine dönüşmüştü Teki için bu karşılaşma. Dayanabilmek istiyordu. En azından Hiyaki'nin uğraşları için başarabilmek istiyordu. Geride bıraktıkları Teijo'nun parşömeni tutmasından dolayı istiyordu. Oita-san'ın teçhizat kampından takım için bir tuzak çalmış olmasından dolayı istiyordu. Jounin olabilmek için istiyordu.
Eski dostu zihninin kapısını çalmıştı o anda. Sakuma ile bu rakibi yenebilir miydi acaba? "Kız görmüyor ki... Sakuma'yı da pataklardı..." Şu ana kadar kullandığı taktikleri tartıyordu. Kitsune ve Shigure stili ile pek ilerleme kaydedememişti. Klan zehri sayesinde halen tek parça duruyordu. Mizuame Nabara kombosu bile işe yaramamıştı. Genjutsu zaten tamamen boşa uğraşa dönüşmüştü. Nakada'ya karşı ninjutsunun da işe yaramayacağından neredeyse emindi Teki. Zira sahip olduğu Suiton teknikleri alan etkili değildi ve Nakada'nın kesinlikle nokta atış yapıp, vurmayı başaramayacağı bir rakip olduğunu kabul edebilecek kadar tecrübe edinmişti.
Kage Bunshin yaparak tekrar sayı üstünlüğü kazanma şansı da vardı fakat yaratacağı Kage Bunshin için harcayacağı çakranın fazlalığı ile klonun potansiyel olarak yaşayabileceği 5 saniyelik ömrü dikkate alınca fikir tamamen boşa kaynak israfı olarak dosyalanıp rafa kaldırılmıştı zihninde.
"Ulan Teki... Kitsune'ye zehrini sürmeyi unuttun..."
Ölümcül olmayan küçük bir hata ancak rahatsız edilmişti bu gerçek tarafından. Daha dikkatli olması gerekiyordu. Bazı konuları çok ayrıntılı düşünürken, bazılarına karşı fazla dikkatsiz olabiliyordu.
Rakibi tekrar hareket hazırlıkları yaparken vücudunu yeni bir zırhla kaplamaya başlamıştı bile. Bir an Kitsune'ye yönelmişti eli ancak kollarındaki ağrılar ile katanasını çok efektif kullanabilecek olduğunu düşünmüyordu. Zaman kazanabilmek için aklına gelen ilk hamleyi yapmaya karar vermişti. Kendisine yönelen sert saldırılardan usulca kaçınmaya çalışacaktı elinden geldiğince.
"Kaidan."

毒
► Show Spoiler